İçine emekli kaçan, tam zamanlı ev erkeği eşim

hanfendicim bu önerileri denemeyen birine güzel öğütler vermişsiniz
Ama üye gayet aktif bi hayatı , hobileri var Zaten :KK66: evde örgü örüp altın gününe bağlamak dizleri çıkmış pijama ile evde oturmak istemiyorum diyen biri zaten ..
Ayrıca kudurmak kelimesi hos olmamış daha seçici kelimeler kullanabiliriz değil mi ?
Kaldi ki bunaldıysan yorum yapmasaydın keske üzmeseydin tatlı canını..

Herkesin kocası kendine mükemmel ve iyi baba
Zaten üye de bebeğine ilgili baba olduğunu kendine de iyi bir eş olduğunu belirtmiş ..

Eskiyi özlediğini söylemiş sadece uc birim bes birim hayatlar değil konu ..

Yapmayın Allah askına kursa git mi cevap eskiye dönelim konusuna kursa git ..

canım benim yorumumu beğenmediysen sen de bana yorum yapmayıp tatlı canını üzmeseydin keşke bırak da konu sahibi karar versin benim yorumuma sen değil.
ayrıca farkında isen ben ne kadar aktif bir hayatım olduğunu yazdım üç beş birimden kastımı algılamadı isen bu benim problemim değil. konu sahibine anlatmaya çabalıyorum hayatını kocasının hayatına bağlamamasını.. kendisi söylüyor daha önce çalışırken artık evde oturduğunu belli ki ev hayatı onu bunaltmış ve ister istemez eşinden hareket bekliyor. üyenin gayet aktif bir hayatı da yok, arkadaşım yok burada diyor alıntıladığım cümleye bakarsan. ayrıca dediğim gibi çalışmadığını da belirtmiş.
sırf anlayabil diye cevap yazdım ama rica ediyorum yorum yapma çünkü muhatabım sen değilsin konu sahibi manasız polemiklere gerek yok.
 
canım benim yorumumu beğenmediysen sen de bana yorum yapmayıp tatlı canını üzmeseydin keşke bırak da konu sahibi karar versin benim yorumuma sen değil.
ayrıca farkında isen ben ne kadar aktif bir hayatım olduğunu yazdım üç beş birimden kastımı algılamadı isen bu benim problemim değil. konu sahibine anlatmaya çabalıyorum hayatını kocasının hayatına bağlamamasını.. kendisi söylüyor daha önce çalışırken artık evde oturduğunu belli ki ev hayatı onu bunaltmış ve ister istemez eşinden hareket bekliyor. üyenin gayet aktif bir hayatı da yok, arkadaşım yok burada diyor alıntıladığım cümleye bakarsan. ayrıca dediğim gibi çalışmadığını da belirtmiş.
sırf anlayabil diye cevap yazdım ama rica ediyorum yorum yapma çünkü muhatabım sen değilsin konu sahibi manasız polemiklere gerek yok.
Kardeş
Aktif hayatı var bu bir
İkincisi ben gayet iyi anlarım merak etme senin su cümleni mi anlayamıcam bak sen :)
Çok bilimsel yazılar yazıyorsun parantez içinde daha açıklayıcı ol tabi

benim cumlelerimle bana yazıyor bide anladın mı diyorsun cidden komik :)
 
canım benim yorumumu beğenmediysen sen de bana yorum yapmayıp tatlı canını üzmeseydin keşke bırak da konu sahibi karar versin benim yorumuma sen değil.
ayrıca farkında isen ben ne kadar aktif bir hayatım olduğunu yazdım üç beş birimden kastımı algılamadı isen bu benim problemim değil. konu sahibine anlatmaya çabalıyorum hayatını kocasının hayatına bağlamamasını.. kendisi söylüyor daha önce çalışırken artık evde oturduğunu belli ki ev hayatı onu bunaltmış ve ister istemez eşinden hareket bekliyor. üyenin gayet aktif bir hayatı da yok, arkadaşım yok burada diyor alıntıladığım cümleye bakarsan. ayrıca dediğim gibi çalışmadığını da belirtmiş.
sırf anlayabil diye cevap yazdım ama rica ediyorum yorum yapma çünkü muhatabım sen değilsin konu sahibi manasız polemiklere gerek yok.
İnsanların arkadaşı olmayınca çalışmayınca hobileri olmuyor mu ?

Eşiyle vakit geçirmek istiyorum kursa git kursa
Ay cağnımm biz tüyotro yapıyoruhh coh aktifik kocamın uc parseli benim tam yeddiii metre yasam alanım var

Bacımmm senin parsel guccükkk :)
 
Hanımlar, bilmiyorum ne kadar dert ne kadar değil ama baştan "Allahtan belanı mı istiyorsun?" diyecekleri şöyle sağa doğru alalım, haklısınız, sanırım biraz bela istiyorum.

Nasıl anlatsam, toparlasam bilemiyorum, hani böyle ufak ufak sorunlar olur da sorun değilmiş gibi görünür, fakat totalde dev bir problemi oluştururlar ya; benim de eşimle aramdakiler, böyle şeyler, bir birikim, adı belirsiz bir uyumsuzluk, bir umursamazlık, bir kabulleniş ve vitesi boşa alma gibi bir şey.

Eşimle çocukluk arkadaşıyız, hemfikir olduğumuz noktalar çoktur, yıkıcı kavgalar yaşamayız, daha doğrusu tartışmaları toparlar uzatmayız. Ama karakter olarak iki zıt insanın bir araya gelmesi ile oluşmuş 60 yaş üstü kafası bir evliliğin içine hapsolduk sanki. Daha açık anlatmaya çalışayım; eşim dönüştü... O maceracı, yer yer serseri ruhlu adam, ev-iş arasında ömür tüketen, yırtık kot pantolondan kumaş pantolona dikey geçiş yapan, akşam üstü çayını içip meyvesini soyan 30 yaşında bir dede haline geldi. Sevgili olduğumuz zamanki fotoğrafı ile şimdiki fotoğrafını yan yana koyup after before capsi yapsam, insanlar evlilikten soğur yani öyle bir şey olduk biz.

Paragraf paragraf övmeyeyim adamı, iyi, ilgili bir baba, anlayışlı ve uysal bir eş kendisi; belki aylardır eve ellemiyorum, kendisi kıyın kıyın temizlik yapar, yemek olmasa ses etmez kendisi hazırlar, çocuğumuzun altını değiştirir, üstünü giydirir, mamasını yedirir eder vs. Dışarıdan bakıldığında belki de ideal bir koca, ama bana bu yetmiyor hanımlar. Sırtında çantasıyla şehir şehir gezen bir kadındım ben, gecenin bir vakti canı sıkıldığı için kalkıp bi bilet alıp çat kapı arkadaşlarıma giden, motor üzerinde saçlarını savuran, belki 80lerin ucuz asi gençliği gibi ruhuna estiğince yaşayan biriydim. Eşim de öyleydi... Cıstak cıstak ortamlarda bulunur, motorumuza atlar dağ yollarında patikalar keşfetmeye çıkardık. Ne zaman ki evlendik... Adamın içine evlilik mi kaçtı ne oldu, bilmiyorum, nasıl izah etsem daha... Durduk. Bir rutine bağladık, bugünden 4 ay sonramızı bile tahmin edebiliyorum öyle söyleyeyim.

Bunu konuştuk da karşılıklı, dedim böyleyken böyle; içimin çürüdüğünü hissediyorum, sanki yaşımın iki katı kadarım... İstiyorum ki fark et bizi "Gangsta, sende yolunda gitmeyen bir şeyler var, çok kabuğuna çekildin, deli gibi sigara içer oldun. İçini sıkan şey nedir, gel kalkalım gidelim hemen şimdi, yollar boyu sohbet edelim, bangır bangır müzik açıp bağıra bağıra şarkılar söyleyelim, seni böyle solgun görmeye dayanamıyorum" demeni istedim, bekledim dedim. "Görmüyorsun" dedim. "Çocuğumuz henüz anne ve babasının birkaç günlük yokluğunu idrak edebilecek, peşimize takılacak yaşta değil, annelerimiz gözümüz kapalı emanet edebileceğimiz insanlar, bu nimeti değerlendirelim, hadi kaçalım, yok olalım biraz ortalıktan diyemiyorsun" dedim.

Öylece dinledi...
Otel bakıyor şimdi, ama biliyorum sünecek, belki aylar bulacak belki sene... O kadar memnun, o kadar umursamaz ve unutkan ki...

Doğum sonrası sinirsel olarak yıprandığım bir dönem yaşadım, bu dönemde psikolojik destek de aldım, evliliğimiz boyunca yapmadığımız kadar kavgayı art arda yapınca çift terapisi de aldık kendi doktorumdan. "Baş başa kalın, uzun yürüyüşlere çıkın, bisiklet turlarına katılın, hiç konuşmasanız bile kmlerce öylece bisiklet sürün" dedi. Çatıda atılı, lastiklerinin havası inmış bisikleti var, güya onu yaptıracaktı, güya bana da ikinci el bir bisiklet alacaktık da düşecektik yollara iki ergen gibi. Ne oldu? Lafta kaldı, unutuldu. 7-8 kez tekrar etmekten ve "Tamam ayarlayalım" lafını duyup boşlukta beklemekten sıkıldım. İstiyorum ki bu adam benim bir adım önüme geçsin, istiyorum ki unutma lüksüm olsun, istiyorum ki içindeki o tembel emekli artık ölsün.

Daha çok konu var, parça parça oradan oraya atlıyor gibi oluyorum kusura bakmayın, ama böyle böyle birikiyor. Belki doğru ifade bile edemiyorum. Başından beri böyle biri olsa, hani üzerine toprak serpilmiş bir modda olsa beklenti de yapmayacağım, diyeceğim "Kızım Gangsta, malzeme bu, dahası yok, başından beri böyleydi" deyip geçeceğim ama böyle değildi işte, bu kadar rutin, bu kadar evcil bir adam değildi.

Bekar evinde yaşardı, ailesi ile oturmazdı; üni. zamanı oldukça haylazdı, hani serseriydi desem olacak, beni de bu tavırları etkilemişti açıkçası. Çünkü ben de öyleydim. Şimdiyse... Neyse işte, böyle. Ne yapayım bilmiyorum. Kaç kere konuştum kaç kere söyledim, kaç kere restleştim. Huy mudur karakter midir, adam evlendi de özünü mü buldu nedir artık bilmiyorum, bilemiyorum.

Daha geçen gün mesela, bizim motora alıcı çıkmış; arabayı aldıktan sonra motoru bir kenara atmıştık. Durduk yere sigortasıydı bilmem nesiydi masraf çıkarmasın diye satalım dedik; 2-3 haftaya kadar satışı verilecek. Dedim ki "Hadi gel son kez motorla çıkalım gezelim, rüzgar yalasın yüzümüzü, basalım gidelim bir yerlere" ve cevap olarak "Aküsü boşalmış" dedi. Ya çok mu zor bir aküyü şarj ettirmek, çok mu zor?! Zaten araba alındığından beri aman trafiğe girmeyelim hüff modunda eve kapattık kendimizi, adam akü boş deyip geçti ya. Hatıralar gidiyor, ömür tükeniyor görmüyor.

Neyse ya valla yaz yaz bitiremem. Böyle aptal bir hal içindeyim, bilmiyorum ben mi uyumsuzum abartıyorum. Huy deyip geçemiyorum da. İnadına her işte yavaş, inadına rahat, inadına monoton. Ölüyorum ya... Ruhum eriyor, neden böyle olduk, ne zaman evli çocuklu mutlu aşırı doz aile saadetinden boğulacak kıvama geldik, nerede heyecanımızı yitirdik bilmiyorum. Tek bildiğim şey, içim delicesine sıkılıyor ve heveslerim günden güne bitiyor.

Okuduğunuz için teşekkür ederim, iç dökme gibi oldu artık kusura bakmayın.
Eşin sana o kadar yardım ediyor, Üzerindeki yükü o kadar hafifletmişki sen bu enerjini koruyabiliyorsun. Hem evin işini yapıyor, hem bebekle ilgileniyor. Bütün bunları tek başına yapıp bir de eşinin anlayışsızlığıyla uğraşan kadınları düşün. Adamcağız ,sorumluluk hissetmiş, olgunlaşmış, yuvasına kanatlarını germiş. Belki de motorla gezmenin risklerini (artık baba olduğu için) düşünür olmuş. Ben eşinin büyüyüp, olgunlaştığını düşünüyorum. Ama o ergen kafası mutlaka içinde bir yerlerdedir. ev işleri ve bebek bakımında ona yardım edersen :KK70: o da biraz nefes alır ve seni gezmeye götürür.
 
Bi de şu iki günlük banlı süremde yaşadığımız birkaç gelişme var; onları anlatacaktım size.

Pazar günü, oğlan için alış-verişe çıkacaktık; biberon ucunun değişme zamanı gelmişti, kendine güveni gelsin diye basit bir yürüteç de alalım, öyle birkaç bebe mağazasına uğrayalım dedik, çıktık. Sonrasında arabada konuşmaya başladık, tatil planı yapıyordu en son biliyorsunuz. Urfa Balıklı göl filan, öyle gezelim filan diye planlıyormuş. (Yine bol huzur dolu ve aksiyonsuz bir plan)... Dedim "Sen git gez, ben istemiyorum o tür bir tatili". "Ben sana uyarım, sen ne düşünüyorsun, kafanda nasıl bir tatil var?" filan diye sordu. Artık ben de o anda ne varsa döküldüm kızlar.

"Açayım anlatayım iyice yerleştir kafana, bana hareket lazım, kendini maddi olarak da hazırla, paraşüttür, dalıştır, safaridir, vs vs... Bunları istiyorum. Bir otel odasına kapanıp, deniz-kum-güneş arasına yayılıp, mideyi tıka basa doldurup tatil boyunca yatmak istemiyorum; o tatili burada da yaparım ben. Ben artık kendine gel istiyorum, oradan oraya koşacağımız, kıçımızın yer görmeyeceği, eski zamanlarımızdaki gibi bir gece, bir gündüz istiyorum. Ben eski beni, eski eşimi özlüyorum. Bakıyorum, aşık olduğum adam bu değil, seni tanıyamıyorum. Toparla kendini artık, al üzerimden şu evliliği" vs vs... Konuştum da konuştum.

Sonra "Hala üzerime olmayan kıyafetlerim var ve senin de şu emekli enişte tipinden fenalık geldi bana" dedim (Doğum sonrası kilo vermeme rağmen hala eski formuma dönemedim)
O da "Tamam, hazır dışarı çıkmışken, bize de bir şeyler bakalım. Sen seç istediğin gibi, itiraz etmeyeceğim" dedi.
Kot kapridir, yaşının tişörtleridir, kot pantolondur pek çok şey denedi seçtiklerimden. O sırada aynada kendine bakarken "Benim vücut nolmuş? Bozulmuş ya" dedi. "Ne zannediyordun, göbeklendin oturmaktan, omuzların küçüldü, dedeye dönüştün" dedim. "Bize hareket şart olmuş" filan dedi... Sonunda, kendi tipinin ne hale geldiğini anladı biraz ya, o kadar sevindim ki. O çökkün suratını görebildi aynada.

Sonrasında işte şorttur, birkaç bir şeydir bana da aldık, ıvır zıvır topladık çıktık.

Banlı olduğum sürede, kendi kendime yazdım öyle 3-4 sayfa; biraz rahatlamak adına. Hem de dedim ban kalkınca konuma atayım yazdığımı, daha anlaşılır olsun, daha net olsun, kendimi de tanıtmış olayım yanlış anlamaya mahal olmasın, daha bir çözüm odaklı yorumlar alabileyim filan diye. Sonra ondan da vazgeçtim, ne bileyim şu en alakasız konuda bile kimisi geliyor annelik yarışına giriyor benle kendi çapında "Yok çocuğumsuz olamam, çocuğumsuz eğlenemem" diye. Gerek yok ya kendimi bu kadar açmaya, nasıl olsa anlamak istemeyen inadına anlamıyor dedim ve o yazdıklarımı yeniden düzenleyip, eşime göndereceğim bir mektup haline getirmeye karar verdim. Belki işite işite duymaz hale gelmiştir, okursa, daha etkili olur diye düşündüm.

Neyse işte böyle...
Bir şeyler değişecek gibi ya, bakalım ne olacak.

çok güzel bir gelişme
demek ki eşiniz farkında değilmiş ne kadar değiştiğinin
inşallah yine eski günlerinize geri dönersiniz
 
evet sorun belli oldu bence. ben ilk yazdığını öyle romantik okuyup ay canıım diyenlerden değilim canım. tam tersine macera allah macera dedikçe ben bunaldım. artık çalışmıyorsun belli ki önceden iş hayatındaydım dediğin kısmı da okudum. kendine ait bir hayatın mı kalmadı o kısmı da tam bilemiyorum ama göstergelerden o çıkıyor. kendini yoracak bir hayatın yok bence ve oldukça yorulan kocanın dinlenmesine fırsat vermiyorsun bana kalırsa.
belli ki adam yaşamış doymuş ama sen bir program yaptığında da sana uyuyor işte yapmayalım istemiyorum da demiyor.
senin ilacın kendinde. kocandan bekleme hayatı. kendine hayat kur. kurslara mı gidiyorsun, etkinliklere mi katılıyorsun yap ille arkadaşa gerek yok. arkadaş da edinirsin böylece. eşinle de sakinliği yaşa.. karı koca sürekli kuduracak diye bir kaide yok bence.
bak benim eşimle ortak hayatım 3 birimse kendi hayatım 5 birimdir eşimin de kendi hayatı 5 birimdir. çalışıyorum, 12 senedir aktif tiyatroculuk yapıyorum, çocuğum var ve sporcu olması için çaba sarf ediyoruz yani ben yoğunum koca yoğun kocaya kitlemedim kendimi o da bana kitlemedi kendini. bizde de bi organizasyon yapılıyorsa 10 taneden 9unu ben yaparım. artık şikayet etmemeyi öğrendim çünkü birbirimizle ortak anlarımız olduğu kadar kendi hayatlarımız da var ve birbirimizi çok da güzel saygı gösteriyoruz. tatildir etkinliktir birlikte yapacağımız şeyler olduğunda da beni üzmüyor çok spesifik bi isteği yoksa kararı da bana bırakıyor. çocuğumla da müthiş ilgili bir baba. ya ben daha Allahtan belamı mı isteyim diyorum. bekar hayatı diye bir şey yok artık birlikte uyum yakalamaya çalışmak var.

Ben böyle düz anlatınca, sizin aklınızda sanırım işi bıraktıktan sonra boşluktan eşine saran biri gibi canlandım. Aksine, ben kendimi oyalayacak ve hatta insanlarla karşılıklı faydalanabileceğimiz pek çok etkinlikte yer aldım, alıyorum zaten. Mesela eylül sonu için bir resim sergisi hedefi koydum; oğlumdan fırsat buldukça masama geçip yeni çizim ve boyamalara başlıyor, sürdürüyorum. Hatta babamı da ikna ettim, baba-kız sergi açacağız inşallah.

Bunun haricinde 2 ay kadar spora gittim, orada da arkadaşlar edindim, annemlerin teyzoşlu kısır günlerine kadar girdim. Zamanım oldukça dolu yani. Her ne kadar şu ara kendimi salmış olsam da, dopdolu.

Ben de birimlerle anlatayım sizin dilinizde:

Eşim, evlenmeden önce 5te 4 birim serseri bir erkekti. 1 birim, tutarlı bir insan olduğu için uyumluydu.
Ben belki ona nazaran 5te 5 daha hoppa bir kadındım; ancak benim de ev kadını olarak tabir edebileceğim uyumlu bir yanım elbette vardı.

Eski sevgilimden, evlilikti, anneydi, çocuğun adına kadar belirlemelerdi filan kendi kendine gelin güvey olduğu ve beni sık boğaz ettiğim için ayrılmıştım ve eşim arkadaşım olarak bu sevgililik-tanıma-ayrılma süreçlerinde beni bilen, ne istediğimi anlayan birisi, dert ortağı olarak yanımdaydı. Hani şu geyik vardır ya "Evlenemezsek, baktık yaşımız da geçiyor, birbirimizle evlenelim bari" muhabbeti bile geçti aramızda.

Zaten günün birinde tabiri caizse birbirimize yan gözle baktığımız bir kıvılcım çaktı aramızda ve çok uzatmadan evleniverdik.
Evlendikten sonra sene sene, 5te 3, 5te 2, 5te 1 derken; adam tamamen içindeki o asi ruhu evcilleştirdi. Ve biliyordu ki, ben ona, onun serseri yanı ile taze kalma hayaliyle "Bedenimi bu evliliğin içinde yaşlandıracağım" sözü verdim.

Bu süreçte, bendeki 5te 5lik kısım, 5te 3 birim eşine uyum, eviliğe uyum, annelik vb. süreçte dönüşerek, 5te 2 kadar kaldı.
Ve biliyorum ki o 2lik kalan, yok olursa, ben de yok olurum. Eşimden istediğim ise sadece bir birim kadar benim de doyumuma yetebilmesi, yer yer önüme geçebilmesi. Zaten geri kalanını idarede ustalaştım.

Bizim de kendi hayatlarımız var bu birlikteliğin içinde; ben alanı var, sen alanı var... Ancak "biz" kısmını yaklaşık 4 senedir onun dilediği gibi yaşamaktayız. Artık sıra bana gelmedi mi?

Birileri benim yerime de düşünsün, benim yerime de hatırlasın, benim yerime de planlayıp beni dahil etsin istiyorum. Bir an olsun, ben yine 18 yaşındaki kızlar gibi parıldayan gözlerle eşime bakabileyim istiyorum, istiyorum ki aşkımızın sevgi dolu bir alışkanlığa dönüştüğü şu evliliğimiz içinde aynalarımız is tutmasın, an ve an birbirimizi yansıtalım. İstiyorum ki paket paket sigaraları ciğerime çekerken, tablaya izmaritle birlikte heveslerimi de basıp söndürmeyeyim. İstiyorum ki salonumuzun duvarı boydan boya gezdiğimiz, kaçtığımız vb. anıları biriktirdiğimiz fotoğraflarla dolsun ve baktıkça "O gün de ne yorulmuştuk, bacaklarımız kopmuştu, otobüse binmeyi bile akıl edemedik" gibi cümlelerle gülümseyelim, istiyorum ki çocuğum anne ve babasının yaşam enerjisi ile enerjilensin, mutluluğumuzla mutlansın, umutlansın. Arabamızın tekerleri çamura bulansın, yine yağmurda ıslanalım, yine ıslık çalarak şarkı söyleyelim, yine sahilde gün doğumunu-batımını bekleyelim istiyorum.İstiyorum, bir termosa doldurduğumuz çayı yollarda içelim, istiyorum alışkın olmadığımız caddelerde el ele vitrinleri izleye izleye yürüyelim. İstiyorum ki yeni şarkılar keşfedelim, yeni tatlar deneyelim. İstiyorum, ayaklarımız şişsin yürümekten, avuçlarımız patlasın bi temsili izlerken, sinemada omzuna yaslanayım ve gizli bir öpücük kondursun o an yanağıma. İstiyorum ki evimiz kalbimiz olsun, bu dört duvara kendimizi hapsetmeyelim, istiyorum suratımız buruşurken ruhumuz da buruşmasın, o koltuğundan kalksın, tabletteki oyununu, izlediği araba videolarını bir kenara itsin, alel acele, bir bavula eline geçeni doldursun ve kapıyı açıp çıkıp gidebilelim. İstiyorum iş yerinde, gömüldüğü masasının ve takındığı ağır ifadenin altındaki serseriyi yeniden hatırlasın. Ve istiyorum, artık eşim, o eski aşık olduğum adam gibi gözlerini açsın ve tükendiğimi, onu dışarıya çekmeye çalışırken kollarımın daha fazlasına dayanamayacağını anlasın. İstiyorum ki eski günlerden bir gün çalalım şimdiye. Çok mu istiyorum? İmkansızı mı istiyorum? Olmayacak olanı mı istiyorum?

Fazla mı istiyorum?
Fazla mı romantik kalıyorum size göre?
Ben buyum ama? Aslında şu yazınıla siz bana demiş oluyorsunuz ki, "Sen, sen olma artık"

Bir kere yaşıyorum,
Bir kere...
Bekar hayatı değil, kendimi gerçekleştirdiğim evli ve bir o kadar da taze bir hayatı istiyorum.
Beni bilen birinin bu denli dönüşmesini, kendime yapılmış bir haksızlık olarak nitelendiriyorum.

Onun mükemmel bir baba olması, uyumlu, anlayışlı bir eş olması; anı biriktirmek isteyen bana, resimlerine malzeme çıkarmak isteyen sanata yatkın yönüme yetmiyor.
Bu boşluk, kurslarla ve diğer insanlarla doldurabileceğim kadar küçük değil maalesef.
 
Son düzenleme:
Eşin sana o kadar yardım ediyor, Üzerindeki yükü o kadar hafifletmişki sen bu enerjini koruyabiliyorsun. Hem evin işini yapıyor, hem bebekle ilgileniyor. Bütün bunları tek başına yapıp bir de eşinin anlayışsızlığıyla uğraşan kadınları düşün. Adamcağız ,sorumluluk hissetmiş, olgunlaşmış, yuvasına kanatlarını germiş. Belki de motorla gezmenin risklerini (artık baba olduğu için) düşünür olmuş. Ben eşinin büyüyüp, olgunlaştığını düşünüyorum. Ama o ergen kafası mutlaka içinde bir yerlerdedir. ev işleri ve bebek bakımında ona yardım edersen :KK70: o da biraz nefes alır ve seni gezmeye götürür.

Tamamen onda değil işler, ona bırakmadan 4 dönüyorum zaten. Daha doğrusu dönüyordum, ona da kalan kalıyordu.
Şimdi o enerjim gitti, kulvarı tamamen ev olan biri değilim, bu yüzden tükendim. Şimdi, benim evdeki totomu toplamak zorunda kalıyor. Böyle bir hal.
 
çok güzel bir gelişme
demek ki eşiniz farkında değilmiş ne kadar değiştiğinin
inşallah yine eski günlerinize geri dönersiniz

İnşallah...
Gördü sonunda kendini, tipini gördü ya... Üstündeki çizgili, yakalı tişörte baktı ve "Hareket lazım bize, ben ne olmuşum böyle" diyebildi ya sonunda, şükür dedim. Ve dün, belki de aylar sonra içimden gele gele ağız dolusu güldüm, oturdum masamın başına, son resmimdeki, günlerdir dokunamadığım ağaçları boyadım.

Oğlum bile bugün daha çok gülüyor, ben gülümsüyorum çünkü.
İnşallah şu tatile uzatmadan çıkarız, tazelenir evimize geri geliriz.
 
İnşallah...
Gördü sonunda kendini, tipini gördü ya... Üstündeki çizgili, yakalı tişörte baktı ve "Hareket lazım bize, ben ne olmuşum böyle" diyebildi ya sonunda, şükür dedim. Ve dün, belki de aylar sonra içimden gele gele ağız dolusu güldüm, oturdum masamın başına, son resmimdeki, günlerdir dokunamadığım ağaçları boyadım.

Oğlum bile bugün daha çok gülüyor, ben gülümsüyorum çünkü.
İnşallah şu tatile uzatmadan çıkarız, tazelenir evimize geri geliriz.
Seninki mutlu bir evlilik çok şanslısın. Allah bozmasın. :nazar:
 
İnşallah...
Gördü sonunda kendini, tipini gördü ya... Üstündeki çizgili, yakalı tişörte baktı ve "Hareket lazım bize, ben ne olmuşum böyle" diyebildi ya sonunda, şükür dedim. Ve dün, belki de aylar sonra içimden gele gele ağız dolusu güldüm, oturdum masamın başına, son resmimdeki, günlerdir dokunamadığım ağaçları boyadım.

Oğlum bile bugün daha çok gülüyor, ben gülümsüyorum çünkü.
İnşallah şu tatile uzatmadan çıkarız, tazelenir evimize geri geliriz.

:KK19::KK68:
 
30 üstü ise nasıl oluyor ?
40 sa
50 ise yaşlar birer sayıdan ibarettir
İnsanın ıcınde daima bi cocuk Olmalı ki hayattan zevk alsın

Sen artık annesine bu yakışmazlar
Sen artık evlendin bu yakışmazlar
Hatta sen artık adet oldun ona göre davran düşünceleri kadar saçma bi düşünce Yok

25 yaşındayım bekarım bes sene içinde çılgınca gezmem gerek bes senem kaldı

30 da evlenmeyi düşünüyorum adamla emekli hayatı mı takılcaz peki biz ? :)
2. Açıklamamı okuyunuz :halay:
Demek istediğim bu değildi, yaşla beraber uzun yıllar süren evlilik.
Yoksa bende 36 yaşındayım, monoton hayatı özlüyorum ve özeniyorum bazen
 
Şöyle yorumlarımı filan tekrardan bi okudum da... Ülen ben baya dertliymişim de haberim yokmuş.
Ne biriktirmişim be içimde. :olamaz:

Az daha tutup yazsam, romana bağlayacakmışım. :KK45:
 
Ben şımarıklık olarak görüyorum bu durumu. Okadaaaar artısının yanında bu tolere edilebilr, idare edilebilir yada yola getirilebilir. Siz kendiliğinden eskisi gibi olsun istiyorsunuz ama bu olmayacak belli ki, ya da uzun zaman alacak. Macera istiyorsanız etken rol oynamaya çalışın, zorlayın gerekirse; ama bu sorunu büyütüp böyle güzel bir evliliği çıkmaza sokmayın.. Adam aradığı huzuru bulmuş yanınızda yahu, tadını çıkarıyor belli ki :KK48:
 
Ben şımarıklık olarak görüyorum bu durumu. Okadaaaar artısının yanında bu tolere edilebilr, idare edilebilir yada yola getirilebilir. Siz kendiliğinden eskisi gibi olsun istiyorsunuz ama bu olmayacak belli ki, ya da uzun zaman alacak. Macera istiyorsanız etken rol oynamaya çalışın, zorlayın gerekirse; ama bu sorunu büyütüp böyle güzel bir evliliği çıkmaza sokmayın.. Adam aradığı huzuru bulmuş yanınızda yahu, tadını çıkarıyor belli ki :KK48:

Aradaki yorumları okursanız aslında çok daha açarak anlattım durumu. Somut örnekleriyle evliliğimi ortaya döktüm resmen. Bilmiyorum, belki bir küçük parça şımarıklık da vardır haklısınız. Ama eşimle şımarmayacaksam kimle şımaracağım?
 
Hanımlar, bilmiyorum ne kadar dert ne kadar değil ama baştan "Allahtan belanı mı istiyorsun?" diyecekleri şöyle sağa doğru alalım, haklısınız, sanırım biraz bela istiyorum.

Nasıl anlatsam, toparlasam bilemiyorum, hani böyle ufak ufak sorunlar olur da sorun değilmiş gibi görünür, fakat totalde dev bir problemi oluştururlar ya; benim de eşimle aramdakiler, böyle şeyler, bir birikim, adı belirsiz bir uyumsuzluk, bir umursamazlık, bir kabulleniş ve vitesi boşa alma gibi bir şey.

Eşimle çocukluk arkadaşıyız, hemfikir olduğumuz noktalar çoktur, yıkıcı kavgalar yaşamayız, daha doğrusu tartışmaları toparlar uzatmayız. Ama karakter olarak iki zıt insanın bir araya gelmesi ile oluşmuş 60 yaş üstü kafası bir evliliğin içine hapsolduk sanki. Daha açık anlatmaya çalışayım; eşim dönüştü... O maceracı, yer yer serseri ruhlu adam, ev-iş arasında ömür tüketen, yırtık kot pantolondan kumaş pantolona dikey geçiş yapan, akşam üstü çayını içip meyvesini soyan 30 yaşında bir dede haline geldi. Sevgili olduğumuz zamanki fotoğrafı ile şimdiki fotoğrafını yan yana koyup after before capsi yapsam, insanlar evlilikten soğur yani öyle bir şey olduk biz.

Paragraf paragraf övmeyeyim adamı, iyi, ilgili bir baba, anlayışlı ve uysal bir eş kendisi; belki aylardır eve ellemiyorum, kendisi kıyın kıyın temizlik yapar, yemek olmasa ses etmez kendisi hazırlar, çocuğumuzun altını değiştirir, üstünü giydirir, mamasını yedirir eder vs. Dışarıdan bakıldığında belki de ideal bir koca, ama bana bu yetmiyor hanımlar. Sırtında çantasıyla şehir şehir gezen bir kadındım ben, gecenin bir vakti canı sıkıldığı için kalkıp bi bilet alıp çat kapı arkadaşlarıma giden, motor üzerinde saçlarını savuran, belki 80lerin ucuz asi gençliği gibi ruhuna estiğince yaşayan biriydim. Eşim de öyleydi... Cıstak cıstak ortamlarda bulunur, motorumuza atlar dağ yollarında patikalar keşfetmeye çıkardık. Ne zaman ki evlendik... Adamın içine evlilik mi kaçtı ne oldu, bilmiyorum, nasıl izah etsem daha... Durduk. Bir rutine bağladık, bugünden 4 ay sonramızı bile tahmin edebiliyorum öyle söyleyeyim.

Bunu konuştuk da karşılıklı, dedim böyleyken böyle; içimin çürüdüğünü hissediyorum, sanki yaşımın iki katı kadarım... İstiyorum ki fark et bizi "Gangsta, sende yolunda gitmeyen bir şeyler var, çok kabuğuna çekildin, deli gibi sigara içer oldun. İçini sıkan şey nedir, gel kalkalım gidelim hemen şimdi, yollar boyu sohbet edelim, bangır bangır müzik açıp bağıra bağıra şarkılar söyleyelim, seni böyle solgun görmeye dayanamıyorum" demeni istedim, bekledim dedim. "Görmüyorsun" dedim. "Çocuğumuz henüz anne ve babasının birkaç günlük yokluğunu idrak edebilecek, peşimize takılacak yaşta değil, annelerimiz gözümüz kapalı emanet edebileceğimiz insanlar, bu nimeti değerlendirelim, hadi kaçalım, yok olalım biraz ortalıktan diyemiyorsun" dedim.

Öylece dinledi...
Otel bakıyor şimdi, ama biliyorum sünecek, belki aylar bulacak belki sene... O kadar memnun, o kadar umursamaz ve unutkan ki...

Doğum sonrası sinirsel olarak yıprandığım bir dönem yaşadım, bu dönemde psikolojik destek de aldım, evliliğimiz boyunca yapmadığımız kadar kavgayı art arda yapınca çift terapisi de aldık kendi doktorumdan. "Baş başa kalın, uzun yürüyüşlere çıkın, bisiklet turlarına katılın, hiç konuşmasanız bile kmlerce öylece bisiklet sürün" dedi. Çatıda atılı, lastiklerinin havası inmış bisikleti var, güya onu yaptıracaktı, güya bana da ikinci el bir bisiklet alacaktık da düşecektik yollara iki ergen gibi. Ne oldu? Lafta kaldı, unutuldu. 7-8 kez tekrar etmekten ve "Tamam ayarlayalım" lafını duyup boşlukta beklemekten sıkıldım. İstiyorum ki bu adam benim bir adım önüme geçsin, istiyorum ki unutma lüksüm olsun, istiyorum ki içindeki o tembel emekli artık ölsün.

Daha çok konu var, parça parça oradan oraya atlıyor gibi oluyorum kusura bakmayın, ama böyle böyle birikiyor. Belki doğru ifade bile edemiyorum. Başından beri böyle biri olsa, hani üzerine toprak serpilmiş bir modda olsa beklenti de yapmayacağım, diyeceğim "Kızım Gangsta, malzeme bu, dahası yok, başından beri böyleydi" deyip geçeceğim ama böyle değildi işte, bu kadar rutin, bu kadar evcil bir adam değildi.

Bekar evinde yaşardı, ailesi ile oturmazdı; üni. zamanı oldukça haylazdı, hani serseriydi desem olacak, beni de bu tavırları etkilemişti açıkçası. Çünkü ben de öyleydim. Şimdiyse... Neyse işte, böyle. Ne yapayım bilmiyorum. Kaç kere konuştum kaç kere söyledim, kaç kere restleştim. Huy mudur karakter midir, adam evlendi de özünü mü buldu nedir artık bilmiyorum, bilemiyorum.

Daha geçen gün mesela, bizim motora alıcı çıkmış; arabayı aldıktan sonra motoru bir kenara atmıştık. Durduk yere sigortasıydı bilmem nesiydi masraf çıkarmasın diye satalım dedik; 2-3 haftaya kadar satışı verilecek. Dedim ki "Hadi gel son kez motorla çıkalım gezelim, rüzgar yalasın yüzümüzü, basalım gidelim bir yerlere" ve cevap olarak "Aküsü boşalmış" dedi. Ya çok mu zor bir aküyü şarj ettirmek, çok mu zor?! Zaten araba alındığından beri aman trafiğe girmeyelim hüff modunda eve kapattık kendimizi, adam akü boş deyip geçti ya. Hatıralar gidiyor, ömür tükeniyor görmüyor.

Neyse ya valla yaz yaz bitiremem. Böyle aptal bir hal içindeyim, bilmiyorum ben mi uyumsuzum abartıyorum. Huy deyip geçemiyorum da. İnadına her işte yavaş, inadına rahat, inadına monoton. Ölüyorum ya... Ruhum eriyor, neden böyle olduk, ne zaman evli çocuklu mutlu aşırı doz aile saadetinden boğulacak kıvama geldik, nerede heyecanımızı yitirdik bilmiyorum. Tek bildiğim şey, içim delicesine sıkılıyor ve heveslerim günden güne bitiyor.

Okuduğunuz için teşekkür ederim, iç dökme gibi oldu artık kusura bakmayın.
esinizin gercek hali eski hali sadece birini bulup evlenebilmek icindi boyle tipler var her sosyal aktiviteye bu niyetle katilan gercekten zevk almayan tipler ne dutelim kandirilmissiniz gecmis olsun
 
Aradaki yorumları okursanız aslında çok daha açarak anlattım durumu. Somut örnekleriyle evliliğimi ortaya döktüm resmen. Bilmiyorum, belki bir küçük parça şımarıklık da vardır haklısınız. Ama eşimle şımarmayacaksam kimle şımaracağım?
Evet okuyorum, gelişme kısmı ümit verici hadi bakalım :) şımarıklık evet var ama dediğiniz gibi buna hakkınız da var, mühim olan bunu eşinize haksızlık etmeden veya uzaklaştırmadan yapmanız. Bazen dengesi şaşıyor insanın hele de karşıdaki şımartmak konısunda ustaysa.. demek istediğim sırf heyecan için yaralanırsanız sonra o heyecan sizi mutlu etmeyecek bence.. o yüzden mevcut huzuru koruyarak heyecanla can katın, can yakmayın , gerisi boş...
 
esinizin gercek hali eski hali sadece birini bulup evlenebilmek icindi boyle tipler var her sosyal aktiviteye bu niyetle katilan gercekten zevk almayan tipler ne dutelim kandirilmissiniz gecmis olsun

Kandırıldığımı sanmıyorum, çocukluk arkadaşıyız, her şeyimizi biliyorduk, biliriz.
Evlenmiş olmak için evlenme gibi bir durumu olsa da bunu anlayacak kadar farkındalık sahibi biriyim.
Konu böyle bir konu değil.
 
İnsanların arkadaşı olmayınca çalışmayınca hobileri olmuyor mu ?

Eşiyle vakit geçirmek istiyorum kursa git kursa
Ay cağnımm biz tüyotro yapıyoruhh coh aktifik kocamın uc parseli benim tam yeddiii metre yasam alanım var

Bacımmm senin parsel guccükkk :)

saygıyı bilmeyen birine saygı öğretemeyeceğim. üslup öğren de gel bu kadar çünkü daha fazla alçalamayacaksın..
 
konu sahibi konuyu ben açsam sözcükleri bu kadar özenli birleştiremezdim,evlendikten sonra içine dedem kaçanlardan biri de benim eşim,adama enerji yüklemesi yapıp orjinal ayarlarına getirebilmeyi başardığın anda bana ulaş lütfen,tiyoları merakla bekliciiiiiiiiim,içim çürüüüdüüü,içiiiiiiiim:KK68:
 
X