cocuk sahibi olmadanda cok mutlu hayatini yasayan kadinlar :)))

Olivacım ne kadar ilginç, ne kadarda güzelmiş.Teşekkür ederim, yorgun argın yazmışsınız.Merak ettiğim kadar varmış.
Etkilendiğiniz aşikar, eminim sizin için güzel bir deneyim olmuştur.
Doğrusu hiç bu konuda bir fuarın olacağı aklıma gelmezdi. Uzak olduğum bir alan.
Olsun ama bilmemek ayıp değil öğrenmemek / sormamak ayıptır hesabı olmuş oldu.
Ayy yine utandırdınız ama ne yazacağımı bilemedim bir an.Çok incesiniz. Estağfurullah burada hayran olunacak biri varsa o da sizsiniz. Hani sadece bu konuda sizi tanımadım, eskiden beri sizi bildiğim için içten gelerek söylüyorum bunu.
 
Artık görüş belirtmeyeyim yanlış anlaşılıyorum çünkü KIZILAJAN özellikle yanlış anlıyor beni ASLA dar görüşlü değilim çocuk evlilikte olmazsa olmaz değillllllll ve bu yüzden bazen kk da boşanamayan ve hiç sevmedikleri adamlara katlanan kadınlar var diye özellikle belirttim insan nasıl mutluysa öyle yaşamalı evliliğin kuralı zannetse de insanlar bu evlenen iki kişinin tercihidir diye de yazdım ama nedense yazdıklarım cımbızlandı istediklerinizi alıntı yapmışsınız bu sebepten ben kaçtım .......
 
Moonlight; Ben size dar görüşlüsünüz demedim ki. Zira sizi tanımıyorum, bir konuya yazdığınız cümlelerden bunu söyleme haddini kendimde nasıl bulayım? Hadi buldum diyelim moonlight; böylesiniz şöylesiniz deyip öyle yazarım yazacağımı.İmalar, iğnelemeler vs yapan biri değilimdir.

Benim çevremde genellemenin dibine vuran çok insan var nasıl insanlar olduklarınıda iyi bildiğim için evet onlar dar görüşlüler benim gözümde.O cümleyi siz üzerinize alınmışsınız.Ben sadece söylediklerinize saygı duyduğumu ama katılmadığımı (bence) bakış açınızın yanlış olduğunu söyledim. Ki bu da doğal sizde benim yazdığım birşeyde bakış açımı yanlış bulabilirsiniz.


Yazdıklarım cımbızlandı, istediğinizi alıntı yapmışsınız laflarınıza karşılık ise;
Eğer lafınız bana ise sizden bahsettiğim mesajı -sadece- aşağıdaki mesajınızı okuyarak yazmıştım. Zaten ilk mesajında demişim orda.Olivia ile olan karşılıklı mesajlaşmalarınızı sonradan gördüm,yazdıktan sonra okudum.Nedeni düşündüğünüz gibi değil yani...

Görüş belirtmekte herkes gibi özgürsünüz tabi. Yazıp yazmama kararı size ait ama yazmak istemezseniz de en azından açıklamamı okumanızı beklerim...
 
Son düzenleme:
KIZILAJANXX, burada insanlar böyle etkinliklere cok meraklilar, banada yansidi böylelikle. Yani her ay degisik bir konu altinda fuarlar olur.
Bu arada " Schindler`in Listesi " ve " The Pianist" sevdigim filimlerin arasina girer.
Eger bir gün firsatiniz olursa, sizlere hepinize "Requiem for a dream" i tavsiye ediyorum. inanilmaz bir filim. Gercekten 2 haftaya yakin etkisinde kalmistim. Benim görüsüme göre dünya`nin ilk 10 en güzel filim arasina girmeli aslinda. Arkadaslarimda, kim seyrettiyse ayni görüsteydi, özelikle müzigini dinleyemez hale gelmistim, cünkü cok negatif etkiliyordu beni, zira hep o sahneler vardi beynimde. Ama bir dahada bakmak istemem, cünkü gercekten insani yipratiyor. Ama nefes almadan seyrettigim tek filim diyebilirim. Simdi herkesi merakta biraktim degilmi ?
 
Düsünüyorumda, hayatta iki sey cok önemli, sececegin meslek ve sececegin hayat arkadasi. Eger bu iki önemli unsuru hayatinda dikkate alirsan, mutluluk zamanla insani buluyor.
Kendime bakacak olursam, senelerce cok calistim, tirnaklarimla kaziya kaziya derler ya, iste öyle adim adim en alt basamakdan yukariya cikiyorum hala. Ama bu yukariya cikis hicde kolay olmadi, is yerinde problemler, is arkadaslarinla anlasabilmek, üniversitedeki problemler, tuhaf bazi hocalar, anlamsiz ama mecbur kalip ögrendigin dersler derken zaman ne cabukda gecmis. Tam basardim galiba derken hastaliklar ama hic biri mutlu olmamama sebeb olamadi. Cünkü buna ben izin vermedim. Hep mutlu olmayi sectim ve gel görki o kadarda mutluluk insani buluyor. Sunu demek istiyorum, hayat ne kadar zor olursa olsun, hic bir zaman pes etmeye degmez...yapmak istediginiz ne varsa yapin o belirlediginiz hedefi ve asla birakmayin, ayni benim gibi. Zafer her zaman pes etmeyenindir...ve hic bir sey sizden kiymetli degildir ....hepinize iyi geceler, misil misil uyuyun emi ?
 
Bence çocuksuzsa insan, mutlu olunmaz dıye bir kaide yok tabii ki, ama çocuk sahibi olmadan daha mutlu veya daha mutsuz olurum gibi bir kanaate de kesinlikle varılamaz.Neden?Çünkü henüz yaşanılmamış bir duygudur.
 
Bir de şu var, herkesin mutluluk anlayışı farklıdır. Mesela bir ömrü bir fedakarlığa adamak birisine mutluluk verirken, diğeri için böyle bir sorumluluk almamak,tamamen bağımsızlık hissi, hep gezmek eğlenmek mutluluktur.

Fakat ben inanıyorum ki mutluluk sadece vücuda endorfin salgılatacak şeyleri yapmak değil, zor ama mücadele verilen ,emek verilen ,acı ve yük bir şeyi sonunda kaldırıp onun gururunu yaşatan şeylerdir aynı zamanda ve daha kalıcı,daha uzun vadelidir.

İşte bir ADEM yetiştirmek böyle bir şey. Çünkü bir adem bir alem gibidir.
 
Merhabalar arkadaşlar. Bir göründüm bir kayboldum gibi oldu. Son zamanların yoğunluğu işte.
preg_nant son cümlene katılmakla birlikte öncesindeki ifadelerine katılmıyorum. Ancak senin cümlelerin çok incitici. Çocuk sahibi olmayan ya da olamayan kadınlar bencil oldukları, fedakarlıkta bulunmak istemedikleri ve gezip- tozmaya çok düşkün oldukları için çocuk sahibi olmuyorlarmış gibi. Umarım demek istediklerin bunlar değildir.
Çünkü hayatta yararlı olmanın tek yolu ebeveynlik değildir. Kendi adıma dünyada neden bulunduğumu, neden yaşadığımı her gün biraz daha çözüyorum. Ben insanlara yararlı olmak için geldim, dini inancım gereği Allah'ıma kul olmaya geldim. Çocuk sahibi olmak ya da olmamak kişiliğimiz hakkında karar vermenin tek kriteri olamaz.
 

Belki öyle anlaşılacak bir ifade kullanmışımdır kusura bakmayın. Tabiiki de tek amacımız çocuk yetiştirmek değil, ama en kutsal amaç bence (kulluktan sonra). Eğer fizyolojik veya ekonomik anlamda çocuk sahibi olamıyorsan o apayrı,bunu katmıyorum.

Ama faydalı olan işlerden en güzeli en hayırlısı bu hayata değerli,güzel bir insan yetiştirmek değil mi?En güzel yatırım insana yapılan yatırımdır.
Peygamberimiz diyor ki(sav); Ben ümmetimin sayıca çokluğuyla övüneceğim, yani iyi ahlak ve tavır üzere olan insanları diyor.Ne güzel değil mi? Yoksa başka hayır işleriyle meşgul olana ne sözümüz olabilir, yapanlara sonsuz tebrikler.

Çocuk yetiştirmek istemiyorsa,buna ancak saygı duyulur, ama güzel ve yararlı şeylerin peşindeyse,en güzel şey bunu bir insana aktararak onu yetiştirmek.

İnsanız ,yeri gelecek eğlenicez de ,ben 28 yaşındayım yeni evliyim ,çok şükür iyi imkanlarda yetiştim belli bir zaman dilimince arkadaşlarımla gezdim güldüm mutlu oldum ,fakat şahsen hayatıma evlilik ve bebek gibi yeni tatlar katma arzusu hissettim.

Acizane fikrim bu.
 

Allah sağlıkla çocuğunuzu kucağınıza almayı nasip etsin.
Saygı duyuyorum düşüncelerinize. İleride çocuk sahibi olmayı ben de istiyorum. Elbette ki bunun hayatıma katacağı pek çok güzel şey olacak. Ama hayatım böyle de çok güzel.Ve ben böyle de insanlara dokunuyorum, yardımcı oluyorum. Öğrencilerimi çocuklarımmış gibi çok seviyorum. Yani insan olarak kendimi geliştirip en verimli şekilde yaşamamın çocuk sahibi olmakla alakası olduğunu düşünmüyorum. Tam tersi kendimi geliştirebileceğim en verimli çağımda çocuk sahibi olmak istiyorum.

Maalesef toplumumuzda insan hayatının doruk noktası anne-babalık gibi görülüyor. Sanki katıldığımız bir yarış var da hemen onun sonuna gelmeliymişiz gibi. İşte buna karşıyım. 'Birey' olabildikten, 'Kendini en iyi tanıyıp geliştirebildikten' sonra anne olmalı ya da olmamalı.
 
ÇoK TEŞEKKÜR ederim, inşallah herşey gönlünüzce olur. Ayrıca kişi kendi olgunluğunu kazanmadan -anne-baba olma bilincini kendine yerleştirmeden çocuğa karar vermesine karşıyım.Tabii bunları yaparken mükemmeliyetçilik tuzağına düşmeden.
 
Lavin meslegin ögretmen degilmi ?
Birde senin hep cok kitap okudugunu biliyorum baskada hakkinda hic bir sey bilmiyorum.
Bu arada su an mutluluktan ucuyorum, eski bir kitapcida Bertolt Brecht`in iki kitabini buldum. Okumaya baslarim aksama artik. Altin bulmus gibi mutluyum.
 

Ben rehber öğretmenim. Sanırım sen Almanya'da yaşıyorsun. Almanya'da yetişmiş tanıdıklarım mesleğimizin Almanya'da karşılığı olmadığı için tam olarak işimizi anlayamayabiliyorlar. İstersen seve seve açıklarım.

Evet kitap okumak hayatta en çok sevdiğim şeylerden biridir. Eski kitapları da çok sevmeme rağmen eski sahaf kültürü köreldiğinden istediğim kitapları bulamıyorum, sahafçılığı korsan kitapçılıkla karıştırır olmuş milletimiz. Senin sevdiğin kitapları bulmana sevindim. Ancak yazarı maalesef tanımıyorum. Hemen araştıracağım.
 
Merhaba Arkadaşlar Herkese keyifli akşamlar. Kahvemi aldım, geldim.
Lavin, tekrardan hoşgeldiniz. Fırsat bulduğunuzda bekleriz her zaman.
preg_nant, sizde hoşgeldiniz. Farklı fikirler ve farklı bakış açılarıyla dolu sohbetleri okumak güzel.
 
Seni kahveci seniiiii, bende cok severim kahve saatlerimi, kendimi ödüllendirme gibi birsey oluyor o zaman ve kimsede beni rahatsiz etsin istemem. mesela kahvemi yapar, gazetelerimi okurum veya kahvemi yapar kitabimi okurum. Kahve benim günlük rituellerden biridir KIZIlAJAN`im. Veya bir kahve esliginde arkadaslarla sohbet etmek. Veya bir alisverisde dinlenmek icin bir yerde oturup kahvemi icerim.
Lavin cok haklisin burda rehber ögretmen yok. Onun icin pek bilgimde yok, ama galiba ögrencileri yönlendiriyorsun meslek acisindan, degilmi ?
Bu arada, sizdeki ricam beni mazur görün, türkcemi ne Kadar düzgün konusup yazmak istesem bile, sizler kadar güzel olmuyor bazen.
Orhan Pamuk`unda yeni kitabi cikmis, yakinda onuda okumak isterim. Yurtdisinda, Orhan Pamuk, Ara Güler, Fazil Say, Atatürk, sarkici Tarkan bayagi bilinen ve sevilen insanlarimiz. Iyiki varlar onlar sayesinde Türkiye`nin isigi daha bir iyi yönüyle yansiyor.
Karisik yazdim, konudan konuya atladim, beni idare edin simdilik.
sevgiler
 

Ne güzelmiş. Kültürel ve Sanatsal aktiviteler açısından seçenekleriniz çok fazla,hiç sıkıntı çekmiyorsunuz o zaman. Bende fuartakip.com diye bir site buldum. Yurtiçi-Yurtdışı fuarları listeleyebiliyorsunuz.Orayı takip edeceğim artık. Eğitim ve kitap fuarları dışındada hangi fuarlar düzenleniyormuş bilsem fena olmaz gibi.

Requiem for a dream'i izlemiştim 5 yıl kadar önce. Bende etkilendiğimi hatırlıyorum fakat sizin kadar tesirinde kalmadığım kesin.Sahneleri çok aklımda kalmamış nedense.Hatırladığım çok sarsıcı,karanlık ve işlediği konu itibariyle çok önemli bir filmdi. O filmi izlemeden önce o anki ruh halimiz nasıl buna dikkat etmemiz lazım sanki. Ayrıştığımız bir nokta; benim nazarımda ilk 10 olmasa da ilk 50'ye girer. Soundtrack'ı çok etkileyiciydi, katılıyorum. Hatta açtım şimdi dinliyorum bir yandan.Birde Piyanist'i tekrar izleyeceğim aklımda.O filmi izlemekten hiç bıkmam. Requiem for a dream'i ise tekrar izlesem mi diye ikilemde kaldım.İzlediğiniz bir filmin üzerinden bir hayli zaman geçtikten sonra tekrar izleyince filmi farklı bulabildiğiniz oluyor. Film hep aynı, değiştiği yok tabi ama yıllar geçtikçe biz değişiyoruz,bakış açılarımız değişiyor vs. Merakta bırakmış olun olsun aman spoiler vermemişsiniz ya. :) Hiç izlemeyenler için bir filme dair spoiler okumak çok heves kırıcı oluyor :) Müziği dinliyorum dedim ya negaitf birşey hissetmedim,unuttum mu nedir.
 

Rehberlik hizmetleri eğitimde tamamlayıcı hizmetler olarak geçiyor. Geniş yelpazesi olan bir mesleğimiz var. Zaman zaman sınırlarımızı oluşturmamızda dezavantaja dönse de bu özelliği, genelde olumlu bir özelliğimiz.
Atandığımız kurumda öğrencilerin verimli ders çalışma, ergenlik dönemi değişimleri, olumlu arkadaşlık becerileri, sınav kaygısı vb. konularda seminerler, sınıf rehberlik etkinlikleri düzenliyoruz. Bunların dışında özel olarak görüşmek isteyen veli ve öğrencilerimizle görüşüp bilgilendiriyor, gerekirse farklı kurumlara yönlendirilmesini sağlıyoruz. Sınıf yönetimiyle ilgili sorun yaşayan öğretmen arkadaşlarımıza yardımcı oluyoruz. Gereken öğrencilerimiz için ev ziyaretlerine katılıyoruz.

Dediğim gibi meslek alanımız oldukça geniş.

Kesinlikle Türkçe yazma ve kendini ifade etme becerin oldukça yüksek. Sen sohbet arasında söylemeseydin yurtdışında yaşadığını düşünmezdim.
 
Bu arada lafı açılmışken; Requem for a dream benim üniversite yıllarında sorumlu olduğum filmlerden biriydi. Bağımlılık üzerine yapılmış en iyi filmlerden. Kesinlikle 'Rahatsız Edici' denilenlerden. Zaten bu türün amacı da izleyeni rahatsız etmek, ve film bunu layığıyla yapıyor. Uzun zaman oldu ama ben en çok başroldeki erkek karakterin annesinin durumundan etkilenmiştim.
 
Coookkkkk tesekkür ederim Lavin, simdi rehber ögretmeni meslegini anladim ve gercekten cok cok güzel bir meslegin varmis.
Filmi seyrettigine cok sevindim. Aynen, dedigin gibi anne beni mahv etmisti filimde, gözyaslarim akmis ve ben seyretmekden yani baka kalmisim ve normalinde insanin gözyaslari aktiginda elinle veya mendille silersin, ben o üzüntüde onu bile yapamamistim. Anneye zoraki yemek yedirdiklerinde sanki benmisim gibi cok etkilenmistim. Zaten o kadin bu rolü icin Oscar Aldi ve fazlasiyla hakda etmis zaten.
Ay cok anlatmayayim, yoksa filmin bir anlami olmaz bakmak isteyenler icin.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…