Takip ettiğim, samimiyetine ve zekasına güvendiğim bir üyesiniz. Zeki insanlara yol göstermekte zordur, çünkü çoğu yöntemi denemiştir, ne önerebilirm ki diye düşünmeme rağmen nacizane bir kaç şey yazacağım.
Çocuğunuzun zorluğu, yatakları ayırmanız, maddi sıkıntılar vs derken gerçekten bir evliliği en çok zorlayacak şeyleri yaşıyorsunuz. Ama şunu da söyleyeyim bunları yaşayan başka bir çift olsaydı boğaz boğaza gelecek kadar kavgalar, hakaretler, terkedilen evler, 3.şahıslarla yakın ilişkiler, ailelere şikayetler birbirine giren insanlar vs vs derken daha büyük olaylar yaşarlardı. Bu bile evliliğinizin kurtarabilirliğini hissettirdi bana. Ama asıl sorun, siz bunu istemiyorsunuz, kapıları tamamen kapatmışsınız.
Normal olanı varsayalım, evliliklerde çiftler çocuk ilk doğduğu zaman bir süre birbirini ihmal eder. Zamanla çocuğun uykusu düzene girer, kadın daha az yorulmaya başlar. Eşine cinsel anlamda daha kolay cevap vermeye başlar, iletişim artar. Kadın daha çok sosyalleşir o yüzden daha motivedir. Çocuk biraz daha büyür aile büyüklerine bırakılarak kısa hafta sonu tatilleri yapılır. Dinlenirsin, sevişirsin, konuşursun duygular uyanmaya başlar. . Çiftler yine birbirine vakit ayırır. Yani bizde böyle oldu en azından. Salıvermedim, ne yapabileceğimi düşündüm. Cafeye bile gitmeyi sevmeyen adamı kısa tatillere alıştırdım. Kafa nereye biz oraya havasında, bavulunu topla 1 geceliğinede olsa kaç pozisyonundayız artık. Sürpriz dedim, sıkıldım dedim ikna ettim bir şekilde. Tadına varınca kendisi talep ediyor artık.
İnan bizimde ilk yıllarımızda çocuklar kendileri de sosyalleşmeye başlayana, bizler daha da olgunlaşana kadar ciddi problemlerimiz oldu. Senin gibi, ev arkadaşı gibi yaşar gideriz, çocuklar büyüyünce boşarım, aman benden cinsel anlamda beklentisi olmasın, rahibe gibi yaşamaya razıyım deyip cinsellikten iğrendiğimi düşündüğüm zamanlar oldu. Ama tüm bu negatif duygularıma rağmen yine başardık, kurtardık. Çünkü bir dönem birbirimizi sevebilmiştik. İnan isteyince ve çabalarına cevap alınca kurtarılabiliyor. Ve sen değiştirirsen karşındaki sende ki değişimi farketmeye ve ayak uydurmaya başlayacak. Etkiye tepki gibi.
Burda da iş yine biz kadınlara düşüyor. Çünkü klişe olacak belki ama erkekler çocuk gibi, onların sorunu farketme, çözmek için yöntemleri bulma, girişimde bulunma ve halletme yetileri bizler gibi kuvvetli değil. Onların daha düşünmeye başladığını biz çözmüş oluyoruz. Hayatın genelinde bile bu böyle. İnan eşime ben sana demiştim demekten yoruldum ve artık hiç anlamadığım bir konu bile olsa fikir soruyor. Çünkü oda kadınların öngörebilme yeteneğini inanıyor çünkü defalarca tecrübe etti.
Benim önerim şu ki, evlilik terapistini denedik olmadı demişsiniz. Eşiniz gitmiyor yada yararına inanmıyosa inandırın o zaman. Önce siz bir psikoloğa gidin. Faydasını değişiminizi görsün. Evliliğinize faydası olamasa, hatta kurtarmayı değil bitirmeyi düşündürecek şekilde motive olsanız bile, siz faydasını görmüş olacaksınız. Şu buhranı, belirsizliği atacaksınız kafanızdan. Sizi en çok yoran belirsizlik, kararsızlık bence, en azından bu sorunu çözmüş olacaksınız. Ne yapmanız gerektiğini, bunun için izlemeniz gereken yolları hesap edeceksiniz. Bu bile size güç verecek, motivasyonunuz artıracak. Hakkınızda hayırlısı olsun.