- 6 Aralık 2010
- 34.491
- 91.169
- 798
- Konu Sahibi Idrakyollariiltihabi
-
- #221
Hani diyolar ya erkeğe erkek olduğunu hissettirin adamlığından sorumluluklarından dolayı aşağılamayın güçlü olduğunu hissettirin diye sanırım hatalar burada başlıyor erkek eleştirilip aşağılandıkca sanırım boşanma niyeti yoksa kaygısız içine kapanık bişeye dönüşüveriyor. Burdan bi değişim yapsanızPayım çok büyük. Üç yıl önce düştüğü hata yüzünden (iddia at yarışı) çok fazla eleştirdim aşağıladım, yok saydım. Sonuç itibariyle bu haldeyiz.
Babam yay burcu, hep herşeyi erteler, annem ikizler hep onu iter, hatırlatır, annem hep 6+1 çocuğum var der. Bizimkiler anlaşıyorlar Allahtan 38 senelik evlilik. Galiba erkeklerin genelinde bu durumlar eksik, gaza getirmek öğretmek, pohpohlamak. O zaman hemen yaparlar istediğini... artı yönlerine bakın belki sizin beklentiniz düşer. Eşininiz metresini yanlışlıkla tuvalet düşüremez misiniz acaba ???
Belki bana kiziyorsunuzdur , çünkü en çok size yukleniyorum ancak bütün komşularımızın her yorumuzunu tek tek okudum ; en çok adım atması gereken taraf sizsiniz bana göre.
Siz bir adım.gitseniz eşiniz daha fazla koşar, öyle bir yapılası sahip.
Fazla eleştiriyor, hor görüyor , saygı gostermiyorsunuz.
Erkekler gazla çalışıyor bunu anlamak çok zor değil. Iki poh poh ile yapmayacaklari şey yok.
Tamam anlıyorum zor çocuğunuz var ama çocuk bu , harekette olur, kırma dökme de.
Geçen hafta iki dakika içeriye kaşık getirmeye gittim yavrularimdan biri yoğurdu sevmediği için olduğu gibi aşağıya itmiş tabağı.
Dışarıya çıktığımız zaman yerlerde sürünen , ağlayan, durmayan çocuklarım var.
Oyun alanı yerleri tercih ediyoruz. Ayakta yiyorum yemeğimi. Eşim yiyene kadar da sesimi asla çıkarmam. Ben mutsuz değilim çünkü onlarla ilgilenmekten.
Daha sonra " x, benim cay içmem gerekiyor , nöbet sende diyorum gülümseyerek .
Mırın kırın ettiği hiçbir konuyu duymuyorum. Saatine bakınca " hiç heveslenme bir saat daha buradayız diyorum.
Yani " eve gidelim " moduna her erkek girer, gerilmenize gerek yok ki.
Birikimleriniz var. Bundan sebep adımlarımız bile katı.
Sürekli tekrarlıyorum yine yazacağım ; boşanamiyorsaniz öyleyse adım atacaksınız, az görüp az duyacaksınız. Eşinizi taktir edip saygı duyacaksınız.
Kurtarmak varsa elinizde , yavrunuzun yuvasını gururunuz yüzünden heba etmeye hakkınız yok.
Evdeki gergin ortamın yansımasını yaşıyor çocuğunuz.
Farkında misiniz bilmiyorum siz sadece bir anne değilsiniz, kadınsiniz , dişisiniz.
Başkanın, trip yapın, kavanozu açamayin, bir yere uzanamayin. Biraz eşinize bırakın kendinizi.
Birde " al buyur yerine " modumda değilim hadi bakalım yükselt basarabiliyorsan değip gulumsenebilir.
Ya da bunun gibi bir çok cümle varken, " al buyur " kendinize de , bedeninize de yaptığınız bir haksızlık.
Eşin rahat ve gamsız, senin yazdıklarından bunu daha net anlayabiliyorum, çocukluk dönemi evet ama bu biraz da karakterle alakalı bir şey idrak, belki eşinden çok daha ağır çocukluk dönemi geçirmiş insanlar erişkin olduklarında sorumluluk sahibi, ne yaptığını bilen bireylere dönebiliyor, belki biraz ağır kaçacak ama herşeyi çocuklukta yaşadıklarına bağlamak kolaya kaçış değil mi? Mesela sen kolay bir çocukluk mu geçirdin? Neden eşin gibi değilsin? İnsanın yaraları, yaşadıkları iyileşmez, düzelmez, geçmişi tamir edemezsin belki ama bir amaca tutunup geçmişin gölgesinden kurtulmak için çabalarsın, sen oğluna tutunmayı başarmışsın, yeri geliyor kendinle ilgili sorunları bile öteleyip oğluna yoğunlaşıyorsun, o yüzden ilişkinizde kim daha suçlu sorusuna ben eşin cevabını veriyorum, bak sen dilimle yaralarım hasar bırakırım diye yazmayı bile istemiyorsun ama o dile getirmedikleriyle bile seni yaralıyor, he bu arada belki soldan üfleyen kötü bir yaratık gibi yazıyor olabilirim, toparlayıcı, destek veren, tavsiye niteliğinde yazmıyorum farkındayım ama senin yıprandığını net olarak görebiliyorum, kendine öz eleştiri yapıp burada sana yapılan eleştirileri dahi kabullenip kendini sorgularken, eşinin umarsız tavrına sinir olduğumdandır belki.Abla yazmayı çok düşündüm aslında. Ancak yazarken kendimi frenlemediğim için çok kırıcı ve yaralayıcı oluyor kelamlarım. Bu da çözüm yerine hasar bırakıyor. Yazmak çözüm değil o o yüzden. Yani en azından eşime karşı.
Müthiş bir sevgiliydi eşim. İnce düşünen, ilgili, aktif, aşık. Aptal bir kadın değilim ama hiç anlayamadım böyle bir insana dönüşeceğini. Dediğin givi aynı evde yaşamadığımız için belki anlamam da mümkün değildi.
Öte yandan eşimin ailesi sorunlu bir aile. Eşimin böyle olmasına büyük katkıları var. Çocukluktan işlenen bir durum olduğu için empati ile düzelebilir durumlar değil. Belki törpülenir ama değişmez.
Eşim diyor ki sen anne olduktan sonra çok kontrolcü ve plancı oldun. Doğru olabilir. Çünkü anne olmadan önce çok da önemli değildi gelecek kaygısı. Şimdi önemli. Onun değişmemiş olması değil mi asıl anormal olan...
Arkadaşlarım diyor ki sal gitsin. Borç batağına batıyorsa batsın. Seni kaybedecekse kaybetsin. Çocuğuyla sorunu da kendi problemi. Boşanmayacaksan sal ve sonuçları izle. Elbet patlayacak bir yerde. Kontrolü bırak diyorlar. Belki gerçekten bunu yapmalıyım. En fazla eski alışkanlığına dönüp maaşını at yarışına heba eder ki yapacak olanı durduramam zaten. Ne bileyim belki aldatır. Ne olabilir en fazla. Ne olursa olsun patlayacak bir yerde ve o vakit ciddi sebeplerim olacak. Ben artık sorumluluk almak istemiyorum.
Cevap çok basit dohtor :) eşim bana yalan söyledi kumar bokuna bulaştı. Aradaki güveni sarstı. Sonra düzeltmek için uğraşsa da ben tekrar aynı güveni yakalayamadım. Kırılma noktamız bu. Üstüne bir de zor bir çocuk olunca tamir etmek daha da zorlaştı ve bitmek bilmeyen bir savaş başladı. Eş değil rakip olduk aynı evde. Kim mutlu olacak değil de kim haklı olacak derdine düştük. Özeti bu yaşadıklarımızın.
Ruhen çok yorulmuşsunuz. Keşke bir fırsat bulsanız da eşinizle bir süre ayrı kalsanız. Ondan uzak kalınca, fikir ve hisleriniz netleşir. Mesela onu özlüyor musunuz, göresiniz geliyor mu? Bunları anlamış olursunuz.
Aklınız da duygularınız da çok karışık. Burada bizim söylediklerimizden ziyade siz içinizde ne hissediyorsunuz, bu çok önemli. Kendinize dönüp bunun cevabını arayın.
Ayrılmak istemenizin nedeni de huzursuzluktan uzaklaşma isteği diye düşünüyorum. Yorgunluk ve problemlerinizi çözemeyeceğinize dair ümitsizlik de sizde strese neden oluyor. Belki eşinizin ufacık şeyleri bile artık gözünüze batıyor. O da ister istemez kendini çekmek zorunda kalıyor olabilir. Burada amacım sizi yargılamak değil, sadece farkındalık kazandırmak ve farklı bir düşünce kapısı aralamak.
Sizin stresten arınıp rahatlamaya ihtiyacınız var. Sorunlarınız birçok kanaldan besleniyor. Tek problem eşinizle ilişkiniz değil bence. Zor bir çocukla başa çıkmak ve ailesel problemler de en az eşiniz kadar sizi yoruyor. Psikolojik destek alsanız çok iyi olur. Şu an kaldırıyorum gibi gördüğünüz problemler ruhunuzun derinliklerinde derin yaralar açıyor. Yarın bir gün büyük patlamalar yaşayıp ruhen çökebilirsiniz. Gelgitli düşünce ve duygular bunların habercisi. Kendinizi ihmal etmeyin. Her şeyden önce kendinizi önemseyin.
Çocuğunuz konusunda detaylı bilgiye sahip değilim. Ancak huzursuz bir aile ortamı da çocukta davranışsal problemler getirir. Belki çocuğunuzun problemleri de aile ortamındaki huzursuzluktan besleniyordur.
Ya gecer hallolur diyecegim de,
Bu telefon bagimliligina o kadar gicik oluyorum ki. Cocuklu kac yasinda adam ergen gibi yasiyor resmen, sinirlenmeyip ne yapacaksin.
Yine de yine ayni yorumu yapacagim, bosanmadan once ayri kalmayi denemelisiniz, belki o zaman beyefendi azicik sorumluluk alir da akli basina gelir.
Ayni seyi dusundum bende , yani suraya konu acsam yemin ederim herkes sasirir yasadiklarima , son aylarda o kadar com sey yasadim ki bittim , tukendim artik , cidden ilk defa kendimi sorgular duruma geldim hayatimda , ama hepsini bilmesine ragmen esim yine de guleryuzlu ol diyebiliyorKesinlikle bu doğru bak. Ben neşeliysem oğlum da eşim de sorunsuz oluyor. Ancak benim sorunum da tam olarak bu Milana. Niye hep ben uğraşayım? Bir kere de o neşeli olsun ortayı bulsun. Uğraşsın. Yani tekli koltukta tüm gün telefonla oynayıp, ben deli gibi koştururken bir de benden neşeli olmamı beklemesi haksızlık değil mi? Tabi ki yüzüm düşecek tabi ki yorgun ve bezgin olacağım. Ama ona sorsan onun iş stresi yeterince fazla. Daha ne yapsın ki adam. Gavat fatihin hain planları, cahil Ahmet'in iş hataları. Adam daha ne yapsın yani. Aile imiş, çocuk imiş ben düşüneceğim bunları tabi ki.
Eşin rahat ve gamsız, senin yazdıklarından bunu daha net anlayabiliyorum, çocukluk dönemi evet ama bu biraz da karakterle alakalı bir şey idrak, belki eşinden çok daha ağır çocukluk dönemi geçirmiş insanlar erişkin olduklarında sorumluluk sahibi, ne yaptığını bilen bireylere dönebiliyor, belki biraz ağır kaçacak ama herşeyi çocuklukta yaşadıklarına bağlamak kolaya kaçış değil mi? Mesela sen kolay bir çocukluk mu geçirdin? Neden eşin gibi değilsin? İnsanın yaraları, yaşadıkları iyileşmez, düzelmez, geçmişi tamir edemezsin belki ama bir amaca tutunup geçmişin gölgesinden kurtulmak için çabalarsın, sen oğluna tutunmayı başarmışsın, yeri geliyor kendinle ilgili sorunları bile öteleyip oğluna yoğunlaşıyorsun, o yüzden ilişkinizde kim daha suçlu sorusuna ben eşin cevabını veriyorum, bak sen dilimle yaralarım hasar bırakırım diye yazmayı bile istemiyorsun ama o dile getirmedikleriyle bile seni yaralıyor, he bu arada belki soldan üfleyen kötü bir yaratık gibi yazıyor olabilirim, toparlayıcı, destek veren, tavsiye niteliğinde yazmıyorum farkındayım ama senin yıprandığını net olarak görebiliyorum, kendine öz eleştiri yapıp burada sana yapılan eleştirileri dahi kabullenip kendini sorgularken, eşinin umarsız tavrına sinir olduğumdandır belki.
Belki de sevmek kadar sevilmeyi, eş dediğimiz adamın bir tatlı bakışı, bir güzel sözü, bu da geçecek yeter ki biz birbirimizi sevelim, kopmayalım sözlerini önemseyen iflah olmaz bir sevgi kelebeği olduğumdan, senin üşüyen yüreğine üzüldüğümden de olabilir.
İnsan çocuğu yokken dünya yansa umursamıyor, çocuk olunca onun geleceği için kaygılar başlıyor, bence de normal olan senin tavrın, kontrolü bırakma konusundaki tavsiyelere katılıyorum, sen çocuğuna karşı kontrollü olabilirsin ama eşine karşı böyle bir mecburiyetin yok, sen onun eşisin annesi değilsin idrak, bırak ne yaparsa yapsın, bütün parayı bir günde mi bitiriyor, çocuğunla iletişim kuramıyor mu, senle ilişkisini dengeleyemiyor mu hepsi onun sorunu olsun, belki nasıl batırdığını fark edip büyür ve sorumluluk sahibi olmaya karar verir ama öte yandan hazırlıklı da ol, sorumluluk nedir bilmeyen insanlar yaptıkları hataların sorumluluğunu başkalarının üstüne atmaktan da geri durmaz, çekinmezler, başarısız olursa ve patlarsa ihaleyi senin üzerine bırakabilir, kontrolcü ve plancı tavrın yüzünden bu hale geldim derse şaşırmayacağım, sen de şaşırma.
Tamamdır, çözüldü şimdi. Sen kopmak istemiyorsun aslında, eşin zaten istemiyor. Ama kopsam sanki daha iyi olacak diye düşünüyorsun; duyguların var ama mantığın diyor ki "Yapma idrak, güvenin sarsıldı; ya yeniden beni sarsarsa?" Güvenmek istesen de yeniden kırılmaktan korkuyorsun biraz da çünkü senin üzerinde duyguların dominant değil. Yani buna şey de demek istemiyorum "Ayy sen duygu değil mantık insanısın hayatım" falan, öyle olunca sanki duygusal yaklaşanlar afedersin gerizekalıymış da duygusal yaklaşmayanlar, soğuk davrananlar çok mantıklı, akıllı insanlarmış gibi anlaşılıyor; öyle bir ayrımdan bahsetmiyorum. Sırf bu ayrım yüzünden insanlar duygularını karşı tarafa yansıtmaktan çekiniyor, neyse bu ayrı bir konu. Duygularını bastırıyorsun biraz daha diyeyim, duygularını belli etmek sana zayıflık belirtisiymiş gibi geliyor. Kumara bulaştı mı yani bir sürelik bir heves miydi, yoksa hala sürüyor mu yani bağımlılığa mı dönüştü; buna göre ilişkinize yorumum değişecek.
Sabır ve akışına bırakmak diyeyim.Hayata göğüs germek sıkıntı değil de oğlum var. Onun ihtiyaçları, özel ilgisi, eğitimi. Oğlum olmasa şu an evli olmazdım muhtemelen...
Sadece sabır ile mi çözüldü sorunların gerçekten.
Çok üzülerek okuyorum bu tarz yazıları.
Hani bakınca eğitimli,ayakları yere sağlam biri olduğunuz belli.
Adamla mutlu olmamanızı anlıyorum ama neden uzatıyorsunuz bu evliliği.
Aynı durumda yakın tanıdıklarım var.
Bakıyorum kadın ve erkek ayrı dünyalarda takılıyor,en ufak güler yüz,sevgi sözcüğü,sarılma gibi temas yok ama evlilik sürüyor?
Neden peki?
Gerçekten bunu neden evladınıza yapıyorsunuz?
Yazık değil mi?
Sıcacık,hoş sohbetlerle dolu bir hayatı haketmiyor mu?
Bakın bu satırları gözlerim dolu dolu yazıyorum. Ebeveynlerin sıkıntısı evlatlar içinde öyle büyük yaralar açıyor ki maalesef tahmin bile edemezsiniz.
Hoş geldin kader arkadaşım ahsjsjs. Gangsta dün eşim bana "bir kere de sen bir yanaş bana. Beni istediğini hissettir ondan sonra doktora git diye tuttur olmaz mı" dedi. Belki de haklıdır bilmiyorum. Gerçekten psikolojiktir ve benim kalem yüzünden böyle sorunları oluşmuştur.
Nasıl başardın bu anlamda adım atmayı? Yani ben çok zorlanıyorum. Ondan adım görmeden, çabaladığına ikna olmadan adım atasım gelmiyor hiçbir konuda. Bir de korkuyorum aslında. Yeniden hayalkırıklığı yaşamaktan, güvenimin sarsılmasından korkuyorum. Sanki böyle kırılmayacak, incinmeyecek gibi hissediyorum. Ne kadar sağlam ve tedbirli olursam o kadar az üzülürüm hata yapınca diye düşünüyorum. Yanlış belki ama durum bu bende.
Hani şimdi gitsem yanına öpsem, hadi uçur beni beybi desem, ya da benim sana çok ihtiyacım var çok yalnız kaldım desem... Sonra bana yine yalan söyler ve üzerse çok yıkılırım ben. Gerçekten yıkılırım. O zaman oğlum için ayakta kalacak mecalim de olmaz.
Bir an eşim konuşuyor sandım. Onun cümleleri bunlar. Ben ne yaptım derseniz uzun zamandır bir şey yapmıyorum. Çünkü ortak çocuğumuzun sorumluluğunu birlikte üstlenmiş olsaydık bir şey yapmaya halim ve isteğim olurdu muhtemelen.
Çocuğu kreşe gönderiyor ama. Katkısı bu.
Kadınlığımı kaybetme hususunda hak verebilirim eşime sadece. Uzun süredir sadece anneyim. Kadın değil. Bir de geçmişte yaşadıklarımızdan dolayı fazla erkeksi bir hale büründüm. Bu da etkilemiş olabilir cinselliği.
Seni ve eşini, evliliğinizi çözdüm gibi, eşin dünya yansa kılını kıpırdatmayan göbeğini kaşıyıp yanıyor mu essahtan diyen türden biri, para bitse aman ne olacak para bulunur, eşle arasımı bozuldu aman ne olacak öperim geçer diyen gamsız umarsız bir adam :) gülüyorum ama cidden senin eşin benim elimde olsa boğarım, ben senden yanayım, eğri oturup doğru konuşayım eşinin elle tutulur bir yanını göremedim idrak, yani sen eşine soğuk davranıyorsan, adım atmıyorsan, çabalamaktan yorulmuşsan eşinin bunda katkısı büyük, güvenini kırmış, e adam zaten gerçekten sorun olan şeylere de geçince bir şeyi kalmaz diye bakan biri, üstüne yaptığı hataların sorumluluğunu almak yerine yaptım ama neden yaptım suçlusu sensin deyip hatayı paylaşmak yerine senin üzerine yıkınca sende şevk mevk kalmamış, bunlar aklına geliyor haliyle, öpeyim ama neden öpeyim, güveneyim ama neden güveneyim deyip kendini geri çekiyorsun.Ah ne çok sevindim neden kontrollü olmayı bırakmadığımın anlaşılmasına :)
Tam da dediğin gibi oluyor. Kendi hatalarını kabul etmek yerine sen böyle olduğun için hata yaptım diyen bir eşim var. Evet kabak yine benim başıma patlar. Kaç kez kurtardım totosunu hatırlamıyorum bile. İnsanlara mahcup olmasın, ne kendi ne ben rezil olmayayım diye.
Kumar oynadığı dönemde bile ben suçlu oldum. Bir şekilde bana yıkmaya çalıştı hatasını ama asla kabul etmeyip "cicim bu manipülasyon yöntemlerin nispeten daha az kafası çalışan ailen üzerinde etkili olmuş olabilir ama ben yemiyorum." dedim. Sonra gelsin yalvarmalar haklısın demeler. Bir şansını denedi ama.
Ben demiyorum ki ben mükemmelim. Çok fazla hatam var evlilik içinde eşime karşı. Ancak ben hatalarımı kabul ediyorum. Adım atmasam da ediyorum. Eşime göre kuru bir özür dilemek büyük erdem. Ben bunu yapmam ama o yapar. Ona göre ben hatalıyım bu konuda. Ben de diyorum ki özür dileme benden kabul et hatanı ve büyü artık. Ben özür dilemesem de bir şekilde telafi etmeye uğraşıyorum. Ondan da bunu bekliyorum aslında.
Bak abla o oynadığı dönemde ben sırf ailesi duyup rezil olmasın diye altınlarımı bozdurdum arkadaşımdan borç aldım. Kimseye tek kelam ettirmedim. Destek olmadım mı ben bunları yaparak? Ana eşime sorsan ben onu o kadar aşağıladım, hesap sordum ve ezdim ki yaptıklarımın bir anlamı kalmadı. Onun adımlarına karşılık vermedim vs.
Evet sonrasında burnundan getirdim kabul ediyorum. Ancak o kadar da olsun yahu. O kadar büyük hayalkırıklığı yaşadım ki, düzelemedim bir anda. Öfkem bitmedi.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?