- Konu Sahibi benjaminder
-
- #141
Dürüst olmak gerekirse
Zaman zaman ben de özgürlüğü özlüyorum
Eşimi seviyorum ama evlilik bazen toplumsal bir sorumluluk gibi geliyor ve kalıplardan kurtulmak istiyorum da aynı zamanda ama eşim olmadan bir dünya hayal edemiyorum orası da var
Siz bence eşinizi seviyor musunuz sevmiyor musunuz öncelikle buna karar verin.
Böyle dedikten sonra sen de bilmem kaç senelik evliyim deme deBence insanın doğasına evlilik uygun değil ve saçma.
Biraz erken olmamış mı bunları fark etmeniz. çocuklarınızın biraz daha büyümesini bekleyin bosanin derim. Çocuklar olmasaydı şimdi bosanin derdim de. Evliliğin içinde şiddet yok, aldatma yokken sırf on yıl sonra gelen bir aydınlanma ile çocukların psikolojileriyle oynamayın derim .Bugün birden bire evlilikten sıkıldığımı fark ettim. 10 yıllık evliyim. Öyle çok büyük problemimiz de olmadı. İki çocuğum var. Eşim çocuklarla ilgilenir, benimle ilgilenir, çok merhametlidir, iyiyken iyidir.
Sinirlendiğinde ise saman alevi gibi parlar. Anlamsız şeylere sinirlenir. Yanlış park eden bir arabaya, sokağa çöp atan adama... tamam ben de sinirlenirim ama küfretmem.
Yıllardır bu sinirin beni yorduğunu fark ettim. Sinirlendiğinde bir daha sana yardım etmeyeceğim cümlesini kurduğunda deli oluyorum. Yaptığı işi aslında benim görevim olarak görüyor ve yardım ederek lütfettiğini düşünüyor. İkimiz de çalışıyoruz. Benim daha yorucu bir işim var. Sabah çocukların birini ben hazırlayıp götürüyorum diğerini o hazırlayıp götürüyor. Yemek bende. Bulaşık çoğunlukla bende. Aslında tüm sorumluluk bende. Ve devamlı yapmasını istediğim şeyleri söylemem gerekiyor. Ne desem yapıyor ama bunu yaparak bilinç altında hep lütfettiğini düşünüyor galiba.
Geleneksel ataerkil kültürle, görevlerin herhangi bir kişiye ait olmadığı birlikte yapmanın esas olduğu görüş arasında sıkışmış kalmış.
Babam bile eşini versen yerine daha iyisini dünyada bulamazsın diyor. Ailemle de arası iyi. Ama 10 yıldır içimi rahatsız eden bir şey var bulamıyorum. Çok severek evlendim o da mesele değil.
Bugün evliliğin bana uygun olmadığına karar verdim en son. Yalnız yaşamayı çok seviyorum. Ve iki kişinin özel alanının olmadığı, kendilerini ilgilendiren kararları bile tek başına alamadığı, bu kültürde yaşanan buram buram ataerkillik kokan bu evlilik anlayışından nefret ettiğimi anladım.
Burada her gün dehşet verici konular açılıyor. Erkekler adeta kadınlara eziyet ediyor ve kadın evliliğimi nasıl kurtarabilirim diye soruyor!
Bizi öldürmediği sürece evliliklerimizi kurtarmayı(!) neden kendimize görev edindik? Kendimize neden saygı duymayı öğrenemedik? Bu erkekleri de biz yetiştirdik. Biz nasıl bir kısır döngü içindeyiz? İki insanın birbirine saygı duyması, kompleks yapmadan olaylara yaklaşması, intikamdan, kinden uzak bir ilişki yaşaması neden bu kadar zor? İnsanların farklı görüşlerinin olabileciğini kabul etmek ve karşımızdakini olduğu gibi kabul etmek neden mümkün olmuyor? Kimse kimsenin hizmetçisi değil! Her insan önce kendisi için var. Neden benliklerimizi hiçe sayarak, kendimizi üzerek, görmezden gelerek yaşıyoruz? Aile olmak bu mudur?
Canım sıkkın. Görünürde hiçbir problemim yok ama satır aralarına baktığımda, bu kültüre baktığımda moralim bozuluyor. Kimsenin kimseye saygısı yok. Nasıl bir ülkeyiz bilmiyorum.
Buda bana evliliğini mükemmel görmeyen kadınların kendini kandırması geliyor. Sizin gibi. Herkes aynı durumda değil çok farklı evlilikler de var. Kendi evliliğimden örnek vermeyeyim 5 yıla yakın oldu ama Dersiniz ki daha yeniymiş. Anne babamın 30 yıllık evliliği var. Öyle güzeller ki yani her gören maşallah der hala daha. Sonradan yaş ilerledikçe böyle olmadılar. Hep böylelerdi en baştan beri. Demem o ki herkesi mutlu olarak görmemek gerek tabii ama herkesi mutsuz olarak görüp iç rahatlatma da yapmamak gerek. Çünkü insan herkes böyle dediğinde daha iyi bir evliliğe sahip olmak için çaba göstermez bence. Ben annemle babamı gördükçe az da olsa var olan tüm sıkıntılarımız için büyümeden çözümler ürettim. Eşimde bende üstüne düştük. Annemle babamı örnek aldık çünkü. 30 yıl sonra bile öyle olmak için bugünden çabaladık ve 5 yıllık evlilikte kendimizi her anlamda değiştirerek büyük bir uyum yakaladık. Asla rutin bir hayat diyemem hala daha.
Ben birisine cevap yazdım.demişler ki evlilik oturana kadar çocuk yapılmasın.biri de nasıl engelleyecekler ki yazmış ?Ahhh Ferhan'ım,ballı çöreğim.Konunun üretmekle ne alakası var?Evlilikten sıkıldım diyor konu sahibi..
Üçüncü çocuk için mi ? Ben ikisine yazık buyusunler öyle ayrılın yazdım. Bu kadar dert ettiği buhran geçirdiği evlilik içinde üçüncü çocuk mu? Bence konu sahibi sıkıntıdan ne yapacağını bilemiyorum. Allah dert vermeyince böyle işte adamı mı boşasam üçüncü çocuğu mu yapsam diye düşünüyorBelki evliligin size göre olmadigi aydinlanmasini yeni yaşadiniz ama bu adamin huyunun suyunun boyle olduguna da 3hafta farkina varmadiniz heralde.
Buna ragmen foruma uye oldugunuz 16 temmuzda ki ilk mesajınız.
Bu başlık altında bu kadar seviyesiz yorumlar görmek istemem açıkçası. Hiçbir fikir beyan etmeyen, öfke dolu birkaç kelimenin bir araya gelmesi sadece. Yazarken harcadığınız enerjiye yazık.Sanane lan işine bak yürü git
Genel olarak insan devamlı aynı şeylerden mutlu olabilecek bir canlı değil.herşeye zamanla alışıyoruz.ben de evlilikten kaynaklandığını düşünmüyorum.E normal değil mi. Ben de 10 yıllık evliyim iki çocuğum var. Bazen her şeyden sıkılıyorum. Issız adaya tek başıma gitmek istiyorum. Bekar olsan evli olmak isterdin, fakir olsan eşyam bol olsa derdin, eşyası bol olan sadeleşmek istiyor, vs vs… herkes yaşıyor bunları sadece evlilik hayatında değil
Bence insanın doğasına evlilik uygun değil ve saçma.
Anlayamadım ne dediğiniziIyos
Ben birisine cevap yazdım.demişler ki evlilik oturana kadar çocuk yapılmasın.biri de nasıl engelleyecekler ki yazmış ?
Ne güzel özetlemişsiniz.Kadın evliliği ve ataerkil toplumu sorguladı diye "senin canın sıkılmış," "rahat batmış" demiş burdaki bazı hanımlar. Bu ülkenin niye bu halde olduğunun özeti gibisiniz.
Hele rahat batmış diyenler... Kendisi evliliğinde işkenceye, psikolojik ve belki fiziksel şiddete uğruyor diye diğer tüm kadınlar da eziyet çeksin istiyor herhalde. Dayak atmayan koca bulsa baş tacı edecek kadar zavallı bir durumda, farkında değil.
Ben çekmedim cevap yazdım.atlaya atlaya okumayın o zaman sayfaları.alıntı var orada.keşke onu da bir okusaydınız.Üremeyle bozmuş kafayı. Şu konuyu da çekti ya yine üremeye çıldıracağım
Gerçekten sizin gibi kadınların varlığından haberdar olmak mutlu etti beni. Düşüncelerinize ve onları ifade ediş şeklinize hayran kaldım.Dünyada iki tip insan var bence, sorgulayanlar ve kabul edenler. Ve kabul edenlerin sayısı sorgulayanların sayısından daima fazla. O yüzden düzen kabul edenlerin düzeni, o yüzden o düzene baktıkça, o düzenin bi parçası olma oranınız arttıkça can sıkıntınız artıyo.
"Türk aile yapısında evin iç işlerinin çekip çevrilmesi kadının üzerindedir. Erkek bu düzende maksimum yardımcı ve katılımcı rolündedir, sorumluluğu yüklenen bi paydaş değildir." diye bi cümle atıyosunuz mesela ortaya. Tabi bu kadar zahmet etmiyosunuz aslında, kadın dediğin... diye başlayıp bol keseden saçmalıyosunuz da neyse.
Neyse bu cümleyi atıyosunuz ortaya, sonra geçip karşısına bakıyosunuz ve görüyosunuz ki çoğunluk bu cümleyi olduğu gibi kabul etmiş. Hatta bu cümleyi en iyi uygulayan olmak için yarışa girişmiş. Hani bi ara yeni gelinlerin sunum telaşı goygoyu vardı, abiler totolarını devirmiş uyurken ablalar sabahın köründe kendilerini paralıyolardı sucuktan kalp yapmak için.İşte bilin bakalım nereden türüyodu bu "tatlı gelin telaşı"
Neyse çoğunluk bunu yapadursun, bi de bi azınlık var ki onlarda da "tamam da neden böyle bu aile yapısı?" diye soruyo.
"Evlenmedik de şirketleştik sanki, personel müdürü müyüm ben? Evdeki bütün is ve ihtiyacları kendi başına öngör, sonra iş bölümünü yap, işin çoğunu kendine al, eşin kendisine düşen az buçuk işi de lütuf ederek yapsın, sonra kazık kadar adamı aldığı bulaşık yıkama talimatını uygulayabildiğini için takdir et. Wow gerçekten. Bi de ikramiye vereyim lazımsa!" diyo.
Henüz bu kadar sinirlenmemişse "e benim sevgili kocacım bi gün de bu evin buna ihtiyacı var deyip ben söylemeden o ihtiyacı gidersen mi, bi gün de ben bunu bunu hallettim sen şunu yapsan yeter diye beni düsünme zahmetinden kurtarsan mı?" diyo kibar kibar.
Ya da yeni bi cümle atalım ortaya " Türk aile yapısında bireyler birbirinin hayatını kuşatır, eşlerin hayatı ortaktır, sevginin bağlılığın olduğu yerde özel ve izole hayat/alan olmaz, olamaz."
Sonra çogunluk sevgilimi/kocamı nasıl hayatımın merkezine 848584 katlı plaza gibi diktim de bana nefes alacak bi avuc yesil alan kalmadı diye sıraya girsin, bi de bundan mutlu olsun günümüz inşaatçıları gibi.
Siz de "Ben bugün koca, çocuk da dahil olmak üzere insan görmek istemiyorum. Bi sey de yapmak istemiyorum. Umarsızca pizza yiyip bilmem ne dizisini izleyecegim." dediginiz için sıgamadıgınız kalıplarla taşlanın mesela.
O yüzden kabul edenlerle kabul edenleri, sorgulayanlarla sorgulayanları, araftakilerle de kendileri gibileri eşledikçe mutluluk oranı artıyo.
15Böyle dedikten sonra sen de bilmem kaç senelik evliyim deme de
Cezayı verirsin kilidi takarsın.çinde yıllarca tek çocuk politikası uygulandı.bu tarz uygulamalar yapan başka ülkeler de oldu tarihte.yapılmayacak şeyler değil.kimse de aman korunurken oldu aman hiç anlamadık tarzı salağa falan da yatamadı.ellerinden de alınabilir.bunu da yapan ülkeler oldu.mecbur kalınca nedense hiç korunurken falan olmuyor
Ben de tatile gidelim diyorumEkleme: Bazı mesajlara gerçekten bayıldım. Düşündüğüm şeyleri benden daha güzel ifade etmişsiniz. Hatta bazı konularda ufkumu genişlettiniz. Ben bu kadar derin düşünmemiştim. Çok teşekkür ediyorum.
“Rahat battı”cılara gelince mutsuz evliliğinizin ya da gördüğünüz psikolojik ya da fiziksel şiddetin sebebi ben değilim. Ama yazdığınız saldırgan üsluplu mesajlarla bir nebze olsun rahatlıyorsanız problem değil. Canınız sağolsun :)))
Bugün birden bire evlilikten sıkıldığımı fark ettim. 10 yıllık evliyim. Öyle çok büyük problemimiz de olmadı. İki çocuğum var. Eşim çocuklarla ilgilenir, benimle ilgilenir, çok merhametlidir, iyiyken iyidir.
Sinirlendiğinde ise saman alevi gibi parlar. Anlamsız şeylere sinirlenir. Yanlış park eden bir arabaya, sokağa çöp atan adama... tamam ben de sinirlenirim ama küfretmem.
Yıllardır bu sinirin beni yorduğunu fark ettim. Sinirlendiğinde bir daha sana yardım etmeyeceğim cümlesini kurduğunda deli oluyorum. Yaptığı işi aslında benim görevim olarak görüyor ve yardım ederek lütfettiğini düşünüyor. İkimiz de çalışıyoruz. Benim daha yorucu bir işim var. Sabah çocukların birini ben hazırlayıp götürüyorum diğerini o hazırlayıp götürüyor. Yemek bende. Bulaşık çoğunlukla bende. Aslında tüm sorumluluk bende. Ve devamlı yapmasını istediğim şeyleri söylemem gerekiyor. Ne desem yapıyor ama bunu yaparak bilinç altında hep lütfettiğini düşünüyor galiba.
Geleneksel ataerkil kültürle, görevlerin herhangi bir kişiye ait olmadığı birlikte yapmanın esas olduğu görüş arasında sıkışmış kalmış.
Babam bile eşini versen yerine daha iyisini dünyada bulamazsın diyor. Ailemle de arası iyi. Ama 10 yıldır içimi rahatsız eden bir şey var bulamıyorum. Çok severek evlendim o da mesele değil.
Bugün evliliğin bana uygun olmadığına karar verdim en son. Yalnız yaşamayı çok seviyorum. Ve iki kişinin özel alanının olmadığı, kendilerini ilgilendiren kararları bile tek başına alamadığı, bu kültürde yaşanan buram buram ataerkillik kokan bu evlilik anlayışından nefret ettiğimi anladım.
Burada her gün dehşet verici konular açılıyor. Erkekler adeta kadınlara eziyet ediyor ve kadın evliliğimi nasıl kurtarabilirim diye soruyor!
Bizi öldürmediği sürece evliliklerimizi kurtarmayı(!) neden kendimize görev edindik? Kendimize neden saygı duymayı öğrenemedik? Bu erkekleri de biz yetiştirdik. Biz nasıl bir kısır döngü içindeyiz? İki insanın birbirine saygı duyması, kompleks yapmadan olaylara yaklaşması, intikamdan, kinden uzak bir ilişki yaşaması neden bu kadar zor? İnsanların farklı görüşlerinin olabileciğini kabul etmek ve karşımızdakini olduğu gibi kabul etmek neden mümkün olmuyor? Kimse kimsenin hizmetçisi değil! Her insan önce kendisi için var. Neden benliklerimizi hiçe sayarak, kendimizi üzerek, görmezden gelerek yaşıyoruz? Aile olmak bu mudur?
Canım sıkkın. Görünürde hiçbir problemim yok ama satır aralarına baktığımda, bu kültüre baktığımda moralim bozuluyor. Kimsenin kimseye saygısı yok. Nasıl bir ülkeyiz bilmiyorum.
Ben de erkek olsam doğama aşırı hem do çok aşırı uygun olurdu evlilikkatılmıyorum bu coğrafyada erkek olsam benim doğama çok uygun olurdu bence
Annenizin cahilliği ama kaldı mı bu kafada teyzeler halaBakin ben esimin annesiyle gorusmuyorum. 8 aylik hamile iken annem dediki doguma kaynana gider anne gitmez. Neden ? Erkek tarafinin soyu imis. Boyle gormus boyle biliyo boyle sacmaliyor annem.
Biz bu toplumda gelin olup babamizin soyadindan kocamizin soyadina geciyoruz. Cocuklarimiz evlendigimiz adamin soyu oluyor. Bu terbiyesiz duzende malesef esitligin savasini veriyoruz.
Anneler ogullarina duskun gelinlerine dusman. Kizlarina sus der kocan der kan bagi olmasa da kizini susturur damadi destekler.
Nerden baksan duzelmez gelin alinir mesela damat gelin alir kirmizi kurdela baglanir birde.
Kadin bu toplumda hep az sevilen taraf yorulan yipranan.
Caniniz sikilmis sanirim konussaniz aciklasaniz dinleyip anlamaz mi kocaniz.
Ben kk ya ne zaman girsem irkek olasım geliyo.katılmıyorum bu coğrafyada erkek olsam benim doğama çok uygun olurdu bence
3 hafta sonunda bileklerimi kesebilirimŞu an üç haftadır eşimin ailesinin evindeyim. Geleneksel evlilik anlayışının yaşandığı ağır bir kültür komasına girmiş olabilirim.İyi insanlar ama benim özgür ruhumu gelin adı altında yaptıkları bir kafese hapsetmişler gibi geliyor. İnsanlar birbirini neden böyle yoruyor anlamıyorum.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?