- Konu Sahibi TracyFlick
-
- #1.241
İndirebileceğimiz kadar film indirmek lazım , yoksa buralar boş kalır. 22 ağustosla birlikte internet sansürleri arasında torrent siteleri , paylaşım forumlarıda kapanacak maalesef.
barda'yı da ben yarm bırakmıştım. bundaki benzer sahne çok daha kısa ancak vurucu. böyle vahşet içerikli film izleyemem aslında,kanda tutuyor beni,hemencecik midem bulanır. ancak film izlemeden önce hemen hemen hiç yorum okumadığım için içeriğindeki sahneyi bilmiyordum.+18 olduğuna da dikkat etmemişim.etkisini uzun zaman hissedeceğe benziyorum.
of kızlar şu irreversible'ı nasıl izliyosunuz? arkadaşlarımın (aralarında erkekler de var) bu filmi izlerken sinemayı terk ettiğini bilirim. filmin çok iyi olduğu, fakat o sahnenin çok kötü olduğuyla ilgli o kadar çok yorum aldım ki, bu filmi izlemeyi hiç düşünmedim o yüzden. ama şimdi siz patır patır izlemeye başlayınca bana da bi cesaret gelir gibi oldu. napsam yaa? ben biraz duygusalımçok etkileniyorum bööle filmlerden. "barda"yı da sırf bu yüzden izleyemiyorum :18:
Bu filmi izlerken erkeklerin sinema salonlarını terk etme nedeni eşcinsel sahnelerden kaynaklı olmalı. Ben bile ürperdim onlar çok garipsemiştir; tahmin edebiliyorum. Gay olmayan erkekler böyle sahnelere kolay kolay tahammül edemez. Ki ben de iki kadının öpüşmesine katlanamıyorum mesela; çok iğrenç geliyor.
Tecavüz sahnesi de zorlayıcı doğru. :/ Barda'daki sahneler çok daha kötüydü yalnız bu filmde olduğundan. Film kaçmaz bence, hoşlanmadığın kısımlar olursa gözünü kapatabilirsin.Tabi yine de çok etkileyeceğini düşünüyorsan izleme.
Tecavüz sahnesi filmin başında değil ki ama. :s
Eğer tam anlamıyla kendini verip izleyeceksen ve izleme ortamını da uygun bir şekilde yaratıp hakkını vereceksen izle derim. Dediğin gibi ardından komedi filmi seçip atlatırsın etkisini. :))
O şehir efsaneleri de çok abartılıymış yau. Koroshiya Ichi'yi görsünler bir de.
Ben daha beterlerini izlediğimden Irreversible için şiddet ve vahşet dolu bir film diyemem.
Barda'yı da jiletle kızın kesilme sahnesine bakamadan izlemiştim ama sonra o kısmı da izledim. Çok da abartılacak bir şey yok bence onda da. Filmden çıktığımda aklımda kalan tek şey Nejat İşler olmuştu, şiddeti hatırlamıyorum.Aşık olmuştum adama. Ben de az psikopat değilim herhalde. :s Bir de şöyle bir şey var hazır adı geçmişken belirteyim; belki biliyorsundur Nejat İşler'in tecavüz sahnesini pek çok kız iç geçirerek izlemiş. Hatta ve hatta "keşke bana da tecavüz etse" diyenler mevcut. Bunun üstüne de çok konuşulmuştu bir ara. Enteresan etkiler bırakıyor bünyede yani.
Evet işte adam o kadar hoş ki izleyici tecavüz sahnesini tecavüz gibi algılayamıyor.
Enteresan bir şey. :s
Kendin izleyip gör en iyisi daha fazla detay vermeyelim.
Dosya şifreliyse indirdiğiniz sitede dosyanın şifresinin de ne olduğunu yazmış olmaları lazım.
Örnek : rar şifresi: abc diye...
Eğer belirtilmemişse şifre; bir daha başka bir siteden indirmek gerek mecbur. :s
Heartbeats (2010) - IMDb
“tek gerçek, mantığın ötesindeki aşktır.” diye başlayan muazzam bir film.
Tamı tamına aşk anlatır , hemde bir çoğumuzun yaşadığı "platonik aşk"
Konu klişe gibi durabilir ama bu sefer olaya kendi jenerasyonunuz gözünden bakıyorsunuz , yani en azından benim için öyle :) yönetmen daha 22 yaşında ve ortaya koyduğu iş hiçte fena değil.
Fransızca kulaklarınızı okşuyor,
İlginç tiplerle farklı hissediyorsunuz.
Bol bol klip çekiyor , enfes şarkılar ve görüntüler.
Bir ara sanki "The Dreamers" havasıda mı var derken Louis Garrel görünüverdi. çok hoş oldu :)
Zaman zaman içim burkuldu zaman zaman içim titredi.
Çok övdüm filmi sanırım :)
prensesin uykusuyum : 13
Az önce bir kez daha izledim.
Bir kaç kez daha izlerim.
Öyle bir şey...
Mysterious Skin
okuduğum yorumlar nedeniyle izlemeyi hep ertelediğim bir filmdi. bugün cesaret edebildim nihayet. evet, rahatsız edici bi film, ama korktuğum kadar değil. darısı irreversible'ın başına :18: inşallah o da korktuğum gibi çıkmaz. sübaneke dinimiz amin :)
firfor:6
Exit Through the Gift Shop
grafiti ve sokak sanatçılarıyla ilgili bir film, daha doğrusu bir belgesel. film, grafiti sanatçılarını gece gündüz kameraya alan obsesif bir adamın zamanla kendi sanatını nasıl yarattığını anlatıyor. bu arada da grafitinin nasıl sanat, hem de çok para eden bir sanat haline geldiğini adım adım öğrenmiş oluyoruz. özellikle belgeseli çeken banksy adındaki adamın işlerine ve tarzına bayıldım. keşke türkiyeden de böyle orijinal işler çıksa.
The City of Lost Children (La Cité des Enfants Perdus)
Hoş bi fantastik film. Yıllar sora tekrar delicatessen'i tekrar izlemiş gibi oldum. Oyuncu kadrosu hemen hemen aynı, atmosfer aynı, absürtlük aynı. Kısacası delicatessen'i sevenler bu filmi de sevecektir.
firfor: 5
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?