Sinema Günlüğümüz

Mystery Train

http://www.imdb.com/title/tt0097940/

Memphis 'te 3 farklı hikaye.
Bir otelde kesişen ama birbirine değmeden geçen.
Sade anlatımlı ve ilginç karakterleriyle bir Jim Jarmusch filmi.
İniş çıkışları yok, farklı hayatlara tanıklık ediyorsunuz bu kadar.
İçinde bolca Elvis Presley bulunur , birde müzikleri güzel.
e daha ne olsun.

prensesin uykusuyum : 12
 
Son düzenleme:
In Bruges (2008) - IMDb

bu filmi uzun zamandır izlemeye çalıştım ama bir türlü fırsat bulamamıştım,kısmet dün geceyeymiş. Bu kadar kuvvetli bir dram barındırdığını tahmin etmemiştim filmin. özellikle Colin Farrell hayranlık uyandırıcı performansıyla filmin en sevimli karakteriydi aynı zamanda. detay oyuncularının dahi karakterlere bu kadar uyumlu olması her detayı daha güzel hale getiriyordu. içinde biraz Angel-A havası hissettim nedense,başrol oyuncularını da benzettim üstelik. konu itibari ile de fareler ve insanlar vardı sanki içinde.

Orchidea:9
 
slm kızlar
süper bi başlıkmış bu. valla hepiniz topluca ocağıma incir ağacı diktiniz. zaten izleme listemde bi sürü film vardı, bir de sizin buraya yazdıklarınıza ağzım sulanıyor artık.
ben de katılabilir miyim aranıza?
müsade var mı?
 
Hoşgeldin firfor , elbette ki katılabilirsin , saymaya başla hemen :)

Heartbeats (2010) - IMDb


“tek gerçek, mantığın ötesindeki aşktır.” diye başlayan muazzam bir film.
Tamı tamına aşk anlatır , hemde bir çoğumuzun yaşadığı "platonik aşk"
Konu klişe gibi durabilir ama bu sefer olaya kendi jenerasyonunuz gözünden bakıyorsunuz , yani en azından benim için öyle :) yönetmen daha 22 yaşında ve ortaya koyduğu iş hiçte fena değil.
Fransızca kulaklarınızı okşuyor,
İlginç tiplerle farklı hissediyorsunuz.
Bol bol klip çekiyor , enfes şarkılar ve görüntüler.
Bir ara sanki "The Dreamers" havasıda mı var derken Louis Garrel görünüverdi. çok hoş oldu :)
Zaman zaman içim burkuldu zaman zaman içim titredi.
Çok övdüm filmi sanırım :)

prensesin uykusuyum : 13
 
son zamanlarda biraz salmıştım ama gerçekten Türk başyapıtı olmaya aday bir filmle geri döndüm.Yol filminden sonra en iyisi diyebilirim.
Filmin ismi : Devrimden Sonra
yönetmen Çirkin Kralın tahtına aday gibi görünüyo. siyasi içerikli bir film. ama anlatmıycam

Revolucion: 1
 
Yedinci İşaret
1988 yapımı bir kıyamet senaryosu yıllardır sonunu bir türlü izleyemediğim bir filmdi bu güne kısmetmiş.aslında görselliği yok denecek kadar az ancak konu gerçekten etkileyiciydi. heleki bir annenin doğmamış bebiğine sahip çıkışı beni gerçekten çok etkiledi.

Revolucion : 2
 
Limitless.2011
Limitless (2011) - IMDb

Sürükleyici sıkılmadan izleyebileceğiniz film. Etkisini uzun süre devam ettirebilen kurgusu bana göre tekdüze olmayan güzel bir filmdi. Beyninizin tamamını kullanıp sahip olacağınız güçlü zekayla yaşamak istermisiniz.Ben isterdim :)

eylul.yn: 6
 
Son düzenleme:
Selam kızlar
Sanırım 25 nisandan itibaren izlediğimiz filmleri yazıyoruz.İşte benim listem.

Fanny Och Alexander

Bu filmi daha iyi anlayabilmek için yönetmenin biyografisinin okunması gerekiyor bence. Çünkü aslında bu film yönetmenin zımni biyografisidir. Bergman'ı daha iyi tanıyınca şifreler çözülür, film daha da anlamlanır. Baş ucuma koyduklarımdan.

Persona

Bir çok kült filmin babası sayılan bir yapım. Detaylarda anlatılmak istenen o kadar çok şey var ki. Bitince oturup dakikalarca boş duvara baktıran filmlerden yani. Hissettirdiklerinin tarifi mümkün değil.

The Seventh Seal

Dinle, hatta dini otoritelerle kafayı bozmuş yönetmenimizden başka bir şaheser. İçinde birçok kişiyi rahatsız edebilecek, tanrıyı ve dini sorgulayan, hatta dinin korkunun bir ürünü olduğunu söyleyebilen zehir zemberek replikler barındıran bir film. Sindirmesi biraz zor olabilir.

Death At A Funeral

Hiçbir şeyden eksik kalmayan Amerikalılar bu filmin de yeni versiyonunu çekmiş. Ben orijinal olan İngiliz versiyonunu izledim. Bir cenaze sırasında ailenin başına gelen komik ve absürt olayları konu edinen bir komedi. Belki herkes beğenmeyebilir ama ben komedi anlayışlarını sevdim.

Lilja 4-ever

Sizin organizasyonlardan birinde görüp merakımı celbeden bir film bu. Annesi tarafından terk edilmiş bir genç kızın gittikçe çaresizleşen ve daha da kötüye evrilen hayat hikayesini anlatan bir film. Filmde gereksiz bulduğum bazı detaylar olmasına ve dramın seyircinin gözüne gözüne sokulduğunu düşünmeme rağmen genel anlamda iyi film diyebilirim. Keşke biraz daha umut ışığı olsaydı.

Black

Hem kör hem sağır bir kızla onu hayata döndürmeye çalışan öğretmeninin hikayesini anlatan oldukça hüzünlü bir film. Filmin başında kıza ve onun gibilere acıyıp çok üzülmüştüm. Sonunda ise tıkır tıkır çalışan 5 duyu organımla bugüne kadar yapabildiklerime bakıp kendime üzüldüm. Fazlasıyla iç burkan bir filmdi. Bittiğinde belli bir süre yerinizden kalkamayacağınız türden.

A Moment To Remember

Genç yaşta alzheimer olan bir kızın gelmiş geçmiş en taş koreli abimizle yaşadığı aşkın hikayesi :) Bu film de hüzünlü bir film. Hatta gereksiz yerlerde bile hüzne boğuyor adamı. Belki de da ben izlediğimde çok melankoliktim bilemeyeceğim. Güzel bir film olduğunu söyleyebilirim. Ama ders alınacak, felsefesine hayran kalınacak ya da yıllarca akıllarda kalacak bi film değil. (belki filmin esas oğlanı yıllarca aklınızda kalır, onu bilmem, o ayrı )

In The Mood For Love

Efenim allah hepimize uzun uzun ömürler versin (ki daha çok film izleylim), hazır ömür vermişken biraz da akıl versin (ki bir izlediğimiz filmi şuursuzca tekrar izlemeyelim) diyorum. Evet bu filmi "2046"yı izliyorum diye başından sonuna kadar izledim. "2046" nın "in the mood for love"ın devamı niteliğinde bir film olduğunu bildiğimden mütevellit, film esnasında "yauv şu yönetmene bak ilk filmin aynısını çekmiş, devam filmi diye seyirciye yutturuyo uyanık" gibi kendiliksiz eleştiriler bile yaptım . yaş da ilerledi tabi, bundan 7-8 sene önce izlediğimiz filmi artık hatırlamıyoruz. ama bu bana ders oldu. artık izlediğim filmleri birkaç sitede birden arşivliyorum. neyse kızlar, sonuç olarak aşk filmlerinde görmeye alışık olduğumuz öpüşme koklaşma gibi temaslardan uzak durulmuş, gerek anlatış biçimiyle, gerek müzikleri ve görselliğiyle son derece zarif bir aşk filmi. defalarca izlenesi bir film :) zaten izlemişsinizdir, ama tecrübeyle sabittir, her defasında ayrı tat veriyor :)

I'm A Cyborg But That's OK

"Sonunda izleyebildim" dediğim süper tatlı bir film Kendini robot sanan, pilleri yalayarak şarj olduğunu düşünen kızımızın hikayesi. niye bu kadar beklemişim ki izlemek için.

5 Centimeters Per Second

Aman efendim bu animemiz çok güzel bir aşk hikayesiymiş, çok sevmişler, çok beğenmişler. Peeeh! Valla bence boşuna o kadar emek etmişler. Onun yerine oturup bir gemi yapsalarmış ya da bir robot icat etselermiş vatana millete daha yararlı olurlarmış bence. (Sempatizanlarından özür dileyerek) oldukça sıradan hatta sıradandan da kötü bir (iki, üç) aşk hikayesi.

Cashback

İyi, güzel, hoş, orijinal bir konu. "Marketlerde zamanı dondurup kıçımızı başımızı resmeden abiler varmış yahu", diye de tedirgin edebilen bir film. Kızlar kusura bakmayın film sayısı arttıkça ben de zıvanadan çıktım biraz, ciddileşiyorum hemen. Güzel film yani, izlemeyenler izlesin.

Being There

Prensesin forumda bir yerlerde tavsiye ettiği bir filmdi. Kendisine buradan teşekkürü bir borç bilirim. Belki çok garip bir benzetme olacak ama Aziz Nesin'in öyküleri gibi bir filmdi. Tek farkı genelde Aziz Nesin'in hikayelerinde kahramanın başı komik bir şekilde daha çok derde girerken bu filmde her şey komik bir şekilde daha iyiye gidiyor.
Trajikomik, popüler deyimimizle "şaka gibi".

The Chaser

Kan, şiddet, polisiye... Bunlar beni çok fazla cezbeden şeyler değildir. Ama eminim ki bu türden hoşlananların beğeneceği bir yapım olacak. Filmde fahişeleri öldüren bir seri katilin yakalanma öyküsü anlatılırken aynı zamanda ceza hukuku sistemlerine de sert eleştiriler yapılıyor. Filmin eksik tarafı, bu tarz filmlerde her zaman katilin seri katil oluş nedeni bir şekilde açıklanırken bu filmdeki katilimizin mottosunun bir soru işareti olarak kalması. Belki de bi yerde değindiler ama ben çok sallamadığım için kaçırmış da olabilirim :44: heheh!

Vozvraşçeniye (The Return)

İkinci şuursuzluğum. Sonumun yukarıda bahsettiğim filmdeki (a moment to remember) kız gibi olacağını düşündüren film. Ben bu filmi de farkında olmadan ikinci kez izledim kızlar. Neyse ki filmin 20 dakikasında falan anladım bu sefer. Ama çok iyi oldu, çünkü çok iyi bir film. Yıllardır görmedikleri babalarının bir anda hayatlarına girmesine farklı tepkiler gösteren fakat filmin sonunda da aynı insani tepkiyi veren 2 kardeşin hikayesi. buraya yazılan kısacık bir özetin yetersiz kalıp ve değersiz kılacağı, içindeki şifre ve sembollerle daha da büyüleyici bir hal alan bir yapım. Bu da defalarca izlenesi bir film :)

Ashes And Snow

Tek kelimeyle büyüleyici.

firfor 15
 
Smultronstallet (Wild Strawberries)

Yine sembolik anlatımların çok yoğun olduğu bir Bergman filmi. Ölüm, yaşlılık ve geçmişle hesaplaşma konu edilmiş. Bergman bu filminde de tanrı ve din sorgulamalarından kurtulamamış, çok kısa da olsa filmin bir bölümünde bir ateistle müstakbel bir rahibin tartışmalarına seyirci oluyoruz. Filmin sevmediğim tek tarafı Bibi Anderson'ın sümüklü oğlan çocukları gibi taytay hoplayıp zıpladığı sahnelerdi. Ama başroldeki Victor Sjöström için söyleyecek kelime bulamıyorum. Filmle ilgili söyleyeceğim her şeyin filmin değerini düşüreceğinden korktuğum ve zaten sevgili Bergman bende fazlaca kafa yaptığı için daha fazla bir şey yazmadan kaçıyorum. :80:

firfor: 16
 
Selam Kızlar,

Uzun bir aradan sonra, nihayet eski günlerime döndüm.
Film izlemeye başladım.
Şöyle ki;

1-Eyyvah Eyyvah1
2-Eyyvah Eyvah2
3-Fast and Furious5
4-Karayip Korsanları4
5-Mustafa Hakkında Herşey

Keyifli ve film dolu haftalar diliyorum
 
SİNEMA GÜNLÜĞÜMÜZ
26 NİSAN 2011 - 25 MAYIS 2011


1.Dulcinea................................. 2
2.Pinaranip................................ 4
3.orchidea ............................... 9
4.prensesin.uykusuyum .............. 13
5.guvastanema ........................ 1
6.atlantis ................................ 1
7.Tryamor ............................... 29
8.Revolucion ............................ 2
9.PrensesPeri ...........................
10.asmin .................................
11.Duygu.C .............................. 5
12.Nihil....................................
12.firfor .................................. 15
13.eylül.yn............................... 6
 
Bornova Bornova

Sıradan beklentileri olan insanların hayatlarını konu edinen bir film. Sanki Bornova'da değil de aşağıdaki bakkalımızın köşesinde çekmişler bu filmi, o kadar içimizden yani. Belki fazladan bir şey anlatmıyor, ama olanı biteni çok iyi anlatıyor.
Hep sevimli ve şaşkoloz rollerde görmeye alışık olduğumuz Öner Erkan bu filmde saf temiz mahalle çocuğu rolüyle çok iyi iş çıkarmış bence. Damla Sönmez'in de oyunculuğunu çok beğendim. Hepsine alkış alkış alkış :81:

Y Tu Mama Tambien

İyi desem değil, kötü desem değil. Bence tam anlamıyla bir ergen filmi. Bazı yerlerde içim bayıldı, "niye çekmişler ki bu filmi" dedim. Filmin sonuna doğru ufak çaplı bir şok yaşadım, "sanırım filmi bu yüzden çekmişler" dedim :) Yoğun cinsellik içeren bir film, ama beni rahatsız eden cinselliğin tüm çıplaklığıyla gözler önüne serilmesi değil de, kadının cinsellikte sürekli edilgen bırakıldığı bakış açıları oldu (Kaybedenler Kulübü için de aynı şeyleri düşünmüştüm). Neyse, benden bu filmle ilgili pek övgü dolu sözler çıkmayacak o yüzden Gael García Bernal'in hatrına susuyorum.

firfor: 18
 
Penelope (2006) - IMDb

Fantastik öğelerin olduğu naif bir film arayışındaydım ne zamandır.
Penelope bu iki istediğimide karşılayabilir gibi gözüküyordu ama maalesef mantıksızlık , klişe ve abartılarla bezeli. Sıkılmıyorsunuz ama çok zevkte almıyorsunuz. Çok sevenide var , yinede bilemiyorum :)

prensesin uykusuyum : 14
 

penelope'yi ben de çok merak ediyordum. hatta dr parnassus ya da fall'a benzetip bayağı heyecanlanmıştım. bak şimdi sen böyle yazınca hevesim kaçtı
 

Ben de hep düşünürüm acaba bir insan beyninin yüzde yüzünü kullanabilse neler olur diye.
Bunu izlemek şart oldu yani. :))
 
Bir haftadır siteye girme yasağı getirilen bir şahıs olmamdan mütevellit, topluca giriyorum mevzuya.



Cheon Gook Eui Woo Pyeon Bae Dal Boo (Cennet Postacısı)

Sevgilisi ölmüş bir kız içinde bulunduğumuz dünya ve öteki taraf arasında gidip gelebilen bir gençle tanışır ve olaylar gelişir. Yalnız kız üzüntüden ziyade öfke içinde ölen sevgilisine karşı bunu da belirtmeliyim.
Özellikle erkek oyuncunun - kendisi ünlü bir pop grubunun üyesi aslında Kore'de - donuk ifadesi ve yüzü etkiledi beni. Çok başarılıydı. Aman aman değil ama hoş, oldukça da sakin ilerleyen bir film. İyi ki izlemişim diyorum. Şarkıları da güzeldi.


-------------------------------------------------------------

Itaewon Salinsageon (Itaewon Cinayeti)

Gerçek bir cinayet hikayesi anlatıyor film. Ama eksikleri, anlamsızlıkları var. Pearson'ı savunan savcı rolündeki adama yazık olmuş; harcanmış bu filmde. Daha iyilerinde olmayı hakediyor. İzlemeye değmez sonuç olarak.

-------------------------------------------------------------

Pirates of the Caribbean: On Stranger Tides
Pirates of the Caribbean: On Stranger Tides (2011) - IMDb

İlk başlarda sıkıcıydı; sonra ivme kazandı ve eğlenceli olmaya, merak uyandırmaya başladı. Johnny Depp'i de bazı kısımlarda çok yapmacık buldum. :S Ama bu durum da sonrasında gözüme batmadı. Bol aksiyon ve ufak tefek sevimli esprilerle bezeli tanıdık bir hikaye işte. Jack Sparrow her zamanki gibi. :)) İlk film gibi değil elbette ama güzeldi. 10 tane daha devam filmi çekseler hepsini izlerim nihayetinde. Bu arada Penelope Cruz'un çok sönük kaldığını düşünüyorum. Hiç görmesek de olurmuş.


------------------------------------------------------------

Irréversible
Irreversible (2002) - IMDb

Çok ertelemişim izlemeyi. Fotoğraftan film bulmaca topiğinde filmden bir kare görmesem aklıma gelmeyecekti uzunca bir süre daha. :)) Oldukça rahatsız edip kötü hissettiren ama aynı zamanda bu durumdan çok zevk almamı sağlayan filmlerden biri oldu. Çok hızlı bir giriş yaptı film ve en çok da 'Rectum' sahnesi beni benden aldı. Kameranın sürekli dönüp durması, o enteresan deli-manyak melodi ve kırmızı ışıklı bir ambiyansla bezeli ortamıyla tüylerim ürperdi. Vincent Cassel kusursuz oyunculuğuyla çok etkileyiciydi. Kurguya, kamera hareketlerine öldüm bittim.

------------------------------------------------------------

Once
Once (2006) - IMDb

Yine malum topiğimizde görmeden önce bihaberdim bu filmden de. :)) Blue Valentine ya da 500 Days Of Summer kadar hayattan soğumama sebep olmadı çok şükür ama çok buruk bir tat bıraktı elbet. :// Dublin'in muhteşem, rengarenk ama bir o kadar da yalnızlık hissi veren sokakları, çaresizliklerini sonuna dek hissettirebilen iki enfes, samimi karakter, şahane melodili çok anlamlı şarkılarla başka söze gerek kalmadan anlatılabilen duygular... Onlar şarkı söylesin siz anlayın neler olmuş, neler olmakta hayatlarında ya da sadece durup baksınlar o da yetiyor kavramak için... Her şarkıda gözlerimin dolması da ilginçti. Çok güzeldi.

------------------------------------------------------------

Dangkou
Plastic City (2008) - IMDb

Bu nasıl şey anlamadım. Sanki taslak halinde bir şeyler atılmış ortaya ve hiçbir düzenleme yapılmadan insanlar kafasına göre çekmiş filmi. Elle tutulur hiçbir tarafı yok. Doğru dürüst bir konusu da yok, hiçbir şey yok ortada hatta. Joe Odagiri için imdb notunu gözardı edip izledim ama onda da iş yoktu ne yazık ki.

-------------------------------------------------------------

Yoi Ga Sametara, Uchi Ni Kaerô
Walking Home (2010) - IMDb

Sorumlulukları olan ancak alkolizmin pençesinde sürünen tatlı mı tatlı biricik Tadanobu Asano'mun 69:) can verdiği bir karakterin kendisine değil de daha çok ailesi üzerinde bıraktığı etkilesine odaklanılarak anlatılmış bir hikayesi var. Kadın oyuncu inanılmazdı. O nasıl bir aşktı öyle, nasıl bakışlardı... Bayıldım ben bu filme.

------------------------------------------------------------

Freaks
Freaks (1932) - IMDb

İnsanların eskilerde ucube deyip dışladıkları anormal görünümdeki insanların dramının anlatıldığı hem korkunç, hem trajikomik ve son derece de ilginç olan bir film.


---------------------------------------------------------

Fa Yeung Nin Wa
In the Mood for Love (2000) - IMDb

Bayan Chan muhteşem keman sesi eşliğinde o zarif elbisesi içinde merdivenlerden inerken büyülendim. Başa alıp bir daha izledim, sonra bir daha... Şahane bir aşk filmi, sessiz sakin ama çok yoğun.

Tryamor : 38
 
Son düzenleme:
Sen yinede bir izle ama bence sevmezsin pek

bugün yarın izlicektim, ama acelesi yok artık.

Cléo de 5 à 7 (Cleo from 5 to 7)

Kanser olduğunu öğrenen bir şarkıcının test sonuçlarını beklerken geçirdiği 2 saati anlatıyor. Hanım kızımızın özellikle filmin sonuna doğru tanıştığı bir adamla yaptığı diyalogları çok beğendim. Birçok Fransız filminde olduğu gibi bu filmde de biraz uykum geldi ama yine de 10 saniyede bir gözlerimi belerte belerte izledim sonuna kadar

firfor: 19
 
Pirates of the Caribbean: On Stranger Tides (2011) - IMDb

Genellikle seride ön plana sadece Jack Sparrow çıkmaz yan karakterlerde zengin olurdu. Son filmde Johnny Depp sırtlamış götümüş filmi . Konu aceleye gelmiş gibi gözüksede , mizahi yönü ve akıcılığı yadsınamaz elbette . Deniz kızlarının olduğu bölümü ayrı bir heyecanla izledim ,oldukça mistik , ilgi çekicici ve ürkütücüydü. Penélope Cruz hiç olmamış , rolüde kendiside çok sönüktü. Birde sinemada izlemek isteyenlere tavsiyem aman 3D girmeyin , film zaten karanlık epey görme sorunu yaşatıyor. Yahu keşke şu 3D olayı çıkmasaydı başımıza, iyi olurdu , sevemedim.


prensesin uykusuyum : 15
 
Ben de malesef 3d ile izledim.
Arada gözlüğü çıkarıp bakınca içim açıldı ama o gözlükle her şey olduğundan çok daha karanlıktı. (
Bir daha kesinlikle 3d ile izlemem hiçbir filmi. Çok rahatsız oldum.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…