- 8 Nisan 2014
- 177
- 34
Ender Saraç'tan bebek beslenmesiyle ilgili onemli bilgiler:
Obezitenin bir numaralı nedeni anne, yani anne karnındaki beslenme. Annenin beyaz un, beyaz şeker, patates kızartması, ketçap, mayonez, kola gibi yüksek glisemik indeksli gıdalarla beslenmesi çocuğun o minnacık, tırnak ucu kadar pankreasını mahvediyor, bozuyor ve çocuk insüline duyarsızlaşıyor çok kısa süre içinde. Ana rahminde bir çok hormonu bozulmuş ve obez olarak doğuyor.
Türk kadınında anne sütü artık yetersiz. Çalışma hayatı, kötü beslenme, özellikle de stres ve organik beslenmenin kaybolması gibi bir çok nedenden dolayı annelerin sütü gitti, hakikaten çocuğunu 2 sene doyurucu emziren anne az.
Çocuk doktorlarının da önerisi ile bebeklere erkenden mama veriliyor. Fakat bu mamalara şeker eklenmiş, yani tatlandırılmış. O zaman ne oluyor? Çocuk hayatı boyunca ıspanak, pırasa, kereviz, bamya, sebze, zeytinyağlı yemek, sebze çorbası, bakliyat gibi şifalı maddelerin hiçbirini yemiyor, ölseniz çocuğa yediremiyorsunuz. Çünkü dildeki tat reseptörleri gelişim aşamasındayken çocuğa bol miktarda tatlı ve tuzlu verildiği zaman, çocuk diğer tatları yavan buluyor ve reddediyor. Dildeki tat reseptörlerinden tatlı reseptörleri daha çok gelişiyor, ona duyarlılık oluyor ve çocuk tatlı olmayan herşeyi reddediyor. O yüzden ıspanak yemiyor, o yüzden bir balık ızgara yemiyor, o yüzden çocuk bir takım faydalı şeyleri yemiyor. Buna çok dikkat etmek lazım.
0-2 yaş arası, çok önemli, çocukların yağ hücrelerinin sayısının belirlendiği dönemdir. 2 yaşından sonra çocukların yağ hücrelerinin sayısı artmaz, sabitlenir. Boyumuzun 18 yaşında artık sabitlenmesi gibi. 2 yaşına kadar yağ hücrelerinin sayısı artar, 2 yaşından sonra artmaz ama hücreler 60 misline kadar büyüyebilir. O nedenle 0-2 arasındaki çocuklara beyaz un ve beyaz şeker, şekerli ek gıdalar, şekerli meşrubatlar, patates kızartmaları gibi glisemik indeksi yüksek gıdalar vermek bir hainliktir. Aynen şunu demektir: ‘Sevgili çocuğum, ben seni hiç sevmiyorum, senden nefret ediyorum, bir an önce senin hastalanmanı, şeker hastası olmanı, obez olmanı, kolesterol sorunu yaşamanı, damarlarının bozulmasını istiyorum. O nedenle de sana şeker eklenmiş gıdalar, yanlış mamalar, patates kızartmaları, kolalı içecekler, şekerli meşrubatlar veriyorum çünkü ben seni seviyor gibi görünüyorum ama aslında sana zarar vermek istiyorum.’ İşte bu yüzden 0-2 yaş arası çocukların yağ hücre sayısının artırılmaması için tüm anneler son derece dikkatli olmalı.
Hep bebekler çok gelişsin istiyoruz, hemen tombiş olsun istiyoruz, bu aslında hiç de iyi bir şey değil. 0-2 yaş arasında veya sonrasında bebek aşırı tombik oluyorsa bu gelecekte şeker hastası, tansiyon hastası, kolesterolü yüksek olan obez bir insanın ön işaretidir. O yüzden bebeğin persantilinde boyunun daha uzun olmasına gayret etmek gerek, ama kilo perstantilinde de %70’ler, %80ler, 85’lerde gitmesi daha iyi. Boy persantili 90-95 olursa fevkalade iyi. Uzun boylu, gelişmiş bir bebek oluyor ama bizde maalesef boy persantili daha geride giderken kilo persantili daha önde gidiyor, bu iyi bir şey değil. O yüzden artık doktorlar boy persantilini daha çok önemsiyor son dönemlerde.
Protein özellikle Türk toplumunda en büyük sorun. Çünkü Türk toplumu uzun yıllar protein eksikliği ile yaşadı. Hep bebeğin eline ekmek verildi, hamurişi verildi, börek verildi, pilav verildi, makarna verildi, patates verildi, bebekler karbonhidratla beslendi. Ama daha zeki olmak için, daha sıkı, daha adaleli olmak için, bağışıklık sisteminin çalışması için yeterince protein şart.
Anne sütü yerine bebeğe verilen mamaya, şeker ve lezzet unsurunu artırıcı suni şeyler karıştığı zaman iş değişiyor. O zaman glisemik indeks yükseliyor. O mama ne kadar sağlıklı burada bir soru işareti var. Tabii ki çok güzel, verirsiniz, çocuk şapur şupur yer, çünkü tatlıdır. Ondan sonra o çocuğa ömür boyu pırasa, ıspanak, pazı, semizotu, ızgara balık yedirmek için ağlar durursunuz. Buna çok dikkat etmek lazım.
Şeker ya da suni tatlandırıcılar yerine agave nektarı ya da hurma suyu
Dr. Ender Saraç’a göre çocuklara büyük hainlik yapıyoruz. Küçücük çocuklar suni tatlandırıcılı bir sürü meşrubatlar içiyorlar, bu hiç hayırlı birşey değil. Çünkü bunların Alzeimer yaptığına, insulin direnci oluşturduğuna dair çok ciddi şüpheler var. Beyaz şeker zararlı diyorduk şimdi daha kötü bir şey ortaya çıktı: mısır şurubu. Niçin bu kadar ucuzladı piyasadaki tatlılar, çünkü mısır şurubu girdi içlerine.
Şimdi artık doğal tatlandırıcılara dönüldü. Ender Saraç’ın araştırmalarına göre doğal tatlandırıcıların en iyisi agave ve hurma suyu. Agave, tekilanın yapıldığı kaktüse benzer bitkinin içerisindeki nektardan elde ediliyor, alkol yok içinde. Bir de Stevya var, fakat biraz bulanık yapıyor içecekleri, tadı da çok başarılı değil. Agave düşük glisemik indeksli, tadı da çok başarılı ama pahalı ve kısıtlı.
Hurma suyunun özelliği de glisemik indeksi 3’te 1 oranında düşük olması, artı, içinde sakkaroz yok, yani şeker hastaları bile kontrollü olarak tüketebilir. Bir de potasyum, magnezyum, kalsiyum ve vitaminler var içinde. Hem enerji veriyor, besleyici, ama şişmanlatıcı değil. Hurma suyu marketlere girdi. Daha ekonomik. Özel bir hurma cinsinin özünden elde ediliyor, soğuk presleniyor. Çayda, kahvede, kekte, pastada, tatlılarda kullanılabiliyor. Bulanıklık yapmıyor, içine girdiği yemeklerin tadını bozmuyor, aynen beyaz şeker tadı veriyor. Hamileler, süt veren anneler kullanabilir. Anne sütünü artırıcı etkisi var. Okula giden çocuklarda sütü içine karıştırıp kullanabilirsiniz.
Eğer tatlandırıcı olarak bal kullanıyorsanız bal 40 dereceyi geçmemeli. Çok şifalı olan bal 40 dereceyi geçtiği zaman toksine dönüşüyor. Bunu bilmeyen bir çok kişi balı kaynatarak, kavurarak tatlılarda kullanıyor, kaynar sütün içine koyuyor. Bu yanlış bir şey. Bal büyük bir şifa kaynağıdır, doku yenileyici ama 40 dereceyi geçmeyecek, yani pişirmede kullanmayacaksınız. Ama hurma suyu ve agave ikisinde de kullanılabilir.
Pekmez de iyi. Bir tatlı kaşığı dut pekmezi ya da üzüm pekmezi iyi bir antioksidan. Keçiboynuzu pekmezi kadınlarda kansızlığa iyi geliyor, güç-kuvvet verir. İshal durumlarında, çok demir kaybedildiğinde, keçiboynuzu pekemzi ishali keserek büyük bir katkıda bulunur.
Süt ürünleri, yoğurt peynir de buna dahil, koyu siyah çay, artı eksi 20 dk demiri bağlar. Etli, mercimekli bir yemeğin üstüne koyu çay içmek iyi değil. Ama bunun tersine limon gibi C vitamini içiren şeyler ise demir emilimini artırıyor. Kiwi niye harika? Çünkü kiwide C vitamini ve demir bir arada.
Obezitenin bir numaralı nedeni anne, yani anne karnındaki beslenme. Annenin beyaz un, beyaz şeker, patates kızartması, ketçap, mayonez, kola gibi yüksek glisemik indeksli gıdalarla beslenmesi çocuğun o minnacık, tırnak ucu kadar pankreasını mahvediyor, bozuyor ve çocuk insüline duyarsızlaşıyor çok kısa süre içinde. Ana rahminde bir çok hormonu bozulmuş ve obez olarak doğuyor.
Türk kadınında anne sütü artık yetersiz. Çalışma hayatı, kötü beslenme, özellikle de stres ve organik beslenmenin kaybolması gibi bir çok nedenden dolayı annelerin sütü gitti, hakikaten çocuğunu 2 sene doyurucu emziren anne az.
Çocuk doktorlarının da önerisi ile bebeklere erkenden mama veriliyor. Fakat bu mamalara şeker eklenmiş, yani tatlandırılmış. O zaman ne oluyor? Çocuk hayatı boyunca ıspanak, pırasa, kereviz, bamya, sebze, zeytinyağlı yemek, sebze çorbası, bakliyat gibi şifalı maddelerin hiçbirini yemiyor, ölseniz çocuğa yediremiyorsunuz. Çünkü dildeki tat reseptörleri gelişim aşamasındayken çocuğa bol miktarda tatlı ve tuzlu verildiği zaman, çocuk diğer tatları yavan buluyor ve reddediyor. Dildeki tat reseptörlerinden tatlı reseptörleri daha çok gelişiyor, ona duyarlılık oluyor ve çocuk tatlı olmayan herşeyi reddediyor. O yüzden ıspanak yemiyor, o yüzden bir balık ızgara yemiyor, o yüzden çocuk bir takım faydalı şeyleri yemiyor. Buna çok dikkat etmek lazım.
0-2 yaş arası, çok önemli, çocukların yağ hücrelerinin sayısının belirlendiği dönemdir. 2 yaşından sonra çocukların yağ hücrelerinin sayısı artmaz, sabitlenir. Boyumuzun 18 yaşında artık sabitlenmesi gibi. 2 yaşına kadar yağ hücrelerinin sayısı artar, 2 yaşından sonra artmaz ama hücreler 60 misline kadar büyüyebilir. O nedenle 0-2 arasındaki çocuklara beyaz un ve beyaz şeker, şekerli ek gıdalar, şekerli meşrubatlar, patates kızartmaları gibi glisemik indeksi yüksek gıdalar vermek bir hainliktir. Aynen şunu demektir: ‘Sevgili çocuğum, ben seni hiç sevmiyorum, senden nefret ediyorum, bir an önce senin hastalanmanı, şeker hastası olmanı, obez olmanı, kolesterol sorunu yaşamanı, damarlarının bozulmasını istiyorum. O nedenle de sana şeker eklenmiş gıdalar, yanlış mamalar, patates kızartmaları, kolalı içecekler, şekerli meşrubatlar veriyorum çünkü ben seni seviyor gibi görünüyorum ama aslında sana zarar vermek istiyorum.’ İşte bu yüzden 0-2 yaş arası çocukların yağ hücre sayısının artırılmaması için tüm anneler son derece dikkatli olmalı.
Hep bebekler çok gelişsin istiyoruz, hemen tombiş olsun istiyoruz, bu aslında hiç de iyi bir şey değil. 0-2 yaş arasında veya sonrasında bebek aşırı tombik oluyorsa bu gelecekte şeker hastası, tansiyon hastası, kolesterolü yüksek olan obez bir insanın ön işaretidir. O yüzden bebeğin persantilinde boyunun daha uzun olmasına gayret etmek gerek, ama kilo perstantilinde de %70’ler, %80ler, 85’lerde gitmesi daha iyi. Boy persantili 90-95 olursa fevkalade iyi. Uzun boylu, gelişmiş bir bebek oluyor ama bizde maalesef boy persantili daha geride giderken kilo persantili daha önde gidiyor, bu iyi bir şey değil. O yüzden artık doktorlar boy persantilini daha çok önemsiyor son dönemlerde.
Protein özellikle Türk toplumunda en büyük sorun. Çünkü Türk toplumu uzun yıllar protein eksikliği ile yaşadı. Hep bebeğin eline ekmek verildi, hamurişi verildi, börek verildi, pilav verildi, makarna verildi, patates verildi, bebekler karbonhidratla beslendi. Ama daha zeki olmak için, daha sıkı, daha adaleli olmak için, bağışıklık sisteminin çalışması için yeterince protein şart.
Anne sütü yerine bebeğe verilen mamaya, şeker ve lezzet unsurunu artırıcı suni şeyler karıştığı zaman iş değişiyor. O zaman glisemik indeks yükseliyor. O mama ne kadar sağlıklı burada bir soru işareti var. Tabii ki çok güzel, verirsiniz, çocuk şapur şupur yer, çünkü tatlıdır. Ondan sonra o çocuğa ömür boyu pırasa, ıspanak, pazı, semizotu, ızgara balık yedirmek için ağlar durursunuz. Buna çok dikkat etmek lazım.
Şeker ya da suni tatlandırıcılar yerine agave nektarı ya da hurma suyu
Dr. Ender Saraç’a göre çocuklara büyük hainlik yapıyoruz. Küçücük çocuklar suni tatlandırıcılı bir sürü meşrubatlar içiyorlar, bu hiç hayırlı birşey değil. Çünkü bunların Alzeimer yaptığına, insulin direnci oluşturduğuna dair çok ciddi şüpheler var. Beyaz şeker zararlı diyorduk şimdi daha kötü bir şey ortaya çıktı: mısır şurubu. Niçin bu kadar ucuzladı piyasadaki tatlılar, çünkü mısır şurubu girdi içlerine.
Şimdi artık doğal tatlandırıcılara dönüldü. Ender Saraç’ın araştırmalarına göre doğal tatlandırıcıların en iyisi agave ve hurma suyu. Agave, tekilanın yapıldığı kaktüse benzer bitkinin içerisindeki nektardan elde ediliyor, alkol yok içinde. Bir de Stevya var, fakat biraz bulanık yapıyor içecekleri, tadı da çok başarılı değil. Agave düşük glisemik indeksli, tadı da çok başarılı ama pahalı ve kısıtlı.
Hurma suyunun özelliği de glisemik indeksi 3’te 1 oranında düşük olması, artı, içinde sakkaroz yok, yani şeker hastaları bile kontrollü olarak tüketebilir. Bir de potasyum, magnezyum, kalsiyum ve vitaminler var içinde. Hem enerji veriyor, besleyici, ama şişmanlatıcı değil. Hurma suyu marketlere girdi. Daha ekonomik. Özel bir hurma cinsinin özünden elde ediliyor, soğuk presleniyor. Çayda, kahvede, kekte, pastada, tatlılarda kullanılabiliyor. Bulanıklık yapmıyor, içine girdiği yemeklerin tadını bozmuyor, aynen beyaz şeker tadı veriyor. Hamileler, süt veren anneler kullanabilir. Anne sütünü artırıcı etkisi var. Okula giden çocuklarda sütü içine karıştırıp kullanabilirsiniz.
Eğer tatlandırıcı olarak bal kullanıyorsanız bal 40 dereceyi geçmemeli. Çok şifalı olan bal 40 dereceyi geçtiği zaman toksine dönüşüyor. Bunu bilmeyen bir çok kişi balı kaynatarak, kavurarak tatlılarda kullanıyor, kaynar sütün içine koyuyor. Bu yanlış bir şey. Bal büyük bir şifa kaynağıdır, doku yenileyici ama 40 dereceyi geçmeyecek, yani pişirmede kullanmayacaksınız. Ama hurma suyu ve agave ikisinde de kullanılabilir.
Pekmez de iyi. Bir tatlı kaşığı dut pekmezi ya da üzüm pekmezi iyi bir antioksidan. Keçiboynuzu pekmezi kadınlarda kansızlığa iyi geliyor, güç-kuvvet verir. İshal durumlarında, çok demir kaybedildiğinde, keçiboynuzu pekemzi ishali keserek büyük bir katkıda bulunur.
Süt ürünleri, yoğurt peynir de buna dahil, koyu siyah çay, artı eksi 20 dk demiri bağlar. Etli, mercimekli bir yemeğin üstüne koyu çay içmek iyi değil. Ama bunun tersine limon gibi C vitamini içiren şeyler ise demir emilimini artırıyor. Kiwi niye harika? Çünkü kiwide C vitamini ve demir bir arada.