- 5 Şubat 2015
- 8.379
- 24.177
- 398
selamlar.
kafam biraz karışık. yaş 29 arkadaşlar teker teker evlendi, şimdi çok yakın bir arkadaşım hamile, 8 aylık. şimdiye kadar çocuk düşünmemiş ben "acaba?" demeye başladım.
çocuk büyük sorumluluk, içinde yaşadığımız ülke malum, dünya zaten açlık, kıtlıkla yüzyüze. bilemiyorum, sanırım ben çocukların adil ve doğru bir hayatı hakettiklerine inanan bir insanım.
kendimi anne olarak hem düşünebiliyorum, hem düşünemiyorum.
şöyle ki çocuklu hayata dair aklımda olan tek şey, minik bir bebeği kolumda tuttuğum anlar.
bebekler şirin canlılar, evet. şüphesiz, bir bebeği karnında taşımak, kollarında tutmak, emzirmek falan eşsiz bir duygudur, isteyen tüm kadınların bebek sahibi olmasını dilerim.
ama ben kendimi mesela 14 yaşındaki bir ergenin annesi olarak düşünemiyorum. hayattaki problemleri, tacize ve manipülasyona son derece açık bedeni ve zihni, dünyayı, kimliğini, cinselliğini keşfederken yaşayacağı sorunlar nedeniyle değişecek tavırları....
bunlarla başa çıkabilir miyim? ona doğru bir ışık olabilir miyim, bilmiyorum.
her zaman okuyoruz işte, yetişkinlerin doğru birer ebeveynin elinde olmaması sebebiyle yaşadıkları problemler. düşünün annesi ilgisiz olduğu için seri katil olan adam var dünyada (elbette uç bir örnek)
benim kendi kimliğimle ilgili de sorunlar var elbet.
kadın olmak bana yetiyor sanırım. yani kadın olmayı bile 29 yaşında olmama rağmen son birkaç yıldır keşfettim ben. aşık olmadım mesela daha. aşık bir kadın hiç olmadım.
kafamda hep işi gücü bırakıp seyyah bir kadın olma düşüncesi var. Nepal, Arjantin, Küba dolaşsam ya diyorum. Hollanda Red Light mesela.
bilmiyorum. kendimle ilgili istediklerim de bitmedi, işte.
bir de çalışan biyolojik saatim mi, yoksa toplumsal baskılar mı emin olamıyorum. ilkiyse sorun yok, kimi kadının biyolojik saati çalışmaz, benimki çalışıyor demek ki, ikisi de güzel, ikisi de normal.
ama toplumsal baskı ise, bu büyük bir sorun. benim hayattaki tek işlevim doğurgan olmak değil çünkü.
bir yandan da çocuksuz bir kadın olursam 50'lili yaşlarımda mutsuz olacakmışım gibi geliyor, ama bu gerçekten böyle mi geliyor yoksa "doğrumazsan pişman olursun baskısı mı?" ondan da emin değilim.
bu arada çocuk sahibi olmakla ilgili yazdıklarımın tamamı evlatlık için de geçerli, yani salt bir biyolojik çocuktan bahsetmiyorum.
örneğin çocuk sahibi olmak istersem ve üreme sistemim izin vermezse evlat edinirim, yeter ki anne olmayı isteyeyim.
yani cümlelerdeki doğurmak çok da doğru bir ifade değil aslında anne olmak olarak okumak lazım.
biraz sevgili günlük tadında takıldım, sayfaya ama.
sizler sevgili hemcinselerim, anne olmamaya karar verdiğinizde hangi aşamalardan geçtiniz ve nasıl karar verdiniz. bu sorgulamaları yaptınız mı mesela? merak ediyorum.
kafası karışık bu arkadaşınıza ışık tutar mısınız?
merhaba :)
kafam biraz karışık. yaş 29 arkadaşlar teker teker evlendi, şimdi çok yakın bir arkadaşım hamile, 8 aylık. şimdiye kadar çocuk düşünmemiş ben "acaba?" demeye başladım.
çocuk büyük sorumluluk, içinde yaşadığımız ülke malum, dünya zaten açlık, kıtlıkla yüzyüze. bilemiyorum, sanırım ben çocukların adil ve doğru bir hayatı hakettiklerine inanan bir insanım.
kendimi anne olarak hem düşünebiliyorum, hem düşünemiyorum.
şöyle ki çocuklu hayata dair aklımda olan tek şey, minik bir bebeği kolumda tuttuğum anlar.
bebekler şirin canlılar, evet. şüphesiz, bir bebeği karnında taşımak, kollarında tutmak, emzirmek falan eşsiz bir duygudur, isteyen tüm kadınların bebek sahibi olmasını dilerim.
ama ben kendimi mesela 14 yaşındaki bir ergenin annesi olarak düşünemiyorum. hayattaki problemleri, tacize ve manipülasyona son derece açık bedeni ve zihni, dünyayı, kimliğini, cinselliğini keşfederken yaşayacağı sorunlar nedeniyle değişecek tavırları....
bunlarla başa çıkabilir miyim? ona doğru bir ışık olabilir miyim, bilmiyorum.
her zaman okuyoruz işte, yetişkinlerin doğru birer ebeveynin elinde olmaması sebebiyle yaşadıkları problemler. düşünün annesi ilgisiz olduğu için seri katil olan adam var dünyada (elbette uç bir örnek)
benim kendi kimliğimle ilgili de sorunlar var elbet.
kadın olmak bana yetiyor sanırım. yani kadın olmayı bile 29 yaşında olmama rağmen son birkaç yıldır keşfettim ben. aşık olmadım mesela daha. aşık bir kadın hiç olmadım.
kafamda hep işi gücü bırakıp seyyah bir kadın olma düşüncesi var. Nepal, Arjantin, Küba dolaşsam ya diyorum. Hollanda Red Light mesela.
bilmiyorum. kendimle ilgili istediklerim de bitmedi, işte.
bir de çalışan biyolojik saatim mi, yoksa toplumsal baskılar mı emin olamıyorum. ilkiyse sorun yok, kimi kadının biyolojik saati çalışmaz, benimki çalışıyor demek ki, ikisi de güzel, ikisi de normal.
ama toplumsal baskı ise, bu büyük bir sorun. benim hayattaki tek işlevim doğurgan olmak değil çünkü.
bir yandan da çocuksuz bir kadın olursam 50'lili yaşlarımda mutsuz olacakmışım gibi geliyor, ama bu gerçekten böyle mi geliyor yoksa "doğrumazsan pişman olursun baskısı mı?" ondan da emin değilim.
bu arada çocuk sahibi olmakla ilgili yazdıklarımın tamamı evlatlık için de geçerli, yani salt bir biyolojik çocuktan bahsetmiyorum.
örneğin çocuk sahibi olmak istersem ve üreme sistemim izin vermezse evlat edinirim, yeter ki anne olmayı isteyeyim.
yani cümlelerdeki doğurmak çok da doğru bir ifade değil aslında anne olmak olarak okumak lazım.
biraz sevgili günlük tadında takıldım, sayfaya ama.
sizler sevgili hemcinselerim, anne olmamaya karar verdiğinizde hangi aşamalardan geçtiniz ve nasıl karar verdiniz. bu sorgulamaları yaptınız mı mesela? merak ediyorum.
kafası karışık bu arkadaşınıza ışık tutar mısınız?
merhaba :)