- 15 Ocak 2018
- 2.670
- 4.840
- Konu Sahibi littlewaterspirit
- #1
Bugün buraya gelip içimi dökmek istedim sadece... Sol gözümden iki damla yaşın sessizce süzülmesine neden olan can kırıklarının bugün biraz daha fazla acıtmasına neden olan düşünceleri de paylaşacağım sizlerle... Biraz uzun olabilir en baştan uyarayım herkesi.
Şu an salya sümük ağlamak , bağırmak haykırmak , yıkıp dökmek bile istemiyorum sadece usul usul süzülsün gözyaşlarım ve gözyaşlarımdan oluşacak gölcükte boğulup gitmek istiyorum...
Eski eşime ve ailesine olan öfkemin ve nefretimin haddi hesabı yok... Ailesine oğullarının yaptığı yaşattığı herşeye rağmen bir saygısızlığım olmadığı gibi mümkün olduğu kadar çok torunlarını gösterme uğraşlarımın boşunalığını görmek.... Bayrama bile oğlunu aramayıp sormayan baba müsveddesi ve ailesinin o kadınla olan dirsek temasını fark ettiğim an da hepsini face den sildim gitti... Çoktan farkına varıp anlamışlardır... Ses yok soluk yok... Ayrıldığımız dönemde babası o kadının tecavüze uğradığını ve hamile olduğunu söylemişti ve şimdi bir bebek bir kız çocuğu kucaklarında geziyor..... Nasıl bir ahlaksızlıktır aklım almıyor , midem kaldırmıyor. Bu konuda tek dileğim baba müsveddesinin bir an evvel geberip gitmesi ve oğlumdan sonsuza dek uzak duracağının huzurunu hissedebilmek....
Kendi aileme gelince çok şükür hayatta ve sağlar... Onlardan tek beklentim haftada bir gün torunlarına bakmaları ama o bile zul geliyor... Ayaklarına istiyorlar , canları sağ olsun ne diyelim... Maddi manevi hiçbir destekleri olmadığı gibi bitmek bilmeyen kavga ve çekişmelerine , dertlerine beni ortak etmek için ellerinden geleni yapıyor ve benim gibi bir zavallıdan medet umuyorlar.
İş yerinde ki yapılan tüm haksızlıklara ve oynanan ayak oyunlarına, mecburiyetlerimin son damlasına kadar faydalanmak istemelerine rağmen susuyor ve sadece işimi yapıyorum... Umarım kısa zamanda bir iş bulur ve bu cehennemden kurtarırım....
Her şey üst üste gelmek zorunda olduğu için elektrik süpürgem bozulur , okul kırtasiye parası altında 850-TL ister , çocuk hasta olur doktorun yazdığı ilacı SGK ödemez , bunlar sanırım en minik sorunlarım
Peki bugün neden tüm duygularım patlama noktasına geldi , neden bu kadar çok içim acıyor çünkü bugün zaten bildiğim ve kabullendiğim yani en azından öyle zannettiğim gerçeklerimden oluşan kocaman bir duvara tosladım... Kendi gerçekliğimle yüzleştim...
Neydi benim gerçekliğim ? Yüksek adanmışlık , kendinden vazgeçme , kadın olduğunu hatta insan olduğunu unutma... Sabah 6 da uyanıp çocuğu kreşe kendini işe gönderme , 7 de çocuğu alıp , yemek , bulaşık , çocuğun ihtiyaç ve taleplerin karşılanması.... Peki tüm bunların ortasında ki kadın da kim ? Tek bir sıfatı var , dünyanın hiç bir değeri ile değişilmeyecek bir sıfat Annelik.... Evet ben bir anneyim hayatta ki tek rolüm bu ve öyle de kalacak sanıyorum...
Bir süredir sosyal medya üzerinden gayet keyifli sohbet ettiğim bir meslektaşım vardı. Daha önce mesleki toplantılardan birinde tanışmışız ancak hiç hatırlamıyorum kendisini dolayısı ile sosyal medya arkadaşlığımız kadarı ile tanıyorum. Gün içinde bir kaç defa günlük sohbetler , bazen ciddi bazen gırgır sohbetlerimiz var kendisi ile aynı şehirde değiliz onun büyük bir kızı var ve eşinden uzun süre ayrılmış.
Bir kaç gündür sohbet ederken büyük bir ustalıkla sohbetin içine serpiştirdiği sahiplik kiplerini fark ederek acaba bana mı yürüyor bu diye düşünüp yok daha neler derken dün bana senden hoşlanıyorum little yazmış... İşi gırgıra vurmak için hayırdır bugün rakıya erken mi başladın yazdım ben de... cevap olarak
- hayır ben çok ciddiyim , senden çok hoşlanıyorum senin de bilmen gerektiğini düşündüm yazmış... Açıkçası o an ne söylemem gerektiğini kestiremediğim için ben de seninle sohbet etmekten büyük keyif alıyorum ama bilmem farkında mısın aslında beni tanımıyorsun yazdım.
Bunun üzerine - tanışalım o zaman bu cumartesi sırf senin için İstanbula gelmeyi düşünüyorum ama seni cumartesi günü nasıl görebileceğim bilmiyorum ... dedi
Ben de gel gelmen değil sorun değil AMA benim sıpam 7/24 benimle birlikte.... dedim
El cevap :
-farkındayım
-ne yapalım sağlık olsun deriz little yazdı.
Sonra telefon ile aradı öyle havadan sudan bir konuşma geçti aramızda akşam kızı ile yemeğe çıkacağından filan bahsetti , iyi eğlenceler dileyerek telefonu kapadım.
Sonra akşam geç saatlerde yine mesaj yazdı sohbet ettik ve sohbette giderek fazla sıcak bir dil kullanmaya başladı. Sohbet farklı bir zemine doğru ilerlerken iyi geceler dileyerek kapatıp çıktım.
Bu sabah da erkenden nasılsın vs ben harika hissediyorum bugün gibi bir sohbet başlattı. Dışarıda işim olduğunu söyleyerek sohbeti bitirdim. sonrasında da özetle içeriği ;
Benim bir ilişki yaşayacak durumum yok çünkü benim kendime ait bir yaşantım ve bana özel bir alanım yok. Lütfen yanlış anlama çünkü bunun seninle hiçbir ilgisi yok. Sadece benim gerçeklerim biraz farklı ve ağır ve yüksek dozda adanmışlık içeriyor. Umarım beni yanlış anlamazsın. Dostluğun baki eğer istersen elbette :) temalı bir mesaj gönderdim.
Cevap olarak ondan da bana
Anlaştık dostum :) Sürci-lisan ettiysem affola diye bir mesaj geldi... Sonrasında hiç konuşmadık , konuşur muyuz bilmiyorum ama muhtemelen konuşmayız.
Şu an içimi kaplayan yoğun hüznün nedeni bu beyefendi değil öncelikle onu belirteyim. Sadece yaşamın neden bu kadar adaletsiz olduğu , neden bizim üzerimize üzerimize bu kadar geldiği , neden köşeye sıkıştırdığı , yaşam hakkımızın elimizden alındığı ve tüm bunları yaşamayı neden hak ettiğimiz....
Bu bir iç döküştür , sadece kendimi yitik , yapayalnız ve çokça mutsuz hissediyorum... Can kırıkları o kadar yoğun ve fazla ki nefesim kesiliyor acıdan... Bir de bunu dış dünyadan saklayan kocaman bir tebessüm ya da asık beton gibi bir yüz ifadesini taşımanın ağırlığı var omuzlarımda....
Yoruldum çok yoruldum hele oğlum erkenden uyudu ise o akşamlar kahrediyor beni , tüm şehir üzerime üzerime geliyor.
Bu şehre yalnızlık çöktüğü zaman
Uykusunda bir kuş ölür ecelsiz....
Alıpta başını gitmek istersin
Karanlık sokaklar , kör , sağır dilsiz....
Sizi seviyorum KK kadınları İyi ki varsınız.
Bunu buraya bırakıp gidiyorum belki bir gün güneş yeniden ısıtır içimizi....
Şu an salya sümük ağlamak , bağırmak haykırmak , yıkıp dökmek bile istemiyorum sadece usul usul süzülsün gözyaşlarım ve gözyaşlarımdan oluşacak gölcükte boğulup gitmek istiyorum...
Eski eşime ve ailesine olan öfkemin ve nefretimin haddi hesabı yok... Ailesine oğullarının yaptığı yaşattığı herşeye rağmen bir saygısızlığım olmadığı gibi mümkün olduğu kadar çok torunlarını gösterme uğraşlarımın boşunalığını görmek.... Bayrama bile oğlunu aramayıp sormayan baba müsveddesi ve ailesinin o kadınla olan dirsek temasını fark ettiğim an da hepsini face den sildim gitti... Çoktan farkına varıp anlamışlardır... Ses yok soluk yok... Ayrıldığımız dönemde babası o kadının tecavüze uğradığını ve hamile olduğunu söylemişti ve şimdi bir bebek bir kız çocuğu kucaklarında geziyor..... Nasıl bir ahlaksızlıktır aklım almıyor , midem kaldırmıyor. Bu konuda tek dileğim baba müsveddesinin bir an evvel geberip gitmesi ve oğlumdan sonsuza dek uzak duracağının huzurunu hissedebilmek....
Kendi aileme gelince çok şükür hayatta ve sağlar... Onlardan tek beklentim haftada bir gün torunlarına bakmaları ama o bile zul geliyor... Ayaklarına istiyorlar , canları sağ olsun ne diyelim... Maddi manevi hiçbir destekleri olmadığı gibi bitmek bilmeyen kavga ve çekişmelerine , dertlerine beni ortak etmek için ellerinden geleni yapıyor ve benim gibi bir zavallıdan medet umuyorlar.
İş yerinde ki yapılan tüm haksızlıklara ve oynanan ayak oyunlarına, mecburiyetlerimin son damlasına kadar faydalanmak istemelerine rağmen susuyor ve sadece işimi yapıyorum... Umarım kısa zamanda bir iş bulur ve bu cehennemden kurtarırım....
Her şey üst üste gelmek zorunda olduğu için elektrik süpürgem bozulur , okul kırtasiye parası altında 850-TL ister , çocuk hasta olur doktorun yazdığı ilacı SGK ödemez , bunlar sanırım en minik sorunlarım
Peki bugün neden tüm duygularım patlama noktasına geldi , neden bu kadar çok içim acıyor çünkü bugün zaten bildiğim ve kabullendiğim yani en azından öyle zannettiğim gerçeklerimden oluşan kocaman bir duvara tosladım... Kendi gerçekliğimle yüzleştim...
Neydi benim gerçekliğim ? Yüksek adanmışlık , kendinden vazgeçme , kadın olduğunu hatta insan olduğunu unutma... Sabah 6 da uyanıp çocuğu kreşe kendini işe gönderme , 7 de çocuğu alıp , yemek , bulaşık , çocuğun ihtiyaç ve taleplerin karşılanması.... Peki tüm bunların ortasında ki kadın da kim ? Tek bir sıfatı var , dünyanın hiç bir değeri ile değişilmeyecek bir sıfat Annelik.... Evet ben bir anneyim hayatta ki tek rolüm bu ve öyle de kalacak sanıyorum...
Bir süredir sosyal medya üzerinden gayet keyifli sohbet ettiğim bir meslektaşım vardı. Daha önce mesleki toplantılardan birinde tanışmışız ancak hiç hatırlamıyorum kendisini dolayısı ile sosyal medya arkadaşlığımız kadarı ile tanıyorum. Gün içinde bir kaç defa günlük sohbetler , bazen ciddi bazen gırgır sohbetlerimiz var kendisi ile aynı şehirde değiliz onun büyük bir kızı var ve eşinden uzun süre ayrılmış.
Bir kaç gündür sohbet ederken büyük bir ustalıkla sohbetin içine serpiştirdiği sahiplik kiplerini fark ederek acaba bana mı yürüyor bu diye düşünüp yok daha neler derken dün bana senden hoşlanıyorum little yazmış... İşi gırgıra vurmak için hayırdır bugün rakıya erken mi başladın yazdım ben de... cevap olarak
- hayır ben çok ciddiyim , senden çok hoşlanıyorum senin de bilmen gerektiğini düşündüm yazmış... Açıkçası o an ne söylemem gerektiğini kestiremediğim için ben de seninle sohbet etmekten büyük keyif alıyorum ama bilmem farkında mısın aslında beni tanımıyorsun yazdım.
Bunun üzerine - tanışalım o zaman bu cumartesi sırf senin için İstanbula gelmeyi düşünüyorum ama seni cumartesi günü nasıl görebileceğim bilmiyorum ... dedi
Ben de gel gelmen değil sorun değil AMA benim sıpam 7/24 benimle birlikte.... dedim
El cevap :
-farkındayım
-ne yapalım sağlık olsun deriz little yazdı.
Sonra telefon ile aradı öyle havadan sudan bir konuşma geçti aramızda akşam kızı ile yemeğe çıkacağından filan bahsetti , iyi eğlenceler dileyerek telefonu kapadım.
Sonra akşam geç saatlerde yine mesaj yazdı sohbet ettik ve sohbette giderek fazla sıcak bir dil kullanmaya başladı. Sohbet farklı bir zemine doğru ilerlerken iyi geceler dileyerek kapatıp çıktım.
Bu sabah da erkenden nasılsın vs ben harika hissediyorum bugün gibi bir sohbet başlattı. Dışarıda işim olduğunu söyleyerek sohbeti bitirdim. sonrasında da özetle içeriği ;
Benim bir ilişki yaşayacak durumum yok çünkü benim kendime ait bir yaşantım ve bana özel bir alanım yok. Lütfen yanlış anlama çünkü bunun seninle hiçbir ilgisi yok. Sadece benim gerçeklerim biraz farklı ve ağır ve yüksek dozda adanmışlık içeriyor. Umarım beni yanlış anlamazsın. Dostluğun baki eğer istersen elbette :) temalı bir mesaj gönderdim.
Cevap olarak ondan da bana
Anlaştık dostum :) Sürci-lisan ettiysem affola diye bir mesaj geldi... Sonrasında hiç konuşmadık , konuşur muyuz bilmiyorum ama muhtemelen konuşmayız.
Şu an içimi kaplayan yoğun hüznün nedeni bu beyefendi değil öncelikle onu belirteyim. Sadece yaşamın neden bu kadar adaletsiz olduğu , neden bizim üzerimize üzerimize bu kadar geldiği , neden köşeye sıkıştırdığı , yaşam hakkımızın elimizden alındığı ve tüm bunları yaşamayı neden hak ettiğimiz....
Bu bir iç döküştür , sadece kendimi yitik , yapayalnız ve çokça mutsuz hissediyorum... Can kırıkları o kadar yoğun ve fazla ki nefesim kesiliyor acıdan... Bir de bunu dış dünyadan saklayan kocaman bir tebessüm ya da asık beton gibi bir yüz ifadesini taşımanın ağırlığı var omuzlarımda....
Yoruldum çok yoruldum hele oğlum erkenden uyudu ise o akşamlar kahrediyor beni , tüm şehir üzerime üzerime geliyor.
Bu şehre yalnızlık çöktüğü zaman
Uykusunda bir kuş ölür ecelsiz....
Alıpta başını gitmek istersin
Karanlık sokaklar , kör , sağır dilsiz....
Sizi seviyorum KK kadınları İyi ki varsınız.
Bunu buraya bırakıp gidiyorum belki bir gün güneş yeniden ısıtır içimizi....
Son düzenleme: