Seni o kadar iyi anlıyorum ki
kedisini “üvey evladım” diye tanıtan bir kedi anasıyım. Çocuk ilk doğduğunda kedi yanında yatmasın diye öyle abudik gubidik uyuma alışkanlıkları geliştirdik ki anlatamam. Kılından tüyünden değil, ben en çok üzerine yatmasından endişe ediyordum. Bebe daha kafasını çeviremiyor, nefes alamaz, üzerinde ağırlık yapar, vs vs.. en büyük endişelerim bunlardı.
Hepimiz odaya kapandığımızda tövbe durmuyordu bizimki bütün gece miyav miyav
mecbur ben bebeyle odada, bazen tam tersi ama mutlaka üvey evladım da ebeveynlerinden biriyle uyudu. Eş kişisi ile aynı yatakta pek yatamadık
Başka türlü bütün ev bize zindan olacaktı.
Ne zaman rahat ettim? Aşağı yukarı 3 aylıkken kendi odasında yatırmaya başladığımda. Çocuğun odası kapalı, monitör var. Kapıyı kapattık mı ev gene kediye kaldı. İlgi de arttı doğal olarak. Yeni annelik deliliği geçince kedimin benim için ne kadar kıymetli olduğunu tekrar anladım. Şimdi kızımı bir öpüyorsam, kedimi de bir kere mıncıklamadan geçmiyorum.
Kediden yana şanslı çıktık. Doğal olarak yaramaz ve biraz gerzek ama kızıma bugünden bugüne bi pati sallamışlığı bile yok. Kız artık 14 kilo. Başlarda çocuğu sakınırken, şimdi kedinin güvenliğini düşünür olduk. Sonuç olarak kıza soruyoruz “en yakın arkadaşın kim” diye, KEDİM diyor. Artık herkes istediği yerde uyuyor, kapılar filan komple açık.