Hanımlar. Yargılayarak olayı polemiğe çevirmek kesinlikle çözüm olmayacak. Bunun hepimizin farkında olması çok çok güzel. Herkes istediği yorumu yapmakta özgür farkındayım. Fakat Yargı içeren yorumları göz ardı etmek durumunda kalacağım. Konumun asıl amacı olan 'yardım alma' nın gerçekleşebilmesi için.
Konuyu çok soğukkanlılıkla yazacak oluşum duygulardan soyut bir insana geldiğimden zannedilmesin asla. Bilakis duygularımı zaptetmek için kendimi zor tutuyor olacağım. Ama makul bir karara varabilmek için duyguları zapt altına almak daha sağlıklı diye düşünüyorum. Ve belki burada sizlerle fikir alışverişi yaparken o sahte güçlü kadın profilinin ardında hüngür hüngür ağlıyor olacağım.
Konu şu ki
Yanlış bir karar olan evlilik. Bu evlilikten meydana gelen müşterek bir çocuk. Ve en çok ta çocuğun psikoloji bozulması ile çocuk 2.5 yaşındayken gerçekleşen bir boşanma. Psikolojisi alt üst bir anne. Babanın anlaşmalı boşanma için şart sürmüş olması ve bir iki sebepten daha ötürü (detay vermek acı olacak o yüzden yapamacağım) benim velayeti babaya bırakma şeklinde yaptığın büyük hata. Ve babanın müşterek evi bırakarak çocuğu da alarak memleketine gitmesi.
Aradan geçti 1.5 yıl. Kızım 4 yaşını bitirdi. Anaokuluna başladı. Aramızda 16 saat mesafe var. 1 ay en geç 2 ay içerisinde o 16 saat mesafeyi giderek hep kızımı gördüm. Ondan uzak kalmadım. Birkaç sefer de 1 er aylık sürelerle yanıma aldım. Vayy fedakar anne 16 saat yol gitmiş her ay denmesi için demiyorum bunları. Ki zaten fedakarlıktan bi haber olduğum son derece bariz. Sadece velayeti bırakarak anneliğimden istifa etmedim. Yaptığım hatanın kızımda yaratma ihtimali olan travmaları en aza indirgemek adına çaba sarfettim. En azından kötünün iyisi olabilmek adına. Kızımın terkedilme hissine kapılmaması adına. Onda boşanmanın etkilerini hafifletmek adına. Ve itiraf edeyim bir parça da çığlık çığlığa olan vicdanımın en azından yaşanabilir boyutta olması adına.
Kızım babanın yanında iyi bakılıyor eminim. Baba boşandıktan sonra tanıdığım en iyi babalardan biri haline geldi. Bu net. Sürekli gidip görüyorum zaten. Kızımın hal ve tavırlarını gözlemliyorum. Baba ve ailesi ile de iletişim halindeyim zaten. Kızım aile ortamında yetişiyor. Boşanmış bir aile çocuğu olmasının etkileri ne yazık ki mevcut. En büyük faktör babanın kızımın her istediğini yerine getirmesi. Şımarık yetişiyor diyebilirim. Fakat psikolojisi bozuk bir çocuk denemez kesinlikle. Ki bu konuda öğretmeni de aynı fikirde.
Kızım beni özlüyor evet. Ama benimle kaldığı zamanlar da 1 ya da maksimum 2 hafta içinde de babayı özlüyor. Burada hırçınlaşıyor. Ve ne yazık ki bazen olmayacak isteklerini yerine getirmediğimde beni babasına gitmekte tehdit edebiliyor. Ve 12 yaşında teyzesi var kızımın. Pek anlaştıkları söylenemez. Kızım benimle kaldığı zamanlar teyze ve yeğen arasında problemler maksimum düzeye ulaşıyor birkaç hafta sonra ve arayı bulmak için ben en çok ta annem müthiş çaba sarfediyoruz. Sarfedilen çaba söz konusu Olamaz elbet. Ama tek çocuk olarak büyümeye alışmış iki çocuğun psikolojisinden bahsediyorum.
Baba kızına inanılmaz düşkün oldu. Kızım da her kız çocuğu gibi babasına düşkün elbette. Kızımla aramdaki diyalogta büyük sorunlar olduğunu söyleyemem.
İki taraf arası manevi tablo bu şekilde. Maddi tabloya gelirsek babanın düzenli bir işi var. Ben ise ücretli öğretmenlik yapıyorum. Aldığım ücret ve yatan sigortam belli. Ailem ise maddi olarak ortanın bir tık üstü diyebiliriz. Yani kendi gelirim tam olmasa da ailem dolayısıyla maddi sıkıntım yok.
Bir çocuğun anneye olan ihtiyacı da yadsınamaz bir gerçek.
Asıl konu ise :
Velayetin el değiştirmesi için bir dava açmak istiyorum. Fakat bu sadece kızımı özlediğim ve onsuz yarım olduğum için bencilce bir istek mi yoksa alınması gereken isabetli bir karar mı kestiremiyorum. Ve çocuğun iyi bakılması, velayetin babada olmasının çocukta ağır psikolojik sorunlar meydana getirmiyor oluşu mevcutken, baba velayeti kesinlikle vermek istemiyorken ve ben de bu kadar özenli bakıma rağmen sırf kızımı alabilmek için eski eşe çocuğa bakmıyor diye iftira atamayacakken, hadi alçaldım ve kızımı alabilmek adına iftira attım diyelim kesinlikle kanıtlayamayacakken bu davayı kazanma olasılığım nedir?
( Bu soru avukat arkadaşlara)
Evet durum bu. Genel hatlarıyla çerçeve bu. Her geçen gün kalbimdeki yük ağırlaşıyor. Öyle zaman oluyor ki kalbimdeki hasret fiziksel bir acıya dönüşüyor. Dayanılmayacak gibi oluyor. Özellikle kızımı gidip gördükten sonra 1 hafta dünya da cehennemi yaşıyorum. Tam kendimi teskin etmişken deli gibi özlüyorum gidip görüyorum. Ve herşey yeniden sarıyor. Böyle de bir paradoks...
Şimdi olay genel hatlarıyla bu iken benim velayeti alma isteğim son derece haklı mı? Kızımın menfaatine uygun mu? Yoksa herkes artık düzenini kurmuşken kurulan düzene bencilce bir çomak sokmak mı?
Ben çıkamadım işin içinden. En doğrusunu kızım için bulmak istiyorum.
Ve tekrar avukatlara sorum
Şu şartlar dahilinde açılan davayı kazanma olasılığım nedir?
Konuyu çok soğukkanlılıkla yazacak oluşum duygulardan soyut bir insana geldiğimden zannedilmesin asla. Bilakis duygularımı zaptetmek için kendimi zor tutuyor olacağım. Ama makul bir karara varabilmek için duyguları zapt altına almak daha sağlıklı diye düşünüyorum. Ve belki burada sizlerle fikir alışverişi yaparken o sahte güçlü kadın profilinin ardında hüngür hüngür ağlıyor olacağım.
Konu şu ki
Yanlış bir karar olan evlilik. Bu evlilikten meydana gelen müşterek bir çocuk. Ve en çok ta çocuğun psikoloji bozulması ile çocuk 2.5 yaşındayken gerçekleşen bir boşanma. Psikolojisi alt üst bir anne. Babanın anlaşmalı boşanma için şart sürmüş olması ve bir iki sebepten daha ötürü (detay vermek acı olacak o yüzden yapamacağım) benim velayeti babaya bırakma şeklinde yaptığın büyük hata. Ve babanın müşterek evi bırakarak çocuğu da alarak memleketine gitmesi.
Aradan geçti 1.5 yıl. Kızım 4 yaşını bitirdi. Anaokuluna başladı. Aramızda 16 saat mesafe var. 1 ay en geç 2 ay içerisinde o 16 saat mesafeyi giderek hep kızımı gördüm. Ondan uzak kalmadım. Birkaç sefer de 1 er aylık sürelerle yanıma aldım. Vayy fedakar anne 16 saat yol gitmiş her ay denmesi için demiyorum bunları. Ki zaten fedakarlıktan bi haber olduğum son derece bariz. Sadece velayeti bırakarak anneliğimden istifa etmedim. Yaptığım hatanın kızımda yaratma ihtimali olan travmaları en aza indirgemek adına çaba sarfettim. En azından kötünün iyisi olabilmek adına. Kızımın terkedilme hissine kapılmaması adına. Onda boşanmanın etkilerini hafifletmek adına. Ve itiraf edeyim bir parça da çığlık çığlığa olan vicdanımın en azından yaşanabilir boyutta olması adına.
Kızım babanın yanında iyi bakılıyor eminim. Baba boşandıktan sonra tanıdığım en iyi babalardan biri haline geldi. Bu net. Sürekli gidip görüyorum zaten. Kızımın hal ve tavırlarını gözlemliyorum. Baba ve ailesi ile de iletişim halindeyim zaten. Kızım aile ortamında yetişiyor. Boşanmış bir aile çocuğu olmasının etkileri ne yazık ki mevcut. En büyük faktör babanın kızımın her istediğini yerine getirmesi. Şımarık yetişiyor diyebilirim. Fakat psikolojisi bozuk bir çocuk denemez kesinlikle. Ki bu konuda öğretmeni de aynı fikirde.
Kızım beni özlüyor evet. Ama benimle kaldığı zamanlar da 1 ya da maksimum 2 hafta içinde de babayı özlüyor. Burada hırçınlaşıyor. Ve ne yazık ki bazen olmayacak isteklerini yerine getirmediğimde beni babasına gitmekte tehdit edebiliyor. Ve 12 yaşında teyzesi var kızımın. Pek anlaştıkları söylenemez. Kızım benimle kaldığı zamanlar teyze ve yeğen arasında problemler maksimum düzeye ulaşıyor birkaç hafta sonra ve arayı bulmak için ben en çok ta annem müthiş çaba sarfediyoruz. Sarfedilen çaba söz konusu Olamaz elbet. Ama tek çocuk olarak büyümeye alışmış iki çocuğun psikolojisinden bahsediyorum.
Baba kızına inanılmaz düşkün oldu. Kızım da her kız çocuğu gibi babasına düşkün elbette. Kızımla aramdaki diyalogta büyük sorunlar olduğunu söyleyemem.
İki taraf arası manevi tablo bu şekilde. Maddi tabloya gelirsek babanın düzenli bir işi var. Ben ise ücretli öğretmenlik yapıyorum. Aldığım ücret ve yatan sigortam belli. Ailem ise maddi olarak ortanın bir tık üstü diyebiliriz. Yani kendi gelirim tam olmasa da ailem dolayısıyla maddi sıkıntım yok.
Bir çocuğun anneye olan ihtiyacı da yadsınamaz bir gerçek.
Asıl konu ise :
Velayetin el değiştirmesi için bir dava açmak istiyorum. Fakat bu sadece kızımı özlediğim ve onsuz yarım olduğum için bencilce bir istek mi yoksa alınması gereken isabetli bir karar mı kestiremiyorum. Ve çocuğun iyi bakılması, velayetin babada olmasının çocukta ağır psikolojik sorunlar meydana getirmiyor oluşu mevcutken, baba velayeti kesinlikle vermek istemiyorken ve ben de bu kadar özenli bakıma rağmen sırf kızımı alabilmek için eski eşe çocuğa bakmıyor diye iftira atamayacakken, hadi alçaldım ve kızımı alabilmek adına iftira attım diyelim kesinlikle kanıtlayamayacakken bu davayı kazanma olasılığım nedir?
( Bu soru avukat arkadaşlara)
Evet durum bu. Genel hatlarıyla çerçeve bu. Her geçen gün kalbimdeki yük ağırlaşıyor. Öyle zaman oluyor ki kalbimdeki hasret fiziksel bir acıya dönüşüyor. Dayanılmayacak gibi oluyor. Özellikle kızımı gidip gördükten sonra 1 hafta dünya da cehennemi yaşıyorum. Tam kendimi teskin etmişken deli gibi özlüyorum gidip görüyorum. Ve herşey yeniden sarıyor. Böyle de bir paradoks...
Şimdi olay genel hatlarıyla bu iken benim velayeti alma isteğim son derece haklı mı? Kızımın menfaatine uygun mu? Yoksa herkes artık düzenini kurmuşken kurulan düzene bencilce bir çomak sokmak mı?
Ben çıkamadım işin içinden. En doğrusunu kızım için bulmak istiyorum.
Ve tekrar avukatlara sorum
Şu şartlar dahilinde açılan davayı kazanma olasılığım nedir?