-
- Konu Sahibi Idrakyollariiltihabi
- #61
Gerçekten inanmıyorlar. Hayret edilecek bir durum ama inanmıyorlar. Eşimin ailesi derecedeki 40 yazısını görene dek inanmadılar mesela. Hatta gördükten sonra bile görümcem "e normalde senin şu an baylman lazım ayaktasın" dedi. İnatla inanmamaya devam ediyor duruma şahit olmasına rağmen. Gidip gelip "telefonla konuşuyorsun iyisin sanırım" diyor. Lan hastayım işte ne yapmam lazım sürünmem, ağlamam, inlemem mi lazım bilmiyorum ki.
Evet kolay kolay yatmam ben. Hani devasa böbrek taşlarının ağrısıyla kıvranırken, kıpkırmızı kan işeyip en nihayetinde ameliyat olurken bile yatmadım. Doğumdan yürüyerek çıkıp iki saat sonra dolaşmaya başladım. O kadar alışmış ki insanlar ayakta durmama inanmıyorlar.
İyi de aksi olması gerekmiyor mu? Bak bu kadın kolay kolay hastayım demez yatmaz. Bunu diyorsa demek ki gerçekten hasta demeleri gerekmez mi?
Bu kadar yalnızlığı benim aklım almıyor.
Kuzenleriniz gelecekmiş, sağolsunlar. Ama kim annenin yerini tutabilir ki?
Bebeğim doğduktan 40 gün sonra annem ölünce, ben bebeğimi taşımaktan bileğimi sakatlayıp atel takılınca hüngür hüngür ağladım anne neredesin diye.
Biliyordum ki çünkü annem yaşasaydı iki eli kanda olsa gelirdi.
Var olan annenin yokluğu ne kadar acı kim bilir, çok çok üzgünüm. Keşke elden birşey gelse.
Onlar yaşadıkları sürece -ki Allah uzun ömür versin yine de, siz ummaya, onlar muhtemelen yapmamaya devam edecekler. Eski konularınızı da okumuştum, o zaman da çok üzülmüştüm.
İnsanın yarası ailesi olunca, hele de bir kadının yarası annesi olunca hiçbir zaman yara bandı tutmuyor, kabuk bağlamıyor orası.
Tek söyleyeceğim şey yavrunuza sarılın, ondan güç alın. Çok çok geçmiş olsun.
Farzet ki yaşadığın şehirde hiçbir yakının yok. En yakın mesafe 1500 km. O zaman kimseyi beklemiyorsun. Duygusallaşmıyorsun. Mecburen kendi göbeğini kendin kesiyorsun.
Ben şu an tam da anlattığım durumdayım. Ana yok baba yok. Bekleyeceğim kimse yok. O yüzden hiç duygusallaşmıyorum. Evladımı da iki üç gün göndermem okula. Benimle beraber evde durur. Yapacak birşey yok
Başınız sağolsun. Ne güzel yokluğunu derinden hissettiren bir annenin varmış.
Ben doğumdan bir hafta önce annemi çağırdım yanıma. Geldi sağolsun. Her gün söylendi. Doğur artık, ben çok sıkıldım bunaldım bilmem ne diye. Erkenden çağırdın beni daha varmış doğuma dedi ki son hafta çağırmıştım çok fazla ödem oluştuğu ve hareket etmekte zorlandığım için çağırdım.
Bir gece mutfağın camına dayanıp ağlayarak "Allahım ne olur bu gece gelsin bebeğim de kimseye minnet etmeyeyim" diye dua ettim. Ömrümde ettiğim en içten duaydı sanırım. Beş adım attım ve suyum geldi :)
Hastanede doğumdan çıkıp yatağa geçtiğimde annem bir şeylere kızmış garip garip söyleniyordu. Kayınvalidemin bir hareketine takılmış... Doktor geldi istersen bir gece istirahat et dedi kabul etmedim. Eve gitmek ve annemin beni sokacağı stresten kurtulmak istiyordum. İki aile yan yana kalmasın istiyordum. Doğumdan bir saat sonra ayağa kalkıp eve geldim. Kardeşlerim doğuma gelmedi. Ayıpmış :) ancak yeğenlerimin doğumuna gittiler o ayıp değildi.
Bir gün sonra babam ve kardeşlerim geldiler eve. Bu arada hiç oturmadım, dinlenmedim. Şişmeye devam ediyordum. Öyle ki artık terlik bile ayağıma olmuyordu. Oğlumun sarılığı abo uyuşmazlığı sebebiyle 18e çıktı. Babam ısrarla bir şey yok geçer geçer diye hastaneye gitmemmizi engelliyordu. Eşimin abisi oğlumu görünce siz deli misiniz çocuk sapsarı hadi hastaneye dedi ve çıktık. Hala kendime kızarım babamı dinlediğim için. Kendisi laborant ya, bilir sandım.
Hiç uyumadan ve dinlenmeden iki gün boyunca hastanede oğlumun başında bekledim. Vajinal dikişler o kadar zorladı ki beni bir ara baygınlık geçirdim. Annem hastaneye gelmedi. Benim evimde bana yemek hazırlıyordu. Yemek mühim çünkü. Kardeşlerim ve babam da gelmedi.
Hastaneden çıktık şükür oğlum fototerapi sonrası düzeldi kan değişimine gerek kalmadı. Annem birkaç gün yanımda kaldı ve gitmesini istedim. Gitmesi daha hayırlıydı. Eşime ve bana laf sokmaları beni strese sokuyordu. Sütüm kesilsin istemedim. Bir haftalık tazecik anneyken tek başıma desteksiz büyüttüm oğlumu şükür. Kimseden yardım istemedim onlar da teklif etmedi zaten.
Şimdi ben güçlü durmaya çalıştığım için mi suçluyum, yoksa onlar beni güçlü olmak zorunda bıraktıkları için mi suçlu? Haykırmak mı gerekiyordu bana yardım edin diye.
Yok, benim ömrüm yettiği sürece oğluma annelik yapacağım. 40 derece ateşle sürünerek yaptığım anneliği, yine yaparım. Sadece ateş biraz duygusallaştırdı sanırım :) bu da geçer.
Geçmiş olsun ,ağrıdan acıdan hastanede ağladığımı biliyorum ki canım hiç tatlı değildir ,Bir ara bende böyle oluyordum ,senede 1 olunca sorun yok bol su ,meyve suyu c vitamini alın ateş 40 dereceye gelince kalp kapakçığını bozuyor ,onca ilaç vs böbreği doktorun demek istedipi bu ,
Benim en son 2 ayda bir şişmeye başladı bademciğimi aldılar bitirdik,
Korkmayın siz yılda 1 bişi olmaz ,ailenizide aramayın uzak kalsınlar
Yavrum ya maşallah, çocuklardaki merhamet çoğu yetişkinde yok maalesef dediğiniz gibi.
40 derece ateş ve ailenin tavrının dışında bu hastalıkta eşinizle aranızdaki buzları eritmeye vesile olur umarım yazmadan geçemeyeceğimİşte sorun yaşamasına rağmen destek olmaya çalışmış size ne güzel.
Ben bunu bütün konularınızda seziyorum. Sizin bir türlü mutluluğa adım atamayışınız kendi ailenizdeki travmalar sebebiyle bence.Hastalık konusunda çok hassastır eşim. Ne kadar kavgalı olursak olalım destek olur. O konuda hakkını yiyemem. Bu kez anladım ki asıl tutunmam gereken aile, çekirdek ailem. Kendi ailemin travmaları ile çekirdek ailemi yok yere yıkıyorum.
Elbette bir gün arayacaklar. Durum buysa, sanırım ben de o zaman o telefonları cevapsız bırakırdım. En az 1-2 ay ne bana ne eşime ulaşamazlardı. Belki bişey dank eder azıcık. Bahanelerle geldiklerinde, telefona cevap verme. Çalsın dursun ama açma. Vicdanlarını rahatlatacak fırsat bulamasınlar.Halam aradı annene haber vermedim şimdi üzülür çocukları bırakıp gelmezse, panikler dedi. Hee öyledir dedim ben de. Annem kendini dünyanın en zayıf en hassas insanı olarak tanıttığı için mühim olan onun sağlığıdır. Aman o panikleyip bayılmasın. Çok da panikler ya benim hastalığıma.
Kardeşim 25 yaşında. Böyle bir şaka yapmayacağımı bilir. Gayet idrak etmiştir ciddi olduğumu ki, yazıda da dalga geçtiğim şaka yaptığım tek bir cümle dahi yok. Önemsememiş işte. Dün gece 1de abim aramış ben uyuyordum. Bu sabah geri aradım açmadı. Bir daha da aramadı zaten :)
Haberlerinin olmadığını sanmıyorum. Otu boku sorun edip saatlerce üzerine konuşan, saçma sapan mevzuları uzattıkça uzatan insanlar bunu mu duymayıp öğrenmeyecek.
Eşim benim hastanede üzülüp ağladığımı görünce "üzülme ben yanındayım" dedi sadece. O müdahil olmak istemez aile mevzularına. Beni kırmamak için. O yüzden aramadı kimseyi. Destek oluyor kendisi sağolsun elinden geldiğince. Öğlen işten çıkıp lahmacun alıp getiriyor. Akşam gelip yemek ısıtıyor falan. Temizliği beceremiyor o yüzden evi bok götürüyor şu anda :)
Hastalık konusunda çok hassastır eşim. Ne kadar kavgalı olursak olalım destek olur. O konuda hakkını yiyemem. Bu kez anladım ki asıl tutunmam gereken aile, çekirdek ailem. Kendi ailemin travmaları ile çekirdek ailemi yok yere yıkıyorum.
Kalır kalır merak etme.Aslında ilk gün göndermedim okula. Ama baktım ki çocuğum aç kalıyor. Yemek ısıtırken bile ellerim titriyor. En azından okulda yemek yer ilginenen birileri olur diye göndermek istedim. Daha çok küçük ben baygın vaziyette yatarken tek Kalamaz ki.
ayıp valla aileyi gectim bir anne nasıl böyle olur aklım almıyor..kızım bu anlattığınız durumda olsa bir an yanından ayrılmam gözünün içine bakarım iki elim kanda olsa gelirim.. Allah sabır versin siz güçlüsünüzBaşınız sağolsun. Ne güzel yokluğunu derinden hissettiren bir annenin varmış.
Ben doğumdan bir hafta önce annemi çağırdım yanıma. Geldi sağolsun. Her gün söylendi. Doğur artık, ben çok sıkıldım bunaldım bilmem ne diye. Erkenden çağırdın beni daha varmış doğuma dedi ki son hafta çağırmıştım çok fazla ödem oluştuğu ve hareket etmekte zorlandığım için çağırdım.
Bir gece mutfağın camına dayanıp ağlayarak "Allahım ne olur bu gece gelsin bebeğim de kimseye minnet etmeyeyim" diye dua ettim. Ömrümde ettiğim en içten duaydı sanırım. Beş adım attım ve suyum geldi :)
Hastanede doğumdan çıkıp yatağa geçtiğimde annem bir şeylere kızmış garip garip söyleniyordu. Kayınvalidemin bir hareketine takılmış... Doktor geldi istersen bir gece istirahat et dedi kabul etmedim. Eve gitmek ve annemin beni sokacağı stresten kurtulmak istiyordum. İki aile yan yana kalmasın istiyordum. Doğumdan bir saat sonra ayağa kalkıp eve geldim. Kardeşlerim doğuma gelmedi. Ayıpmış :) ancak yeğenlerimin doğumuna gittiler o ayıp değildi.
Bir gün sonra babam ve kardeşlerim geldiler eve. Bu arada hiç oturmadım, dinlenmedim. Şişmeye devam ediyordum. Öyle ki artık terlik bile ayağıma olmuyordu. Oğlumun sarılığı abo uyuşmazlığı sebebiyle 18e çıktı. Babam ısrarla bir şey yok geçer geçer diye hastaneye gitmemmizi engelliyordu. Eşimin abisi oğlumu görünce siz deli misiniz çocuk sapsarı hadi hastaneye dedi ve çıktık. Hala kendime kızarım babamı dinlediğim için. Kendisi laborant ya, bilir sandım.
Hiç uyumadan ve dinlenmeden iki gün boyunca hastanede oğlumun başında bekledim. Vajinal dikişler o kadar zorladı ki beni bir ara baygınlık geçirdim. Annem hastaneye gelmedi. Benim evimde bana yemek hazırlıyordu. Yemek mühim çünkü. Kardeşlerim ve babam da gelmedi.
Hastaneden çıktık şükür oğlum fototerapi sonrası düzeldi kan değişimine gerek kalmadı. Annem birkaç gün yanımda kaldı ve gitmesini istedim. Gitmesi daha hayırlıydı. Eşime ve bana laf sokmaları beni strese sokuyordu. Sütüm kesilsin istemedim. Bir haftalık tazecik anneyken tek başıma desteksiz büyüttüm oğlumu şükür. Kimseden yardım istemedim onlar da teklif etmedi zaten.
Şimdi ben güçlü durmaya çalıştığım için mi suçluyum, yoksa onlar beni güçlü olmak zorunda bıraktıkları için mi suçlu? Haykırmak mı gerekiyordu bana yardım edin diye.
Yok, benim ömrüm yettiği sürece oğluma annelik yapacağım. 40 derece ateşle sürünerek yaptığım anneliği, yine yaparım. Sadece ateş biraz duygusallaştırdı sanırım :) bu da geçer.
Şu değersizlik hissi varya, 40 derece ateşe bile bana mısın der. Ruhen çökertir insanı ki, ruhu çökenin kafası da kalkmaz. Bunun tek ilacı da sıfır beklenti.
Her işini tek başına yapan, üstesinden gelen, ağlamayana meme verende olmaz zaten. Aman boşver olmasınlar, duygusala bağlama kendini. Hem insanlar ve tutumları değişmeyecek, hem olan sana olacak. Kalan sağlar bizimdir de, yürü yolunu.
Bir gün oğlun büyüyecek, kendi hayatını arşınlamaya başlayacak. Sende o gün özgürlüğünü ve yaşadıklarından aldığın dersle kendi keyfinin kahyası olacaksın. Ne eyvallahın olacak, ne beklentin, ne de ödenmesi gereken borcun. Önce kafanı özgürleştir, gerisi çorap söküğü.
Çok geçmiş olsun, bir an önce sapa sağlam, dipçik gibi olman dileğiyle.
En dip not: Yazdıklarından anladığım kadarıyla eşin zor gün sınavını geçmiş, bir yeşil ışık yak şu adama.