- 9 Ocak 2014
- 7.312
- 9.115
- Konu Sahibi pitircikkurdu
- #21
çok çok isteyerek hamile kaldım, ama ilk günlerin heyecanı geçince her gece tuvalette "ben ne yaptım, nasıl hayatımın içine s.çtım diye" ağladım.. benim de aktif bi hayatım vardı, ama aynı zamanda herşeye de doymuştum..Herkese merhaba, siteyi uzun yıllardır takip ediyorum. Aklımı çok kurcalayan bir konu var. Perdesiz anlatabileceğim, görüşlerinizi almak istediğim bu konu benim için çok önemli.
Ben 29 yaşındayım. Eşimle çok severek, uyum içerisinde, uzun süredir birlikte yaşarken ailelerin de gönlü olsun düşüncesi ile evlendik. Çok şükür ki mutlu bir evliliğim var. Zaman zaman herkesin hayatında olan ufak pürüzler dışında birbirimize arkadaş, sevgili, aile, yoldaş olarak ilerliyoruz. Evliliğimizin ikinci yılı, ikimiz de çalışıyoruz, ailelerimizden uzakta bir şehirde yaşıyoruz. Şehrimizde bir tane bile akrabamız yok.
Ben evliliğimizin altıncı ayında tamamen korunma hatası sonucu (doğum kontrol haplarını geçirdiğim mide bağırsak rahatsızlığı sebebi ile aksattım) hamile kaldım. Öğrendiğimde dünya başıma yıkıldı. Çok korktum. Günlerce ağladım. Hiç daha önce annelik üzerine düşünmemiştim. Bebeği istemedim yalan yok, kürtaj düşüncesiyle düzenli gittiğim doktoruma başvurdum. Kesenin içi boş olduğunu söyledi doktorum. Kürtaj oldum. Zor bir dönem geçirdim. İstemediğim için gelişmediğini düşündüm, sürekli düşünce olarak gel gitler yaşadım, bir noktada istemediğim anda böyle bir şey yaşamam beni vicdani olarak rahatlattı.. Sonra bu rahatlama suçluluk duygusuna sebep oldu vs.
Asıl olay bu yaşadığım olumsuz deneyim değil. şu ki; Bu günden sonra anneliğe tuhaf bir şekilde sıcak bakmaya başladım, önceden çocuk deyince tüylerim ürperirdi, hiç istemezdim, eşim de benim gibi düşünüyor diye içten içe mutlu olurdum.
Son aylarda sık sık anne olmak istiyor muyum? ne zaman doğru zaman? ya bir daha gebe kalamazsam? beklerken geç mi kalıyorum? anne olup da pişman olursam? gibi düşünceleri aklımdan atamıyorum. Eşime söylediğimde biraz daha zamana ihtiyacımız olduğunu söylüyor.
İkimizde kendi iş alanlarımızda başarılı kişileriz, ortalama gelirlerimiz var, sık sık tatillere çıkarız, maddi anlamda ileride yatırım için ufak birikimler yaparız, çevremiz tarafından lüks olarak nitelendirilen harcamalarımız çoktur. (elektronik, hobi aletleri, dışarıda yeme içme, eğlenceye bütçemize göre çok para harcarız, yılda aile ziyaretleri dışında en az 3-4 kez tatile çıkarız). kenara para atmak yerine anı yaşamanın, deneyim edinmenin peşinde olan zihinlerimiz var.
Ben bu düzenden mutluyum. Büyük bir sorumluluğum yok, kendimi hala eşimle sevgili gibi hissediyorum. Evde yemek yapmak, temizlik sorumluluğu, uyku düzenim, sosyalliğimi hala özgürce yalnız yaşadığım düzende gidiyor. Ya da bir ay aşırı para harcayarak bütçemi aşıp, aman önüm yok arkam yok, önümüzdeki ay evde vakit geçiririm diyebiliyorum. Bunları, özgürlüğümü seviyorum. Eşimin annesinin ya da annemin çocuk bakımına destek olmasını beklemiyorum ancak iyi günü var kötü günü var, burada kimsemiz yok, ihtiyacımız olduğu zaman bir kapının olmayacak olması da beni düşündürüyor. Bunu nasıl tolere ederiz bilemiyorum. Bir de ev problemi var. Küçük, 60m2 bir ev tercih ettik. Ben eşya konusunda minimalist biriyim. Çocuk olursa mutlaka ev değiştirmemiz gerekiyor.
Bir yandan bana ve eşime ait bir bebeğin dünyaya gelme ihtimali, ailemizin büyüyecek olması, bizim karışımımız bir canlının hayatımıza dahil olacağını düşünmek beni umutlandırıyor artık. Bir yandansa deli gibi korkuyorum. Tahammülü düşük, çabuk sıkılan biriyim, çocukları severim ama çabuk sıkılırım açıkçası. Pişman olmaktan çok korkuyorum.. İnsanlar nasıl hazır hissediyor bende ne eksik bulamıyorum.
Sizden ricam, anne olduğunuzda geçmiş yaşamınıza dair neler hissettiğiniz ya da anneliği seçme veya seçmeme motivasyonlarınız hakkında biraz yazabilir misiniz..
Düşüncelerimi buraya dökmek bile daha iyi hissettirdi. Okuyan, yorum yapan herkese çok teşekkür ederim.
lohusalığım bence tam iki sene sürdü, buhranlarımı mutsuzluğumu kaygılarımı korkularımı anlatamam.. kendimle o kadar savaştım ki, hem kendi ruhsal durumum hem de çocuğuma karşı aşırı korumacı aşırı titizdim, herşeyin eğitimini aldım manyak gibi..
eski hayatımı çok özledim/özlüyorum... şimdi kızım 3,5 yaşında.. kolaylaştı hem onu büyütmek, hem benim kendimle ilgili durumlarım, hem kızımla gezmek tozmak tatil yapmak..
evet insanın hayatı çocuğu oluyor, kalbin ellerinde onun için atıyor, sorumluluk asla bitmiyor ve bitmeyecek, ben ölene kadar artık onun annesiyim ama aynı zamanda birinin sevgilisiyim ve kendimim, bunu unutmamaya çalışıyorum.
ailelerden uzakta çocuk büyütmek çok zor bu arada, ben de yalnızım yaşadığım yerde, 2 yıl annem gelip bizde kaldı baktı kızıma, şartlarımız buna müsaade etti.. 2 yılın sonunda da kızım kreşe başladı.. ama diyorum ki keşke kendi ailemin arkadaşlarımın yanında olarak büyütebilseydim.. sizde bunun zorluğunu çok yaşarsınız maalesef...