şimdi devam ediyorum hepinizin sorularına döncem ondan sonra. şimdi nautilusdeyiz starbucks da oturduk. işte böyle durgun bişey sölemeye çalışıyor söleyemiyor. bende çok üzgünüm o arada. hatta kızgın gibiyim. bütün bu olanlar, ayrı kaldığımız onca zaman, kaçırdığımız onca şey. bütün bu yalanlara inanmasının kızgınlığı, ne kadar ben haklıyım ne kadar o haklı onu bilememek. herşey karmakarışık etti beni bi anda. neyse baktı öyle bebeğin fotosunu çıkarmıştım bende ona bakıordum falan. bu arada bebişimz benim tam bir kopyam. işte dedi inanamıyorum dudaklarına bakarmısın ne kadar karakteristik seninle aynı dedi. işte konuşurken ederken bişi böle sölemeye çalışıyor gibi. baktım napıyordun dedim. düşünüyorum dedi. ne düşünüyorsun dedim. practical things dedi iki saattir türkçesini bulamadım böle yazdım şimdi anlayın. sonra döndü bana dediki ben bebeğin doğumunu kaçırmak istemiyorum dedi. bunun imkanı yok. artık hiçbişeyini kaçırmak istemiyorum dedi. daha öncede bana burdamı doğurmak istiyorsun diye sormuştu bende evet demiştim. işte dedi yunanistana dönmek istemiyormusun dedi. bende durdum hiçbişey söleyemedim. o kadar karmakarışıkki herşey dedim. ben bu insanları tekrar görmek istemiyorum o stressi yaşamak istemiyorum dedim çünkü içimde çok büyük bir nefret var. oda bütün bunlar insanların değil bnenim suçumdu çünkü onlar hiçkimse. bu kadar darmadağın olmadan bütün doğruları bulmak benim sorumluluğumdu dedi. benim suçumdu. ben nedense ona kızamıyordum ama kızlar. öle şeler sölenmişki birbirini o kadar kısa sürede tanıyan 2 insan için darmadağın olmasını anlıyorum. normalde çok anlayışsız biriyimdir ama bunu anladım. benim ondan önce yunanlı ünlü bir model sevgilim vardı çok yazıp çizmişlerdi basındada çok büyük aşktı çünkü. biz onunla ayrıldıktan sonra ben alexandrosla tanışana kadar hiçkimseye aşık olamadım. onunla çıkmaya başladığımızdada kafam çok karışıktı. mesleğinden herşeyine kadar çok korkularım vardı. kısa zamandada aramızdaki elektrik romantizm herşey bizi o kadar bi tutkunun içine sürüklediki bi anda aile olduk. hazır değildik belkide hiçbişeye. hayatımızı şekillendirene kadar çok çatıştık, çok kafa karışıklıklarım oldu. bende çok hatalar yaptım. herkes aslında hala eski sevgilime aşık olduğumu düşünüyordu. bende bunu düzeltmemiştim çünkü aslında eşimin onu kıskanmasını istedim hep. sebebide ben hayatımda ilk defa çalışmıyordum. tutup işte arkadaşlarımla çok görüşöüyordum bütün hayatım onun konserlerinde kızların çığlıkları, onun hayranlarının konser çıkışı ona yapışmaları, ona aşık olan kızlar, sahnede bu şarkı eşime diyip bana şarkı sölediği halde tuvalette nerde onu sıkıştırsam diye bakan hayran kitlesinin içinde öyle sıkışmış hissediyordum ki kendimi... ona hep yetersiz olduğunu hissettirdim. mükemmel olmadığını, hiçbirzaman duygularımı çok belli etmedim. çünkü ben güçsüz hissetmeye hiç alışkın değildim. her gece, her konserde, aslında her tanıştığımız insan bana eşin seni çok kıskanıyor olmalı derdi. yaptığın iş vs. ama aslında ben onu çok kıskanıyordum çünkü yaptığım herşei bırakıp bi ev hanımı olmuştum:)) beni kurtaracağını umduğum şeyde eskiden yunanistanın en yakışıklı modeli ile çıkıyor olmam yada umursamazlığım gibi hissediyordum....... sonundada bütün bu davranışlarım onun benim onu hiç sevmediğime yada aldattığıma kolayca inanmasına yol açtı.
yani biraz böle çok özele girerek anlattım duygularımı ama sanırım ihtiyacım vardı ve çok rahatlıycaktım yazarken. neyse devam ediyorum. sonra işte benim yunanistana gelmemi bebeğin doğumunu kaçırmayı hiç istemediğini. bebeğin ailesiz olamayacağını. hiçbirşey istemiyorsam yada onunla yapamasam bile bebek için denememiz gerektiğini söledi. evini değiştireceğini bebek için daha uygun bi eve taşınacağını. birde şöle bir sorunumuz var tabi bende onu anlattım. babam benim alexandrosu affetmeme asla izin vermez. geldiğini bilmiyordu. ben 2 gün kendi apartmanımda kalıcam arkadaşlarım gelicek falan dedim sölemedim onun geleceğini. çünkü beni kesin öldürür. kağıtları al şu boşanma işini hallet diye sorunup duruyor zaten. neyse oda dedi bütün herşey anlatılmalı babana. ailemle beraber gelelim dedi yani bunu natilusdemi konuştuk evdemi bilmiorum. neyse hatırladıkça yazarım detayları. burası böle oldu sora eve geçtik sora bi arkadaşım geldi. bu konuları biliodu. oda objektif bişekilde bişeylere yardımcı oldu. sonunda benim önce annemle konuşmama. annemin babamı az buçuk ikna etmesine. sora onun ailesiyle buraya gelmesine. sorada napıcaımızı konuşmaya karar verdik. benim paskalyada oraya gitmemi istedi ama uçak olayını anlattım fobim olduğu için zor olur diye. selaniğe gel o zaman gemi ile falan ben ordan alıyım seni dedi ama bilmiyorum. sonra işte ertesi gün havaalanında bütün gün karnımla bebişle ilgilendi. gerçi sürekli ilgileniyordu hatta akşam bi ara ters bi hareket yaptım. kaskatı kaldı bebiş hareket etmemeye başladı korktuk ikimizde o arada bide ben o kadar yorgundumki o eli karnımda bekliyorduk bi andada uyuyakalmışım. sora oda eli karnımda uyuyakalmış bir panikle kalktık aniden bebek diye. bizimki hemen bi anda tekme attı nasıl bir sevindik nasıl bir çığlık attık. nasıl korkmuşuz. bide zaten o daha çok korkuyor şimdi karında olunca böle. bazen dengem şaşıyor yürüyen merdivenlerden düşüyordum falan nasıl korktu tuttu beni. bide ayasofyanın orda düşüyordum öle. böle çekiniyor nerdeyse dokunmaya bile bebeğe bişey olucak diye:)) gerçekten çok güzeldi. ertesi günde havaalanında herşey dahada romantikti. çok güzel şeyler söledi. sonra pasaport kontrolunde ayrıldık. o uzaklaşınca ben tutamadım kendimi ağlamaya başladım. sürekli bana bakıodu ama sanırım görmemiştir. daha içeri gitti hemen mesaj atmaya başladı ben şimdiden çok özledim sizi diye. sonra işte baya mesajlaştık. güzel sözler vs.. böle yani:))