- 16 Temmuz 2022
- 189
- 488
-
- Konu Sahibi benjaminder
- #1
Kısmen benim eşimden bahsetmişsiniz. Ne kadar iyi biri olsa da dediğiniz gibi hep bir başa kakma hep bir laf sokma var işin içinde iş yaparken. Ben de bu durumdan bıktım.Bugün birden bire evlilikten sıkıldığımı fark ettim. 10 yıllık evliyim. Öyle çok büyük problemimiz de olmadı. İki çocuğum var. Eşim çocuklarla ilgilenir, benimle ilgilenir, çok merhametlidir, iyiyken iyidir.
Sinirlendiğinde ise saman alevi gibi parlar. Anlamsız şeylere sinirlenir. Yanlış park eden bir arabaya, sokağa çöp atan adama... tamam ben de sinirlenirim ama küfretmem.
Yıllardır bu sinirin beni yorduğunu fark ettim. Sinirlendiğinde bir daha sana yardım etmeyeceğim cümlesini kurduğunda deli oluyorum. Yaptığı işi aslında benim görevim olarak görüyor ve yardım ederek lütfettiğini düşünüyor. İkimiz de çalışıyoruz. Benim daha yorucu bir işim var. Sabah çocukların birini ben hazırlayıp götürüyorum diğerini o hazırlayıp götürüyor. Yemek bende. Bulaşık çoğunlukla bende. Aslında tüm sorumluluk bende. Ve devamlı yapmasını istediğim şeyleri söylemem gerekiyor. Ne desem yapıyor ama bunu yaparak bilinç altında hep lütfettiğini düşünüyor galiba.
Geleneksel ataerkil kültürle, görevlerin herhangi bir kişiye ait olmadığı birlikte yapmanın esas olduğu görüş arasında sıkışmış kalmış.
Babam bile eşini versen yerine daha iyisini dünyada bulamazsın diyor. Ailemle de arası iyi. Ama 10 yıldır içimi rahatsız eden bir şey var bulamıyorum. Çok severek evlendim o da mesele değil.
Bugün evliliğin bana uygun olmadığına karar verdim en son. Yalnız yaşamayı çok seviyorum. Ve iki kişinin özel alanının olmadığı, kendilerini ilgilendiren kararları bile tek başına alamadığı, bu kültürde yaşanan buram buram ataerkillik kokan bu evlilik anlayışından nefret ettiğimi anladım.
Burada her gün dehşet verici konular açılıyor. Erkekler adeta kadınlara eziyet ediyor ve kadın evliliğimi nasıl kurtarabilirim diye soruyor!
Bizi öldürmediği sürece evliliklerimizi kurtarmayı(!) neden kendimize görev edindik? Kendimize neden saygı duymayı öğrenemedik? Bu erkekleri de biz yetiştirdik. Biz nasıl bir kısır döngü içindeyiz? İki insanın birbirine saygı duyması, kompleks yapmadan olaylara yaklaşması, intikamdan, kinden uzak bir ilişki yaşaması neden bu kadar zor? İnsanların farklı görüşlerinin olabileciğini kabul etmek ve karşımızdakini olduğu gibi kabul etmek neden mümkün olmuyor? Kimse kimsenin hizmetçisi değil! Her insan önce kendisi için var. Neden benliklerimizi hiçe sayarak, kendimizi üzerek, görmezden gelerek yaşıyoruz? Aile olmak bu mudur?
Canım sıkkın. Görünürde hiçbir problemim yok ama satır aralarına baktığımda, bu kültüre baktığımda moralim bozuluyor. Kimsenin kimseye saygısı yok. Nasıl bir ülkeyiz bilmiyorum.
Fiziksel ya da psikolojik olarak şiddet yaşamadım hiç. Şiddete meyilli bir yapısı yok zaten. Olsa eşim olmazdı. Boşandığım insan olurdu. Benim derdim birçok kişiye göre anlamsız bana göre çözümsüz.Eski kültürü biz değiştiremeyiz ama yeni nesil bizim elimizde..
Genel olarak Türk erkeklerine bakınca sizinki yunmuş yıkanmış cinsten aileniz bu konuda haklı
Sadece sinirli kısmı ne durumda öfke kontrolü nasıl size zarar veriyor mu bu önemli..
Bu ülkeden boşanBugün birden bire evlilikten sıkıldığımı fark ettim. 10 yıllık evliyim. Öyle çok büyük problemimiz de olmadı. İki çocuğum var. Eşim çocuklarla ilgilenir, benimle ilgilenir, çok merhametlidir, iyiyken iyidir.
Sinirlendiğinde ise saman alevi gibi parlar. Anlamsız şeylere sinirlenir. Yanlış park eden bir arabaya, sokağa çöp atan adama... tamam ben de sinirlenirim ama küfretmem.
Yıllardır bu sinirin beni yorduğunu fark ettim. Sinirlendiğinde bir daha sana yardım etmeyeceğim cümlesini kurduğunda deli oluyorum. Yaptığı işi aslında benim görevim olarak görüyor ve yardım ederek lütfettiğini düşünüyor. İkimiz de çalışıyoruz. Benim daha yorucu bir işim var. Sabah çocukların birini ben hazırlayıp götürüyorum diğerini o hazırlayıp götürüyor. Yemek bende. Bulaşık çoğunlukla bende. Aslında tüm sorumluluk bende. Ve devamlı yapmasını istediğim şeyleri söylemem gerekiyor. Ne desem yapıyor ama bunu yaparak bilinç altında hep lütfettiğini düşünüyor galiba.
Geleneksel ataerkil kültürle, görevlerin herhangi bir kişiye ait olmadığı birlikte yapmanın esas olduğu görüş arasında sıkışmış kalmış.
Babam bile eşini versen yerine daha iyisini dünyada bulamazsın diyor. Ailemle de arası iyi. Ama 10 yıldır içimi rahatsız eden bir şey var bulamıyorum. Çok severek evlendim o da mesele değil.
Bugün evliliğin bana uygun olmadığına karar verdim en son. Yalnız yaşamayı çok seviyorum. Ve iki kişinin özel alanının olmadığı, kendilerini ilgilendiren kararları bile tek başına alamadığı, bu kültürde yaşanan buram buram ataerkillik kokan bu evlilik anlayışından nefret ettiğimi anladım.
Burada her gün dehşet verici konular açılıyor. Erkekler adeta kadınlara eziyet ediyor ve kadın evliliğimi nasıl kurtarabilirim diye soruyor!
Bizi öldürmediği sürece evliliklerimizi kurtarmayı(!) neden kendimize görev edindik? Kendimize neden saygı duymayı öğrenemedik? Bu erkekleri de biz yetiştirdik. Biz nasıl bir kısır döngü içindeyiz? İki insanın birbirine saygı duyması, kompleks yapmadan olaylara yaklaşması, intikamdan, kinden uzak bir ilişki yaşaması neden bu kadar zor? İnsanların farklı görüşlerinin olabileciğini kabul etmek ve karşımızdakini olduğu gibi kabul etmek neden mümkün olmuyor? Kimse kimsenin hizmetçisi değil! Her insan önce kendisi için var. Neden benliklerimizi hiçe sayarak, kendimizi üzerek, görmezden gelerek yaşıyoruz? Aile olmak bu mudur?
Canım sıkkın. Görünürde hiçbir problemim yok ama satır aralarına baktığımda, bu kültüre baktığımda moralim bozuluyor. Kimsenin kimseye saygısı yok. Nasıl bir ülkeyiz bilmiyorum.
Sadece biraz ekşın istiyorsunuz o kadar..Fiziksel ya da psikolojik olarak şiddet yaşamadım hiç. Şiddete meyilli bir yapısı yok zaten. Olsa eşim olmazdı. Boşandığım insan olurdu. Benim derdim birçok kişiye göre anlamsız bana göre çözümsüz.
Bugün birden bire evlilikten sıkıldığımı fark ettim. 10 yıllık evliyim. Öyle çok büyük problemimiz de olmadı. İki çocuğum var. Eşim çocuklarla ilgilenir, benimle ilgilenir, çok merhametlidir, iyiyken iyidir.
Sinirlendiğinde ise saman alevi gibi parlar. Anlamsız şeylere sinirlenir. Yanlış park eden bir arabaya, sokağa çöp atan adama... tamam ben de sinirlenirim ama küfretmem.
Yıllardır bu sinirin beni yorduğunu fark ettim. Sinirlendiğinde bir daha sana yardım etmeyeceğim cümlesini kurduğunda deli oluyorum. Yaptığı işi aslında benim görevim olarak görüyor ve yardım ederek lütfettiğini düşünüyor. İkimiz de çalışıyoruz. Benim daha yorucu bir işim var. Sabah çocukların birini ben hazırlayıp götürüyorum diğerini o hazırlayıp götürüyor. Yemek bende. Bulaşık çoğunlukla bende. Aslında tüm sorumluluk bende. Ve devamlı yapmasını istediğim şeyleri söylemem gerekiyor. Ne desem yapıyor ama bunu yaparak bilinç altında hep lütfettiğini düşünüyor galiba.
Geleneksel ataerkil kültürle, görevlerin herhangi bir kişiye ait olmadığı birlikte yapmanın esas olduğu görüş arasında sıkışmış kalmış.
Babam bile eşini versen yerine daha iyisini dünyada bulamazsın diyor. Ailemle de arası iyi. Ama 10 yıldır içimi rahatsız eden bir şey var bulamıyorum. Çok severek evlendim o da mesele değil.
Bugün evliliğin bana uygun olmadığına karar verdim en son. Yalnız yaşamayı çok seviyorum. Ve iki kişinin özel alanının olmadığı, kendilerini ilgilendiren kararları bile tek başına alamadığı, bu kültürde yaşanan buram buram ataerkillik kokan bu evlilik anlayışından nefret ettiğimi anladım.
Burada her gün dehşet verici konular açılıyor. Erkekler adeta kadınlara eziyet ediyor ve kadın evliliğimi nasıl kurtarabilirim diye soruyor!
Bizi öldürmediği sürece evliliklerimizi kurtarmayı(!) neden kendimize görev edindik? Kendimize neden saygı duymayı öğrenemedik? Bu erkekleri de biz yetiştirdik. Biz nasıl bir kısır döngü içindeyiz? İki insanın birbirine saygı duyması, kompleks yapmadan olaylara yaklaşması, intikamdan, kinden uzak bir ilişki yaşaması neden bu kadar zor? İnsanların farklı görüşlerinin olabileciğini kabul etmek ve karşımızdakini olduğu gibi kabul etmek neden mümkün olmuyor? Kimse kimsenin hizmetçisi değil! Her insan önce kendisi için var. Neden benliklerimizi hiçe sayarak, kendimizi üzerek, görmezden gelerek yaşıyoruz? Aile olmak bu mudur?
Canım sıkkın. Görünürde hiçbir problemim yok ama satır aralarına baktığımda, bu kültüre baktığımda moralim bozuluyor. Kimsenin kimseye saygısı yok. Nasıl bir ülkeyiz bilmiyorum.
Canın sıkılmış senin. Geçer. Şuan ben de dünyalılardan tiksiniyorum modundayım
Küfür etmesi ve sizi yardım (!) etmemekle tehdit etmesi, diğer kötü erkeklere göre (!) iyi olması zaten sizi mutlu etmez. Çok haklısınız.Bugün birden bire evlilikten sıkıldığımı fark ettim. 10 yıllık evliyim. Öyle çok büyük problemimiz de olmadı. İki çocuğum var. Eşim çocuklarla ilgilenir, benimle ilgilenir, çok merhametlidir, iyiyken iyidir.
Sinirlendiğinde ise saman alevi gibi parlar. Anlamsız şeylere sinirlenir. Yanlış park eden bir arabaya, sokağa çöp atan adama... tamam ben de sinirlenirim ama küfretmem.
Yıllardır bu sinirin beni yorduğunu fark ettim. Sinirlendiğinde bir daha sana yardım etmeyeceğim cümlesini kurduğunda deli oluyorum. Yaptığı işi aslında benim görevim olarak görüyor ve yardım ederek lütfettiğini düşünüyor. İkimiz de çalışıyoruz. Benim daha yorucu bir işim var. Sabah çocukların birini ben hazırlayıp götürüyorum diğerini o hazırlayıp götürüyor. Yemek bende. Bulaşık çoğunlukla bende. Aslında tüm sorumluluk bende. Ve devamlı yapmasını istediğim şeyleri söylemem gerekiyor. Ne desem yapıyor ama bunu yaparak bilinç altında hep lütfettiğini düşünüyor galiba.
Geleneksel ataerkil kültürle, görevlerin herhangi bir kişiye ait olmadığı birlikte yapmanın esas olduğu görüş arasında sıkışmış kalmış.
Babam bile eşini versen yerine daha iyisini dünyada bulamazsın diyor. Ailemle de arası iyi. Ama 10 yıldır içimi rahatsız eden bir şey var bulamıyorum. Çok severek evlendim o da mesele değil.
Bugün evliliğin bana uygun olmadığına karar verdim en son. Yalnız yaşamayı çok seviyorum. Ve iki kişinin özel alanının olmadığı, kendilerini ilgilendiren kararları bile tek başına alamadığı, bu kültürde yaşanan buram buram ataerkillik kokan bu evlilik anlayışından nefret ettiğimi anladım.
Burada her gün dehşet verici konular açılıyor. Erkekler adeta kadınlara eziyet ediyor ve kadın evliliğimi nasıl kurtarabilirim diye soruyor!
Bizi öldürmediği sürece evliliklerimizi kurtarmayı(!) neden kendimize görev edindik? Kendimize neden saygı duymayı öğrenemedik? Bu erkekleri de biz yetiştirdik. Biz nasıl bir kısır döngü içindeyiz? İki insanın birbirine saygı duyması, kompleks yapmadan olaylara yaklaşması, intikamdan, kinden uzak bir ilişki yaşaması neden bu kadar zor? İnsanların farklı görüşlerinin olabileciğini kabul etmek ve karşımızdakini olduğu gibi kabul etmek neden mümkün olmuyor? Kimse kimsenin hizmetçisi değil! Her insan önce kendisi için var. Neden benliklerimizi hiçe sayarak, kendimizi üzerek, görmezden gelerek yaşıyoruz? Aile olmak bu mudur?
Canım sıkkın. Görünürde hiçbir problemim yok ama satır aralarına baktığımda, bu kültüre baktığımda moralim bozuluyor. Kimsenin kimseye saygısı yok. Nasıl bir ülkeyiz bilmiyorum.
Teşekkürler.Konuyu nereden ülkeye bağladınız ?
Beraber yaşayan , bir ilişki içinde olan insanların ; kendilerini ilgilendiren kararlarının sonuçları diğer tarafı etkilemiyor mu ? Bu etki olumlu mu , olumsuz mu ?
Ortak yaşam içindeki kararlarla ilgili , sadece Türkiye de mi ilişkinin diğer tarafı da karara dair fikir sunuyor sanıyorsunuz ?
Burada konu açan ve size göre eşinden eziyet görmesine rağmen evliliğini kurtarmak isteyen bir kadın varsa ; bu onun kararı ve onun hayatı.
Topluma , kültüre , başka kadınların ilişkilerine taş atmanın size nasıl bir faydası var ?
Evliliğin size uygun olmadığını düşünüyor ; eşinizle evli kalmak istemiyorsanız ayrılabilirsiniz.
Konunuz o kadar kendini bilmez halde ki aynı sizin gibi ,cumlelerinize bile ne istediğinizi bilmemeleriniz sıkışmış.Bugün birden bire evlilikten sıkıldığımı fark ettim. 10 yıllık evliyim. Öyle çok büyük problemimiz de olmadı. İki çocuğum var. Eşim çocuklarla ilgilenir, benimle ilgilenir, çok merhametlidir, iyiyken iyidir.
Sinirlendiğinde ise saman alevi gibi parlar. Anlamsız şeylere sinirlenir. Yanlış park eden bir arabaya, sokağa çöp atan adama... tamam ben de sinirlenirim ama küfretmem.
Yıllardır bu sinirin beni yorduğunu fark ettim. Sinirlendiğinde bir daha sana yardım etmeyeceğim cümlesini kurduğunda deli oluyorum. Yaptığı işi aslında benim görevim olarak görüyor ve yardım ederek lütfettiğini düşünüyor. İkimiz de çalışıyoruz. Benim daha yorucu bir işim var. Sabah çocukların birini ben hazırlayıp götürüyorum diğerini o hazırlayıp götürüyor. Yemek bende. Bulaşık çoğunlukla bende. Aslında tüm sorumluluk bende. Ve devamlı yapmasını istediğim şeyleri söylemem gerekiyor. Ne desem yapıyor ama bunu yaparak bilinç altında hep lütfettiğini düşünüyor galiba.
Geleneksel ataerkil kültürle, görevlerin herhangi bir kişiye ait olmadığı birlikte yapmanın esas olduğu görüş arasında sıkışmış kalmış.
Babam bile eşini versen yerine daha iyisini dünyada bulamazsın diyor. Ailemle de arası iyi. Ama 10 yıldır içimi rahatsız eden bir şey var bulamıyorum. Çok severek evlendim o da mesele değil.
Bugün evliliğin bana uygun olmadığına karar verdim en son. Yalnız yaşamayı çok seviyorum. Ve iki kişinin özel alanının olmadığı, kendilerini ilgilendiren kararları bile tek başına alamadığı, bu kültürde yaşanan buram buram ataerkillik kokan bu evlilik anlayışından nefret ettiğimi anladım.
Burada her gün dehşet verici konular açılıyor. Erkekler adeta kadınlara eziyet ediyor ve kadın evliliğimi nasıl kurtarabilirim diye soruyor!
Bizi öldürmediği sürece evliliklerimizi kurtarmayı(!) neden kendimize görev edindik? Kendimize neden saygı duymayı öğrenemedik? Bu erkekleri de biz yetiştirdik. Biz nasıl bir kısır döngü içindeyiz? İki insanın birbirine saygı duyması, kompleks yapmadan olaylara yaklaşması, intikamdan, kinden uzak bir ilişki yaşaması neden bu kadar zor? İnsanların farklı görüşlerinin olabileciğini kabul etmek ve karşımızdakini olduğu gibi kabul etmek neden mümkün olmuyor? Kimse kimsenin hizmetçisi değil! Her insan önce kendisi için var. Neden benliklerimizi hiçe sayarak, kendimizi üzerek, görmezden gelerek yaşıyoruz? Aile olmak bu mudur?
Canım sıkkın. Görünürde hiçbir problemim yok ama satır aralarına baktığımda, bu kültüre baktığımda moralim bozuluyor. Kimsenin kimseye saygısı yok. Nasıl bir ülkeyiz bilmiyorum.