- 28 Mart 2012
- 9.812
- 27
“Anne! Beni Seviyorsun Musun?”
Bir gün çocuğunuz karşınıza geçip size bu soruyu sorsa ne yapardınız? Büyük ihtimalle onu çok sevdiğinizi anlatmaya çalışırsınız hatta dayanamayıp sarılır öpersiniz. Onu ikna ettikten sonra neden böyle söylediğini anlamak için durup düşünür müydünüz? Demek ki sevgimi göstermiyorum diye kendinizi suçlu hisseder miydiniz? Peki, çocuğunuz bunu dile getiremeyecek kadar küçük ya da içine kapanıksa? ‘Anne beni seviyor musun’ diye soran gözlerle size baksa onu anlar mıydınız yoksa ‘bu çocuk ne kadar boş bakıyor’ mu derdiniz? Acaba siz canınızdan çok sevdiğiniz evladınızın gözlerini okuyabilecek kadar ilgili bir anne misiniz?…
Anneler çocuklarına yıllarını verirler. Uykularından, hayatlarından, istek ve arzularından, hayallerinden fedakârlıklarda bulunurlar. Büyüdükleri zaman çocuklarınız iyi huylu da olsa kötü huylu da olsa bütün anneler aynı enerjiyi harcayıp aynı emeklerle evlatlarını büyütecektirler. Çocuğunuz okul çağına gelene kadar sorun yok. Dizinizin dibinde ki çocuğunuzu nasıl büyüttüğünüzü yargılayacak, size eleştiri de bulunacak kimse yoktur. Günler günleri kovalar. Bir şekilde doğan büyür. Düzen bu ya; gel gelelim bir gün okul hayatı başlayacaktır. Bu durum yabancı insanlara çocuğunuzla ilgili eleştiri yapma hakkı verecektir. Çalışkanlık ya da tembellik. Bu iki zıt kutupta okul hayatı boyunca çok fazla gelgitler yaşanabilir. Asıl önemli olan kalıcı özelliklerdir. Edeptir, hayadır, ahlaktır. Edepli bir çocuğunuz varsa insanların bakışlarında size bir hayranlık vardır; ‘ne güzel bir aile terbiyesi vermişsiniz’ dediklerini duyar gibi olursunuz. İster istemez koltuklarınız kabarır, yıllarca
bu sözleri duymak için emek vermişsinizdir. Yılların yorgunluğu biranda gidiverir. Derslerinin iyi olmadığı söylense bile övgüler alırsınız. Fakat çocuğunuz hürmetsiz, gayesiz, kötü huylu ise arkanızdan ‘aile terbiyesi görmemiş ki!’ denildiğini de duyar gibisinizdir. İşte o an sorarsınız ‘neden böyle oldu’ diye. Saçınızı süpürge etmişinizdir oysa. Bu da işin ELALEM kısmıdır. İnsanlarımızın büyük bir kısmında ‘elâlem ne der’ takıntısı vardır. Çocuğunuz yaptıkları eleştirilir. Hatta ayıplanabilir. Aile içinde ki çocuklar arasında kıyaslamalar başlar. Onun notu şöyledir, onun davranışı şöyledir gibi. Soruyorum size elâlem ne der? Elâlem sizin anneliğinize laf söyler. Elâlem sizi bir veli toplantısında çocuğunuza söyledikleriyle yerin dibine sokar. Elâlem gittiğiniz gezmede çocuğunuzdan utanmanıza sebep olur. Elâlem gün gelir çocuğunuzun çocukluğuna inmek ister! Bana kalırsa en ağırı da budur. Dalga geçmek için, kavga da bile söylenmez mi “Senin çocukluğuna inmek lazım! Normal değilsin” gibi. Siz başınızdan o yılları savmayı başarmışken insanlar yıllar sonra tekrar o günleri çocuğunuza hatırlatmak ister. Çünkü bir yerlerde bir hata vardır… Çocuklar masumdur. O yıllara inilmesi sorunun ailede olması demektir. Açık bir hakaretten daha açık bir mesajdır anlayana; bir yerler de ki bir hata… Oysa çocuğunuzu BİR ŞEKİLDE büyütmek yerine, hakkıyla büyütsek ya?… Bir gün hakkını verememiş olursam insanlar içinde utanırsam diye korkup çocuğunuza özen göstermeyi düşündüyseniz merak ediyorum; elâlem bu kadar önemli de elleri de âlemleri de yaratan ne der?
Meryem Beyza KANLIOĞLU
http://furkanefe.com/?cat=9&paged=2 yazı hosuma gıttı paylasmak ıstedım
Bir gün çocuğunuz karşınıza geçip size bu soruyu sorsa ne yapardınız? Büyük ihtimalle onu çok sevdiğinizi anlatmaya çalışırsınız hatta dayanamayıp sarılır öpersiniz. Onu ikna ettikten sonra neden böyle söylediğini anlamak için durup düşünür müydünüz? Demek ki sevgimi göstermiyorum diye kendinizi suçlu hisseder miydiniz? Peki, çocuğunuz bunu dile getiremeyecek kadar küçük ya da içine kapanıksa? ‘Anne beni seviyor musun’ diye soran gözlerle size baksa onu anlar mıydınız yoksa ‘bu çocuk ne kadar boş bakıyor’ mu derdiniz? Acaba siz canınızdan çok sevdiğiniz evladınızın gözlerini okuyabilecek kadar ilgili bir anne misiniz?…
Anneler çocuklarına yıllarını verirler. Uykularından, hayatlarından, istek ve arzularından, hayallerinden fedakârlıklarda bulunurlar. Büyüdükleri zaman çocuklarınız iyi huylu da olsa kötü huylu da olsa bütün anneler aynı enerjiyi harcayıp aynı emeklerle evlatlarını büyütecektirler. Çocuğunuz okul çağına gelene kadar sorun yok. Dizinizin dibinde ki çocuğunuzu nasıl büyüttüğünüzü yargılayacak, size eleştiri de bulunacak kimse yoktur. Günler günleri kovalar. Bir şekilde doğan büyür. Düzen bu ya; gel gelelim bir gün okul hayatı başlayacaktır. Bu durum yabancı insanlara çocuğunuzla ilgili eleştiri yapma hakkı verecektir. Çalışkanlık ya da tembellik. Bu iki zıt kutupta okul hayatı boyunca çok fazla gelgitler yaşanabilir. Asıl önemli olan kalıcı özelliklerdir. Edeptir, hayadır, ahlaktır. Edepli bir çocuğunuz varsa insanların bakışlarında size bir hayranlık vardır; ‘ne güzel bir aile terbiyesi vermişsiniz’ dediklerini duyar gibi olursunuz. İster istemez koltuklarınız kabarır, yıllarca
bu sözleri duymak için emek vermişsinizdir. Yılların yorgunluğu biranda gidiverir. Derslerinin iyi olmadığı söylense bile övgüler alırsınız. Fakat çocuğunuz hürmetsiz, gayesiz, kötü huylu ise arkanızdan ‘aile terbiyesi görmemiş ki!’ denildiğini de duyar gibisinizdir. İşte o an sorarsınız ‘neden böyle oldu’ diye. Saçınızı süpürge etmişinizdir oysa. Bu da işin ELALEM kısmıdır. İnsanlarımızın büyük bir kısmında ‘elâlem ne der’ takıntısı vardır. Çocuğunuz yaptıkları eleştirilir. Hatta ayıplanabilir. Aile içinde ki çocuklar arasında kıyaslamalar başlar. Onun notu şöyledir, onun davranışı şöyledir gibi. Soruyorum size elâlem ne der? Elâlem sizin anneliğinize laf söyler. Elâlem sizi bir veli toplantısında çocuğunuza söyledikleriyle yerin dibine sokar. Elâlem gittiğiniz gezmede çocuğunuzdan utanmanıza sebep olur. Elâlem gün gelir çocuğunuzun çocukluğuna inmek ister! Bana kalırsa en ağırı da budur. Dalga geçmek için, kavga da bile söylenmez mi “Senin çocukluğuna inmek lazım! Normal değilsin” gibi. Siz başınızdan o yılları savmayı başarmışken insanlar yıllar sonra tekrar o günleri çocuğunuza hatırlatmak ister. Çünkü bir yerlerde bir hata vardır… Çocuklar masumdur. O yıllara inilmesi sorunun ailede olması demektir. Açık bir hakaretten daha açık bir mesajdır anlayana; bir yerler de ki bir hata… Oysa çocuğunuzu BİR ŞEKİLDE büyütmek yerine, hakkıyla büyütsek ya?… Bir gün hakkını verememiş olursam insanlar içinde utanırsam diye korkup çocuğunuza özen göstermeyi düşündüyseniz merak ediyorum; elâlem bu kadar önemli de elleri de âlemleri de yaratan ne der?
Meryem Beyza KANLIOĞLU
http://furkanefe.com/?cat=9&paged=2 yazı hosuma gıttı paylasmak ıstedım