- 2 Kasım 2013
- 7.797
- 37.031
-
- Konu Sahibi Idrakyollariiltihabi
- #21
Birkaç konunuza denk geldim .Doğru yanlış bilemem ama sizin sorununuz hislerinize karşı farkındalığınızın yüksek olması.Sanırım dış dünyayı algılarkende pek çok insandan daha empatik bir tutumunuz vardır ve günümüz dünyasına bakarak bunun sizi iyice karamsar olmaya ittiğini hissettim.Bu karamsar duygularla boğuşup yorulup robot gibi bir hayat yaşamaktansa biraz derin ve hüzünlü hislerinize birazda dünyaya gözünüzü yumun.Kandırılan bir çocukmuş gibi sadece neşeli şeylerle ilgilenin.Aslında şu an hayatınızda gerçekten yıpratıcı olan tek şey dürtü kontrol sorunu olan bir evlat.Çok yakından şahit oldum nasıl zor olduğunu biliyorum.Güçlü ve pozitif olun evladınızı sakinleştirip onun dünyasını yapılandıracak olan sizsiniz ,bu uzun bir süreç.Mutluluk sizinle olsun.
Konularını hep okudum ama yorum yaptım mı hatırlamıyorum.
Anladım derdini ama ne denir bilmiyorum, farklı bir şey soracağım ben.
Oğlunla olan sıkıntılarını biliyorum, acaba sen nasıl bir bebektin idrak? Konularında hep yoğun bir zihin karmaşası var. Sanki yaşadığın olaylardan ötürü de değil ama hayata bakışın , belki karakterin bu. Uygun tabiri bulmakta zorlanıyorum ama sanki sen hayatındaki kaostan besleniyorsun gibi. Acaba oğlun sana benzemiş midir? Senin zihninde dönen o karmaşalar bebekken de var mıydı acaba?
Hayaller / hayatlar arasında kalmış olabilir misiniz?
Ne zaman bir şeyler hayalimdeki gibi gerçekleşmese belki sizinki kadar sert olmasa da benzer duygular yaşarım.
Kayıplarınız, getirdiği üzüntü, oğlunuz için kariyerinize verdiğiniz ara idealinizdeki kendinizi gerçekleştirememenize ve psikolojik anlamda saygı duyulma/ ait olma gibi ihtiyaçlarınızın giderilmemesine yol açmış olabilir. Kendiniz hayatınızın kaçıncı sırasındasınız?
İdrak, aile dizimi diye bir şey var, duydun araştırdın mı?
Uygun tabir bulmakta zorlandım dediğim gibi :) konularında sürekli bir karmaşa var gibi geliyor bana da o yüzden kaos tabirini kullandım.Ben çok sakin bir çocuktum. Yani ruhen ve zihnen bir sakinlik olmasa da dışarıdan görünen buydu. Kendi kendime yeten, çok fazla istek belirtmeyen bir çocuktum. Annem de onaylıyor bu durumu. Kaostan beslenme durumunu asla kabul etmiyorum :)) aksine nefret ederim kaostan.
Çok güzel anlatmışsınız bizi özgürlükten alıkoyan şey hep bu aidiyet zaten birinin bir şeyleri olmak annesi kardeşi karısı çocuğu.. bence siz eğer mümkünse kısa bi tatile çıkın yalnız başıniza küçük bi sırt çantasıyla
İdrak, aile dizimi diye bir şey var, duydun araştırdın mı?
Antidepresan kullandığını düşündüm yazını okurken.Bazi yerlerinde de kendimi gördüm çalışan hedefleri olan biriyken birden iki çocuğa bakarken buldum kendimi gerçekten bu çok yorucu ve sıkıcı oluyor ne kadar annede olsan sevsende yıpratıyor ayrıca yasadigin acilarda var (basın sağolsun) sanki herşey ustuste gelmiş hap kullanmasanda terapinin fayda sağlayacağını dusunuyorumKullanmıyorum yıllardır.
Varoluş sancısı.. Bu öyle bir yol ki kimse sizin için yürüyemez maalesef, siz bu yolu yürüyeceksiniz. Ek olarak dehb genetik geçişlidir ve yetişkinlikte de devam ettirir kendini çoğunlukla. Bu anlamda siz de kendi çocukluğunuza dair bilgi edinin.
Sizn iyi olmanız cocugunuza da iyi gelir aranızdaki ilişkiyi de güçlendirir mutlu olmanız mesela ben biraz buyusun benimki annanne ya da babanneye bırakıp yapacağım bu dediğimi çünkü onlar büyüsün diye bekleyip biseyleri erteledikce biz yaslanip gidicez ve belki hiç yapamadıklarımız kalacak aklimizdaKeşke. Ancak tuvalete gidince kapısında "anne seni çok özledim çık" diye bekleyen üç yaşında bir evlat varken yapamam.
Sana sarılmak istiyorum sımsıkı. Ve yalnız değilsin. Küçüklüğümden beridir aklımda ölüm düşüncesi var ama hala yaşıyorum. Çünkü ölüm gerçeğimiz. Aklımıza gelen her şeyi yaşayacağız diye bir şey yok. Psikiyatri tedavisine başlamanızı şiddetle öneriyorum. İlaç kullanmasanız bile karşısında oturup her şeyi anlayacağını ve size bir yol göstereceğini, içinden çıkamadığınız bu girdaptan sizi söküp alacağını bilerek güvendiğiniz gerçek, işinin ehli birine gitmenizi öneriyorum. İnsanın aklına neler geliyor, ama sonra değer mi? demek lazım. Hiçbir şey mükemmel olmak zorunda değil zaten olsaydı yaşamanın ne anlamı kalırdı ki? Hayat direnmektir bir bakıma... Kendine bile.
Kendinizden çıkıp başka bir insanın bedenine girme hakkınız olsaydı kimi tercih ederdiniz?
O halde o kişi olmaya çalışın.
Evinizi değiştirin, şehrinizi değiştirin, dolaşın, rutinden çıkıp alışmadığınız şeylere kafa yorun. Zihnimiz ve bilinçaltımız bizim düşündüklerimizle şekillenir ve onları kandırmak bize bağlıdır. Gelen hiçbir düşünce gerçeği sonuna kadar yansıtacak diye bir şey yok. Ölümü sık yaşamış olmanın verdiği sonsuz boşluktasınız ama siz bunu başarırsınız o kadar güzelsiniz ki. Dünya sizden mahrum kalmamalı. Daha çok yazmalısınız, ben bu forumda hiçbir yazıyı böyle akıcı okumamıştım. Yazın lütfen... Blog açın yazın, bir şekilde o klavye elinizden düşmesin. Ve size bir kitap öneriyorum; Tuğçe Işınsu - Ol der ve Olur adlı. Bu kitabı okuyunca aydınlanma yaşamıştım. Elbet bir gün öleceğiz hepimiz , ama bunu biz yaparsak hayattan pes etmiş oluruz. Hayat galip gelmemeli. Her insan kendi hayatının kahramanı değil midir?
Benden ziyade eşimin böyle bir durumu olduğundan şüpheleniyorum. Benim çocukluğum pek travmatik. Kimsenin dehb ihtimalini hatırlayacak mecali yok zaten :)
Az önce geçmişte ki konularınıza bir göz gezdirdim.Ben çok sakin bir çocuktum. Yani ruhen ve zihnen bir sakinlik olmasa da dışarıdan görünen buydu. Kendi kendime yeten, çok fazla istek belirtmeyen bir çocuktum. Annem de onaylıyor bu durumu. Kaostan beslenme durumunu asla kabul etmiyorum :)) aksine nefret ederim kaostan.
Teşekkür ederim hakkımdaki güzel düşünceleriniz için. Kim olmak isterdiniz kısmına tek bir cevabım yok. Özendiğim, yerinde olmak istediğim kimse yok. Ben daha çok birçok şeyi yapabiliyor olmak isterdim. Yine aynı vücutta belki, ama daha sınırsız. Daha rahat. Bu da hangi hayatta olursam olayım mümkün değil. En nihayetinde bir düzen olmak zorunda.
Ne istediğimi değil de ne istemediğimi biliyorum daha çok. Karamsarlıktan sanırım.