- 30 Temmuz 2022
- 1.997
- 6.043
-
- Konu Sahibi cikolataulkesi
- #261
Kötü biri yaptığını düşünmüyorum herkesin kriterleri var. İnsanlar bazen karşılarınkinin bazı huyları için mutsuz olabilirim deyip sevmesine rağmen gidiyorlar bazen konu maddiyat bazen de ailesine düşkün insanlar için aile uyumsuzluğu sebepli yollar ayrılıyor. Ben kriterler uyuşmadığında yolları ayırmayı doğru buluyorum çünkü o kriterleri ömür boyu aramaya devam ediyor insan ve bulamadıkça evlilikte sevgi azalıyor mutsuzluk başlıyor. Sevmek desen başkasını da sevebilir insan ama hayatı için önemli gördüğü kriterlerden vazgeçmek istese de vazgeçemiyor. Bence şimdiden bitirmek daha yerinde olur. Ha daha siz de atanmamışsınız sizin ne olacağınız da belli değil belki hiç atanamayacaksınız orasını Allah bilir. Ama her halükarda aileden gördüğünüz bolluğu ilerde evlilikte de arayacaksınız bulamadıkça da dert olacakİyi insan olmasında hiçbir sıkıntı yok sevgisinde de öyle onunla cok mutluyum 2 yılda en büyük kavgalarımızda bile benim ağzımdan maalesef kırıcı şeyler kaçsa da o hep sinirlenirine hakim oldu bir kere beni incitmedi sağ olsunişin maddiyat kısmı olmasa hiç sorgulanmayacak bir ilişkim var kesinlikle. Ama ben sırf seviyorum diye hayatın gerçeklerini bi kenara atamıyorum maalesef ki. Bir de maddiyat sıkıntısı hiç olmayan bir ailede büyüdüm bunun da etkisi vardır belki. Böyle düşünmek beni kötü biri mi yapıyor ya da maddiyatçı bilmiyorum.
Temel eğitimi alan, liseye kadar okulunu bitiren kimse de cahil falan değildir.
Eskiden okuyamamış olanlar hayıflanırdı, keşke ailemin durumu olsaydı ya da bilinçli olabilseydim falan derdi. Şimdi okuyanlar ne yapıyor ki deyip kendileriyle gurur duyuyorlar. Ne olacak bu toplumun hali üzülüyorum açıkçası. Her değerin maddi anlamda karşılığının olması gerekmiyor ki. Çarpma yapamayan adam için kendi dükkanını açarsa bla bla diyorlar inanılır gibi değil.
Bunları bilmeyene cahil diyemezmişiz, herkes bilmek zorunda değilmiş. Tam olarak kime cahil diyebiliyoruz onu da bi anlatsalardı keşkeKonudaki adam temel eğitim almış ve aldığı yerde de bırakmış.
İlkokul bilgisi olan çarpım tablosunu ya da alfabede kaç harf olduğunu bilmeyen adam sırf 12 sene totosunu kuru sıraya koyup kaldırarak diploma alabildi diye cahil değil mi yani? Ne olsa cahil olacaktı mesela?
Ayrıl dedik Ferhans,niye bu kadar celalleniyorsun?İnsanın,katşısındaki kişi ile kafa yapısının uyup uymadığını ve beklentilerini karşılıp karşılayamacağını anlayabilmesi Max 1 ayını falan alır,iki sene biraz uzun olmuş.Senin de esnaf sevgilin vardı bir aralar ama uzun sürmedi işte.Kadın daha yeni yetişkin olmuş.daha yeni adam gibi oturup düsünebiliyor.2 senedir birlikte olması ortak paydada oldukları anlamına gelmez.ne toksik, saçma sapan ilişkiler yaşadık yıllarca.hata işte.
Cahil diye bir şey yok Kudra.Bunları bilmeyene cahil diyemezmişiz, herkes bilmek zorunda değilmiş. Tam olarak kime cahil diyebiliyoruz onu da bi anlatsalardı keşke
Valla bana kalsa ülkede büyük şehirler dışında gerçekten iyi kalite üniversite hocası, imkanı bulunduğu şehirde yeterli sosyal kültürel olanağı olmayan, bütün üniversiteleri kapatırım zaten. En azından sadece gereken kadar kişi üniversiteye gider, giden sonrasında işini kolay bulur, üniversite eğitimini hakkı ile alır, üniversite sayısı azalınca üniversitelerin aldığı bütçe artar, akademik açıdan olanakları genişler. Üniversite kazanamayan da en azından 18 yaşında kendine bir meslek edinip yoluna bakar. Kendini yaptığı meslekte usta olarak geliştirir, kültürel açıdan geliştirmek istiyorsa; dil öğrenerek, kitap okuyarak, görsel sanatları gündemi takip ederek pek alâ birçok üniversite bitirmiş insanın önüne geçebilir. Yine yazdım, hep yazıyorum. Temel eğitimi alan, liseye kadar okulunu bitiren kimse de cahil falan değildir. İnsanları üniversite okumuş okumamış, cahil şöyle böyle diye ayırıp kendini üstün görmek asıl cahillik. Tüm gelişmiş toplumlarda beğenin beğenmeyin durum bu. Ancak gelişmemiş toplumlarda insanlar okuduğu okulla, kimsin mesleği ile kimisi parası ile nüfuzlu olduğunu düşünür ve kendini toplumdan üstün görür.
Cahillik bizim kafamızdaCahil diye bir şey yok Kudra.
Sen gitmişsin ki.Merhaba kızlar. Uzun zamandır okuyucu olarak takip ediyorum bu seferde kayıt olup ben derdimi açayım istedim. Kimseyle paylaşamadığım ve içimi kemiren bir konu var. Şimdi şöyle ki ben 25 yaşındayım sevgilim de aynı şekilde. 2 yıllık çok güzel bir ilişkimiz var. Sevgilim gayet anlayışlı, oturaklı, düzgün, merhametli çok tatlı biri. Onu çok seviyorum çok şükür ki o da beni öyle. Sağ olsun ilgisiz, alakasız bırakmaz. Bana karşı çok kibar ve ince düşünceli aynı zamanda. O zaman sorun ne diyeceksiniz çok uzatmadan konuya gireyim. Ben öğretmenim bu sene mezun oldum ve atanmak için ders çalışmaya başladım sınava hazırlanıyorum. Sevgilim lise mezunu. Liseden sonra direkt işe girmiş. Bir araba markasının servisinde tamirci olarak çalışıyor. İlk tanıştığımızda ve ilişkinin başında bunu hiç problem etmemiştim ama şu sıralar kafama çok takıyorum. Tamam henüz benim bir işim yokken onun işine laf etmem doğru değil biliyorum ama bazen düşünmeden edemiyorum bu devirde üniversite okumayan mı kaldı diye. Aslında tüm mesele üniversite okumamış olması da değil. Sonuçta lise ya da diğer kademelerden mezun olup kendini çok iyi yetiştiren insanlarda var. Ama kendisi işinden memnun değil. Özel sektör az çok bilirsiniz maaşı tam gününde yatmıyor hep gecikmeli yatıyor. Sadece pazar günü tatili var ve sabahtan akşama kadar çalışıyor. Buna rağmen güzel rakamlarda kazanmıyor. 17 bin kadar bir maaşı var. Çevremde arkadaşlarımın sevgilileri ya kendileri gibi öğretmen ya da polis, asker, memur. Bunu bilerek ilişkiye başladım ama bazen hata mı ettim diye düşünüyorum. Çünkü ben atandığım zaman yüksek ihtimalle doğuya gideceğim ilk etapta ve onun sabit bir işi var. Arkadaşlarım hep öğretmenlerin tatili çok oluyor. Senin sevgilinin doğru düzgün tatili bile yok ne yapacaksın ya da sen şehir şehir gezerken sevgilin senin peşinde mi gezecek evlendiğinizde gibi şeyler söylüyorlar. Senin maaşın ondan daha yüksek ilerde sen etmesen de erkek bunu sorun edecek aranızda bununla ilgili sorunlar olacak tarzı şeyler söylüyorlar. Kendin gibi devlet memuru bul falan. Annemde aynı şeyi söylüyor işi düzgün değil vs. Herkes asker, polis falan bekliyor benden ne saçma. Bir de son olarak geçen gün telefonda konuşurken benim ders çalışmamdan konu açıldı işte o da derslere bilgilere çok uzak kaldım unuttum her şeyi dedi. Bende esprisine dur bakalım ne kadar unutmuşsun dedim dalgasına sorular soruyorum çarpım tablosu falan gülelim diye. Hiç birini bilemiyor unutmuşum aşkım diyor. En son bari alfabemizde kaç harf var onu söyle dedim 26 mıydı diyor. E yuh artık dedim aşkım bunu bilmemek bana ne kaybettirir ki diyor. Onunla akademik olarak hiçbir paylaşımımız olmuyor. Bu konuda çok zayıf. Her şey atanmak ya da ders değil ki insan kültür için bir şeyler bilmez mi? İlerde evlensek çocuklarımız olsa onlara ödevlerinde yardımcı olamayacağı fikri geldi aklıma. Bu da beni üzdü. Konuştuğunuzda gayet güzel muhabbet edebilen konuşması, yazması cümleleri düzgün bir insan kitap okumayı falan çok seviyor orda sıkıntı yok ama dediğim gibi tarihten, ilimden, bilimden bir haber. Bende bir Einstein değilim tabi ki ama bana bu anlamda hiçbir şey katamayacak biri. Bunlar dışında ilişkimizde hiçbir problem yok ve seviyorum da. Ama sevmenin yeterli olmadığını biraz ilerisinde olabilecekleri de düşünmek istedim. Fikirlerinize ihtiyacım var sizce bunlar bir problem teşkil ediyor mu? Uzun oldu özür dilerim. Şimdiden teşekkür ederim cevaplarınız için.
Bunları bilmeyene cahil diyemezmişiz, herkes bilmek zorunda değilmiş. Tam olarak kime cahil diyebiliyoruz onu da bi anlatsalardı keşke
Ülkenin %50’sinde tam anlamıyla bir tuvalet eğitimi de yok, onu da dedirtmezlerE temel eğitim ne demekmiş o zaman? İlkokulda çarpım tablosunu öğrenmemiş adam lise bitene kadar ne öğrenmiş olabilir?
Bu gidişle konu "tuvalet eğitimi olan kimseye cahil diyemeyiz"e bağlanacak.
Avrupayla Turkiye kiyaslamak bana cok alakasiz geliyor.
Evet herkes univ. Okumuyor ama meslek yaparak o insan maddi olarak gecinebiliyor, saygi goruyor insan oldugu icin.
Lise mezunu cahil degil ama benim annem kucucuk bir avrupa ulkesinin kucucuk kasabasinda okumuş senelerrr once en basiti anadil disinda +2 dil daha bilerek ve iyi seviyede bilerek liseden mezun olmuş. Sporla ilgilenmiş vs.
Kaç lise boyle ögrenciler cikartiyor? Ingilizceyi dogru durust bilmiyor daha bir cok lise mezunu.
Orada boyle, burada boyle muhabbeti yapacak bir durum yok. Aradaki fark coooook fazla.
Ülkenin %50’sinde tam anlamıyla bir tuvalet eğitimi de yok, onu da dedirtmezler
Siz klozetin üzerine tüneyen, sifonu çekmeyen, elini yıkamayan insana cahil diyemezsiniz hanfendi diye gelirler
Dahası,bilmemekten de utanmıyor adam, “alfabe mi,öyle bir şey mi vardı? Hı kaç tane harf vardı 26 mı ekiekieki” şeklinde tepki veren zırcahildir yahu. Önde bayrak taşır yani.Konudaki adam temel eğitim almış ve aldığı yerde de bırakmış.
İlkokul bilgisi olan çarpım tablosunu ya da alfabede kaç harf olduğunu bilmeyen adam sırf 12 sene totosunu kuru sıraya koyup kaldırarak diploma alabildi diye cahil değil mi yani? Ne olsa cahil olacaktı mesela?
Siz cahil kelimesinin anlamını tam olarak bilmiyorsunuz. TDK’da birden fazla anlamı var ve ilkine takmışsınız. Anlamlarından birisi öğrenim görmemiş kimse, diğeri ise bilgisiz kimse. Halk dilinde genelde ikincisi kullanılır ve bu anlamına göre cahil olmak için öğrenim görmek yetersizdir. Doktora mezunu olsanız bile cahil olabilirsiniz. Israrla her mesajda lise eğitimi gören insan cahil değildir yazdığınız için söylemek istedim.Valla bana kalsa ülkede büyük şehirler dışında gerçekten iyi kalite üniversite hocası, imkanı bulunduğu şehirde yeterli sosyal kültürel olanağı olmayan, bütün üniversiteleri kapatırım zaten. En azından sadece gereken kadar kişi üniversiteye gider, giden sonrasında işini kolay bulur, üniversite eğitimini hakkı ile alır, üniversite sayısı azalınca üniversitelerin aldığı bütçe artar, akademik açıdan olanakları genişler. Üniversite kazanamayan da en azından 18 yaşında kendine bir meslek edinip yoluna bakar. Kendini yaptığı meslekte usta olarak geliştirir, kültürel açıdan geliştirmek istiyorsa; dil öğrenerek, kitap okuyarak, görsel sanatları gündemi takip ederek pek alâ birçok üniversite bitirmiş insanın önüne geçebilir. Yine yazdım, hep yazıyorum. Temel eğitimi alan, liseye kadar okulunu bitiren kimse de cahil falan değildir. İnsanları üniversite okumuş okumamış, cahil şöyle böyle diye ayırıp kendini üstün görmek asıl cahillik. Tüm gelişmiş toplumlarda beğenin beğenmeyin durum bu. Ancak gelişmemiş toplumlarda insanlar okuduğu okulla, kimsin mesleği ile kimisi parası ile nüfuzlu olduğunu düşünür ve kendini toplumdan üstün görür.
Valla son üniversite sınav sonuçlarını o sonuçlarla adamların girdiği bölümleri görseniz aklınız durur. Adam hiç fizik kimya sorusu yapmadan bu bölüme öğrenci oluyor. Baraj kalktı baraj kontenjanlar boş kalıyor. Okula giriyor bir şekilde bitiriyor eğitim zaten kalitesiz. Konu sahibinin sorduğu soruları bilemeyen onlarca üniversite mezunu var yani sınav sonuçlarına göre.Burada sıkıntı aslında üniversite eğitimi almaması gereken bir sürü insanın üniversite eğitimi alması. Bir diploma adamı cahil ya da eğitimli yapmaz meslek sahibi yapar. Hoş alınan eğitimin kalitesizliği yüzünden o diplomalar da çöp oluyor ya neyse. Bir insan eğer kendi hayatını kazana biliyorsa, toplum içinde başkalarına saygı duyarak yaşamayı öğrenmiş ise, okuma yazması varsa kendine yetecek kadar aritmetik biliyorsa gerisi kendi hayatıdır. Hayır şuradaki yazılanlara bakılınca bizim üniversite mezunları bu kadar fazla iken toplum ahlaki ve akademik açıdan neden bu kadar yerlerde diye sorarlar adama? Kitap okuma oranı dipte. Kaliteli dünya da kabul gören üniversite neden yok? Adam üniversite okumuş ancak daha Fransız devriminin ama dinamiği hadi onu geçtim bizim dinimizin temeli olan eşitlik ilkesini bile içine sindirememiş. Hala öğretmen olanlar yazıyor ben neden işçi ile aynı parayı alıyorum diye? Bu mu yani medeniyet. Bir kere bir öğretmen asla düz işçi ile aynı parayı almıyor, düz işçinin aldığı para asgari ücret. Usta işçiler öğretmenlere yakın hatta fazla alabilir ancak onlarda üretimde fark yaratandır. Senelerce düz işçi olarak emek verip iş öğrenmen, asgari ücretle sürünmen gerekir. Kaldı ki bir işçi en az günde sekiz saat ki iş davaları da alan bir avukat olarak söylüyorum sekiz saat çok nadirdir genelde 9-10 saat fiziksel efor sarf ederek o ücrete hak kazanır, sen günde dört beş saat ders anlatarak, o hafta da bir gün tatil ya yapar ya yapamaz, sen iki gün tatil yaparsın. Dünyanın tüm gelişmiş memleketlerinde de durum budur. Gurbetçi arkadaşlar yazarsa sevinirim. Usta bir işçi ile bir öğretmen maaşı arasında öyle uçurumlar yoktur. Sadece emek farkı vardır. Toplum barışı böyle sağlanır. Hele hele bizim toplumda olduğu gibi insanları mesleğe göre küçük görmek, mavi yaka çalışana parya muamelesi yapmak, üç kuruşa kendine hizmet etsin diye beklemek asıl cehalet.Konudaki adam temel eğitim almış ve aldığı yerde de bırakmış.
İlkokul bilgisi olan çarpım tablosunu ya da alfabede kaç harf olduğunu bilmeyen adam sırf 12 sene totosunu kuru sıraya koyup kaldırarak diploma alabildi diye cahil değil mi yani? Ne olsa cahil olacaktı mesela?
İyide annenizin aldığı eğitimin çeyreği kadar eğitim veren kaç liseyi geçtim üniversite var. Lisedeki yetersiz eğitim üniversite için Anadolu'nun küçük bir ilinde dört yıl yaşayıp, doğru dürüst gittiği alanda prof., doçent yüzü görmeden,dil bilmeden kantinde kafede gün doldurarak okuduğunda entelektüel patlama mı yaşanıyor? Bugün bütün meslek örgütleri tıp dahil yeni mezunların yetersizliğinden dertli. Bırak entelektüel alt yapıyı alanı olan mesleği bile yetersiz öğreniyor insanlar. Kaldı ki burada öğretmen olduğunu belirten insanlar toplumda çocukları sınıflamış kast sistemi kurmuş, çocuğu babasının mesleğine göre sınıflamış, babası işçi çocukla çocuğun görüşmesini kötü birşey olarak anlatıyor. Bu kişi öğretmen olduğu sınıfta nasıl eşitlik sağlayacak acaba. Bu mu yani eğitimli insan davranışı. Millet olarak bugün bu hale birazda güya bu eğitimli olduğunu sanıp, milleti küçük görüp ezmeye çalışanların suçu.Avrupayla Turkiye kiyaslamak bana cok alakasiz geliyor.
Evet herkes univ. Okumuyor ama meslek yaparak o insan maddi olarak gecinebiliyor, saygi goruyor insan oldugu icin.
Lise mezunu cahil degil ama benim annem kucucuk bir avrupa ulkesinin kucucuk kasabasinda okumuş senelerrr once en basiti anadil disinda +2 dil daha bilerek ve iyi seviyede bilerek liseden mezun olmuş. Sporla ilgilenmiş vs.
Kaç lise boyle ögrenciler cikartiyor? Ingilizceyi dogru durust bilmiyor daha bir cok lise mezunu.
Orada boyle, burada boyle muhabbeti yapacak bir durum yok. Aradaki fark coooook fazla.
Öyle bir deyim yok da ondan daha önce duymamışsınızdır.A Bu deyimi ilk defa duydum.
Valla son üniversite sınav sonuçlarını o sonuçlarla adamların girdiği bölümleri görseniz aklınız durur. Adam hiç fizik kimya sorusu yapmadan bu bölüme öğrenci oluyor. Baraj kalktı baraj kontenjanlar boş kalıyor. Okula giriyor bir şekilde bitiriyor eğitim zaten kalitesiz. Konu sahibinin sorduğu soruları bilemeyen onlarca üniversite mezunu var yani sınav sonuçlarına göre.Burada sıkıntı aslında üniversite eğitimi almaması gereken bir sürü insanın üniversite eğitimi alması. Bir diploma adamı cahil ya da eğitimli yapmaz meslek sahibi yapar. Hoş alınan eğitimin kalitesizliği yüzünden o diplomalar da çöp oluyor ya neyse. Bir insan eğer kendi hayatını kazana biliyorsa, toplum içinde başkalarına saygı duyarak yaşamayı öğrenmiş ise, okuma yazması varsa kendine yetecek kadar aritmetik biliyorsa gerisi kendi hayatıdır. Hayır şuradaki yazılanlara bakılınca bizim üniversite mezunları bu kadar fazla iken toplum ahlaki ve akademik açıdan neden bu kadar yerlerde diye sorarlar adama? Kitap okuma oranı dipte. Kaliteli dünya da kabul gören üniversite neden yok? Adam üniversite okumuş ancak daha Fransız devriminin ama dinamiği hadi onu geçtim bizim dinimizin temeli olan eşitlik ilkesini bile içine sindirememiş. Hala öğretmen olanlar yazıyor ben neden işçi ile aynı parayı alıyorum diye? Bu mu yani medeniyet. Bir kere bir öğretmen asla düz işçi ile aynı parayı almıyor, düz işçinin aldığı para asgari ücret. Usta işçiler öğretmenlere yakın hatta fazla alabilir ancak onlarda üretimde fark yaratandır. Senelerce düz işçi olarak emek verip iş öğrenmen, asgari ücretle sürünmen gerekir. Kaldı ki bir işçi en az günde sekiz saat ki iş davaları da alan bir avukat olarak söylüyorum sekiz saat çok nadirdir genelde 9-10 saat fiziksel efor sarf ederek o ücrete hak kazanır, sen günde dört beş saat ders anlatarak, o hafta da bir gün tatil ya yapar ya yapamaz, sen iki gün tatil yaparsın. Dünyanın tüm gelişmiş memleketlerinde de durum budur. Gurbetçi arkadaşlar yazarsa sevinirim. Usta bir işçi ile bir öğretmen maaşı arasında öyle uçurumlar yoktur. Sadece emek farkı vardır. Toplum barışı böyle sağlanır. Hele hele bizim toplumda olduğu gibi insanları mesleğe göre küçük görmek, mavi yaka çalışana parya muamelesi yapmak, üç kuruşa kendine hizmet etsin diye beklemek asıl cehalet.
İyide annenizin aldığı eğitimin çeyreği kadar eğitim veren kaç liseyi geçtim üniversite var. Lisedeki yetersiz eğitim üniversite için Anadolu'nun küçük bir ilinde dört yıl yaşayıp, doğru dürüst gittiği alanda prof., doçent yüzü görmeden,dil bilmeden kantinde kafede gün doldurarak okuduğunda entelektüel patlama mı yaşanıyor? Bugün bütün meslek örgütleri tıp dahil yeni mezunların yetersizliğinden dertli. Bırak entelektüel alt yapıyı alanı olan mesleği bile yetersiz öğreniyor insanlar. Kaldı ki burada öğretmen olduğunu belirten insanlar toplumda çocukları sınıflamış kast sistemi kurmuş, çocuğu babasının mesleğine göre sınıflamış, babası işçi çocukla çocuğun görüşmesini kötü birşey olarak anlatıyor. Bu kişi öğretmen olduğu sınıfta nasıl eşitlik sağlayacak acaba. Bu mu yani eğitimli insan davranışı. Millet olarak bugün bu hale birazda güya bu eğitimli olduğunu sanıp, milleti küçük görüp ezmeye çalışanların suçu.