Nazara gelmiş olabilirsiniz üstünüzde büyü bile olabilir. Sürekli okuyun eşiniz de okusun size. Sürekli uyku halinin büyünün etkilerinden biri olduğunu okumuştum bi yerde. Kıskananlar vardır muhakkak.
Hanımlar, kocamda bir sürü sorun ararken, kocam sorunu bende buldu! Açtığım konuları bilenler vardır mutlaka. Eşimde hoşuma gitmeyen bir kaç mesele vardı. Konuşmamı yaptım ve çok şükür şimdi hareketlerine çok dikkat ediyor. İsteyince oluyormuş demek. Neyse aramızda çözülmemiş olan 1-2 mesele var ama yine de çok seviyorum onu. Şimdi, şöyle anlatayım. 28 yaşımdayım. 2,5 aydır evliyim. 2,5 ay öncesine kadar annem suyumu ayağıma getirir, sabahları ekmeğimin üzerine yağımı sürüp yatağıma getirirdi. Üniv.de de özel bi yurtta kaldım. Yemek temizlik vs sorumluluğu hiç üstlenmedim. Evlendim, sudan çıkmış balık gibi kimi zaman ağlayarak kimi zaman gülerek ev işlerini yaptım. Mutfaktan yana hiç sıkıntım yok. Bunca yıldır içimde sakladığım bir aşçı varmış! :) Ama temizlik, düzen hak getire! Eşim de aksine aşırı titiz ve düzenlidir. Kısacası ben sadece evde yemek ve bulaşıkla ilgilenirim bi de o temizlik yaparken ayak işlerini yaparım. Geri kalan herşeyle eşim ilgilenir. Onun işi çok rahat, ben işte daha fazla yoruluyorum, biraz fazla uyuyayım diye sahur işiyle o ilgilenir, diğer işleri de yine bu sebeple yapar.
Şımarık ben; yine de evliliğin getirdiği sorumlulukla başa çıkamıyorum. Ramazandan dolayı mı bilmiyorum, iş çıkışı 6:30'da evde oluyorum. İftara kadar sofra hazırlıyorum. İftardan sonra bulaşıkları toparla et derken önceleri saat 10'da mutfaktan çıkıyodum, şimdi biraz hızlandım galiba, 9,40 da falan çıkıyorum. :) Zamanla hepsine alışacağıma inanıyorum ve bunun için uğraşıyorum. Eskiden hem işe gider, hem 3 tane farklı kursa gider, hem kitap okumaya, hem yazmaya, hem de gezmeye vakit bulurdum. Ve sürekli enerjim tavandı. Günde 5 saat uyur ve hayatımı uykuya harcamadığım için kendimi şanslı hissederdim. Sürekli gülerdim. Ramazan'ı bahane etmicem çünkü Ramazanlarda da evin neşesiydim! Sahurda bütün milleti kaldırır, güldürür, şakalar yapardım. Şimdi ise sürekli ruh gibiyim! Her fırsatta uyumaya çalışıyorum. Sürekli kamburumu göbeğimi salıp, bitkin bi halde geziyorum. Çok yorgun hissediyorum. Bu yaşıma kadar doğru düzgün hastaneye gitmişliğim yoktur. Sağlıklı, sağlam, dirençli biriydim. Evlenmeden 3 ay önce korkunç bir kaza yaptım ve ölümden döndüm. Kolum kırıldı, başıma dikişler atıldı. Bir sürü yara bere... Ama hiç sızlanmadım. Dedim ya çok dirençliyimdir. Hasta olduğumu da kolay kolay kabullenmem! Evlendikten hemen sonra bir yığın hastalık peydah etti! Önce kırılan kolum, yaptığım en ufak işlerde bile dayanılmaz derecede sızlıyor. Sonra böbrek taşı düşürdüm. Hemen arkadan dişlerim problem çıkardı. 20'lik dişim dahil 3 dişime işlem yapıldı. Yetmedi diş eti rahatsızlığı yaşadım. Diş etimi yaktılar, Sürekli dilimde yaralar çıkmaya başladı. Yemek yiyemez oldum. 2 haftada bir kabız veya ishal oluyorum, yemek sonraları mide bulantılarım başladı. Bir de nedense kendimi sürekli hamile gibi hissetmeye başladım. Allah büyük dert vermesin ama sürekli bir şekilde hastayım! Geçen hafta bi tartışma yaşadık. konu bi şekilde bebek mevzusuna geldi. psikolojik olarak kendimi sürekli hamile hissediyorum ama erkeklerin bu konuda ne kadar öküz olduğunu okuyorum buradan ve bu sebeple bu zamana kadar hiç hamilelik şüphesi veya bebekten bahsetmemiştim. Sadece geçen ay düşük yaptığımı zannedip, bebeğimiz düştü vs gibi bişeyler söylemiştim.''Sen çocuk bakabilecek sorumluluğa sahip değilsin şu an, bebek falan isteme lüksün yok.'' dedi. Ben de ''Zaten bebek istemiyorum kendi evimize yerleşmeden.'' dedim. Olursa tabi dünyalar benim olur çünkü sanki bu dünyaya anne olmak için gelmişim gibi. Hayattaki en büyük hayalim 4 çocuk sahibi olmak! :) Ama tabi şu an için istemiyorum ve dk hapıyla korunuyorum. Ama Ramazan dolayısı ile pek düzenli kullanamadım.
Reglim bu zamana kadar saati saatine şaşmazdı ama geçen ay 15 günde bir oldum ve düşük yaptığımı zannettim. Çünkü çok farklı bi kanamaydı. Siyah toz gibi şeyler geliyodu ara ara. Evlendim, hap kullanıyorum, hormonlardandır falan dedim. Şimdi de adetim 4 gün gecikti. Ramazanı maaşallah hiç tatile çıkamadan tümünü tuttum. Dün sabah işe gittim, iş arkadaşlarım, sende bi güzellik var bugün falan dediler. Akşam da kayınvalidemde yemekteydik. Kayıvalidem ayrı, görümcelerimin ikisi ayrı ayrı yüzün sanki nurlu gibi, çok masum, çok tatlı görünüyosun dediler. Tabi ben bunu 2 ay önce namaza başlayıp bu zamana kadar bırakmamama, Kadir gecesi dolayısı ile ettiğim dualara falan bağladım başta. Bi de bu halsizlik, uykusuzluk hallerim olunca şüphelendim biraz acaba hamile miyim diye. Dün akşam sahurda yine doğru düzgün yemek yiyemedim dilimdeki yaralar yüzünden. Sızlandım durdum! Bir de bu hamilelik şüphelerimden bahsettim eşime. Eşim de dedi ki: ''Sen evlliğin sorumluluklarıyla başa çıkamıyosun. Evlendiğimizden beri sürekli hastasın, yok yere kendini hamile zannediyosun. Psikoloğa gitmen gerekiyor bence.'' dedi. Hiç sesimi çıkarmadım. Namaz kılıp yatağa geçtim. Bu arada düşünüyorum tabii, bunca zamandır turp gibiyken şimdi niye sürekli hastayım? Hastalıklarım başım ağrıyo, vs olsa tamam psikolojik dicem ama hepsi gözle görülür rahatsızlıklar. Acaba vücut psikolojik yorgunluğumu bu şekilde mi dışarı atıyo? gibi şeyler düşündüm. Eşim yanıma geldi, sordum;''Psikolog konusunda ciddi miydin?'' dedim. ''Yooo, değildim tabii.'' dedi. Halbuki ciddiyim dese gitmek istediğimi söyleyecektim. Velhasıl kelam Ramazan rehaveti mi? Evlilik psikolojisi mi? Nedir anlamadım... Benim neyim var???
ben de her konuda bu temayı alıyorum maalesef.
Dediğiniz gibi çocuk fikri şu an için bize çok uzak. Zaten biz de istemiyoruz. Korunuyoruz. Ama dediğim gibi Ramazan dolayısı ile çok dikkat edemedim haplarıma. Benim kuruntum diye ümid ediyorum.
Aslında çok öyle kurallarla yaşayan bi insan değilim. Ama eşim çok disiplinli, bu da beni etkiliyor, strese sokuyor tabii. Disiplinden kastım bana baskı kurması değil. Bilhassa temizlik konusunda öyle disiplinli, öyle kuralcı ve titiz ki... Kendisi yapıyor ama bir taraftan da bana öğretmeye çalışıyor. Artık sonuç almak istiyor doğal olarak. Elimi bişeylere atayım istiyor. Bana sorarsanız ben kendimi geliştirdiğimi düşünüyorum. Geçenlerde kendi kendime akıl edip koltukları sildim, mutfakta ilk kez çamaşır suyu kullandım mesela. hatta geçen gün klozete çamaşır suyu döküp fırçaladım öğüre öğüre... Gerçekten çaba sarf ediyorum ama en basiti bu sabah sahurda bulaşıkları toparladım, tezgahın üstünü sildim falan, lavabonun kenarında puding kalmış bi parça. Ben namaz kılmaya diğer odaya geçmiştim. Üşenmeyip beni çağırdı, ''Gel , bişey göstericem.'' diye. lavaboyu gösterdi. ''Bu gözünden kaçmış heralde. şimdi ben temizliyorum ama bi dahaki sefere sen de daha dikkatli ol. Öğren diye gösterdim, yanlış anlama sakın.'' dedi. O rahatlıktan bu disipline girince tabiiki bocaladım. Allah razı olsun, hep yardım ediyor, kötü bi şekilde bişey söylemiyor, laf etmiyor. Ama bu küçük uyarılar utanmayı bilen insana yeter de artar bile
Bence çok yanlış anlıyorsunuz. Ben sadece başkalarının bana söylediklerini söyledim. Hamilelerin gözlerinin içi güler, yüzleri güzelleşir derler ya, bunu ifade etmeye çalışmıştım. Diğer konumda da olayı daha net anlatabilmek için bir açıklama yapma gereği duymuştum. Bence çok da dikkat çekecek ve konuyu dağıtmayı gerektirecek bir ayrıntı değil. İnsan nasıl bakarsa öyle görür.
Bence çok yanlış anlıyorsunuz. Ben sadece başkalarının bana söylediklerini söyledim. Hamilelerin gözlerinin içi güler, yüzleri güzelleşir derler ya, bunu ifade etmeye çalışmıştım. Diğer konumda da olayı daha net anlatabilmek için bir açıklama yapma gereği duymuştum. Bence çok da dikkat çekecek ve konuyu dağıtmayı gerektirecek bir ayrıntı değil. İnsan nasıl bakarsa öyle görür.
Büyü yapacak kimsemiz yok öyle ama nazara ben de inanırım. Kayınvalidem de eşim de sık sık okurlar üzerime. Dün akşam da onu sormuştum eşime. ''Biz sürekli namaz kılıyoruz, oruç tutuyoruz, sık sık Kur'an okuyoruz. Yine de nazar değer mi bize?'' dedim. Değer belki dedi... Bilmiyorum ki... Belki de nazardır dediğiniz gibi.
Dedim ya, korunuyoruz ama Ramazan dolayısı ile çok dikkat edemedim. Yeni gelinim, sürekli iftara bi yerlere gidiyoruz. İftar saati zaten çok geç. Eve geldiğimizde yarı baygın uyuyakalıyorum. Sahurda da yarı uyur halde kimin aklına gelir hap içmek... Yine de kullandım ama bitmesi gerekirken, 4-5 hapım var hala. Aralarda biraz atlamışım işte... Zaten bişey belli değil daha. Belki de benim kuruntum. Çocuk öyle kolay olan bişey değil ama dediğim gibi yeni evliyiz daha. Bilmiyorum ki ne kadar hap kullanmazsam ne olur, hap yeterince korur mu, neye dikkat etmem lazım vs... Belki de her şey normal ama ben normal olduğunu bilmiyorum...
valla ne desem bilemedim ben bunları hep yapıyorum. Temizlik yapmayıda seviyorum. Bende anneme ara sıra yardım ederim ne ıstesem yapardı annem yormazde beni ama böylede yetişmedim. Sen kendine çok düşkün ve nazlısın. Bir eş nereye kadar yapıcak bence eşinin kıymetini bil. Sen hiç bir şey bilmiyorsun diye adam gösteriyor iyi başka kocalar gibi sana af edersin ama ne biçim karısın demiyorbence sen rahatlığa alıştığın için bocalamışsın ve bunları yapmak sorumluluk almak zor gelmiş. Temizlik yapmak o kadar yorucu değil yemin ederim ben iş yerinde oturmaktan daha çok yoruluyorum günlük temizlikde yoruluyorsan senin bir tedavi olmaz lazım.
Büyü yapacak kimsemiz yok öyle ama nazara ben de inanırım. Kayınvalidem de eşim de sık sık okurlar üzerime. Dün akşam da onu sormuştum eşime. ''Biz sürekli namaz kılıyoruz, oruç tutuyoruz, sık sık Kur'an okuyoruz. Yine de nazar değer mi bize?'' dedim. Değer belki dedi... Bilmiyorum ki... Belki de nazardır dediğiniz gibi.
Ya bence bu tür şeyler biraz da insanın içinden gelecek. Benim annem de benim gibidir. Temizliğe falan çok dikkat etmez. 35 yıllık evliliğin verdiği tecrübeyle tabiiki sürekli temiz ve düzenlidir ama asla eşim gibi kirli gördüğü bi şeyden rahatsız olmaz, o zaman canı istemezse başka zaman yapar. Ya da mesela benim kuzenim daha 6-7 yaşlarındayken altına sandalye koyup bulaşık yıkamak için inatlaşırdı annesiyle. Şimdi de haftalık temizliğinde bile yerleri vileda yerine eliyle siler daha temiz olsun diye. Ama yemek, mutfak dedin mi kaçacak yer arar. Ben de mesela tam tersi, sabahtan akşama kadar yemek yapayım, mutfağımda durayım. Terapi gibi gelir bana. :) Ama temizlik diyince elim ayağım dolanıyor. Temizlenmesi gereken şeylerin farkına bile varamıyorum çoğu zaman. Mesela geçen gün toz alırken TV ünitesini sildim, altında raf gibi ufak dekoratif şeyler var. Ben onları dekor olarak görüyorum ya, aklıma bile gelmedi silmek. Eşim fark etti sonra, sinirlendi yarım yamalak iş yapıyosun, gör biraz bunları dedi. Zamanla düzene girecek mutlaka ama düzene girene kadar ben stresin sebep olduğu hastalıklarımla uğraşmaya devam edicem!
Dedim ya, korunuyoruz ama Ramazan dolayısı ile çok dikkat edemedim. Yeni gelinim, sürekli iftara bi yerlere gidiyoruz. İftar saati zaten çok geç. Eve geldiğimizde yarı baygın uyuyakalıyorum. Sahurda da yarı uyur halde kimin aklına gelir hap içmek... Yine de kullandım ama bitmesi gerekirken, 4-5 hapım var hala. Aralarda biraz atlamışım işte... Zaten bişey belli değil daha. Belki de benim kuruntum. Çocuk öyle kolay olan bişey değil ama dediğim gibi yeni evliyiz daha. Bilmiyorum ki ne kadar hap kullanmazsam ne olur, hap yeterince korur mu, neye dikkat etmem lazım vs... Belki de her şey normal ama ben normal olduğunu bilmiyorum...
Annem ben daha 13 yaşındayken başladı onu yap bunu yap demeye siz demişsiniz ya suyumu elime verir diye o tam tersini yapardı şimdi 22 yaşındayım ve turşudan tut herşeyi yapmayı biliyorum temizlik desen bizim evde hergün yapılıyor... Demem o ki doğru anneler bu sorumluluğu daha evlenmeden vermeli çocuklarına ama ölçüsü nü de kaçırmamalı her ikisini de eşit düzeyde yapan anne 'anne' dir benim gözümde...
önceki konularınızı bilmiyorum ama tek birşeyi merak ettim kaç yaşındasınız?
Hanımlar, kocamda bir sürü sorun ararken, kocam sorunu bende buldu! Açtığım konuları bilenler vardır mutlaka. Eşimde hoşuma gitmeyen bir kaç mesele vardı. Konuşmamı yaptım ve çok şükür şimdi hareketlerine çok dikkat ediyor. İsteyince oluyormuş demek. Neyse aramızda çözülmemiş olan 1-2 mesele var ama yine de çok seviyorum onu. Şimdi, şöyle anlatayım. 28 yaşımdayım. 2,5 aydır evliyim. 2,5 ay öncesine kadar annem suyumu ayağıma getirir, sabahları ekmeğimin üzerine yağımı sürüp yatağıma getirirdi. Üniv.de de özel bi yurtta kaldım. Yemek temizlik vs sorumluluğu hiç üstlenmedim. Evlendim, sudan çıkmış balık gibi kimi zaman ağlayarak kimi zaman gülerek ev işlerini yaptım. Mutfaktan yana hiç sıkıntım yok. Bunca yıldır içimde sakladığım bir aşçı varmış! :) Ama temizlik, düzen hak getire! Eşim de aksine aşırı titiz ve düzenlidir. Kısacası ben sadece evde yemek ve bulaşıkla ilgilenirim bi de o temizlik yaparken ayak işlerini yaparım. Geri kalan herşeyle eşim ilgilenir. Onun işi çok rahat, ben işte daha fazla yoruluyorum, biraz fazla uyuyayım diye sahur işiyle o ilgilenir, diğer işleri de yine bu sebeple yapar.
Şımarık ben; yine de evliliğin getirdiği sorumlulukla başa çıkamıyorum. Ramazandan dolayı mı bilmiyorum, iş çıkışı 6:30'da evde oluyorum. İftara kadar sofra hazırlıyorum. İftardan sonra bulaşıkları toparla et derken önceleri saat 10'da mutfaktan çıkıyodum, şimdi biraz hızlandım galiba, 9,40 da falan çıkıyorum. :) Zamanla hepsine alışacağıma inanıyorum ve bunun için uğraşıyorum. Eskiden hem işe gider, hem 3 tane farklı kursa gider, hem kitap okumaya, hem yazmaya, hem de gezmeye vakit bulurdum. Ve sürekli enerjim tavandı. Günde 5 saat uyur ve hayatımı uykuya harcamadığım için kendimi şanslı hissederdim. Sürekli gülerdim. Ramazan'ı bahane etmicem çünkü Ramazanlarda da evin neşesiydim! Sahurda bütün milleti kaldırır, güldürür, şakalar yapardım. Şimdi ise sürekli ruh gibiyim! Her fırsatta uyumaya çalışıyorum. Sürekli kamburumu göbeğimi salıp, bitkin bi halde geziyorum. Çok yorgun hissediyorum. Bu yaşıma kadar doğru düzgün hastaneye gitmişliğim yoktur. Sağlıklı, sağlam, dirençli biriydim. Evlenmeden 3 ay önce korkunç bir kaza yaptım ve ölümden döndüm. Kolum kırıldı, başıma dikişler atıldı. Bir sürü yara bere... Ama hiç sızlanmadım. Dedim ya çok dirençliyimdir. Hasta olduğumu da kolay kolay kabullenmem! Evlendikten hemen sonra bir yığın hastalık peydah etti! Önce kırılan kolum, yaptığım en ufak işlerde bile dayanılmaz derecede sızlıyor. Sonra böbrek taşı düşürdüm. Hemen arkadan dişlerim problem çıkardı. 20'lik dişim dahil 3 dişime işlem yapıldı. Yetmedi diş eti rahatsızlığı yaşadım. Diş etimi yaktılar, Sürekli dilimde yaralar çıkmaya başladı. Yemek yiyemez oldum. 2 haftada bir kabız veya ishal oluyorum, yemek sonraları mide bulantılarım başladı. Bir de nedense kendimi sürekli hamile gibi hissetmeye başladım. Allah büyük dert vermesin ama sürekli bir şekilde hastayım! Geçen hafta bi tartışma yaşadık. konu bi şekilde bebek mevzusuna geldi. psikolojik olarak kendimi sürekli hamile hissediyorum ama erkeklerin bu konuda ne kadar öküz olduğunu okuyorum buradan ve bu sebeple bu zamana kadar hiç hamilelik şüphesi veya bebekten bahsetmemiştim. Sadece geçen ay düşük yaptığımı zannedip, bebeğimiz düştü vs gibi bişeyler söylemiştim.''Sen çocuk bakabilecek sorumluluğa sahip değilsin şu an, bebek falan isteme lüksün yok.'' dedi. Ben de ''Zaten bebek istemiyorum kendi evimize yerleşmeden.'' dedim. Olursa tabi dünyalar benim olur çünkü sanki bu dünyaya anne olmak için gelmişim gibi. Hayattaki en büyük hayalim 4 çocuk sahibi olmak! :) Ama tabi şu an için istemiyorum ve dk hapıyla korunuyorum. Ama Ramazan dolayısı ile pek düzenli kullanamadım.
Reglim bu zamana kadar saati saatine şaşmazdı ama geçen ay 15 günde bir oldum ve düşük yaptığımı zannettim. Çünkü çok farklı bi kanamaydı. Siyah toz gibi şeyler geliyodu ara ara. Evlendim, hap kullanıyorum, hormonlardandır falan dedim. Şimdi de adetim 4 gün gecikti. Ramazanı maaşallah hiç tatile çıkamadan tümünü tuttum. Dün sabah işe gittim, iş arkadaşlarım, sende bi güzellik var bugün falan dediler. Akşam da kayınvalidemde yemekteydik. Kayıvalidem ayrı, görümcelerimin ikisi ayrı ayrı yüzün sanki nurlu gibi, çok masum, çok tatlı görünüyosun dediler. Tabi ben bunu 2 ay önce namaza başlayıp bu zamana kadar bırakmamama, Kadir gecesi dolayısı ile ettiğim dualara falan bağladım başta. Bi de bu halsizlik, uykusuzluk hallerim olunca şüphelendim biraz acaba hamile miyim diye. Dün akşam sahurda yine doğru düzgün yemek yiyemedim dilimdeki yaralar yüzünden. Sızlandım durdum! Bir de bu hamilelik şüphelerimden bahsettim eşime. Eşim de dedi ki: ''Sen evlliğin sorumluluklarıyla başa çıkamıyosun. Evlendiğimizden beri sürekli hastasın, yok yere kendini hamile zannediyosun. Psikoloğa gitmen gerekiyor bence.'' dedi. Hiç sesimi çıkarmadım. Namaz kılıp yatağa geçtim. Bu arada düşünüyorum tabii, bunca zamandır turp gibiyken şimdi niye sürekli hastayım? Hastalıklarım başım ağrıyo, vs olsa tamam psikolojik dicem ama hepsi gözle görülür rahatsızlıklar. Acaba vücut psikolojik yorgunluğumu bu şekilde mi dışarı atıyo? gibi şeyler düşündüm. Eşim yanıma geldi, sordum;''Psikolog konusunda ciddi miydin?'' dedim. ''Yooo, değildim tabii.'' dedi. Halbuki ciddiyim dese gitmek istediğimi söyleyecektim. Velhasıl kelam Ramazan rehaveti mi? Evlilik psikolojisi mi? Nedir anlamadım... Benim neyim var???
Yok, çocuk ben de düşünmüyorum zaten. Ahtım var, çocuğum olursa, kız olsun, erkek olsun, asla annem gibi yapmıcam :) Her şeyi kendi başlarına yapsınlar, öğrensinler. Anadolu kaplanı gibi yetiştiricem onları :))
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?