Irreversible öff ne yazacağımı bilmiyorum. malum sahneyi önce sesi kısarak sonra da dayanamayıp ileri sararak izledim. sinemada izlemeye dayanamazdım. salonları terk edenleri şimdi daha iyi anlıyorum. neyse, ben filmden pek hoşlanmadım, yönetmen o sahneyi çıkarıp atsaymış da hoşlanmazdım (sevmememin nedeni şiddet ya da "o olay" değil yani). filmde herhangi bi derinlik, bi mesaj bulamadım. filmin sonlarına doğru 3 karakterin cinnsellik üzerine yaptığı tartışmalar, bağırış çağırışlardan, havada kalan laf salatalarından ibaretmiş gibi kaldı kafamda. belki oradaki dialoglar daha sağlam olsaydı film benim için güzel bir film olabilirdi. sanki sadece o sahneyi çekmek için yapılmış bir film gibi geldi bana. bilmiyorum belki de anlatılmak isteneni anlayabilmem için bir kez daha izlemem gerek, ama yok yemezler
Bacheha-Ye aseman (Children of Heaven) işte bu yaa, böyle filmleri seviyorum
insancıl, samimi, şevkatli, sahip olduğumuz ufacık şeylerin bile değerini anlatan.. (dikkat bundan sonra yazacaklarımı filmi izlemeyenler okumasın) yoksulluğun 7-8 yaşındaki çocukları bile olgunlaştırdığı, bir babanın kızının elinden içtiği çayı dünyalara değişmediği, kaybetseniz bile en sevdiğiniz kaleminizin eninde sonunda size geri döndüğü, kızların babalarının "biricik"i, oğulların ise gurur kaynağı olduğu, kadıınların kocalarının umurunda olduğu harika bir film. baş rollerde ise hem sabahçı hem öğlenci olan bir çift ayakkabı oynuyor.
Prensesin Uykusu öyle bir uyku ki uyandığınızda tüm dilekleriniz gerçekleşmiş oluyor. çağan ırmak, sen bi tarafa atılacak adam değilsin ama mevzu bahis genco erkal olunca dünya bi tarafa genco erkal bi tarafa, diyorum. demek ki usta da çağan ırmakı çok seviyormuş ki ikisi birleşip, "uyutmak için değil uyandırmak için" bu güzel masalı anlatmışlar.
çok duygusalım be atam
firfor :9