ve biten bir arkadaşlık daha....

Bence bu kadar üstüne düşmeyin, inanın değmiyor kimse için.

Belki de haklısınız, bilemiyorum.
Nasip kısmet herşey, bu saatten sonra zaten hiç birşey eskisi gibi olamaz, olacağını da sanmıyorum.
Ancak hiç bir zaman içimde nefret barındırabilen bir insan olmadım.
Kolay unutur kolay affederim bir çok şeyi.

Bu da çok kin güdülüp uzatılacak birşey değil sanırım, akışına bırakıyorum sadece.
Bir çabam yok, ama karşıma çıkınca da kafa çevirmem, iki muhabbetim olur sanırım.
 
Belki de haklısınız, bilemiyorum.
Nasip kısmet herşey, bu saatten sonra zaten hiç birşey eskisi gibi olamaz, olacağını da sanmıyorum.
Ancak hiç bir zaman içimde nefret barındırabilen bir insan olmadım.
Kolay unutur kolay affederim bir çok şeyi.

Bu da çok kin güdülüp uzatılacak birşey değil sanırım, akışına bırakıyorum sadece.
Bir çabam yok, ama karşıma çıkınca da kafa çevirmem, iki muhabbetim olur sanırım.
Küs durmak kin tutmak hoş şeyler değil elbette, sadece artık adım atmayın arayıp sormayın, o bunu yapabiliyorsa hayatına siz olmadan devam edebiliyorsa sizde öyle olmaya çalışın.
 
Yine adım atan ben oldum.

İlk çocuklar 2 yaşına gelene kadar (onun 3 aylık bebeği ve benim de gebe olduğum dönemde arkadaşlığımız tekrardan görüşmeye başlamamızla devam etmişti) görüştük.

Mantıksız bir sebebten dolayı tekrardan ayrı düştük.

Bundan 2 sene kadar önce, tutturdular beraber tatile gidelim.
Biz de hiç böyle bir deneyim yaşamadık eşimle, olur dedik.
Beraber reservasyon yapmak için bir AVM'de tur şirketine bile gittik hatta, otel seçmeye.
Ancak orada bir türlü bir seçim yapamadık, konu askıda kaldı. Daha sonra internetten araştırdık vs.
Tam tatili alacaktık ki, onlar caydılar, cayma sebepleri benim oğlum çok huysuz ve yaramazmış...

Eşim de demiş kendisine "tamam da ne yapayım çocuğumu evde mi bırakıp tatile çıkayım, ayrıca çocuk bizim çocuğumuz, huysuz ve aksi değil, size öyle gelmiş, ancak ben çocuğumu kesinlikle bırakıp tatile gitmem."

Bu sebepten dolayı da, 2 senedir görüşmüyoruz.
Ortada karşılıklı ne bir atışma ne bir tartışma var.
Ayrıca çocuğum gerçekten huysuz değildir, bu sene farklı bir aile ile tatile gideceğiz.

Geçen gün bir arkadaşımın vasıtası ile (ortak arkadaş) öğrendim ki bu bahsettiğim arkadaşım hamileymiş.
2. bebeğine. Benim de 2. çocuğum oldu ve şu an 15 aylık.
O beni zamanında hayırlı olsun için aramamıştı, ben de böyle şeylere önem veren bir insanım.
Öğrendikten bir gün sonra aradım, hayırlı olsun dedim.
Beni tanımadı, belli ki telefon numaramı silmiş veya tanımaz davrandı anlayamadım.

Biraz konuştuk.
Doğumuna daha varmış, davet ettim bize, ık mık yaptı, anladım utanıyor.
Bu haftasonu o ortak arkadaşımıza gideceğiz eşim ile, bakalım belki orada denk geliriz bilemedim.

Ben de böyleyim işte, kestirip atamıyorum kimseyi.
Kıyamıyorum verilen emeklere, iyi günlerin hatırlarına...
Sizinle görüşmek istemeyen birinin üzerine niye bu kadar düşüyorsunuz ki? Kaç yıl geçmiş, neler yaşanmış... Yine aynı şeyler olacak, üzüleceksiniz.
 
Yine adım atan ben oldum.

İlk çocuklar 2 yaşına gelene kadar (onun 3 aylık bebeği ve benim de gebe olduğum dönemde arkadaşlığımız tekrardan görüşmeye başlamamızla devam etmişti) görüştük.

Mantıksız bir sebebten dolayı tekrardan ayrı düştük.

Bundan 2 sene kadar önce, tutturdular beraber tatile gidelim.
Biz de hiç böyle bir deneyim yaşamadık eşimle, olur dedik.
Beraber reservasyon yapmak için bir AVM'de tur şirketine bile gittik hatta, otel seçmeye.
Ancak orada bir türlü bir seçim yapamadık, konu askıda kaldı. Daha sonra internetten araştırdık vs.
Tam tatili alacaktık ki, onlar caydılar, cayma sebepleri benim oğlum çok huysuz ve yaramazmış...

Eşim de demiş kendisine "tamam da ne yapayım çocuğumu evde mi bırakıp tatile çıkayım, ayrıca çocuk bizim çocuğumuz, huysuz ve aksi değil, size öyle gelmiş, ancak ben çocuğumu kesinlikle bırakıp tatile gitmem."

Bu sebepten dolayı da, 2 senedir görüşmüyoruz.
Ortada karşılıklı ne bir atışma ne bir tartışma var.
Ayrıca çocuğum gerçekten huysuz değildir, bu sene farklı bir aile ile tatile gideceğiz.

Geçen gün bir arkadaşımın vasıtası ile (ortak arkadaş) öğrendim ki bu bahsettiğim arkadaşım hamileymiş.
2. bebeğine. Benim de 2. çocuğum oldu ve şu an 15 aylık.
O beni zamanında hayırlı olsun için aramamıştı, ben de böyle şeylere önem veren bir insanım.
Öğrendikten bir gün sonra aradım, hayırlı olsun dedim.
Beni tanımadı, belli ki telefon numaramı silmiş veya tanımaz davrandı anlayamadım.

Biraz konuştuk.
Doğumuna daha varmış, davet ettim bize, ık mık yaptı, anladım utanıyor.
Bu haftasonu o ortak arkadaşımıza gideceğiz eşim ile, bakalım belki orada denk geliriz bilemedim.

Ben de böyleyim işte, kestirip atamıyorum kimseyi.
Kıyamıyorum verilen emeklere, iyi günlerin hatırlarına...
Ne gerek var? Ugrasmayin aramayin sormayin gorusmeyin. Bu ladar ezmeyin kendinizi
 
Ay resmen bu kadar yazıyı okudum sanki bir kitap okuyor gibiydim yada bir film izler gibiydim ☺️şimdi bende aynı seyleri yaşıyorum 22 yıllık arkadaşlığımız ilkokuldan bu yıllara uzanıyor çocuklarımız oldu geçen memlekete gittim söyledim gorusebiliriz diye cevap ah iyi olur ama şehir dışındayım ..bir gördüm ki Instagram'da eşli grupla geziyorlar bizide davet edebilirlerdi ki tanışıyoruz eslerimizle.. bizim aramızdaki bağ kopmuştu ben tekrar şans vermiştim salak gibi ama artık tamamen bitti benim için çok acı ama gerçekler böyle işte
 
Bu konu eski konuymuş ama okudum .
Bilemiyorum insanlar zamanla degişebiliyor.
Kabullenmek gerek.
Arkadasın koca bulunca sevindirik olmuş erkek görmemiş hayatında doğal🤣🤣
Senin nişanlınla sürekli üç kişi gezmeniz de çok saçma .ne gereği var.arkadssınla ayrı görüş nişanlınla ayrı.arada bir görüşülür de böyle dibdibe gereksiz yani.
Bak o tanıştırmamış bile .
 
Merhaba kızlar, nasıl anlatsam nereden başlasam bilemedim...
Aslında kaç zamandır bununla ilgili bir konu açmak istiyordum, bu güne kısmetmiş...

Bir arkadaşım vardı, vardı diyorum çünkü arkadaşım olduğuna dair inancımı ne kadar kaybetmek istemesemde, artık kaybettim...
2006 yılında tanıştık, aynı iş yerinde çalışıyorduk fakat ben kişisel nedenlerle çalıştığımız firmadan o işe girdikten 2 hafta sonra ayrıldım.
O aynı firmada kalmayı tercih etti, 4 yıl daha orada çalıştı ve daha sonrasında çok güzel bir işe girdi.
O zamanlar benim yurtdışına tekrar geri dönme gibi bir durumum vardı, hiç istemiyordum gitmeyi fakat ailevi mecburiyetler nedeniyle gitmek zorundaydım.
Uçak biletlerimizi aldık ve bu arkadaşım bana dedi ki "inşallah gidemezsiniz, ben sensiz ne yapacağım buralarda, o kadar alıştım ki sana"...
veee gidemedim!
Uçak biletlerini iade etmem gerekiyordu, hiç birşey yapmadan direk arkadaşımı aradım ve dedim ki "gidemiyoruz, babam buraya gelecekmiş, kalbin ne kadar temizmiş arkadaşım bak istedin oldu, bende çok mutluyum" ve inanın çok mutlu olmuştum... Zaten yurtdışına gitmeyi istemiyordum, hem de böyle güzel bir arkadaştan daha doyamamışken uzaklaşmak düşüncesi beni çok üzüyordu...
Ama böyle düşünmekte çok erken davranmışım...

Aradan aylar - yıllar geçti, biz bir birimize de yakın oturuyoruz. Aynı semtlerdeyiz ve evlerimiz bir birine yürüme mesafesinde.
Ben her derdimi, sırrımı, sıkıntımı, ailevi sorunlarıma kadar onunla paylaşırdım, o da aynı şekilde bütün sorun ve sıkıntılarını benimle paylaşırdı.
Bizim başka birine ihtiyacımız yoktu ki, zaten bir birimize yetiyorduk, benim hayatıma giren insanlar oldu, onun tanışıklığımız boyunca hayatına giren birisi olmamıştı.
Biraz çekingen, biraz içine kapanık, soğuk görünümlü biridir.
Fakat gerçekten kalbinde iyi bir insan olduğuna inaniyorum ben, fakat niçin böyle yapıyor ve böyle davranıyor kestiremiyorum.


6 yıllık arkadaşlığımız boyunca, ben onu kıracak birşey yaptığımı sanmıyorum, insan bile bile arkadaşını kırar mı?
Zaten hiç bir zaman özür dilemekten veya afedersin hata yaptım demekten erinen bir insan olmadım.
Sen bana bir adım gel ben sana on adım geleyim mantığı ile yaşadım hep.
Bu güne kadar bu düşünce beni hiç aldatmamıştı, fakat "verdiğin değer kadar sevilirsin" düşüncesinin ne kadar yanlış olduğunu da anlamaya başlıyorum sanırım.
6 yıl içerisinde neler olmadı ki, küslüklerimiz, dargınlıklarımız, eğlencelerimiz, mutluluklarımız, acı anlarımız...
Hep destek olduk, ben onların evinde kalırdım o gelir bizde kalırdı, hatta aileleri de tanıştırdık birlikte bile görüşülürdü.
Annem her zaman "ya kızım takma kafana, o iyi bir kız ama cahilliğinden yapıyor olabilir" der bir türlü konduramazdı ona.
Ben bile hala konduramıyorum ki ona, o kadar severdim kendisini ve kardeşim gibi görürdüm hep.
Kısaca yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi...

Dip Not: Ben tek evlat olduğum için hep bir kardeş özlemi olmuştur içimde malesef...

Herneyse, gelelim asıl mevzulara.
Bundan 3 sene önce, şu anda nişanlım olan kişi ile tanıştırıldım. Fakat tanışma esnasında benim nişanlımla tanışmama vesile olan arkadaşımın yanı sıra Bu arkadaşım ve 2 başka arkadaşım daha vardı. Çünkü hepimiz ortak arkadaştık, sadece nişanlımı ilk kez tanıyacaktık... Maksat arkadaş ortamında bir tanışma olsun, gerilmeden, bir birimizi arkadaş olarak tanıyalım istedik.. Nitekim sonuçları güzel oldu hamd olsun... :26:

Hatta ogün yaşanan çok komik bir hadiseyi de anlatmak istiyorum... Nişanlımla tanıştığımız gün arkadaşım (adı alev olsun anlatmak daha kolay olacak) Alev bize geldi önce, Şubat ayının sonlarına doğruydu ve hava inanılmaz soğuk, ben kapri pantolon giymiştim, pantolon bitiminden uzun olan çizmelerim vardı o sene, rugan ve topuklu çok hoştu çizmeler, benim ayaklarım küçüktür ve her ne hikmetse ne zaman ayakkabı alsam, o ayakkabı genişler daha bi ufak kalır ayaklarım içinde... Yine aynı şey olduğu için 2 kat çorap giymiştim ama komik olan uzun dize kadar pembe bir çorap, üstüne yeşil daha kalın soket çorap :KK9: nasılsa sadece cafede oturacağız ve ardından da herkes evine dağılacak... Ben Alev'in çok temiz kalpli olduğuna inanmışımdır hep ve şöyle demişti bana "ya canım sen böyle giydin çok hoş oldu da, yaw çocuk görse ne kro diyecek bak olmadı böyle" dedi... Bende "amaaann sanki ayakkabımı mı çıkartacağım, ne yapayım çok üşüdüm ve başka çorap bulamadım şimdilik, ayaklarım sıcak dursun birde soğuğu düşünmeyeyim" demiştim ve baya gülmüştük... Ama evdeki hesap hiç bir zaman çarşıya uymaz, o akşamın sonunda bizi tanıştıran arkadaşımın sevgilisinin evine gittik hep beraber... Siz varın düşünün benim durumu, eve ilk ben girdim ve çorapları (yeşilleri özellikle) nasıl ayağımdan çıkartıp çantama tıktım bir ben bilirim... :KK9: Hala nişanlım pembe çorap muhabbetini yapar...

Böyle güzel anılar paylaştık, çok güzel günler geçirdik...
Ama son zamanlarda arkadaşımı tanıyamaz oldum, benden giderek uzaklaşıyor ve apayrı bir dünyaya bürünüyor...

Nişanlım Alev'i de sever ve ona hep baldızım derdi. Biz hiç bir zaman onu dışlamadık.
Yani nişanlımda iyi huylu ve sevecen bir insan olduğu için, ne zaman bir yere gitsek onu da davet ettik.
Nişanlımla 3 yıldır buluşmalarımızın %70-%80'ini onunla geçirmişizdir.
Yeri geldi buna rağmen sorunlar çıkardı, ben sesimi çıkartmadım..
Yanlış anlıyorsun, öyle değil, şöyledir diye hep anlattım, anlamasını sağlamaya çalıştım.
Sonra "siz nişanlandınız artık, ben gezmeyeyim sizinle fazla" demeye başladı...
Falan filan, biraz alınganlık, gereğinden fazla da kıskançlık göstermeye başladı.
Onu anlıyordum, çünkü bir sevgilisi yoktu, etrafında benim haricinde olan arkadaşları tek tek evlenip onunla eskisi gibi görüşemez olmuştu.
Çalışmaya başladığı işinde 1 sene içerisinde neredeyse bekar insan kalmamıştı, bir de üstüne ben nişanlanınca, canı sıkılıp "noluyoruz" durumlarına girdi.
O da haklıydı ve artık "biri ile tanışmak istiyorum" demeye başlamıştı.

Gerek tartışmalarımızda, gerek yaşadığımız arkadaşlık ilişkisinde hep fedakarlık yapan ben oldum...
Onun herhangi bir işi olduğunda birşey yapılması gerektiğinde arar bende işim olsa dahi "tamam gelirim" dedim.
Kendimi ona göre ayarlamasını bildim, benimde sonuçta bir hayatım var, ama bana ihtiyacı olduğu hiç bir an onu yalnız bırakmadım.
Fakat benim bir işim düştüğünde onun tek mazereti hep "ben gelemem canım bu akşam çok yorgunum eve gidip uyuyacağım" oldu.
Kimsenin hatalarını yüzüne vurma gibi bir huyum olmadığı için, yeri geldiğinde "neden böyle yapıyorsun" da diyemedim.
Zamanla anlamasını bekledim, elimden geldiğince göstermeye çalıştım ama nafile.

Nişan bohçası götüreceklerdi bir gün, akşam saat 8 gibi bana uğradı ve sohbet ederken ertesi gün nişan bohçasını götüreceklerini anlattı.
Benim başımdan geçtiği için usülünce anlatmaya çalıştım, dedi "gelirmisin bir yardım rica etsem senden" dedim hemen gelirim ne demek.
Anneme dedim ben gidiyorum şimdi Alev'lere vakti yok kızın zaten hemen bohçaları hallederiz, akşam orda kalırım sabah erken gelirim.
Ertesi gün de bize misafir gelecek, annemi işlerle yalnız bırakmak zorunda kaldım, çünkü arkadaşımın bana gerçekten ihtiyacı var.
El eline karışıyorlar, bende başımdan geçirdiğim için, insanlar ancak bu günlerde kusurları görürler... Herşeyi güzel olsun isterim.
Tek tek bohçaları ayarladım, güzelce kurdaleledik, usülünü anlattım...
Sonrasında öğrendim ki çok güzel geçmiş onlar için.. Çok mutlu oldu arkadaşım ve teşekkür etmişti yardımlarım için.
Bende ona her zaman yardım ederim, evine temizliğe falan mutlaka çağır ben senin programını bilemem, ama sen çağır ben gelirim dedim.



En son olan olaylara gelmem gerekirse, herşey şuradan patlak vermeye başladı.
Bir gün Alev'in samimi bir başka arkadaşı onu arayarak seni birinle tanıştıracağım demiş.
Arkadaşımda kabul etmiş, bana anlattığında nasıl sevindim anlatamam.
Kendisine uygun, bakış açıları aynı olan bir çocuğa benziyordu anlattığı kadarı ile ve tanıştılar.
Bundan yaklaşık 7-8 ay önce ve şimdi Haziran başında evleniyorlar.
İnşallah çok mutlu olur...

Çocukla beni 1 kere bile tanıştırmadı. Ne beni ne nişanlımı.
Ben beklerdim ki bir akşam 4'ümüz yemeğe gidelim, sonuçta sen benim 6 yıldır herşeyimi paylaştığım insansın.
Niye böyle yaptı etti hiç bir fikrim yok, çok sefer tanıştıracağım dedi fakat bir türlü ayarlayamadı.
Belki nişanlısı istemedi, olabilir. Fakat bunu bana söylemesini dilerdim... En azından beni düşündüğünü anlayabilirdim...
Ben nişanlandığı çocuğu istemeye geldiklerinde gördüm ve hala aradan ne kadar zaman geçmesine rağmen, çocukla iki çift laf etmişliğim yok.
Halbu ki ben onu hiç birşeyden uzak tutmadım, onu unuttuğumu, koca bulup arkadaşı kenara attığımı düşünmesin diye elimden geleni yaptım.

Hatta nişanlım ben ve Alev ile şöyle bir mevzu geçmişti aramızda, biz çok görüştüğümüz için, nişanlım Alev'e "sen benim kumam olacaksın anlaşılan, baksana her daim berabersiniz, ben senden az görüyorum nişanlımı, hatta benden önce sen aynı yatağı paylaşıyorsun onunla yeri geldimi" demişti ve çok gülmüştük. Bunun üstüne Alev'de valla böyle enişte, sende alışmalısın bu fikre, ben öyle kolay kolay Souvvenir'den vazgeçmem... Bana da bir oda ayarlarsınız evde artık" falan gibi sohbet geçmişti aramızda. Nişanlımda o günden sonra "senin odanı hazırlıcaz, üzerine de kocaman "Alev'in odası" yazdırıcaz, hiç kafanı yorma sen baldız" derdi... Yani bir nevi aile gibiydik ve ben bundan çok memnundum... İyi anlaşıyordu nişanlım onunla, yeri geldi Alev'in çok cahillikleri, bir erkeğe davranılmaması gereken davranışları oldu ve nişanlım ona çok kızdı, fakat ben hep "bak yapma, onunda sorunları var, anlamaya çalış, biz bir hayat kuruyoruz ve onun gözü önünde oluyor bu, kendince o da üzülüyor, üstüne gitme sakın, duymazdan gel görmezden gel" diye diye telkin ettim. Ama nişanlım soğudu ondan, yarım senedir bir birlerini görmüyorlar neredeyse, sebebi de bu arkadaşımın yaptıkları işte... Davranış ve tavırları...

Benim nişanlım ile aramda yılbaşı sonrası problemler yaşandı. Ailesi nedeniyle bir türlü nikah tarihini belirleyemiyorduk.
Babam yurtdışında olduğu için benden tarih bekliyordu ki ucuz bilet alabilsin, kayınvalidemin fütürsuzca söylediği sözlerde üstüne tuz biber olunca, nişanlımla ayrılıktan döndük diyebilirim. Bu süreçte tabii ki Alev yanımda değildi! Ben bunları tek başıma, annem ile birlikte yaşadım. Kimseye derdimi anlatamadan, sıkıntılarımı paylaşamadan.


Ben bunları yaşarken Alev'de kendi hayatındaki değişiklikleri yaşıyordu. Artık bir sevgilisi vardı, her haftasonunu ona ayırıyor, hafta arası dahi beni aramıyor sormuyor.
Arayıp ben bir yere davet edince "yorgunluğunu" bahane ederek gelmiyordu. Sözlendiler, nişanlandılar ve şimdi evlenecekler hayırlısı ile.
Fakat bir gün ben evde oturmuş bütün çeyizlik eşyalarımı düzenlerken bana gelmek için telefon açtı, bende gel buyur ev dağınık ama yabancı değilsin sen dedim.
Geldi sağolsun, ama keşke gelmez olaydı, lafını resmen soktu gitti...
Gelme nedeni şuymuş: gelin çiçeğini almış, gelinlikçiyi ayarlamış, nişanlısının kendi evi var, evin kiracısı çıkmış ve şimdi evi toparlamaya başlamışlar. Havadisleri bunlar olmakla beraber bana dediği bir laf oldu ki içim acıdı resmen, şeytani bir gülüşle "istersen sana da bir oda açayım, baksana sizin tarihin belli olacağı yok" dedi ve bir kahkaha savurdu ki size anlatamam. Hayatımda kimseden böyle bir hareket görmemiş, gördüğüm karşısında dona kalmıştım resmen... 6 yıllık arkadaşlık 2 saniye içinde gözümde yerle bir oldu...

Ben o kadar sorunlar yaşadım ki çoğuna o şahitti... Sen madem bu kadar alınacaktın zamanında söyleseydin "ben böyle demenizi istemiyorum" demeni. Kaldı ki sen kendin demiştin bana da oda açarsınız diye... Şimdi gelmiş benim en üzüntülü zamanımda böyle bir laf söylüyorsun... Her geldiğinde bir fitnelik, bir nifak sokmak, bir laf gevelemek anlatamam size...

Dün yaptığı ise tam bir enteresandı...
Benden 5 dakika bile sürmeyen yürüme mesafesinde oturuyor, merkeze ben daha yakınım.
Ne zaman birşey almaya, nişanlısının ailesine bile gitmeye ihtiyacı olsa benim bulunduğum sokağın oradan geçecek.
Ama haziranın 1 inde kınası 3ünde düğünü var, davetiyeyi bana dün email ile gönderdi...
Herşeyi beklerdim de bu kadarını asla... Anneme anlattım annem şok oldu.
Nasıl yani dedi kaldı kadın, ama ne kadar üzüldüğümü bildiği içinde çok fazla yorumda bulunmadı.
Hayırlısı olsun dedi, ne diyelim o da mutlu olur inşallah...


Genel anlamda baktığımda görüyorum ki sen ne kadar çırpınırsan çırpın, öyle bir an geliyor ki insanlar senin verdiğin değeri, senin yapmış olduğun insani paylaşımları hiçe sayıp bir kalemde itebiliyorlar. Sanki hiç yokmuşsun, varlığının bir önemi yokmuşsun gibi davranabiliyorlar. 6 yıl az bir zaman mı? 6 yılda bir çocuk okula başlayacak yaşa geliyor, böyle düşündüğün zaman bir insan için ne kadar önemli bir zaman dilimidir bu! Ben dilerdim ki o ihtiyaç duyduğunda değil, benim yanında olmamı istediği zamanlarda yanında olayım, hiç gocunmazdım. Her daim ihtiyacını zaten gidermeye çalışırım, o ayrı fakat ne olurdu beni de biraz saysaydı.
Şimdi o evlenecek, Eylül'de ben evleneceğim ve adım gibi eminim ki bir daha görüşmeyeceğiz.
Ne olurdu nişanlsını tenezzül edip tanıştırsaydı, eşli görüşmeye başlasaydık. Arkadaşlığımız pekişseydi...
Ya da hadi nişanlısı istemiyor diyelim, beni arkadaşı yerine koyduğunu belli edip bana anlatsaydı...
Ben onu hiç bir zaman yargılamadım, şimdide yargılamıyorum çünkü kendi hayatı.. Kendisi bilir...
Herkesin kendi doğrusu-yanlışı vardır muhakkak. Bana göre bu yaşananlar her ne kadar yanlış olsa da, eminim o da beni bir noktada hatalı görüyordur.

Sadece paylaşmak istedim kızlar, kısa hikayeyi geçtik destan gibi oldu farkındayım...
Fakat o kadar dolmuşum ki, biri ile paylaşma ihtiyacı duydum.
Nişanlıma anlatamıyorum kinleniyor, anneme anlatamıyorum kadın zaten ben üzülüyorum diye kendini üzüyor.
Bir arkadaşı başka bir arkadaşa da anlatmak bana biraz "şikayet" mahiyetinde oluyor gibi geliyor...
Kafanızı şişirdiğim için kusura bakmayın nolur...

Diyeceğim tek şey Allah herkesin gönlüne göre versin, her ne olursa olsun arkadaşlarınıza sahip çıkın, sizi ne kadar üzdüğünü ne kadar kırdığını düşünseniz dahi, gidin çekin kolundan "bi kendine gelsene sen ne yapıyorsun" demesini bilin! Arkadaşlık kolay bulunmuyor, dosluk ki en zoru ben daha bulamadım malesef, Allah hepimizi hayırlı insanlarla karşılaştırsın inşallah...
:KK16::KK16::KK16:
Eskiden insanlara, özellikle de arkadaşlara çok değer veren ve onları ailem gibi görebilen bir insan olarak sizi çok iyi anlıyorum ve anladım.

Sizin de benim de yanıldığımız şey , Biz insanları seviyoruz diye o sırada onların da bizi sevdiğini ve biz onları kıskanmıyoruz diye onların da aynı güzel duygular ile bize yaklaşıyor olduğu yanılsaması.

İnsanların içinden neler geçtiğini hiç bir zaman bilemeyiz. Bu nedenle bir daha bu derece yakınınıza birini almamanızı tavsiye ederim.

Bu forumda bile çok değil azcık dolansanız bu arkadaşınız gibi insan sürüyle olduğunu fark edeceksiniz. Milletin konuşmalarını hatırlayıp laf sokanlar, o sıradaki sorusuna cevap vermeyip aşağılayanlar, farklı görüşlere saldıranlar.. Ne ararsanız var.

Bu forum dahi insanların kötülüklerini ne kadar da hafife aldığımı herkesi kendim gibi bildiğimi gösterdi bana. Bu nedenle demem o ki dikkatli olun bundan sonraki hayatınızda.

Siz siz olun kadınlara da bir daha bu kadar güvenmeyin ve özelinizi anlatmayın. Gördüğünüz gibi siz güzel bir aniydi diye anlatmışken o içerleyip size laf sokmuş. Gerçekten temiz kalpli bir insan yapar mı böyle bir şey hiç? Siz temiz kalpli birisi olduğunuz için onu da öyle sandınız.

Kadınlara hiç güvenmem ben artık dersimi aldım. Kız kardeşlik saçmalıklarına da inanmıyorum. Daha etik ahlak kuralları oturmamış kendi duygulari farklı olunca kuralları çiğneme hakkını kendinde reva görüp, milletin eşini, mutluluğunu kıskanan çoğunluk benim nazarımda. Maalesef çoğu hemcinsimden utanıyorum.

O yüzden siz de çift halinde yeni arkadaşlıklar oluşturun kendinize zaman içinde, sadece vakit geçirin sohbet, gezi olsun yeterli.

Bırakın dert falan da paylaşmayın artık. Dert paylaştıkça dert artar, paylaşmaya gerek dahi kalmayacak seviyede güzel bir hayata odaklanın ve kendiniz için dileyin ki bu tür insanlar mutluluğunuzu Bırakın uzaktan sadece kıskansın.

Bu tarz insanların hakkı bu. Sizin dusmenizi bekleyen insanlardan alabileceğiniz en güzel intikam kulaklarını kapatsalar gözleriyle görmek zorunda kalacakları mutluluğunuz olacaktır.
 
Merhaba kızlar, nasıl anlatsam nereden başlasam bilemedim...
Aslında kaç zamandır bununla ilgili bir konu açmak istiyordum, bu güne kısmetmiş...

Bir arkadaşım vardı, vardı diyorum çünkü arkadaşım olduğuna dair inancımı ne kadar kaybetmek istemesemde, artık kaybettim...
2006 yılında tanıştık, aynı iş yerinde çalışıyorduk fakat ben kişisel nedenlerle çalıştığımız firmadan o işe girdikten 2 hafta sonra ayrıldım.
O aynı firmada kalmayı tercih etti, 4 yıl daha orada çalıştı ve daha sonrasında çok güzel bir işe girdi.
O zamanlar benim yurtdışına tekrar geri dönme gibi bir durumum vardı, hiç istemiyordum gitmeyi fakat ailevi mecburiyetler nedeniyle gitmek zorundaydım.
Uçak biletlerimizi aldık ve bu arkadaşım bana dedi ki "inşallah gidemezsiniz, ben sensiz ne yapacağım buralarda, o kadar alıştım ki sana"...
veee gidemedim!
Uçak biletlerini iade etmem gerekiyordu, hiç birşey yapmadan direk arkadaşımı aradım ve dedim ki "gidemiyoruz, babam buraya gelecekmiş, kalbin ne kadar temizmiş arkadaşım bak istedin oldu, bende çok mutluyum" ve inanın çok mutlu olmuştum... Zaten yurtdışına gitmeyi istemiyordum, hem de böyle güzel bir arkadaştan daha doyamamışken uzaklaşmak düşüncesi beni çok üzüyordu...
Ama böyle düşünmekte çok erken davranmışım...

Aradan aylar - yıllar geçti, biz bir birimize de yakın oturuyoruz. Aynı semtlerdeyiz ve evlerimiz bir birine yürüme mesafesinde.
Ben her derdimi, sırrımı, sıkıntımı, ailevi sorunlarıma kadar onunla paylaşırdım, o da aynı şekilde bütün sorun ve sıkıntılarını benimle paylaşırdı.
Bizim başka birine ihtiyacımız yoktu ki, zaten bir birimize yetiyorduk, benim hayatıma giren insanlar oldu, onun tanışıklığımız boyunca hayatına giren birisi olmamıştı.
Biraz çekingen, biraz içine kapanık, soğuk görünümlü biridir.
Fakat gerçekten kalbinde iyi bir insan olduğuna inaniyorum ben, fakat niçin böyle yapıyor ve böyle davranıyor kestiremiyorum.


6 yıllık arkadaşlığımız boyunca, ben onu kıracak birşey yaptığımı sanmıyorum, insan bile bile arkadaşını kırar mı?
Zaten hiç bir zaman özür dilemekten veya afedersin hata yaptım demekten erinen bir insan olmadım.
Sen bana bir adım gel ben sana on adım geleyim mantığı ile yaşadım hep.
Bu güne kadar bu düşünce beni hiç aldatmamıştı, fakat "verdiğin değer kadar sevilirsin" düşüncesinin ne kadar yanlış olduğunu da anlamaya başlıyorum sanırım.
6 yıl içerisinde neler olmadı ki, küslüklerimiz, dargınlıklarımız, eğlencelerimiz, mutluluklarımız, acı anlarımız...
Hep destek olduk, ben onların evinde kalırdım o gelir bizde kalırdı, hatta aileleri de tanıştırdık birlikte bile görüşülürdü.
Annem her zaman "ya kızım takma kafana, o iyi bir kız ama cahilliğinden yapıyor olabilir" der bir türlü konduramazdı ona.
Ben bile hala konduramıyorum ki ona, o kadar severdim kendisini ve kardeşim gibi görürdüm hep.
Kısaca yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi...

Dip Not: Ben tek evlat olduğum için hep bir kardeş özlemi olmuştur içimde malesef...

Herneyse, gelelim asıl mevzulara.
Bundan 3 sene önce, şu anda nişanlım olan kişi ile tanıştırıldım. Fakat tanışma esnasında benim nişanlımla tanışmama vesile olan arkadaşımın yanı sıra Bu arkadaşım ve 2 başka arkadaşım daha vardı. Çünkü hepimiz ortak arkadaştık, sadece nişanlımı ilk kez tanıyacaktık... Maksat arkadaş ortamında bir tanışma olsun, gerilmeden, bir birimizi arkadaş olarak tanıyalım istedik.. Nitekim sonuçları güzel oldu hamd olsun... :26:

Hatta ogün yaşanan çok komik bir hadiseyi de anlatmak istiyorum... Nişanlımla tanıştığımız gün arkadaşım (adı alev olsun anlatmak daha kolay olacak) Alev bize geldi önce, Şubat ayının sonlarına doğruydu ve hava inanılmaz soğuk, ben kapri pantolon giymiştim, pantolon bitiminden uzun olan çizmelerim vardı o sene, rugan ve topuklu çok hoştu çizmeler, benim ayaklarım küçüktür ve her ne hikmetse ne zaman ayakkabı alsam, o ayakkabı genişler daha bi ufak kalır ayaklarım içinde... Yine aynı şey olduğu için 2 kat çorap giymiştim ama komik olan uzun dize kadar pembe bir çorap, üstüne yeşil daha kalın soket çorap :KK9: nasılsa sadece cafede oturacağız ve ardından da herkes evine dağılacak... Ben Alev'in çok temiz kalpli olduğuna inanmışımdır hep ve şöyle demişti bana "ya canım sen böyle giydin çok hoş oldu da, yaw çocuk görse ne kro diyecek bak olmadı böyle" dedi... Bende "amaaann sanki ayakkabımı mı çıkartacağım, ne yapayım çok üşüdüm ve başka çorap bulamadım şimdilik, ayaklarım sıcak dursun birde soğuğu düşünmeyeyim" demiştim ve baya gülmüştük... Ama evdeki hesap hiç bir zaman çarşıya uymaz, o akşamın sonunda bizi tanıştıran arkadaşımın sevgilisinin evine gittik hep beraber... Siz varın düşünün benim durumu, eve ilk ben girdim ve çorapları (yeşilleri özellikle) nasıl ayağımdan çıkartıp çantama tıktım bir ben bilirim... :KK9: Hala nişanlım pembe çorap muhabbetini yapar...

Böyle güzel anılar paylaştık, çok güzel günler geçirdik...
Ama son zamanlarda arkadaşımı tanıyamaz oldum, benden giderek uzaklaşıyor ve apayrı bir dünyaya bürünüyor...

Nişanlım Alev'i de sever ve ona hep baldızım derdi. Biz hiç bir zaman onu dışlamadık.
Yani nişanlımda iyi huylu ve sevecen bir insan olduğu için, ne zaman bir yere gitsek onu da davet ettik.
Nişanlımla 3 yıldır buluşmalarımızın %70-%80'ini onunla geçirmişizdir.
Yeri geldi buna rağmen sorunlar çıkardı, ben sesimi çıkartmadım..
Yanlış anlıyorsun, öyle değil, şöyledir diye hep anlattım, anlamasını sağlamaya çalıştım.
Sonra "siz nişanlandınız artık, ben gezmeyeyim sizinle fazla" demeye başladı...
Falan filan, biraz alınganlık, gereğinden fazla da kıskançlık göstermeye başladı.
Onu anlıyordum, çünkü bir sevgilisi yoktu, etrafında benim haricinde olan arkadaşları tek tek evlenip onunla eskisi gibi görüşemez olmuştu.
Çalışmaya başladığı işinde 1 sene içerisinde neredeyse bekar insan kalmamıştı, bir de üstüne ben nişanlanınca, canı sıkılıp "noluyoruz" durumlarına girdi.
O da haklıydı ve artık "biri ile tanışmak istiyorum" demeye başlamıştı.

Gerek tartışmalarımızda, gerek yaşadığımız arkadaşlık ilişkisinde hep fedakarlık yapan ben oldum...
Onun herhangi bir işi olduğunda birşey yapılması gerektiğinde arar bende işim olsa dahi "tamam gelirim" dedim.
Kendimi ona göre ayarlamasını bildim, benimde sonuçta bir hayatım var, ama bana ihtiyacı olduğu hiç bir an onu yalnız bırakmadım.
Fakat benim bir işim düştüğünde onun tek mazereti hep "ben gelemem canım bu akşam çok yorgunum eve gidip uyuyacağım" oldu.
Kimsenin hatalarını yüzüne vurma gibi bir huyum olmadığı için, yeri geldiğinde "neden böyle yapıyorsun" da diyemedim.
Zamanla anlamasını bekledim, elimden geldiğince göstermeye çalıştım ama nafile.

Nişan bohçası götüreceklerdi bir gün, akşam saat 8 gibi bana uğradı ve sohbet ederken ertesi gün nişan bohçasını götüreceklerini anlattı.
Benim başımdan geçtiği için usülünce anlatmaya çalıştım, dedi "gelirmisin bir yardım rica etsem senden" dedim hemen gelirim ne demek.
Anneme dedim ben gidiyorum şimdi Alev'lere vakti yok kızın zaten hemen bohçaları hallederiz, akşam orda kalırım sabah erken gelirim.
Ertesi gün de bize misafir gelecek, annemi işlerle yalnız bırakmak zorunda kaldım, çünkü arkadaşımın bana gerçekten ihtiyacı var.
El eline karışıyorlar, bende başımdan geçirdiğim için, insanlar ancak bu günlerde kusurları görürler... Herşeyi güzel olsun isterim.
Tek tek bohçaları ayarladım, güzelce kurdaleledik, usülünü anlattım...
Sonrasında öğrendim ki çok güzel geçmiş onlar için.. Çok mutlu oldu arkadaşım ve teşekkür etmişti yardımlarım için.
Bende ona her zaman yardım ederim, evine temizliğe falan mutlaka çağır ben senin programını bilemem, ama sen çağır ben gelirim dedim.



En son olan olaylara gelmem gerekirse, herşey şuradan patlak vermeye başladı.
Bir gün Alev'in samimi bir başka arkadaşı onu arayarak seni birinle tanıştıracağım demiş.
Arkadaşımda kabul etmiş, bana anlattığında nasıl sevindim anlatamam.
Kendisine uygun, bakış açıları aynı olan bir çocuğa benziyordu anlattığı kadarı ile ve tanıştılar.
Bundan yaklaşık 7-8 ay önce ve şimdi Haziran başında evleniyorlar.
İnşallah çok mutlu olur...

Çocukla beni 1 kere bile tanıştırmadı. Ne beni ne nişanlımı.
Ben beklerdim ki bir akşam 4'ümüz yemeğe gidelim, sonuçta sen benim 6 yıldır herşeyimi paylaştığım insansın.
Niye böyle yaptı etti hiç bir fikrim yok, çok sefer tanıştıracağım dedi fakat bir türlü ayarlayamadı.
Belki nişanlısı istemedi, olabilir. Fakat bunu bana söylemesini dilerdim... En azından beni düşündüğünü anlayabilirdim...
Ben nişanlandığı çocuğu istemeye geldiklerinde gördüm ve hala aradan ne kadar zaman geçmesine rağmen, çocukla iki çift laf etmişliğim yok.
Halbu ki ben onu hiç birşeyden uzak tutmadım, onu unuttuğumu, koca bulup arkadaşı kenara attığımı düşünmesin diye elimden geleni yaptım.

Hatta nişanlım ben ve Alev ile şöyle bir mevzu geçmişti aramızda, biz çok görüştüğümüz için, nişanlım Alev'e "sen benim kumam olacaksın anlaşılan, baksana her daim berabersiniz, ben senden az görüyorum nişanlımı, hatta benden önce sen aynı yatağı paylaşıyorsun onunla yeri geldimi" demişti ve çok gülmüştük. Bunun üstüne Alev'de valla böyle enişte, sende alışmalısın bu fikre, ben öyle kolay kolay Souvvenir'den vazgeçmem... Bana da bir oda ayarlarsınız evde artık" falan gibi sohbet geçmişti aramızda. Nişanlımda o günden sonra "senin odanı hazırlıcaz, üzerine de kocaman "Alev'in odası" yazdırıcaz, hiç kafanı yorma sen baldız" derdi... Yani bir nevi aile gibiydik ve ben bundan çok memnundum... İyi anlaşıyordu nişanlım onunla, yeri geldi Alev'in çok cahillikleri, bir erkeğe davranılmaması gereken davranışları oldu ve nişanlım ona çok kızdı, fakat ben hep "bak yapma, onunda sorunları var, anlamaya çalış, biz bir hayat kuruyoruz ve onun gözü önünde oluyor bu, kendince o da üzülüyor, üstüne gitme sakın, duymazdan gel görmezden gel" diye diye telkin ettim. Ama nişanlım soğudu ondan, yarım senedir bir birlerini görmüyorlar neredeyse, sebebi de bu arkadaşımın yaptıkları işte... Davranış ve tavırları...

Benim nişanlım ile aramda yılbaşı sonrası problemler yaşandı. Ailesi nedeniyle bir türlü nikah tarihini belirleyemiyorduk.
Babam yurtdışında olduğu için benden tarih bekliyordu ki ucuz bilet alabilsin, kayınvalidemin fütürsuzca söylediği sözlerde üstüne tuz biber olunca, nişanlımla ayrılıktan döndük diyebilirim. Bu süreçte tabii ki Alev yanımda değildi! Ben bunları tek başıma, annem ile birlikte yaşadım. Kimseye derdimi anlatamadan, sıkıntılarımı paylaşamadan.


Ben bunları yaşarken Alev'de kendi hayatındaki değişiklikleri yaşıyordu. Artık bir sevgilisi vardı, her haftasonunu ona ayırıyor, hafta arası dahi beni aramıyor sormuyor.
Arayıp ben bir yere davet edince "yorgunluğunu" bahane ederek gelmiyordu. Sözlendiler, nişanlandılar ve şimdi evlenecekler hayırlısı ile.
Fakat bir gün ben evde oturmuş bütün çeyizlik eşyalarımı düzenlerken bana gelmek için telefon açtı, bende gel buyur ev dağınık ama yabancı değilsin sen dedim.
Geldi sağolsun, ama keşke gelmez olaydı, lafını resmen soktu gitti...
Gelme nedeni şuymuş: gelin çiçeğini almış, gelinlikçiyi ayarlamış, nişanlısının kendi evi var, evin kiracısı çıkmış ve şimdi evi toparlamaya başlamışlar. Havadisleri bunlar olmakla beraber bana dediği bir laf oldu ki içim acıdı resmen, şeytani bir gülüşle "istersen sana da bir oda açayım, baksana sizin tarihin belli olacağı yok" dedi ve bir kahkaha savurdu ki size anlatamam. Hayatımda kimseden böyle bir hareket görmemiş, gördüğüm karşısında dona kalmıştım resmen... 6 yıllık arkadaşlık 2 saniye içinde gözümde yerle bir oldu...

Ben o kadar sorunlar yaşadım ki çoğuna o şahitti... Sen madem bu kadar alınacaktın zamanında söyleseydin "ben böyle demenizi istemiyorum" demeni. Kaldı ki sen kendin demiştin bana da oda açarsınız diye... Şimdi gelmiş benim en üzüntülü zamanımda böyle bir laf söylüyorsun... Her geldiğinde bir fitnelik, bir nifak sokmak, bir laf gevelemek anlatamam size...

Dün yaptığı ise tam bir enteresandı...
Benden 5 dakika bile sürmeyen yürüme mesafesinde oturuyor, merkeze ben daha yakınım.
Ne zaman birşey almaya, nişanlısının ailesine bile gitmeye ihtiyacı olsa benim bulunduğum sokağın oradan geçecek.
Ama haziranın 1 inde kınası 3ünde düğünü var, davetiyeyi bana dün email ile gönderdi...
Herşeyi beklerdim de bu kadarını asla... Anneme anlattım annem şok oldu.
Nasıl yani dedi kaldı kadın, ama ne kadar üzüldüğümü bildiği içinde çok fazla yorumda bulunmadı.
Hayırlısı olsun dedi, ne diyelim o da mutlu olur inşallah...


Genel anlamda baktığımda görüyorum ki sen ne kadar çırpınırsan çırpın, öyle bir an geliyor ki insanlar senin verdiğin değeri, senin yapmış olduğun insani paylaşımları hiçe sayıp bir kalemde itebiliyorlar. Sanki hiç yokmuşsun, varlığının bir önemi yokmuşsun gibi davranabiliyorlar. 6 yıl az bir zaman mı? 6 yılda bir çocuk okula başlayacak yaşa geliyor, böyle düşündüğün zaman bir insan için ne kadar önemli bir zaman dilimidir bu! Ben dilerdim ki o ihtiyaç duyduğunda değil, benim yanında olmamı istediği zamanlarda yanında olayım, hiç gocunmazdım. Her daim ihtiyacını zaten gidermeye çalışırım, o ayrı fakat ne olurdu beni de biraz saysaydı.
Şimdi o evlenecek, Eylül'de ben evleneceğim ve adım gibi eminim ki bir daha görüşmeyeceğiz.
Ne olurdu nişanlsını tenezzül edip tanıştırsaydı, eşli görüşmeye başlasaydık. Arkadaşlığımız pekişseydi...
Ya da hadi nişanlısı istemiyor diyelim, beni arkadaşı yerine koyduğunu belli edip bana anlatsaydı...
Ben onu hiç bir zaman yargılamadım, şimdide yargılamıyorum çünkü kendi hayatı.. Kendisi bilir...
Herkesin kendi doğrusu-yanlışı vardır muhakkak. Bana göre bu yaşananlar her ne kadar yanlış olsa da, eminim o da beni bir noktada hatalı görüyordur.

Sadece paylaşmak istedim kızlar, kısa hikayeyi geçtik destan gibi oldu farkındayım...
Fakat o kadar dolmuşum ki, biri ile paylaşma ihtiyacı duydum.
Nişanlıma anlatamıyorum kinleniyor, anneme anlatamıyorum kadın zaten ben üzülüyorum diye kendini üzüyor.
Bir arkadaşı başka bir arkadaşa da anlatmak bana biraz "şikayet" mahiyetinde oluyor gibi geliyor...
Kafanızı şişirdiğim için kusura bakmayın nolur...

Diyeceğim tek şey Allah herkesin gönlüne göre versin, her ne olursa olsun arkadaşlarınıza sahip çıkın, sizi ne kadar üzdüğünü ne kadar kırdığını düşünseniz dahi, gidin çekin kolundan "bi kendine gelsene sen ne yapıyorsun" demesini bilin! Arkadaşlık kolay bulunmuyor, dosluk ki en zoru ben daha bulamadım malesef, Allah hepimizi hayırlı insanlarla karşılaştırsın inşallah...
:KK16::KK16::KK16:
Nişanlın varken her yere onu çağırmanız ,sürekli üçlü gezmeniz çok gereksiz bir davranışmış.Bu kadarına gerek varmıydı.Ben şahsen çok rahatsız olurdum.İnsanın bi özeli olmalı.Sevgilim varken başkası yanımda ne mana.Rahat edemezsin. Misal onun yanındamı öpüşeceksin .
Gözüne sokar gibi sürekli nişanlınla oda yanınızda çanta gibi...

Kendisi sevgililik sürecini özelinde yaşamış.Samimiyetinize dayanarak sizi bir kerede olsa tanıştırması gerekirdi bence. Ondan sonra sürekli beraber takılmanıza gerek yokmuş.O sizin yanınızdayken seni ve nişanlını içten içe kıskanıyormuş.

Nişanlınızla ayrılma aşamasına geldiğinizde yanınızda olmaması ve düğün davetiyesini maileden göndermesi araya mesafe koymanız gerektiğini gösteriyor.
 
X