Evimizdeki yatılı kadın misafir ve eşim...

Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Eşim ise kaliteli takım elbisesini
Şu ibaredeki ayrıntı beni benden aldı. Hala gülüyorum.:KK45:
Konuya gelecek olursam da bazen insanları cinsiyetleriyle değil kişilikleriyle yargılamalı.
Sizin hemcins olarak destekleyici yaklaştığınız Sevda evinizde kalmaya devam ederse fantazilerini bir gün gerçekleştirecek gibi duruyor.
Merhametten maraz doğar.
İlişki güven olmadan yürümez ama tedbirli olmak ayrı bir şeydir.
Bence misafirinizi gönderin yoksa paranoya sizi panik ataklara sürükleyecek.
 
haremlik selamlık neden var hiç düşündünüz mü?

bizde; kocamın arkadaşlarıyla asla muhatap olmam. hoş geldin - güle güle, çayınız kahveniz nasıl olsun filan... o kadar.

kocamda benim arkadaşlarımla aynı şekilde...

evinizde kombiliymiş madem. yemekler dışında ayrı odalarda zaman geçirebilirsiniz.

samimi olmalarına ben olsam asla fırsat vermem.

ne erkek milletine nede kadın milletine(buna ben de dahil) kesinlikle güven olmaz. özellikle bu zamanda...

bu yazdıklarım, ''güven abideleri''nin zoruna gidecek ama dünyanın gerçeği bu...

Merhaba canım kayınvalidem, hoşgeldin :işsiz:
 
Şu an durum nedir? Ne zaman gitmeyi planlıyor bu kadın arkadaş?
Bakın mesele eşinize kur yapması falan değil, sizin iyi niyetinizi suistimal etmesi..
Ben kıskanç bir kadın değilim, eşim de değil.
Erkek - kadın arkadaşlarımız evimizde gelirler, kalırlar, günlerce bazen..
Bizde arkadaş arkadaştır, cinsiyeti yoktur..
Önemli olan güven duygusu ve iyi niyetin hakkını vermektir.
Bu kadar sorumluluk üstlenmek bana gereksiz geldi..
Yeterince yardımcı olmuşsunuz zaten, insanlara olan güven duygunuzun daha fazla yara almaması adına ve insanlardan daha fazla tiksinmemek adına bir an önce göndermeniz yararınıza olur. Zira burdan görünen manzara ziyadesiyle mide bulandırıcı..
 
Bir keresinde de oglum bebekken o kadar bunalmistim ki... esimin arkadasi bir aksam bebegime bakacaklarini soylemisti. Sinemaya gidecektik. Aylardir eve tıkılıp kalmistim. Oglumu eski esimin arkadasinin evine biraktik. Arkadasi is icin sehir disindaydi ama esime birakin biz konustuk haberi var o bakacak demisti. Esi kapiyi sutyensiz kombinezonla acti. Disarida kar yagiyor bu arada. Subat ayiydi. Nasilsin dedigimizde findik kiriyorum diyerek manali gulmustu. Masanin uzerinde findiklar vardi. Ben o an anlamamistim. Sonradan bu olay tuhaf gelmisti. Bizim gelip bebegimizi birakacagimizi bildigi halde kapiyi o sekilde acmasi tuhafti. Kendini bilmezler olabiliyor .
Amman Allahım ben şok ben iptal valla acaba içeride dıstumu vardı
 
Bence iyiliğin fazlası zarar .artik sevdanın gitme vakti gelmiş lütfen gönderin çünkü durumun tadı kaçacak. Ki şöyle bisey var yrn size esinizede iftira atabilir olur yani bunlar olmaz değil
 
Siz ailesi misiniz?
Hayır değilsiniz.
O zaman neden hala sizde.
Evet insanoğlu nankör.
İyilikten maraz da dogabiliyor.
Yıllar önce yeni evledigimde yaşlı bir teyze parkta oturdu yanıma.
Başladı anlatmaya.
Neyse uzun anlatmayacağım.
Köyden kadın akrabası geliyor yanlarına kendi yaşlarında çalışmak için.
Bu kadıncagiz da hem kimsem yok bana yoldaş arkadas olur diye kabul ediyor.
Sonuç kocasıyla kaciyorlar.
Bu teyze çocuklarıyla ortada perişan.
Evden kovmuslar çocuklarla.
Almanya ya gitmiş bir dönem çalışmış büyütmüş çocuklarını.
Birikim yapıp ev almış çocuklarına birer tane Türkiye den.

İşte böyle.
 
Arkadaşına açık açık anlat, eşimle aynı evde artık dayanamıyoruz de. Naparlarsa yapsın bırak ya bu kadar iyi niyetli olmayın. Aileniz daha önemli.
O kadar iyiliğinize karşı eşinize göz koymuş bence artık acımayın.
 
Eşimin hiç kaliteli takım elbisesi olmadığı için sevda korkum yok benim. Bir de Don giymediğini nasıl anladın kapıyı açınca yahu? Hadi meme belli olur da kuku nasıl belli oluyor elbise altından? Kapıyı açtı hop kuku ortada. Elbise falan da yokmuş meğer, anadan üryan açmış kapıyı.

Mahmut, kendine gel Mahmut.
 
Herkese merhaba, inanın çok zor bir durumdayım ve öfkeliyim.
Öfkemin, ya da hadi öfke demeyelim; kızgınlık diyelim, kızgınlığımın haklı sebeplerini okuyunca hepiniz bana hak vereceksinizdir zaten.

Yıllar öncesinden bu yana iyi bir arkadaşlığımızın olduğu eski bir okul arkadaşımla halen görüşüyoruz, arkadaşlığımız devam ediyor. Çok sıkı dostlarımın arasında sayılmasa da en azından ikinci halkadaki arkadaşlarımdan diyebilirim. Ve onun (bizden yaş olarak daha genç) bir kuzeni vardı. (Ona burada anlatım kolaylığı için 'Sevda' müstear ismini verelim) Sevda genç kızlığında yaşadığı travmatik bir olay neticesinde erken yaşlardan bu yana depresif bir ruh haliyle yaşayan, buna ilişkin psikiyatrik tedavisi devam eden travma sonrası stres bozukluklarını bir türlü atlatamamış zavallı bir kızcağızdı. Biz de, sözünü ettiğim arkadaşımla, onun memleketinde iken havası değişsin, bizle takılsın diye aramıza alırdık. Onlar da Sevda ile bir kere benim yaşadığım büyükşehire gelmişler; onları zevkle ağırlamıştım bekar iken. Sevda'ya acıdığımdan öte, daha doğrusu ona acıdığım için değil çok saf, duru, pırıl pırıl bir kız olduğu için onu sahiden sever durumuna üzülürdüm. Arkadaşımla hep ona moral verir birlikteyken kızkıza sohbetlerimizi onsuz yapmazdık. Yakın geçmişe değin durum buydu.

Son iki yılda ise gerek benim evlilik telaşesi, ardından yaşadığım bazı kişisel sorunlar ve iş yoğunluğu nedeniyle nadiren ancak telefon - internet aracığılığı ile görüşebilmiştik. Birkaç hafta önce arkadaşım, yani Sevda'nın kuzeni, beni arayarak Sevda'nın intihar girişiminde bulunduğunu ve benim yaşadığım şehirdeki bir hastanenin ruh-sinir hastalıkları departmanında yatılı hasta olarak tedavi gördüğünü anlattı. Kendisi uzak bir yerde öğretmen, haliyle gelip ilgilenemiyor. Sevda'nın kendi ailesinin de birtakım ailevi problemleri var; annesi hastanede kızıyla yakınen ilgilenmiş ancak sonrasında dönmesini gerektirecek durumlar ortaya çıkmış(-uzatmayayım burasını)
Hiç erinmeden yattığı hastaneye giderek ziyaret ettim, durumuna ilişkin doktorlarıyla konuştum. Yatılı tedavinin ardından çıkışa izin verilince, eşimin de onayıyla (ki o da Sevda'yı ve durumunu biliyordu zaten.) evimize aldık.

Eşimle de halihazırda problemlerimiz var açıkçası. Ayrılık aşamasına gelinmesi bile ihtimal dahilindeydi Sevda'dan hemen öncesinde. (üçüncü şahıslarla vs. ilgili değil, - konu o değil) Ama Sevda evimize dahil olunca, bütün bunlara bir set çekildi. Her ikimiz de onunla ilgilendmeye başladık. Gündüzleri evde tek, durumunun günbegün iyiye gitmesinden ötürü evde tek kalmasından endişelenmeye gerek yoktu. Evde dilediği gibi vakit geçiriyor dışarıda yürüyüş yapıyor akşamları biz (eşimin de hakkını yiyemem) onun her şeyiyle yakınen ilgileniyor ona bir nevi toplu terapi yapar olduk. Yani onu yeniden hayata bağlamaya çalıştım - başardım da. Bir hemcinse, yani bir kadına genç bir kıza ihtiyaç duyduğu sıcaklığı verince ona destek oldukça kadınlık içgüdüsüyle ben de mutlu oluyorum bunu inanın laf olsun diye ifade ediyor değilim. Hatta Sevda bize de iyi geldi, sorunlarımızın -en azından- üzeri örtülmüş oldu. En son makyaj ve kozmetik ürünleriyle ilgilenmeye başladığında bildiğim her şeyi ona gösterdim, aramızda espiriler yaptık, ojelerimizi sürdük, kızkıza sohbetlerle güldük eğlendik. Hiçbir sorun yoktu, öyle görünüyordu.

İlk olarak eşimin onunla bir arada (aynı odada, salonda, arabada) birebir olmamaya özen gösterdiğini fark ettim. Mesela ben akşam henüz eve gelmemişken (daha önce 'Sevda evdeyse ben gelmeden de eve girebilirsin sorun yok' demiştim) eşim arabada beni bekleyip benimle birlikte eve girer oldu. Evdeyken de Sevda ile çok fazla aynı ortamda bulunmadığı dikkatimden kaçmadı. Bunu ilk başlarda Sevda'dan biraz sıkıldığı ama benim özel misafirim olan Sevda'nın vaziyeti gereği durumu idare etmek için belli etmemeye çalıştığına yordum.
Tam da o sıralarda Sevda'ya bir haller oldu: Evimiz kat kaloriferli ve gerçekten sıcak oluyor. Evde iken çoğu kadın gibi bazen tayt - eşofman bazen de ev elbisesi giyerim. Bize geldiğinde de Sevda'ya ev giyimi için hiç yıpranmamış (yırtmacı dekoltesi vs olmayan neredeyse hepimizin giydiği türden) ev elbiselerimden birini verdim. Bir ara alışverişe çıkmıştı, aldığı dekolte elbiselerini, gereğinden gerçekten fazla dar taytları üzerine giyince gördüm. Yani, evde ona namahrem bir erkek var sonuçta. Garipsedim ama aldırmadım, saflığına verdim.
Onun dışında eşimin yanıbaşında ayağına oje sürmeler, bir espri olduğu zaman laubali kahkahalar gibi sanki biraz ilgi görme gayreti de mevcuttu. Bütün bunları hem saflığına - patavatsızlığına hem de hayatında yaşayamadığı genç kızlığını yaşama arzusuna verip geçtim.

Birkaç gün önce eşimle bir nişana davetliydik, ben başka bir yerden direkt oraya geçecektim eşim ise kaliteli takım elbisesini giymek için eve uğrayacaktı. Sevda'nın da bundan haberi vardı. Sonra ben de karar değiştirerek eve uğrayıp ayakkabımı ancak özel günlerde giydiğim topuklu ayakkabımla değiştirmeye karar verdim. Eşim beni aldı ve birlikte eve vardık. (Yani Sevda beni beklemiyor, yalnızca eşimin uğrayacağını sanıyor)
Ve... Sevda'nın ev elbisesinin içine ne sütyen ne de külot giydiğini fark ettim....

Bu işlerde kendimi 'akıllı' addederdim. Meğer asıl 'saf' olan benmişim! O âna kadar hiç anlamadım, sezmedim bile... Ancak o anda dank etti her şey... Meğer bizimki ta ne zamandan beri eşime göz koymuş, hem de benim evimde, tahminimce eşim durumu en başından beri anlamış ki o yüzden ondan uzak durmaya çalışmış hep, benim dünyadan haberim yokken!


Kıskanç bir kadınım, kabul ediyorum. Kıskançlığım eşimle aramızdaki problemlerden biri sayılabilir. Eşim benim ona mesela "Sen ona yüz vermeseydin o da sana kuyruk sallayacak yüz bulmazdı" vb. muhtemel tepkiler vermemden çekinmiş hatta korkmuş olacak ki bu durumu konuyu bana hiç açmadı. Ya da, malum ruh durumu gereği "normal" bir kız olmadığı için onu hoşgörüp, aldırmayıp durumu kendince idare etti. halbuki burada eşimin bir suçu yok, onu suçlamam.
Ben ise bir yandan eşimle konuşulması gereken bir mevzu kabul ediyorum ama bir yandan da kadınlık gururum öyle bir incindi ki bu konuyu hiç açasım yok! Resmen aptal yerine konuldum, hem de evime aldığım azami ihtimamı gösterdiğim bir kızdan.... Bir yandan da kendime "o normal bir kız değil, durumu malum, sağlıklı bir bireyden beklenilecek davranışlarla onunkini kıyas etme" diyorum.
Hastanedeki doktorları yatılı tedavi sonrası hayatının olağan bir rutinde seyrtetmesinin şart olduğunu, hayatında ani ve beklemedik değişimlerin asla olmaması gerektiğini söylemişti.
Ailesinin yanına, bazı problemler çözülmeden hemen şimdi geri göndermek (şimdi uzun uzadıya anlatmayayım) onun için travma olur. Ayrıca bu olay bir de duyulursa, ailesi çok mutaassıp bir aile, onun için fena olur Her ne olursa olsun genç bir kadının kötülüğünü istemem...
Sevda'nın kuzeni olan arkadaşımı arayıp durumu anlatmak ise, bilemiyorum...

Aynı zamanda bir kadın hakları aktivisti olarak söz konusu kişi bir hemcins olunca, her şeye empati kurabilirim. uzun zaman sonra onun ailesi dışındaki ilk sosyal çevresi de biziz, eşim dış görünüş olarak hoş bir erkek, ona duygusal olarak birşeyler hissetmiş ya da cinsel çekiminde kalmış olabilir, bütün bunları duygu boyutunda kalmak kaydıyla anlayabilirim. Ama herkes de beni anlasın ki ben de bu kızı artık evimde istemiyorum, tek bir gün bile!

Hiçbirimizin içinde olmak istemeyeceği bir durum. Biz mi çok iyi niyetliyiz yahut iyi niyetli olduğumuz için mi bunu bize karşı kullanıyorlar bilmiyorum..
Şimdi, ne yapacağım - ne yapacağız?
Kafam allak bullak. Hiçbirşey düşünemiyorum. Zihnen kilitlendim.
Psikolojik durumum emin olun acınacak hale geldi.

PS: Ne denli zor bir eşikte olduğumu tekraren anlatmama gerek yok sanırım. Empati kurup düşünen her hanımın yorumu başımın üstüne. Ancak aklı sıra buraya eğlenmeye gelecek varsa, "bence kocanla mercimeği fırına verdiler haberin yok:))" gibi yorum yazacak kişiler çıkarsa tepkim çok farklı, alışılmadık ve saldırganca olacaktır.
Sevda sizi hastaneye yatacak hale getirecek. Hayatta önce can sonra canan. Ben bastanalmazdim
 
Eşimin hiç kaliteli takım elbisesi olmadığı için sevda korkum yok benim. Bir de Don giymediğini nasıl anladın kapıyı açınca yahu? Hadi meme belli olur da kuku nasıl belli oluyor elbise altından? Kapıyı açtı hop kuku ortada. Elbise falan da yokmuş meğer, anadan üryan açmış kapıyı.

Mahmut, kendine gel Mahmut.
Elbise çok darsa külot izi yoktur, ondan mütevellit öyle düşünmüş olmalı.
Gerçi dikişsizler de iz yapmıyor ama neyse. Goygoy yapmayayım şimdi :kahve:
 
En baştan hatalısınız.
Ben rahat hatta yer yer geniş bir kadınım. Kıska değilim.
Ama evime samimi dahi olmadığım insanı uzunsüre yatılı almam.
Eşimle rahat etmek için, rahat yayılmak için, eşimin rahatını kaçırmamak için almam.
Gönderin gitsin.
Siz psikiyatristi değilsini ailesi hiç değilsiniz. Sorumluluğunuz yok.
Ailesi de nasıl muhafazakarmış erkek olan eve yatılı yolluyorlar.
 
Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
X