Evliliğimin bitmesi gerek sanki.

Bir çok insan geçiyor aynı yollardan hiç kimsenin hayatı dört dörtlük degil çünkü degisik zorluklarla mücadele ederken ruhumuz yoruluyor.Hayatı dönem dönem hepimiz sorguluyoruz.Ama yinede söylüyorum birseyler birazda bizim çabamızda ve bakış açımizda.Bence pes etmeyin
 
Geçmiş olsun.
Bak kaç zamandır çocuğu ona havale et, keyfine bak diyorduk. Kocan yapamam dedikçe sen yaparsın yaparsın demek yerine hırslanıp her şeye tek başına yetişmeye
çabaladın. Kocan şu konuda haklı: ona güvenmek zorundasın. Güven olmazsa evlilikte mutluluk da olmaz.
Sal gitsin arkadaşım.

Gerçekten anne olarak bir dönem akıl tutulması yaşıyoruz. Aman kocişimiz işe gidiyor uykusuz kalmasın diye yatağı ve çocuğu ayırıyoruz. Anlayışlı hatun hallerimiz bize eziyet olarak geri dönüyor. Nice çalışan anne uykusuz işe gidiyor senelerce. Hiç aklımıza gelmiyor o anda. Toplumsal rol dağılımı böyle çünkü. Böyle gördük böyle yaşıyoruz. O yüzden erkeklerin % 90 ı böyle maalesef. O kalıbı kırmak yine bize düşüyor.

Bir de eşinin kumar dışında evliliği temelden sarsan hataları yok sanırım. Sende hissettiğim şu -elbette yanılıyor olabilirim- yaşadığın zor bir geçmişten sonra eşini sevdin, güvendin, mutluydun. Ama o kumara bulaşması sonrası yaşadığınız maddi-manevi zorluklar seni yıktı. Geçmişin öfkesini de ona yıktın bilerek veya bilmeyerek. Aileni affettin çünkü onları sen seçmedin. Ama kocanı sen seçtin, güvendin, bu yüzden affedemiyorsun ve onu en basit insani hataları bile senin için hayati mevzu halini alıyor. Eşin senin hayatında bir günah keçisi. Yaptığı yapmadığı her şeyin yükünü ona atıyorsun. Aslında affedemediğin o değil, kendinsin.
Kendini -bilinçaltında- suçluyorsun, yaşadıklarının senin hatan olduğuna inanıyorsun.

Ve hiç sevmesen de arabesk düşünüp öyle yaşıyorsun. Bunu yaşam tarzın
haline getirmişsin. Sen acıların kadınıyken, eşin acı çekmiyor muydu? Senin başına gelenlere o da üzüldü, kahroldu. Sen mutlu değilsin, kocan da değil. Neden birisi günah keçisi olmak zorunda?

Eğer ruhunu iyileştirmek istiyorsan affetmeyi ve yeniden gerçekten sevmeyi
öğrenmeye mecbursun.
 

Bu adamlar, kafası basmayan model İdrak, yüzünden gözünden görmeyen, davranışlarından fark edemeyen, bir kerede duyamayan, sülalesi rahat, anca iş ciddiye binince kçı tutuşan adamlardan. Bir şeyi 3982329048 kere tekrar ettirir benimki, artık deliririm de ancak bir şeyler yapar biliyorsun... Böyle, ne yapayım böyle? İnsan olana laf bir kere söylenir bile dedim, daha ağır da konuştum, moron musun demişliğim de vardır.. Adam böyle, sabit. Ya güdeceğim ya gideceğim.

Bakıyorum, başka iyi yönlerini tartıyorum, artıları ağır basıyor, bir iki huyu yüzünden silip atmak da haksızlık olacak, artık ben uyum sağlıyorum kendimce.

Benim de rahatlığa tahammülüm yok-tu ve hatta beni en delirten şeylerden birisi söylediğimin tekrar ettirilmesi, salaklığa katlanamam İdrak, ben tek seferde kulağım açık duyup fark edip anlayıp yapıyor ya da cevaplıyorsam-düzenliyorsam vb. aynı muameleyi de görmek isterim. Biz bunun kavgasını evliliğimizin (ilk senesi hariç) dört sene sürdürdük, dört koca sene... Ee? Ne değişti? Adam aynı adam, olan bana oldu, sinirden yıprandığımla, boğazımı patlattığımla kaldım. Şimdi telefondan arıyorum kendisini evin içinde; boğazımı hiç yormuyorum ya da bir şey mi yapılacak, üzerine atıp gidiyorum; ister yapsın ister yapmasın. Aynısını ona da yapıyorum, duymazdan geliyorum, dinlemiyorum, lafının yarısında "He? Bi şey mi anlatıyodun?" diyorum, gıcık oluyor; umurumda da değil.

Sen ol gamsız, sen ol rahat İdrak, sen rahat oldukça eşin kendi üzerine düşenleri yapmak durumunda kalacak, herkesin her şeyine yetme; her şeyi kuralına göre yapma. Çocuk bir senin çocuk değil mesela, bağırsa da çığırsa da ver babaya baksın, sen dinlen. Böyle böyle alışacaklar, bak benim sabahları uykuma dokunamaz eşim, oturttum rutini. 2 sene sen uyudun, sıra bende dedim; her sabah uyanır, oğlanın altını değiştirir, üzerini giydirir, krebini yapar köy yumurtasından, kahvaltıyı hazırlar, oğlana yedirir; ben, o kapıdan çıkarken uyanırım. Akşam eve gelir, yemek yenir, bir miktar dinlenir, sonra oğlanla oynarlar ben kendi keyfime bakarım; ardından uyku saati, çocuğu dönüşümlü uyuturuz, dün ben eşlik ettiysem, bugün eşim eşlik eder çocuğa uykuya dalana kadar, yok öyle Gangsta'nın full görevi değil bunlar.

Söyle, itele, bırak. Laf anlatacağım diye peşinde koşma İdrak. Sana da iyi gelecek.
 
Her konunuzda kendimden birşeyler buluyorum yorumlarda bana yazılmış gibi hatta Hayatın tüm kontrolünü elinde tutmaya çalışınca güvende hissediyoruz ama kendimizden gidiyor hersey. Ilk çocuğumda aynen bende senin hissettini yaşıyordum ne zaman ki kenara çekildim şimdi iki çocuğu babalarına bırakıp alışverişe bile gidiyorum ev fazlaca dağılıyor bizim sınırlarımızın dışına çıkıyor çoğu şey ama kimseye birşey olmuyor idrak biz insan olduğumuzu hatırlıyoruz sadece. Bu yolda psikiyatrik destekte yoldaş oluyor kaybettiklerini bulurken. Kolaylıklar diliyorum
 
Sevgili Idrakyollariiltihabi ; kinci, kolay unutmayan, iç huzuru olmayan birisin. Ben de öyleyim. Şu buhranlı halinle böyle ciddi kararlar almamalı ve hatta dile dökmemelisin. Buhran hali azalınca veya ortadan kalkınca keşke dememek için.
Oğlunla iki kişilik bir hayat yaşarken eşinin dışlanmış hissetmesi, gittikçe elini eteğini çekmesi çok normal. Bir de erkekler maalesef ki güdülmek istiyor. Sürekli " şunu yap, bunu getir" gibi yönlendirmeler lazım. Kendi anlasın, halimi görmüyor mu sanki dedikçe bir şey değişmiyor, anlamıyorlar, anlasalar da önemsemiyorlar galiba.
Çocukla ilgilenirken de yönlendirme yapmamak gerek. Bırak kendi bildiği gibi ilgilensin çok ekstrem bir durum yoksa. Ben daha 3 aylık anayım ve her eşim alt değiştirdiğinde " şu çocuğun kıyafetin göğsüne kadar çekme üşüyecek" diye müdahale ederdm. Baktım bir gün, bu adam artık yardım etmiyor, çok söyleniyormuşum ve eziyete dönüyormuş. Çocuk da hasta olmuyor diye bıraktım nasıl yaparsa yapsın. Durum böyle işliyor anladım ki.
Senin kesinlikle çocuğundan biraz uzaklaşman, yükü paylaşman, insan olduğunu hissetmen ve bu anlamda bir şeyler yapman şart. Başka türlü iç huzuruna kavuşamayacak ve sürekli hayatında bir problem arayacak, ufak bir şey buldukça da bunları büyütüp dağ gibi yapacaksın.
Her şey güzel olacak sen iyi olursan.
 

Bu kırmızı cümleler benim senelerdir günaydından bile çok kullandığım cümleler :)

Bu arada inandın mı?
İkna oldun mu?

Öyle bir yerdeyim ki..
Sanırım o işsizlik sigortası yaptırdığı yere gidip, yaptırdığı saate kadar
öğrenme gereği duyardım..

Maalesef bu adamların ağızlarından çıkanlar bu derece boş benim için artık..
 
Güvenemiyorsanız ayrılmaktan başka yol kalmıyor.
Ne kendinize eziyet edin ne kocanıza.
 
Oğlun annesinin sözünü dinleyen kendi işini kendi halleden koca delikanlıya dönüştüğünde, çalışmaya başladığında, paranı kazandığında, kendine zaman ayırdığında, boşverdiğin ne varsa geri hayatına soktuğunda ne biliyim belki daha bakımlı olduğunda, manikürsüz gezmediğinde, gözlerin ışıldadığında eşin yanında olsun istiyor musun? Cevabın hayırsa bence de bu evlilik bitmeli
 
Bence birbirinizi anlamiyorsunuz.
Eşin seni anlamıyor en azından. Bu konuda oğlun yok ama onun seni çok zorladığını biliyorum eski konularından,eşin belki yaşadığının onda birine şahit oluyor bu sebeple ,idrakta çok yorulmuştur eminim demiyor,ona sorsak oda işten zaten yorgun geliyorum,evde kafa dinlemek benim hakkım diyecek ama sende aynı düşüncedesin doğal olarak zira seninde molaya ihtiyacın var.
Bende kızımda aynı yollardan geçtim, birbirimize empati ile yaklaşmaktan çok uzaktik,yukarıda anlattığim gibiydik ama bence hatamız oturup konuşmamak oldu. Bak sende susuyorsun ama kendi içinde doluyorsun. Konuşsam da anlamayacak diyorsun belki de bilemem.
Bence evli çiftlerin en büyük sorunu bu,bebekle/çocukla ortaya çıkıyor genelde. Bak yardımcısı yada aileden desteği olan insanlar senin benim kadar zorlanmazlar çünkü mola verebiliyorlar arada çocuğu emanet edip.
Ben kızımı tek büyüttüm,kimseye bırakıp gitmedim,zor bir bebekti zaten,anneme bebekken 1 kez bırakip markete gittim,annem dedi ki al kızım bebeğini bir daha bana bırakma cok ağlıyor,ilk ve son oldu.
Arkadaşlarım var evde yardımcısı olan(yatılı yada sürekli,temizlik için bende alıyorum ama 15 günde 1)kuaföre de gidiyorlar,çıkıp kahve içmeye de ,eglenmeye de,eşleriyle herhangi baska bir etkinliğe de ,bu sayede ilişkileri kopmuyor. Bizim kadar yıpranmıyorlar.
Biz o süreci atlattık,oğlumda var şimdi,sorumluluk bölüşmeyi,sen yorgunsun dinlen diyebilmeyi öğrendik sonunda ama hala ikimizde sorumluluk, 3.kişi yok yardım eden. Kendi kendimize yetebilmeyi öğrendik.
Zor oldu ama oldu.
Sizinde bir süreç yaşadığınızı düşünüyorum. Nasıl atlatırsınız,birbirinizi anlayabilirmisiniz ,o adımı atabilir misiniz?bilemem ama zor bu durumda haliniz.
Ayrilmayacaksan boşverme diyebilirim sadece,dır dır etmekten,sen ben savaşına cevirmekten bahsetmiyorum ama senin ne yaşadığını bilsin eşin,kapatma kendini,yakinmak anlamında söylemiyorum,sohbet ederken anlatabilirsin ,eşinde belki işyerinde sorun yaşadı,oda sana açılabilir, belki birbirinizin gözünden bakabilirseniz daha farklı olabilir herşey. Tabiki sihirli değnek değil bu zaman içerisinde düzelebilirsiniz belki.
Kolayliklar dilerim.
 

Bu dediklerin bir gün olursa ve kocam zerre ilerleme kaydetmmişse, hala bir şeyleri bahane edip ölü balık gibi yaşıyorsa hayatımda olmasını istemiyorum. Onun bahaneleri bunlar gerçek olduğunda son buluyor. Maddi sıkıntılar ev geçindirme stresi vs. Dediğine göre öyle olsa düzelirmiş. Düzelir ise neden yanımda istemeyeyim.
 

Ben senin şu an içinde bulunduğun evreyi atlattım sanırım. Yani çok umurumda değil. Kesin bir kanıt olmadığı sürece bir adım atmayacağım neticede. Kendisine de söyledim, tekrar bağımlı olursan zaten sayamazsın. Ortaya çıkar. İmkansız saklaması çünkü. Bu öyle bir illet ki başlayınca duramaz ve ben de en nihayetinde öğrenirim. O zaman ne yapacağımı biliyor zaten.

Benim bu konuda delirdiğim şey, bunları konuştuğumuz halde kendince beni test etmesi. Bizim eviliğimiz için öyle bir lüks yok. Evet ben güvenmeyi öğrenmeliyim ama o da şeffaf olmak zorunda. Başka çıkış yolu yok.

İnandın mı demişsin, inan umurumda değil nereye harcadığı. Allah büyük, pisliğe bulaştıysa çıkacak zaten ortaya. Yok doğru söylüyorsa zaten benim güvenimi test edip işi boşanmaya kadar götürdüğü için yine haksız.
 

Gangsta iki gündür evde değilim. Cumartesi günü sabah kalktım çocuğu doyurdum akşam için yemeği yaptım çıktım evden. Adama da bi gidiyoruz dedim. Kuzenimleydim akşama kadar. Pazar sabahı yine kalkıp evin işini halledip çıktım. Akşam geldim.

Eve geldiğimde "ben de evde oturdum tüm gün" diye kendince duygu sömürüsü yaptı. O senin problemin dedim. Ben seni artık herhangi bir aktivite için itmeyeceğim ısrar etmeyeceğim. Oğlunla zaman geçirmek istemiyorsan senin problemin. Gelecekte sen çekersin sıkıntısını. Asosyal olmak istiyorsan sen bilirsin. Ancak ev işlerinde, çocuk bakımında evde olduğun sürece yardım edeceksin. Sosyal aktivitelerde bulunmak istemiyorsan sen bilirsin dedim.

Hafta sonu ailemin şu an tatil yaptığı yere gidecektim. Bilet ayarlamaya çalışıyordum. Gelmiş bana "ben de gelicem bana da bilet aldım" diyor. Ben bu adama bir ay önce birlikte gidelim değişiklik olur dediğimde "ya ben sıkılırım ne yapıcam ki orda bla bla" diye onlarca bahane sunmuştu. Şimdi bilet aldım diyor.

Yemin ederim benim aklımla oynuyor. Ben vazgeçiyorum uğraşmaktan kendi haline bırakıyorum oğlumla plan yapıyorum. Bu sefer bir şekilde kendini dahil ediyor. Tamam madem rahatsız oluyorsun ayrı kalmaktan şunu şunu yapalım diyorum yine bahaneler sunuyor.

Bak bu ay kendi kişisel harcamalarını abartmış biraz. Ben de ona dikkat ermesini, yine ay sonunda sıkıntı çekeceğimizi söyledim. Konu yine benim daha doğrusu bizim sigara içmemize geldi :) evet sigara ciddi bir masraf kabul ancak konu bu değildi o anda.

Düşünüyorum düşünüyorum içinden çıkamıyorum. Tek bildiğim ben ayrılsam da ayrılmasam da çalışmam gerek. Ayrılabilmek için de maddi olanağım olmalı, devam edebilmek için de. E oğluma bakıyorum sabah uyanıp kreşe gidene kadar ömrümden ömür gidiyor. Ben bu çocukla nasıl düzenli işe gideceğim. İmkansız şu anda. Bekle bekle bekle idrak. Sıkıştım yahu. Yemin ederim inanılmaz sıkıştım.
 

Evet destek olan birilerinin olmaması çok büyük bir sorun. Ben eşimin bana hata yaptığı zamanlarda o kadar yalnız olmasaydım belki daha rahat atlatırdım. Ancak o dönem çok fazla yalnız kaldım. Çok yıprandım.

İletişim kuramıyoruz zaten. Genelde suçlama ve tartışma oluyor sonu.

Zaten son zamanlarda diyorum ki benim gibi obsesif bir karaktere uygun görülecek en büyük imtihan, güven testi olabilirdi ancak. Allah da onu uygun gördüyse demek.

Ayın 21inde çok bilinen iyi bir uzmana götüreceğim oğlumu. Zoe randevu aldık. Umutluyum en azından o konuda. Bakalım nasıl yönlendirecek bizi. Teşekkür ederim yorumun için.
 

Bende hissettiklerin şu açıdan doğru. Ben evlenirken ailem eşimle evlenmemi istemedi. Hatta eşimin ailesi de beni çok sevmelerine ve istemelerine rağmen "sen bizim oğlana fazlasın" diyerek vazgeçmemiz için çeşitli konuşmalar yaptılar. Maddi manevi çok zorluk çektik ama ben eşime güvendim. O da bana.

Ikimizin de hayatında travmalar, zorluklar vardı. Birbirimize tutunduk, destek olduk. Herkese karşı durduk. Ve ilk günden itibaren dedik ki "aramızda yalan girmesin. Yalan olmazsa her şey yolunda gider" bu sözü çiğneyen eşim oldu. Bana yalan söyledi.

Dediğin gibi ben uzun zaman "bu benim hatam. Güvenmek, onu seçmek, sevmek benim hatam" hissinden kurtulamadım. Kendimi suçladım. Hatta ailelerin gördüğünü ben göremedim dedim. Daha da küstahlaşıp "ben ona fazlayım demek ki" dedim. Aşık olup evlendiğim halde.

Tüm o güzel anılar, aşkın dorukta yaşandığı yıllar falan :) hepsi silindi zihnimde. Bazen ben gerçekten aşık mıydım diye sorgular oldum. Tek gerçek kaldı geriye. Bu benim seçimimdi.

İnsan, yaşadıkları olumsuz anılara başkalarının etkisi olunca daha çabuk sıyrılıyor o kötü ruh halinden. At suçu ötekine kurtul. Ancak tamamen kendi tercihlerinin sonucu mutsuz olunca, buhran hali geçmiyor.

Ben aylarca "oğlumu mutsuz bir evliliğe mahkum ettim" diye kendimi bitirdim. Ancak o mutsuzluğu yok etmek için de çaba sarf etmedim. Evet arabesk ve olumsuz bakış açısından nefret ediyorum ancak dolaylı yoldan hayatımı tam da bu şekilde yaşıyorum.

Tam ayağa kalkmak için sebepler buluyorken "zamanında engellenmeseydim şu an bambaşka yerlerde olabilirdim" diyerek oturuyorum aynı yere.
 
Sorun belli çözüm belli.
Çok şükür ki çaresiz bir dert değil.

Değişmek ve ayağa kalkmak zorundasın.
Önce kendin için. Sonra oğlun, kocan, yuvan için.

Tam 20 yıllık öğretmendim eğer 28 Şubat olmasaydı. Şu an kaldığım yerden devam ediyorum okuluma. Nasip olursa 2021 de okul bitiyor. Kpss de başarılı olursam öğretmen olacağım.

Geç kaldım, engellendim ama bunlar beni durdurmadı.
 
Son düzenleme:
Bence,evliliginizin bu duruma gelmesinin tek bir sebebi var.o da eşinizden ayrı yatmaniz yani yatakları ayırmaniz..bakın o yatak öyle sihirli bir eşya ki,gün içerisinde yaşadığınız tüm sorunlari,kavgaları bir anda hafizanizdan silip,sizi tekrar o tutkulu günlere götürür...eşinizle aranıza evladiniz dahi olsa sokmayacaksiniz..aksi takdirde aranızda ki soğukluk,tartışmalara,kavgalara dönüşecektir.bence bunu eşinizle konuşun.yani eşinizin size olan kızgınlığının,en temel sebebi bu çıkacaktır eminim.belki size belli etmek istemeyecek,gurur yapacak ama temel sebebi büyük ihtimal bu.esinize yatakları birleştirmek istediğinizi söyleyip ,kendisinin tepkisini ölçün bence
 
Yine de hep birşeyler eksik yarim kalmış gibi değil mi peki. Gecikmeli de olsa yapmaya çalışmak bazen ir çabaymış gibi geliyor bazende tam tersi tam bir celiski
 
 
Umarım faydalı olur oğlun için
 
Demek ki büyükler boşa demiyor küs bile olsanız yatak ayırmayın diye ben yatak ayirmanizi yanlış buldum benimde iki küçük çocuğum var inanın o kadar sık uyaniyorlar ki eşim de sabah erken gidiyor uykusuz kalıyor ama karşılıklı olarak hiç yatak ayirma düşüncesi oluşmadı bizde ayrilmaniz gereken bişey yok sanki çocuktan dolayı işine mesleğine ara verdiysen onun stresi olabilir mi sende ki hayırlısı olsun
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…