• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

cocuk sahibi olmadanda cok mutlu hayatini yasayan kadinlar :)))

Cocuk, cocuk, cocuk....ömür boyu büyük sorumluluk...ömür boyu dert, tasa, endise, korku, kiyaslama, koruma...
Eger gercekten mutlulugu icinizde bulamamissaniz, baskasina verecek mutlulugunuzda yok demektir. Eger mutlu bir evliliginiz yok ise, bir bebek kurtarmiyacaktir...
Bazen aynen dediğiniz gibi çocuk bir yuvayı kurtarmaz mutlu yuvanın sırrı da değildir elbette... bazen yeri gelir çocuk yüzünden mutsuz giden evlilikler bitirilemez ki bunu kk da çok görüyoruz mutlu bir evlilik varsa çocuk yanlızca bu mutluluğa bir artı ekler ..... bu tamamen tercih meselesiiii
 
moonlight0313, yengenler neden mutlu olmayi basaramamislar hayatlarinda acaba ? Inan onlarin cocuklari bile olsa, mutlulugu yasayamayacaklarmis demekki. Cünkü mutluluk Rabbimimizin bize sundugu nimetlerdir.
Havadir, sudur, saglikdir, dogadir, saglikli, esindir, huzurundur, ben bu mutluluklari göremiyorsam, cocuklarimada verememki, sonuc : mutsuz cocuklar, mutsuz anne, babalar.
 
moonlight0313, yengenler neden mutlu olmayi basaramamislar hayatlarinda acaba ? Inan onlarin cocuklari bile olsa, mutlulugu yasayamayacaklarmis demekki. Cünkü mutluluk Rabbimimizin bize sundugu nimetlerdir.
Havadir, sudur, saglikdir, dogadir, saglikli, esindir, huzurundur, ben bu mutluluklari göremiyorsam, cocuklarimada verememki, sonuc : mutsuz cocuklar, mutsuz anne, babalar.
hayır olvia cığım beni yanlış anlamışsın mutsuz oldular demedim yaşlandıklarında kalabalık bir aileleri olmadı bir tarafları buruktu dedim hastalandıklarında etraflarında hal hatır soracak, ilgilenecek bir yakınları maalesef yoktu annemden başka yapayalnızlar ve yaşlılar artık....
 
Ama moonlight aile dedigin, kuzenler, yegenler, torunlar vs. vs olur. sadece cocuklarinlami olurki ?öyle degilmi ?
Ben öyle aileler taniyorumki cocuklari oldugu halde yanlizlar, yani genelleme yapmamak lazim.
Ve insanin cocugu olsun veya olmasin ailesiyle beraber olunca zaten yegenlerin senin cocuklarin gibi oluyor. Ben yegenlerimi cok severim, onlarda beni. Yani hele hele bir kac tanesi varki sanki ben dogurmusum, cocuklarim gibi, onlarda bana öyle. Yari anneleriyim diyorlar.
Anneler gününde belki 20 tane mesaj gelir yegenlerimden. ( bu arada 35 tane yegenlerim var ) saka degil ciddi !!! Yani demekki ben onlara sevgimi gösterdigim icin, onlarda beni seviyorlar.
Mesela ben aileme ve esimin ailesine cok düskün bir insanim, onlarla teker teker ilgilenirim onlarda bize öyleler. Simdi bu hayatta ne ekersen onu bicersin, demekki yengen, hic ekmemis, tabiki bicecek birseyside kalmamis.
Bu arada bazen bir arkadas bile aile gibi olabiliyor insana...yani cocuklar hic bir zaman garanti olamaz, olsunda istemem dogrusu. Cocugum olsa bile, gitsin gezsin, dolassin, gencligini yasasin, ne ugrasacak benimle yasliligimla düsünürüm. Paramla kadin tutar baktiririm kendime ama cocuguma hayatta kiyamam.
 
Son düzenleme:
Herkese iyi geceler :KK24:
Esasında moon_light0313'ın ilk mesajında dile getirdiği tablo toplumumuzda yaygın düşünceler bütünü.Moonlight'ın fikirlerine saygı duyuyorum.Fakat söylediklerine katılmıyorum,yanlış bir bakış açısı bence. Sadece sülaleden ya da yaşanılan çevreden bir insanı ya da birden fazla kişileri baz alarak -genellemek- hiç doğru değil.Bana göre dar bir bakış açısı bu.Dünyada çok farklı yaşam formlarını benimsemiş insanlarda var. Aynı tabloyu Dünyanın ya da Türkiye'nin farklı bir yerinden bir insanı ele alırsak belki çok farklı bir tablo ortaya çıkar.

Oliva'nın söylediklerine katılmakla beraber bir ek yapayım; Bazen bir arkadaş bile bir aile olabiliyor demiş çok doğru,İnsan hayatında çok sevdiği-sevildiği arkadaşlar ve dostlar biriktirebilir.Böylece o insanlarla yine ailesini oluşturabilir.(tabi bence)
 
Arkadaşlar toplumumuzda belli başlı kalıplaşmış düşüncelerin bir kısmının zararlı olduğunu düşünüyorum.Bizim toplumda (istisnaları bir kenara koyarsak) bir insan yetişkinlik çağına gelir önüne evlilik ardından çocuk fikirleri ortaya atılır. Çoğu insanda bırakın çocuğunun olması fikrini daha en baştan evlilik dediğin ne menem şeydir? neden evleniyorum? karşımdaki insan evlenmeye uygun mu? vb gibi sorgulamalara girmez maalesef.

Her daim savunacağım bir düşünce şudur; Bir Kadının illa ki bir evliliği, bir kocası, bir çocuğu olmak zorunda değil ama bir mesleği bir işi olmak zorunda...

Yine toplumda basmakalıp düşüncelerden bir tanesi mülkiyet sahibi olmak.Bu konu üzerine zaman zaman düşünürüm. İnsanlar günümüzde bir ev sahibi, bir araba sahibi olmak için çırpınıyorlar resmen. 20 yıl banka kredisi ödemekle geçiyor mesela. Yanlış anlaşılmasın bunu yıkıcı bir tutumla eleştirme gibi bir derdim yok. Belki de insanlar Türkiye şartlarında kendilerini güvende hisssetmiyorlar bir evleri bir arabaları olmayınca. Yine bu konuda da tersim ben.Mülkiyet kavramı gelişmeyen biriyim sanırım.Hayatımda mal-mülk edineyim gibi bir gayem yok çünkü. Hali hazırda bir evim yok, olması yönünde bir istediğimde yok, hayal etmiyorum mesela.Mülkiyet sahibi ola ola bence bu doyumsuzluğa ve bağımlılığa doğru gidiyor. Ev aldık e hadi daha büyüğü daha güzeli, e araba aldık en yeni bir modeli çıktı onu alalım vs vs sonu yok bunun. Neticede bu dünyadan giderken evleri,arabaları,eşyaları götürmeyeceğiz ve ne zaman öleceğimiz belli değil. O yüzden mülkiyet sahibi olacağım diye didineceğime hayatımı doya doya yaşamaya çalışmak bana daha mantıklı geliyor.

Bu konuda ekstrem bir örnek diyebileceğim birine rastlamıştım ve benim gibi düşünen birini görmek beni mutlu etmişti.Yıllar önce gazeteci Şerif Turgut'un bir röportajını izlemiştim.Çok cesur bir kadındı, farklı bir yaşam formunu benimsemiş bir insandı. Afrikada, Liberyada sahada çalışmış mesela. Hatırladığım kadarıyla demişti ki; ''Ev yoktu,bildiğiniz dört duvar ev yaptım orda sonra dönerken o evi insanlara bıraktım.Türkiyede 8-5 çalışan bir memur olsam nasıl bir hayatım olurdu acaba,Evi aldım arabayı aldım ee sonra nolacak çok sıkıcı olurdu herhalde''. En son Harvard'da alanı üzerine orta yaş master'ı yapıyordu.Sınıf arkadaşları 50-60 yaşlarındalarmış.Etkileyici bir hayatı vardı. Böyle farklı yaşamları olan insanlara bayılıyorum doğrusu.
Konuyla zerre alakasız yere gittim farkındayım :KK22:Bana katılırsınız ya da katılmazsınız ama tüm bunları sizlerle paylaşmak istedim. Hoppa
 
Son düzenleme:
Bende moon_light`in söylediklerine ayni dedigin gibi KIZILAJANXX saygi duyuyorum. Buraya gelip zahmet edip yazmis, moon_light`a ve tüm arkadaslara tesekkür ediyorum. Zaten önemli olan fikir alisverisi ve paylasim. Onun icin moon_light`in dedikleri cok dogru, yani cocuklari tibben mümkün olmayanlar, hele hele gecmis zamanda tüp bebek falan gibi imkanlarda yokken, cok depresyona giren kadinlar vardi. Kesin moon-light`in dedigi gibi bir burukluk, bir basaramamislik ne kadar üzücü bir durum düsünsenize. O zamanlar bizim gibi imkanlarida yoktu kadinlarin. Kimbilir ne kadar büyük bir baski altindalardi doguramayan kadinlar. Ne kadar büyük bir hayalkirikligi, gercekten icim parcalaniyor derinden düsününce. Eskiden kadinlarimiz gercekten cok cekmisler.
Ama simdi ne büyük lükslerimiz var. Derdimiz oldugunda internette deva ariyoruz, okuyabiliyoruz, veya bir konu bizi cok ilgilendiriyorsa, kitapdan ögrenebiliyoruz. Doktorlara gidip acik acik derdimizi anlatip cözüm ariyoruz, o doktoru begenmeyince ikinci ve ücüncü bir fikir aliyoruz. Imkanlarimiz ne cok.
Aynen KIZILAJANXX, ilk önce insan kendisine, yani egitimine deger verecek ve yatirimini egitime verecek, zaten gerisi sonradan geliyor. Para, pul mülk ilk etapda hedef olmamali. Ama bilgi sahibi, egitimli olmak, insanin hayatini öyle kolaylastiriyorki.
Ilk basta degil tabi, hedefe ulasana kadar bayagi emek ve yol katediyorsun ama erisincede, yolun acik oluyor. Her konuda kendini güclü hissediyorsun, cünkü bilgi güc demektir.
Keske bizim toplumdada artik kadinlarimiz ve kizlarimiz bunu bir benimsese, yani hedef hemen evlenip cocuk yapmadan önce egitimini tamamlasa, meslegi olsa, sonra evlense ve cocuk yapsa....hem kendisine büyük faydasi olacak hemde ayaklari üzerinde duracakki buda herkese hayirli olacak.
Öyle cok kadinlarin var oldugunun bilincindeyim, ama geneline bakinca hala olmamiz gereken yerde degiliz.
 
Arkadaşlar toplumumuzda belli başlı kalıplaşmış düşüncelerin bir kısmının zararlı olduğunu düşünüyorum.Bizim toplumda (istisnaları bir kenara koyarsak) bir insan yetişkinlik çağına gelir önüne evlilik ardından çocuk fikirleri ortaya atılır. Çoğu insanda bırakın çocuğunun olması fikrini daha en baştan evlilik dediğin ne menem şeydir? neden evleniyorum? karşımdaki insan evlenmeye uygun mu? vb gibi sorgulamalara girmez maalesef.

Her daim savunacağım bir düşünce şudur; Bir Kadının illa ki bir evliliği, bir kocası, bir çocuğu olmak zorunda değil ama bir mesleği bir işi olmak zorunda...

Yine toplumda basmakalıp düşüncelerden bir tanesi mülkiyet sahibi olmak.Bu konu üzerine zaman zaman düşünürüm. İnsanlar günümüzde bir ev sahibi, bir araba sahibi olmak için çırpınıyorlar resmen. 20 yıl banka kredisi ödemekle geçiyor mesela. Yanlış anlaşılmasın bunu yıkıcı bir tutumla eleştirme gibi bir derdim yok. Belki de insanlar Türkiye şartlarında kendilerini güvende hisssetmiyorlar bir evleri bir arabaları olmayınca. Yine bu konuda da tersim ben.Mülkiyet kavramı gelişmeyen biriyim sanırım.Hayatımda mal-mülk edineyim gibi bir gayem yok çünkü. Hali hazırda bir evim yok, olması yönünde bir istediğimde yok, hayal etmiyorum mesela.Mülkiyet sahibi ola ola bence bu doyumsuzluğa ve bağımlılığa doğru gidiyor. Ev aldık e hadi daha büyüğü daha güzeli, e araba aldık en yeni bir modeli çıktı onu alalım vs vs sonu yok bunun. Neticede bu dünyadan giderken evleri,arabaları,eşyaları götürmeyeceğiz ve ne zaman öleceğimiz belli değil. O yüzden mülkiyet sahibi olacağım diye didineceğime hayatımı doya doya yaşamaya çalışmak bana daha mantıklı geliyor.

Bu konuda ekstrem bir örnek diyebileceğim birine rastlamıştım ve benim gibi düşünen birini görmek beni mutlu etmişti.Yıllar önce gazeteci Şerif Turgut'un bir röportajını izlemiştim.Çok cesur bir kadındı, farklı bir yaşam formunu benimsemiş bir insandı. Afrikada, Liberyada sahada çalışmış mesela. Hatırladığım kadarıyla demişti ki; ''Ev yoktu,bildiğiniz dört duvar ev yaptım orda sonra dönerken o evi insanlara bıraktım.Türkiyede 8-5 çalışan bir memur olsam nasıl bir hayatım olurdu acaba,Evi aldım arabayı aldım ee sonra nolacak çok sıkıcı olurdu herhalde''. En son Harvard'da alanı üzerine orta yaş master'ı yapıyordu.Sınıf arkadaşları 50-60 yaşlarındalarmış.Etkileyici bir hayatı vardı. Böyle farklı yaşamları olan insanlara bayılıyorum doğrusu.
Konuyla zerre alakasız yere gittim farkındayım :KK22:Bana katılırsınız ya da katılmazsınız ama tüm bunları sizlerle paylaşmak istedim. Hoppa

önce selam...
bu konuda ben de bir şeyler söylemek isterim.sana katılıyorum.benim de gözlemlerim şöyle..insanlara birşeyler olmuş..tüketim tüketim hep tüketim...sanırım bu tatlı tatlı bir dayatma...ya da afyon gibi bir zehir.önce tattır.sonra peşinden sürükle..amaçsız insanlara önce amaç edindirilmiş sonrasında böyle sonuçlarla karşılaşılmış.ben mesela..ya da biz .eşimle...öyle şu günüdür bu günüdür diye dayatma günleri önemsemeyiz.
bir de bizim toplumda insanların çoğu desinlere çalışırlar.ömürler hep başkaları için tüketilir..

not:kendimce bu bir metot uyguluyorum...ama benimki farklı bir konuda...nefsimi eğitme konusunda...bunu deneyimleyerek gördüm ve uygulamaya başladım...bende etkili oluyor...sevdiğiniz zararlı (şekerli gazlı her ne ise fazlaca alıp gözünü doyurmak.yani hergün bal baklava misali....ben de etkili oldu...tabiii bunlar küçük şeyler...büyüklerin hayali olmadığı için bu metot evler arabalar yatlar katlar da ne kadar geçerli olur bilemiyorum.yazarken bile itiraf ediyorum..bence insanın şahsii bir açlığı...al al nereye kadar.almanın sonu yok.hep düşünmüşümdür.neden insanlarhep daha hep daha çok hastalığına tutulurlar.sanırım bu açlık her konuda...savaşlar niye bitmiyor?neden hala insanlar ölüyor?neden dur demek kimsenin işine gelmiyor?ben de nerelere geldim...
henüz olivianın yazısını okumadan atlayıverdim...sanırım bu konuda hayli doluyum..
 
Selam DenizGeldi,:KK24:
cok güzel bir konuya deginmissin, gercekten dayatmalari bende sevmiyorum. Dikkat ederseniz, reklamlarda sunulan yiyeceklerin cogu zararli. Mesela Coca Cola artik kac sene bilmiyorum eve sokmuyoruz, su iciyoruz. Yani yemeklerimizin yanina sadece su, Artik Cola`nin, Fanta`nin vs. tadini unutmus gibiyim, icsemde severek icemiyorum, cok gazli ve cok sekerli geliyor bana.
Veya bazen inidirimler olur, 2 tane alirsan 3. bedava yani, ilk önce mantikli olup acaba gercekten bu üc paeketi istiyormuyum diye kendine sormak lazim.
Giyim, kusamda, yani her alanda neyi nasil yapacagimizi birileri bize dikte ediyor.
KIZILAJANXX`in degindigi gibi evlenmekde öyle bir konu, zamaninda evlenmezsen evde kalmissin, oysaki ne akilli kadinmis ilk erkegi degil, dogru erkegi bekliyor...
Ama bütün bunlarida egitimle yenersin, okudukca ufkun acilir, ufkun acilinca daha global bakarsin dünyaya, kararlarin daha mantikli ve Sabit olur, sonuc : hayatinda daha mutlu olursun!!!:KK36:
size güzel bir hafta sonu diliyorum...
 
Sevgili KIZILAJANXX ben ne sansli bir insanim, burada siz genclerden neler ögreniyorum neler. Sinematografie, opera, vallahi ikinizde süpersiniz. :KK68:
Sevval Sam gibi düsünüyorum cocugum olsa bir an önce yurtdusunda okumasini isterdim, egitim sistemi Almanya`da cok güzel. Evet canim bir kac kere ailem beni Türkiye`ye yollasada cogu egitimim Almanya`da gecti.
Sistem söyle : burada cocuklar 4. sinifdan sonra 4 ayri okula ayriliyorlar :
1. GYMNASIUM :
Üstün zekalilar, yani kafasi gercekten cok calisanlar ve yapi olarakda arastirici, ilim / bilim seven, cok caliskan, hirsli cocuklarin gittigi bir okul, genellikle elit kesimin cocuklaridir bunlar, yani anne ve babada okumuslardir genellikle ve cocukda ne görürse onu yapiyor zaten. Ben bu okuldaydim, oda benim cok caliskanligimdan kaynaklaniyordu, yoksa ne annem nede babam okur yazarligi yok.13 sinifa kadar okursun bitincede ABITUR olur ve son senelerin ortalamasiyla bir üniversiteye giris yaparsin. Mesela Dishekimligi 1,3 dü, yani derslerinin cougunun pek iyi olmasi gerekiyor.
2. REALSCHULE :
zekali cocuklar, Caliskan cocuklar ama dersler pek agir degil. 10 sinifa kadar gidiyor, arkasindan güzel meslekler edinebiliyorsun, bankaci vs.
3. HAUPTSCHULE:
okula ve hayata pek motivasyonu olmayan ögrenciler. 9. sinifa kadar okuyorsun. Yapabilecegin meslekler kasap, kuaför..
4. SONDERSCHULE :
zeka sorunlu cocuklar ve engelli cocuklar .....

Bu verdiğiniz bilgiler bir hayli dikkatimi çekti, aklıma yatmayan birkaç nokta var anlayamadığım için sormak istedim. Örneğin bir çocuk Gymnasium'a gidebilmiş ama zaman geçtikçe bir dişçi değil de bir kuaför olmak istediğine karar veriyor, böyle bir durumda nasıl bir prosedür uygulanıyor? Ya da tam tersi Hauptschule'e giden bir öğrenci ama ben dişçi olmak istiyormuşum derse durum ne oluyor? 4. sınıfa kadar belirlenen kriterlere göre başarılı olamayan öğrencilerin sonrasında daha iyi bir eğitim alma şansları ellerinden alınmış olmuyor mu? :KK64:
 
Sevgili deylayt cok güzel bir soru sormussun. Mesela Gymnasiuma giden bir cocuk aslinda üniversiteye gitmek istemedigini daha cok kuaför olmak istiyorsa 10. sinifdan sonra ayrilir o zaman Realschule diplomasi almis olur otomatikmen veya 9. sinifdan sonra ayrilabilir o zaman Hauptschule diplomasi almis olur.
Eger bir cocuk ben Hauptschuledeyim ama aslinda Üniversiteye gitmek istiyorum derse, o zaman derslerinin toplami iyi olmasi lazim 9 sinifdan sonra Realschule `nin 9 sinifina gider arkasindan Reaschule`nin 10 sinifina gider arkasindan Gymnasium`un 10 sinifina gider ve 3 senede Gymnasiumda okur ve arkasindan üniversiteye gitme sansi olur ama böylelikle yolu cok uzatmis olur. Ve derslerin hep iyi olmasi sartiyla yükselebilirsin, tüm derslerin ortalamasi iyi olmali.
Ben bu sistemi cok begeniyorum, zira herkesde bir heves olusuyor ve ciddiye aliniyor okul.
Sahi bu soruma kimse cevap yazmadi, Türkiye`de sinifda kalma kaldirildimi ?
 
Merhabalar ben de çocuksuzum:)Üstelik tüm arkadaş çevrem evli ve çocuklu. Zaman zaman hayatımın onlardan ne kadar da farklı olduğunu hissedip yalnızlık çekebiliyorum. Belki de bu kadar yakınımda oldukları için çocuk sahibi olmayı göze alamadım. Eşimin zaten çocuk fikri benden de uzak.
İleride kendi çocuğum olsun, ve onu ben yetiştireyim, onunla öğreneyim istiyorum. Belki de işim bu olduğu için (Bu arada rehber öğretmenim) deneyimlemek cazip geliyor bilemiyorum ama çocuk sahibi olmak için daha çok bilip daha ço hazır olmalıyım sanki.

Sözün özü çocuksuzum, mutluyum. Evime geldiğimde sadece eşimle vakit geçiriyorum, yorgunluktan uyuyakaldığımda ihmal ettiğim için pişmanlık duyduğum çocuklarım henüz yok.
 
Herkese iyi geceler ve iyi haftasonları diliyorum :KK24: Sohbetler ne de keyifli:KK28:
Aynen KIZILAJANXX, ilk önce insan kendisine, yani egitimine deger verecek ve yatirimini egitime verecek, zaten gerisi sonradan geliyor. Para, pul mülk ilk etapda hedef olmamali. Ama bilgi sahibi, egitimli olmak, insanin hayatini öyle kolaylastiriyorki.
Ilk basta degil tabi, hedefe ulasana kadar bayagi emek ve yol katediyorsun ama erisincede, yolun acik oluyor. Her konuda kendini güclü hissediyorsun, cünkü bilgi güc demektir.
Keske bizim toplumdada artik kadinlarimiz ve kizlarimiz bunu bir benimsese, yani hedef hemen evlenip cocuk yapmadan önce egitimini tamamlasa, meslegi olsa, sonra evlense ve cocuk yapsa....hem kendisine büyük faydasi olacak hemde ayaklari üzerinde duracakki buda herkese hayirli olacak.
Öyle cok kadinlarin var oldugunun bilincindeyim, ama geneline bakinca hala olmamiz gereken yerde degiliz.
Sevgili Oliva :KK60: Katılıyorum elbette önemli olan farklı fikirlerin saygı çerçevesinde bir arada olması. Şahsen farklı görüşler, farklı bakış açıları okumaktan dolayı çok memnunum.Birde herkes aynı görüşte olsaydı ve benzer düşüncelerini paylaşsaydı konu bu kadar akıp gitmezdi. Hatta o zaman belki de birazcık sıkıcı da olabilirdi. Umuyorum nice güzel sayfalarda beraber oluruz.:KK74: Yine konuda en ufak bir tartışma olmaması sevindirici. KK'da öğrendim ki; kadınlar arasında çocuklu kadın-çocuksuz kadın, çalışan kadın-çalışmayan kadın gibi kategorizeler varmış ve ciddi tartışmalar olabiliyormuş.Hayretle ve hicap duyarak okudum:KK57:
Haklısınız eskiye göre çok şanslıyız tabi onlar ne çileler çekmişler. Fakat bu zamanında kendine göre durumları yok değil. Çok doğru noktaya değinmişsiniz, lükslerimiz, imkanlarımız var fakat öte yandan insanlar artık çok doyumsuz, çok yalnız ve çok bencil olmuş...
Söylediklerinize katılmakla beraber şu nokta gözden kaçsın istemem.Bizim toplumda şöyle bir durum var; kız çocuklarının bilinçaltına kodlamalar işleniyor.En tipik örneği; düğünlerde küçücük kız çocuklarına gelinlik giydirilmesi. Bu bana çok saçma sapan geliyor. Cici cici,rengarenk elbiseler dururken neden ısrarla gelinlik?? Açıkçası ben gelinlikli küçük kız çocuklarını görünce hiç de ayy ne şeker olmuş falan demiyorum.Yine kız çocuklarına hiç başka oyun yokmuş gibi hep bebekler alınması ve evcilik oynaması çocuğun anne rolüne bürünmesi vb.. bunlar işte çocukların bilinçaltına işliyor hep. Sonra da sığ düşünceli insanlar diyor ki Türk kızları evlilik meraklısı e ama ardında ne yatıyor bir düşün bakalım taa çocukluktan geliyor nedenleri. Çocukken gelinlik giymiş habire bebeklerle oynamış durmuş kız çocuğu da büyüyünce evvela eğitiminden önce evlenip çocuğu olsun mutlu bir ailesi olsun istiyor.
Genele bakınca olmamız gereken yerde olmadığımız gibi ne yazık ki giderek daha vahim hale geliyoruz. :KK51: Hani çok klasiktir ama çok doğrudur EĞİTİM ŞART!
 
önce selam...
bu konuda ben de bir şeyler söylemek isterim.sana katılıyorum.benim de gözlemlerim şöyle..insanlara birşeyler olmuş..tüketim tüketim hep tüketim...sanırım bu tatlı tatlı bir dayatma...ya da afyon gibi bir zehir.önce tattır.sonra peşinden sürükle..amaçsız insanlara önce amaç edindirilmiş sonrasında böyle sonuçlarla karşılaşılmış.ben mesela..ya da biz .eşimle...öyle şu günüdür bu günüdür diye dayatma günleri önemsemeyiz.
bir de bizim toplumda insanların çoğu desinlere çalışırlar.ömürler hep başkaları için tüketilir..

not:kendimce bu bir metot uyguluyorum...ama benimki farklı bir konuda...nefsimi eğitme konusunda...bunu deneyimleyerek gördüm ve uygulamaya başladım...bende etkili oluyor...sevdiğiniz zararlı (şekerli gazlı her ne ise fazlaca alıp gözünü doyurmak.yani hergün bal baklava misali....ben de etkili oldu...tabiii bunlar küçük şeyler...büyüklerin hayali olmadığı için bu metot evler arabalar yatlar katlar da ne kadar geçerli olur bilemiyorum.yazarken bile itiraf ediyorum..bence insanın şahsii bir açlığı...al al nereye kadar.almanın sonu yok.hep düşünmüşümdür.neden insanlarhep daha hep daha çok hastalığına tutulurlar.sanırım bu açlık her konuda...savaşlar niye bitmiyor?neden hala insanlar ölüyor?neden dur demek kimsenin işine gelmiyor?ben de nerelere geldim...
henüz olivianın yazısını okumadan atlayıverdim...sanırım bu konuda hayli doluyum..
DenizGeldi, Hoşgeldiniz :KK39:
Evet doğru insanlara çok birşeyler olmuş bence de.Bazen haberleri okurken böyle :KK57: kalıyorum hala şaşırabiliyoruz bu ülkede...
Haklısınız her alanda tüketim çılgınlığı hat safhada.Kapitalizmin kölesi olmuş durumdayız. Benim son zamanlarda gözüme en çok çarpan kozmetik bağımlılığı. Bağımlılık diyorum çünkü kadınlar dehşet şekilde kozmetik marketlerine hücum ediyorlar. Sanki bedava dağıtıyorlar. Dediğiniz gibi almanın sonu yok ki. Bir laf vardır severim; '' Çarşının güzeli bitmez'' derler. Çok doğru. Bunun maddi durumla da çok ilgisi yok aslında.Kimisi çok kazanır ama çok harcar kimisi ondan daha az kazanır fakat sağlıklı şekilde harcamalarını yapar.

Bu kozmetik bağımlılığından özellikle bahsetmek istiyorum. Birşeyi farkettim ki bu çılgınlığa doğru gidiyor ne zamanki çok doyuyorlar o zaman ben ne yapıyorum yahu deniliyor. En son duyduğum bir örnek mesela makyajda MAC markası vardır çok pahalı ve çok popüler. Bir genç kadın oradan tek seferde tam 800 tl'lik alışveriş yapmış. :KK57: Bazı kadınlar makyaj koleksiyonu diye çok abartmış durumdalar. Şöyle aklıselim, mantıklı düşündüğümüzde bir dudağımız iki gözümüz on parmağımız var. Az ve öz takılmak varken 50 tane ruj,100 tane oje,20 tane rimel de neyin nesi ki? Zaten son kullanma tarihleri var hepsinin çoğu çöpe gidiyor diyeceğim büyük israf dönüyor kozmetikte.

O yüzden dediğiniz gibi nefsimizi eğitmemiz elzem. Sizin metodunuz güzelmiş. Zaten göz doyunca az olsun öz olsun deme noktasına geliyorsunuz. Ben makyaja bir ara feci merak salmıştım. Ne ürünler ne ürünler alacaktım.Ama gözlemlerim neticesinde az ve öz mantığının daha doğru olacağını gördüm. Diyeceğim bu edindiğim bakış açısıyla kozmetik bağımlılığına ve tuzağına düşmedim bundan sonra da düşmem.

Ahh o neden sorularınızın ardı arkası kesilmez... Ben en son Neden? sorusunu '' Mississipi Yanıyor' filmini izledikten sonra söylemiştim.(tavsiye ederim, çok güzel filmdir) Akabinde ABD'de ırkçılığın izlerini ortaya seren olaylar yaşandı. Düşünün ki bahsini ettiğim film 1988 yapımı. Yıl olmuş 2014 hala ırkçılık yok olmuş değil ne yazık ki...
 
Selam DenizGeldi,:KK24:
cok güzel bir konuya deginmissin, gercekten dayatmalari bende sevmiyorum. Dikkat ederseniz, reklamlarda sunulan yiyeceklerin cogu zararli. Mesela Coca Cola artik kac sene bilmiyorum eve sokmuyoruz, su iciyoruz. Yani yemeklerimizin yanina sadece su, Artik Cola`nin, Fanta`nin vs. tadini unutmus gibiyim, icsemde severek icemiyorum, cok gazli ve cok sekerli geliyor bana.
Veya bazen inidirimler olur, 2 tane alirsan 3. bedava yani, ilk önce mantikli olup acaba gercekten bu üc paeketi istiyormuyum diye kendine sormak lazim.
Giyim, kusamda, yani her alanda neyi nasil yapacagimizi birileri bize dikte ediyor.
KIZILAJANXX`in degindigi gibi evlenmekde öyle bir konu, zamaninda evlenmezsen evde kalmissin, oysaki ne akilli kadinmis ilk erkegi degil, dogru erkegi bekliyor...
Ama bütün bunlarida egitimle yenersin, okudukca ufkun acilir, ufkun acilinca daha global bakarsin dünyaya, kararlarin daha mantikli ve Sabit olur, sonuc : hayatinda daha mutlu olursun!!!:KK36:
size güzel bir hafta sonu diliyorum...

Bende aranızdayım dayatmalardan nefret ederim. Zaten reklamlar tamamen pazarlama taktikleri üzerine kurulmuş.Artık reklam izlemiyorum zaten hoş televizyonda seyretmiyorum.
Mantığını çalıştırmak çok önemli haklısınız. Mesajınızı okuyunca aklıma geldi. Özlem Denizmen diye para konularına çok sarmış bir kadın vardır. Kitapları ve paradurumu.tv adında sitesi vardır. O der ki mesela; bir ürün alırken 10 sn kuralı uygulayın düşünün istek mi? ihtiyaç mı? İstekse onu yerine bırakın.Gerçekten ihtiyaçsa alın. Siz zaten bunu yapıyormuşsunuz :KK9:ama para ve tasarruf konularına ilginiz varsa bakmanızı öneririm.Şahsen çok faydalanmışımdır.İnsana bilinç aşılayan cinstendir.Son olarak karıştırmayayım da doğru erkeği bekleyenle beni kasettiniz sanıyorum teşekkür ederim. Hoppa
İlerde evde kalmış ya da kısır gibi ucuz ve sığ yaftalamalara hiç kulak asmam ve gereken cevabı yapıştırıveririm. :KK66:
 
Merhabalar ben de çocuksuzum:)Üstelik tüm arkadaş çevrem evli ve çocuklu. Zaman zaman hayatımın onlardan ne kadar da farklı olduğunu hissedip yalnızlık çekebiliyorum. Belki de bu kadar yakınımda oldukları için çocuk sahibi olmayı göze alamadım. Eşimin zaten çocuk fikri benden de uzak.
İleride kendi çocuğum olsun, ve onu ben yetiştireyim, onunla öğreneyim istiyorum. Belki de işim bu olduğu için (Bu arada rehber öğretmenim) deneyimlemek cazip geliyor bilemiyorum ama çocuk sahibi olmak için daha çok bilip daha ço hazır olmalıyım sanki.
Sözün özü çocuksuzum, mutluyum. Evime geldiğimde sadece eşimle vakit geçiriyorum, yorgunluktan uyuyakaldığımda ihmal ettiğim için pişmanlık duyduğum çocuklarım henüz yok.
Merhabalar Lavin.Hoşgeldiniz.Birşey merak ettim farklı olduğunuz için bilakis memnun değil misiniz? Yalnızlıktan dem vurmuşsunuz gibi geldi.
Şahsi fikrim; eskiden öğretmenlerin kendi çocuklarını çok iyi yetiştirdiklerini düşünürdüm.Çünkü bunun eğitimini almışlar derdim. Ama sanki öyle olmuyormuş terzi söküğünü dikemez misali olduğunu düşünüyorum şimdi. Evet öğretmen bir anne eğitimli ve bilinçli olduğu için tabi ki artı ama bunun dışında başka bir artısı olduğunu düşünmüyorum şimdilik.
 
KIZILAJANXX sadece bir kelime söylemek istiyorum sana " HARIKASIN ". Hep böyle kal. Hemen bakiyorum ve okuyurum tavsiyeni. Tesekkürler canim.:KK68:
Bu arada sevgili Lavin, yorumun icin tesekkürler. Senin yorumlarini hep cok beyinirim. "Onu ben yetistireyim, ve onunla ögreneyim" , ne kadar anlamli ve güzel bir cümle bir cocuga ithafen.
 
KIZILAJANXX sadece bir kelime söylemek istiyorum sana " HARIKASIN ". Hep böyle kal. Hemen bakiyorum ve okuyurum tavsiyeni. Tesekkürler canim.:KK68:
Bu arada sevgili Lavin, yorumun icin tesekkürler. Senin yorumlarini hep cok beyinirim. "Onu ben yetistireyim, ve onunla ögreneyim" , ne kadar anlamli ve güzel bir cümle bir cocuga ithafen.
Teşekkür ederim.:KK37::KK23:Çok utandım :KK22:Bazen böyle olabiliyor, yazarken baya bi kaptırabiliyorum.:KK48:
Umarım faydası dokunur, rica ederim. :KK36:
Tırnak içindeki cümle bencede çok güzelHoppa :KK9:Öğretmenliğe odaklanırken o cümleyi kaçırmışım. :KK56:
 
Back