Ama benimki daha bebek sayılır yani öyle düşünüyordum. Hala yemekleri ayrı ve organik gıdalardan. Bıraktığımda ona yemek diye ne yedirir hiç kestiremiyorum. Oyunu başlarda eğitici olsun diye diretiyor ve söylüyordum hatta bir peogramı vardı. Bakıcıya da dolabın üzerine asıyordum, bugün yiyecekleri, oynayacakları ve öğrenecekleri şeklinde. Şimdilerde artık araba oyunları, kovalamaca, boğuşmaca istediğinden rahat bıraktım istedikleri gibi oynuyorlar. Sadece sıkıştırmasın zarar vermesin istiyorum, çünkü sıkıştırınca ağlayarak beni çağırıyor gitsem kurtarmıi müdahil olmuş olurum. Gitmesem ağlamasına kayıtsız kalmış olurum. Bilemedim yani cidden 2 yaş öncesi yemeğini içmesini dşünmeden öyle hadi çıkıyorum diyip çıkan var mıdır
Çocuğunuzla sürekli konuşun. Şimdiden itibaren "gününün nasıl geçtiğini" sorun. Ben iki aylık bebeğime sorar, şöyle mi yaptın derdim. Arkadaşlarım gülerdi:) şimdi üç yaşında dediğiniz GB ağlamadan isteklerini anlatıyor. Hayır dediğimde nedenini soruyor ısrarla istiyor ama ağlama bağırma yaşamıyoruz. Çocuğun mizacı da etkilidir belki. Bebekliğinden beri sakin. Sürekli konuşun, sohbet edin ve sarılın. Başka bir şeye Gerek yok diye düşünüyorum.
Ayy yazdıklarınıza çok güldüm çok hoş anlatmışsınız ve çok doğru bizde bu rezil olma korkusu oldukça biraz zor yetistiririz hayalimizdeki cocugu :)) onların dünya umurlarinda değil.Ben almanyada yasayan biri olarak bile basaramadim bol sans bi olaya sahit olmustum alman kadinin cocugu yerlere atmis kendini nasil bagiriyor inanamassin ben bile ayy gunah dedim kadin cocugun yanina ayakta durmus o krizi atlatmasini bekliyor ...cocuk agladi agladi ben bittim alisweristen cocuk bitmis hala agliyo en son annesiyle konustu annesine alacanmi dedi hayir aglamana yazik oldu ama bu birseyi degistirmedi almicaz dedi cocuk tabi enerji 0 tuttu elini gitti bende denedim anammm razil oldum yaaaabenim oglanda bir ses tonu var offf beynim patladi ulan tamam al rezil olduk zaten
Ben
Babası da yapar ki yemek ilk yıl belki alışkın olmayınca sıkıntı da yani et yiyebilen bebeğe bakardı eşim pişirir kıyma makarna yedirir
O öğün de öyle geçsin
Arada da yoğurt meyve yer işte
Bak yanlış anlama sen olağan olanı yapıyorsun, normal sensin ama "öyle olmamalı"yı konuşuyoruz
Daha oğlun küçücükken eğitici oyun oynayacağım diye helak oluyordun ve eşin bunun için uğraşmıyor, agucuk gugucuk yapıyor diye içten içe kızıyordun
Çoğumuz yaptık ama relaks olmak lazım biraz
Kabul oğlum şimdi kocaman ama babası ne yedirir diye hiç düşünmedim yapsın yedirsin korona öncesi dönemde alsın getirsin
Hatta işte asıl konu ne "bağımsız çocuk yetiştirmek" biz babaları dahi anneye bağımlı kılınca çocuk da otomatik olarak bağımlı
Bu arada bakıcıya da hiç şunu şunu yedir demedim ben
O an ne varsa onu pişirip yedirdi sabah yumurta peynir olacak arada meyve öğlen etli yemek akşamüstü yoğurt akşam da yine et çeşidi içeren bir yemek
Sonuçta evde çocuğun durumuna, o günkü iştahına göre ayarlayacak olan o, çocuk iştahsızsa o gün sevmediği değil de daha tercih ettiği bir yemek vs
Çok katı olmamak lazım denilen bu yoksa tabii ki kimse aman aç kalsın yemesin vs demez
bir de mesela eşin evde çocukla kaldı bilmem ne yediriri diyorsun da acılı adana söyleyecek hali yok ya
evde ne varsa malzeme ondan yedirecek işte
bir de hani yetiştirme şekli vs deniyor ya daha önce de yazdım çoğu şey kreşte okulda şekilleniyor
yıllar önce oğlum 4-5 yaşlarındayken tatile gittik
tekne turuna çıktık
gayet uyumlu bir modda tur içeriğine katıldı
durunca denize girdi, tekne gidecek deyince denizden çıktı
ne ağladı ne ben girmem tribi attı ne başka şey
oradaki herkes ile eşit bir birey modundaydı
bazı çocuklar vardı girmedi bazısı çıkmadı babası zor çıkardı kucağında çırpınan çocuk ile tekneye
neyse akşam üzeri dondurma aldı
yedi dondurma bitince kağıdını şurada çöp vardı atayım diye kalktı attı ve içeri tarafta lavabolar var elini yıkadı geldi
birden teknenin 78 yaşındaki yaşlı kaptanı yanımıza geldi
bunu dedi yabancıların çocuğu yapıyor bizimkiler o dondurma kağıdını annenin eline tutuşturuyor al anne at diye ellerini de anneleri hemen ıslak mendil ile silmeye başlıyor aksi halde çocuk bağırıyor vs
sonra biz dedik ki biz öğretmedik kreşte öğrendi
36 aylık başladığı ikinci kreşinde okulun ikinci gününden itibaren tuvalete yalnız gidip ellerini yıkayıp geldiler mesela
çöplerini de attılar mutfaktaki teyzeye gidip bizim ekmek az geldi yenisini getir de dediler
toplum içine karıştıkça becerileri gelişti
ben o anlattığı diğer çocukları da anlıyorum
ver yavrum atalım dediği için annesi evde bile çöp attırmadığı için o da bilmediği ortamda direkt anneye veriyor çocuk gözlemleyeyim burada da çöp kutusu vardır nerede diye bakmıyor bile
ya da evde elini oraya buraya sürme dendiği için annesi çabuk elini silsin de oynasın diye bağırıyor
bak sözlerim sana şahsına çocuk yetiştirmene değil zira haddime değil
ama burası forum ve birbirimizin deneyimlerinden faydalanıyoruz
çocuğunu büyütmüşler ukala ukala ahkam kesiyor oluyor bunun da farkındayım ama deneyimlerin aktarılması ile doğada hayat devam ediyor
büyük çocuk annesi olarak örnek vereyim
okulları online eğitime geçti ve tüm bilgilendirmeler çocukların kendi telefonlarına
yani olağan zamanda annelere atılmayan hiçbir mesaj bu süreçte de atılmıyor
anneler ayy nasıl biz nasıl ödevleri takip edeceğiz derslerin çıktıları vs dediler
sonra düşündüm zaten okul olan dönemde de ödevleri ben takip etmiyordum ki
okuldan alıp gelip yapıyordu getirirse yapar getirmezse yapmazdı benim ruhum bile duymazdı
şimdi de bunu sağlıyorlar yani burada hep yazdığımı uyguluyorlar
ödev çocuğun sorumluluğu, onun telefonuna gidiyor işte
çenem düştü pardon ama özetle çocuğa sorumluluk vermeliyiz ama bebeklikten itibaren de çocuğun sorumluluğunu başka yetişkinler ile paylaşmayı da kabul etmeliyiz, aksi halde 30 yaşındaki babasına vermediğimiz sorumluluğu 3 yaşındaki çocuğa hiç veremeyiz
Sadece sıkıştırmasın zarar vermesin istiyorum, çünkü sıkıştırınca ağlayarak beni çağırıyor gitsem kurtarmıi müdahil olmuş olurum. Gitmesem ağlamasına kayıtsız kalmış olurum.
Ödevleri takip eden çocuğunuz kaç yaşında ?
bence bizim memleketimizde genellikle evladım ağlamasın kıyamam duygusu çok yoğun. bu nedenle biraz ağlayınca çoğunluk hemen peşinden koşuyor çocuğun ve her dediğini yapıyor. çocuklarda çok doğal olarak bunu kullanıyor.
yabancılar buna kıyamamak olarak bakmıyor. daha ziyade büyüdüğünde sağlıklı bir birey olsun diye küçükken bu tip hareketlere prim vermiyor.
taktiğin bu olduğunu düşünüyorum.
koalinanınki gibi bebek değil canım
10 yaşında
ama anaokulu ödevlerini de kendi takip etti hatta onunla ilgili de anımı yazayım
çocuklara ödevleri vermişler ama asıl öğretmenleri erken çıkmış galiba ne yapılacağını anlatmamışlar
haftasonu geçti ödev yapılmadan pazartesi okula gitti
anlatmışlar ödevin onun sorumluluğu olduğunu, yaparak getirmesi gerektiğini, bir daha da hep yaptı çocuk oo zaman 3 yaşındaydı şimdi 10 yaşında
Dinlemeyeceklerini bildiğim şeyde de görmezden gelirim, yüz göz olmam.
Dudaktan öpme türklerde de var kim yaparsa yapsın hiç hoş değil gerçektenAmann yabancıların çocuk.yetistirmesini bilmem de şu dudaktan öpmüyorlar mi uyuz oluyorum.
Aslında yabancı türk diye birşey yok bizler tutarlı ve kararlı olamıyoruz.
Maşaallah size. Kaç yaşında sormamin sebebi, küçükken ne ogrettiyseniz büyüdüğünde onu yapıyor çocuk.
Tabi çalışmayı sevmeyen , okulu sevmeyen çocukları tenzih ediyorum çünkü gerçekten bunlar özel takip istiyor, iteklenmek istiyor , diğer sorumsuzluk yapan çocukların en büyük suçlusu ebeveynler.
Ben de uslu olmasından ziyade ciyak ciyak şımarık çocuklar vardır ya onlardan olmasın istiyorum yoksa tabiki yaramazlık yapabilir.Çok kısıtlamadan, saygı duyarak yetiştirilebilir. Ayrıca çocuğumun uslu olmasından çok mutlu olmasını ve başını becerebilmesini tercih ederim.
işte bence o nedenle iyi bir anaokulu eğitimi çok önemli
çocuğa materyalini getirme, ödevini yapma gibi sorumlulukları vermeli anneye değil çocuğa vereceksin sorumluluğu
mesela burada hep yazarım tuvalete alıştırırken yarım saatte bir götürmeyin çocuğu çişe o zaman hep annede oluyor çişi takip etmek sorumluluğu çocuk çişi geldiğini bile hissetme aşamasına geçemiyor diye
oğlumun 4. sınıfta bir arkadaşının annesi oğluna beden eğitimi dersinden sonra neden atletini değiştirilmesi gerektiğinin söylenmediğini sorguluyordu
beden eğitimi dersine gelirken yanınızda yedek atlet, tişört ve salon için özel ayakkabı getirin ders bitiminde üstünüzü değiştirin dışarı ayakkabılarını giyin
bu duyuru ve evden getirilen atlet ve tişörte rağmen atletini değiştirmiyor sadece tişörtünü değiştiriyor öğretmen uyarmıyor diyen bir anne ve kendince çözümü artık yedek atlet koymayacağım zaten giydirmiyorlar şeklinde pasif agresif bir tepki
ilkokul 4. sınıf bu çocuklar ama annesi halen onu bebeği olarak görüp atletini değiştirmesi için birisinini her beden eğitimi dersi sonrasında uyarmasını bekliyor
çocuklarımıza sorumluluk vermeliyiz yaşlarına uygun sorumluluklar
Aynen bizler cocuklara örnek olmaliyiz ne duyarlarsa gidip aynisini söyluyorlar oyuzden önce kendimizden baslamaliyiz bende öfke kontrol problemi vardi sukur gecti sinirlenince agzimda bozulurdu artik yas kemale erince küfur bana yakismiyor aslinda kimseye yakismazda iste kan deli akarken insan cosuyur ama artik küfur yok evimde en fazla sipa derim o bile bana agir geliyor ve benim cocuklarim türkce tek küfür bilmezler almacada malesef okuldan duyuyor cocuklardan ...terbiye aileden gelir oyuzden biz nasil örnek oluyorsak iyi veya kötu cocugumuzda aynisi olacak ..Ayy yazdıklarınıza çok güldüm çok hoş anlatmışsınız ve çok doğru bizde bu rezil olma korkusu oldukça biraz zor yetistiririz hayalimizdeki cocugu :)) onların dünya umurlarinda değil.
Çocuk yetiştiği ailenin, yetiştiren annenin aynası resmen. Sen onunla nasıl iletişim kurarsan o da seninle o şekilde iletişim kuruyor benim deneyimlerim.
2 çocuk annesiyim. Ben büyük oğluma bir keresinde çok sinirlenip saygısızlık yapma haddini bil gibi bir cümle kullanmıştım. O günden beri küçük oğlum ne zaman büyük oğlumla anlaşmazlık yaşasa kardeşine, saygısızlık yapma haddini bil diye sesini yükseltiyor. neden? çünkü ne yazikki benden öğrendi bunu... Ben evde agresif olduğum dönemler çocuklarım da isteklerini agresif bir şekilde ifade ediyorlar, ben sakinsem onlar da sakın bunu defalarca gözlemledim.
Ağlatmadan da uyku eğitimi verilebiliyor gerçi. Ben de bebeğimi asla ağlatmak istemem güvenli bağlanmayı zedelememek adına. O yüzden soft yöntemler uygulamayı düşünüyorum. Mesela benimki de emerek uyuyor, bugün tam uyumadan koydum yatağa zaten mayışıktı. Biraz da sırtına pış pışlayarak vurdum hemen uyudu. Gerçi şimdiye kadar uyku saatleri ve rutini oluşturmuştum o yüzden çok zorlamadı belki de ama ağlatmadan kendi kendine uyumasını sağlamayı istiyorum umarım başarırım :)Bebek küçükken aşırı idealisttim ben de sizin gibiZaman geçtikçe doğal ebevynliğe döndüm. Yani okuduğum kitaplar içinde en çol aklıma yatan o kavram oldu. Koşulsuz sevgi, bol temas, ağladığında sarılma. Şu an dört bitmek üzere yabancı bebeler kadar olmasa da fena da değil bana göre.
Şunu anladım ben büyümek bir süreç ve çocuk yolunu buluyor. Çocuğa da güvenmek lazım. Mesela ben uyku eğitimini asla içime sindiremedim. Ağlarken gitmek kalpsizlikti bence. Anneyle olan bağını da zedelerdi. Vermedim. Ortamızda uyudu. Çevremde beraber doğurduğum arkadaşların büyük kısmı verdi beni de linç ettiler. Odasını ayıramazsın, uykuya dalmayı öğrenemeyecek dediler. Çok taktım kafayı da. Ne oldu, 1 yaşında odayı ayırdık o geceden sonra kendi de istemedi hiç. Ağlamadan alıştı. Emerek uyumaya devam ediyordu arkadaşlarım beni kınamaya devam ediyordu. Neticede 2 yaşında memeyi bıraktırdım ama yanına uzanıp uyumasını bekledm yine. 27 aylık flndı artık sen yanıma yatma ben kendim uyuyacağım dedi. O günden beri de kendi uyur. Yani boşuna kendimi yemişim. Büyümek bir süreçmiş, hazır olunca kendi yapıyormuş zaten. İyi ki gaza gelip uyku eğitimi vermemişim.
Ağlama tutturması da çok yoktur. Bunun sebebi ağladığında yapmayacağımı iyi bilmesi evet ama diğer şey de eşimin de benim de aakin insanlar olmamız. Ses yükseltmememiz kendimizi bağırarak anlatmamız. Mesela parkta arkadaşını itti vurdu fln evet oyunu yarıda kalır eve döner. Haksızlığa uğradıysa hakkını şiddete başvurmadan korumasını öğretmeye çalışıyorum. Bu kısımda tam başarılı olamadım. Ama en azından artık elle müdahale etmek yerine bağırıyor. Bu da bir aşama diyorum.
Kısacası çok da büyük konuşmamak lazım, büyüdükçe işler değişiyor. Çocuğun da bir karakteri mizacı var. Ama anne baba kararlı okursa üstesinden geliniyor.
Aynenn sorumluluk vermek cok dogru bir hareket hem özguveni gelisir hemde yalnizken birseylerin üstesinden gelebilecegine güvenirizKesinlikle doğru. Verdiğinz örnek çok yerinde oldu..
Çocuklara hiçbir sorumluluk verilmiyor. Yalan yanlış yapsa da bıraksınlar yapar elbet bir gün çocuklar .
Gerçekten o dondurma ambalajındaki gibi.
Çocuk bitiriyor , çöpünü anneye veriyor , ellerini anneye uzatıyor , ağzını uzatıyor.
Sofra kurulduğunda dahi sorumluluklar verilmeli çocuklara.
Kalktığında tabağını masadan kaldırıp , gidip ellerini yıkamayı öğretmek gerekiyor.
Sorumluluklar ufak işlerle başlıyor.
Yabancıların da çocukları kendilerini yere atıp bağıra bağıra ağladıkları oluyor. Aradaki tek fark anneleri bizim kadar evhamlı değil. Bizim kadar sorun etmiyorlar.İyi akşamlar herkese. Benim 5 aylık bir bebeğim var, ilk çocuğum. Derdim şu hanımlar, hepimizin az çok duyduğu bir geyik vardır. "yabancı çocuklar böyle değil, bu kadar gürültülü değil, şımarık değil.." vs. Şimdi tabiki yabancı çocuklar melek bizimkiler tü kaka diye bir şey yok. Aileden aileye değişiyor çocuk yetiştirme tarzı. Ama gerçekten yabancıların çoğunlukta olduğu otellerde de Türklerin olduğu otellerde de kalmış biri olarak gözlemim şu şekilde : yabancı çocuklar da yaramazlık yapabiliyor tabiki ama en azından bir iletişim kurabiliyor ebeveynleri gördüğüm kadarıyla. Ama Türk çocuklarında (bebekleri değil 4-5 yaş ve üstü çocukları kast ediyorum) sürekli ağlama ve gürültü yapma hali var. Dediğim gibi hepsi böyle değil ama Türk çocuklarında daha fazla gördüğüm bir şey zaten bu sık konuşulan bir konu günümüzde biliyorsunuzdur.
Ben istiyorum ki çocuğum tabiki robot olmayacak yeri geldiğinde yaramazlık da yapacak ama mesela ağlayarak, bağırarak, kendini yerden yere atarak iletişim kurmasın benimle. Konuşarak anlaşalım istiyorum. Tabiki hiç ağlamasın vs beklentim yok ama dediğim gibi bunu bir iletişim şekli haline getirmiş çocuklar var her istediğini ağlayarak, bağırarak, yerden yere atlayarak yaptıran. Derdim şu, ben nasıl çocuğumu yabancı ülkelerdeki çocuklar gibi en azından asgari düzeyde ağlayan, en azından kendisiyle konuşulabilen bir çocuk olarak yetiştirebilirim? Bunun için ne yapmalıyım ne önerirsiniz? Şimdilik evde ebeveynler olarak bizim de sesimizi yükseltmeden sakince konuşmamız iletişim kurmamız gerektiğini biliyorum. Başka neler önerirsiniz?
Hah işte bu tip çocuklardan bahsediyorum. Bebek olsa anlarsın konuşamıyor derdini ağlayarak ifade ediyor ama 3-4 yaşına gelmiş çocuklar ve hatta daha büyükleri sürekli ciyaklıyor iletişim şekli olmuş bu. Buna dayanamıyorum.Türkler çocuk değil yaratık yetistiriyo konusabilicek yaşta çocuk anormal anormal sesler cikariyo çığlık çığlığa falan... Ben hem yabancı hem de Türk çocuklu ailelerle uzun yolculuğa çıktım. Yabancılar çocuğunun sikilmasina fırsat vermiyo mutlaka kitap, kart oyunu, çocuğun sevdiği bir oyuncağını yanlarına alıyorlar. Cocuklari sıkılınca beraber oyunlar oynayabiliyolar. Ha bizimkiler de oynuyolar ama birbirlerini pataklama oyunu. Çocuk da anne de birbirini pataklayip kahkaha atiyo. Anne babalar normal değil ki çocuklar nasıl normal büyüsün. Bizim toplumun genel sorunu anne babaların pskolojisinin bozuk olması. Gün içinde o kadar sorunla bogusuyolar ki cocukla zaruri durumlar dışında ilgilenmeyi yük olarak goruyolar