- 26 Ekim 2015
- 8.322
- 20.000
Yok artık.
Düşemez, tükürüğü boğazına kaçamaz, bir cisim yüzünü kapatamaz değil mi?
Hele biraz daha büyükse ve hareketlendiyse olacakları düşünemiyorum bile.
Bu modernlik, duygusuzluk değil ‘Çocuk İstismarı’ dır tamamen!!!
Loser9 müsadeniz olursa, burada o kadar çok güzel öneri gelmişken kendi çocuklarımla alakalı bir sıkıntıyı danışmak istiyorum, sonuç olarak yine çocuk eğitimi ile alakalı.
Burada sorabilir miyim, yeni anneler de fikir edinebilir gelen önerilerle???
Konu sahibi izin verirse danışayım sizlere çünkü benzerini görmedim.zaten aslında konudan uzaklaştık ama tam konunun içindeyiz
zira çocuk yetiştirmek bir derya
sizin sorunuz size gelecek öneri de belki konu sahibinin ya da okuyan bizlerin aklına gelmeyip başına gelen bir şey ve hepimiz öğreniyoruz
konu sahibi daha yolun başında ne kadar bilgi alırsa o kadar rahat yürüyecek bu yolda
İyi akşamlar herkese. Benim 5 aylık bir bebeğim var, ilk çocuğum. Derdim şu hanımlar, hepimizin az çok duyduğu bir geyik vardır. "yabancı çocuklar böyle değil, bu kadar gürültülü değil, şımarık değil.." vs. Şimdi tabiki yabancı çocuklar melek bizimkiler tü kaka diye bir şey yok. Aileden aileye değişiyor çocuk yetiştirme tarzı. Ama gerçekten yabancıların çoğunlukta olduğu otellerde de Türklerin olduğu otellerde de kalmış biri olarak gözlemim şu şekilde : yabancı çocuklar da yaramazlık yapabiliyor tabiki ama en azından bir iletişim kurabiliyor ebeveynleri gördüğüm kadarıyla. Ama Türk çocuklarında (bebekleri değil 4-5 yaş ve üstü çocukları kast ediyorum) sürekli ağlama ve gürültü yapma hali var. Dediğim gibi hepsi böyle değil ama Türk çocuklarında daha fazla gördüğüm bir şey zaten bu sık konuşulan bir konu günümüzde biliyorsunuzdur.
Ben istiyorum ki çocuğum tabiki robot olmayacak yeri geldiğinde yaramazlık da yapacak ama mesela ağlayarak, bağırarak, kendini yerden yere atarak iletişim kurmasın benimle. Konuşarak anlaşalım istiyorum. Tabiki hiç ağlamasın vs beklentim yok ama dediğim gibi bunu bir iletişim şekli haline getirmiş çocuklar var her istediğini ağlayarak, bağırarak, yerden yere atlayarak yaptıran. Derdim şu, ben nasıl çocuğumu yabancı ülkelerdeki çocuklar gibi en azından asgari düzeyde ağlayan, en azından kendisiyle konuşulabilen bir çocuk olarak yetiştirebilirim? Bunun için ne yapmalıyım ne önerirsiniz? Şimdilik evde ebeveynler olarak bizim de sesimizi yükseltmeden sakince konuşmamız iletişim kurmamız gerektiğini biliyorum. Başka neler önerirsiniz?
Ben
Babası da yapar ki yemek ilk yıl belki alışkın olmayınca sıkıntı da yani et yiyebilen bebeğe bakardı eşim pişirir kıyma makarna yedirir
O öğün de öyle geçsin
Arada da yoğurt meyve yer işte
Bak yanlış anlama sen olağan olanı yapıyorsun, normal sensin ama "öyle olmamalı"yı konuşuyoruz
Daha oğlun küçücükken eğitici oyun oynayacağım diye helak oluyordun ve eşin bunun için uğraşmıyor, agucuk gugucuk yapıyor diye içten içe kızıyordun
Çoğumuz yaptık ama relaks olmak lazım biraz
Kabul oğlum şimdi kocaman ama babası ne yedirir diye hiç düşünmedim yapsın yedirsin korona öncesi dönemde alsın getirsin
Hatta işte asıl konu ne "bağımsız çocuk yetiştirmek" biz babaları dahi anneye bağımlı kılınca çocuk da otomatik olarak bağımlı
Bu arada bakıcıya da hiç şunu şunu yedir demedim ben
O an ne varsa onu pişirip yedirdi sabah yumurta peynir olacak arada meyve öğlen etli yemek akşamüstü yoğurt akşam da yine et çeşidi içeren bir yemek
Sonuçta evde çocuğun durumuna, o günkü iştahına göre ayarlayacak olan o, çocuk iştahsızsa o gün sevmediği değil de daha tercih ettiği bir yemek vs
Çok katı olmamak lazım denilen bu yoksa tabii ki kimse aman aç kalsın yemesin vs demez
bir de mesela eşin evde çocukla kaldı bilmem ne yediriri diyorsun da acılı adana söyleyecek hali yok ya
evde ne varsa malzeme ondan yedirecek işte
bir de hani yetiştirme şekli vs deniyor ya daha önce de yazdım çoğu şey kreşte okulda şekilleniyor
yıllar önce oğlum 4-5 yaşlarındayken tatile gittik
tekne turuna çıktık
gayet uyumlu bir modda tur içeriğine katıldı
durunca denize girdi, tekne gidecek deyince denizden çıktı
ne ağladı ne ben girmem tribi attı ne başka şey
oradaki herkes ile eşit bir birey modundaydı
bazı çocuklar vardı girmedi bazısı çıkmadı babası zor çıkardı kucağında çırpınan çocuk ile tekneye
neyse akşam üzeri dondurma aldı
yedi dondurma bitince kağıdını şurada çöp vardı atayım diye kalktı attı ve içeri tarafta lavabolar var elini yıkadı geldi
birden teknenin 78 yaşındaki yaşlı kaptanı yanımıza geldi
bunu dedi yabancıların çocuğu yapıyor bizimkiler o dondurma kağıdını annenin eline tutuşturuyor al anne at diye ellerini de anneleri hemen ıslak mendil ile silmeye başlıyor aksi halde çocuk bağırıyor vs
sonra biz dedik ki biz öğretmedik kreşte öğrendi
36 aylık başladığı ikinci kreşinde okulun ikinci gününden itibaren tuvalete yalnız gidip ellerini yıkayıp geldiler mesela
çöplerini de attılar mutfaktaki teyzeye gidip bizim ekmek az geldi yenisini getir de dediler
toplum içine karıştıkça becerileri gelişti
ben o anlattığı diğer çocukları da anlıyorum
ver yavrum atalım dediği için annesi evde bile çöp attırmadığı için o da bilmediği ortamda direkt anneye veriyor çocuk gözlemleyeyim burada da çöp kutusu vardır nerede diye bakmıyor bile
ya da evde elini oraya buraya sürme dendiği için annesi çabuk elini silsin de oynasın diye bağırıyor
bak sözlerim sana şahsına çocuk yetiştirmene değil zira haddime değil
ama burası forum ve birbirimizin deneyimlerinden faydalanıyoruz
çocuğunu büyütmüşler ukala ukala ahkam kesiyor oluyor bunun da farkındayım ama deneyimlerin aktarılması ile doğada hayat devam ediyor
büyük çocuk annesi olarak örnek vereyim
okulları online eğitime geçti ve tüm bilgilendirmeler çocukların kendi telefonlarına
yani olağan zamanda annelere atılmayan hiçbir mesaj bu süreçte de atılmıyor
anneler ayy nasıl biz nasıl ödevleri takip edeceğiz derslerin çıktıları vs dediler
sonra düşündüm zaten okul olan dönemde de ödevleri ben takip etmiyordum ki
okuldan alıp gelip yapıyordu getirirse yapar getirmezse yapmazdı benim ruhum bile duymazdı
şimdi de bunu sağlıyorlar yani burada hep yazdığımı uyguluyorlar
ödev çocuğun sorumluluğu, onun telefonuna gidiyor işte
çenem düştü pardon ama özetle çocuğa sorumluluk vermeliyiz ama bebeklikten itibaren de çocuğun sorumluluğunu başka yetişkinler ile paylaşmayı da kabul etmeliyiz, aksi halde 30 yaşındaki babasına vermediğimiz sorumluluğu 3 yaşındaki çocuğa hiç veremeyiz
bu arada sıkışınca seni çağırmamalı
zaten vermemiz gereken mesaj bu
kreşte de muhtemelen bundan sorun yaşar zira babası ne kadar sıkıştırsa da akranının yaptığı gibi kontrolsüz olmaz
yani mücadeleyi öğrenmeli
daha büyüdüğünde de akranı ile mücadele edemeyen bir hal alıyorlar
sen benden iyi bilirsin
okulun ilk haftasında bak sınıfa
kimin kendisinden büyük kardeşi var kimin küçük kardeşi var kim tek çocuk anlarsın
oğlum kreşe gidiyordu 26-30 ay aralığı 3 çocuk
beş dakika durdum ortamda ve bir çocuğu gösterip bunun büyük kardeşi mi var dedim
o kadar belli ki o oynamayı hatta oyuncağı diğerinden almayı biliyordu bizim saflar bakıyordu sadece birisi onlara oyuncak versin diye
o nedenle asla babasından kurtarma
tabii ki adam asmasın kesmesin :))))
onunla sonra konuş hislerini anlat, gerekirse onun bu davranışlarını çocuğun şiddet olarak kodlayabileceğini, arkadaşlarında deneyebileceğini vs anlat ama çocuksuz ortamda
bu arada ben daha geçen bir şey oldu eşime dedim ki tabii hep ben kötü polis olayım
o da neden böyle yorumluyorsun dedi
çünkü çocuğun karşı çıktığı şeylerde hemen annen yapsın modunda
mesela düşmüş baticon sürülecek acıyor diye istemiyor
ben mutfakta bir şey yapıyorum
git annen baticon sürsün, bunu kendisi yapamayacak mı yapabilir tabii ama anne daha otoriter bu tarz işler anneye kalıyor
bunu da çocuk küçükken bölüşmek lazım kötü polis hep aynı kişi olmamalı
Şu çok net ki anne mutsuzsa çocuk da mutsuz oluyor, ev de mutsuz bir ev oluyor.Annemin is arkadasi bir doktor hanim vardi. Oyle Avrupalarda filan yetismis bir tip degil asla, aksine epey geleneksel, epey muhafazakar bir kadindi. Avrupai yasam tarzi neyse o aile tam zitti. 4 cocugu vardi. Annem hep derdi ki "Leyla nasil yapiyor ben iki tanede coktum, ne rahat kadin. Ama onun kizlari da sizin gibi omur torpusu degil. 4uncuyu yapti valla iyi cesaret." Leyla teyze de boyle nasil anlatsam, guleec, vurdumduymaz, hastalariyla bile boyle ASMR videosunda gibi konusan, hic sinirlenmeyen, sulalesi rahat bir kadin. Cocuklar da her seyi kendileri yapiyor, buyukler kucuklere bakiyor arada filan. Bir kere evine gittik. Cocuklarin odalarina "gece disinizi fircalamayi unutmayin. Yatsi namazini kilmayi unutmayin. Isigi kapatin" gibi bir suru pankart asmis renkli kartonlara. Bir de cocuklar yaramazlik yapinca ceza veriyordu surat asmak yok dram yok arabeske baglama yok. Hani cocuklarin yaramazlik yapmasini olumcul bir gunah gibi degil de normal, dogalarina uygun, ama yine de ceza verilen bir sey gibi goruyordu anlatabiliyor muyum. Cocuklar da itiraz etmeden o belirlenen cezayi kabulleniyorlardi. O evin o gerilimsiz, dramsiz, neseli havasina cok ozenmistim, ben de ergendim o zaman. Bizim evde ne yapsan suc. Odevimi yapmayi unuturum annem cilgina doner. Evden cikmak aksiyon filmi olur herkes birbirini gerer, birbirine bagirir, uc gun kuser. Annemle babam birbirine bagirir, annem "ne bicim cocuklarsiniz babaniza cekmissiniz sizden adam olmaz" diye bir de bize cemkirir. Evimiz stresli, gergin, surekli bir huzursuzluk. Neyin kimi sinirlendirecegi belli degil. Mesela odani toplamamissin, anam bir basliyor, senin karakterin bozuk, ne bicim kizsin, ben cocuk yetistirememisim, babana cekmissin, ailecek beni somurdunuz, gelir yerde duran esyalari cope atar... Sonra da cocuk yetistirmek cok zahmetli diye sikayet ederdi. E, sen bu sekilde her seyi memleket meselesi yaparsan tabi ki zahmetli.
Bir de annem seyi anlatir mesela, yeni dogdugumda 1 yasima kadar geceleri hic uyumamisim durmadan aglamisim. 3 yasinda krese baslamisim aksamustu 4-5 gibi aglamaya baslarmisim gece sizana kadar. Komsular illallah etmis. "Ne kadar huysuz, gergin bir bebektin az cekmedik senden" diyor bir de. E sen gerginsin, kocan gergin, bebek ne yapsin o ortamda mesela?
Offff anneme cok dolmusum.
Yani kisacasi bazen yasam tarziyla yabancilikla filan da alakasi oldugunu dusunmuyorum genel olarak anne babanin ruh hali cocugu cok etkiliyor sanirim.
Valla ben sertim o konuda. Kim alınırsa alınsın benim kuralımı çiğneyemez gerekirse tartışırım. Mesela bebeğimin uyku saatleri düzenli çok şükür, kimse için öne arkaya falan almadım. Biraz daha geç yatsın falan dediler direkt olmaz şimdi yatacak dedim artık alıştılar.Yabancılarda disiplin var. Ebeveynler tarafından bi kural koyulduğu zaman anneanne/babaanneler/dedeler o kuralı çiğnemedikleri için ve çocuğun her dediğini yapmadıkları için çocuklar sığınacak arka bulamıyor
Sizede kolay gelsinn. Mesela sabah 29 aylık kızım beşiğinin yerini beğenmemiş onun için ağladı 10 aylık kızım ablası ağlıyor diye ağladı susmadılarBen o yaşlarda kulaklıkla gezmeyi düşünüyorum evdebence iyi bir annesiniz, sabrınız buradan bile belli oluyor. İki çocuk daha zor, kolay gelsin.
Ya burada benim asla yapmayacağım şey mesela oyunla yemeği ilişkilendirmek. Ben de yemek yemeyen bir çocuktum ve zorla yedirildiğinde daha hırçın olurdum. O yüzden oğluma yemeği tehdit olarak kullanmadım. Atıyorum yarım saat süre verdim. O sürede ne yerse, yemiyorsa şu yok bu yok demedim hiç. Açıkçası hiç bir şeyde demedim. Odanı toplamazsan oynayamazsın, ağlarsan geri döneriz, böyle yaparsan marketten çıkarız vs gibi bir şey hiç kullanmadım. Yanlış bir şey yapıyorsa neden yanlış olduğunu söyledim, devam ediyorsa dikkat dağıtıp alternatif sundum. Bir şeyi yapmamasını sadece ona bağlı olarak yapmasın istedim ucunda ödül veya ceza olduğu için değil. Belki fazla ayrıntılı bir düşünce bilemiyorum :)Ablam ve ben Almanya'da büyüdük, annem derdi ki seni yatağına koyardım, altın temiz, karnın tok yanına maymununu bırakırdım ben işlerimi yapardım:)) bizde çocuk olay oluyor, çocuğumda çocuğum modunda herkes, evde tepinen, ağlayan, bağıran çocuklara aman yavrum şeklinde yaklaşılıyor, kıyamıyorum deniliyor, çocuktur yapar deniliyor sonra da önüne geçilemiyor. Son yıllarda işi gücü bırakıp çocuk psikolojisine sardı herkes, herkeste bir filozofluk, internetten okuyup çocuk psikolojisi diye kendilerini parçalıyorlar ama çocuklara bak kuralsız, bağımlı vs... Çocuğun çocuk olduğunu kabullenmek lazım bence öncelikle, fazla misyon yüklememek gerek. Yeğenimi büyüttüm ablamla birlikte, kesin kurallarımız vardı, her çocuk gibi ağlayarak isterdi, odana git ağlaman bitince gel derdim, kuzum 3 yaşındaydı:)) ağlardı ağlardı gelirdi, anlatırdı derdini sonra ağlamadan anlatmaya başladı. Yemek yemezdi, bütün gün verme açım demezdi, masaya oturtur yemeğini önüne koyardım, yemek bitmeden oynamak yok derdim, önceleri saatlerce o masada oturdu inadından, sonra oyun cazip geldi, yemeğini yemeye başladı. Gündüz dışarı çıkarırdım sakin sakin oynardı, gece olunca top oynayası gelirdi, altta insan var olmaz derdim inadına tepinirdi, bir kez topunu aldım odasına gönderdim, hafifte sesimi yükselttim insanları rahatsız etmeyeceğiz diye baktım yine tepiniyor, alt katta kedi var uyuyamıyor sen koşunca yazık değil mi dedim, kafasına yattı:))) çocuklar çok kıymetli, insan gözünden sakınıyor, ne isterlerse olsun istiyor ama onlara kurallar olduğunu, yalnız yaşamadıklarını öğretmek gerek diye düşünüyorum. Sevgiyi de hissettirmek gerek, yeğenimle hep özel bir ilişkim oldu, geceleri odasına götürür yatağına yatırmadan kucağıma alır kafasını omzuma yaslar biraz konuşurdum onunla, saçını seve seve muhabbet ederdim, sırf o on dakikalık keyif için yatmaya itiraz etmezdi:)) ablamla hep uyumlu olduk bu konuda, birimizin söylediğini diğeri ezmedi, tutarsızlık yapmadık, çocuk bunlar sürekli mum gibi olamazlar ama kuralları olmalı, saygıları olmalı. Onunla yıllar geçirdik, çocukluk, ergenlik, okul yılları şimdi kocaman yetişkin bir kadın, çokta başarılı demek ki doğru yoldan gitmişiz ablamla.
Haklısın. Yukarıda yazılan olayin gerçek olmadığını umuyorum-belkide abartılarak anlatılmıştır. Almanyada (ve diğer tüm ülkelerde olsa gerek) çocuğu tek başına bırakmak yasaya aykırı. He gerçek olan, çocuğu 6 ay 1 yaş arası full-time kreşe vermek. Bende şahsen çocuğumu (daha ortada çocuk yok ama neyse) 12 aylık olduğu zaman 12 saatlik kreşe vermek zorundayım.
Çok teşekkür ediyorum, çok da sevindim uzun uzun yazmana.
Benim biraz da sanki yapamadıklarımın yerine daha iyisini koyma durumum var. Bunu da konuştuk pedagogla istemediğimi, sevemediğimi, kabullenemediğimi ve bu duyguları veremediğim için bolca ilgi vermeye çalıştığımı bu düzenin de böyle gittiğini belirttim. Bunlar senin hislerin ve korkuların, çocukta böyle bir şey yok dedi.
Benimkinde şu an evet hep kurtardığım için anne kurtarır modu var, gece mesela feryat figan ağlıyor ismimi söyleyerek. Sebep; uyandığında babasının su vermesi, ben verecekmişim. Gitmiyorum gitmiyorum sonra bakıyorum gecenin 3 ü yani insanlar uyanacak, mecburen gidiyorum. Hani olmaması gerektiğini bile bile yapıyorum.
bunun dışında yani beni kurtarıcı olarak görmesi dışında açıkçası bir sorun yaşamadım. Yemekler ayrı yapılır çünkü oğlum enginar, brokoli, bamya falan sever ama eşim sevmez. Balık yer bolca ama ben haftada 2-3 gün kendimize de alamam bunları sadece çocuk için alıyorumbizim bakıcı yemek yapmazdı bu arada, yemekleri sabah işe gitmeden yapıp bırakırdım taze olsun diye. her sabah yemek yapıldığı için zaten eşime de bıraksam yemeği hep vardı. henüz dışarıdan çok bir şey yedirmedim, biz yemeğe de gitsek onun termosta ymeğini, kaplarda atıştırmalığını meyvesini yanıma alırdım hep. Böyle bir düzendi yani.
kreşte başta sorun yaşamadı ama üçüncü hafta öğretmen değişince çok istemedi gitmek. sonra pedagogla görüşünce benim stresimin geçtiğini falan söyledi. Yhu nasıl stresli olmayayım, pandemi döneminde 21 aylık çocuğu kreşe başlatıyorum. Çocuk ağlıyor, duygularını minimum ifade edebiliyor ve evet stresliydim acaba vermese miydim diye çok düşündüm. Sonra o gün stresli olmayacağım dedim, oğlum çok güzel vakit geçirecek. Şarkı söyleye söyleye gittik, hiç ağlamadan öğretmenine gitti bana bay bay yaptı ve bıçak gibi kesildi ağlama durumu
kısacası babaya güvenmiyorum evet çünkü kendim de güvenilecek işler yapmadım ki, biliyorsun o zamanları. Evet kötü bakmadım ama o dönem eksik şeyler vardı. Annesi olarak ben bile böyleysem herkeste bir hata, kusur vardır. Neden olsun, çocuk neden konforsuz olsun. Zaten ben bırakıp dışarı gidiyorum, beni arayacak bir de aç kalmasın vs vs. İşte boş boş düşünceler ama alayı yanlış biliyorum
Bende kati olmak istiyorum ama annemle bahcemiz bir araya giriyor anlatiyorum sahip cikma nerdeİyi akşamlar herkese. Benim 5 aylık bir bebeğim var, ilk çocuğum. Derdim şu hanımlar, hepimizin az çok duyduğu bir geyik vardır. "yabancı çocuklar böyle değil, bu kadar gürültülü değil, şımarık değil.." vs. Şimdi tabiki yabancı çocuklar melek bizimkiler tü kaka diye bir şey yok. Aileden aileye değişiyor çocuk yetiştirme tarzı. Ama gerçekten yabancıların çoğunlukta olduğu otellerde de Türklerin olduğu otellerde de kalmış biri olarak gözlemim şu şekilde : yabancı çocuklar da yaramazlık yapabiliyor tabiki ama en azından bir iletişim kurabiliyor ebeveynleri gördüğüm kadarıyla. Ama Türk çocuklarında (bebekleri değil 4-5 yaş ve üstü çocukları kast ediyorum) sürekli ağlama ve gürültü yapma hali var. Dediğim gibi hepsi böyle değil ama Türk çocuklarında daha fazla gördüğüm bir şey zaten bu sık konuşulan bir konu günümüzde biliyorsunuzdur.
Ben istiyorum ki çocuğum tabiki robot olmayacak yeri geldiğinde yaramazlık da yapacak ama mesela ağlayarak, bağırarak, kendini yerden yere atarak iletişim kurmasın benimle. Konuşarak anlaşalım istiyorum. Tabiki hiç ağlamasın vs beklentim yok ama dediğim gibi bunu bir iletişim şekli haline getirmiş çocuklar var her istediğini ağlayarak, bağırarak, yerden yere atlayarak yaptıran. Derdim şu, ben nasıl çocuğumu yabancı ülkelerdeki çocuklar gibi en azından asgari düzeyde ağlayan, en azından kendisiyle konuşulabilen bir çocuk olarak yetiştirebilirim? Bunun için ne yapmalıyım ne önerirsiniz? Şimdilik evde ebeveynler olarak bizim de sesimizi yükseltmeden sakince konuşmamız iletişim kurmamız gerektiğini biliyorum. Başka neler önerirsiniz?
Erkek kardesim benim cok kati oldugumu soyyler hatta askeri olarak yetistirecegimi soyler kirada iken boyleydibence bizim memleketimizde genellikle evladım ağlamasın kıyamam duygusu çok yoğun. bu nedenle biraz ağlayınca çoğunluk hemen peşinden koşuyor çocuğun ve her dediğini yapıyor. çocuklarda çok doğal olarak bunu kullanıyor.
yabancılar buna kıyamamak olarak bakmıyor. daha ziyade büyüdüğünde sağlıklı bir birey olsun diye küçükken bu tip hareketlere prim vermiyor.
taktiğin bu olduğunu düşünüyorum.
Anneannem anlatirdi kadinin biri ise gidermis gunluk radyoyuda acarmis son ses cocugun agladigi duyulmasin diyeEşimin halası Almanya da yaşarken komşusunun bebeğini evde tek bırakıp kocasıyla gezmeye gittiğini, nasıl tek bıraktığını sorduğunda da kadının : karnı tok, altı temiz ağlarsa da sıkıntı olmaz dediğini söylemişti
Ayy benim kizi anlattin bir an sadece 1 yasinda yurudu ve hala merakli 2 gundur biberonu tamamen birakti mama bile demiyor oturup kahvaltisini yapiyor krem peynir bile yedi bugun dondurma sanmista olabilirYa burada benim asla yapmayacağım şey mesela oyunla yemeği ilişkilendirmek. Ben de yemek yemeyen bir çocuktum ve zorla yedirildiğinde daha hırçın olurdum. O yüzden oğluma yemeği tehdit olarak kullanmadım. Atıyorum yarım saat süre verdim. O sürede ne yerse, yemiyorsa şu yok bu yok demedim hiç. Açıkçası hiç bir şeyde demedim. Odanı toplamazsan oynayamazsın, ağlarsan geri döneriz, böyle yaparsan marketten çıkarız vs gibi bir şey hiç kullanmadım. Yanlış bir şey yapıyorsa neden yanlış olduğunu söyledim, devam ediyorsa dikkat dağıtıp alternatif sundum. Bir şeyi yapmamasını sadece ona bağlı olarak yapmasın istedim ucunda ödül veya ceza olduğu için değil. Belki fazla ayrıntılı bir düşünce bilemiyorum :)
Bir de çocuk var çocuk varç Benimki doğmuştu, 2. gün gözler full açık kafasınıkaldırıp sağa sola bakınıyordu. 2 saat uyursa 2 saat uyanık ve etrafı incelemeye çalışan bir çocuktu. Bana da yenidoğan uyur falan demişlerdi ama yok ışıkları takip ediyor kolunu bacağını oynatıyordu sürekli. Ben de mecburen oyalamaya çalıştım, çok erkenden kitap okuduk, oyun halısı aldık, etkinliklerle boğuştuk. 4 aylıktı artık sallanan oyuncakları elleriyle tutmayı geçmiş ayaklarıyla tutup kendine çekiyordu.çZaten 9 aylıktı artık elimizden tutup yürüyordu çok rahat 1 ay geçmeden de kendisi yürümeye başladı. Ama hep oyalanma ihtiyacı oldu, hala öyle. Şu an yumurta kırmayı öğrendi, kabuk kaçırırsa topluyor hemen, kek yapıyor un falan koyup kendince. Çünkü kendisi asla duramayan ve iş güç yapmaya meraklı bir çocuk. bezini kendisi çöpe atar, kendi odasında uyur, yemeğini tam olmasa da yer pek seçmez vs ama dikkati asla sabit değil kıpır kıpır.
Ya burada benim asla yapmayacağım şey mesela oyunla yemeği ilişkilendirmek. Ben de yemek yemeyen bir çocuktum ve zorla yedirildiğinde daha hırçın olurdum. O yüzden oğluma yemeği tehdit olarak kullanmadım. Atıyorum yarım saat süre verdim. O sürede ne yerse, yemiyorsa şu yok bu yok demedim hiç. Açıkçası hiç bir şeyde demedim. Odanı toplamazsan oynayamazsın, ağlarsan geri döneriz, böyle yaparsan marketten çıkarız vs gibi bir şey hiç kullanmadım. Yanlış bir şey yapıyorsa neden yanlış olduğunu söyledim, devam ediyorsa dikkat dağıtıp alternatif sundum. Bir şeyi yapmamasını sadece ona bağlı olarak yapmasın istedim ucunda ödül veya ceza olduğu için değil. Belki fazla ayrıntılı bir düşünce bilemiyorum :)
Bir de çocuk var çocuk varç Benimki doğmuştu, 2. gün gözler full açık kafasınıkaldırıp sağa sola bakınıyordu. 2 saat uyursa 2 saat uyanık ve etrafı incelemeye çalışan bir çocuktu. Bana da yenidoğan uyur falan demişlerdi ama yok ışıkları takip ediyor kolunu bacağını oynatıyordu sürekli. Ben de mecburen oyalamaya çalıştım, çok erkenden kitap okuduk, oyun halısı aldık, etkinliklerle boğuştuk. 4 aylıktı artık sallanan oyuncakları elleriyle tutmayı geçmiş ayaklarıyla tutup kendine çekiyordu.çZaten 9 aylıktı artık elimizden tutup yürüyordu çok rahat 1 ay geçmeden de kendisi yürümeye başladı. Ama hep oyalanma ihtiyacı oldu, hala öyle. Şu an yumurta kırmayı öğrendi, kabuk kaçırırsa topluyor hemen, kek yapıyor un falan koyup kendince. Çünkü kendisi asla duramayan ve iş güç yapmaya meraklı bir çocuk. bezini kendisi çöpe atar, kendi odasında uyur, yemeğini tam olmasa da yer pek seçmez vs ama dikkati asla sabit değil kıpır kıpır.
Ben 20 yaşımda hala kısıtlanan biriydim o sebeple belki yapmaması gereken şeyi sadece ona bağlı olarak yapmamasını istedim bilemiyorum. Biraz da özgür oldu, anneme en son yazın gittim. Oğlum kaktüs gördü ve ellemek istedi. Sever böyle dikenli şeyleri kontrol etmeyi ama çok temkinlidir, sadece hafifçe dokunur sivri olduğunu falan anlatmaya çalışır işte. Annem aşırı panik bütün çiçekler kalktı, ben çocuk bakmayı bilmemekle suçlandım artı kadınlığı da bilmiyormuşum, çocuk ziyan oluyormuş. Sebebi de yatırıp zorla yemek yedirmemem, düşüp kalkmasını çok önemsememem, çocuğun bidonu falan ortada görünce götürüp yerine koyması gibi sebepler. İçimden dedim yani sen bize her şeyi kısıtladın da ne oldu? Bir kere sarılmadın ama yedirip içirdin güya çok düşündün. Bu mudur yani? Şimdi bende ne eksikse fazlasıyla veriyorum ama kim bilir ben nelerde eksiğimOyy ne tatlıdır o :))
Yeğenim nispeten sakin bir çocuktu ama o da dediğin gibi dikkatli, kıpır kıpırdı, mutfakta iş yaparken bende yapacağım diye gelirdi, hiç engellemedim, eline kesici aletler hariç herşeyi verdim, hamurlarla keklerle oynadı, tezgaha oturturdum her şeyi sorardı, bu ne, bunu neden koydun, soğan gözümüzü neden yakıyor sorar dururdu ama bende ablamda kurallara hep inandık. Herşeyi ödül cezaya bağlamadık ama yemek yemesi gerektiğini öğrenmek zorundaydı. Asla elime alıp yedirmedim çok küçüklük zamanları hariç, önüne koydum istediği kadar yedi döke saça ama yemek zorunda olduğunu öğrendi. Beş yaşına geldiğinde odasını toplamayı, mutlaka sifonu çekip ellerini yıkaması gerektiğini, dişlerini fırçalamayı, akşam yatmadan banyo yapılacağını öğrenmişti. Bizde böyle yaşamıyor muyuz hayatı, çalışmadan maaş alabiliyor muyuz, parasını ödemeden ekmek alabiliyor muyuz, hayatta hep kurallar var, çocuğu kurallardan hep sakınmak bana doğru gelmiyor, bilemiyorum uzman değilim tabi ki, ablamdan sonra kardeşim de boşanınca eve 2. yeğen geldi, erkek çocuğunun tabiatı daha değişik mesela, her ikisi de babası olmayan, anneleri olaylı boşanmış çocuklardı, zorlandığımız çok zaman oldu ama başardık diye düşünüyorum, ikisi de ağır sorunlar yaşamadan büyüyüp meydana çıktılar, düzgün insanlar oldular.
Tabiki buyrun.Loser9 müsadeniz olursa, burada o kadar çok güzel öneri gelmişken kendi çocuklarımla alakalı bir sıkıntıyı danışmak istiyorum, sonuç olarak yine çocuk eğitimi ile alakalı.
Burada sorabilir miyim, yeni anneler de fikir edinebilir gelen önerilerle???
Ben 20 yaşımda hala kısıtlanan biriydim o sebeple belki yapmaması gereken şeyi sadece ona bağlı olarak yapmamasını istedim bilemiyorum. Biraz da özgür oldu, anneme en son yazın gittim. Oğlum kaktüs gördü ve ellemek istedi. Sever böyle dikenli şeyleri kontrol etmeyi ama çok temkinlidir, sadece hafifçe dokunur sivri olduğunu falan anlatmaya çalışır işte. Annem aşırı panik bütün çiçekler kalktı, ben çocuk bakmayı bilmemekle suçlandım artı kadınlığı da bilmiyormuşum, çocuk ziyan oluyormuş. Sebebi de yatırıp zorla yemek yedirmemem, düşüp kalkmasını çok önemsememem, çocuğun bidonu falan ortada görünce götürüp yerine koyması gibi sebepler. İçimden dedim yani sen bize her şeyi kısıtladın da ne oldu? Bir kere sarılmadın ama yedirip içirdin güya çok düşündün. Bu mudur yani? Şimdi bende ne eksikse fazlasıyla veriyorum ama kim bilir ben nelerde eksiğim
Çok teşekkür ederim☺Tabiki buyrun.
Anne sütü mü aldı büyük çocuk ve ne kadar aldıÇok teşekkür ederim☺
Derdim bayağı tiksinç bir şey öncelikle kusura bakmayın ama maalesef bunu aşamıyorum.
Çocuklarım aşırı aşırı pis, ne yapsak olmuyor.
Tükürme, orayı burayı yalama, olur olmaz şeyleri ağzına sokma, sürekli suyla oynama, tükürük elinde biriktirip sağa sola sürme, duvar kağıdı, ambalaj, defter, kitap vb şeyleri koparıp çiğneme, atlet tshirtü bile ağzına alıp kemirme, birbirini ısırma vb iğrenç, mide bulandırıcı hareketler var.
Dün artık sabrımın son sınırına geldim, yeni aldığım yapbozun tüm parçalarını yalamışlar, o halde görünce oturup ağlamaya başladım.
Bu çocuklarla takdir edersiniz ki insan içine çıkmam mümkün değil, dışarıda da yaparlar.
Sandalyeyi yalar, ayakkabısını ısırır, saçma sapan pis şeyler.
En son sahilde kumları ağızlarına attıklarını görünce kısa çaplı bir kriz geçirmiştim.
Bir de geçenlerde küçük kutu sütü klozete daldırırken yakaladığımda kendimi tımarhaneye kapatmak istedim, yok olmuyor dayanamıyorum ben buna.
4 ve 3 yaşındalar, 4 yaşında olanın huyu bu ve küçüğü de kendine uyduruyor.
Oral dönem dedik bekledik bitti geçmedi, kardeşi oldu ondandır dedik bekledik yine yok.
Evde bir tane bile sağlam araba yok çünkü oyuncak arabalarının lastiklerini dişleriyle kemirerek çıkarıyorlar, sakız niyetine çiğniyorlar.
Ben ne yapacağım, bilen, duyan var mı böyle iğrençlik?
Hiç emmedi.Anne sütü mü aldı büyük çocuk ve ne kadar aldı