Yabancılar gibi çocuk yetiştirmek?

Simarik bence senin davranışın degildi simarik küfur edince onaylayan gülen ailenin cocugu simarik olur oyuncaklara bogan her dedigini sip diye alan ailenin cocugu simarik olur şahh şahh li dogum günleri yapilan abartili sünnet düğünü yapilan cocuk simarik doyumsuz olur ...
 
Ah biz deyince ama bakamaz ki diyor herkes

Bir de babayı okulu vs yetersiz hissettirmemek lazım yani okulda ne yediniz aaa o sana yetti mi

Baban ile neler yaptınız top neden oynamadınız baban seni parka götürmedi mi

Hani bunlar olağan cümlelerimiz zaman zaman hepimiz yapıyoruz ama verdiğimiz mesaj benim dışındakiler senin bakımını eksik mi bıraktı olarak yorumlayabiliyor
 
Bebek küçükken aşırı idealisttim ben de sizin gibi Zaman geçtikçe doğal ebevynliğe döndüm. Yani okuduğum kitaplar içinde en çol aklıma yatan o kavram oldu. Koşulsuz sevgi, bol temas, ağladığında sarılma. Şu an dört bitmek üzere yabancı bebeler kadar olmasa da fena da değil bana göre.
Şunu anladım ben büyümek bir süreç ve çocuk yolunu buluyor. Çocuğa da güvenmek lazım. Mesela ben uyku eğitimini asla içime sindiremedim. Ağlarken gitmek kalpsizlikti bence. Anneyle olan bağını da zedelerdi. Vermedim. Ortamızda uyudu. Çevremde beraber doğurduğum arkadaşların büyük kısmı verdi beni de linç ettiler. Odasını ayıramazsın, uykuya dalmayı öğrenemeyecek dediler. Çok taktım kafayı da. Ne oldu, 1 yaşında odayı ayırdık o geceden sonra kendi de istemedi hiç. Ağlamadan alıştı. Emerek uyumaya devam ediyordu arkadaşlarım beni kınamaya devam ediyordu. Neticede 2 yaşında memeyi bıraktırdım ama yanına uzanıp uyumasını bekledm yine. 27 aylık flndı artık sen yanıma yatma ben kendim uyuyacağım dedi. O günden beri de kendi uyur. Yani boşuna kendimi yemişim. Büyümek bir süreçmiş, hazır olunca kendi yapıyormuş zaten. İyi ki gaza gelip uyku eğitimi vermemişim.
Ağlama tutturması da çok yoktur. Bunun sebebi ağladığında yapmayacağımı iyi bilmesi evet ama diğer şey de eşimin de benim de aakin insanlar olmamız. Ses yükseltmememiz kendimizi bağırarak anlatmamız. Mesela parkta arkadaşını itti vurdu fln evet oyunu yarıda kalır eve döner. Haksızlığa uğradıysa hakkını şiddete başvurmadan korumasını öğretmeye çalışıyorum. Bu kısımda tam başarılı olamadım. Ama en azından artık elle müdahale etmek yerine bağırıyor. Bu da bir aşama diyorum.
Kısacası çok da büyük konuşmamak lazım, büyüdükçe işler değişiyor. Çocuğun da bir karakteri mizacı var. Ama anne baba kararlı okursa üstesinden geliniyor.
 
Türkler çocuk değil yaratık yetistiriyo konusabilicek yaşta çocuk anormal anormal sesler cikariyo çığlık çığlığa falan... Ben hem yabancı hem de Türk çocuklu ailelerle uzun yolculuğa çıktım. Yabancılar çocuğunun sikilmasina fırsat vermiyo mutlaka kitap, kart oyunu, çocuğun sevdiği bir oyuncağını yanlarına alıyorlar. Cocuklari sıkılınca beraber oyunlar oynayabiliyolar. Ha bizimkiler de oynuyolar ama birbirlerini pataklama oyunu. Çocuk da anne de birbirini pataklayip kahkaha atiyo. Anne babalar normal değil ki çocuklar nasıl normal büyüsün. Bizim toplumun genel sorunu anne babaların pskolojisinin bozuk olması. Gün içinde o kadar sorunla bogusuyolar ki cocukla zaruri durumlar dışında ilgilenmeyi yük olarak goruyolar
 
Tutarlılık kararlılık ve istikrar. Çocukların istedikleri bu ve temelde sakın ebeveynler ister. Çocuğu dinler ve onu anladığınızı ona hissettirirseniz istediğinizi basarabilirsiniz. Ancak sürekli hayır diyen ve kendi istediğini yaptırmaya çalışan bi ebeveyn olursanız çok zor. Mesela çocuk bazen mont giymek istemeyecek ona durumu açıklayıp tekrar mont giymesini sağlayabilirsiniz reddedileceksiniz israrlar işe yaramayacak. Tamam öyleyse yanımıza alalım usursen giyebilirsin böylece dicez ve tabiki usuyecek siz ne kadar çözüm odaklı olursanız çocuğunuz da o kadar uyumlu meraklı ve bireysel olur
 
Ama benimki daha bebek sayılır yani öyle düşünüyordum. Hala yemekleri ayrı ve organik gıdalardan. Bıraktığımda ona yemek diye ne yedirir hiç kestiremiyorum. Oyunu başlarda eğitici olsun diye diretiyor ve söylüyordum hatta bir peogramı vardı. Bakıcıya da dolabın üzerine asıyordum, bugün yiyecekleri, oynayacakları ve öğrenecekleri şeklinde. Şimdilerde artık araba oyunları, kovalamaca, boğuşmaca istediğinden rahat bıraktım istedikleri gibi oynuyorlar. Sadece sıkıştırmasın zarar vermesin istiyorum, çünkü sıkıştırınca ağlayarak beni çağırıyor gitsem kurtarmıi müdahil olmuş olurum. Gitmesem ağlamasına kayıtsız kalmış olurum. Bilemedim yani cidden 2 yaş öncesi yemeğini içmesini dşünmeden öyle hadi çıkıyorum diyip çıkan var mıdır
 
Bunu bana gorumcemde zamanında demisti, çocuğu yabancılar gibi yetiştiriyorsun çok beğeniyorum, otelde filan görüyorum diye. Söyle örnek vermişti. Oğlum bir buçuk yaşında yürürken sendeledi ve karın içine düşecek gibi oldu ve tutundu, hiç tehlikeli bişey yoktu önümde idi. Bende eğildim baktım kendi cabaliyor ve dogrulmaya başladı sözlerle motive ettim ve kalktı. Tabii bacakları kayarak ayrılsa veya yüz üstü düşse tutarım dibindeyim cougun. Bu hareketimden dolayı demişti, yabancilarda görüyorum biz hemen vah vah noldu diye duygusal oluyoruz ama yabancılar hemen sen yaparsin kalk filan diyorlar diye. Tabii kalk demek var demek var inşallah bunu anlatabilmisimdir. Ben çocukların mesela erken yaşta kendileri yemek yiyebilecek duruma gelmelerini çok önemserim çünkü tr ne zaman gitsem anneler sofrada kocaman çocuklara yemek yedirmeye çalışıyorlar( duruma göre ve çocuk istahsiz ise elbette bende yedirmisimdir ama çok çok nadir). Bahsettiğim çocuklar gayet mobil herşeyi neredeyse yapabilen cocuklardi. Anneye tek kelime ile o an eziyet yaşatmak ile beraber herşeye gelince giyinmeye çıkarmaya kendileri yaparken sofraya oturunca anne de anne diye kadını darliyorlardi. Özet geçmek gerekirse

-Ulu orta soymamak alt değiştirmemek
- dışarı koridorda ve sokakta bagirdiklarinda uyarmak(gülmek ve seslenmek farklı tabii)
- evin içinde bagirdiklarinda veya bilinçli biseyler yere atıp güm güm kosturduklarinda her zaman güzelce ikaz etmek
- sokaga,parka, camdan aşağıya, araba camından dışarıya çöp atmamak
- yemeği kendi yemesini sağlamak
- belli yaşlarda misal diş fırçalama, ayakabi giyme,çıkarma, kıyafet giyme çıkarma gibi becerileri araştırıp takip edip uygulama(4 yaşından beri kendi giyinip çıkarıyor, kimisine göre geç olabilir ama zaten geç konuşmaya başlayan bir çocuktu, bir video da denk geldim bunu iki yaşında yapan bir kız vardı).

-ve aslında en önemlisi kendisine ve tüm canlılara saygı göstermesi. Olay burda bitiyor insana saygısı olan toplumda rahatsız edici hareketlerde yapmaz, burda açılan komşu konularını görünce bunu çok net anlıyorum, burda binde bir olan bişey ki anında polis gelir olay çözüme kavuşur. Bunu yabancılar belkide çocuklarına daha iyi öğretirken, bizler ay ne vicdansız bak çocuğa yardım etmiyor, bizim gibi sevmez bunlar çocuklarını diye yanlış düşüncelere kapilanlari gördüm çevremde. Kaldı ki çocuğum olduğundan beri gözlemlediğim kadarı ile bu saydiklarimi çoğunluk Türkiye'de de uyguluyor. Sadece telefon tablet konusunda hala sıkıntı var çünkü çocuklar sıkılınca bazı anneler uğraşmamak için telefon tablete baş vuruyor. Oğlum 5 yaşında daha dün artık izin verdim YouTube kidsden tabletten çizgi film izlemesine (TV nete bağlanmadı çünkü) kimisine göre erken ama büyük bir kısmı için geç bile kalmisimdir çünkü bazısı çocuk 1-2 yaşında iken eline tel tablet veriyor. Çocuk 15 dk dolmadan kapadı getirdi. Ve asla tutturmadi tablet veya telefon diye çünkü alışık değil sıkılınca oyun oynar kardeşi ile, yanlız oynar, benimle oyalanir dışarı çıkarız.. böyle şeylere dikkat ederseniz belki istediğiniz gibi ilerlersiniz
 
Benim çocuklarımın 6 ve 7 yaşındalar.

Doğduklarından bu yana iletişimimiz çok güçlü. Sevgimiz de öyle. Ben hiç bilmem kendilerini yere atmak, taşkın hareketler vs. Hatta dışarda öyle çocuklar gördüklerinde şaşırırlar.

Annenin rolü o kadar büyük ki. Etkili iletişim, güven, saygı ve sevgi olunca bahsettiğiniz konularda hiçbir problem olmuyor.
 
Yabancılar gibi çocuk yetiştirmek yerine bence okuyun gelişim süreçlerini,bebeklerin sıçrama evreleri olacak,büyüme atakları olacak,ve bu zamanlarda belli belirsiz ağlamaları olacak.
En büyük değişim 2_3 yaş arası olacak.Sendrom yaşyacak,istediğini yaptirmak için direnecek,ağlayacak,kendini ispatlamaya çalışacak,yemek seçecek,kiyafet seçecek..ne istediğini bilmeyecek zamanlarda yaşayacaksiniz bu süreçlerde.Bu nokta da sizin tutumlsriniza göre şekillenecek kişiligi.
Bir pedegogla sohbet ettiğimdr o zamanlar kızımın 2 yaştan sonra nasıl değiştiğindrn hayiflanıyordum,bana söylediği şu olmuştu" ne güzel sağlıklı bir bebeğin var ve olması gereken gelişim evrelerini geçiriyor bu süreçleri yaşmaması sorun olurdu"

çok rahatlatmıstı beni.
Şimdi ise yemek seçme dısında pek bi sorunhmuz kalmadı,kızım söz dinleyen,gayet ne yaptiğini bilen biri haline geldi.Geçen yaz tatildeyken 2 yaşındaydı,hayatimin en zor tatilini yasamistim.Bu benim yanliş tutumumdan değik kizimin yaşadiği 2 yaş sendromundan kaynaklaniyordu.Ama bu yaz herşey bambaşkaydi.Çok keyifli bur yaz geçirdik birlikte.Seneye dahada iyi olacak.çünkü okudum araştirdim,hangi durumda nasil davranmam gerektiğini hep ögrenmeye caliştim,yeri geldi buraya konu açtim.
 
Annemin is arkadasi bir doktor hanim vardi. Oyle Avrupalarda filan yetismis bir tip degil asla, aksine epey geleneksel, epey muhafazakar bir kadindi. Avrupai yasam tarzi neyse o aile tam zitti. 4 cocugu vardi. Annem hep derdi ki "Leyla nasil yapiyor ben iki tanede coktum, ne rahat kadin. Ama onun kizlari da sizin gibi omur torpusu degil. 4uncuyu yapti valla iyi cesaret." Leyla teyze de boyle nasil anlatsam, guleec, vurdumduymaz, hastalariyla bile boyle ASMR videosunda gibi konusan, hic sinirlenmeyen, sulalesi rahat bir kadin. Cocuklar da her seyi kendileri yapiyor, buyukler kucuklere bakiyor arada filan. Bir kere evine gittik. Cocuklarin odalarina "gece disinizi fircalamayi unutmayin. Yatsi namazini kilmayi unutmayin. Isigi kapatin" gibi bir suru pankart asmis renkli kartonlara. Bir de cocuklar yaramazlik yapinca ceza veriyordu surat asmak yok dram yok arabeske baglama yok. Hani cocuklarin yaramazlik yapmasini olumcul bir gunah gibi degil de normal, dogalarina uygun, ama yine de ceza verilen bir sey gibi goruyordu anlatabiliyor muyum. Cocuklar da itiraz etmeden o belirlenen cezayi kabulleniyorlardi. O evin o gerilimsiz, dramsiz, neseli havasina cok ozenmistim, ben de ergendim o zaman. Bizim evde ne yapsan suc. Odevimi yapmayi unuturum annem cilgina doner. Evden cikmak aksiyon filmi olur herkes birbirini gerer, birbirine bagirir, uc gun kuser. Annemle babam birbirine bagirir, annem "ne bicim cocuklarsiniz babaniza cekmissiniz sizden adam olmaz" diye bir de bize cemkirir. Evimiz stresli, gergin, surekli bir huzursuzluk. Neyin kimi sinirlendirecegi belli degil. Mesela odani toplamamissin, anam bir basliyor, senin karakterin bozuk, ne bicim kizsin, ben cocuk yetistirememisim, babana cekmissin, ailecek beni somurdunuz, gelir yerde duran esyalari cope atar... Sonra da cocuk yetistirmek cok zahmetli diye sikayet ederdi. E, sen bu sekilde her seyi memleket meselesi yaparsan tabi ki zahmetli.

Bir de annem seyi anlatir mesela, yeni dogdugumda 1 yasima kadar geceleri hic uyumamisim durmadan aglamisim. 3 yasinda krese baslamisim aksamustu 4-5 gibi aglamaya baslarmisim gece sizana kadar. Komsular illallah etmis. "Ne kadar huysuz, gergin bir bebektin az cekmedik senden" diyor bir de. E sen gerginsin, kocan gergin, bebek ne yapsin o ortamda mesela?

Offff anneme cok dolmusum.

Yani kisacasi bazen yasam tarziyla yabancilikla filan da alakasi oldugunu dusunmuyorum genel olarak anne babanin ruh hali cocugu cok etkiliyor sanirim.
 
Son düzenleme:
Yabancılarda disiplin var. Ebeveynler tarafından bi kural koyulduğu zaman anneanne/babaanneler/dedeler o kuralı çiğnemedikleri için ve çocuğun her dediğini yapmadıkları için çocuklar sığınacak arka bulamıyor
 
Bende 2 ve 4 yaşında iki tane var. Bazen tepem atar çok sıkılırım, ben gidiyorum derim. Eşim ne yedireceğim der, bilmiyorum bul bişeyler der geçerim :))) Kendisi yemek pişirmekten anlamaz, ama çocukların beslenme düzenine hakimdir. Mesela bir omlet yapmayı, kahvaltı hazırlamayı becerir. Ya da benimkiler tavuk pilavı çok severler. Pişiremiyorsa dışardan söyler. Normalde ben eve pek tavuk sokmam, köy tavuğu falan bulursam alırım anca ama 2-3 ayda bir dışardan tavuklu pilav yeseler hiç bir şey olmaz :) Biraz bu durum yetişememekle alakalı. Bir noktadan sonra salıyor insan.

İki yaş öncesinde de bizim evimizde herkese ayrı yemek pek pişmezdi. Herkesin yiyebileceği yemekler olurdu. Eğer yetişkinlere özel bir menü çıkacaksa tabi ki çocuklara da ayrı hazırlandı ama orta karar gitmeye gayret ettim ben. Baş edemezdim.
 
Yuzde yuz katiliyorum.bu korkular endiseler mahvediyor cocugu.kendi hayatimdan biliyorum ayni sizin gibi.
Konu sahibi benim tek yaptigim goz hizasina inip konusmak .bazen sabrim tasiyor ama tutarsiz davrandigim icin oluyor bu.kiyamamak ve incinmesin diye istedigini almak ama bu 10 istek de 1 kez oluyor.
 
İletişim ve sevgi sanırım en büyük kıstas. Telefon, tablet gibi alışkanlıkları olan çocuklar ilgi eksikliğinden mi bilmiyorum daha mızmız, sinirli gibi geliyor bana nedense.
 
Bende şunu anladım. Ağlamayı seven çocuk ağlıyor yapacak bişey yok.
 
İletişim ve sevgi sanırım en büyük kıstas. Telefon, tablet gibi alışkanlıkları olan çocuklar ilgi eksikliğinden mi bilmiyorum daha mızmız, sinirli gibi geliyor bana nedense.
Oğlum 4 yaşında, yazdan beri tablete dokunabiliyor.
Telefona ise 2 yaşında kendi foto ve videolarına bakabiliyordu, o da dışarıda maksimum 10 fl kadar.
Tv ise belirli çizgifilmleri vardı yaşına göre eğitici olan, onları izlerdi.
Yani doğduğundan beri hayatında herhangi bir akıllı cihaz yok.
Ama doğduğundan beri böyle mızmız böyle ağlayan, ağlamaktan kusup moraran ve hasta olan çocuk görmedim.
9 aylıktı, kafasını duvarlara vura vura ağlardı.


Tüm doktor maceralarından sonra edindiğim bilgi ‘çocukların yüzde 10 u kadarı böyle, yeni nesilde karşılaşıyoruz bu durumla, yüksek duyarlı çocuklar bunlar ve kabul edeceksiniz çaresi yok’ dediler.
Çünkü bir hastalıkları ya da başka türlü durumları olmamasına rağmen aklınıza gelen gelmeyen her şeye tepki verip yuvarlanarak ağlayabilirler.
Günlük ağlama kotaları var, onu doldurmaları lazım
 
Ön edit: Türkler aptaldır demiyorum, çarpıtan olmasın.

Japon çocukları der susarım... Öyle zeki, harika çocuklar ki. E zeki milletten zeki çocuk çıkar zaten. Günün birinde çocuğum olursa onlar gibi yetiştireceğim. Anneanne, babaanne müdahalesi olmadan, geleneklerden uzak.
 
Çocuğunuzla sürekli konuşun. Şimdiden itibaren "gününün nasıl geçtiğini" sorun. Ben iki aylık bebeğime sorar, şöyle mi yaptın derdim. Arkadaşlarım gülerdi:) şimdi üç yaşında dediğiniz GB ağlamadan isteklerini anlatıyor. Hayır dediğimde nedenini soruyor ısrarla istiyor ama ağlama bağırma yaşamıyoruz. Çocuğun mizacı da etkilidir belki. Bebekliğinden beri sakin. Sürekli konuşun, sohbet edin ve sarılın. Başka bir şeye Gerek yok diye düşünüyorum.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…