Yazılanları ilgiyle okudum. 40tan sonra bir bebege, 50inde bir ergene enerjin yetecek mi, 60 yaşına geldiğinde evladına yük olacak mısın diye soran cümleleri eminim 40tan sonra hamile olan veya cocuk düşünen her kadın kendine sormuştur.
Ben uzun bir egitim ve sonra iş yaşamı derken 32 yasında evlendim. Evlilik rayına oturmadan cocuk yapma fikri sorumsuzca geldi, herkes böyle olmak zorunda değil ama ben bizim ilişkimizde böylesini dogru buldum. Zaten bekarken de yeni evliyken de anneliğe ve cocuk fikrine yakın olamadım. Herkes doguracak diye şart yok zaten deyip aştım konuyu. Bu dunya ile inanılmaz bir bag kuruyorsun cocuk üzerinden. Beni cocuk degil bu fikir mesgul etti devamlı. Cok farklı ailelerden geliyor olmamız ve bunu evliliğe taşımamız söz konusuydu aynı zamanda. Eşimle 2 yıl beraber yaşadıktan sonra görevim nedeniyle başka şehre taşındım. 3 yıl ayrı yaşadık. Sonra bir araya gelince yeniden bir adaptasyon, ardından eşimin istegi beni ikna etmesi üzerine cocuk düşünmeye başladık. Ama baktık ki olmuyor.
Tüp bebek için iyi bir profesore gittim. Aslında her yıl genel kontrollerim duzenli yapılmışsa da birden bire rahim sorunları yaşadığımı öğrendim. Patates cuvalı tabir edilen myoma görüntüsü, memede alınması gereken kistler vs hepsi bir yıl olmadan bedenimi sarmış. Bir de bağışıklık sistemi hastalıklarım var, vitiligo haşimato gibi. Tüp bebekte amh degerimin tükendiği menopoza girdiğim söylendi. Hala regl oluyordum. Tedaviye başlandı, iğnelere yumurtalık cevap vermedi ve olgunlasmadı. Doktorum Türkiyenin her yerinden hasta alan ünlü başarılı bir profesordu, bosu bosuna umut tacirlerinin eline düşmeyin dedi,
prp de sizde işe yaramaz deyip konuyu kapattı. Acıkcası ben doktorlarda gercekçiliği severim, ama saglık calışanının hasta ile bag kurabilmesi gereğine de inanırım. Bu acıdan onu zayıf buldum ve devamlı bana Kıbrıstan bahsetmesi, taşıyıcı anne teklif etmesi beni kendinden cokca soguttu. Sonunda da bagısıklık sistemimin saldırgan olmasından dolayı, yumurtalıgımı erken bozdugunu soyledi.
Ben doktorlara tıbba bi şekilde hep güvenmişimdir. Zaten yasım da ilerledi eh menopoza da giriyormusum deyip konuyu zihnimde kapattım. Üzülsem de dogru olan belki budur, hayırlısı budur deyip baska kapılar da calmayı istemedim. Evladın da annenin de hayırlısı var hayırsızı var diyip belki Allah beni bir hayırsız evlattan veya hayırsız annelikten korudu diye düşünüp bıraktım.
Bu razı olmuş halim sürerken spora, yüzmeye ve yabancı dil kursuna yazıldım. Nasıl bir hamur delisi olsam da, bağışıklık sistemimi baskılamak, baska organlarıma da saldırmasını engellemek için glutensiz beslenmeye gectim. 6 kilo zayıflayıp 66 kiloya indim. Eşimle gezdik tozduk tatil yaptık. Mesleğim geregi devamlı yurt dışında oluyorum, hayatıma hem stresini yaşayarak hem şükür sebeplerini arayarak oldugu gibi devam ettim.
Şu anda 41 yaşındayım. 40 yaşımın sonlarına dogru kendimden süphelenip birgun hamilelik testi yaptım. Pozitif cıktı. Sasırdım, doktora gittim orda da kandan pozitif. Eşim o kadar kanıksamış ki, içtigim tiroid hormonu hapları dengemi bozmustur, hamile değilimdir veya dış gebelik? dedi devamlı, ama ultrasonda keseyi de gördük şükür.
Şuan 20.haftamdayım. Başka bir riskli gebelik profesorunun takibindeyim. Bebeğim büyüdükce myomlar da büyüyor, 8 santimlik bir myoma başını yastık gibi dayamış görünüyor şu anda çocugum :) düşününce korku veriyor çünkü risklerini biliyorum. Ama Allahın birplanı bir takdiri gözüyle bakıyorum hamileliğime ve bebegimi cok seviyorum.12.haftada doktorumun yonlendirmesiyle kan verip Amerikaya dna testine yolladık. Panorama testin sonucu hepsinde negatif geldi şükür.
Doktorum ilk trimesterde zayıflayıp 65e düşseö de bebeğin tüm gelişimi normal diyor. Tek korkumuz bu myomlar. Kan testlerimi her 4.haftada veriyorum, tiroidimi de takip ediyor endokrinoloji. Vitaminlerim demir vs hepsi iyi görünüyor sadece kilo almıyorum. 5 aylık olacagız bu hafta fakat sadece 750 gram aldım. Doktorum diyetisyenle ilerliyor gibi saglıklı oldugumu kilonun onumuzdeki haftalardan sonra önem kazanacagını şu ankilo almamamın sorun olmadıgını söylüyor.
41 yaşında, önümüzdeki agustosta inşallah anne olacagım. Annem abimi 17 beni 20 yaşına girdiği hafta dogurmuş. 40 yaşında da myomlar nedeniyle rahmi alınmış bir kadın. Yani genetiğim bunlar. Şu anda torunlarıyla ilişkisi sanki 20 yasında genc bir anne gibi hala. O kadar enerjik, sevgi dolu. Demem o ki genc bir annesi olmanın tüm nimetleriyle büyüdüm ama ileri yaşta bir anne olacagım.
Bu başlık altında sayılan tüm riskler ve acabalar benim kafamda aylarca hatta yıllarca dönüp durdu. Ama şu an aklımı bulandırmamaya calısıyorum. Bana hamileliği tattıran Allah saglıkla büyütür inşallah bebeğimi. Bu satırları 40tan sonra hamilelik isteyen ama olmayan hemcinslerime umut vermek için yazdım.