Tam boşanacağım bir gülme geliyor.

Ya gecer hallolur diyecegim de,
Bu telefon bagimliligina o kadar gicik oluyorum ki. Cocuklu kac yasinda adam ergen gibi yasiyor resmen, sinirlenmeyip ne yapacaksin.
Yine de yine ayni yorumu yapacagim, bosanmadan once ayri kalmayi denemelisiniz, belki o zaman beyefendi azicik sorumluluk alir da akli basina gelir.
 
Payım çok büyük. Üç yıl önce düştüğü hata yüzünden (iddia at yarışı) çok fazla eleştirdim aşağıladım, yok saydım. Sonuç itibariyle bu haldeyiz.
Hani diyolar ya erkeğe erkek olduğunu hissettirin adamlığından sorumluluklarından dolayı aşağılamayın güçlü olduğunu hissettirin diye sanırım hatalar burada başlıyor erkek eleştirilip aşağılandıkca sanırım boşanma niyeti yoksa kaygısız içine kapanık bişeye dönüşüveriyor. Burdan bi değişim yapsanız
 
Babam yay burcu, hep herşeyi erteler, annem ikizler hep onu iter, hatırlatır, annem hep 6+1 çocuğum var der. Bizimkiler anlaşıyorlar Allahtan 38 senelik evlilik. Galiba erkeklerin genelinde bu durumlar eksik, gaza getirmek öğretmek, pohpohlamak. O zaman hemen yaparlar istediğini... artı yönlerine bakın belki sizin beklentiniz düşer. Eşininiz metresini yanlışlıkla tuvalet düşüremez misiniz acaba ???

Gider yenisini alır. Adamın maddi konuda sınırı yok. Bekarken bana evlilik teklifi yapmak için aldığı pırlanta yüzüğü klozete atıp sifonu çekmişti bana kızınca. Sonra yenisini aldı. Ruh hastası.
 
Belki bana kiziyorsunuzdur , çünkü en çok size yukleniyorum ancak bütün komşularımızın her yorumuzunu tek tek okudum ; en çok adım atması gereken taraf sizsiniz bana göre.

Siz bir adım.gitseniz eşiniz daha fazla koşar, öyle bir yapılası sahip.

Fazla eleştiriyor, hor görüyor , saygı gostermiyorsunuz.

Erkekler gazla çalışıyor bunu anlamak çok zor değil. Iki poh poh ile yapmayacaklari şey yok.

Tamam anlıyorum zor çocuğunuz var ama çocuk bu , harekette olur, kırma dökme de.

Geçen hafta iki dakika içeriye kaşık getirmeye gittim yavrularimdan biri yoğurdu sevmediği için olduğu gibi aşağıya itmiş tabağı.

Dışarıya çıktığımız zaman yerlerde sürünen , ağlayan, durmayan çocuklarım var.

Oyun alanı yerleri tercih ediyoruz. Ayakta yiyorum yemeğimi. Eşim yiyene kadar da sesimi asla çıkarmam. Ben mutsuz değilim çünkü onlarla ilgilenmekten.

Daha sonra " x, benim cay içmem gerekiyor , nöbet sende diyorum gülümseyerek .

Mırın kırın ettiği hiçbir konuyu duymuyorum. Saatine bakınca " hiç heveslenme bir saat daha buradayız diyorum.

Yani " eve gidelim " moduna her erkek girer, gerilmenize gerek yok ki.

Birikimleriniz var. Bundan sebep adımlarımız bile katı.

Sürekli tekrarlıyorum yine yazacağım ; boşanamiyorsaniz öyleyse adım atacaksınız, az görüp az duyacaksınız. Eşinizi taktir edip saygı duyacaksınız.

Kurtarmak varsa elinizde , yavrunuzun yuvasını gururunuz yüzünden heba etmeye hakkınız yok.

Evdeki gergin ortamın yansımasını yaşıyor çocuğunuz.

Farkında misiniz bilmiyorum siz sadece bir anne değilsiniz, kadınsiniz , dişisiniz.

Başkanın, trip yapın, kavanozu açamayin, bir yere uzanamayin. Biraz eşinize bırakın kendinizi.

Birde " al buyur yerine " modumda değilim hadi bakalım yükselt basarabiliyorsan değip gulumsenebilir.

Ya da bunun gibi bir çok cümle varken, " al buyur " kendinize de , bedeninize de yaptığınız bir haksızlık.

Evet ben de tiksindim kendimden. O cümle kendime saygısızlık en başta. Ama ne yapacağımı bilemedim o an çok kızgındım, dargındım.

Aslında eşim eskiden çok yumuşak, yola gelen merhametli bir adamdı. Çok daha tikna edilebilir Güleryüz ile. Ancak ben zaten yapması gerekeni yapması için garip garip hareketler yaparsam kendimi kötü hissediyorum. Diğer türlü de sürekli parmak sallayan bir diktatör gibi görünüyorum farkındayım. Orta yolu bulmam gerek başarabilirsem.

Ben bu tür yorumlar alınca mutlu oluyorum bana yüklenin sorun değil. Bilmek isterim objektif bir yorumla hatalarımı.

Kavanoz açma meselesine gelince. Ben mesela bir yere gideceğim zaman bana yolu tarif etmesine İnanılmaz sinir oluyorum. Aptal mı sanıyorsun beni diye çıkışıyorum. Aslında beni düşündüğü için yapıyor ama bu konuda onu nasıl ittiysem çok sert ve kırıcı konuşuyor artık.
 
Son düzenleme:
Abla yazmayı çok düşündüm aslında. Ancak yazarken kendimi frenlemediğim için çok kırıcı ve yaralayıcı oluyor kelamlarım. Bu da çözüm yerine hasar bırakıyor. Yazmak çözüm değil o o yüzden. Yani en azından eşime karşı.

Müthiş bir sevgiliydi eşim. İnce düşünen, ilgili, aktif, aşık. Aptal bir kadın değilim ama hiç anlayamadım böyle bir insana dönüşeceğini. Dediğin givi aynı evde yaşamadığımız için belki anlamam da mümkün değildi.

Öte yandan eşimin ailesi sorunlu bir aile. Eşimin böyle olmasına büyük katkıları var. Çocukluktan işlenen bir durum olduğu için empati ile düzelebilir durumlar değil. Belki törpülenir ama değişmez.

Eşim diyor ki sen anne olduktan sonra çok kontrolcü ve plancı oldun. Doğru olabilir. Çünkü anne olmadan önce çok da önemli değildi gelecek kaygısı. Şimdi önemli. Onun değişmemiş olması değil mi asıl anormal olan...

Arkadaşlarım diyor ki sal gitsin. Borç batağına batıyorsa batsın. Seni kaybedecekse kaybetsin. Çocuğuyla sorunu da kendi problemi. Boşanmayacaksan sal ve sonuçları izle. Elbet patlayacak bir yerde. Kontrolü bırak diyorlar. Belki gerçekten bunu yapmalıyım. En fazla eski alışkanlığına dönüp maaşını at yarışına heba eder ki yapacak olanı durduramam zaten. Ne bileyim belki aldatır. Ne olabilir en fazla. Ne olursa olsun patlayacak bir yerde ve o vakit ciddi sebeplerim olacak. Ben artık sorumluluk almak istemiyorum.
Eşin rahat ve gamsız, senin yazdıklarından bunu daha net anlayabiliyorum, çocukluk dönemi evet ama bu biraz da karakterle alakalı bir şey idrak, belki eşinden çok daha ağır çocukluk dönemi geçirmiş insanlar erişkin olduklarında sorumluluk sahibi, ne yaptığını bilen bireylere dönebiliyor, belki biraz ağır kaçacak ama herşeyi çocuklukta yaşadıklarına bağlamak kolaya kaçış değil mi? Mesela sen kolay bir çocukluk mu geçirdin? Neden eşin gibi değilsin? İnsanın yaraları, yaşadıkları iyileşmez, düzelmez, geçmişi tamir edemezsin belki ama bir amaca tutunup geçmişin gölgesinden kurtulmak için çabalarsın, sen oğluna tutunmayı başarmışsın, yeri geliyor kendinle ilgili sorunları bile öteleyip oğluna yoğunlaşıyorsun, o yüzden ilişkinizde kim daha suçlu sorusuna ben eşin cevabını veriyorum, bak sen dilimle yaralarım hasar bırakırım diye yazmayı bile istemiyorsun ama o dile getirmedikleriyle bile seni yaralıyor, he bu arada belki soldan üfleyen kötü bir yaratık gibi yazıyor olabilirim, toparlayıcı, destek veren, tavsiye niteliğinde yazmıyorum farkındayım ama senin yıprandığını net olarak görebiliyorum, kendine öz eleştiri yapıp burada sana yapılan eleştirileri dahi kabullenip kendini sorgularken, eşinin umarsız tavrına sinir olduğumdandır belki.

Belki de sevmek kadar sevilmeyi, eş dediğimiz adamın bir tatlı bakışı, bir güzel sözü, bu da geçecek yeter ki biz birbirimizi sevelim, kopmayalım sözlerini önemseyen iflah olmaz bir sevgi kelebeği olduğumdan, senin üşüyen yüreğine üzüldüğümden de olabilir.

İnsan çocuğu yokken dünya yansa umursamıyor, çocuk olunca onun geleceği için kaygılar başlıyor, bence de normal olan senin tavrın, kontrolü bırakma konusundaki tavsiyelere katılıyorum, sen çocuğuna karşı kontrollü olabilirsin ama eşine karşı böyle bir mecburiyetin yok, sen onun eşisin annesi değilsin idrak, bırak ne yaparsa yapsın, bütün parayı bir günde mi bitiriyor, çocuğunla iletişim kuramıyor mu, senle ilişkisini dengeleyemiyor mu hepsi onun sorunu olsun, belki nasıl batırdığını fark edip büyür ve sorumluluk sahibi olmaya karar verir ama öte yandan hazırlıklı da ol, sorumluluk nedir bilmeyen insanlar yaptıkları hataların sorumluluğunu başkalarının üstüne atmaktan da geri durmaz, çekinmezler, başarısız olursa ve patlarsa ihaleyi senin üzerine bırakabilir, kontrolcü ve plancı tavrın yüzünden bu hale geldim derse şaşırmayacağım, sen de şaşırma.
 
Cevap çok basit dohtor :) eşim bana yalan söyledi kumar bokuna bulaştı. Aradaki güveni sarstı. Sonra düzeltmek için uğraşsa da ben tekrar aynı güveni yakalayamadım. Kırılma noktamız bu. Üstüne bir de zor bir çocuk olunca tamir etmek daha da zorlaştı ve bitmek bilmeyen bir savaş başladı. Eş değil rakip olduk aynı evde. Kim mutlu olacak değil de kim haklı olacak derdine düştük. Özeti bu yaşadıklarımızın.

Tamamdır, çözüldü şimdi. Sen kopmak istemiyorsun aslında, eşin zaten istemiyor. Ama kopsam sanki daha iyi olacak diye düşünüyorsun; duyguların var ama mantığın diyor ki "Yapma idrak, güvenin sarsıldı; ya yeniden beni sarsarsa?" Güvenmek istesen de yeniden kırılmaktan korkuyorsun biraz da çünkü senin üzerinde duyguların dominant değil. Yani buna şey de demek istemiyorum "Ayy sen duygu değil mantık insanısın hayatım" falan, öyle olunca sanki duygusal yaklaşanlar afedersin gerizekalıymış da duygusal yaklaşmayanlar, soğuk davrananlar çok mantıklı, akıllı insanlarmış gibi anlaşılıyor; öyle bir ayrımdan bahsetmiyorum. Sırf bu ayrım yüzünden insanlar duygularını karşı tarafa yansıtmaktan çekiniyor, neyse bu ayrı bir konu. Duygularını bastırıyorsun biraz daha diyeyim, duygularını belli etmek sana zayıflık belirtisiymiş gibi geliyor. Kumara bulaştı mı yani bir sürelik bir heves miydi, yoksa hala sürüyor mu yani bağımlılığa mı dönüştü; buna göre ilişkinize yorumum değişecek.
 
Ruhen çok yorulmuşsunuz. Keşke bir fırsat bulsanız da eşinizle bir süre ayrı kalsanız. Ondan uzak kalınca, fikir ve hisleriniz netleşir. Mesela onu özlüyor musunuz, göresiniz geliyor mu? Bunları anlamış olursunuz.

Aklınız da duygularınız da çok karışık. Burada bizim söylediklerimizden ziyade siz içinizde ne hissediyorsunuz, bu çok önemli. Kendinize dönüp bunun cevabını arayın.

Ayrılmak istemenizin nedeni de huzursuzluktan uzaklaşma isteği diye düşünüyorum. Yorgunluk ve problemlerinizi çözemeyeceğinize dair ümitsizlik de sizde strese neden oluyor. Belki eşinizin ufacık şeyleri bile artık gözünüze batıyor. O da ister istemez kendini çekmek zorunda kalıyor olabilir. Burada amacım sizi yargılamak değil, sadece farkındalık kazandırmak ve farklı bir düşünce kapısı aralamak.

Sizin stresten arınıp rahatlamaya ihtiyacınız var. Sorunlarınız birçok kanaldan besleniyor. Tek problem eşinizle ilişkiniz değil bence. Zor bir çocukla başa çıkmak ve ailesel problemler de en az eşiniz kadar sizi yoruyor. Psikolojik destek alsanız çok iyi olur. Şu an kaldırıyorum gibi gördüğünüz problemler ruhunuzun derinliklerinde derin yaralar açıyor. Yarın bir gün büyük patlamalar yaşayıp ruhen çökebilirsiniz. Gelgitli düşünce ve duygular bunların habercisi. Kendinizi ihmal etmeyin. Her şeyden önce kendinizi önemseyin.

Çocuğunuz konusunda detaylı bilgiye sahip değilim. Ancak huzursuz bir aile ortamı da çocukta davranışsal problemler getirir. Belki çocuğunuzun problemleri de aile ortamındaki huzursuzluktan besleniyordur.

Hırçınlığı bizden kaynaklı olabilir ama aşırı hareketli olması ve dürtü kontrolü sağlayamıyor oluşu bizden bağımsız. Destek alıyoruz bununla ilgili.

Ayrı kalınca özlüyorum. Bunu denedim birkaç kez. Yanına gidip sarılma hissi oluşuyor ayrı olunca. Ancak kapıya geldiğimde sarılmıyorum. Öyle soğuk bir hoş geldin, hoş bulduk. O kadar.
 
Ya gecer hallolur diyecegim de,
Bu telefon bagimliligina o kadar gicik oluyorum ki. Cocuklu kac yasinda adam ergen gibi yasiyor resmen, sinirlenmeyip ne yapacaksin.
Yine de yine ayni yorumu yapacagim, bosanmadan once ayri kalmayi denemelisiniz, belki o zaman beyefendi azicik sorumluluk alir da akli basina gelir.

Nereye gideceğim ki. Ailemin evi daha beter. Dün bana öyle diyor zaten. Sen git biraz ailende kafanı dinle diyor şaka gibi. Biliyor oğluma bunu yapmayacağımı. Orada mutlu olmuyor oğlum.
 
Nasıl sevimli nasıl güzel anlamışsınız. Bizde de aynı durumlar var sizle. Ben eşimin beni çok yalnız bırakmasından çocukla ve evle ilgilenmemesinden bişileri benim iteklemem ile yapmasından konuşunca çok dırdır yapıyorsun demesinden bıktım..
Aynı siz gibiyim onun için bizim için çabalamak gelmiyor içimden. Hayal kırıklığı yaşamaktan korkuyorum. Belli bir yaşa gelen adam neden bişileri benim zorlamamla yapsın idrak etsinki diyorum.. Hergün daha Bi kopuyoruz ama inanın benimde umrumda değil artık. Sanırım bu evliliğe olan inancım bitti. Bizde çocuktan sonra böyle olduk. Sanırım önceden daha sabır ediyordum. Çocukla tek ilgilenmek hayat yükü çok yordu beni. Mutsuzum ve çocuğuma yansıyor çoğu kez bu durum. Sabredemiyorum çünkü artık. 4 yıldır dip dibeyiz baba var ama yok. Beraber bir yerlere giderler bir saate gelir Karadenizde gemisi batmış sanki.. Tam boşanmalık..
Ben erkekleri ve eşimi anlamıyorum. Ve iyice soğudum artık güvenim yok. Bi eşim hayat arkadaşım varmış gibi hissetmiyorum. Hiçbir konuda destekçi değil çünkü. Konuşsam dırdırcı ve hep suçlayan oluyorum..
Neredesin kuzum sen oturup dertleşip sarılıp ağlayasım var sana hadi gel bölüşelim dertlerimizi🤩
 
Kesinlikle bu doğru bak. Ben neşeliysem oğlum da eşim de sorunsuz oluyor. Ancak benim sorunum da tam olarak bu Milana. Niye hep ben uğraşayım? Bir kere de o neşeli olsun ortayı bulsun. Uğraşsın. Yani tekli koltukta tüm gün telefonla oynayıp, ben deli gibi koştururken bir de benden neşeli olmamı beklemesi haksızlık değil mi? Tabi ki yüzüm düşecek tabi ki yorgun ve bezgin olacağım. Ama ona sorsan onun iş stresi yeterince fazla. Daha ne yapsın ki adam. Gavat fatihin hain planları, cahil Ahmet'in iş hataları. Adam daha ne yapsın yani. Aile imiş, çocuk imiş ben düşüneceğim bunları tabi ki.
Ayni seyi dusundum bende , yani suraya konu acsam yemin ederim herkes sasirir yasadiklarima , son aylarda o kadar com sey yasadim ki bittim , tukendim artik , cidden ilk defa kendimi sorgular duruma geldim hayatimda , ama hepsini bilmesine ragmen esim yine de guleryuzlu ol diyebiliyor
Bilemiyorum belki de haklidir , benim artik dusunen yerim calismiyor cidden , cok biktim
 
Eşin rahat ve gamsız, senin yazdıklarından bunu daha net anlayabiliyorum, çocukluk dönemi evet ama bu biraz da karakterle alakalı bir şey idrak, belki eşinden çok daha ağır çocukluk dönemi geçirmiş insanlar erişkin olduklarında sorumluluk sahibi, ne yaptığını bilen bireylere dönebiliyor, belki biraz ağır kaçacak ama herşeyi çocuklukta yaşadıklarına bağlamak kolaya kaçış değil mi? Mesela sen kolay bir çocukluk mu geçirdin? Neden eşin gibi değilsin? İnsanın yaraları, yaşadıkları iyileşmez, düzelmez, geçmişi tamir edemezsin belki ama bir amaca tutunup geçmişin gölgesinden kurtulmak için çabalarsın, sen oğluna tutunmayı başarmışsın, yeri geliyor kendinle ilgili sorunları bile öteleyip oğluna yoğunlaşıyorsun, o yüzden ilişkinizde kim daha suçlu sorusuna ben eşin cevabını veriyorum, bak sen dilimle yaralarım hasar bırakırım diye yazmayı bile istemiyorsun ama o dile getirmedikleriyle bile seni yaralıyor, he bu arada belki soldan üfleyen kötü bir yaratık gibi yazıyor olabilirim, toparlayıcı, destek veren, tavsiye niteliğinde yazmıyorum farkındayım ama senin yıprandığını net olarak görebiliyorum, kendine öz eleştiri yapıp burada sana yapılan eleştirileri dahi kabullenip kendini sorgularken, eşinin umarsız tavrına sinir olduğumdandır belki.

Belki de sevmek kadar sevilmeyi, eş dediğimiz adamın bir tatlı bakışı, bir güzel sözü, bu da geçecek yeter ki biz birbirimizi sevelim, kopmayalım sözlerini önemseyen iflah olmaz bir sevgi kelebeği olduğumdan, senin üşüyen yüreğine üzüldüğümden de olabilir.

İnsan çocuğu yokken dünya yansa umursamıyor, çocuk olunca onun geleceği için kaygılar başlıyor, bence de normal olan senin tavrın, kontrolü bırakma konusundaki tavsiyelere katılıyorum, sen çocuğuna karşı kontrollü olabilirsin ama eşine karşı böyle bir mecburiyetin yok, sen onun eşisin annesi değilsin idrak, bırak ne yaparsa yapsın, bütün parayı bir günde mi bitiriyor, çocuğunla iletişim kuramıyor mu, senle ilişkisini dengeleyemiyor mu hepsi onun sorunu olsun, belki nasıl batırdığını fark edip büyür ve sorumluluk sahibi olmaya karar verir ama öte yandan hazırlıklı da ol, sorumluluk nedir bilmeyen insanlar yaptıkları hataların sorumluluğunu başkalarının üstüne atmaktan da geri durmaz, çekinmezler, başarısız olursa ve patlarsa ihaleyi senin üzerine bırakabilir, kontrolcü ve plancı tavrın yüzünden bu hale geldim derse şaşırmayacağım, sen de şaşırma.

Ah ne çok sevindim neden kontrollü olmayı bırakmadığımın anlaşılmasına :)

Tam da dediğin gibi oluyor. Kendi hatalarını kabul etmek yerine sen böyle olduğun için hata yaptım diyen bir eşim var. Evet kabak yine benim başıma patlar. Kaç kez kurtardım totosunu hatırlamıyorum bile. İnsanlara mahcup olmasın, ne kendi ne ben rezil olmayayım diye.

Kumar oynadığı dönemde bile ben suçlu oldum. Bir şekilde bana yıkmaya çalıştı hatasını ama asla kabul etmeyip "cicim bu manipülasyon yöntemlerin nispeten daha az kafası çalışan ailen üzerinde etkili olmuş olabilir ama ben yemiyorum." dedim. Sonra gelsin yalvarmalar haklısın demeler. Bir şansını denedi ama.

Ben demiyorum ki ben mükemmelim. Çok fazla hatam var evlilik içinde eşime karşı. Ancak ben hatalarımı kabul ediyorum. Adım atmasam da ediyorum. Eşime göre kuru bir özür dilemek büyük erdem. Ben bunu yapmam ama o yapar. Ona göre ben hatalıyım bu konuda. Ben de diyorum ki özür dileme benden kabul et hatanı ve büyü artık. Ben özür dilemesem de bir şekilde telafi etmeye uğraşıyorum. Ondan da bunu bekliyorum aslında.

Bak abla o oynadığı dönemde ben sırf ailesi duyup rezil olmasın diye altınlarımı bozdurdum arkadaşımdan borç aldım. Kimseye tek kelam ettirmedim. Destek olmadım mı ben bunları yaparak? Ana eşime sorsan ben onu o kadar aşağıladım, hesap sordum ve ezdim ki yaptıklarımın bir anlamı kalmadı. Onun adımlarına karşılık vermedim vs.

Evet sonrasında burnundan getirdim kabul ediyorum. Ancak o kadar da olsun yahu. O kadar büyük hayalkırıklığı yaşadım ki, düzelemedim bir anda. Öfkem bitmedi.
 
Tamamdır, çözüldü şimdi. Sen kopmak istemiyorsun aslında, eşin zaten istemiyor. Ama kopsam sanki daha iyi olacak diye düşünüyorsun; duyguların var ama mantığın diyor ki "Yapma idrak, güvenin sarsıldı; ya yeniden beni sarsarsa?" Güvenmek istesen de yeniden kırılmaktan korkuyorsun biraz da çünkü senin üzerinde duyguların dominant değil. Yani buna şey de demek istemiyorum "Ayy sen duygu değil mantık insanısın hayatım" falan, öyle olunca sanki duygusal yaklaşanlar afedersin gerizekalıymış da duygusal yaklaşmayanlar, soğuk davrananlar çok mantıklı, akıllı insanlarmış gibi anlaşılıyor; öyle bir ayrımdan bahsetmiyorum. Sırf bu ayrım yüzünden insanlar duygularını karşı tarafa yansıtmaktan çekiniyor, neyse bu ayrı bir konu. Duygularını bastırıyorsun biraz daha diyeyim, duygularını belli etmek sana zayıflık belirtisiymiş gibi geliyor. Kumara bulaştı mı yani bir sürelik bir heves miydi, yoksa hala sürüyor mu yani bağımlılığa mı dönüştü; buna göre ilişkinize yorumum değişecek.

O kadar ayrıntılı ki bu konu. Gençlik döneminde bağımlılığa dönüşmüş. Sonra destek alarak kendini düzeltmiş. Uzun yıllar tekrar etmemiş. Evliliğin ardından yeniden patlak verdi ancak asla o boyutta değil. Daha az hasarla atlatıldı.

Benden bir şey gizlemedi aslında. Her şeyi anlattı evlenmeden önce. Ben de onun bir daha aynı boyutta bağımlı olmayacağına inandım. Olmadı da eski zamanlarındaki gibi. Ancak ailesi beni evlenmeden önce bak çok da güvenme diye uyarırken, ben herkese karşı onu savunup onunla evlenmişken ağır geldi yaşattığı hayalkırıklığı.

Savunması da şu şekil. Evet çok büyük hata yaptım ama asla o bağımlı hallerime dönmedim son on yıldır. Neden bunu görmüyorsun.
 
Çok üzülerek okuyorum bu tarz yazıları.
Hani bakınca eğitimli,ayakları yere sağlam biri olduğunuz belli.
Adamla mutlu olmamanızı anlıyorum ama neden uzatıyorsunuz bu evliliği.
Aynı durumda yakın tanıdıklarım var.
Bakıyorum kadın ve erkek ayrı dünyalarda takılıyor,en ufak güler yüz,sevgi sözcüğü,sarılma gibi temas yok ama evlilik sürüyor?
Neden peki?
Gerçekten bunu neden evladınıza yapıyorsunuz?
Yazık değil mi?
Sıcacık,hoş sohbetlerle dolu bir hayatı haketmiyor mu?

Bakın bu satırları gözlerim dolu dolu yazıyorum. Ebeveynlerin sıkıntısı evlatlar içinde öyle büyük yaralar açıyor ki maalesef tahmin bile edemezsiniz.
 
Hayata göğüs germek sıkıntı değil de oğlum var. Onun ihtiyaçları, özel ilgisi, eğitimi. Oğlum olmasa şu an evli olmazdım muhtemelen...

Sadece sabır ile mi çözüldü sorunların gerçekten.
Sabır ve akışına bırakmak diyeyim.
Belki de düzeleceği vardı.
Bilmiyorum açıkçası bi noktadan sonra düşünmeyi kafamda büyütmeyi sorun etmeyi bıraktım.
Bu yıl evliliğimin 10. senesi
Ve evet bu yıl biz gerçek bir aileyiz diyebiliyorum.
 
Çok üzülerek okuyorum bu tarz yazıları.
Hani bakınca eğitimli,ayakları yere sağlam biri olduğunuz belli.
Adamla mutlu olmamanızı anlıyorum ama neden uzatıyorsunuz bu evliliği.
Aynı durumda yakın tanıdıklarım var.
Bakıyorum kadın ve erkek ayrı dünyalarda takılıyor,en ufak güler yüz,sevgi sözcüğü,sarılma gibi temas yok ama evlilik sürüyor?
Neden peki?
Gerçekten bunu neden evladınıza yapıyorsunuz?
Yazık değil mi?
Sıcacık,hoş sohbetlerle dolu bir hayatı haketmiyor mu?

Bakın bu satırları gözlerim dolu dolu yazıyorum. Ebeveynlerin sıkıntısı evlatlar içinde öyle büyük yaralar açıyor ki maalesef tahmin bile edemezsiniz.

Tahmin ediyorum benim çocukluğum böyle geçti çünkü. Çok da üzülüyorum oğlumun mutsuz bir evlilikte var olmasına. Bilmiyorum neden kesip atamadığımı. Maddi sebeplerin dışında belki hala umudum vardır düzeleceğine dair. Çok severek umut ederek evlenince kesip atmak kolay olmuyor demek ki.
 
O değil de haslanmis pırasa ne ay 😂😂 siz eşinizi seviyorsunuz o belli. Sevdiğiniz için vazgeçmiyorsunuz. İletişimde komut vermek sert konuşmak hiç işe yaramıyor. Karşı taraf hemen o lanet telefona uzanıyor. Benim eşim de çok kullanıyor bu şeyi. Sürekli elinde. Ben de ona dönüştüm canım sıkılıyor. Oturup kitap da okuyamıyorum benim sıpa hep tetikte ilgi bekliyor hiç olmadı beni yere oturtup resim boyatiyor evet etkinliği bana yaptırıyor. Uzaklaşıyoruz gittikçe dur bakalım Allah sonumuzu hayır etsin. Cinsellik çok önemli. Basit bir cümle gibi geliyor ama gerçekten iki taraf için de çok önemli ve başarısız cinsellik insanı yıpratıyor. Tabi ki sorunları bu çözmez ama arayı ısıtan da o. Ama kendinizi yakın hissetmedikce bu sorun çözülmüyor. Arzulamadikca görev haline geliyor. Görev haline geldikçe "pırasa" gibi uzanıp bitse de gitsek diyoruz. Kendimde gördüğüm bir şey eşim çok hevesliydi ilk zamanlarımızda. Ben anlayamıyor sıkılıyordum. Vücut dilimden kendisini istemediğimi algılamisti. Bir sürü trip yedim sonra.

Zamanla işi ben belirledim. Benim istediğim zaman oluyor o da sıkıcı. Baştan çıkarılmak istiyorum bana kur yapsın. Yok ay. Kendisi isteyip reddedilince psikolojisi bozuluyormus. Bir şey istemek zoruna gidiyormuş. Ben de böyle sevmiyorum. Senin 7 yıllık karınım ben ne bu laflar dedim. Yok bu ara yine başa döndük. Evde sebepsiz soğuk rüzgarlar esiyor. Trip atıyor aklınca. Arayı düzeltecek fırsat da doğmuyor. Çocuğu uyuturken sızıp kalıyorum. Sabah 6. 15' te uyanıyorum çünkü. Oha ben bunun için trip yiyorum şu an resmen 🤦🏻‍♀️ ben de bu denklemi çözemiyorum işte.
Eşiniz de reddedilme, asagilanma yaşadıysa öylece patates çuvalı gibi kendini bırakmıştır.
 
Astoria Astoria ek yapayım yeniden. Yani potansiyel bir bağımlı aslında. Ancak son on yıldır bağımlılık boyutunda değil. Diğer kumar bağımlılarından farklı olarak, farkındalık kazanmış bilinçli biri. Ne olursa olsun oynarım deme evresi iyileşmiş durumda. Kendini veya bu sorunu yaşayan diğer insanları bir psikolog gibi analiz edip yapılacakları anlatabilir. Bağımlı diyemem ama potansiyel bir bağımlı diyebilirim. Kumar bağımlılığında en mühim sınır fakındalıktır zaten. O kazanıldıysa kurtulma ihtimali vardır.

Öte yandan o dönemin ona kaybettirdiği bazı Özellikler var. Rahat yalan söyleyebilme, aşırı rahatlık, kumarın sebep olduğu hazzın yerine hiçbir şey konulamadığı için koca bir boşluk ve amaçsızlık. Hani kanser hastaları iyileşse bile ruhen ve bedenen hasarlar kalır ya, eşim de öyle. İyileşti ama hasarlı. O istedi ki en başında olduğu gibi onu anlayan, destek olan, yaralarını saran bir idrak olsun daima. Ancak ne zaman anne oldum, o idrak gitti. Artık büyü ve kendine gel diyen idrak geldi.
 
Hoş geldin kader arkadaşım ahsjsjs. Gangsta dün eşim bana "bir kere de sen bir yanaş bana. Beni istediğini hissettir ondan sonra doktora git diye tuttur olmaz mı" dedi. Belki de haklıdır bilmiyorum. Gerçekten psikolojiktir ve benim kalem yüzünden böyle sorunları oluşmuştur.

Nasıl başardın bu anlamda adım atmayı? Yani ben çok zorlanıyorum. Ondan adım görmeden, çabaladığına ikna olmadan adım atasım gelmiyor hiçbir konuda. Bir de korkuyorum aslında. Yeniden hayalkırıklığı yaşamaktan, güvenimin sarsılmasından korkuyorum. Sanki böyle kırılmayacak, incinmeyecek gibi hissediyorum. Ne kadar sağlam ve tedbirli olursam o kadar az üzülürüm hata yapınca diye düşünüyorum. Yanlış belki ama durum bu bende.

Hani şimdi gitsem yanına öpsem, hadi uçur beni beybi desem, ya da benim sana çok ihtiyacım var çok yalnız kaldım desem... Sonra bana yine yalan söyler ve üzerse çok yıkılırım ben. Gerçekten yıkılırım. O zaman oğlum için ayakta kalacak mecalim de olmaz.

Bu dediğimi ince gör lütfen: O da kendince çabalıyor, senin gardına, mesafene, söver gibi bakışlarına, iğneli laflarına vb. katlanıyor.
İşte bu bir kısır döngü. Onun çabasını özgür bırak bu döngüden ki, doğru noktalarda gösterebilsin o çabayı. Birbirinizi negatif yükleyip durdukça, çabanız birbirinize katlanmak olarak kalıyor sadece.

Güzel anlarımızı düşündüm, güzel hatıraların, yaşanmışlıkların hatırına adım attım.
Daha sevgili olmazdan önce çok iyi iki dosttuk; tüm o günlerin hatırına.
Nişanlıyken yaşadığımız maceraların hatırına vb.
"Bu adam böyle değildi, her şeyi unuturken arada kendini de unuttu, esas hatırlatmam gereken şey bu" dedim.

Zaten İdrak, kafandakini yaşıyorsun; sen o hayal kırıklığını bir kere değil, bin kere yaşadın-yaşıyorsun.
Bir kere gerçekte yaşadın, geri kalan 999u kafanın içinde, her yeni gününde. Böyle olmaz ki.
Sürekli adımlarına bakarsan, sadece yoldaki taşları görürsün, kafanı biraz daha yukarı kaldır, taşların yanında önünü-gideceğin yolu-manzarayı da gör. Ama tek kez takılıp düştüğün taşa o kadar odaklanmışsın ki, şimdi sürekli taş avındasın; e adresin şaşıyor haliyle, nereye gittiğini görmüyorsun, yoldan keyif almıyorsun.

İkinciye yaşamadan, neye mecalin kalıp kalmayacağını bilemezsin; düşüncesi, yaşamasından her zaman daha zordur çünkü yaşadığının sınırları vardır, düşüncelerinin yoktur İdrak. En kötü halde bile bir "Bitişi" olur ve "Yeniden başlama" şansın da. Ama bu şekilde hep aynı yerde dönüp durursun sadece, ne biter, ne yeniden başlar.
 
Bir an eşim konuşuyor sandım. Onun cümleleri bunlar. Ben ne yaptım derseniz uzun zamandır bir şey yapmıyorum. Çünkü ortak çocuğumuzun sorumluluğunu birlikte üstlenmiş olsaydık bir şey yapmaya halim ve isteğim olurdu muhtemelen.

Çocuğu kreşe gönderiyor ama. Katkısı bu.

Kadınlığımı kaybetme hususunda hak verebilirim eşime sadece. Uzun süredir sadece anneyim. Kadın değil. Bir de geçmişte yaşadıklarımızdan dolayı fazla erkeksi bir hale büründüm. Bu da etkilemiş olabilir cinselliği.

Sadece eşinin tarafından bakmadım. Seninle de empati kuruyorum. Ama bir yere kadar çünkü çabalamadığını görüyorum.
Kendi kendine düzelecek bir şey değil bu sen de biliyor ama ne halin varsa gör modundan çıkmak istemiyorsun.

Ben de doğumdan sonra cinsel isteksizlik yaşadım. Eşim trip attı.
Malesef karşı taraf bu konuda bir yere kadar anlayışlı. Ben de burada açıklamayacağım şekilde çare buldum tekrar canlanmak için.
Evet gerçekten ruhum çekilmiş gibi hissediyordum. Eşimi sevdiğim halde soğuma evresine geçiyordum. Yani senin bunalımını da anlıyorum.

Benim oğlum da çok hareketli. Akşam eve geliyoruz ve bizi bir curcuna alıyor. Sürekli bizi çekiştiren elinden gelse yemek bile yedirmeyecek bir çocuk. Herkes evine dinlenmek için gelir biz yorulmak ve pert halde yatmak için geliyoruz. Kendi kendine oynasın deyip kontrolsüz bırakamıyoruz. Zira mutlaka bir şeyler çeviriyor. Allah iyilik sağlık versin demekten başka bir şey yok..
Onlar da büyüyecek ve biz sakinleşeceğiz. Ben bu süreçte eşimin oyundan çekilmesine izin vermeden yükümü azaltıyorum. Elinde telefon da olsa, sevdiği diziyi de izlese talep ediyorum.

Bu konuda senin de eşini etkilediğini düşünüyorum. Kontrolcü insanlar her şeyi organize edip sonra şikayet ederler. Böyle bir kadınla büyüdüm çok iyi biliyorum.
Babam bizimle birebir ilgilenmedi. Bunun eksikliğini hala yaşıyorum.

Özellikle çocukla ilgili şeylerde öne çıkma hatasını çok yapıp sonra o iş sadece senin becerin haline geliyor. Çünkü diğer taraf yapamıyor/yapmıyor. Değil işte sen izin vermiyorsun..

Eşinin konuşma çabalarını tiye aldığın kadar dinlemeyi denesen belki çok farklı olacak her şey. Kendini senin kadar iyi ifade edemiyor olabilir anlamaya çalış..
 
Ah ne çok sevindim neden kontrollü olmayı bırakmadığımın anlaşılmasına :)

Tam da dediğin gibi oluyor. Kendi hatalarını kabul etmek yerine sen böyle olduğun için hata yaptım diyen bir eşim var. Evet kabak yine benim başıma patlar. Kaç kez kurtardım totosunu hatırlamıyorum bile. İnsanlara mahcup olmasın, ne kendi ne ben rezil olmayayım diye.

Kumar oynadığı dönemde bile ben suçlu oldum. Bir şekilde bana yıkmaya çalıştı hatasını ama asla kabul etmeyip "cicim bu manipülasyon yöntemlerin nispeten daha az kafası çalışan ailen üzerinde etkili olmuş olabilir ama ben yemiyorum." dedim. Sonra gelsin yalvarmalar haklısın demeler. Bir şansını denedi ama.

Ben demiyorum ki ben mükemmelim. Çok fazla hatam var evlilik içinde eşime karşı. Ancak ben hatalarımı kabul ediyorum. Adım atmasam da ediyorum. Eşime göre kuru bir özür dilemek büyük erdem. Ben bunu yapmam ama o yapar. Ona göre ben hatalıyım bu konuda. Ben de diyorum ki özür dileme benden kabul et hatanı ve büyü artık. Ben özür dilemesem de bir şekilde telafi etmeye uğraşıyorum. Ondan da bunu bekliyorum aslında.

Bak abla o oynadığı dönemde ben sırf ailesi duyup rezil olmasın diye altınlarımı bozdurdum arkadaşımdan borç aldım. Kimseye tek kelam ettirmedim. Destek olmadım mı ben bunları yaparak? Ana eşime sorsan ben onu o kadar aşağıladım, hesap sordum ve ezdim ki yaptıklarımın bir anlamı kalmadı. Onun adımlarına karşılık vermedim vs.

Evet sonrasında burnundan getirdim kabul ediyorum. Ancak o kadar da olsun yahu. O kadar büyük hayalkırıklığı yaşadım ki, düzelemedim bir anda. Öfkem bitmedi.
Seni ve eşini, evliliğinizi çözdüm gibi, eşin dünya yansa kılını kıpırdatmayan göbeğini kaşıyıp yanıyor mu essahtan diyen türden biri, para bitse aman ne olacak para bulunur, eşle arasımı bozuldu aman ne olacak öperim geçer diyen gamsız umarsız bir adam :) gülüyorum ama cidden senin eşin benim elimde olsa boğarım, ben senden yanayım, eğri oturup doğru konuşayım eşinin elle tutulur bir yanını göremedim idrak, yani sen eşine soğuk davranıyorsan, adım atmıyorsan, çabalamaktan yorulmuşsan eşinin bunda katkısı büyük, güvenini kırmış, e adam zaten gerçekten sorun olan şeylere de geçince bir şeyi kalmaz diye bakan biri, üstüne yaptığı hataların sorumluluğunu almak yerine yaptım ama neden yaptım suçlusu sensin deyip hatayı paylaşmak yerine senin üzerine yıkınca sende şevk mevk kalmamış, bunlar aklına geliyor haliyle, öpeyim ama neden öpeyim, güveneyim ama neden güveneyim deyip kendini geri çekiyorsun.

Ya ablacım kim eşinin büyük bir sorumsuzluğunu görür de burnundan getirmez ki, bana bir tane kadın gösterin ki eşi kumar oynayıp elindekini avucundakini kaybetsin, eve yiyecek alamayacak hale gelsin de hatun da paşaaam oh sefan olsun desin, yok öyle bir evlilik, senin hatan rezil olmasın diye uğraşman, bu da ona olan sevginden, eşin olmasından kaynaklı, bırak rezil olursa olsun, sen arkasını topladıkça oğlunla aynı yaş grubunda takılan bir adam olmaya devam edecek, annesi gibi davranma, sen kendine düşen hataları kabul ederken onun herşeyin sorumlusu olarak seni görmesine de izin verme, büyümesi lazım, düşerek mi büyüyecek, dizleri yara mı olacak, herşeyin sorumlusu sizsiniz diye ağlayacak mı ne yapacaksa yapsın, benim fikrim büyümez yönünde onu da söyleyeyim çünkü karakteri oturmuş artık, belki arkasını toplamadığını, onu kendi haline bıraktığını görünce biraz törpülenir ama hep aynı karakterde kalacak.
 
Son düzenleme:
X