- 18 Kasım 2013
- 4.659
- 3.970
- 31
Follow along with the video below to see how to install our site as a web app on your home screen.
Not: This feature may not be available in some browsers.
Yaz yaz yaz diyen kalbin kırılmalara doyamamış sende ki mantığı aya mi fırlatın canım. Şu yazdıklarını birde bizim gözümüzden okusan var ya arkana bakmadan kaçarsın. Bu adam değil 28 38 yaşına bile gelse yine aynı olur hatta birkaç kat fazlası. Daha 21 yaşındasın niye yıpratıyorsun kendini. Bu adam için mi? neden hep kendinden feragat ettin? Niye? Bu adam için mi? Bak uğruna hayallerinden geçtiğin adama senin için gel kapımda yat diyecek nerdeyse. Allah aşkına okuluna odaklan daha çok yol var önünde illaki kafana göre birini bulursun. Kalbini dinleme sakın yazma ve iletişimini ebediyen kes at.Öncelikle söyleyeyim erkek arkadaşım 28 yaşında ben 21 yaşındayım. Erkek arkadaşım eften püften çıkan tartışmaları büyütüp sonra da lafı ayrılmaya getiren bir insan. Aynı zamanda hastalık hastası ve çok titiz. Üç gün önce ben kamp yapmayı sevdiğim için gelecekte kamp yaparız dedim o da benim sağlık sorunlarımı tetikler vs dedi. Dediğim tek şey şu "Çadırın evle arasında pek fark yok, yerde yatmıyorsun şişme yatak sonuçta seninle ileride yıldızların altında iki gün uyumuşuz bu sağlığını etkilemez bence." Tek dediğim buydu. Fakat normal olan bu cümle ona küfür! gibi gelmiş. Başladı işte senin benim sağlığıma saygın yok, hastalığıma saygın yok.
Anlatmaya çalıştım "Demek istediğim o değildi, benim de bir çok sağlık sorunum var ama ben insanlar bir şeye heves ettiği zaman canım yana yana eşya da taşırım, kumsalda da sabahlarım. Lys'de bile burnu kanamış insanım. Sağlık sorunların var diye hayatı bir fanus içinde yaşamana gerek yok ki?" minvalinde bir şeyler yazdım. Ama anlamadı... Ve tartışma en sonunda yine "Senle çadırda kalacak birini bul o zaman"a döndü.
Ben de yoruldum artık, bir fikir veririm. Eğer onun hoşuna gitmiyorsa anında der "öyle birini bul o zaman." Ha o bir fikir verir ise benim hoşuma gitmek zorundadır. Benim hoşuma gitmiyorsa yine "öyle birini bul o zaman." der.
Neyse, 2 haftadır hastalıktan resmen geberiyorum. Sadece okula gidip belgeleri hallettim. Ağır grip geçiriyorum ve sevgilim de hasta. Bu haftasonu sırf onu hasta etmemek için 2-3 hafta yatak döşek yatmasın diye buluşmayalım dedim. Buna bile kulp buldu.
Sosyoloji okuyorum, kendisi Bilgisayar Mühendisi. Bize okulda tüm istatistikleri gösterirler, Türkiye genelinde aile dağılımı, boşanma oranları hatta aldatma istatistikleri. Bu durup dururken Türk kadınının erkekten daha çok aldattığını söyledi. Bilgin yanlış dedim, düzelttim. Sonra beni dalgaya almaya başladı, neymiş onun çevresinde öyleymiş de falan da filan da... Bildiğiniz mesleğimi dalgaya alıyor. Onun bilmediği bir şey biliyorum diye beni bu şekilde ezmeye mi çalışıyor yoksa ben mi yanlış düşünüyorum anlamadım. Araştırsa kendi de görecek zaten aldatan erkek oranı 2 katı daha fazla kadınlardan. Bir de garip imalı konuşmalar... Dalgaya alma ben o işe emek veriyorum Türkiye'de herkes sosyolog olmaya çalışmasa senin gibi dedim en sonunda. Bu sefer de yaptığını reddetti.
Konu bir yerden sen benim sağlığıma hakaret ettin kendini affettirmelisin'e geldi. Kendimi evinin önüne gidip ziline basarak affettirebilirmişim! Kendimi affettirmek istesem her şartta gelirmişim. Ben ONA GİTMELİYMİŞİM. Çünkü o ayrılalım diyerek beni kırmadı zaten... Bugün yine "sen beni çok kırıyorsun kıracağın başka birini bul bence" yazdı.
Bende şalterler attı tabii! Ben de bunu zırt pırt demesinin beni yıprattığını söyledim. (zaten evlilik konusu geçtiğinde de ben ileride bu ayrılık tehditlerinin boşanma tehditlerine dönmesinden korkuyorum demiştim.) Sonra bir de bana yıktı! Ben gitmek istiyormuşum zaten. Eğer kalmak istesem kalırmışım.
Beni anca evinin önüne kadar gelip ziline basarsam affedermiş. Size soruyorum ne yaptım ki bu kadar? Ayaklarına mı kapanacağım? Şu zamana kadar ne peşimden koşturdum ne peşinden koştum. Ben Bahçelievler'de oturuyorum o ise Tuzla'da 80 km ediyor bu kafadan. Ekstra, hastayım ayakta zor duruyorum. Öksürük nöbetleri geliyor.
"Benden bunu mu istiyorsun ciddi ciddi?" yazdım.
"Ben senin için geliyorum ya." yazdı.
Buluşmalar için Bahçelievler'e gelmesini istememin sebebi de toplu taşımaya binmekten korkmam ve kişisel aracımın olmaması. Buna da anlayış göstermemişti zamanında, beyefendiye zor geliyor çünkü nedense doktor randevusu olunca koşarak gidiyor cildiyeciye (o da Bahçelievler'de) iş naranta'ya gelince yokuşa sür...
"Bu halde nasıl gelmemi beklersin?" yazdım.
"Kendini affettirebilmen için bu kafa yapının değişmesi gerek." yazdı.
Kendisi için hayallerimin yarısını feda etmişimdir, kafa yapımı fazlaca değiştirmişimdir. Bunu aynen söyledim. Neymiş?? demesiyle saymaya başladım. Sonra dönüp bana ne dese beğenirsiniz "ben tartışmalarda tepki olarak ayrılalım diyorum sen ise yaptığın fedakarlıkları gözüme sokarak"
Size soruyorum ikisi de aynı mı? O ayrılalım demeden ben bir kere bunları saymamışımdır. "Ben bu ilişki için hayallerimden vazgeçtim sen gelmiş ayrılalım mı diyorsun bu ne perhiz bu ne lahana turşusu?" diyerek yazmaya başlıyorum.
Sevgi, sevdiğini en korktuğu şey olan "terk edilme" ile en ufak tartışmada bile tehdit etmek midir? Beni o kadar çok kırdı ki en sonunda "Bitsin böyle yapacaksan, seni çok uyardım değiştireceğim dedin 6-7 ay önce.. Bak değişen bir şey yok." dedim. Sonra klasik senin sevgin bu kadar mı, bunu istiyorsan sen bilirsin vs.
En son;
"Ben seni kalbimde de severim madden bulunmana gerek yok. Seni seviyorum ama bazen istemediğimiz şeyleri yapmak mecburiyetinde kalırız. Bu yüzden "Ayrılmak istiyor musun" soruna cevabım hayır istemiyorum seni seviyorum çünkü "Ayrılıyor musun sadece evet ya da hayır yaz" soruna cevabım ise evet. İyi geceler dilerim."
Yazdım ve gittim.
Ses kaydı atmış "Sen bu ilişki için ne yaptın ki zaten?" temalı. Adam beni sürekli kırıyor.
İçimden bir ses birkaç gün bırak kendi gelsin gelmezse de kendi bilir diyor, kalbimse yaz yaz yaz diyor. Ne yapmalıyım?
Uzun oldu, kbakmayın...
Allah aşkına sakinnn bu adamla evlenme valla ayni evin içine girince katlanilmaz.Öncelikle söyleyeyim erkek arkadaşım 28 yaşında ben 21 yaşındayım. Erkek arkadaşım eften püften çıkan tartışmaları büyütüp sonra da lafı ayrılmaya getiren bir insan. Aynı zamanda hastalık hastası ve çok titiz. Üç gün önce ben kamp yapmayı sevdiğim için gelecekte kamp yaparız dedim o da benim sağlık sorunlarımı tetikler vs dedi. Dediğim tek şey şu "Çadırın evle arasında pek fark yok, yerde yatmıyorsun şişme yatak sonuçta seninle ileride yıldızların altında iki gün uyumuşuz bu sağlığını etkilemez bence." Tek dediğim buydu. Fakat normal olan bu cümle ona küfür! gibi gelmiş. Başladı işte senin benim sağlığıma saygın yok, hastalığıma saygın yok.
Anlatmaya çalıştım "Demek istediğim o değildi, benim de bir çok sağlık sorunum var ama ben insanlar bir şeye heves ettiği zaman canım yana yana eşya da taşırım, kumsalda da sabahlarım. Lys'de bile burnu kanamış insanım. Sağlık sorunların var diye hayatı bir fanus içinde yaşamana gerek yok ki?" minvalinde bir şeyler yazdım. Ama anlamadı... Ve tartışma en sonunda yine "Senle çadırda kalacak birini bul o zaman"a döndü.
Ben de yoruldum artık, bir fikir veririm. Eğer onun hoşuna gitmiyorsa anında der "öyle birini bul o zaman." Ha o bir fikir verir ise benim hoşuma gitmek zorundadır. Benim hoşuma gitmiyorsa yine "öyle birini bul o zaman." der.
Neyse, 2 haftadır hastalıktan resmen geberiyorum. Sadece okula gidip belgeleri hallettim. Ağır grip geçiriyorum ve sevgilim de hasta. Bu haftasonu sırf onu hasta etmemek için 2-3 hafta yatak döşek yatmasın diye buluşmayalım dedim. Buna bile kulp buldu.
Sosyoloji okuyorum, kendisi Bilgisayar Mühendisi. Bize okulda tüm istatistikleri gösterirler, Türkiye genelinde aile dağılımı, boşanma oranları hatta aldatma istatistikleri. Bu durup dururken Türk kadınının erkekten daha çok aldattığını söyledi. Bilgin yanlış dedim, düzelttim. Sonra beni dalgaya almaya başladı, neymiş onun çevresinde öyleymiş de falan da filan da... Bildiğiniz mesleğimi dalgaya alıyor. Onun bilmediği bir şey biliyorum diye beni bu şekilde ezmeye mi çalışıyor yoksa ben mi yanlış düşünüyorum anlamadım. Araştırsa kendi de görecek zaten aldatan erkek oranı 2 katı daha fazla kadınlardan. Bir de garip imalı konuşmalar... Dalgaya alma ben o işe emek veriyorum Türkiye'de herkes sosyolog olmaya çalışmasa senin gibi dedim en sonunda. Bu sefer de yaptığını reddetti.
Konu bir yerden sen benim sağlığıma hakaret ettin kendini affettirmelisin'e geldi. Kendimi evinin önüne gidip ziline basarak affettirebilirmişim! Kendimi affettirmek istesem her şartta gelirmişim. Ben ONA GİTMELİYMİŞİM. Çünkü o ayrılalım diyerek beni kırmadı zaten... Bugün yine "sen beni çok kırıyorsun kıracağın başka birini bul bence" yazdı.
Bende şalterler attı tabii! Ben de bunu zırt pırt demesinin beni yıprattığını söyledim. (zaten evlilik konusu geçtiğinde de ben ileride bu ayrılık tehditlerinin boşanma tehditlerine dönmesinden korkuyorum demiştim.) Sonra bir de bana yıktı! Ben gitmek istiyormuşum zaten. Eğer kalmak istesem kalırmışım.
Beni anca evinin önüne kadar gelip ziline basarsam affedermiş. Size soruyorum ne yaptım ki bu kadar? Ayaklarına mı kapanacağım? Şu zamana kadar ne peşimden koşturdum ne peşinden koştum. Ben Bahçelievler'de oturuyorum o ise Tuzla'da 80 km ediyor bu kafadan. Ekstra, hastayım ayakta zor duruyorum. Öksürük nöbetleri geliyor.
"Benden bunu mu istiyorsun ciddi ciddi?" yazdım.
"Ben senin için geliyorum ya." yazdı.
Buluşmalar için Bahçelievler'e gelmesini istememin sebebi de toplu taşımaya binmekten korkmam ve kişisel aracımın olmaması. Buna da anlayış göstermemişti zamanında, beyefendiye zor geliyor çünkü nedense doktor randevusu olunca koşarak gidiyor cildiyeciye (o da Bahçelievler'de) iş naranta'ya gelince yokuşa sür...
"Bu halde nasıl gelmemi beklersin?" yazdım.
"Kendini affettirebilmen için bu kafa yapının değişmesi gerek." yazdı.
Kendisi için hayallerimin yarısını feda etmişimdir, kafa yapımı fazlaca değiştirmişimdir. Bunu aynen söyledim. Neymiş?? demesiyle saymaya başladım. Sonra dönüp bana ne dese beğenirsiniz "ben tartışmalarda tepki olarak ayrılalım diyorum sen ise yaptığın fedakarlıkları gözüme sokarak"
Size soruyorum ikisi de aynı mı? O ayrılalım demeden ben bir kere bunları saymamışımdır. "Ben bu ilişki için hayallerimden vazgeçtim sen gelmiş ayrılalım mı diyorsun bu ne perhiz bu ne lahana turşusu?" diyerek yazmaya başlıyorum.
Sevgi, sevdiğini en korktuğu şey olan "terk edilme" ile en ufak tartışmada bile tehdit etmek midir? Beni o kadar çok kırdı ki en sonunda "Bitsin böyle yapacaksan, seni çok uyardım değiştireceğim dedin 6-7 ay önce.. Bak değişen bir şey yok." dedim. Sonra klasik senin sevgin bu kadar mı, bunu istiyorsan sen bilirsin vs.
En son;
"Ben seni kalbimde de severim madden bulunmana gerek yok. Seni seviyorum ama bazen istemediğimiz şeyleri yapmak mecburiyetinde kalırız. Bu yüzden "Ayrılmak istiyor musun" soruna cevabım hayır istemiyorum seni seviyorum çünkü "Ayrılıyor musun sadece evet ya da hayır yaz" soruna cevabım ise evet. İyi geceler dilerim."
Yazdım ve gittim.
Ses kaydı atmış "Sen bu ilişki için ne yaptın ki zaten?" temalı. Adam beni sürekli kırıyor.
İçimden bir ses birkaç gün bırak kendi gelsin gelmezse de kendi bilir diyor, kalbimse yaz yaz yaz diyor. Ne yapmalıyım?
Uzun oldu, kbakmayın...
Yani 2 yıl oldu evlenmeyi düşünüyorduk. Ama her şeyde ayrılalım demesi çok boğuyor beni...
Hayatımı ona adapte etmemi istiyor, ortak bir hayat kurmayı kesinlikle reddediyor. Ben İstanbul'da bile yaşamak istemezken tamam olur dedim, hayvansever bir insanım ömrümü hayvanların ve çocukların refahına adamak için şuan gönüllü başvurularda bulundum bile. Kedim var ve onu ayda 1-2 görebilme düşüncesi kalbimi sıkıştırıyor. Herkes evde hayvan istemez, o yüzden saygı duydum bu isteğimi kalbime gömdüm. Ama dışarıda sevdiğim kedilere bile on tane laf ediyor. Sinekten dahi rahatsız oluyor. Fanusta yaşıyor, ciddi ciddi.
Çocuk esirgemede çalışmak ya da koruyucu ailelik yapmak istiyorum. Evlatlık demedim, altını çizme ihtiyacı hissediyorum karışmasın. Bir çocuğa koruyucu ailelik. Hep kalbimden geçen his bir çocuğum karnımdan bir çocuğum kalbimden olsun idi. Bunu da kabul etmedi, buna da eyvallah dedim.
Avrupa ülkelerini gezmeyi severim, şimdi ya da ileride tek başıma da çalışır kazanır gezerim. Gezmek istemedi bile, ben sevmem oraları sen tek gez dedi.
Yemek ayırt ediyor, kazaklarına varıncaya kadar ütü istiyor. Bunda sorun yok ama benim anne evinde yaptığım işlere yemeklere burun kıvırıyor.
Sürekli evde takılmak istiyor, evde takılalım deyip duruyor hiç hoşlaşmadığımı bile bile. Arada nikah yok bir şey yok ben biraz daha kültüre bağlı bir insanım.
Ay ne dolmuşum... Kusuruma bakmayın
Bir çözebilsem ne istediğini...
Merhaba, onun benim durumumu anlayışla karşıladığını nereden çıkardınız ki? Kendisi ayda 3 kere geliyor zaten. Ayda 3 kere ben arabam olsa onu yormam emin olun. Onun bunu anlayışla karşılaması değil bana kalırsa kendi talep etmesi lazım. Ben o keyfini bozmayacak diye her gün iki üç pisliğin tacizine de uğramak korkudan çatlamak zorunda değilim. Altındaki araba otomatik vites, benim arabam olsa ben gitmem demiyorum. Ben onu görmeye de zamanında bomba olayları azken çok gittim, hiç gitmedim de değil.
Ve sizlere bu konuyu beni azarlayın yargılayın diye yazmadım. Prenses sendromum yok, olsaydı adamdan faydalanırdım zaten her dediğine peki der evlenince de çatır çatır parasını yerdim. Lüks restoranlara gitmeyi talep ederdim. Pahalı hediyeler isterdim falan. Benim derdim, sevgi bağı.