- 28 Mayıs 2024
- 532
- 229
- 18
Follow along with the video below to see how to install our site as a web app on your home screen.
Not: This feature may not be available in some browsers.
İşte zararın neresinden dönülse kardır. Sağlam bir konuşma gerek. Benim size önerim suçlayıcı olmayın, suçlayıcı bir konuşma daima karşı taraftan bir savunma ile yanıt bulur. Ben dili kullanın, kendi yaşadıklarınızı ve duygularınızı aktarın. Bir de PNP kuralı, pozitif negatif pozitif: Söyleyeceğiniz negatif bir şeyi, iki pozitif ifadenin arasına sıkıştırın. Ailesinin illa ki bir pozitif özelliği vardır, örneğin annesi fakir birine yardım etmiştir, merhametli diyebilirsiniz gibi gibi, araya bunları da sıkıştırın, eşinize iyi bir evlat olduğu vurgusu ile iltifat edin. Bu hoşuna gidecektir, sizi daha can kulağı ile dinleyecektir. Tereciye tere satmayım burada siz kendinizi çok güzel ifade ediyorsunuz. Eminim eşinize de kendinizi çok güzel ifade edeceksiniz.Bür önceki yorumda durumu özetlemişsiniz resmen. Çok teşekkür ediyorum. Mevzu ailesi olunca konuşmalarım hep filtreli oldu ama artık açık açık her şeyi konuşacağım
Bilmiyorum insanlar sizinle aynı görüşte mi ama bence zaten istisna olan sizsiniz farklıysanız evlenmeyecektiniz normal olan Türk aile yapısı bu bunun muhafazakarlıkla alakası yok aile birliği bizde çok önemli siz farklısınız dediğim gibi saygı duyuyorum size herkes nasıl mutlu ise öyle olsun ama sen 3 sene görüşmüşsün 2 sene zaten ailesinin ne olduğunu anlaman gerekmez miydi ben şunu anlıyorum bu arada her dakika gidip gelmek zor gelebilir ama sizin için tekrar taşınan biri var sırf siz mutlu olun diye onunla yaptığınız fedakarlık kesinlikle eşit değil siz de yapıyorsunuz belli ama eşiniz konusunda ne kadar farklı olsanız da şanslısınızKızlar selam. Ben bir konuda fikrinizi almak istiyorum. Çok uzun olacak isteyen okusun istemeyenin canı sağolsun
Eşimin ailesine bir türlü alışamadım. Yaklaşık 2 sene önce evlendik. 3 yıllık ilişkinin 1. yılında ailenin aşırı muhafazakar olduğunu öğrendim. Uzun bir süre eşimin benimle evlenmesine kendilerince “rıza” göstermediler. Tesettürlü olmadığım için. O dönemde de ciddi özveri gösterdim. Eşimin sorunları çözmesini bekledim sessizce. Fevri davranmadım. Ben de tam tersi oldukça seküler bir kadınım. Ailemden asla baskı nedir görmedim. Rahat, kariyer odaklı yetiştirildim. Bu muhabbetler olunca neye uğradığımı şaşırdım. Bunların hala var olmasına şok oldum. Dizilerde olur sanırdım sadece.
Eşime de bu evlenme mevzuları açılmadan önce ben kendi şehrimden ayrılmam, evlilik teklifi gibi bir düşüncen varsa benim şehrime geleceksen olsun yoksa hiç bu toplara girmeyelim dedim, seçimi ona bıraktım, o da tamam dedi. Düğünden kısa süre önce eşimin işi dolayısıyla bir süre onun şehrinde yaşama mecburiyeti çıktı. (Bu durum eşim de dahil hepsinin işine geldi, çünkü aile çok baskı yapıyordu, kız gelir erkeğin memleketine diye.)
Sonrasında evlendik. Gelinliğim bile zerre istemediğim bir modeldi bu insanların saçma sapan kuralları yüzünden. Çok içimde kaldı bu gelinlik mevzusu. Hatta sırf gelinliğimi sevmediğim için hevesim kırıldı, düğüne falan hiç ilgi göstermedim, saldım. Eşim sadece ailemin yanında biraz kıyafetine oturup kalkmana dikkat et yeter diyordu eyv dedim. Ama hala rahatım çünkü giyim kuşam dışında neyle karşılaşacağım hakkında en ufak fikrim yok. Evlenince onların yanında pantolon giyerim biter kafasındayım. Kültür farkı ne giydiğinle bitmiyormuş meğerse..
Onun şehrinde yaşama durumu ilk çıktığında “bak ben senin ailene pek uyum sağlayamam, yengenle abin sürekli git gel halinde, ben bu şekilde yaşamak istemiyorum” dedim. O da “yok ya ayda yılda bir gider geliriz” demişti. Saf gibi inandım. Evlendim ve bir ay olmadan “bizi yemeğe almadınızlar” başladı. “Balkonunda bir kahvaltı etmeden yaz bitti” vs. Sonra yemeğe çağırdım daha pilav yapmayı öğrenemeden 12 kişiye yemek daveti verdim. Destek alabileceğim kimsem de yoktu. Tamam dedim adettir neyse..
Kv 2-3 günde bir çağırır oldu. Birine bahane uydursak birine mecbur gidiyorduk. 1 hafta görüşmesek küsüyodu. Hayatım resmen onlarınkine dönmüştü. Kvne git gel. Evlilik, eş ailesini tatmin etmekten ibaretmiş herhalde dedim. Bu arada ikimiz arasında hiçbir sorun yok ama aile bana inanılmaz batıyordu.
Tabi dayanamadım benim şehrime taşındık, planımızdan erken oldu ama eşim de bunu kabullendi. Çünkü gerçekten bunalıma girmiştim. “Ben her halükarda burdan gideceğim, ya senle ya da sensiz, istersen gelirsin” dedim. Blöf değil, çok ciddiydim ve taşındık. Mesafe çok kısa. Şimdi de sürekli buraya geliyorlar. Mesela kasım ayında 4 haftasonu vardı ve hepsinde burdalardı. Bazı akrabaları burda yaşıyo, onlardan biri grip olsa bile kalkıp geliyolar. Ben artık bunun “biz çocuğumuzun tepesindeyiz” mesajı olduğunu düşünmeye başladım.
Kötü insanlar değiller, sadece çok farklıyız çok. Birbirleri olmadan nefes alamıyorlar gibi. Kvnin çocuklarından başka bir dünyası yok. Obsesif derecede eşşek kadar çocuklarına saplantılı. Benim eşim daha benci. İsteklerimi dinler ve çözüm üretir. Taşınmak gibi. Bu yüzden de benim onu parmağımda oynattığımı düşünüyolar. Özellikle görümcem çok laf sokuyor, bu çocuğu ne hallere düşürdün deyip duruyor. (Örn; sırf kendi kıyafetini ütülüyor diye) Eşimin yenidoğan yeğeni var, eşime “o seni hiç sevmeyecek çünkü sen onu bırakıp gittin” falan diyolar. (Bu adamın ailesi, çocuğu olmayacak çünkü, hayatını yeğenine göre yaşaması gerekiyor.) Karar verildi, taşındık ama hala iğrenç bir baskı var adamın üzerinde.
Benim de bir ailem var. Ben de birilerinin çocuğuyum. Evlendim gittim, annem “siz mutlu olun gerisi mühim değil” dedi. (Ki benim annemle babam ayrı, annem hep tek başınadır evde, onlar gibi koloni değiliz) Buraya geldik daha bir kere darlamadı, canımız ister gideriz. İstemez bir ay gitmeyiz. Çoğunlukla da ben tek gider annemle kahve içerim eşim de evde, dışarıda canı ne istiyorsa yapar. Ama benim bu konuda özgürlüğüm yok. Kendisi de buraya taşındıktan sonra “gerçekten ailelerimiz çok farklıymış, bu kadar tahmin etmiyordum, ben Türkiyede çoğu aile bizimki gibi sanırdım” dedi. Benim dünyamın nasıl değiştiğini anladı mı bilmem.
Bir kere bizi çağırdılar kvler yine. Daha yeni taşınmışız. Ben evlenince aile evimde bıraktığım kedimi buraya dönünce tekrar yanıma almıştım. “Eve alışma sürecinde tekrar anneme bırakamam, yine düzeni bozulacak” dedim. Eşim “Sen gelmezsen laf ederler” dedi diye dünyanın kavgasını ettik. “Bir kere de Laf etmesinler anlayış göstersinler” dedim. “Annem evcil hayvandan anlamaz” diyo. Yani bunlar kendi alışkanlıkları, yaşam tarzları dışında hiçbir şeyi anlamıyorlar.
Eşimi de anlıyorum, onlarla samimi olmayı pek istemediğimi anlıyor ve buna üzülüyor. Bir kere beni yine gelmem için darladı “annem kızını da görmek istiyor” dedi (kızı benmişim) ben de “ben onun kızı değilim, kimseye evlat olmak için evlenmedim, benim bir annem var” dedim. Bu eşime çok dokundu. Ama benim görüşüm bu yönde maalesef.
Beklentileri sürekli iç içe yaşamak, gidip gelmek ve sadece oğullarının gitmesi inanılmaz ayıp, ben de gitmeye mecburum. Misafirlikleri de inanılmaz ağır, muhafazakarların hizmet tutkusunu bilirsiniz, sırf eşim mahcup olmasın diye ben de elimden geleni yapıyorum. Çeşit çeşit ikram hazırlıyorum ama gücüm yetmiyor artık. Ben bu şekilde yetiştirilmedim. Bizde bu gibi kasıntı durumlar yok. Onların en yakınları bile misafir gibi ama biz aile gibiyiz. Evlenmeden önce kendi halinde yaşayan biriyken bir anda hayatım gelin evi programına dönüştü.
Maddi olarak da imkanlarım çok azaldı, ailemin durumu iyi olduğu için sosyal, canı istediği zaman istediği yerde olan biriydim. Şimdi ikimizin geliri bana o hayatı sağlamıyor tabi. Bundan şikayetçi değilim, biliyordum ve maddiyat hiçbir zaman önceliğim olmadı. Ama üstüne bu aile de gelince, herkes evlenip hayatı güzelleşirken ben güzelim hayatımı ziyan etmiş gibi hissediyorum bazen. Çok fedakarlık yaptım, anlatmadığım şeyler de var. Hayatım çok değişti ve bu beni ruhen de başka biri yaptı. Karakterim değişti. Burda benzer bir konuya yorum yapmıştım, “sakın evlenme bunlar rengarenk bir genç kızı eli tepsili bir geline çevirirler” diye. İşte bana bundan oldu.
Hiçbir şeyden keyif almıyorum. Eşimi çok sevsem de evlilik benim mutluluğumu, gençliğimi aldı. Bu mecburiyetlerden bıktım. Eşim dünyanın en tatlı insanı ama onun da aile üzerindeki tesiri ancak bu kadar. Sevilmek onun için çok önemli, ben ya da kendisi birileri tarafından sevilmeyecek, dışlanacak diye ödü kopuyor. Kimler tarafından yetiştirildiğini görünce iyi bile çıkmış o aileden diyorum o ayrı. Ona göre o evlatlıktan reddedilmeden bizim evlenebilmemiz bile bir mucize.
Kızlar bilemedim, bu durum gerçekten sıkıntılı mı yoksa ben bu insanlara ısınamadığım için mi batıyor, kin mi var içimde? Ben nasıl alışacağım bu düzene, bu misafirlik aşkına, bu geleneksel aileye, ailenin beklentisi aşırı yüksek kadınlarına? Hayat hep mi böyle evlenince? Gerçi değil görüyorum. Arkadaşlarım da evlendi gayet gençliklerini yaşıyorlar, ben ise adeta aşiret geliniyim ama altınsız aşiret
Ne demeye çalıştığınızı çok net anladım. Benim de anlatım şeklimden bazı kişiler bu gibi ailelere üstten baktığımı düşündü ama değil. İstisnalar tabiki var ama çağa ayak uydurmamakta direnen insanları da eleştirmek, özellikle hayatımızı etkiliyorsa, en doğal hakkımız.Sözlerim asla küçümsemek değil fakat ben ve ailem şehirde modern büyümüş bir aileyiz eşimin ailesi de köyde yaşamıs daha sonra yaşadığımız şehre göç etmiş insanlar kültür görgü adap hiç yok , köyleri toplasan 1k kişi ama tüm dünyayı onlar yönetiyor tek doğru onların sanıyorlar bunu evlendikten sonra anladım başta asla böyle değillerdi sahteymiş hepsi . Eşim çok iyi birisi ve birbirimizi çok seviyoruz , ayrıca eşim görgülü kültürlü birisi ama ailelerine bir bağımlılıkları söz konusu bütün sülaledeki erkekler olaraktan sülaleyi halalar yönetiyor gelinler (kv ve eltileri) mecbur boyun eğmişler ama acısını gelinlerine hükümdarlık kurarar çıkaracaklarını sanıyorlar erkek çocuklarını aşırı baskılı özgüvensiz büyütmüşler ve aileleri olmadan nefes alamaz sanıyorlar eşim bizim aileye damat olarak gelince neye uğradığını şaşırdı çok sevdi çok alıştı bize 5nci yılımızdayız çok zordu kanadık parçalandık ama kırdık zincirleri eşim de değişti ailesinin ne kadar cahilce şeylere takıldığını nasıl bir köy kafasında olduğunu anladı sınırlarını artık o koymaya başladı o da ben de bilmiyorduk evlenince böyle olacağını evet çok yıprandık ama kalan hayatımız için yolumuzu çizdik
Şimdi linçleyenler uğrayacak buraya köylüleri asla küçümsemem cahil de bulmam halktan olan görgülü temiz yürekli herkesin önünde saygıyla da eğilirim ama bazı köy kültürleri yuva yıkar adam astırır maalesef benimkiler öyleydi artık sadece sizli bizliyiz pişmanlar ama iş işten geçti oğulları herşeyi farketti bilinçli bir insan olarak
Son söz olarak sana önerim eşini gerçekten seviyorsa ve onun da sevdiğini biliyorsan lütfen ona zaman ver elini asla üzerinden çekme ama dönüşüm hemen olmuyor yavaş yavaş istediğin düzeni huzuru işleyerek oluyor çatışma olacaksa da olsun her şerde bir hayır var o sınır çizmeyi öğrenecek senle olan huzurunu kaybetmemek için
Çok yıprandım kendimden feragat ettim ama sonucu güzel oldu
Çok teşekkür ederim, tavsiyelerinizi dikkate alacağım zaten şunu fark ettim ki bu konuları ne zaman konuşsak, annen kötü niyetli değil biliyorum ile cümleye başladığımda daha sağlıklı ilerliyor iletişimİşte zararın neresinden dönülse kardır. Sağlam bir konuşma gerek. Benim size önerim suçlayıcı olmayın, suçlayıcı bir konuşma daima karşı taraftan bir savunma ile yanıt bulur. Ben dili kullanın, kendi yaşadıklarınızı ve duygularınızı aktarın. Bir de PNP kuralı, pozitif negatif pozitif: Söyleyeceğiniz negatif bir şeyi, iki pozitif ifadenin arasına sıkıştırın. Ailesinin illa ki bir pozitif özelliği vardır, örneğin annesi fakir birine yardım etmiştir, merhametli diyebilirsiniz gibi gibi, araya bunları da sıkıştırın, eşinize iyi bir evlat olduğu vurgusu ile iltifat edin. Bu hoşuna gidecektir, sizi daha can kulağı ile dinleyecektir. Tereciye tere satmayım burada siz kendinizi çok güzel ifade ediyorsunuz. Eminim eşinize de kendinizi çok güzel ifade edeceksiniz.
Hayır, istisna olan ben değilim. En azından kendi çevremde değilim. Eğer istisna bensem çok üzülürüm. Ülkemizde evli genç kadınların çoğunun hayatı eş ailesini ağırlamakla ya da kv davetleriyle geçmiyordur umarımBilmiyorum insanlar sizinle aynı görüşte mi ama bence zaten istisna olan sizsiniz farklıysanız evlenmeyecektiniz normal olan Türk aile yapısı bu bunun muhafazakarlıkla alakası yok aile birliği bizde çok önemli siz farklısınız dediğim gibi saygı duyuyorum size herkes nasıl mutlu ise öyle olsun ama sen 3 sene görüşmüşsün 2 sene zaten ailesinin ne olduğunu anlaman gerekmez miydi ben şunu anlıyorum bu arada her dakika gidip gelmek zor gelebilir ama sizin için tekrar taşınan biri var sırf siz mutlu olun diye onunla yaptığınız fedakarlık kesinlikle eşit değil siz de yapıyorsunuz belli ama eşiniz konusunda ne kadar farklı olsanız da şanslısınız
Valla hurmet isleri cok buyuk hata. Bende oyleydim sonra baktim makine muamelesi yapiliyor ilk gunlerden durumu uyandim hemen. Gerci benim esimin aileside pamuk gibi diyebilirim bu açidan ama dusun iste onlar bile nasil hizmet bekledi nasil bunaltti. O yuzden beklentiyi pek yukseltmemek lazim. Mesela benim esimin ailesi bir yere beni yollasalar mutlaka bir seyler kiracagimi, baya sakar bir tip oldugumu, bazi isleri benim hayatimda hic yapmamis oldugumu ve beceremeyecegimi bilirler o yuzden hep eltime yaptirirlar, o bilmez derler.Evet çok mantıklı. Ben eşim mahcup olmasın diye hürmeti abarttıkça durum benim aleyhime oldu. Keşke baştan rahat davransaydım diyorum
Sizce bunlar bu sınirlari anlayabilen insanlar olsalar bugune kadar o sınirlari coktan cizmis olmazlar miydi ?Böyle davranmaktansa sınırları yeteri kadar çizip onların gözünde hoş, üslubu güzel hanımefendi biri olarak kalmak daha iyi değil mi?