- 19 Nisan 2022
- 4.031
- 43.636
Tabii bunlar böyle teorik olarak insana kolay geliyor pratiğe dökmek o kadar kolay değil ablasıYorumunuz için teşekkür ederim, öyle tabii ki. Hayat sadece güzel tarafıyla karşılamıyor bizi. Ben romantik dizi de izlemem pek, gerçekçi gelmediği için. Yani biriyle hayatı paylaşmak için tahammül noktasının, sabrın, sorumluluğun unutulmaması ve bunların sürekli gelişim içerisinde olması gerekiyor. Fakat insanı motive eden güzel tarafların da insanı ilerlemeye teşvik ettiği bir gerçek. Zaten zannedilmiş ki önüme gelen ilk erkeğe atlayacağım.. Tabii ki hayır ahaha
İlginiz için müteşekkirim. Ben cinsellik noktasına değindimse de biyolojik ihtiyacım üzere değindim. Zaten evliliğe dışarıdan baktığınızda aşkın geçici olması, yerini sevgiye bırakmasını da anlıyorum. Her şey canım cicim ayları ve libido ile de bitmiyor. Yazının geneli beni evliliğe iten dürtü hakkında. Fakat dürtüden sonra başka konular hakkında düşüncelerimle ilgili konuşmadım. Yani cinsellikten öte tarafı da değerlendirmeye alıp bu isteğimi temellendiriyorum.Valla sonuna kadar okudumfakat bir abla tavsiyesi kabul edersen (29 yaşındayım), evlilik sadece cinsellikle bitmiyor… yani gözünü kapatıp şıp diye açınca bir bakmışsın eşinlesin olmuyor o işler… birini tanıması,ailelerin tanışması,masraflar,söz,nişan,düğün tabi o sırada yaşanan stresler,koşturmalar,o bana bunu dedi şu böyle yaptı ne demek istedi vs. Yani çok uzun iş… bir zaman sonra cinsellik de bir köşede kalıyor ve gerçek hayatla karşılaşıyorsun. Yani 24 saatin 1 saati cinsellik olsa geri kalan 23 saatte ev,iş,yemek,temizlik ve eşinin ailesi… sürekli yüksek olan libidonu bir süre sonra nasıl yükseltirim diye başlık açarsın bu kadar erken yaşta evlenmek istersen. İstekli olup vücudunu,yaradılışını,kendini farketmen güzel tabi ki ama emin ol hayat birine sarılmak uyumak kadar kolay değil. O sarılma işi bile süreli ki. Gece 12 den sabah 8 e kadar sarıl,uyu. Sabah kalk işe gitsin sen de gerçek hayatla tanış. Yaşın gerçekten çok küçük. Kendine biraz fırsat ver ve gez toz eğlen. Varsa eğer para harca. Ruhunu doyur. Ondan sonra evlilik iste Emin ol bazen o videolarda izlediğin seks bile gerçeği yansıtmıyor çoğu zaman. Yani hiçbirşey göründüğü gibi değildir bunu unutma.
Sizin vücudunuzla beyniniz savaşıyor. Vücut, hormonların etkisiyle doğal olanı istiyor ama beyin ayıp günah haram diyor. Vücudunuz evlilik nedir bilmediği için haz peşinde ama inancınız ve yaşantınız buna uygun değil.Psikoloğa gitmedim, ama gitsem ne olur ki diyorum.. O derin, yoğun arzuyu konuşarak nasıl aşabilirim? Yatağa yattığımda nasıl dur diyebilirim ki kendime? Bunların aktarımını da en yakın arkadaşlarıma yaptım, yani olay içini dökmekte de değil…
hic gercek bir konu gibi durmuyor.Üst Edit: Cinsellik için evlenmek istediğim sonucu çıkmış yazımda sadece buna odaklandığım için. Hayır, cinsellik beni evliliğe iten dürtü sadece. Yani cinsellik = evlilik diye bir mantık oluşturmadım kafamda. Zaten dürtüyle yola çıkan bir insanın dürtü duyduğu durum hakkında fikir sahibi olmadan bunu ciddiye almaması gerekir. Bir yorumumda verdiğim örneği vereceğim. Çocukken olmak istediğiniz meslekler hakkında arkaplanını düşünmeden bir istekle bunu dillendirirsiniz. "Ben öğretmen, doktor, pilot vs. olmak istiyorum!" şeklinde. Siz büyüdükçe bu isteğinizin içini doldurur, mesleklerin zorlukları ve size yük olacak taraflarını öğrenirsiniz, yolun sonunda da hangi arzuyla yola çıkmış olursanız olun mesleğinizi güçlüklere göğüs gererek idame ettirmek durumundasınızdır. Artık çocukken sizi buna ittiren dürtünün ötesine geçmişsinizdir. Yani benim durumum da tam olarak bu. İlk başta duyduğum cinsel ihtiyaçlar beni erkeğe götürse de erkekle kuracağım ilişki içerisindeki sorumluluklar hakkında cahil değilim. Evlilik ciddi bir müessesedir, bunun farkındalığıyla bir insanla hayatımı birleştirmek isterim zaten. Rica ediyorum, benim evliliği sevişmek zannettiğim düşünülmesin.
Selamın aleyküm değerli ablalarım ve büyüklerim,
Öncelikle yazacağım şey birçok konuya değindiğim bu nedenle biraz uzun olacak olan fakat genel olarak evlilikle ilgili düşüncelerime dalan bir sorun olacak… Hatta bir nevi içimi dökme daha çok. Bir de, psikolojik olarak nasıl bir çare sunulabileceğine dair bir fikriniz varsa çok ihtiyacım var, lütfen paylaşın.
Ben 20 yaşımda oldukça genç bir kızım, fakat konu şu ki çok derin bir evlilik isteğim var. Bana oldukça küçük olduğumu söyleyeceksinizdir, biliyorum çok haklısınız. Zaten hayatımda biri de yok hani, kararı verip vermeme aşamasında falan değilim. Sorunum benim bunu nasıl yenebileceğim, ya da bununla nasıl yaşayacağım…
Ben küçüklüğümden beri asla ve kat’a evlenmeyeceğim vs. yorumlarında bulunmadım, yani o ergenliğin verdiği bir isyan yoktu bende evliliğe karşı.
Ayrıca maalesef bizim nesil cinselliğe erken yaşlarda şahit oluyor, benim çok açık seçik videolara şahit olmam ilköğretime kadar dayanır diyeyim size. Bunu niye anlattım, biyolojik olarak tetiklediğini düşündüğümdendir belki. Çünkü ergenliğimden beri her yatağıma girdiğimde, istisnasız her gece olmak üzere, yanımda biri olsun istedim. Birine sarılma ihtiyacı duydum. Bu biri dediğim de tabii ki bir erkek.. Hep bir iki yastık fazlasıyla uyurum ben, sarılmak isterim çünkü. Hayal ederim zihnimde, canlandırırım. Kendimi daha çok farkına vardığım 17’li 18’li yaşlara doğru eskiden duyduğum sarılma ihtiyacı bir de yavaş yavaş cinsel istekte buldu kendini. Doğal olarak hormonların fırladığı dönemler, anlıyorum. Ama her akşam yatağa girdiğimde bu erkek sıcaklığını istemek ve buna dair canlandırmalar yapmak beni gerçekten çok yoruyor. Şu an 20 yaşımda, hâlâ, her yatışımda biri diyorum sarılsa keşke, öpüp koklasa… O kadar ihtiyacım var ki..
Ben dindar, başörtülü bir kızım ve şu vakte kadar flörtüm olmadı hiç, lisem kız lisesiydi ve şimdi üniversitede de biri olmadı tabii ki. Hem ortalama güzellikte bir kızım, içe kapanık biriyim bu yüzden ortamlara girmek de benlik değil, kendi küçük çevremde takılmayı seviyorum. Dolayısıyla dışımdan beğenilmeyince içimi de merak edip gelen olmadı hiç. Zaten evlilik dışı bir ilişkiye de asla razı olmam Allah doğru yoldan ayırmasın.
Ben kendimi bu konuda birine açmak istediğimde bana hayatta birçok başka meşguliyetlerimin olduğunu, onlarla ilgilenirsem unutacağımı, zaten evliliği düşünmek için yaşımın çok erken olduğunu vs söylüyorlar.
Ben bu cevapları hatmettim, ama şu konuda empati yapılmıyor bana karşı: Ben şu an Türkiye’deki akla gelen ilk iyi üniversitelerden birinde okuyorum. Yani meşguliyet dediğimiz durum benim için olağan, tam olarak kendimi veremesem de akademik olarak çabalayan, başarılı bir altyapısı olan biriyimdir.
Ayrıca gün içinde ne kadar meşguliyet içinde olursam olayım benim o gece gideceğim yer yatağım oluyor. Ve 13-14 yaşlarımdan beri o yatak kavramı ve o yalnızlık hissiyatı benim kafamda eşitlenmiş durumda. Yani ne kadar gün içimi dolu dolu geçirirsem geçireyim, her gece ben yatağa girdiğimde bunu kesin olarak yaşıyorum, bu duygu durumumdan kaçışım söz konusu değil. Ki ister istemez gün içine de bir hayli sıçrıyor bu durum. Odaklanmamı zorlaştıracak derecede.
Biraz açıkça yazacağım: Çok utanarak söylüyorum ki, libidom da çok yüksektir, hemen yükselebiliyorum hatta cinsel içerikli videolar izlediğim dönemler oldu ve yine yakın zamanlarda kendime dokunduğum bir sırada orgazmı keşfettim yanlışlıkla. Yanlışlıkla diyorum çünkü amacım bu değildi, hep çekinirdim kendime daha fazla dokunmaya. Ama o sırada kendime iyi hissettire hissettire orgazma kadar geldim. O sıra farkında değildim ama kahkaha attım, dedim ki orgazm oldum sanırım… Sonra Rabbim dedim, bir insan vücuduna böyle bir hissiyat mekanizması koymuşsun, şükürler olsun muhteşem bir şey… Fakat öyle üzüldüm ki, yaşadığım klitoris orgazmı olsa da keşke bunu evlendiğim insanla ilk olarak tatsaydım dedim. Bir de bu hissiyatı tekrar ve tekrar yaşamak istedim, aralıklarla mastürbasyon yapmaya başladım. Geçenlerde bunu kestim, çünkü nefsime bahane olarak hep helal bir dairede, kocam olmadığı için kendimi bu şekilde tatmin etmek tek yolum diyordum. Kendimi yatağa girdiğimde zor tutuyorum maalesef, çünkü o yalnızlık hissiyatını unutturan, beni kısacık bir an bile olsa cinsel bir hazza kavuşturup rahatlatan, uykuya daldıran bir çareydi. Ben kolay uyuyabilen biri değilim, ancak ve ancak gerçekten yorgun olursam 10-15 dkda dalma olabilir. Onun dışında her gün 30+ dakika uyumaya çalışırım. Buna yalnızlığı tattığım süre de diyebilirsiniz.
Şu vakte kadar elimde olmayan sebeplerden dolayı her Allah’ın günü, gün içinde en az yarım saat olmak üzere bu konu hakkında beynim yoruluyor. Düşünün, kaç yıldır günlük yarım saatinizi ayırdığınız bir şey olsa kim bilir ne raddeye gelirdiniz.
Bakınız, şunu unut deyince, ya da iç sesinize kes sesini dediğiniz zaman da susturamazsınız onları. Yani bu yüzden elimde değil diyorum. “Belki sorun bulunduğun yataktır, değiştirirsen hislerin de değişebilir. ” diye belirtecek olursanız da cevap hayır, sorun yatak kavramında. Yani herhangi bir yatma alanı beni bu sıcaklığı aramaya götürüyor.
Daha arkaplanda çok fazla konu var.. Biraz psikolojik olarak deli duruyorum değil mi? Her neyse, işte bu yüzden evliliği hayatımın çok önemli bir alanına koyuyorum. Sanki bir ilaç, bir şifa kaynağı olacakmış gibi..
Benim nihai sorum ise: evlenmeden bunun çaresini bulabilir miyim?
Biliyorum ki bir insanı, bir erkeği direkt ilaç olarak görmek acayip tehlikeli olsa gerek. Bazen de deniliyor ki, kendinize dönün bakın, evliliği her şeyi çözecekmiş gibi bir yanılsamaya sokmayın.. Fakat ben nasıl kurtulacağım bundan? Allah’ım bir erkeği vesile kılamaz mı yani?
Her gece yanım boş uyuma, yalnızlık duygularını ezberledim. Artık beynim, bilincim, vücudum ve kalbim bu ezberi tekrarlayıp duruyor, istisnasız her gece. Evlilik yoksa, benim somut olarak nasıl bir şifam olabilir ablalarım soruyorum size? Psikiyatriye öfke problemimden dolayı gitmiştim, hatta düşük dozda da olsa bi 6 ay ilaç kullanımım oldu. Çözümlendirdiğim için bıraktım, fakat antidepresan gerçekten şeker falan değildir, sevmediğim için ne kadar hızlı bıraksam o kadar iyiydi, buna zorunda kalmadıkça Allah kimseyi düşürmesin. Zaten bu tarz bir soruna da ilaç ne yapabilir ki?
Psikoloğa gitmedim, ama gitsem ne olur ki diyorum.. O derin, yoğun arzuyu konuşarak nasıl aşabilirim? Yatağa yattığımda nasıl dur diyebilirim ki kendime? Bunların aktarımını da en yakın arkadaşlarıma yaptım, yani olay içini dökmekte de değil…
Allah’ıma çok dua ediyorum, doğru olan insanı, hayırlı olan insanı karşıma çıkarması için. Üniversitede de nasip olursa evlenirim diyordum hep, okurken evlenmek ya da erken evlenmek beni korkutan olgular değil. Arkadaşlarımla eve çıktığım için yemek yapmayı da pratikleştiriyorum, ev sorumluluklarımı yerine getirmeye çalışıyorum. Dediğim gibi hiç “evlenmeyeceğim” düsturuna sahip olmadığım için beynim kendini hep ikna ediyor ve pasif olarak buna hazırlıyordu.
Çokça toplu taşıma araçlarına biniyorum, üniversite ortamı deseniz malum. Hiçbir erkekten etkilenmemek için kafamı kaldırmıyorum bile artık. Bir erkeğin kısacık da olsa gözlerine bakmak o kadar içimi yakıyor ki inanın mantığım kuvvetli bir insan olmasam kendi kendimi kaptırıp duygusal acı çektireceğim çok vaktim olurdu.
Şu anda mecburen devamlı grup içerisinde bulunduğum bir ortam var ve gruptaki bir erkeğin davasını kovalayışına, duruşuna ve olgunluğuna o kadar hayranım ki… Etrafımda da Maşallah çok güzel kızlar var, bana gelene kadar ohoo diyorum. Psikolojik olarak bir de buradan yıpranıyorum.. İnsan kendini kabul etmeli: güzel değilim, eli yüzü düzgünüm sadece. Yani beğenilme sıralarında geride olurum. Erkekler de güzele bakan varlıklar, ne yapalım.. Kız olunca teklif de edemiyorsun erkek gibi, beklemen gerekiyor. Ben güzel olsam belki yol kısmını döşerdim de neyime güveneyim.
Bunları kendimi aşağılamak için değil, kendimi kabul ettiğim için söylüyorum. Yani ben Türkiye ortalaması kızlardan aklen, mantıken daha ilerideyim, akademik başarı olarak da yani. Ama güzellik pek yok işte. Zaten erkeklerde genelde güzelliği az çok ikinci plana atma tutumu +30 yaşlardan başlıyor. Ondan öncesinde tanışmalar hep fiziksel güzellikten başlıyor gibi geliyor bana.. Yani ben geç vakte kalan adaylardayım gibi..
Günümüzde evlenme yaşları bayağı gecikti. Bir de benim çevremde, akrabalarımda falan öyle kız arayan da yok yani. Muhtemelen beni de yaşı küçük olarak görürler şu hâlimle de. Yani ablalarım ben ne yapacağım bilmiyorum. Dualara çok ihtiyacım var sanırım, hayırlı bir kısmet için. Bir de insan neyi çok istiyorsa onunla imtihan edilirmiş. Bu yüzden de çok geriliyorum, çünkü evlilik isteğim sönmüyor bir türlü…
Lütfen benim için dua edin. Ahlakı yerinde, uyumlu, doğru ve hayırlı insanı bulmam için… Bana nasihatleriniz, yorumlarınız, çözümleriniz varsa da dinlemekten çok memnun olurum. Buraya kadar okuyan varsa çok teşekkür ederim, sağlıcakla kalın.
Beni farklı bir kategoriye koymuşsunuz. Sanki bilimin varlığını reddediyor, inanmıyor gibi.Sizin vücudunuzla beyniniz savaşıyor. Vücut, hormonların etkisiyle doğal olanı istiyor ama beyin ayıp günah haram diyor. Vücudunuz evlilik nedir bilmediği için haz peşinde ama inancınız ve yaşantınız buna uygun değil.
Derdiniz evlilik değil, bir erkekle duygusal fiziksel yakınlaşma ihtiyacı içindesiniz. Bunda utanılacak bir şey yok. Bunun tek yolunun evlilik olduğunu düşünüyorsunuz hatta yaşam koşullarınız gereği buna mecbursunuz. Ama lütfen ne kendinizin ne de başkasının başını yakmayın. Çözümü var ama o çözüm size uygun değil.
Dindar kapalı bir ortamda açık seçik videolara nasıl şahit oldunuz? Ben muhafazakar olmayan bir ailede yetiştiğim halde ilkokul çağında görmedim böyle şeyler. Okulunuz da kız lisesiymiş, videoları kim gösterdi size?
Psikologlar da sizin gibi eğitim alıyorlar okula gidiyorlar. İnsan psikolojisi üzerine eğitiliyorlar. Cahil cahil konuşmayın, bu kadar yoğun hisleriniz var da kim bilir altından neler çıkacak. Altyapım var kariyerim var o var bu var... Ama eksik bir şeyler de var demek ki. Kolunuz kırılsa arkadaşlarınıza mı soracaksınız, yoksa hemen hastaneye ortopediye mi koşacaksınız?
Siz niye üniversite okuyorsunuz, siz de gitmeyin okula madem mezun insanlar bir işe yaramıyor? Psikiyatri başka bir sorununuzu çözmüş işte. İlaç yarar mı psikolog işe yarar mı diye saçmalamayın lütfen. En yakın arkadaşınız psikolojik buhranlar konusunda uzman mı? Şu hayatta asla yapmam dediğim tek bir şey var. O da sağlık hastalık konusunda kafama göre tavsiye vermek. İnsan bedeniyle ilgili her rahatsızlığın bir uzmanı var, kim neresinden hastaysa uzmanına gidecek.
Artık devir değişti, kız erkek tamamen ayrı eğitelim ayrı büyütelim olmuyor. Sosyal hayat var sosyal medya var her şey gözümüzün önünde. Kız lisesine gitmişsiniz ama kız üniversitesi yok. Bir yerde kızlı erkekli hayata geçiş yapılıyor.
Buradaki bazı üyeler gibi ben de evlilik öncesi ilişkiler yaşadım, üniversitede erkek arkadaşlarım oldu. İnanç meselelerine girip banlanmak istemiyorum o sizin hayat görüşünüz. Ama sağlıklı bir genç kızlık geçirdiğinizi düşünmüyorum.
Evlenene kadar oruç tut , peygamberimizin gençlere, evlenemeyenlere öğüdü bu şekilde, bir de yediklerine dikkat et libidonu arttıracak şeyler yeme...Üst Edit: Cinsellik için evlenmek istediğim sonucu çıkmış yazımda sadece buna odaklandığım için. Hayır, cinsellik beni evliliğe iten dürtü sadece. Yani cinsellik = evlilik diye bir mantık oluşturmadım kafamda. Zaten dürtüyle yola çıkan bir insanın dürtü duyduğu durum hakkında fikir sahibi olmadan bunu ciddiye almaması gerekir. Bir yorumumda verdiğim örneği vereceğim. Çocukken olmak istediğiniz meslekler hakkında arkaplanını düşünmeden bir istekle bunu dillendirirsiniz. "Ben öğretmen, doktor, pilot vs. olmak istiyorum!" şeklinde. Siz büyüdükçe bu isteğinizin içini doldurur, mesleklerin zorlukları ve size yük olacak taraflarını öğrenirsiniz, yolun sonunda da hangi arzuyla yola çıkmış olursanız olun mesleğinizi güçlüklere göğüs gererek idame ettirmek durumundasınızdır. Artık çocukken sizi buna ittiren dürtünün ötesine geçmişsinizdir. Yani benim durumum da tam olarak bu. İlk başta duyduğum cinsel ihtiyaçlar beni erkeğe götürse de erkekle kuracağım ilişki içerisindeki sorumluluklar hakkında cahil değilim. Evlilik ciddi bir müessesedir, bunun farkındalığıyla bir insanla hayatımı birleştirmek isterim zaten. Rica ediyorum, benim evliliği sevişmek zannettiğim düşünülmesin.
Selamın aleyküm değerli ablalarım ve büyüklerim,
Öncelikle yazacağım şey birçok konuya değindiğim bu nedenle biraz uzun olacak olan fakat genel olarak evlilikle ilgili düşüncelerime dalan bir sorun olacak… Hatta bir nevi içimi dökme daha çok. Bir de, psikolojik olarak nasıl bir çare sunulabileceğine dair bir fikriniz varsa çok ihtiyacım var, lütfen paylaşın.
Ben 20 yaşımda oldukça genç bir kızım, fakat konu şu ki çok derin bir evlilik isteğim var. Bana oldukça küçük olduğumu söyleyeceksinizdir, biliyorum çok haklısınız. Zaten hayatımda biri de yok hani, kararı verip vermeme aşamasında falan değilim. Sorunum benim bunu nasıl yenebileceğim, ya da bununla nasıl yaşayacağım…
Ben küçüklüğümden beri asla ve kat’a evlenmeyeceğim vs. yorumlarında bulunmadım, yani o ergenliğin verdiği bir isyan yoktu bende evliliğe karşı.
Ayrıca maalesef bizim nesil cinselliğe erken yaşlarda şahit oluyor, benim çok açık seçik videolara şahit olmam ilköğretime kadar dayanır diyeyim size. Bunu niye anlattım, biyolojik olarak tetiklediğini düşündüğümdendir belki. Çünkü ergenliğimden beri her yatağıma girdiğimde, istisnasız her gece olmak üzere, yanımda biri olsun istedim. Birine sarılma ihtiyacı duydum. Bu biri dediğim de tabii ki bir erkek.. Hep bir iki yastık fazlasıyla uyurum ben, sarılmak isterim çünkü. Hayal ederim zihnimde, canlandırırım. Kendimi daha çok farkına vardığım 17’li 18’li yaşlara doğru eskiden duyduğum sarılma ihtiyacı bir de yavaş yavaş cinsel istekte buldu kendini. Doğal olarak hormonların fırladığı dönemler, anlıyorum. Ama her akşam yatağa girdiğimde bu erkek sıcaklığını istemek ve buna dair canlandırmalar yapmak beni gerçekten çok yoruyor. Şu an 20 yaşımda, hâlâ, her yatışımda biri diyorum sarılsa keşke, öpüp koklasa… O kadar ihtiyacım var ki..
Ben dindar, başörtülü bir kızım ve şu vakte kadar flörtüm olmadı hiç, lisem kız lisesiydi ve şimdi üniversitede de biri olmadı tabii ki. Hem ortalama güzellikte bir kızım, içe kapanık biriyim bu yüzden ortamlara girmek de benlik değil, kendi küçük çevremde takılmayı seviyorum. Dolayısıyla dışımdan beğenilmeyince içimi de merak edip gelen olmadı hiç. Zaten evlilik dışı bir ilişkiye de asla razı olmam Allah doğru yoldan ayırmasın.
Ben kendimi bu konuda birine açmak istediğimde bana hayatta birçok başka meşguliyetlerimin olduğunu, onlarla ilgilenirsem unutacağımı, zaten evliliği düşünmek için yaşımın çok erken olduğunu vs söylüyorlar.
Ben bu cevapları hatmettim, ama şu konuda empati yapılmıyor bana karşı: Ben şu an Türkiye’deki akla gelen ilk iyi üniversitelerden birinde okuyorum. Yani meşguliyet dediğimiz durum benim için olağan, tam olarak kendimi veremesem de akademik olarak çabalayan, başarılı bir altyapısı olan biriyimdir.
Ayrıca gün içinde ne kadar meşguliyet içinde olursam olayım benim o gece gideceğim yer yatağım oluyor. Ve 13-14 yaşlarımdan beri o yatak kavramı ve o yalnızlık hissiyatı benim kafamda eşitlenmiş durumda. Yani ne kadar gün içimi dolu dolu geçirirsem geçireyim, her gece ben yatağa girdiğimde bunu kesin olarak yaşıyorum, bu duygu durumumdan kaçışım söz konusu değil. Ki ister istemez gün içine de bir hayli sıçrıyor bu durum. Odaklanmamı zorlaştıracak derecede.
Biraz açıkça yazacağım: Çok utanarak söylüyorum ki, libidom da çok yüksektir, hemen yükselebiliyorum hatta cinsel içerikli videolar izlediğim dönemler oldu ve yine yakın zamanlarda kendime dokunduğum bir sırada orgazmı keşfettim yanlışlıkla. Yanlışlıkla diyorum çünkü amacım bu değildi, hep çekinirdim kendime daha fazla dokunmaya. Ama o sırada kendime iyi hissettire hissettire orgazma kadar geldim. O sıra farkında değildim ama kahkaha attım, dedim ki orgazm oldum sanırım… Sonra Rabbim dedim, bir insan vücuduna böyle bir hissiyat mekanizması koymuşsun, şükürler olsun muhteşem bir şey… Fakat öyle üzüldüm ki, yaşadığım klitoris orgazmı olsa da keşke bunu evlendiğim insanla ilk olarak tatsaydım dedim. Bir de bu hissiyatı tekrar ve tekrar yaşamak istedim, aralıklarla mastürbasyon yapmaya başladım. Geçenlerde bunu kestim, çünkü nefsime bahane olarak hep helal bir dairede, kocam olmadığı için kendimi bu şekilde tatmin etmek tek yolum diyordum. Kendimi yatağa girdiğimde zor tutuyorum maalesef, çünkü o yalnızlık hissiyatını unutturan, beni kısacık bir an bile olsa cinsel bir hazza kavuşturup rahatlatan, uykuya daldıran bir çareydi. Ben kolay uyuyabilen biri değilim, ancak ve ancak gerçekten yorgun olursam 10-15 dkda dalma olabilir. Onun dışında her gün 30+ dakika uyumaya çalışırım. Buna yalnızlığı tattığım süre de diyebilirsiniz.
Şu vakte kadar elimde olmayan sebeplerden dolayı her Allah’ın günü, gün içinde en az yarım saat olmak üzere bu konu hakkında beynim yoruluyor. Düşünün, kaç yıldır günlük yarım saatinizi ayırdığınız bir şey olsa kim bilir ne raddeye gelirdiniz.
Bakınız, şunu unut deyince, ya da iç sesinize kes sesini dediğiniz zaman da susturamazsınız onları. Yani bu yüzden elimde değil diyorum. “Belki sorun bulunduğun yataktır, değiştirirsen hislerin de değişebilir. ” diye belirtecek olursanız da cevap hayır, sorun yatak kavramında. Yani herhangi bir yatma alanı beni bu sıcaklığı aramaya götürüyor.
Daha arkaplanda çok fazla konu var.. Biraz psikolojik olarak deli duruyorum değil mi? Her neyse, işte bu yüzden evliliği hayatımın çok önemli bir alanına koyuyorum. Sanki bir ilaç, bir şifa kaynağı olacakmış gibi..
Benim nihai sorum ise: evlenmeden bunun çaresini bulabilir miyim?
Biliyorum ki bir insanı, bir erkeği direkt ilaç olarak görmek acayip tehlikeli olsa gerek. Bazen de deniliyor ki, kendinize dönün bakın, evliliği her şeyi çözecekmiş gibi bir yanılsamaya sokmayın.. Fakat ben nasıl kurtulacağım bundan? Allah’ım bir erkeği vesile kılamaz mı yani?
Her gece yanım boş uyuma, yalnızlık duygularını ezberledim. Artık beynim, bilincim, vücudum ve kalbim bu ezberi tekrarlayıp duruyor, istisnasız her gece. Evlilik yoksa, benim somut olarak nasıl bir şifam olabilir ablalarım soruyorum size? Psikiyatriye öfke problemimden dolayı gitmiştim, hatta düşük dozda da olsa bi 6 ay ilaç kullanımım oldu. Çözümlendirdiğim için bıraktım, fakat antidepresan gerçekten şeker falan değildir, sevmediğim için ne kadar hızlı bıraksam o kadar iyiydi, buna zorunda kalmadıkça Allah kimseyi düşürmesin. Zaten bu tarz bir soruna da ilaç ne yapabilir ki?
Psikoloğa gitmedim, ama gitsem ne olur ki diyorum.. O derin, yoğun arzuyu konuşarak nasıl aşabilirim? Yatağa yattığımda nasıl dur diyebilirim ki kendime? Bunların aktarımını da en yakın arkadaşlarıma yaptım, yani olay içini dökmekte de değil…
Allah’ıma çok dua ediyorum, doğru olan insanı, hayırlı olan insanı karşıma çıkarması için. Üniversitede de nasip olursa evlenirim diyordum hep, okurken evlenmek ya da erken evlenmek beni korkutan olgular değil. Arkadaşlarımla eve çıktığım için yemek yapmayı da pratikleştiriyorum, ev sorumluluklarımı yerine getirmeye çalışıyorum. Dediğim gibi hiç “evlenmeyeceğim” düsturuna sahip olmadığım için beynim kendini hep ikna ediyor ve pasif olarak buna hazırlıyordu.
Çokça toplu taşıma araçlarına biniyorum, üniversite ortamı deseniz malum. Hiçbir erkekten etkilenmemek için kafamı kaldırmıyorum bile artık. Bir erkeğin kısacık da olsa gözlerine bakmak o kadar içimi yakıyor ki inanın mantığım kuvvetli bir insan olmasam kendi kendimi kaptırıp duygusal acı çektireceğim çok vaktim olurdu.
Şu anda mecburen devamlı grup içerisinde bulunduğum bir ortam var ve gruptaki bir erkeğin davasını kovalayışına, duruşuna ve olgunluğuna o kadar hayranım ki… Etrafımda da Maşallah çok güzel kızlar var, bana gelene kadar ohoo diyorum. Psikolojik olarak bir de buradan yıpranıyorum.. İnsan kendini kabul etmeli: güzel değilim, eli yüzü düzgünüm sadece. Yani beğenilme sıralarında geride olurum. Erkekler de güzele bakan varlıklar, ne yapalım.. Kız olunca teklif de edemiyorsun erkek gibi, beklemen gerekiyor. Ben güzel olsam belki yol kısmını döşerdim de neyime güveneyim.
Bunları kendimi aşağılamak için değil, kendimi kabul ettiğim için söylüyorum. Yani ben Türkiye ortalaması kızlardan aklen, mantıken daha ilerideyim, akademik başarı olarak da yani. Ama güzellik pek yok işte. Zaten erkeklerde genelde güzelliği az çok ikinci plana atma tutumu +30 yaşlardan başlıyor. Ondan öncesinde tanışmalar hep fiziksel güzellikten başlıyor gibi geliyor bana.. Yani ben geç vakte kalan adaylardayım gibi..
Günümüzde evlenme yaşları bayağı gecikti. Bir de benim çevremde, akrabalarımda falan öyle kız arayan da yok yani. Muhtemelen beni de yaşı küçük olarak görürler şu hâlimle de. Yani ablalarım ben ne yapacağım bilmiyorum. Dualara çok ihtiyacım var sanırım, hayırlı bir kısmet için. Bir de insan neyi çok istiyorsa onunla imtihan edilirmiş. Bu yüzden de çok geriliyorum, çünkü evlilik isteğim sönmüyor bir türlü…
Lütfen benim için dua edin. Ahlakı yerinde, uyumlu, doğru ve hayırlı insanı bulmam için… Bana nasihatleriniz, yorumlarınız, çözümleriniz varsa da dinlemekten çok memnun olurum. Buraya kadar okuyan varsa çok teşekkür ederim, sağlıcakla kalın.
Evlenmek istememek gibi istemekte gayet normal bir şey niye kendinize bu kadar yüklendiniz anlamadım. Arkadaş ortamında konusu açıldığında doğru kişiyi bulursam evlenebilirim diyin. Ailenizde ablanız falan varsa onlara söyleyin. Umarım doğru insanla doğru zamanda karşılaşırsınız.Üst Edit: Cinsellik için evlenmek istediğim sonucu çıkmış yazımda sadece buna odaklandığım için. Hayır, cinsellik beni evliliğe iten dürtü sadece. Yani cinsellik = evlilik diye bir mantık oluşturmadım kafamda. Zaten dürtüyle yola çıkan bir insanın dürtü duyduğu durum hakkında fikir sahibi olmadan bunu ciddiye almaması gerekir. Bir yorumumda verdiğim örneği vereceğim. Çocukken olmak istediğiniz meslekler hakkında arkaplanını düşünmeden bir istekle bunu dillendirirsiniz. "Ben öğretmen, doktor, pilot vs. olmak istiyorum!" şeklinde. Siz büyüdükçe bu isteğinizin içini doldurur, mesleklerin zorlukları ve size yük olacak taraflarını öğrenirsiniz, yolun sonunda da hangi arzuyla yola çıkmış olursanız olun mesleğinizi güçlüklere göğüs gererek idame ettirmek durumundasınızdır. Artık çocukken sizi buna ittiren dürtünün ötesine geçmişsinizdir. Yani benim durumum da tam olarak bu. İlk başta duyduğum cinsel ihtiyaçlar beni erkeğe götürse de erkekle kuracağım ilişki içerisindeki sorumluluklar hakkında cahil değilim. Evlilik ciddi bir müessesedir, bunun farkındalığıyla bir insanla hayatımı birleştirmek isterim zaten. Rica ediyorum, benim evliliği sevişmek zannettiğim düşünülmesin.
Selamın aleyküm değerli ablalarım ve büyüklerim,
Öncelikle yazacağım şey birçok konuya değindiğim bu nedenle biraz uzun olacak olan fakat genel olarak evlilikle ilgili düşüncelerime dalan bir sorun olacak… Hatta bir nevi içimi dökme daha çok. Bir de, psikolojik olarak nasıl bir çare sunulabileceğine dair bir fikriniz varsa çok ihtiyacım var, lütfen paylaşın.
Ben 20 yaşımda oldukça genç bir kızım, fakat konu şu ki çok derin bir evlilik isteğim var. Bana oldukça küçük olduğumu söyleyeceksinizdir, biliyorum çok haklısınız. Zaten hayatımda biri de yok hani, kararı verip vermeme aşamasında falan değilim. Sorunum benim bunu nasıl yenebileceğim, ya da bununla nasıl yaşayacağım…
Ben küçüklüğümden beri asla ve kat’a evlenmeyeceğim vs. yorumlarında bulunmadım, yani o ergenliğin verdiği bir isyan yoktu bende evliliğe karşı.
Ayrıca maalesef bizim nesil cinselliğe erken yaşlarda şahit oluyor, benim çok açık seçik videolara şahit olmam ilköğretime kadar dayanır diyeyim size. Bunu niye anlattım, biyolojik olarak tetiklediğini düşündüğümdendir belki. Çünkü ergenliğimden beri her yatağıma girdiğimde, istisnasız her gece olmak üzere, yanımda biri olsun istedim. Birine sarılma ihtiyacı duydum. Bu biri dediğim de tabii ki bir erkek.. Hep bir iki yastık fazlasıyla uyurum ben, sarılmak isterim çünkü. Hayal ederim zihnimde, canlandırırım. Kendimi daha çok farkına vardığım 17’li 18’li yaşlara doğru eskiden duyduğum sarılma ihtiyacı bir de yavaş yavaş cinsel istekte buldu kendini. Doğal olarak hormonların fırladığı dönemler, anlıyorum. Ama her akşam yatağa girdiğimde bu erkek sıcaklığını istemek ve buna dair canlandırmalar yapmak beni gerçekten çok yoruyor. Şu an 20 yaşımda, hâlâ, her yatışımda biri diyorum sarılsa keşke, öpüp koklasa… O kadar ihtiyacım var ki..
Ben dindar, başörtülü bir kızım ve şu vakte kadar flörtüm olmadı hiç, lisem kız lisesiydi ve şimdi üniversitede de biri olmadı tabii ki. Hem ortalama güzellikte bir kızım, içe kapanık biriyim bu yüzden ortamlara girmek de benlik değil, kendi küçük çevremde takılmayı seviyorum. Dolayısıyla dışımdan beğenilmeyince içimi de merak edip gelen olmadı hiç. Zaten evlilik dışı bir ilişkiye de asla razı olmam Allah doğru yoldan ayırmasın.
Ben kendimi bu konuda birine açmak istediğimde bana hayatta birçok başka meşguliyetlerimin olduğunu, onlarla ilgilenirsem unutacağımı, zaten evliliği düşünmek için yaşımın çok erken olduğunu vs söylüyorlar.
Ben bu cevapları hatmettim, ama şu konuda empati yapılmıyor bana karşı: Ben şu an Türkiye’deki akla gelen ilk iyi üniversitelerden birinde okuyorum. Yani meşguliyet dediğimiz durum benim için olağan, tam olarak kendimi veremesem de akademik olarak çabalayan, başarılı bir altyapısı olan biriyimdir.
Ayrıca gün içinde ne kadar meşguliyet içinde olursam olayım benim o gece gideceğim yer yatağım oluyor. Ve 13-14 yaşlarımdan beri o yatak kavramı ve o yalnızlık hissiyatı benim kafamda eşitlenmiş durumda. Yani ne kadar gün içimi dolu dolu geçirirsem geçireyim, her gece ben yatağa girdiğimde bunu kesin olarak yaşıyorum, bu duygu durumumdan kaçışım söz konusu değil. Ki ister istemez gün içine de bir hayli sıçrıyor bu durum. Odaklanmamı zorlaştıracak derecede.
Biraz açıkça yazacağım: Çok utanarak söylüyorum ki, libidom da çok yüksektir, hemen yükselebiliyorum hatta cinsel içerikli videolar izlediğim dönemler oldu ve yine yakın zamanlarda kendime dokunduğum bir sırada orgazmı keşfettim yanlışlıkla. Yanlışlıkla diyorum çünkü amacım bu değildi, hep çekinirdim kendime daha fazla dokunmaya. Ama o sırada kendime iyi hissettire hissettire orgazma kadar geldim. O sıra farkında değildim ama kahkaha attım, dedim ki orgazm oldum sanırım… Sonra Rabbim dedim, bir insan vücuduna böyle bir hissiyat mekanizması koymuşsun, şükürler olsun muhteşem bir şey… Fakat öyle üzüldüm ki, yaşadığım klitoris orgazmı olsa da keşke bunu evlendiğim insanla ilk olarak tatsaydım dedim. Bir de bu hissiyatı tekrar ve tekrar yaşamak istedim, aralıklarla mastürbasyon yapmaya başladım. Geçenlerde bunu kestim, çünkü nefsime bahane olarak hep helal bir dairede, kocam olmadığı için kendimi bu şekilde tatmin etmek tek yolum diyordum. Kendimi yatağa girdiğimde zor tutuyorum maalesef, çünkü o yalnızlık hissiyatını unutturan, beni kısacık bir an bile olsa cinsel bir hazza kavuşturup rahatlatan, uykuya daldıran bir çareydi. Ben kolay uyuyabilen biri değilim, ancak ve ancak gerçekten yorgun olursam 10-15 dkda dalma olabilir. Onun dışında her gün 30+ dakika uyumaya çalışırım. Buna yalnızlığı tattığım süre de diyebilirsiniz.
Şu vakte kadar elimde olmayan sebeplerden dolayı her Allah’ın günü, gün içinde en az yarım saat olmak üzere bu konu hakkında beynim yoruluyor. Düşünün, kaç yıldır günlük yarım saatinizi ayırdığınız bir şey olsa kim bilir ne raddeye gelirdiniz.
Bakınız, şunu unut deyince, ya da iç sesinize kes sesini dediğiniz zaman da susturamazsınız onları. Yani bu yüzden elimde değil diyorum. “Belki sorun bulunduğun yataktır, değiştirirsen hislerin de değişebilir. ” diye belirtecek olursanız da cevap hayır, sorun yatak kavramında. Yani herhangi bir yatma alanı beni bu sıcaklığı aramaya götürüyor.
Daha arkaplanda çok fazla konu var.. Biraz psikolojik olarak deli duruyorum değil mi? Her neyse, işte bu yüzden evliliği hayatımın çok önemli bir alanına koyuyorum. Sanki bir ilaç, bir şifa kaynağı olacakmış gibi..
Benim nihai sorum ise: evlenmeden bunun çaresini bulabilir miyim?
Biliyorum ki bir insanı, bir erkeği direkt ilaç olarak görmek acayip tehlikeli olsa gerek. Bazen de deniliyor ki, kendinize dönün bakın, evliliği her şeyi çözecekmiş gibi bir yanılsamaya sokmayın.. Fakat ben nasıl kurtulacağım bundan? Allah’ım bir erkeği vesile kılamaz mı yani?
Her gece yanım boş uyuma, yalnızlık duygularını ezberledim. Artık beynim, bilincim, vücudum ve kalbim bu ezberi tekrarlayıp duruyor, istisnasız her gece. Evlilik yoksa, benim somut olarak nasıl bir şifam olabilir ablalarım soruyorum size? Psikiyatriye öfke problemimden dolayı gitmiştim, hatta düşük dozda da olsa bi 6 ay ilaç kullanımım oldu. Çözümlendirdiğim için bıraktım, fakat antidepresan gerçekten şeker falan değildir, sevmediğim için ne kadar hızlı bıraksam o kadar iyiydi, buna zorunda kalmadıkça Allah kimseyi düşürmesin. Zaten bu tarz bir soruna da ilaç ne yapabilir ki?
Psikoloğa gitmedim, ama gitsem ne olur ki diyorum.. O derin, yoğun arzuyu konuşarak nasıl aşabilirim? Yatağa yattığımda nasıl dur diyebilirim ki kendime? Bunların aktarımını da en yakın arkadaşlarıma yaptım, yani olay içini dökmekte de değil…
Allah’ıma çok dua ediyorum, doğru olan insanı, hayırlı olan insanı karşıma çıkarması için. Üniversitede de nasip olursa evlenirim diyordum hep, okurken evlenmek ya da erken evlenmek beni korkutan olgular değil. Arkadaşlarımla eve çıktığım için yemek yapmayı da pratikleştiriyorum, ev sorumluluklarımı yerine getirmeye çalışıyorum. Dediğim gibi hiç “evlenmeyeceğim” düsturuna sahip olmadığım için beynim kendini hep ikna ediyor ve pasif olarak buna hazırlıyordu.
Çokça toplu taşıma araçlarına biniyorum, üniversite ortamı deseniz malum. Hiçbir erkekten etkilenmemek için kafamı kaldırmıyorum bile artık. Bir erkeğin kısacık da olsa gözlerine bakmak o kadar içimi yakıyor ki inanın mantığım kuvvetli bir insan olmasam kendi kendimi kaptırıp duygusal acı çektireceğim çok vaktim olurdu.
Şu anda mecburen devamlı grup içerisinde bulunduğum bir ortam var ve gruptaki bir erkeğin davasını kovalayışına, duruşuna ve olgunluğuna o kadar hayranım ki… Etrafımda da Maşallah çok güzel kızlar var, bana gelene kadar ohoo diyorum. Psikolojik olarak bir de buradan yıpranıyorum.. İnsan kendini kabul etmeli: güzel değilim, eli yüzü düzgünüm sadece. Yani beğenilme sıralarında geride olurum. Erkekler de güzele bakan varlıklar, ne yapalım.. Kız olunca teklif de edemiyorsun erkek gibi, beklemen gerekiyor. Ben güzel olsam belki yol kısmını döşerdim de neyime güveneyim.
Bunları kendimi aşağılamak için değil, kendimi kabul ettiğim için söylüyorum. Yani ben Türkiye ortalaması kızlardan aklen, mantıken daha ilerideyim, akademik başarı olarak da yani. Ama güzellik pek yok işte. Zaten erkeklerde genelde güzelliği az çok ikinci plana atma tutumu +30 yaşlardan başlıyor. Ondan öncesinde tanışmalar hep fiziksel güzellikten başlıyor gibi geliyor bana.. Yani ben geç vakte kalan adaylardayım gibi..
Günümüzde evlenme yaşları bayağı gecikti. Bir de benim çevremde, akrabalarımda falan öyle kız arayan da yok yani. Muhtemelen beni de yaşı küçük olarak görürler şu hâlimle de. Yani ablalarım ben ne yapacağım bilmiyorum. Dualara çok ihtiyacım var sanırım, hayırlı bir kısmet için. Bir de insan neyi çok istiyorsa onunla imtihan edilirmiş. Bu yüzden de çok geriliyorum, çünkü evlilik isteğim sönmüyor bir türlü…
Lütfen benim için dua edin. Ahlakı yerinde, uyumlu, doğru ve hayırlı insanı bulmam için… Bana nasihatleriniz, yorumlarınız, çözümleriniz varsa da dinlemekten çok memnun olurum. Buraya kadar okuyan varsa çok teşekkür ederim, sağlıcakla kalın.
Ablacım kimse bişey dememiş ki sana. En ufak lafa da gelemeyeceksen evlenme zaten, on bin katını kocadan kayın aileden duyacaksın, evlilik çiçek böcekten ibaret değil, çok narinsin bak üzerler seni.Galiba anonim bile olsa insan anlatabileceği ve anlatmaması gereken durumlar vardır.
İleride çocuklarınızın benim gibi derdi olmaz başka derdi olur, onları da hafife almazsınız umarım. Ben ciddi gördüğüm bir konuda kelimeler sarfettim, ama insanı insan olarak değerli görmeyen, küçüğüm diye tepeme bindiğiniz, anlamsız ve ayıplayan cevaplara boğduğunuz bir hâle büründü burası. Bir empati bu kadar kurulamazdı, İnşallah bu duyguyu çocuklarınızla çok daha yoğun yaşayıp onların dertlerine derman olabilirsiniz diyelim, cevap yazılmasına hacet yok bundan sonra.
Ne olursa olsun güzel yaklaşabilen güzel insanlara çok teşekkür ederim. İyi ki varsınız.
Galiba anonim bile olsa insan anlatabileceği ve anlatmaması gereken durumlar vardır.
İleride çocuklarınızın benim gibi derdi olmaz başka derdi olur, onları da hafife almazsınız umarım. Ben ciddi gördüğüm bir konuda kelimeler sarfettim, ama insanı insan olarak değerli görmeyen, küçüğüm diye tepeme bindiğiniz, anlamsız ve ayıplayan cevaplara boğduğunuz bir hâle büründü burası. Bir empati bu kadar kurulamazdı, İnşallah bu duyguyu çocuklarınızla çok daha yoğun yaşayıp onların dertlerine derman olabilirsiniz diyelim, cevap yazılmasına hacet yok bundan sonra.
Ne olursa olsun güzel yaklaşabilen güzel insanlara çok teşekkür ederim. İyi ki varsınız.
Yok, pek alınmadım. Çoğu insanın 20 yaşındaki hâliyle benim bulunduğum durum oldukça farklı. Ve genel hâliyle empati kurabilen yok. Kimse gelip benimle aynı şeyleri yaşayamaz, ben de onlarla tabii. Fakat empati karşındakinin yerine koymaktır kendini, bu sanırım kuşak farkı veya değil bir şekilde gösterilmedi burada. Yani bizim teknolojik olarak maruz kaldıklarımızla önceki kuşakların çok farklı, hele bir de benim dini hassasiyetlerim de göz önünde bulundurulduğunda.Ablacım kimse bişey dememiş ki sana. En ufak lafa da gelemeyeceksen evlenme zaten, on bin katını kocadan kayın aileden duyacaksın, evlilik çiçek böcekten ibaret değil, çok narinsin bak üzerler seni.
İçeriği başkalarının cevaplarındaki alıntılardan da okuyabilirler, sadece konu başlığına girip bazılarının boş verip gidebileceğini düşündüm. Çünkü genel hâliyle bakılırsa sanırım çok farklı bir yorum almayacağım. Konu da kilitlenmediğine göre böyle giriverdim olaya.yorumlarda yerden yere vurulduğunuzu sandım içeriğin değişmesinden.
halbuki kimse birşey dememiş neden bu kadar dışa kapalısınız? utandığınız için içeriği değiştirdiğinizden eminim.
benim tavsiyem psikolojik destek almanız yönünde olacak zira 13/14 yaşlarından itibaren yanımda bir erkek olsun sarılayım uyuyayım kafası bana sağlıklı gelmedi. hayatınızda birşeyler eksik ailenizle ilişkileriniz nasıl? o yatağa yattığınızda kendinize gerçeklik dışı bir hayat kurmaya sizi iten nedeni bulmalısınız.
iyi bir ünideyim demişsiniz malesef bu çok çalışmayı gerektiren bir sonuç ve benim gözlemlediğim geneli için olmasa da çoğunluğu için bu gençlerin sosyal yönlerinin zayıf olduğu. kendinizi ders çalışarakta kapatıyor olabilirsiniz yada sonuç budur bilemem ama destek almanız lazım kesinlikle.
Valla evlendiginiz insanla da ten uyumu vs olmazsa ne yapacaksiniz? Ya da her erkek sizin cinsel anlamda tatmin olmanizla maalesef ilgilenmiyor. Onsevismeden haberi olmayan erkek cokGaliba anonim bile olsa insan anlatabileceği ve anlatmaması gereken durumlar vardır.
İleride çocuklarınızın benim gibi derdi olmaz başka derdi olur, onları da hafife almazsınız umarım. Ben ciddi gördüğüm bir konuda kelimeler sarfettim, ama insanı insan olarak değerli görmeyen, küçüğüm diye tepeme bindiğiniz, anlamsız ve ayıplayan cevaplara boğduğunuz bir hâle büründü burası. Bir empati bu kadar kurulamazdı, İnşallah bu duyguyu çocuklarınızla çok daha yoğun yaşayıp onların dertlerine derman olabilirsiniz diyelim, cevap yazılmasına hacet yok bundan sonra.
Ne olursa olsun güzel yaklaşabilen güzel insanlara çok teşekkür ederim. İyi ki varsınız.
Siz beni yanlış anlamışsınız. Görmediğiniz, fark etmediğiniz bazı noktaları belirtmek istedim. Bu kadar saldırgan olmayın. Ben 47 yaşındayım, hem sizin yaşlarınızda oldum hem de 15,5 yaşında kızım var. Tecrübe tecrübe diyorsunuz, yazınca da kızıyorsunuz. İlaç ne işe yarayacak, psikoloğa anlatınca ne olacak, arkadaşlarıma naklediyorum zaten yazan sizsiniz. Kendiniz karar verin karşı mısınız değil misiniz diye. Bilimden uzak olmayan birisi insan vücudunda ne olup ne bittiğini bilir. Cinselliğe hazır ve istekliyim mesajı veriyor vücudunuz, gayet bilimsel bir şey bu. Ama düşünceniz inancınız bunun günah olduğu şeklinde.Beni farklı bir kategoriye koymuşsunuz. Sanki bilimin varlığını reddediyor, inanmıyor gibi.
Psikiyatriye gitme ihtiyacını hissedip buna kendi 17-18 yaşında başvurmuş bir insanım. Zaten çocukluğum normal geçseydi o vakte kadar öfkem beni bitirmiş olmazdı. Belli şeylerden az veya fazla doz almışım. Bunun bilincinde biriyim.
Çözmek istediğim şeyler var, ve her şeyi sadece psikolog çözemez sayın hanım efendi. Zaten ilaçlara zorunda kalmadıkça başvurmak istemeyen biriyim, öfke problemimi çözebilseydim, vücudumun bazı tepkilerini bilmeseydim direkt psikoloğa başvururdum psikiyatriden önce. Nöroloji doktoru vücudumdaki uyuşmaların stres üzere olduğunu söyleyip yönlendirmişti beni. Yani düşündüğünüz gibi kimseyi aşağılar bir yanım yok. Üstelik psikanalizdi gittiğim doktor, özellikle konuşmaya da başvurmak istedim.
Ben biraz tecrübe konuşsun, bilmediğim bakamadığım pencereden biri baksın da yardımcı olsun diye yazdım bunları. Bu kadar yargılanacağımı asla düşünmedim. Yaşadıklarımı, hissettiklerimi bu derece hor gören insanlarla karşılaşmadım. Saygılı bir dilden kendimi ifade etmeye çalıştım, ben dindar bir insan olmama rağmen gittiğim üniversite ortamında tamamen zıt insanlar olmasına rağmen kimseyi yargılama hakkı vermemişken kendime, birilerinin benim yaşadıklarıma üstten bakması düşünün ki hiç hoş değil. Herkesin kendi yaşanmışlıkları, değerleri, çevresi çok farklıdır ve ona göre değerlendirilmelidir.
Ben işlediğim bir suçtan mı bahsetmişim anlamıyorum, ne bu celal?
Yani okurken bana dolmuş bir öfkeyle okumuşsunuz gibi hissettim. İlacı reddeder bir tarafım yok, öfke problemim çocukluğuma kadar dayanan öfkesiz bir hayatın ne demek olduğunu bilmeyen bana sükûnet nedir onu gösterdi hayatta. İlaçsız yapamazdım gibi hissediyorum, çünkü sinirin vücudumda yarattığı birçok etki vardı.
Psikanaliz olarak benimle konuşmasıyla bunu yenememiştim.
Bahsettiğimiz konuda da psikolog elbette yol gösterir, sadece bu konuya değil başka konular için de seans almak istiyorum. Şu an maddiyat olarak babamı zorlamak istemiyorum, erteliyorum bu yüzden. Bu insanlar uzman, yani hipnoz tedavisi bile yapılabilir. Çünkü günlük hayatımda bazı maddelerle bazı hislerin eşlenme durumunu konuşmayla çözmek oldukça zordur. Bunun araştırmalarını ben de yapıyorum, merak etmeyin. Kariyerim de yok ayrıca, nerede demişim? :)
Ben erkeklerden korktuğumu ve karma yapıdan uzaklaşmak istediğimi falan mı belirtmişim anlamadım? Hatta bazı insanların özellikle karma okula gitmesi gerektiğini savunan biriyim.
Bahsettiğimiz videolar ise youtube'dan veya benzer dailymotion gibi platformlardan, çocukken +18 filtresi yoktu ve yüklenebiliyordu. Düşündüğünüz gibi ulaşım zor değildi. Zaten benim evime bilgisayar gibi teknolojik aletler erken girdi.
İlkokullarda düşündüğünüz muhabbetler oldukça erken dönebiliyor. Çok da masumiyet kaynayan bir yer değil maalesef. 3-4. sınıftan bahsediyorum, her şeyi algılayamadığınız bir dönemde sadece kavram üzerinden bile bilgi sahibi olabiliyorsunuz. Ben porno içeriği izlemiş olduğumu büyüyünce aklım yattığı zaman farkına vardım, o an değil.
Din konusuna girmek sizi banlanmaya götürecekse oldukça farklı bir segmentteyiz anlaşılan. Ya da bilmiyorum kurallar gereği konuya değinmek bile ban sebebidir...
Sizin hayattaki yaşanmışlıklarınızı dinleseydim ne kadar bana aykırı olsalar da anlamaya çalışırdım, çok farklı önyargılarla okumuşsunuz ve yanlış anlamış olduğunuz taraflar var maalesef. Sağlıklı bir genç kızlık geçirdiğinizi düşünmüyorum lafını sırf dini hassasiyetlerimle kendime belli çizgiler çizdiğim için söylemişseniz acayip üzücü bir durum.
Bu çizgilerin ne denli koruduğunu ve koruyabileceğini bizzat yaşayan bir insan olarak verdiğim kararları dogma değil aklımla seçmiş olmamdan dolayı bu konuya girmek anlamsız olur.
Her neyse, kimsenin kökten bir çözüm sunmasını beklemedim. Sadece çözüme götüren yollar hakkında bilgi edinebilirim dedim, görmediğimi gören ablalar olabilir dedim. Sağ olsun bazıları çok tatlı yaklaştı. Ama anladım ki Z kuşağı ne derece farklı davransa da en azından insan yargılamıyorlar. Ve kendi derinliğine inmemiş ya da inme fırsatı bulamamış insanların yüzeysel cevaplandırmalarına maruz bırakmıyorlar.
Akıl yaşta değil baştadır, ama tecrübe de bir başkadır dedim. Tecrübe de başka değerlerle desteklenmeyince sanırım anlamsız kalıyor...
Peki. Vaktinizi ayırdığınız için çok teşekkür ederim.Siz beni yanlış anlamışsınız. Görmediğiniz, fark etmediğiniz bazı noktaları belirtmek istedim. Bu kadar saldırgan olmayın. Ben 47 yaşındayım, hem sizin yaşlarınızda oldum hem de 15,5 yaşında kızım var. Tecrübe tecrübe diyorsunuz, yazınca da kızıyorsunuz. İlaç ne işe yarayacak, psikoloğa anlatınca ne olacak, arkadaşlarıma naklediyorum zaten yazan sizsiniz. Kendiniz karar verin karşı mısınız değil misiniz diye. Bilimden uzak olmayan birisi insan vücudunda ne olup ne bittiğini bilir. Cinselliğe hazır ve istekliyim mesajı veriyor vücudunuz, gayet bilimsel bir şey bu. Ama düşünceniz inancınız bunun günah olduğu şeklinde.
20 yaşında daha ergenlikten çıkmış sayılmazsınız. Belli ki çocukluktan gelen sorunlarınız problemleriniz var. Kiminde saldırganlık kiminde içe kapanıklık kiminde de sizin durumunuz olabiliyor. Cinsellik diyene kızıyorsunuz ama sizin bu dürtülerinizin bir sebebi var. İnsan doğası bu, bu yaşlarda vücut hormonlar tarafından yönetiliyor. Cinsellikte ten uyumu diye bir şey var. Sevgiliyken uyuşmazsa ayrılırsın ama evlilik öyle değil. Cinsellik yaşayabilmek için evlenmenin sonu daima hüsran.
İnancıma yaşantıma ters, evlilik öncesi asla diyorsunuz. Sizin gibi düşünenler de var gayet saygı duyulası ama çoğunluk dürtülerini bastırıyor, sizin gibi bazıları da bastıramıyor işte.
Kendinizi bu kadar olmuş görmüş geçirmiş saymayın. Daha hayatın en başındasınız. Benim düşüncem size ters gelebilir ama aynı şeyi söyleyeceğim. Vücudunuz ve beyniniz mantığınız savaşıyor. Erkek arkadaş fikrine kapalısınız. (Bence değilsiniz toplum çevre baskısı var)
Burada sayfalarca yazı döşemeniz bile rahatsızlık belirtisi. Biz çözemeyiz derdinizi çünkü size uymuyor. Ben bekar yetişkinlerin flörtü sevgilisi olmasını sağlıklı ve normal buluyorum. Üniversitede erkek arkadaşım flörtüm oldu, kızlarım da yetişkin olup üniversitede veya mesleki ortamlarında flört edebilecekler. Toplum çevre aile baskısının ne olduğunu biliyorum ve kendi çocuklarımı bunlara maruz kalmayacak şekilde yetiştiriyorum.