- 7 Ekim 2013
- 3.635
- 13.513
- 34
Yooo neden kızalımBen hiç evlenmedim. Yurtdışındayım, yanlız yaşıyorum. Evliliğin kadınlara kurulmuş bir tuzak olduğunu düşünüyorum. Şimdi evli hanımlar bana kızar ama evlilik sadece erkeğin konforu için yapılan bişeydir
Neden ayrıldınız eşinizden?Bakın evlenmeden önce özgür gezen okuyan sosyal bir kişiliktim hep - çevrem bu kız evlenmez derdi. İse girdikten hemen sonra eşimle tanıştım ve beraber atanabilmek için evliliğimiz biraz aceleye geldi. Ailem dahi şaşırmıştı benim evleniyor olmama - yaş 28di. Bana göre artık mesleğimi almış sevdiğim adamla evlenmiştim. Hersey tamamdı yani , düzen de zamanla oturuyordu … derken 2.5 sene sonra eşimden ayrıldım. Tabiki pat diye bir anda olmadı. Ama benim için çok büyük bir yıkım oldu. Bireyselliğe alışa ben ilk sene evliliğe de alışmıştım hoşuma da gitmişti fazlasıyla.. ancak 2.5 senenin sonunda tekrar bireyselligime dönünce o eski ben değildim. 4 aydır bireysel hayatımın içindeyim ve halen daha o kadar zor geliyor ki adapte olmak. Hayatta hersey yaşanıyor - insan kabullendikce daha az üzülüyor , daha az zarar görüyor. Bunlari neden anlattın derseniz - evlilik içinde zamanla bekar hayatımın ozlemini çekeceğimi hiç ummamistim çünkü. Ama dedim ya .. insan herseyi yaşıyor bu hayatta. Yeter ki kalkabilsin düştüğü yerden.
Esim annesine bagimli bir bireydi - her anlamda ( maddi - manevi ). Evliliği ve eşi önceliği olmadı hiç bir zaman. Son zamanlarda ikimiz de çalışmamıza rağmen tüm ev sorumlulugu da bana kalmıştı artık son haddeye geldi. Annesi ile yaşadığım tartışma sonucu ( annesi her anlamda bizi somuren bir kadındı varlıklı olmasına rağmen ) annenle bir daha görüşmeyeceğim deyince peki o halde yolun açık olsun dedi bu şekilde bitirdik.Neden ayrıldınız eşinizden?
Öncelikle mutlu günler diliyorum herkese. 33 yaşındayım, memurum 12 sene oldu atanalı, ailemin yanında yaşıyorum. Bekarım, herhangi bir nişan, söz durumu geçmedi başımdan. Şimdiye kadar evimize benim için bir tane bile görücü gelmedi. Arkadaşlarım vesilesi ile tanıştığım birkaç kişi oldu ancak bazen karşı taraf devam etmedi, bazen de ben devamını getirmek istemedim ısınamadığım için. İkinci görüşme olmadı yani hiçbiriyle. Geçen senelerde ara ara kederlenirdim etrafımda emsallerimin çoluk çocuğa karıştığını görünce, ancak artık kabullendim üzülmüyorum. Yalnızlığı, sessizliği seven bir yapım var zaten. Günlerce evde otursam, bir yerlere gitmesem, kimselerle konuşmasam sıkılmam. İş hayatında arkadaşlarımla iletişimim iyidir, sevdiğim arkadaşlarım vardır ancak genelde onlar gelirler yanıma, bir arada olalım, bir şeyler yapalım isterler, uyum sağlarım, ama hiç arkadaşım olmasa da yalnız hissetmem kendimi, tek başıma bir şeyler yapmaktan daha çok keyif alırım. Yaşım ilerleyince etrafımdaki yetişkin insanlar sürekli evlilik telkinlerinde bulunmaya başladılar. Annen baban başında şimdi, ancak sonrasında kimsenin yanına sığamazsın, bir yuvan olsun, çocukların olsun, şu kişi taliplerini hep reddetti de şimdi sürünüyor, kimsenin yanına sığmıyor, eziliyor, hor görülüyor vs.
Ben kadere inanıyorum, varsa kaderimde evlilik, mutlaka bir şekilde gerçekleşecektir. Olmadı veya olmayacak diye kederlenmek istemiyorum, artık kaygılanmıyorum da, kendimi de tanıyorum. Sorumluluk almak isteyen bir yapım da yok zaten, çocuk yetiştirmek, eş ve aile sorumluluğunu kaldırabilme gücünü bulamıyorum kendimde. Çocuk sevgisini yeğenlerimle alıyorum, sorumluluğu olmadığı için stressiz doya doya seviyorum. Hiç evlenmemiş olmak ilerisi için çok mu travmatik bir durum sizce? Evlenmemiş kadınlar başkalarına yük mü oluyor, bir yere sığamıyorlar mı? Etrafınızda hiç evlenmemiş orta/ileri yaşlara gelmiş kadınlar var mı, nasıl bir yaşayış halindeler?
O kadar ben ki..”Bu hayatı iyi bir insan olarak yaşama isteğimden başka hayalim de yok”Kesinlikle istemekle çok alakalı. Pek istediğimi de sanmıyorum açıkçası. Bu hayatı iyi bir insan olarak yaşama isteğimden başka hayalim de yok. Tembel bir insanım, evlilik, eş, çocuk sorumluluğu alabilecek bir yapım da yok ama pişmanlığını yaşar mıyım onu da bilmiyorum. Hep örnek verdiklerinde evlenmediği için çok pişman olan kişileri örnek veriyorlar, o zaman onlar da benim gibi mi düşünüyorlardı acaba diye de merak ediyorum.
Yasar! Saka kiz saka :) kiymetini bil kendinin. Sen kendi kiymetini bilmezsen milletin seni bir yerlere sigdirmasi gerektigini dusunursen, uzulursun. Sen maasi olan, kendi ayaklari uzerinde duran, kendi gelecegiji garanti altina almis bir kadinsin. Yalniz birey olmak icin artik aile evinden ayrilman lazim. Herkes evlenmek zorunda degil ama herkes birey olup hayatini yasamak zorunda.Öncelikle mutlu günler diliyorum herkese. 33 yaşındayım, memurum 12 sene oldu atanalı, ailemin yanında yaşıyorum. Bekarım, herhangi bir nişan, söz durumu geçmedi başımdan. Şimdiye kadar evimize benim için bir tane bile görücü gelmedi. Arkadaşlarım vesilesi ile tanıştığım birkaç kişi oldu ancak bazen karşı taraf devam etmedi, bazen de ben devamını getirmek istemedim ısınamadığım için. İkinci görüşme olmadı yani hiçbiriyle. Geçen senelerde ara ara kederlenirdim etrafımda emsallerimin çoluk çocuğa karıştığını görünce, ancak artık kabullendim üzülmüyorum. Yalnızlığı, sessizliği seven bir yapım var zaten. Günlerce evde otursam, bir yerlere gitmesem, kimselerle konuşmasam sıkılmam. İş hayatında arkadaşlarımla iletişimim iyidir, sevdiğim arkadaşlarım vardır ancak genelde onlar gelirler yanıma, bir arada olalım, bir şeyler yapalım isterler, uyum sağlarım, ama hiç arkadaşım olmasa da yalnız hissetmem kendimi, tek başıma bir şeyler yapmaktan daha çok keyif alırım. Yaşım ilerleyince etrafımdaki yetişkin insanlar sürekli evlilik telkinlerinde bulunmaya başladılar. Annen baban başında şimdi, ancak sonrasında kimsenin yanına sığamazsın, bir yuvan olsun, çocukların olsun, şu kişi taliplerini hep reddetti de şimdi sürünüyor, kimsenin yanına sığmıyor, eziliyor, hor görülüyor vs.
Ben kadere inanıyorum, varsa kaderimde evlilik, mutlaka bir şekilde gerçekleşecektir. Olmadı veya olmayacak diye kederlenmek istemiyorum, artık kaygılanmıyorum da, kendimi de tanıyorum. Sorumluluk almak isteyen bir yapım da yok zaten, çocuk yetiştirmek, eş ve aile sorumluluğunu kaldırabilme gücünü bulamıyorum kendimde. Çocuk sevgisini yeğenlerimle alıyorum, sorumluluğu olmadığı için stressiz doya doya seviyorum. Hiç evlenmemiş olmak ilerisi için çok mu travmatik bir durum sizce? Evlenmemiş kadınlar başkalarına yük mü oluyor, bir yere sığamıyorlar mı? Etrafınızda hiç evlenmemiş orta/ileri yaşlara gelmiş kadınlar var mı, nasıl bir yaşayış halindeler?
O eş diye sectgnz kişiye bağlı benceBen hiç evlenmedim. Yurtdışındayım, yanlız yaşıyorum. Evliliğin kadınlara kurulmuş bir tuzak olduğunu düşünüyorum. Şimdi evli hanımlar bana kızar ama evlilik sadece erkeğin konforu için yapılan bişeydir
Kesinlikle katılıyorum. Evliliğin kadınlar için hiç bir artısı yok şu devirde kendi maaşı olan arabası olan evi olan bir kadın için sağladığı hiç bir konfor yok.Ben hiç evlenmedim. Yurtdışındayım, yanlız yaşıyorum. Evliliğin kadınlara kurulmuş bir tuzak olduğunu düşünüyorum. Şimdi evli hanımlar bana kızar ama evlilik sadece erkeğin konforu için yapılan bişeydir
Geç evlenmiş bir kadın olarak şu anda hizmetçilik yaptığımı düşünüyorum açıkçası belki iyi kocalar vardır. Kendi hayatıma baktığım zaman, düzenli olarak yemek yapan temizlik yapan evi tertip düzenleyen bir kadına dönüştüm. Kocam bir işin ucundan tutmaz, bu erkek işi denilen şeyleri bile yapmaya kalkmaz her iş bana bakar. Bu dönemin erkeklerinin eril enerjisi düşük. Yani sırf evleneyim diye böyle yükünüzü hafifletmeyecek bir adamla evleneceğinize oturun keydinize bakın. Ben de zaman tanıyorum şu an zaten sürdürecek değilim bunu...Öncelikle mutlu günler diliyorum herkese. 33 yaşındayım, memurum 12 sene oldu atanalı, ailemin yanında yaşıyorum. Bekarım, herhangi bir nişan, söz durumu geçmedi başımdan. Şimdiye kadar evimize benim için bir tane bile görücü gelmedi. Arkadaşlarım vesilesi ile tanıştığım birkaç kişi oldu ancak bazen karşı taraf devam etmedi, bazen de ben devamını getirmek istemedim ısınamadığım için. İkinci görüşme olmadı yani hiçbiriyle. Geçen senelerde ara ara kederlenirdim etrafımda emsallerimin çoluk çocuğa karıştığını görünce, ancak artık kabullendim üzülmüyorum. Yalnızlığı, sessizliği seven bir yapım var zaten. Günlerce evde otursam, bir yerlere gitmesem, kimselerle konuşmasam sıkılmam. İş hayatında arkadaşlarımla iletişimim iyidir, sevdiğim arkadaşlarım vardır ancak genelde onlar gelirler yanıma, bir arada olalım, bir şeyler yapalım isterler, uyum sağlarım, ama hiç arkadaşım olmasa da yalnız hissetmem kendimi, tek başıma bir şeyler yapmaktan daha çok keyif alırım. Yaşım ilerleyince etrafımdaki yetişkin insanlar sürekli evlilik telkinlerinde bulunmaya başladılar. Annen baban başında şimdi, ancak sonrasında kimsenin yanına sığamazsın, bir yuvan olsun, çocukların olsun, şu kişi taliplerini hep reddetti de şimdi sürünüyor, kimsenin yanına sığmıyor, eziliyor, hor görülüyor vs.
Ben kadere inanıyorum, varsa kaderimde evlilik, mutlaka bir şekilde gerçekleşecektir. Olmadı veya olmayacak diye kederlenmek istemiyorum, artık kaygılanmıyorum da, kendimi de tanıyorum. Sorumluluk almak isteyen bir yapım da yok zaten, çocuk yetiştirmek, eş ve aile sorumluluğunu kaldırabilme gücünü bulamıyorum kendimde. Çocuk sevgisini yeğenlerimle alıyorum, sorumluluğu olmadığı için stressiz doya doya seviyorum. Hiç evlenmemiş olmak ilerisi için çok mu travmatik bir durum sizce? Evlenmemiş kadınlar başkalarına yük mü oluyor, bir yere sığamıyorlar mı? Etrafınızda hiç evlenmemiş orta/ileri yaşlara gelmiş kadınlar var mı, nasıl bir yaşayış halindeler?
Ben de zaten bu evlenemeyince bir yere sığamama durumunu anlayamadım. Verdiği örnekteki kişi belki de ayakları üzerinde duran, mesleği, geliri olan biri değildi. Diyemiyoruz “neden bir yere sığayım ki” diye, ama her evlenen mutlu olacak, her çocuğu olan hayırlı evlat sahibi olacak diye bir durum yok ki, evlenemedim diye üzülecek biri değilim kader bu işler dedim dedim. Birkaç örnek daha verdim, evladı olup da yaşlılığında ortada kalan, evlenip de bir yılı doldurmadan ayrılmak durumunda kalan insanları söyledim. Yalnız kalmamak için, sırf evlenmiş olmak için böyle bir karar almak istemediğimi de söyledim. Kırmadan söylemeye çalıştım tabii ki.12 yildir memursun. Artik ne kazaniyorsan, ne kademedeysen bilmiyorum ama duzenli isin var. Ve evlenmezsen gercekten nereye "sigacagini" mi dusunuyorsun? O ornek verilen kisinin ekonomik ozgurlugu veya aileden kalma falan maddi gucu yoktur ondan surunuyordur. Diyemiyor musun bunu diyenlere ben niye bir yere "sigayim"? Hatta kira verecek kadar kazaniyorsan cik kendi evine. Yani senin her seyden once kafani degistirmen lazim. Kadinlar illa evlenince yuva kurmuyor. Ayri eve ciksan o da senin kurdugun bir yuva olacak. Tabii ki biriyle cikmak, o yuvayi bi hayat arkadasiyla kurmak en guzeli ama tek secenek degil bunu idrak etmen lazim.
Ben bu şekilde oldukça mutluyum aslında. Çünkü gerçekten gözümde büyüyor evlilik sorumlulukları. Kendimi de tanıyorum, yalnızlığı seviyorum ben. Her evlenmeyen, ilerleyen zamanlarda pişman mı oluyor diye düşündürdü bu konuşma beni.İnsanın doygun bir hayat yaşaması ile ilgili diye düşünüyorum. Hayatiniz - evli veya bekar - sizi tatmin etmiyorsa bekarlık bir eksiklik ya da noksanlık olarak gorunebiliyor. Memuriyet bir noktadan sonra sıradanlaşıyor ( her iş gibi - özel veya kamu) bu da ister istemez insani bir arayışa itiyor. Ancak herkesin söylediği gibi eğer partneriniz ile güzel bir yaşam olursa bu sizi doyumlu ve mutlu kılıyor. Mutsuz bir yaşam bekar hayatınızı aratabiliyor. Kimse mutlu bir evliliği de garanti edemiyor ne yazık ki…
Benim tanıdığım 40 yaş üstü bekar kadınlar( kariyerli ve bekarlık kendi tercihleri) hiç pişman değiller ve çok mutlular. Bence kişiye bağlı.Ben bu şekilde oldukça mutluyum aslında. Çünkü gerçekten gözümde büyüyor evlilik sorumlulukları. Kendimi de tanıyorum, yalnızlığı seviyorum ben. Her evlenmeyen, ilerleyen zamanlarda pişman mı oluyor diye düşündürdü bu konuşma beni.
Böyle olunca evlenememe kaygısı yaşamıyorum, birkaç sene önce bazen hüzünlenirdim, artık hüzünlenmiyorum da bu duruma. Heyecanım ve isteğim hiç yok bu konuda. Sadece etrafımdaki insanların bu tarz yorumları beni şaşırtıyor, gerçekten sırf evlenmedi diye mutsuz, pişman, başkalarına sığıntı olacak bireyler olarak mı görünüyoruz karşı taraftan diye düşünüyorum.Evliliklerin sonsuza kadar sürecek garantisi yok ki, ben boşanmış bir kadınım 48 yaşındayım sizin yaşınızdayken boşanmıştım, yıllardır kendi ayaklarim üzerinde duruyorum hiç evlenmemiş biri gibiyim ben de, öyle hiç bir yere sığamama, kabullenilmeme gibi bir durum yaşamadım, bana benzer yönleriniz çok ben de günlerce evde kalsam bunalmam, tek başına yaşamaktan zevk alırım arkadaşlarımla da görüşürüm.