- Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.
Kadınlar Kulübü'ne ücretsiz üye olmak için tıklayın...
Popüler Konu KARATAY DİYETİ ile yiyerek aç kalmadan zayıflıyoruz ve hastalıklardan kurtuluyoruz...
- Konu Sahibi gul_0663
- Başlangıç Tarihi
- 7 Temmuz 2010
- 6.960
- 3.747
VİTAMİN, MİNERAL VE ANTİOKSİDANLARDAN KAÇIŞ BAŞLADI
Amerika’ da ve Avrupa ülkelerinde adeta bir “vitamin-mineral-antioksidan çılgınlığı” yaşanıyor.
İnsanlar uzun yaşamak ölümcül hastalıklardan korunmak için avuç avuç hap içiyorlar ve bunlar için milyarlarca lira harcanıyor.
USA’ da 10 bin kişi üzerinde gerçekleştirilen bir çalışmada 2013 senesinde “kalsiyum, C vitamini ve balıkyağı hapı kullananların sayısının geçen seneye göre azaldığı” belirlendi.
ConsumerLab, e-posta okuyucuları arasında 2008’den beri her sene kasım ayında besin desteklerinin kullanılma oranlarını araştırıyor.
Vitamin ve besin destekleriyle ilgili soruları cevaplayanların çoğunu, günde ortalama 6.6 farklı besin desteği kullanan ve bu ürünler için aktif olarak bilgi almak isteyenler oluşturuyor.
Sorgulamaya göre vitamin, mineral ve esin desteklerini kullanım oranları ve geçen seneye göre değişiklikleri şöyle:
Balık yağı hapı yüzde 67.2 (geçen seneye göre yüzde 4.5 azalma)
Multivitaminler yüzde 63.8 (geçen seneye göre yüzde 1.6 azalma)
Ko-enzim Q10 yüzde 54.1 (değişiklik yok)
D vitamini yüzde 53.8 (yüzde 1.7 azalma)
B vitaminleri yüzde 43.1 (yüzde 1.1 azalma)
Kalsiyum yüzde 42.1 (yüzde 6.3 azalma)
Magnezyum yüzde 38.1 (değişiklik yok)
Probiyotikler yüzde 37.8 (yüzde 3.4 artma)
C vitamini yüzde 37 (yüzde 4.2 azalma)
Araştırmaya göre, daha önce kalsiyum kullanan kadınların oranının yüzde 57.8’ den yüzde 45.6’ ya, C vitamini kullanan erkeklerin oranının ise yüzde 42.3’ den yüzde 35’ e düştüğü görülüyor.
Balıkyağı hapı halen en çok kullanılan besin desteği olmakla beraber bunun tüketimi de hem erkeklerde hem kadınlarda geçen seneye göre yüzde 4.5 daha az.
Probiyotik kullanımında ise büyük bir sıçrama göze çarpıyor; probiyotik kullanan erkelerin oranı yüzde 30.5’ den yüzde 37.1’ e çıkmış durumda.
ConsumerLab Başkanı Tod Cooperman şunları söylüyor:
“Son senelerde birçok araştırmada vitamin, mineral ve benzeri ürünlerin sanıldığı kadar faydalı olmadıkları ve birçok riskleri olduğu ortaya çıktı.
Probiyotikler geçmişte daha çok hassas bağırsak sendromu olanlara tavsiye edilirdi ama bugün antibiyotiklere bağlı ishaller, bağırsak divertikülü ve hatta anksiyete için bile kullanılması isteniyor.
Fazla alınan kalsiyumun kalp-damar hastalıkları riskini, fazla C vitaminin de böbrek taşı ve katarakt risklerini artırdığı gösterildi.
Balıkyağı haplarının faydasının ise balık yemeyenler ve trigliserit yüksekliği olanlarla sınırlı olduğu biliniyor.”
Gelelim neticeye
BİR: Vitamin, mineral, yağ asitleri, antioksidanlar sağlıklı olmamız hastalıklardan korunmamız ve uzun yaşamamız için olmazsa olmaz besin ögeleri.
İKİ: Sağlıklı gıdalarla doğru beslenen insanların bu tür ürünleri almasına hiç gerek yok çünkü yediğimiz içtiğimiz gıdalarda bunların tümü yeterince bulunuyor.
ÜÇ: Buna karşılık çeşitli sebeplere bağlı olarak beslenmeleri bozuk veya belirli bir hastalığı olanların ise bu tür besin desteklerini almaları elbette faydalı.
DÖRT: Vitamin, mineral ve diğer tüm besin ögelerinin vücudun ihtiyacından fazla alınması ise fayda yerine zarar veriyor.
BEŞ: Bu tür ürünlere harcayacağınız paranızı sağlı gıdalara ayırırsanız hemen ağzınız tatlanır hem karnınız doyar ve hem de sağlıklı yaşarsınız.
ALTI: Bu tür ıvır-zıvır ürünlerden kaçışın giderek hızlanacağını tahmin ediyor ve diliyorum.
Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta
Amerika’ da ve Avrupa ülkelerinde adeta bir “vitamin-mineral-antioksidan çılgınlığı” yaşanıyor.
İnsanlar uzun yaşamak ölümcül hastalıklardan korunmak için avuç avuç hap içiyorlar ve bunlar için milyarlarca lira harcanıyor.
USA’ da 10 bin kişi üzerinde gerçekleştirilen bir çalışmada 2013 senesinde “kalsiyum, C vitamini ve balıkyağı hapı kullananların sayısının geçen seneye göre azaldığı” belirlendi.
ConsumerLab, e-posta okuyucuları arasında 2008’den beri her sene kasım ayında besin desteklerinin kullanılma oranlarını araştırıyor.
Vitamin ve besin destekleriyle ilgili soruları cevaplayanların çoğunu, günde ortalama 6.6 farklı besin desteği kullanan ve bu ürünler için aktif olarak bilgi almak isteyenler oluşturuyor.
Sorgulamaya göre vitamin, mineral ve esin desteklerini kullanım oranları ve geçen seneye göre değişiklikleri şöyle:
Balık yağı hapı yüzde 67.2 (geçen seneye göre yüzde 4.5 azalma)
Multivitaminler yüzde 63.8 (geçen seneye göre yüzde 1.6 azalma)
Ko-enzim Q10 yüzde 54.1 (değişiklik yok)
D vitamini yüzde 53.8 (yüzde 1.7 azalma)
B vitaminleri yüzde 43.1 (yüzde 1.1 azalma)
Kalsiyum yüzde 42.1 (yüzde 6.3 azalma)
Magnezyum yüzde 38.1 (değişiklik yok)
Probiyotikler yüzde 37.8 (yüzde 3.4 artma)
C vitamini yüzde 37 (yüzde 4.2 azalma)
Araştırmaya göre, daha önce kalsiyum kullanan kadınların oranının yüzde 57.8’ den yüzde 45.6’ ya, C vitamini kullanan erkeklerin oranının ise yüzde 42.3’ den yüzde 35’ e düştüğü görülüyor.
Balıkyağı hapı halen en çok kullanılan besin desteği olmakla beraber bunun tüketimi de hem erkeklerde hem kadınlarda geçen seneye göre yüzde 4.5 daha az.
Probiyotik kullanımında ise büyük bir sıçrama göze çarpıyor; probiyotik kullanan erkelerin oranı yüzde 30.5’ den yüzde 37.1’ e çıkmış durumda.
ConsumerLab Başkanı Tod Cooperman şunları söylüyor:
“Son senelerde birçok araştırmada vitamin, mineral ve benzeri ürünlerin sanıldığı kadar faydalı olmadıkları ve birçok riskleri olduğu ortaya çıktı.
Probiyotikler geçmişte daha çok hassas bağırsak sendromu olanlara tavsiye edilirdi ama bugün antibiyotiklere bağlı ishaller, bağırsak divertikülü ve hatta anksiyete için bile kullanılması isteniyor.
Fazla alınan kalsiyumun kalp-damar hastalıkları riskini, fazla C vitaminin de böbrek taşı ve katarakt risklerini artırdığı gösterildi.
Balıkyağı haplarının faydasının ise balık yemeyenler ve trigliserit yüksekliği olanlarla sınırlı olduğu biliniyor.”
Gelelim neticeye
BİR: Vitamin, mineral, yağ asitleri, antioksidanlar sağlıklı olmamız hastalıklardan korunmamız ve uzun yaşamamız için olmazsa olmaz besin ögeleri.
İKİ: Sağlıklı gıdalarla doğru beslenen insanların bu tür ürünleri almasına hiç gerek yok çünkü yediğimiz içtiğimiz gıdalarda bunların tümü yeterince bulunuyor.
ÜÇ: Buna karşılık çeşitli sebeplere bağlı olarak beslenmeleri bozuk veya belirli bir hastalığı olanların ise bu tür besin desteklerini almaları elbette faydalı.
DÖRT: Vitamin, mineral ve diğer tüm besin ögelerinin vücudun ihtiyacından fazla alınması ise fayda yerine zarar veriyor.
BEŞ: Bu tür ürünlere harcayacağınız paranızı sağlı gıdalara ayırırsanız hemen ağzınız tatlanır hem karnınız doyar ve hem de sağlıklı yaşarsınız.
ALTI: Bu tür ıvır-zıvır ürünlerden kaçışın giderek hızlanacağını tahmin ediyor ve diliyorum.
Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta
- 23 Ekim 2013
- 1.629
- 1.057
Canımm merhaba... inşallah korktuğuna uğramazsın vaktinde gelir yakışıklı... aceleci olacak annesi desene... yerinde duramadığına göre... sen stres yapma canım.. inşallah hayırlısıyla vaktinde kavuşursun...Hepinize merhabalar
En son buraya yazdigimda agrilarimdan bahsetmistim.doktorumu aradim ve muayeneye gittim...benim ağrılar sebepsiz değilmiş erken doğum riskim varmış ve kasılmalar başlamış : ((( doktorum henüz çok erken daha 31 haftalik en azindan 35-36 haftalik olsa kendini kurtarir bebek dedi..istirahat verdi, magnezyum verdi her sey yasakbunun uzerine küçük oğlum sanki hissetmis gibi inanilmaz huysuz gunlerdir gece uyumuyor saatlerce uyanik kalmak istiyor..eşim de ben de zombi gibi dolasiyoruz ortalikta...gelen giden yardim eden de yok sagolsunlar...böyle hamile ve depresif bu şekilde geçirmeye çalışıyorum gunlerimi....
dua edin arkadaslar inşallah erkenden gelmeye kalkmasın bebiş..daha yardimci da bulamadim maşallah asgari ücret istiyorlar. offf canim sıkkın neyse bana müsade...
- 8 Haziran 2010
- 6.067
- 2.654
merhaba bunun hem sağlık problemleri hem de psikolojik durumla ilgisi olabilir.. karatayda iştah patlamaları yaşanmıyor, acıkınca el titremesi gerginlik aşırı yeme isteği olmuyor. çünkü dilediğiniz kadar yiyebileceğinizi bilmek zihni rahat tutuyor. omega 3 desteği stresi önlüyor.
psikolojik etkisine gelince, ben psikoloji konusuna biraz ilgiliyim, diyet yaparken kilo vermemizi ve diyet yapmamızı engelleyen enteresan nedenler var.. başlıkları buraya kopyalayayım..
1.Zayıflamak çok zor ve kısıtlayıcı… Kendime sürekli engel olmam gerekiyor.
2.Bütün vaktimi alıyor. Kafam sürekli zayıflamakla meşgul (bu beklide bir kaçış) Kafama çok takılıyor. Bütün hayatım bu sanki. Kafam sürekli yediklerimin kalorileri ile meşgul
3.Ya başaramazsam?
4.İçimdeki ses: “Çok hayal edersin diyor”
5.Dünyada birçok problem varken ben sadece kilomu düşünüyorum. Kilo problemimi çok fazla düşündüğüm için, suçluluk hissediyorum. Bunu fazla düşünmek gereksiz. Düşünülecek daha önemli şeyler var.
6.Zayıf insanların yanında kendimi çirkin hissediyorum
7.Zayıflarsam daha mutlu olacağım. Eskiden mutluydum. Çünkü zayıftım.
8.Zayıfladığımda çevremdekilerin beğenisini ve takdirini toplayacağım.
9.Sürekli aklımdan yiyecek geçiyor.
10.Tatlı yediğim zaman kendimi mutlu hissediyorum
11.Kilo problemim ileriye bakmamı yapmam gerekenleri yapmamı engelliyor. Diğer yapacaklarımı erteliyorum.
12.Kilo almama neden olan bir sürü olumsuz etken var. Onlar değişmeden kilolarım devam edecek.
vs gibi düşünceler taşıyorsak bunlar da direnç oluşturuyor..
mesela başkalarından beklediğimiz takdir, zayıflarsak daha mutlu olacağımıza ilişkin düşünceler vs hep baskı oluşturuyor zihinde.. ne yediğimizden çok neden yediğimize bakmak gerek gerçekten..
EFT (emotional freedom technique- duygu özgürleştirme/serbest bırakma tekniği) diye bir yöntem var, duygular üzerinde iyileşme olumsuz duygulardan kurtulma olumlu duyguları pekiştirme için kullanılabilen bir yöntem.. diyette de yukardaki sorunlar üzerinden çalışma yapılabiliyor..
Evet gul abla burdan kopmamam gerek. Kitaplari okumustum aslinda bi tekrar edebilirim ana okurken tekrar gibi oluyor ya ikinci kezde ayni seyi cok zor okuyorum bunu biliyotum dyip deyip gecebiliyorum. Karatayin kitaplari da bol bol tekrarli. İlk okudugum kadar hevesli olamadim ve ilk kitabi hediye etmistim aileme. Simdi bi arkadasimda gordum kitabi istecem bugun ins tekear bi goz gezdircem.
- 8 Haziran 2010
- 6.067
- 2.654
- 8 Haziran 2010
- 6.067
- 2.654
çıtırlarım kedicik bir süre liste yapamayacak,,,,,o süre zarfında her hafta birisinin yapması gerekecek ,,bugün yapacak gönüllümüzparmak kaldırsın
ben yapayım ablacım o zaman, hedefine ulaşanlarda bir değişiklik oluyor mu? inşallah hallederim : )
TE="bluebottle, post: 37011299, member: 213639"]merhaba bunun hem sağlık problemleri hem de psikolojik durumla ilgisi olabilir.. karatayda iştah patlamaları yaşanmıyor, acıkınca el titremesi gerginlik aşırı yeme isteği olmuyor. çünkü dilediğiniz kadar yiyebileceğinizi bilmek zihni rahat tutuyor. omega 3 desteği stresi önlüyor.
psikolojik etkisine gelince, ben psikoloji konusuna biraz ilgiliyim, diyet yaparken kilo vermemizi ve diyet yapmamızı engelleyen enteresan nedenler var.. başlıkları buraya kopyalayayım..
1.Zayıflamak çok zor ve kısıtlayıcı… Kendime sürekli engel olmam gerekiyor.
2.Bütün vaktimi alıyor. Kafam sürekli zayıflamakla meşgul (bu beklide bir kaçış) Kafama çok takılıyor. Bütün hayatım bu sanki. Kafam sürekli yediklerimin kalorileri ile meşgul
3.Ya başaramazsam?
4.İçimdeki ses: “Çok hayal edersin diyor”
5.Dünyada birçok problem varken ben sadece kilomu düşünüyorum. Kilo problemimi çok fazla düşündüğüm için, suçluluk hissediyorum. Bunu fazla düşünmek gereksiz. Düşünülecek daha önemli şeyler var.
6.Zayıf insanların yanında kendimi çirkin hissediyorum
7.Zayıflarsam daha mutlu olacağım. Eskiden mutluydum. Çünkü zayıftım.
8.Zayıfladığımda çevremdekilerin beğenisini ve takdirini toplayacağım.
9.Sürekli aklımdan yiyecek geçiyor.
10.Tatlı yediğim zaman kendimi mutlu hissediyorum
11.Kilo problemim ileriye bakmamı yapmam gerekenleri yapmamı engelliyor. Diğer yapacaklarımı erteliyorum.
12.Kilo almama neden olan bir sürü olumsuz etken var. Onlar değişmeden kilolarım devam edecek.
vs gibi düşünceler taşıyorsak bunlar da direnç oluşturuyor..
mesela başkalarından beklediğimiz takdir, zayıflarsak daha mutlu olacağımıza ilişkin düşünceler vs hep baskı oluşturuyor zihinde.. ne yediğimizden çok neden yediğimize bakmak gerek gerçekten..
EFT (emotional freedom technique- duygu özgürleştirme/serbest bırakma tekniği) diye bir yöntem var, duygular üzerinde iyileşme olumsuz duygulardan kurtulma olumlu duyguları pekiştirme için kullanılabilen bir yöntem.. diyette de yukardaki sorunlar üzerinden çalışma yapılabiliyor..[/QUOTE]
EFT yontemini biliyorum bende daha once kizimi emzirebilmek icin yapmistim cunki sutum yoktu. Parmaklar ile vucudunn belirli yerlerine sozlu tekrarlarla vuruslar yapiliyor bunu diyorsun degil mi. Sutumde bir artis olmamisti ama cok fazla yapmadim.
- 29 Ağustos 2013
- 678
- 1.197
Sanada günaydın canım.Çoook iyi haftalar senim olsun baby.
Ben yaparım yazacaktım ama bluebottle ben yaparım demiş.çıtırlarım kedicik bir süre liste yapamayacak,,,,,o süre zarfında her hafta birisinin yapması gerekecek ,,bugün yapacak gönüllümüz
Zaten bende sporu tv nin karşısında yapıyorum oturduğumuz oda varya orda halıyıda kaldırıp atıyorum spor ayakkabımıda giyiyorum öyle daha motive oluyor yani kimsenin gelmeyeceğini bilsem koşu bandınıda koyucam evin ortasına.bi ara girdim iyi denk gelmişim
bende şekerli yiyeceklere özellikle tatlılara dayanamazdım yemeğe önce tatlıyla başlar yer kalırsa yemek yerdim, karataya başlamaya karar verdim ve 17 aydır bir dilim bile yemedim,,,önce kitaplarını en azından ilk kitabı okuyup beyne format atmak lazım ,,,karataya başlayınca doyana kadar yendiği için tatlıya ihtiyaç duyulmuyor , insülin direncini kırmak lazım önce....
- 8 Haziran 2010
- 6.067
- 2.654
doğru duygularla çalışmamışsındır canım, duyguyu ve cümleleri doğru tespit etmek sonuç almak için önemli..
eğer diyet konusunda çalışmak istersen set up ve hatırlatıcı cümleleri gönderebilirim.
- 7 Temmuz 2010
- 6.960
- 3.747
Ramazan bayramında, baklava vs. yemedim hiç. İnşallah bu bayramda yemem.
- 7 Temmuz 2010
- 6.960
- 3.747
Lavaşta yiyormuydu, dün lavaş yedimde yine, kahvaltıda.karatayı dinliyorum tvden, yılda 1 kere 1 dilim baklava yiyormuş yaşasın
- 8 Haziran 2010
- 6.067
- 2.654
Lavaşta yiyormuydu, dün lavaş yedimde yine, kahvaltıda.
pide yiyebilirsiniz ramazanda dedi, insanız neticede dedi bol tereyağıyla yiyin dedi, ama ekmek az olacak tabi..
karpuz da yiyin hiçbi sağlık sorununuz yoksa dedi, dün baya bir hoşgörülü gördüm canan hocayı
- 29 Ağustos 2013
- 678
- 1.197
Afiyet olsun cicimLavaşta yiyormuydu, dün lavaş yedimde yine, kahvaltıda.
- 7 Temmuz 2010
- 6.960
- 3.747
Gittikçe bazı fikirlerini biraz yumuşatıyor. Bak ben yemiştim karpuzu, sağlık sorunum yok zaten. Ama dün o lavaş ne güzeldi ya.pide yiyebilirsiniz ramazanda dedi, insanız neticede dedi bol tereyağıyla yiyin dedi, ama ekmek az olacak tabi..
karpuz da yiyin hiçbi sağlık sorununuz yoksa dedi, dün baya bir hoşgörülü gördüm canan hocayı
- 7 Temmuz 2010
- 6.960
- 3.747
- 7 Temmuz 2010
- 6.960
- 3.747
Programın ismini hatırlıyormusun, tekrarını yayınlıyorlarsa web sitelerinde dinleyeyim bende, hangi kanaldı.pide yiyebilirsiniz ramazanda dedi, insanız neticede dedi bol tereyağıyla yiyin dedi, ama ekmek az olacak tabi..
karpuz da yiyin hiçbi sağlık sorununuz yoksa dedi, dün baya bir hoşgörülü gördüm canan hocayı
- 7 Temmuz 2010
- 6.960
- 3.747
Ben seni gördüğümde gayet zayıftın. Artık 4-5 kaşığa çıkartabilirsin.
Benzer Konular
