- 9 Ağustos 2021
- 15.182
- 51.735
-
- Konu Sahibi alev gozlu kiz
- #541
Kırk bin siz dediniz diye hatırlıyorum . Madem şu an çok daha fazlani alıyor açın nafaka arttırma davasını40 bin almıyor çok daha fazla alıyor şu an benim birkaç katım. Ben 20 bin civarı alıyorum ailemin evinde yaşıyorum yani annemle yaşıyorum. Bana ev falan bırakmadı yani. Aldığımız ev vardı sattı parasını bölüştük ama taksit ödemeleri düşünce az bir pay düştü bana ona göre. Ev alamıyorum kendim biriktirsem yetmiyor. Kiraya çıksam karşılayamayacağım. Her türlü bana zor yine olan bana oluyor yani adamın acınacak bir durumu yok
Kırk bin siz dediniz diye hatırlıyorum . Madem şu an çok daha fazlani alıyor açın nafaka arttırma davasını
Anlıyorum sizi fakat konu bu kez çok farklı yerlere gidiyor.Kesinlikle boşanmalarda kadın erkek aynı kefeye sokulamaz...Evlilik birliği içerisinde çocuk bakıp kariyerinden feragat eden kadın ölüyor,ana yüreği velayeti vermeye dayanmadigi için tek başına bütün sorumluluk anne de olur sadece maddiyat değil kastım ödevi,oyun oynaması,okula bırakması yemesi içmesi çay kahve içecek alanı olmuyor yeri geliyor,toplumsal baskı olarak dul damgası yemesi de cabası ve saymadigim daha bi ton şey boşanma sonrası kadın ve erkek mağduriyetini aynı kefeye asla koyamazsiniz ayrıca kadın olurda evlenmeye kalkarsa çocukları alırım nasıl evlenirsin çocukla seni kim ne yapsın diye psikolojik şiddeti de ekstradan belirtmiş olayım..bosanmais ama nafaka talebi dahi olmamis evlilik birliğinde de sonrasındada da maddi manevi yükün çoğunu sirtlanmis bir kadın olarak yazıyorum
Bu açıdan bakarsanız o zaman bu toplumsal normlar yüzünden erkeğe tazminat ödetmek demek. Sadece bu forumda bile bakarsanız boşanmış erkeğe vebalı gibi bakılıyor hele de konuyu açan kadın hiç evlenmemişse. İyi olsa karısı bırakmazdı deniyor. Siz boşandıktan sonra kocanıza böyle diyecekler diye her ay elektriğini öder miydiniz? Aynı 1 sene evli kalmış kadınların "ben artık boşanmış oldum" nafaka ödesin talebiyle aynı.toplumsal baskı olarak dul damgası yemesi de cabası ve saymadigim daha bi ton şey boşanma sonrası kadın ve erkek mağduriyetini aynı kefeye asla koyamazsiniz ayrıca kadın olurda evlenmeye kalkarsa çocukları alırım nasıl evlenirsin çocukla seni kim ne yapsın diye psikolojik şiddeti de ekstradan belirtmiş olayım.
Ona bakarsanız anne olmak isteyenlerin, hatta burada bir sürü konu var şiddet, aldatma içeren evliliklerde bile yaşım geçiyor anne olacağım diyen/olanlar da kadın. Kadını sürekli seçimi olmayan birey gibi gösteremeyiz. Kariyerinden hiç feragat etmek istemeyen hiç anneliği tercih etmeyen kadınlar da var. Anne ve babalık en başından ayrı kavramlar ve sorumluluklar. Mesela ilk 9 ay anne taşıyor, eşitsizlik burada başlıyor.Kesinlikle boşanmalarda kadın erkek aynı kefeye sokulamaz...Evlilik birliği içerisinde çocuk bakıp kariyerinden feragat eden kadın
Ben çalışıyorum zaten. Çocuğu da kreşe veriyorum. Annem tüm gün koşturamıyor peşine zaten yaşlı kadın. Akşamları bazen bırakıyorum anneme. Çocuğuna baksın eksik hissettirmesin istiyorum benim derdim o. Ben ona göre az kazanıyorum ve tüm sorumluluğu bende bu adaletli değil.Konu sahibi çocuğu annenize bırakıp çalışmayı düşündünüz mü hiç? Size bakmakla yükümlü olmayan bir adamdan çocuğunuz haricinde kendiniz için ne kadar bakmasını bekleyeceksiniz?
Eşiniz bir narsist ve sürekli sizi manipüle etmiş ayrılmak için bahane olarak sizi sinir edip sizi sorunlu göstermeyi kullanmış. Allaha sizi böyle bir insandan kurtardığı için şükür edeceğiniz yerde hala kıskanıyorsunuz sorguluyorsunuz. İçiniz rahat olsun onu da cepte gördüğü anda size yaptıklarını ona da yapacak. Şu an aynalama dönemindeyse mükemmel davranır birkaç ay bunlar insanı sinir hastası eder kaçın kurtulunMerhabalar. Biraz içimi dökmek biraz da gerçeklerin yüzümü vurulması için sanırım buraya yazmak istedim. Kafam allak bullak ve ne hissettiğimi bilmiyorum. En başından tüm süreci anlatayım. Hiç sevmemiş mi ben mi kendimi yemişim bunca zaman bir de siz söyleyin.
Biz nişanlandığımızda ben üniversite öğrencisiydim eşim ise çalışıyordu. Benden 3 yaş büyük. Benim mezuniyetimden birkaç ay sonra çok zor şartlarda evlendik. Maddi durumumuz iyi değildi. Eşimin maaşı kariyeri iyiydi aslında ama ben daha iş bulamamıştım. Ailemin de durumu yoktu. Neyse. Evliliğimiz hatta öncesinde sevgililik ve nişanlılık süreci de hep kavgalı gürültülü oldu. İnsan içinde nasıl davranman gerektiğini bilmiyorsun, beni rezil ediyorsun, saçma sapan şeylere gülüyorsun, beni utandırıyorsun deyip duruyordu. Ben ise üzülüyordum ağlıyordum sinirleniyordum ve tabi kavga ediyorduk. Tam bir narsistti asıl kendisi kavga çıkarıyordu ama sonra beni suçlu gösteriyordu. Biraz psikolojik problemleri vardı. Zor bir çocukluk geçirmiş. O yüzden hep alttan almaya çalıştım. Nişan sürecinde çok erken nişanlandık siz zorladınız dedi durdu. Ben mutlu bir yuvam olsun istedim asıl siz ertelemek istediniz ısrarla beni yakıştıramadınız kendinize dedim. Ailen hep olmasın diye uğraştı dedim aileme laf atma asıl sizinkiler seni kakalamaya çalıştı dedi kıyamet koptu. Sonra nişan elbiseme çingene gibi, ne biçim şeyler beğeniyorsun dedi mesela kavga ettik. Bir arkadaşımızın düğününe gidiyorduk elbise alacaktım biraz kaliteli bir şey al bu ne böyle pazar malı gibi dedi kavga ettik. Halbuki çok masraf yapmak istemiyordum. Ama o yanına yakıştıramıyordu beni. Kaç kere insanların içinde kavga ettik. Basit bir şey söylüyorum hemen alınıp laf ediyor sonra bana sus uzatma diyor. İnsanların önünde bana bunu deyince benim de gururuma dokunuyor kızıyorum bu sefer insan içinde kavga çıkarıyorsun diye bana söyleniyordu. Hep rezil olduk arkadaşlarımıza. En son böyle kavgamız olduğunda eve geldik ve sonra birkaç kez sustum sustum ama yeter hep yapıyorsun senin yüzünden insanların yanında yerin dibine giriyorum, nasıl konuşman gerektiğini bilmiyorsun, samimi olucam diye g.tü başı dağıtıyorsun dedi. Çok ağırıma gitti söyledikleri hala unutamıyorum. Hep de üslubu bu şekilde. Bir şey yaptığım da yok ama sürekli eleştiri. Ne yapsam gözüne batıyordu beğenmiyordu. Bir gün iyiysek iki gün kötüydük.
Ailesi başka şehirde yaşıyordu. Ne zaman gelseler ya da biz gitsek kavga ediyorduk. Sürekli dolduruyorlardı oğullarını. Bana sürekli düzgün konuş, düzgün otur, düzgün davran deyip duruyordu ama ben sürekli komut almaya dayanamıyordum. Nerede nasıl durmam gerektiğini sen söyleyemezsin diyordum. Ailesi hiç gelsin istemiyordum. Örneğin bir bayram onlara gidecekken annem hastalandı diye annemin yanına gittim onlara gitmedim diye kıyamet koptu. Annen de senin gibi yalancı, her işi yalan dolan dedi durdu inanmadı. Kadın hastaydı zaten bir de beli ağrıyordu kurban etlerini tek başına halledemezdi diye yanında olmak istedim. Ondan sonra ikimiz de bayram sonrası eve geldiğimizde bana karşı daha da öfkeli ve soğuktu. Ailesiyle de tartışmış ben gitmediğim için sanırım. Bana gidicem dedin insanlar bekledi son gün caydın beni de mahçup ettin akrabalarıma dedi bütün öfkesini kustu. Yine yalancısınız ana kız dedi durdu. Sonra yakın bir aile dostumuz girdi araya yine barıştık. Ve birçok insanın yaptığı hatayı yaptım belki çocuğumuz olursa düzelir dedim ve hamile kaldım. Hamilelikte hormonlar tabi tavan yapınca ben de biraz ilgi alaka bekledim, alınganlık yaptım çok kez. Ama hep ilgiye açtım zaten. Tartışmalarımız hiç kesilmedi. Bu kadın hamile demedi bile. Ben de en son dayanamadım karnım burnumda dedim boşanalım o zaman, kabul etti, gittim anlaşmalı boşanma dilekçesini verdim. Ama geri döneyim uğraşsın diye bekledim olmadı kabul etti hemen. Zaten birkaç kez boşanma lafı olmuştu ama bu kadar kolay kabul edeceğini düşünmemiştim. Günlerce bekledim olmadı. Doğumumda da çok kavga ettik. İnsanlar bize bakıyor ben beni ve çocuğunu düşünsün istiyorum ama o hala boşanmaya kararlı, öylece duruyor hastanede yanımızda. Çocuğa bakıyor ben umrunda değilim. Sen bir de baba mı oalcaksın diye bağırdım çağırdım en son çıktı gitti odadan. Herkes beni sakinleştrmeye çalıştı. Sonrasında eve getirdi beni ve annemleri. sonra özür diledim lohusa halimle duygusalım dedim çok özür diledim, sonra konuşuruz dedi. Çocukla ilgilendi sonra gitti evden. ertesi gün baktım yine hiçbir şey yok bana karşı buz gibi adam. Çocuğu seviyor bana bakmıyor bile. Başka biri mi var dedim hayır dedi yine koptu kıyamet. Neden çocuğunu düşünmüyorsun babasız mı büyüsün istiyorsun dedim, böyle kavgayla gürültüyle mi büyüyecek dedi. Hatalarımı anladım dedim daha dikkatli olucam dedim. Hep aynısını diyorsun iki gün bile duramıyorsun hep rezillik peşindesin dedi sanki ne yapıyorsam artık. Doğumdan kısa bir süre sonra mahkeme oldu, dayanamadım sırf çocuğum için feragat ettim. Mahkeme çıkışı yine kavga kıyamet. Sonrasında tanıdıklar araya girdiler yapmayın çocuğunuz var dediler kimseyi dinlemiyor. İş yerinde sevdiği bir abisi vardı aradım onunla konuştum ikna eder belki dedim. Bunu duyunca daha çok sinirlendi. Bir ay kadar dayandı evde ama bana hiç güzel bir söz söylemiyor, ilgilenmiyor. Sadece sağlık sorunum olunca ilgileniyor hastaneye götürüyor, çocuğa bakıyordu. Dayanamadım biraz ilgilensin diye çok hastayım dedim, çocuğu da emziremiyorum dedim hastaneye götüreyim dedi gerek yok yanımda ol biraz dedim. Ama bana tiksinerek bakıyordu resmen. Hiç evde olmak istemiyordu. Sonra ben telefonunu takip etmeye başladım kesin biri var dedim. Mesajlarını ve aramalarını takip ediyordum. Bir süre takip ettim. Bir şey yakalayamadım. Uyurken telefonuna baktım birkaç kez hiçbir şey bulamadım. Ama bazı arkadaşlarıyla konuşmalarını gördüm hep dert yanmış genel olarak mutsuzluktan. Sonra dayanamadım söyledim yine kıyamet koptu. Sen nasıl benim telefonumu takip edersin diye. Sonra gitti çekişmeli boşanma davası açtı. Benim telefonunu takip etmemi vs yazdığım mesajları hepsini şikayet etmiş ve delil olarak sunmuş. Öncesinde de yaşanan olayları hep sunmuştu dosyada. Sonuçta aldatıldığımdan şüpheleniyordum. Bu kadar kötü olmamıza anlam veremiyordum, sürekli bir şeylerle suçlanıyordum yıllardır. Neyse çok uzattım kusura bakmayın çok doluyum. bunun üzerine 2 yıl ayrı yaşadık ve resmi olarak dava birkaç ay önce sonuçlandı ve boşandık. Bu süreçte ve boşanma sonrasında çocuğu hep aradı sordu, görüş zamanı geliyor görüyor ama bir kere olsun bana nasılsın demedi halimi hatrımı sormadı.
Neyse sadede geleyim. Daha resmi olarak boşanalı yaklaşık 4 ay olmuş ama şimdi biriyle görüşmeye başlamış. Bu kişi daha önce de tanıdığı biri. Telefonunu takip ettiğim dönemler aynı yerde çalışıyorlarmış sonra o kişi işten ayrılmış. Bir yıl sonra da eşim oradan ayrılmıştı. O zamanlar bir şey yoktu sanırım çünkü hiç yakalamadım. Ama şimdi kadın resmen önceden evli olduğunu bildiği birisiyle sevgili olmuş. Yani insanın midesi nasıl kaldırıyor adamı tanıdığında evliydi boşanınca üstüne atlamış hemen. Kadın 2 yaş büyük benden ben 28 o 30 yaşında. Bu yaşına kadar evlenmeyince evli adamı ayarttı belki de ama kanıtlayamıyorum işte bunu. Dayanamadım eşime mesaj attım bula bula bu b... suratlıyı mı buldun diye ama şu an acayip pişmanım. Doğru konuş seni ilgilendirmez sen kimsin oluyorsun da karışıyorsun dedi. Yarın öbür gün çocuğum bu kadınla mı muhattap olacak kaırışırım tabi ki dedim. Cevap bile vermedi. Kesin kadına söylemiştir. Tekrar yazsam mı bilmiyorum. O an öğrenince sinirle yazdım rezil oldum. Benim sinirim aslında boşanmadan önce mi sevgili oldular ya da o aşamada mı sevgili oldular bilmiyorum içim içimi yiyor. En son çocukla ilgili bir konuda eşimle telefonda konuştuk sesi çok sakindi normalde eskiden benimle konuşurken hiç böyle değildi sesi hem soğuk hep içine kapanıktı. Şimdi bu kadın var diye mi böyle bilmiyorum. Ağırıma gidiyor. Çok fazla yazdım hakkınızı helal edin. Ne yapayım mesajdan dolayı bilmiyorum tekrar yazsam mı ne desem bilmiyorum. Hem üzgün hem sinirliyim hem de merak içindeyim ne zaman başladı gerçekten yeni mi başladı. Çok karışığım çok.
Maalesef velayeti aldıysanız sorumluluğu kabul etmiş oluyorsunuz. Babalar aynı ev içinde bile pek ilgilenmiyor. İki çocuğumun velayeti bende. Bir boş dakikam bile kalmıyor. Ama çok şükür iyi ki bendeler.Ben çalışıyorum zaten. Çocuğu da kreşe veriyorum. Annem tüm gün koşturamıyor peşine zaten yaşlı kadın. Akşamları bazen bırakıyorum anneme. Çocuğuna baksın eksik hissettirmesin istiyorum benim derdim o. Ben ona göre az kazanıyorum ve tüm sorumluluğu bende bu adaletli değil.
Kimse kimsenin arasını açamaz. Sizin aranız açık olduğu için aranıza birisi girmiş.Ama o kadınla boşanma davasından önce tanışmıştı sonuçta. Belki de o kadın yüzünden benim yuvam dağıldı bilmiyorum ve içim içimi yiyor. Şu an sevgili oldular diye biliyor herkes ama belki öncesi vardı gizlediler bu beni deli ediyor. O orada kadınlarla kızlarla gününü gün ederken ben çocuğumla ailemin yanına döndüm. Burada da çok mutsuzum çalışıyorum ama yine tüm gün girip sosyal medyadan kadını takip ediyorum her yerden. İşten atılıcam en sonunda ama düşünmeden duramıyorum
İyi hoş diyorsunuz çok güzel konuşuyorsunuz da, velayeti almayan tarafın mahkeme tarafından takdir edilen nafakayı ödemek dışında kanuni bir zaruriyeti yok. Böyle olması gerektiğini söylemiyoruz biz, malesef böyle olduğunu hatırlatıyoruz. Evet üzgünüm ama öpüp başına koyacak şu saatten sonra, var mı başka şansı? Kimse kimseye kolundan çeke çeke bişey yaptıramaz ki, gücü yetmez buna. Çocuk şaka değildir, her adama çocuk yapılmamalı diye boşuna bağrınmıyoruz, hayatta göz göre göre ya da görmeye görmeye yapılan hataların birtakım sonuçları olur, keşke olmasa ama olur yani. Konu sahibi ne kadar ucuz yırttığının farkında değil bence hala.Konunun çok başlarında yorum yapmıştım. Konu sahibinin eski eşiyle evlenmesi, çocuk yapması, boşanma için başka kadını suçlaması falan hepsi büyük hatalar. Hiç evlenmemesi gereken adamla evlenip çocuk yapmış. Ama şu da bir gerçek ki bütün bu eylemleri de tek başına yapmış olamaz. İki taraf da aynı oranda hatalı. Şu saatten sonra Konu sahibinin yoluna bakması gerekir. Eski eş kimle birlikte, ne yapıyor ne yapmıyor onu ilgilendirmez.
Ama bazı yorumlarda şunu gördüm ve asla katılmıyorum. 'Adam nafakayı veriyor, haftasonları da geliyor, daha ne istiyorsun, evli çiftlerde bile babalar anca bu kadar ilgileniyor, yok böyle yaparsan adam çocuğundan da uzaklaşır...'
Arkadaşlar çocuğun ilk iki yılı çok zordur. Sonrası da zordur ama ilk iki yıl bambaşkadır. Konu sahibi o günleri boşanma psikolojisi ile yaşamış. Ailesinin yanına dönmüş. Zaten zor olan süreç iyice katmerlenmiş. Eski eş de nafakayı verip arada sırada arayıp/görmeye gelip gitmiş. Burda inanılmaz bi dengesizlik var sorumluluk paylaşımında. Şartlar bunu gerektirmiş olabilir ama annenin haksızlığa uğramış hissetmesi/babaya bilenmesi kadar doğal bir şey olamaz. Çocuğun bir de manevi yükü var ve velayet babaya verilemeyecek kadar küçük bir çocuk bu.Ne kadar nafaka alıyor konu sahibi bilemiyorum ama manevi tazminat da alsa yeri bence. Evet çocuklar sürekli ateşlenir ve bu çok önemli bir şey değildir çoğu zaman. Ama sabaha kadar başını beklemek gerekir. Doktora götürmek, ilaçlarını düzenli vermek ona göre beslemek, çocuk hasta olduğu için ekstra bütün huysuzluklarını çekmek; kaldı ki hastalık dışında bu çocuklar büyüdükçe manevi binbir problem. İşin maddi boyutu da ayrı sıkıntı Ankarada ortalama bir kreş 10bin tl, istanbulda bu fiyat 15bin belki, bir çocuk montu/ayakkabısı, oyun alanı ücreti, kreşten özel bir gün için istenen bir kostüm, öngörülemez bi ton masraf...
Öyle aman işte ilgileniyor, nafakayı veriyor sen şükret denmesini ben asla kabul etmiyorum.
Evlilik içinde de dışında da olsa bu kadar yükün annelerin omzuna bırakılmasını kabul etmiyorum.
Eşimden boşanmadım, öyle bir düşüncem de yok yakım/orta gelecekte. Ama iş nedeniyle 1 yıldan fazla ayrı yaşadık. Kayınvalide desteği vardı bende de. Ama ne olursa olsun bütün sorumluluk annede oluyor. Tamamen kendi isteğimiz ve planımız doğrultusunda yaşadığımız bu süreçte bile zaman zaman eşime öfke duydum. Bazen kendimi tükenmiş hissettim.
Bir arkadaş da anneler kariyerinden feragat ediyor ama anne olmayı da çoğu zaman onlar istiyorlar demiş. Normalleştirmiş yine bu durumu. Buna da katılmıyorum. Çok iyi bir liseden, çok iyi bir üniversitenin mezunum. Çevremde kariyeri çok iyi arkadaşlarım var ki aralarında en vasat benimdir. Hiçbir arkadaşım çocuk çocuk diye ölmedi, eşlerle birlikte karar verildi birer çocuk yapıldı ve zirvede bırakıldı. İkinci çocuğu olan 1-2 arkadaşım ya var ya yok. İkinci çocuk isteyen kocalar var ama kadınlar hayır diyor genelde.
Bu yazdıklarımın bir kısmı konu sahibi özelinde değil, genel bir bakış açısını yansıtmak istedim.
Çocuğu bahane edip eski eş hayatını zindana çevirmek kabul edilemez. Ama bazı arkadaşların öp de başına koy tavrı da kabul edilemez.
Konu sahibi özelinde çocuğu küçük, eski eşle farklı şehirlerde yaşıyor dediğinizde haklı sayılırsınız. Belki yapabileceği şey nafaka yetersiz ise bütün masrafları faturalandırıp nafaka artırım davası olabilir. Çocuk belli bir yaşa geldiğinde velayeti babaya verebilir.İyi hoş diyorsunuz çok güzel konuşuyorsunuz da, velayeti almayan tarafın mahkeme tarafından takdir edilen nafakayı ödemek dışında kanuni bir zaruriyeti yok. Böyle olması gerektiğini söylemiyoruz biz, malesef böyle olduğunu hatırlatıyoruz. Evet üzgünüm ama öpüp başına koyacak şu saatten sonra, var mı başka şansı? Kimse kimseye kolundan çeke çeke bişey yaptıramaz ki, gücü yetmez buna. Çocuk şaka değildir, her adama çocuk yapılmamalı diye boşuna bağrınmıyoruz, hayatta göz göre göre ya da görmeye görmeye yapılan hataların birtakım sonuçları olur, keşke olmasa ama olur yani. Konu sahibi ne kadar ucuz yırttığının farkında değil bence hala.
Yok zaten adam çocuktan kopmamış, siz de fırsat bu fırsat, verin babasına biraz kendinizi iyileştirin, gezin tozun, sosyalleşin, datelere çıkın dendi çok kez, adamın da bu konu ile alakalı bir derdi yok, gezemen tozaman otur çocuğuna bak demiyor zorluk çıkarmıyor. Ama konu sahibinin derdi çok başka. Evliliğini geri istiyor. Bu hırsı yüzünden çocuğun baba ile ilişkisi zedelenecek, konu sahibine bişey olmaz, bundan umudu kesince başkası olur, olan çocuğa olur. Bizim sıkıntı yaptığımız konu bu, niyeti gördüğümüz için böyle konuştuk.Konu sahibi özelinde çocuğu küçük, eski eşle farklı şehirlerde yaşıyor dediğinizde haklı sayılırsınız. Belki yapabileceği şey nafaka yetersiz ise bütün masrafları faturalandırıp nafaka artırım davası olabilir. Çocuk belli bir yaşa geldiğinde velayeti babaya verebilir.
Benim anlatmak istediğim şey daha geneldi. Toplumda boşanan anne çocukları alır, hayatını onlara adar, bütün cefayı çeker ve bu normaldir algısı var. Hayır normal değildir demek istedim.
Farklı şartlarda çocuk babaya da verilir, ortak velayet de bir seçenek olabilir. Sorumluluklar daha adil paylaşılabilir demek istedim. Biz bunu dile getirmezsek, talep etmezsek böyle gelmiş böyle gider. 50 sene sonra birşeyler değişsin istiyorsak en azından düşünce dünyamızda, dilimizde değişiklik yapmak durumundayız. Anne-Baba birlikteyken bile bu kadar yapılıyorlar demek bunu normalleştirmek/onaylamaktır.
Ha her yetişkin kendi hayatını idame etmek zorundadır, kendi psikolojik sağlığımdan sorumludur. Çocuk olmasa burda bambaşka şeyler söylerdim. Kimse birkaç yıl evli diye bir kadının yükünü maddi/manevi ömür boyu çekmek zorunda değil.
Elbette ki hayatta her hatanın bedeli var.Eğer bu çocuğun doğması hata ise, bedeli de iki taraf öder. Tek tarafa yık ak adil değil.
Evet zaten başlıktan da belli. Belli ki aklı eski eşte. Bu açıdan savunulacak bir tarafı yok. Gencecik yaşında kendisine odaklansa herşey onun için çok daha güzel olacak.Yok zaten adam çocuktan kopmamış, siz de fırsat bu fırsat, verin babasına biraz kendinizi iyileştirin, gezin tozun, sosyalleşin, datelere çıkın dendi çok kez, adamın da bu konu ile alakalı bir derdi yok, gezemen tozaman otur çocuğuna bak demiyor zorluk çıkarmıyor. Ama konu sahibinin derdi çok başka. Evliliğini geri istiyor. Bu hırsı yüzünden çocuğun baba ile ilişkisi zedelenecek, konu sahibine bişey olmaz, bundan umudu kesince başkası olur, olan çocuğa olur. Bizim sıkıntı yaptığımız konu bu, niyeti gördüğümüz için böyle konuştuk.
Çok haklısınız. Ama telefon karıştırma araştırma dediğiniz kısım ilk boşanma davamızdan önce olmuştu. Sonrasındaki mahkeme süreçlerinde bu konuda şikayette bulunmadı sadece telefonunu karıştırdığımı numaraları aldığımı söyledi ama kvkk için şikayette bulunmadı. Şu anda yapamaz değil mi? Yani yapsa mahkemede konuşuldu orada şikayet ederdi ama etmedi zaman geçti üzerinden. Ama haklısınız teşekkür ederim yorumunuz içinKimse kimsenin arasını açamaz. Sizin aranız açık olduğu için aranıza birisi girmiş.
Halayda aranıza biri girebilir mi? Hayır, çünkü sımsıkı tutuyoruz
Ama safları açık tutarsak her an herkes boş bulduğu yere girebilir.
Bu saatten sonra bekar bir kadınsın
İster önce aldatsın ister doğum zamanı aldatmış olsun
Yollar ayrılmış.
Sürekli kavga etmişsiniz, adam da çekilmiş.
Buarada yaptıkların suç, araştıröa yapman, msj atman, ad soyad tckn kimlik bilgileri kim olduğu.. malesef eş bile olsa telefon karıştırılması k v k k kapsamında suç
Adam size dava açsa kazanır.
Adam hakaret davası açabilir
Başına bela alırsın.
Bana huzur vermiyor der
Mahkemelerde sürünürsün
Bu adam bunu gözünü kırpmadan yapar,ceza alman için
Bu itten uzak dur, bırak kimşe görüşüyorsa görüşsün
Hatta evlenecek bile,buna alış
Senden uzak dursun,huzurun bozulmasın
Yüzgöz olma sakın
Çamura bulaşma üstüne sıçrar
Gerçekten, adama yazıp hakaret edip eline koz veriyorsun onun
Bulduğu kadın bile dava açabilir, huzur vermiyor,hakaret ediyor,aile huzurumu bozuyor,iftira atıyor,beni araştırtıyor/takip ediyor/bilgilerime ulaşmış-baktırmış vsvsvs diyebilirr
Uğraşma, dön
Çocuğun yanında daha ne istiyorsun
Hayatın cehenneme döner , adam tehlikeli ,intikamcı bir tipe benziyor.
Değer mi?
Öfkeni,hırsını içinde tut
Bırak naparlarsa yapsınlar
Evlenedebilir,erkekler bekar durmaz
Buna alıştır kendini
Ne olursa olsun her ikisinden de uzak dur
O kapı kapanmış artık, ne zaman nasıl olduğu seni bağlamaz
Aldatıldım mı aldatılmadım mı.. öğrenince eline ne geçecek??? Hiçççç
Terapi al,sakinleş bence
Lütfen adama hiç bişey yazma şu saatten sonra
İyi yazarsın, eski karısının gözü hala kocamda denir
Kötü yazarsın, sen görürsün der intikam almaya çalışır
Ve adam narsistse seni doğduğuna pişman eder
Çünkü intikamını bir şekilde alır o,acımaz,üzülmez
Bu işin sonunda üzülen ve kaybeden sen olursun!!
O yüzden adamı takip etmeyi,gerçeklerle yüzleşmeyi bırak
Giden geri gelmeyecek.
Farzet aldatıldın,enayisin,dünyanın en kötüsüsün,en kötü eş ve annesisin…
Sonuç , boşandın
İyi de olsan kötü de olsan, bir kadın da girse araya,girmese de boşanacaktın sen
Yuvanızı o kadın yıkmadı
Sizin zaten en başından evliliğiniz oturmamış,boşluğu başkası tamamlamış.. hepsi bu.
Bu o kadın da olabilirdi,başka bir kadın da…
Güllükgülistanlık bir evliliği bozmamış kadın
Suç hem sizde hem eşinizde
Baştan belliymiş, ders olsun size diye de kader birbirinize yazmış…
Artık ders olur umarım size..
Yolunuza bakın,unutun,hatalı aramayı bırakın,kabullenin…
Boşandınız ve hikaye bitti
Bence kurtulmuşsunız,şükredin
Genelde Boşanmış Erkekler,Siz diğer taraftan bakıyorsunuz taciz diyorsunuz da ben de tek başıma neler yaşadığımı biliyorum. Hayat biri için zorlaşırken diğeri için gayet güzel devam ediyor. İşleri güçleri maddi durumları her şeyleri benden kat kat iyi. Bir de üstüne çocuğumun bütün sorumlulukları bana ait. Tamam nafaka dışında da alıyor yine eksiğini ama bunu zaten yapması lazım baba olmak böyle bir şey. Benim aldığım maaş onunkinin yanında hiçbir şey. Ben kira vermiyorum o veriyor, sıfırdan ev kurdum ben, kredim var bla bla diyor bahane ediyor. Aldığı maaşla gayet rahat halleder her şeyini gözüne bile batmaz. Bundan sonra da ben aramayacağım o arasın sorsun merak ederse zaten bıraktım
Ortak velayet denilen durumda yurtdışında uygulanan haliyle, çocuk haftanın yarısı şeklinde iki evli bir yaşam sürüyor. Türk mahkemeleri okul çağındaki çocuğun haftaiçi asla babada kalmasını bile kabul etmiyor, çünkü düzeni bozulduğundan. İkincisi biz gelişmiş ülkelerle aynı normlara ve değerlere sahip değiliz, daha evlilik birliğinde ortak karar almayı başaramayan insanların boşanmanın ardından bir çocukla ilgili saygı sınırları içinde arkadaş kalabileceğini düşünmek çok ütopya. Ki ortak olmayan velayetlerde bile en çok adli vakalar çocuk teslimi sırasında olurken, ortak velayet gibi sürekli bir etkileşim gereken mekanizma sadece çocuğu kurban eder. Çoğu evlilikte "bari çocuk bu çatışmaların arasında kalmasın" deniliyorsa, bir de üzerine ortak alan oluşturmak hiç sağlıklı değil. Evet teorik bazda keşke ideal olsa ama gerçekte işler farklı yürüyor ve hukuk bu yapıya göre karar almak zorunda.Konu sahibi özelinde çocuğu küçük, eski eşle farklı şehirlerde yaşıyor dediğinizde haklı sayılırsınız. Belki yapabileceği şey nafaka yetersiz ise bütün masrafları faturalandırıp nafaka artırım davası olabilir. Çocuk belli bir yaşa geldiğinde velayeti babaya verebilir.
Benim anlatmak istediğim şey daha geneldi. Toplumda boşanan anne çocukları alır, hayatını onlara adar, bütün cefayı çeker ve bu normaldir algısı var. Hayır normal değildir demek istedim.
Farklı şartlarda çocuk babaya da verilir, ortak velayet de bir seçenek olabilir. Sorumluluklar daha adil paylaşılabilir demek istedim. Biz bunu dile getirmezsek, talep etmezsek böyle gelmiş böyle gider. 50 sene sonra birşeyler değişsin istiyorsak en azından düşünce dünyamızda, dilimizde değişiklik yapmak durumundayız. Anne-Baba birlikteyken bile bu kadar yapılıyorlar demek bunu normalleştirmek/onaylamaktır.
Ha her yetişkin kendi hayatını idame etmek zorundadır, kendi psikolojik sağlığımdan sorumludur. Çocuk olmasa burda bambaşka şeyler söylerdim. Kimse birkaç yıl evli diye bir kadının yükünü maddi/manevi ömür boyu çekmek zorunda değil.
Elbette ki hayatta her hatanın bedeli var.Eğer bu çocuğun doğması hata ise, bedeli de iki taraf öder. Tek tarafa yık ak adil değil.
Konunun başlarındaki ilk mesajımda konu sahibinin eski eşin sevgilisinin görünüşüne ve yaşına ilişkin yorumları konusunda tepkimi vermiştim. Konu sahibinin eski eşinin özel hayatıyla ilgili yorum yapma/hakaret etme/karışma hakkı yok. Bunu onaylamadım hiçbir zaman.Ortak velayet denilen durumda yurtdışında uygulanan haliyle, çocuk haftanın yarısı şeklinde iki evli bir yaşam sürüyor. Türk mahkemeleri okul çağındaki çocuğun haftaiçi asla babada kalmasını bile kabul etmiyor, çünkü düzeni bozulduğundan. İkincisi biz gelişmiş ülkelerle aynı normlara ve değerlere sahip değiliz, daha evlilik birliğinde ortak karar almayı başaramayan insanların boşanmanın ardından bir çocukla ilgili saygı sınırları içinde arkadaş kalabileceğini düşünmek çok ütopya. Ki ortak olmayan velayetlerde bile en çok adli vakalar çocuk teslimi sırasında olurken, ortak velayet gibi sürekli bir etkileşim gereken mekanizma sadece çocuğu kurban eder. Çoğu evlilikte "bari çocuk bu çatışmaların arasında kalmasın" deniliyorsa, bir de üzerine ortak alan oluşturmak hiç sağlıklı değil. Evet teorik bazda keşke ideal olsa ama gerçekte işler farklı yürüyor ve hukuk bu yapıya göre karar almak zorunda.
Mesela konu sahibinin eski eşine "bula bula o bok suratlıyı mı buldun" diye rahatça mesaj atabildiği bir ortamda fazla romantik film izliyoruz bence.
Herkes yapıyor biz de yapalım demediler elbette."Bir arkadaş da anneler kariyerinden feragat ediyor ama anne olmayı da çoğu zaman onlar istiyorlar demiş. Normalleştirmiş yine bu durumu. Buna da katılmıyorum. Çok iyi bir liseden, çok iyi bir üniversitenin mezunum. Çevremde kariyeri çok iyi arkadaşlarım var ki aralarında en vasat benimdir. Hiçbir arkadaşım çocuk çocuk diye ölmedi, eşlerle birlikte karar verildi birer çocuk yapıldı ve zirvede bırakıldı. İkinci çocuğu olan 1-2 arkadaşım ya var ya yok. İkinci çocuk isteyen kocalar var ama kadınlar hayır diyor genelde."
Ben bu söylediğinize katılmıyorum. Çocuk çocuk diye ölmediyse de, "ne var tamam madem herkes yapıyor" kafasında çocuk yapılmamalı. Ki bir çocuk yapıldığında da hamilelikten itibaren baba ve annenin rolleri malesef farklı, bunu biz değil mahkeme söylüyor. Öyle olmasa velayet davalarında da durum farklı olurdu, çok istisnai durumlar dışında çocuğun anneye ihtiyacı olduğundan anneye verilir. Yani erkekle eşit olamazsınız. O çok iyi üniversite mezunu arkadaşlarınız bence hamilelikten itibaren zaten yapması gerekenlerin bilincinde çocuk yapmalılar.
Burada söylemeye çalıştığım çocuklu bir anne asla çocuksuz bir kadın gibi olamaz. Boşanmalarda bu durum çok istismar edilmeye başlıyor, üzgünüm bu hoşa gitmeyebilir ama bazı anneler eski eşin hayatını görüp çocuğu kendine ayak bağı olarak görmeye başlıyor. Bu yüzden de bu itiraf edilemeyen kızgınlık zamanla kine dönüşüyor. Madem ben çocukluyum, o da bundan muaf olamasın. Sanki iki ortaklarmış da, firma batmış, borçlar bir kişiye kalmış. Çocuğu bu açıdan görürseniz zaten sonra babaya da verirsiniz rahatça, eşşek gibi yeni eş de baksın dersiniz. Sonuçta cezaysa herkes çeksin.
Buradaki konu sahibinin üzücü tarafı bu, borcun çoğu ona kaldı üstüne de çocuk yatırımı boşanmayı engelleyemedi.