İşin üzücü tarafı siz de üzüme baka baka kararıyorsunuz.
Ben evde geçen tatile tatil demezdim.
Şimdi üzerimi giyinmek zor gelir oldu.
Kanepede popo izlerimiz çıktı aynı yere yatmaktan.
Hiç iyi bir şey değil ama insan yanındaki kişiden çok etkileniyor maalesef.. :S
Acaba onu esas mutlu edenin böyle ev hayatı olduğuna mı karar verdi.
Hani o kadar dolu yaşayan ve bundan zevk alan adam muhakkak özler diye düşünüyorum.
Aynen öyle... Benim de bir yarım ona benzedi; diğer yarım da ona dönüşürse ben ben olmaktan çıkacağım iyice.
Bilmiyorum, birkaç arkadaş hani hızlı yaşadı, yaşanacakları bitirdi, şimdi oturuşa geçti tarzında yorumladılar bu mevzuyu. Bunu da düşünüyorum, hani bitti mi, doydu mu aksiyonlara diyorum. Ama bu kadar bilindik, bu kadar rutin, bu kadar rayında bir hayat... Yaşımıza gitmiyor. Artık gençliğimizin son düzlüğündeyiz; öyle zamanlar gelecek ki uykusuzluğa dayanamayacağız eskisi gibi, biraz yüksek volüm müziği dinlemeyi kafamız götürmeyecek, bu bacaklar bir daha bu kadar hızlı koşamayacak... Anlıyorsunuz beni. Ev hayatı arasına yaşımızın hakkını verecek birkaç şey serpiştirmek için son fırsatlar bunlar. Ben bir şeyler ayarlasam şikayet etmez, ama kendi kendine bir girişimde de bulunmaz.
Öylece salmış gibi ipleri.
En azından eşiniz ev işi yapıyor oğlunuzda sakin mizaçlı anladığım kadarıyla.Bazılarımız için bu bile büyük nimet..
Bunu inkar etmiyorum zaten. Çoğu kez "Bana verilmiş bir hediye gibisin" dediğim oldu yüzüne bile. Ancak işin ayrı yanı, onun tamamen dönüşmesi. Biz iki arkadaştık eş olmadan önce; aslında onu tanıdığım için ondan "fazla" şey istemediğimi düşünüyorum. Ondan, onda olanı geri istiyorum sadece. Biraz bile olsa yetecek.
Hep beklemeseniz , biraz da siz plan program yapıp , direkt sunsaniz.
"Yapalım edelim" moduda bazen insanın içine tembellik kaçırabilir.
Mesela sizin yerinizde olsam , eskiden bu kadar aktifsem , şikayet etmek yerine, yapmak istediklerimi yapardım.
Motorun aküsünün bitmesine izin vermezdim. Tavan arasında sönük tekerlekli bisiklet kalmazdı.
Bunun için de hatırlatma asla yapmazdım dediğim gibi.
Ben yaparım , eşim mecburen bir süre sonra beni izler.
Yorulmuş, dinlenme evresi demek ki eşinizin. Ondan beklentilerinizde onu daha çok yoruyordur.
Hep beklemede değilim, sadece son aylarda "Niçin uğraşıyorum ki?" moduna girip beklemeye aldım kendimi.
Bizim bir sünnet fotoğrafı maceramız var mesela; ittir kaktır adamı götürdüğüm, anlatayım bir örnek olarak, daha anlaşılır olacak:
Oğlumuzu sünnet ettirdik, dedim ki "Öyle kutlamaydı filan gerek yok nasılsa, ama kendisine de hatıra kalması için şöyle stüdyoda bi aile fotoğrafı çektirelim, çocuk sünnetlik giysin, öyle bi hatıra olsun" ... Tamam olsun dedi.
Yarın öbür gün derken üzerinden 2 ay geçti. En sonunda kalktım gittim, fotoğrafçı ile konuştum, gün ayarladım, kıyafetleri hazırladım vs. Çekime gideceğimiz gün düz ancak şık bir elbise giydim, adama baktım ki kot-spor ayakkabı giymiş. "Hayatım bak bu giyimin bu fotoğraf çekimine uygun değil" dedim, dinletemedim. "Saçlarını güzel bir kesim yaptırsana, bahane ile eski mahallendeki arkadaşlarını da görmüş olursun (Berber mahalleden arkadaşı), bu saç tipi yaşını büyük gösteriyor" dedim. "Ben iyiyim böyle canım" dedi geçti... Bunlara da ses etmedim, çekim yapıldı bitti. Bu cumartesi günü fotoğrafları alacaktık, yine unuttu. Yine bu kadın hatırlatacak, yine bu kadın tüm ailesinin ajandası olacak... Unutmaya hakkım yok benim, hep itelemeliyim, hep planlamalıyım.
Artık dinlenmek, biraz ipleri salmak, bacak bacak üstüne atıp hayatımın manzarasına dalmak istiyorum.
Ve rutin de kırılsın, alsın götürsün beni peşi sıra... Sürüklesin bir yerlere istiyorum.
O yorulmuyor, ben yoruluyorum.
Anlattığınızın kadın versiyonıyum doymuşluk diyelim buna ben sabah eve girip 1saat sonra işe giden biriydim
Şimdi ise huzurluyum insan değişiyor alışkanlıklar değişiyor minimalist yaşamı benimsedim
Herkesin heyecan duyduğu şeyleri çok küçükken yaşadım ulaşılmaz bişey kalmadı hayatımda
Tek derdim çocuğumun iyi eğitim almaso
Mutlu olması
"Yaşadım bitti, her şeyi yaşadım, doydum" diyebilecek kişilerin başında geliyor olabilirim.
Ama bu tokluk ya da tazelik hissi yapı ile alakalı bir şey.
Uzun uzun anlatmaya lüzum görmüyorum, sadece şunu söyleyebilirim ki, sigara-koltuk-pc üçgeninde içimdeki maceracı kadını kafesleyip öldürmeye, değil kocamın, benim bile hakkım yok.