Programı siz yapsanız katılmıyor yada isteksiz mi katılıyor?
Bir süre siz güdün...
Öte yandan Bazı şeyler anne-baba olunca değişebiliyor gerçekten. Biz motorla kaza atlattık, yine de kullanıyorduk, ama hamile olduğumu ogrendigim hafta eşim sattı :)
Sonradan bazı kararlar alırken daha güvenli ve garanti olana yöneldik ister istemez.
sosyal hayatımıza sınırlar geldi elbet ama pekte değişmedi... dalış, kayak, doğa yürüyüşleri, kısa haftasonu seyahatleri yine yapıyoruz. Oğlum da bize katıldı keyifli oldu...
Çocuktan sonra akşam programları eskisi gibi degil, bir de bir yere giderken aman oyun alanı olsun, çocuk için de aktivite olsun derdimiz oluyor, ara sıra bu durum can sıksa da iyiyiz :)
Kimi insan bu kadar programlı yada seçici olmaktan yorulur hiç yapmam daha iyi moduna girer. Belki öyle bir şeydir..
Benim yaptığım programa uyar, öyle "Ne gereği var" diye sızlanmaz da pek. Ama işte ben o programı yapana kadar artık sıkıntıdan içim 8e katlanmış filan oluyor. Görürdü, fark ederdi; şimdi ona göre hiçbir sorun yok ortada.
Garantici olma kısmını anlarım, çocuk sonrası bu duygu bende de oluştu; daha hız kestik, daha güvenli yöntemlere yöneldik hayatımız için. Maddi olarak da gelecek planı hazırlama kısmına kadar gider yani bu garantici olma mevzusu. Bu hal ise bu hissiyattan daha farklı, yani en azından ben öyle düşünüyorum.
Onun rutin hayattan memnuniyeti, beni daha sinirli biri yapıyor gün geçtikçe. Zincirleme bi reaksiyon gibi... Bilmiyorum ya ifade edemiyorum tam.
En çok bu yüzden çocuk düşünmüyoruz biz işte. O çocuk oldumu istesende ıstemesende böyle olunuyor çünkü. Şimdi çocuk küçük olabılır sonra ne olacak? Motoru kenarı itip araba almanız yada?
Biz üç senelik evliyiz. Evet eşim işi geregı kumas pantolon, gömlek, kravat takar ama işten çıkınca :)) o dedıgın yırtık kotunu yine giyer, deri motosiklet ceketini yine çeker üstüne... Özümüzü kaybetmedik. Ha uzun zamandır uzun turlar yapamıyoruz bizde. ilk yıl 5 sehır dolasmıştık motorla, bazen gunu bırlık geceden atlar yakın sehırlere kacardık filan. Şimdi bikaç saatliğine dışarı çıkabılıyoruz ama sebebi içimizin ölmesi değil şu önümüzdeki son 2 ayıda atlatırsak yine uçup kacacagız kısmetse.
Tutku duydugunuz seyleri kaybedersenız, fazla sorumluluk yüklenırsenız malesef bu yola gırersınız bu yoldan nasıl dönülür bılmıyorum. Çoluk çocukla o özlediğiniz hayatı yasamanız çok zor. Bu yüzden keşke hazır olmayı bekleseydınız.
Hazırdık, her ne kadar hazırız desek de, çocuk için cidden tam manasıyla hazır olunmuyor. Biz maddi ve manevi olarak kendimizi elimizden geldiğince çocuklu bir hayata hazırladık, hayallerini bile kurduk. Hani şey gibi atıyorum "Kızımızla/oğlumuzla şuraları şuraları gezeriz, şu konserlere götürürüz ohhoo ne güzel eğleneceğiz yav" modundaydık.
Sebep çocuk mu bilemeyeceğim ama, yorulduk sanırım. Hamilelik ve doğum süreci zordu, ama çevremizde dört dönen, yardım alabildiğimiz insanlarla çevriliydik, şanslıydık bu konuda. Baş başa kalmalarımız azalmıştı, doktor da bu yüzden bisiklete atlayın gidin baş başa vb. tavsiyelerde bulundu. Ama o nazik totolarımız yerinden bir türlü kalkmadı.
Ben de evlendikten sonra bekarlığımda yaşadığım o anormal hareketleri günleri aramaz oldum.
Duruldum sanki. O hayatın aslında beni yormuş olduğunu, dinginliği yaşadığımda anladım. Doygunluk hissi de var. Yeni bir hayatın yaşattığı keyifler de..
Eşiniz kadar olmasa da kendimi bekarlığımla kıyaslayınca maksimum fark görüyorum. Biraz hareketlenmesi lazım yani o kadar da teslim etmeseydi kendisini iyiydi ama.. iş yine sizin program yapmalarınıza düşüyor. Yapıyorsunuz ama bahane buluyor sürekli sanırım. Bir arkadaşım bu sebepten boşandı. Ancak Arzu ettiği hayatı yaşayamıyor ve eşine geri dönmeye çalışıyor. Sizinki o aşamada değil ama böyle evlilikler var ve çözülebileceğini sanmıyorum. Bu arada anlatım tarzınıza bayıldım, kitap yazsanız da okusak bir solukta :)
Teşekkür ederim.
Valla bilmiyorum, bu çeşit bir uyumsuzluk için evlilik bitirilir mi, daha doğrusu bitirilmeli mi?
Diyorum bazen, çok şey bekliyorsun, yaşının kadını ol biraz, giy kalem eteğini, saçını topla şıkır şıkır takıl annenin teyzenin peşine günden güne kısır börek yaşa git... Olmuyor. Yapamıyorum. Bu yok benim içimde, tamamen durulamıyorum.
Önceden iş hayatındaydım, o yoğunluğun içinde akşam eve gelip nakavt olan boksör gibi seriliyordum koltuğa. O haldeyken bile hafta sonları kolundan tutup dışarılara sürükleyen ben oluyordum.
Buyudunuz.Esin senden once buyumus.
Bebeginden baska dusunecegin birsey yok sanirim evde su siralar neden bekliyorsun sen ayarla al oteli gidiyoruz de anlattigin adam buna itiraz etmez bence.
Eşim bana nazaran olgun bir insan zaten. Benim öfkelenebileceğim pek çok konuda serin kalabilen, daha çözüm odaklı biri. Ama bu büyümek değil, yapı ile alakalı bir şey. İsterdim ben de memnun olayım şu halden ve umursamayayım. Ama umursayacak fıtrattayım.
Şimdi kıyın kıyın otel bakıyor işte... Bilmiyorum ne ile çıkıp gelecek karşıma.