- Konu Sahibi bendebuyudum
-
- #81
ben gerçekleri yazdığımı düşünüyorum.
kadın sırıtını kocasına dayamalı, devlete değil.
çevrenize bakın, kaç tane devlet memuru olup da mutlu evliliği olan kadın var?
ya hiç evlenmeyenler, ya boşanmış olanlar ya da mutsuz evliliğini çocukların hatırına sürdürenler çoğunlukta.
kendi ayakların üzerinde durmaya o kadar yatırım yaparsan sonuçda kendi ayakların üzerinde yapayalnız kalakalırsın.
biz kadınlar kendi mutsuz sonumuzu kendi ellerimizle hazırlıyoruz.
kocasına destek olmak için çalışan kadınları çok takdir ediyorum ama bir çoğumuz kocamızın eline bakmayalım diye çalışıyoruz.
anne ve babalarımız bile koca eline bakmayalım diye, dünyanın her türlü hali var diye bizi okutuyor.
sonunda okuyup kendi ayakları üzerinde durmayı başaran kadınlar da (ben dahil) evlilikle ilgili yüksek beklentilerle yükleniyoruz ve kimseyi beğenmez oluyoruz.
birini kazara beğenip evlensek bile sırtımızı devlete yaslamanın verdiği rahatlık yüzünden kocamızın hiç bir kahrına katlanamıyoruz.
oysa herkesin az çok kahrı vardır.
kusursuz eş arayan yuva kuramaz.
ben kendim de az çok öyleyim ve kendimi törpülemeye çalışıyorum. çünkü hatamı görebiliyorum.
Etrafımda çalışan ve oldukça mutlu olan bir sürü çift var. Esas burada da görebileceğimizve çevremde de gözlemlediğim çalışmayıp oldukça mutsuz insanlar var. Ben bundan yola çıkarak çalışmamak mutsuzluktur diyebilir miyim? Evindeki hiç bir şey üzerine söz hakkı tanınmayan kadınlar var. Saçını süpürge eden ama gene de yaranamayan kadınlar. İnsanoğlunun başına hangi yaşta ne geleceği hiç belli değil. Eşin kaza geçirdi, vefaat etti, ya da boşandın. Tabi o zaman da ailesi bana bakacak, ailem bana bakacak, hep birileri bana bakacak.
Boşanmanın olmaması evliliği başarılı kılmıyor. Başarılı evlilik her iki insanın da mutlu ve tatmin olduğu evliliktir. Kendi ayakları üzerinde durmak bir kadına en çok yakışan şey bence. Sırf yalnız kalmayayım diye neden bir şeyleri çekmek zorundayım ki? Ayrıca bir kadın illa sırtını bir şeylere dayamak zorunda değil. Devlete sırt dayamak nedir? Erkekler sırtını devlete mi dayıyor şimdi (tabi özel sektörde bu patron oluyor sanırım) Ben sırtımı altın bileziğim olan mesleğime dayadım. Ayrıca gerçekten pırıl pırıl erkekler de var çok şükür bazı çarpık düşüncelerle yetişmeyen. Sizi kendisine itaat etmekle yükümlü biri olarak görmeyen sizi kendi fikirleri olan bir birey olarak kabul eden. Sizi temin ederim sayıları hiç de az değil.
genelleme yapmıyorum, bozulan dengeyi düzeltmek adına bir tarafa daha yakından bakıyorum sadece.OOOo çok sert bi genelleme yapmışsın:))
Kendinde gördüğün kusurları nasıl herkese mal edebildin şaştım doğrusu.
Rahmetli annem devlete sırtını dayamış! bir memurdu.
Alnının akı ile 3 evlat büyüttü ve okuttu ve çok iyi bir eş oldu kocasına.
Şimdiiiiiiiiii senin yaptığın bu genellemede benim annem gibilerin yeri neresidir merak ettim:))
Ayrıca sırtını dayadığı o koca çekip gittiğinde o kalan kadın ve çocukların ne yapması gerekir sence.
Anlıyorum gençsin bazı şeyleri kafanda yeni yeni netleştiriyorsun.
Çalışan kadınların sorunları ile ilgili genel olarak yaz tamam ama bu tür basmakalıp genellemeler yapmadan biraz daha tart.
Abla tavsiyesidir.
bir söz vardır: mutlu olmanın yolu, beklentilerirni azaltmaktan geçer.Katılıyorum, kadın çalışınca sırtını devlete dayamış, erkek çalışınca sıkıntı yok. Bir kadının kendi ayakları üzerinde durabilmesinden güzel ne olabilir ki hayatta? Erkeklere katlanamamanın, kahrını çekememenin doğru birşey olmadığı vurgulanmış sanki, katlanmak ve kahır çekmek kelimeleri benim bildiğim olumsuz evlilikler de kullanılır zaten, böyle bir evliliği kadın güvencesi varsa neden çeksin ki, niye kadınlara eziyet reva görülüyor? Kadınlar çalışınca boşanmalar artmış, bu üzülünecek yere sevinilesi birşey bence, kim mutlu giden evliliğini bozmak ister ki? Demek yolunda gitmeyen şeyler var kadının güvencesi var ki boşanma yoluna gidiyor.
Hakaret işitip saygı görmediği, hatta şiddet gördüğü bir evlilliği hiç bir kadın canı gönülden sürdürmez, ya ailesi baskısı ya da güvencesi yoktur dediğiniz gibi, aahh aahh ne erkekler var? Evlenmeden canım cicim, evlendikten sonra karısına 25 kuruş eksik diyenleri gördüm ben? Marketten alınacakları alıp, çikolatayı eve gidene kadar sadece ağzıyla değil tüm azalarıyla yiyen bencil kocaları gördüm.
Üstüne karısını çalıştırmaz, olmaz. Orta okul terk, evlendin kocandır mantıığı aile' de.
Bu mudur normal olan yani?
Benim çalıştığım yerde paketlemede bir bayan arkadaş var, iki kızı vardı şimdi üçüncüye de hamile, işe girme amacı kredi çekip araba almaktı. Krediyi çekip arabayı aldılar ama aralık sonu işi bırakacak inşaallah bebegi dünyaya gelince o da işten ayrılacak. Buarada bakacak kimsesi yok çocuklarını memleketine gönderdi haftasonları arada bir gidip görüyor. İsten ayrıldığında 1000 tl ödemesi olacak kira ve kredi sadece eşide 1450 lira alıyor ama olsun yeter ki çocuklarım yanımda olsun ben geçinirim diyor.
Vallahi ben size değilde arkadaşımıza takıldım.
1450 maaş - 1000 tl (kira +kredi) =450 TL. ile 3 çocuk bakacak.
Hadi herşeyi kıstı diyelim 450 TL. o çocukların beslenmesine yetmez, çocukları ısıtacak parası bile kalmaz.
Bu dışarıda yeme, giyme, kitap okuma, sinemaya gitme gibi birşey değil. 3 çocuk doyar belki ama (insanlar kuru ekmekle de doyuyor) beslenemez.
Yahu günah değil mi o çocuklara.
2 çocuğa bakamamış memleketine göndermiş, 3. yü ne demeye yapmış.
genelleme yapmıyorum, bozulan dengeyi düzeltmek adına bir tarafa daha yakından bakıyorum sadece.
çevremde gözlemlediğim bir çok tecrübeye dayanarak konuşuyorum.
en yakınımdaki, abimin evliliğiydi, bitti.
akrabalarda, komşularda, arkadaşlarda, kiracımızda gördüklerim cabası.
iyi örnekler yok mu? tabi ki var fakat çoğu eski nesillerde yaşandı ve bitti, şimdikiler ise azınlık.
siz de inşallah gelinlerinizle beni hatırlayacak tecrübeler yaşamazsınız.
kardeşçe bir dilektir.
Etrafımda çalışan ve oldukça mutlu olan bir sürü çift var. Esas burada da görebileceğimizve çevremde de gözlemlediğim çalışmayıp oldukça mutsuz insanlar var. Ben bundan yola çıkarak çalışmamak mutsuzluktur diyebilir miyim? Evindeki hiç bir şey üzerine söz hakkı tanınmayan kadınlar var. Saçını süpürge eden ama gene de yaranamayan kadınlar. İnsanoğlunun başına hangi yaşta ne geleceği hiç belli değil. Eşin kaza geçirdi, vefaat etti, ya da boşandın. Tabi o zaman da ailesi bana bakacak, ailem bana bakacak, hep birileri bana bakacak.
Boşanmanın olmaması evliliği başarılı kılmıyor. Başarılı evlilik her iki insanın da mutlu ve tatmin olduğu evliliktir. Kendi ayakları üzerinde durmak bir kadına en çok yakışan şey bence. Sırf yalnız kalmayayım diye neden bir şeyleri çekmek zorundayım ki? Ayrıca bir kadın illa sırtını bir şeylere dayamak zorunda değil. Devlete sırt dayamak nedir? Erkekler sırtını devlete mi dayıyor şimdi (tabi özel sektörde bu patron oluyor sanırım) Ben sırtımı altın bileziğim olan mesleğime dayadım. Ayrıca gerçekten pırıl pırıl erkekler de var çok şükür bazı çarpık düşüncelerle yetişmeyen. Sizi kendisine itaat etmekle yükümlü biri olarak görmeyen sizi kendi fikirleri olan bir birey olarak kabul eden. Sizi temin ederim sayıları hiç de az değil.
Kadın 3 cocuğum da yanımda olsun ben gecinirim diyor ama altına arabayı da cekiyor, anlayan beri gelsin :)
Ödeyemezsek krediyi arabayı satarız diyor birde ailesi köyde onlarda köyde yaptıklarıyla destek oluyorlar sanırım, 3. çocuğu da isteyerek olmadı tabii, çocukları yanında olsaydı belki o da çalışmaya devam ederdi ama kreşe versem ikisini dedi 700 lira istiyorlar aldığı 900 lira çalışmasının bir anlamı kalmıyor, mecburen köye yolladı çocuklarını.
Başta ailesinden kız kardeşi annesi gelip bakacaklardı çocuklara ama sonra durumlar değişti. O da böyle olsun istemezdi heralde.
biz korunmağa ve sahip çıkılmağa muhtaç oldukça kocamızın sahiplenme duygusunu cezbediyoruz (adam gibi adamlardan bahsediyorum).
kendi ayaklarımız üzerinde durdukça kocamıza olan saygımızı da kaybediyoruz ve onlar da bize olan sevgisini...
bence kadına yakışan erkeğine tutunmaktır. onunla bütünleşmektir. onunla yarışa girmemektir.
tekrar söylüyorum, ihtiyaç ve zaruret sebebiyle, kocasına destek olmak için çalışanları takdir ediyorum.
ama kocasıyla eşit olabilmek için, kendini ezdirmemek için maddi güç sahibi olmak için çalışmak kadrının kimyasını bozuyor ve onu beklentilerinin aksine mutsuz ediyor.
canım bu tercih meselesi.Kadınlar hayata korunmak ve muhtaçlıktan ibaret baktıkça daha cok ezilir. Evlilik yanyana durmaktır bir adım geride değil. Evlilik zorlukları omuz omuza atlatmaktır erkeği pohpohlayarak değil. Evlilik kadının yuvasını korumasıdır erkeğe tutunması değil.
Siz kendi şartlarınızı daha iyi bilirsiniz tabii.Ben ömür boyu çalışmayayım demiyorum zaten sadece bir süre ara vermek istiyorum. Hayat şartlarını da biliyorum ama biraz dinlenmek hakkım sanıyorum.
biz ev almaya karar verdik hatta beğendik de bir ev, k.pederim begenmedi biraz eski diye o yüzden kaldı oysa oturacak bizdik ve biz ödeyecektik. Şimdiki kira giderim kadar kredi ödeyecektim o evi alsam ama olmadı. Şimdi ev almak gibi bir hevesim yok artık ileride olursa olur. Eşimin de iyi bir mesleği var aslında belgesini almasına az bir zaman kaldı. Sonra kazancı ona göre artacatır. Ben sadece bir süre idare edebilir miyim diye sordum.
İnsanın cebinde parasının olması çok güzel, birikim yapacagım diye bankadan para çekmeyip parasız gezdigim de üç kuruşla idare ettiğim de oldu ama bilemiyorum işte arkadaşlar.
bir söz vardır: mutlu olmanın yolu, beklentilerirni azaltmaktan geçer.
ben buna vurgu yaptım. yani okuyan ve çalışan kadın beklentilerini artırdığı için kimseyi beğenmiyor ve mutsuz oluyor.
ayrıca kadın kahır çekmeğe alışsın da demek istemedim.
evlilik demek, karşılıklı olarak biraz kahır çekmek demektir. birbirinin nazını çekmek demektir.
erkek de aynı şekilde biraz kahır çekmek durumundadır çünkü biz kadınlar da bazen çekilmez oluyoruz.
fakat bakıyorsun boşanmalara... ne kahır çekmesi? aksine incir çekirdeğini doldurmayan şeyler...
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?