- 22 Temmuz 2012
- 532
- 90
- 123
- 40
Metrocum,
Yakışanı yaptın, en güzelini yaptın.
Sonsy'e ben de öyle yapmıştım.
[Dün gece aklıma geldi, önceden özelden yazışmışlığımız.]
Bitti gitti.
***
Kızlar, durun, kendimi bir an blöf yapmış yahut posta koymuş gibi hissettim.
Bir anlatayım hele, bir dinleyin.
Evet yazışmışlığımız, görmeden tanışmışlığımız var, birbirimizde hakkımız var. Bazen mesajlar da okuyorum "yanlış anlama, amacım kırmak, eleştirmek değil" gibi cümleleri. Ve içten içe şaşırıyordum. Herkes üslubunu ve çizgisini ve haddini aşmadan yorumlar yapıyor, bu uyarı da ne ola ki?
Evet, zaman zaman gerginiz, lakin burda kimse haddini aşmadı, çizgiyi geçmedi, çirkinleşmedi, çirkefleşmedi.
Metro'nun yorumu, SONSY'in gidişine sebep benmişim gibi algılattı. Tekrar be tekrar söylüyorum, haddimi aşan tek bir cümle kurmadım ben, onu asla suçlamadım, geçeceğini, gideceğini hatırlattım. Kötü bir yorum yapsaydım, sürtüşmenin eşiğinde olurduk, hatta o eşiği de aşardık emin olun.
***
Bana gelince,
"Her şeyden nefret ediyorum, hiç bir şey beni tatmin etmiyor, geleceğe bakamıyorum. Bir daha asla çocuk yapmam, illalah ettim. Sizlere şaşıyorum, nasıl ikinciyi düşünebilirsiniz? Vermem gereken en az 20 kilo var. Aynalara bakamıyorum Offf, puffff"
[Bkz. Yazar burda telmih sanatı yapıyor]
Demedim.
"Hayata bakmak için zaman zaman taktığım pembe gözlüğümü kaybettim" dedim.
Çünkü ben dokuz parmağı kırık olsa onuncu parmağının sağlamlığına şükreden bir mizaca sahibim.
Alelacele evden çıkarken anahtar -iş bu ya- kapının arkasında kalsa, çilingirin gelmesini beklerken "Allah kahretsin, çok acelem vardı, nerden çıktı bu aksilik" yerine "Allah benim şu saatte şu dakikada işte tam burada, kapının önünde olmamı istiyor, beni göndermedi, başıma kötü bir şey gelecekti demek ki" der, ŞER içinde HAYRA bakarım.
Pembe gözlük ise, hayatımda her şey yolunda gitmesine rağmen, o kahrolası burukluğu def etmek için.
***
Kaygım, stresim, öfkem.
Annemin rahatsızlığına tanı konulurken içinde acabalı, soru işaretli "kanser" kelimesinin telaffuz edilişi.
Gökalp'in artık eteklerimden değil, yakamdan tutuşu.
Ayaklarımdaki prangalı doktora tezim.
Oğlumun 2 yaş sendromuna girerken, -galiba- benim de 30 yaş sendromuna girişim. Harmanlanışımız.
***
Hepiniz çok güzeldiniz.
Yakışanı yaptın, en güzelini yaptın.
Sonsy'e ben de öyle yapmıştım.
[Dün gece aklıma geldi, önceden özelden yazışmışlığımız.]
Bitti gitti.
***
Kızlar, durun, kendimi bir an blöf yapmış yahut posta koymuş gibi hissettim.
Bir anlatayım hele, bir dinleyin.
Evet yazışmışlığımız, görmeden tanışmışlığımız var, birbirimizde hakkımız var. Bazen mesajlar da okuyorum "yanlış anlama, amacım kırmak, eleştirmek değil" gibi cümleleri. Ve içten içe şaşırıyordum. Herkes üslubunu ve çizgisini ve haddini aşmadan yorumlar yapıyor, bu uyarı da ne ola ki?
Evet, zaman zaman gerginiz, lakin burda kimse haddini aşmadı, çizgiyi geçmedi, çirkinleşmedi, çirkefleşmedi.
Metro'nun yorumu, SONSY'in gidişine sebep benmişim gibi algılattı. Tekrar be tekrar söylüyorum, haddimi aşan tek bir cümle kurmadım ben, onu asla suçlamadım, geçeceğini, gideceğini hatırlattım. Kötü bir yorum yapsaydım, sürtüşmenin eşiğinde olurduk, hatta o eşiği de aşardık emin olun.
***
Bana gelince,
"Her şeyden nefret ediyorum, hiç bir şey beni tatmin etmiyor, geleceğe bakamıyorum. Bir daha asla çocuk yapmam, illalah ettim. Sizlere şaşıyorum, nasıl ikinciyi düşünebilirsiniz? Vermem gereken en az 20 kilo var. Aynalara bakamıyorum Offf, puffff"
[Bkz. Yazar burda telmih sanatı yapıyor]
Demedim.
"Hayata bakmak için zaman zaman taktığım pembe gözlüğümü kaybettim" dedim.
Çünkü ben dokuz parmağı kırık olsa onuncu parmağının sağlamlığına şükreden bir mizaca sahibim.
Alelacele evden çıkarken anahtar -iş bu ya- kapının arkasında kalsa, çilingirin gelmesini beklerken "Allah kahretsin, çok acelem vardı, nerden çıktı bu aksilik" yerine "Allah benim şu saatte şu dakikada işte tam burada, kapının önünde olmamı istiyor, beni göndermedi, başıma kötü bir şey gelecekti demek ki" der, ŞER içinde HAYRA bakarım.
Pembe gözlük ise, hayatımda her şey yolunda gitmesine rağmen, o kahrolası burukluğu def etmek için.
***
Kaygım, stresim, öfkem.
Annemin rahatsızlığına tanı konulurken içinde acabalı, soru işaretli "kanser" kelimesinin telaffuz edilişi.
Gökalp'in artık eteklerimden değil, yakamdan tutuşu.
Ayaklarımdaki prangalı doktora tezim.
Oğlumun 2 yaş sendromuna girerken, -galiba- benim de 30 yaş sendromuna girişim. Harmanlanışımız.
***
Hepiniz çok güzeldiniz.