• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Tükenmek

Yokuspokus Yokuspokus Idrakyollariiltihabi Idrakyollariiltihabi
Çok enteresan... benim eşimle de hikayem size benzer. Ve hep bana çok doğru gelmiştir.
İnsanın hayatı boyunca kendisini anlayacağına emin olduğu biri ile birlikte olma fikri.
6 yıllık evliyiz, şimdilik yolunda. Ama epey konuda kendimi güvenden hissettiğim ve mutluluk garantili baktığım durumun başka olduğunu görmek değişik geldi.

Biraz düşünüp geleceğim :)

Elbette benzer hikayeler aynı hislere ya da sonuca ulaştırmaz insanı. Belli ki siz gerçekten aşık olmuşsunuz. Belki ben de oldum lakin davranışları ve uyumsuzluk sonucunda aşk bitti. Bazı insanlar sevgiyi beslerken, bazıları da olumsuzluk karşısında tüketiyor işte. Benim sevgim saygı ve biraz da hayranlık var ise besleniyor. Saygı duyduğum ve hayran olduğum karşı cinse aşk besliyorum. En ufak bir küçümseme, zayıf görme, pasif olduğunu düşünme halinde sevgim azalıyor. Bu yüzdendir ki güçlü insanlara karşı zaafım var. Zayıf, pasif ve hakkını koruyamayan insanlara da tiksinmeye yakın hislerim oluşuyor. Belki benim kendi travmalarımla alakalıdır bu durum. Bilemiyorum. Sizin adınıza sevindim inşallah daim olur mutluluğunuz.
 
Elbette benzer hikayeler aynı hislere ya da sonuca ulaştırmaz insanı. Belli ki siz gerçekten aşık olmuşsunuz. Belki ben de oldum lakin davranışları ve uyumsuzluk sonucunda aşk bitti. Bazı insanlar sevgiyi beslerken, bazıları da olumsuzluk karşısında tüketiyor işte. Benim sevgim saygı ve biraz da hayranlık var ise besleniyor. Saygı duyduğum ve hayran olduğum karşı cinse aşk besliyorum. En ufak bir küçümseme, zayıf görme, pasif olduğunu düşünme halinde sevgim azalıyor. Bu yüzdendir ki güçlü insanlara karşı zaafım var. Zayıf, pasif ve hakkını koruyamayan insanlara da tiksinmeye yakın hislerim oluşuyor. Belki benim kendi travmalarımla alakalıdır bu durum. Bilemiyorum. Sizin adınıza sevindim inşallah daim olur mutluluğunuz.

Biz de şu durum çok oldu, birbirimizi fazla tanıyoruz, ve tahmin edilebilir şekilde yaşıyoruz.
Bu kimi insan için sıkıcı olabiliyor, beni güvende hissettiriyor. Yada eşim için dinginlik demek oluyor.
Bazen 1 hafta çocuklardan, koşturmadan birbirimize zaman kalmaz, bazen de yarın iş var demeden sabaha kadar konuştuğumuz olur.
Bizim değişkenlerimiz de çok fazla. Belki monoton bir döngüye girsek, konuşacak paylaşacak bir şeyimiz de kalmaz. Böyle düşünmemiştim bugüne kadar :)
 
Ben eşimden yarın saat önce işten gelirim duş alırım güzel şeyler giyerim , o da gelince hop kucağına alıp Yatağa atar , günün stresini atar bi kıble muhabbet ettikten sonra yemek işine gireriz en kısa yoldan güle oynaya şakalaşarak öpüşerek , yemekte iş imizi gümümüzü anlatır yorum yapar birbirimizi över gaza getiririz iş hayatı namına , sofrayı birlikte toplarız kim daha Dinçer’de bulaşıklarla çayla o ilgilenir , çay çekirdek muhabbet tv derken yapışık şekilde eşim der yürüyüşe çıkalım, spora gidelim ya da sinemaya , çoğu zaman da çıkarız , el ele gönül gönüle yürürüz ya da diğerleri .... geliriz evimize sarmal dolaş koklaş uyu sabah da birbirimiz e kahvalı hazırlayıp uyandırmak için yarışırız , daha dinç olan kalkar hazırlar öper koklar kaldırır, bazen sabah ben ütü yaparken onun gireceğini de ütülerim bazen o benim, birlikte çıkarız ayrılırken adeta sevgili gibi zor ayrılırız akşamı zor ederiz , bazen öğle arasında bi bakmışım gelmiş koklayarak öperiz birbirimizi , bazen yemeğe çıkalım der gekrş beni alır bazen benim iş yerimde Yemen yeriz bazen avm ye geçeriz bazen de herkes kendi iş arkadaşları ile yer, akşamları gelirken bana genellikler bi tek Gül ya da bi adet çikolata vs getirir, artık rutinimiz oldu bugün ne getirecek diye merak ederim :) haftada bi gün bi film seçer tv den büyük ekranda izleriz ve organizasyonu tamamen eşime aittir , Ayda bi mutlaka yakın yerlere kaçamak yaparız genelde eşim düşünür organize eder , bazı akşamlar o tek gider spora ben yorgun olurum yürüyüşe çıkmak istemem, o günlerde de herkes kendine kalır , cumartesi ya da paZar genellikle iki saatimizi yoğun hızlı bi şekilde ev temizliğine ayrırız , BaEn bi saat yeter iki elden olunca böyl e böyle gider ... BÜtün bunlar hayallerdi :dondurma: HAyatlar kısmına geçmeyeceğim
Disari cikma konusu pek fazla olmuyor ama yazdigin hepsi bizde var. :D
 
Elbette benzer hikayeler aynı hislere ya da sonuca ulaştırmaz insanı. Belli ki siz gerçekten aşık olmuşsunuz. Belki ben de oldum lakin davranışları ve uyumsuzluk sonucunda aşk bitti. Bazı insanlar sevgiyi beslerken, bazıları da olumsuzluk karşısında tüketiyor işte. Benim sevgim saygı ve biraz da hayranlık var ise besleniyor. Saygı duyduğum ve hayran olduğum karşı cinse aşk besliyorum. En ufak bir küçümseme, zayıf görme, pasif olduğunu düşünme halinde sevgim azalıyor. Bu yüzdendir ki güçlü insanlara karşı zaafım var. Zayıf, pasif ve hakkını koruyamayan insanlara da tiksinmeye yakın hislerim oluşuyor. Belki benim kendi travmalarımla alakalıdır bu durum. Bilemiyorum. Sizin adınıza sevindim inşallah daim olur mutluluğunuz.
Aynı hisleri taşıyorum sizinle
 
seninle daha önce de konuşmuştuk aynı konuyu
benım eşim de senın eşine benzer baya benzer hatta
eşime göre her aksam eve duzenlı gelmemız
yemek hazırlamamız bırlıkte aynı sofrada yememiz
gece uyumamız
tv karsısında birlikte pineklememiz
her aksam beni arayıp eve ne lazım demesi mutlulukların en büyüğü

bana göre ise çok sıradan

işin garibi benim eşim nişanlılık ve evliliğin ilk yıllarında beni havalara uçuran insandı

eşime göre bazen ben nankör bile oluyorum

evin içinde dolaşarak minnoşummmm diye beni kendi kendine sevmesi,
akşam eve gelince seni çok özledim demesi
gün içinde 3-4 kere araması

senede ıkı kere klasık iyi otellere tatile gitmemiz birlikte ev kredimizi ödememiz mutluluk sebebi:KK70:

Benim eşim de çok düz bu beni sıkar mesela
çok iyi bir adam çok iyi bir eş ama bazen gerçekten sıkıyor

kendisi işi icabı çok sosyal bir adam ve tüm gün enerjisini dışarıda yediğini söylüyor
eve geldiğinde istediği tek şey yanında oturmam , dizinde yatmam ve sakinlikmiş.

her aksam eve geliriz aynı saatte
mutfakta birlikte yemek hazırlarız ama sohbet sıfır
bu arada beni kendi kendine konuşarak sever
minnoşum napmış bugün, çok güzelsin sen bebişim
ben seni çok seviyom biliyon mu minnoşum der
bana iyice sinir gelir

sonra bana kızar neden hiç konuşmuyorsun diye
sen konuşuyor musun ki derim
e konusyorum ya der
eve papağan alsam aynı dakika aralığı ıle bu kelımelerı o da söyler zaten:KK70:

Klasık yemegımızı yeriz
o çay koyar getir götür yapar
evde hep aynı koltuğun aynı minderine aynı pozisyonda oturur tv açar
öylle tv bakar arada yine bana sevgi sözcükleri söyler.
bu arada bazen karsımızdakı koca ekran tv de kamyon kazalarını açar, dalgalarla boğuşan gemi videoları açar

ben tam sıkılırım bir adım atıp kalkmak üzereyken nereye minnoşum der
işlerim var içerde derim , gitme der mesela.

yanında olayım ister
eŞim çok mutlu bu şekilde.
ben de sakin durgun bir insan olmama rağmen bu durgunluk beni sıkıyor arada
ben aşk kadınıyım heba mı oluyorum acaba diyorum

istiyorum ki eve geldiğimizde yanaktan öpüşmek yerine benı soysun yatağa atsın :)
bir gün değişik birsey olsun yani
soyun gel çıplak film izleyelim desin

gece 12 de sahile gidelim desin ama yok
yapmıyor
yaptığı tek sevimli şey
şimdi havalar ısındı balkonumuzda çay içerken metal mumluklarımıza mum koyup yakmak ve hava ne güzel dimi karıcım demek:KK70:
:) İLAHİ ÇOK GÜLDÜRDÜNÜZ BENİ. ya ne güzel işte tam ideal koca daha ne :) ama size aşk lazım anladım sizi;)
 
:) İLAHİ ÇOK GÜLDÜRDÜNÜZ BENİ. ya ne güzel işte tam ideal koca daha ne :) ama size aşk lazım anladım sizi:KK66:
Kocam aşık bana da
işte evlenince aşkın şekli değişiyor sanırım :)

iyi adam severim de işte baya rutine biniyor hersey
 
Sanirim bu zamanin en buyuk hastaligi ilgisizlik donukluk. Teknolojiyi olumlu yonde kullanmadigimiz icin bu telefonlar falan afedersiniz ama aptallastiriyor insanlari. Etrafa bön bön bakiyoruz iste. Ben bunun onune gecmek icin 4 bucuk yillik evliligimde eve internet baglatmamakla telefonu yasaklamakla mucadele veriyorum o zaman konusabiliyoruz ha bazen ikimizde elimize telefonlari aliyoruz ama yine de iletisimi koparmiyoruz hersey dozunda olmali. Bu durum suan bende var elimi kaldirmaya gucum yok depresyonda gibiyim esimde dahil eskiden cok enerjik oldugumu neden boyle oldugumu sorup duruyor sanirim en yakin zamanda bir psikoloğa gitmeliyim esinizide buna ikna edebilirsiniz eger bendeki gibi donemsel biseyse degisebilecegini dusunuyorum
 
5. yılda insan nasıl bir uykudan uyanıyor dimi?
Bende de var o. 5 yıl sendromu diyorum ben buna. Çünkü tamamen uyumsuz olduğumuzu, boşanmayı düşünmüyorum.
Bir şeyler uymuş ki evlenmişiz. Ama çaba şart işte..

Ben sen gibi enerjik tempolu bir evlilik düşlemiyorum aslında. Ağır kanlı olduğum doğrudur ama eşim de çok hevessiz.
2 ay kadar önce yine bazı tartışmalar sinsilesi sonunda "oğlumla 2 3 gün tatil yapmaya gideceğim kafamı dinlemek istiyorum" dedim. 20 aylık bebeyle tatil yalnız o kadar bunalmışım. Tribe girdi..

Eee be adam sen bir şey yap o zaman. Madem konu beraber gitmeye döndü kalk da bak neresi olur. "Sen bak, sen bul bik bik bik.."

En son bu ay para yok diye vazgeçtim. Para bahane onun da işine geldi..

Sana çözümüm yok yani. Kendimi anlattım boş boş..
 
Uyku.. uyku uyku ahhh ne güzel şeydir uyku.. Ölüm gibi.. Hiçbirşey hissetmiyorsun.. Lakin ölmek dile kolay. Ölmek... ....
Asil ölünce eb....kini görüyorsun.
 
Selam kızlar, kafam yeni yeni yerine geliyor; bir uyumuşum yarınlar yokmuşçasına... Aylardır böyle derin uyuduğumu hatırlamıyorum. İzin almış benimki, korkmuş biraz o kadar derin uyumama, oğlana bakmaya evde kalmış. Dün komple iptaldim anlayacağınız, perşembe günü yok bende...

Neyse, okuduğum kadarıyla yine genel bir cevap yazmaya çalışayım. Bu arada hepinize teşekkür ederim, düşünmüş fikir yürütmüş, problemin kaynağını tahlil etmeye çalışmışsınız, kimileriniz kendilerinden örnekler vermiş destek olmuşlar, kıymetli vakitlerinizi bana ayırdığınız için samimiyetle teşekkür ederim, şu ara duygusallaştığımdan belki bilmiyorum, duygulandım mesajlarınıza, ilginize.

Şimdi aşık olma mevzunu irdeleyeyim az; Astoria Astoria değinmiş, est. kuzum özürlük bir şey yok zaten az buçuk sohbetlerimizden bilirsin beni. Duygularımı ayrıştırmaya çalışan biriyim, ömrüm bunu tahlille geçiyor diyebilirim "Normal-anormal" dengesiyle, biliyorsun. Net bir şekilde söyleyebilirim ki minnet duygusundan ayrı bir aşk olduğunu hissettim. Kalbimin atışının değiştiği o anı cam gibi net hatırlarım eşime karşı. Belinden sarılmıştım motorun arkasında ve kalbim kulaklarımda attı, ılık bi şey aktı ciğerimden aşağı, bunu 2. yaşayışımdı. Yani net 2 kez aşık oldum, ilkini silen atan da eşim oldu diyebilirim. Minnet duygusu ile bir arada olmayı da iyi bilirim, birinden nişanlanmadan bunu fark edip döndüm çünkü. "Minnet-ödüllendirme-acıma" duyguları bir aradaydı ve sevgi olmadığı, onun bana desteğine karşılık, onun sevgisine karşılık verme vicdanı yaptığımı ayıklayıp, ayrıldım.

Benim durum, "Rutin içinde zayıflayan, tükenen bir aşk" olayı; @Bree Van De Kamp 'nin dediği gibi, ben rutin insanı değilim. Rutinde kalmak beni bitirmiştir her zaman. Okul zamanlarım olsun, dersleri belli bir tempoda bile takip edemeyen bir insandım. Basar giderdim. Devamsızlık haklarımı sonuna kadar kullandığım yetmez, yerime imza attırır, ben gezmelere farklı şehirlere çıkardım. Annem "Napıyorsun?" diye aradığında hatta bi gün "Hiiç, Eminönünde kahve içiyorum" demiştim. Kadın beni okulda sanıyor, ben bi başıma İstanbul'a basmış gitmişim arada 600 küsur km var zannettiği yerle. Ya da işte lisedeyken, fizik dersinden çıkıp sahile taş sektirmeye giderdim vb. Belli bir süre sonra bay gelir, mutlaka mekan bir şey değiştirmek isterim, sıkılırım. Bu hep böyleydi, evlendikten sonra %50 kendimi törpüledim. Çocuktan sonra bu törpüleme hali %80 oldu. Ama sorun şu ki o kalan %20 de giderse, ben gideceğim, ben biteceğim. Eşim de bilir, çok iyi bilir bu huyumu. Dediğim gibi 20 yıllık arkadaşım, annem kadar iyi tanır. Gücüme gidiyor, beni bu kadar iyi tanıyan-anlayan ve zamanında bu konuda uyumlu olduğum biri, neden şimdi U dönüşü çekti, neden bırakıverdi çabayı?

@COLIN bu arada eşim platonik aşık olduğunu benim "Senden hoşlanıyorum galiba" mesajımın ardından itiraf etti. "Bu güne kadar neredeydin be canım" diyerek... Yani o itiraf etti, bende de ona karşılık bu duygu gelişti filan değil, ilk ben itiraf ettim. Sonradan o döküldü.

@Sisyphe çabasından etkilendim ama bu çabaya aşık olmadım. Bu çabayı fark etmem benim ona tutulmam ile başladı, yoksa en az bir 10 yıl önce görmem gerekirdi çabasını... Nasıl tutulduğumu da anlatayım, çok azimli bir çocuktu çok çalışkan (Ki hiçbir işten kaçmaz hala, benim erindiğim bir şeyle saatlerce uğraşabilir, eli her işe yatkındır-ayrıntıcıdır pas geçmez, yeter ki iş olsun), çalışkan ve sabırlı olması dikkatimi çekti, fiziksel olarak benden daha güçlü olması dikkatimi çekti (Ben fiziksel olarak benden daha güçlü adam pek görmedim diyeyim ilişkilerimde, deli kuvveti mi var bende bilmiyorum, cidden daha güçlü gördüğüm tek kişi eşimdi, onu da benim yerden kaldıramadığım çakıl çuvalını tek koluyla kaldırıp sırtına atması sırasında gördüm fiziksel olarak çekici gelmeye başladı)... Sonra işte sarıldığımda kalbim aktı. Daha ayrıntı yazsam tuhaf kaçacak, yani çok yüksek bir fiziksel çekim oldu aramızda, gözümüzün içinde baktığımızda kalp atışım değişirdi. Bunun aşk olmadığını kimse söyleyemez sanırım.
Çaba göstermeye devam konusunda ise katılıyorum, çaba göstermeyi bırakan birinin aşkını sorgularım. Ondan sonra da soğukluk başlar işte... O çaba göstermeyi bıraktı evlendikten, bilhassa çocuktan sonra bana karşı.
Sanki hayattaki tek amacı bendim, benle birlikte olmak, benle yaşamayı-aramızda kopmayacak bir bağ oluşturmayı garantilemek... Platonik hedefi tamamen bendim ve gerçekleştirdi tamamlandı gibi düşündürüyor bana bazen.

Burcunu merak etmişsiniz @gizem- , P Prensescann ; kendisi başak burcu.

Konuştuk eşimle şu 2 günde. Dediğim gibi korkmuş izin almış, bu kadar uyumaz, bu kadar gömülmezdim yatağın içine. 12 saatten fazla uyumuşum... Kendimi zorlayıp kalktım çocuk için diyeyim, yoksa daha uyuyacağım yani öyle bırakıverdim kendimi. Neyse, beti benzi atmış adamın. Değişir mi dönüşür mü bilmiyorum, hani buna ümit bağlamamam gerektiğini gün geçtikçe daha net anlıyorum, belki de onun yıkımını-kabullenişin son sarsıntılarını yaşıyorum. Artılar eksiler yan yana dizdiğimde ayrılmamalıyım sonucuna varıyorum. Ama karakter olarak yıpranacağım... Çok yıpranacağım biliyorum da. Ayrılsam çok kötü de hissedeceğim... İki ucu ... değnek özetle, ne diyebilirim ki..
 
Selam kızlar, kafam yeni yeni yerine geliyor; bir uyumuşum yarınlar yokmuşçasına... Aylardır böyle derin uyuduğumu hatırlamıyorum. İzin almış benimki, korkmuş biraz o kadar derin uyumama, oğlana bakmaya evde kalmış. Dün komple iptaldim anlayacağınız, perşembe günü yok bende...

Neyse, okuduğum kadarıyla yine genel bir cevap yazmaya çalışayım. Bu arada hepinize teşekkür ederim, düşünmüş fikir yürütmüş, problemin kaynağını tahlil etmeye çalışmışsınız, kimileriniz kendilerinden örnekler vermiş destek olmuşlar, kıymetli vakitlerinizi bana ayırdığınız için samimiyetle teşekkür ederim, şu ara duygusallaştığımdan belki bilmiyorum, duygulandım mesajlarınıza, ilginize.

Şimdi aşık olma mevzunu irdeleyeyim az; Astoria Astoria değinmiş, est. kuzum özürlük bir şey yok zaten az buçuk sohbetlerimizden bilirsin beni. Duygularımı ayrıştırmaya çalışan biriyim, ömrüm bunu tahlille geçiyor diyebilirim "Normal-anormal" dengesiyle, biliyorsun. Net bir şekilde söyleyebilirim ki minnet duygusundan ayrı bir aşk olduğunu hissettim. Kalbimin atışının değiştiği o anı cam gibi net hatırlarım eşime karşı. Belinden sarılmıştım motorun arkasında ve kalbim kulaklarımda attı, ılık bi şey aktı ciğerimden aşağı, bunu 2. yaşayışımdı. Yani net 2 kez aşık oldum, ilkini silen atan da eşim oldu diyebilirim. Minnet duygusu ile bir arada olmayı da iyi bilirim, birinden nişanlanmadan bunu fark edip döndüm çünkü. "Minnet-ödüllendirme-acıma" duyguları bir aradaydı ve sevgi olmadığı, onun bana desteğine karşılık, onun sevgisine karşılık verme vicdanı yaptığımı ayıklayıp, ayrıldım.

Benim durum, "Rutin içinde zayıflayan, tükenen bir aşk" olayı; @Bree Van De Kamp 'nin dediği gibi, ben rutin insanı değilim. Rutinde kalmak beni bitirmiştir her zaman. Okul zamanlarım olsun, dersleri belli bir tempoda bile takip edemeyen bir insandım. Basar giderdim. Devamsızlık haklarımı sonuna kadar kullandığım yetmez, yerime imza attırır, ben gezmelere farklı şehirlere çıkardım. Annem "Napıyorsun?" diye aradığında hatta bi gün "Hiiç, Eminönünde kahve içiyorum" demiştim. Kadın beni okulda sanıyor, ben bi başıma İstanbul'a basmış gitmişim arada 600 küsur km var zannettiği yerle. Ya da işte lisedeyken, fizik dersinden çıkıp sahile taş sektirmeye giderdim vb. Belli bir süre sonra bay gelir, mutlaka mekan bir şey değiştirmek isterim, sıkılırım. Bu hep böyleydi, evlendikten sonra %50 kendimi törpüledim. Çocuktan sonra bu törpüleme hali %80 oldu. Ama sorun şu ki o kalan %20 de giderse, ben gideceğim, ben biteceğim. Eşim de bilir, çok iyi bilir bu huyumu. Dediğim gibi 20 yıllık arkadaşım, annem kadar iyi tanır. Gücüme gidiyor, beni bu kadar iyi tanıyan-anlayan ve zamanında bu konuda uyumlu olduğum biri, neden şimdi U dönüşü çekti, neden bırakıverdi çabayı?

@COLIN bu arada eşim platonik aşık olduğunu benim "Senden hoşlanıyorum galiba" mesajımın ardından itiraf etti. "Bu güne kadar neredeydin be canım" diyerek... Yani o itiraf etti, bende de ona karşılık bu duygu gelişti filan değil, ilk ben itiraf ettim. Sonradan o döküldü.

@Sisyphe çabasından etkilendim ama bu çabaya aşık olmadım. Bu çabayı fark etmem benim ona tutulmam ile başladı, yoksa en az bir 10 yıl önce görmem gerekirdi çabasını... Nasıl tutulduğumu da anlatayım, çok azimli bir çocuktu çok çalışkan (Ki hiçbir işten kaçmaz hala, benim erindiğim bir şeyle saatlerce uğraşabilir, eli her işe yatkındır-ayrıntıcıdır pas geçmez, yeter ki iş olsun), çalışkan ve sabırlı olması dikkatimi çekti, fiziksel olarak benden daha güçlü olması dikkatimi çekti (Ben fiziksel olarak benden daha güçlü adam pek görmedim diyeyim ilişkilerimde, deli kuvveti mi var bende bilmiyorum, cidden daha güçlü gördüğüm tek kişi eşimdi, onu da benim yerden kaldıramadığım çakıl çuvalını tek koluyla kaldırıp sırtına atması sırasında gördüm fiziksel olarak çekici gelmeye başladı)... Sonra işte sarıldığımda kalbim aktı. Daha ayrıntı yazsam tuhaf kaçacak, yani çok yüksek bir fiziksel çekim oldu aramızda, gözümüzün içinde baktığımızda kalp atışım değişirdi. Bunun aşk olmadığını kimse söyleyemez sanırım.
Çaba göstermeye devam konusunda ise katılıyorum, çaba göstermeyi bırakan birinin aşkını sorgularım. Ondan sonra da soğukluk başlar işte... O çaba göstermeyi bıraktı evlendikten, bilhassa çocuktan sonra bana karşı.
Sanki hayattaki tek amacı bendim, benle birlikte olmak, benle yaşamayı-aramızda kopmayacak bir bağ oluşturmayı garantilemek... Platonik hedefi tamamen bendim ve gerçekleştirdi tamamlandı gibi düşündürüyor bana bazen.

Burcunu merak etmişsiniz @gizem- , P Prensescann ; kendisi başak burcu.

Konuştuk eşimle şu 2 günde. Dediğim gibi korkmuş izin almış, bu kadar uyumaz, bu kadar gömülmezdim yatağın içine. 12 saatten fazla uyumuşum... Kendimi zorlayıp kalktım çocuk için diyeyim, yoksa daha uyuyacağım yani öyle bırakıverdim kendimi. Neyse, beti benzi atmış adamın. Değişir mi dönüşür mü bilmiyorum, hani buna ümit bağlamamam gerektiğini gün geçtikçe daha net anlıyorum, belki de onun yıkımını-kabullenişin son sarsıntılarını yaşıyorum. Artılar eksiler yan yana dizdiğimde ayrılmamalıyım sonucuna varıyorum. Ama karakter olarak yıpranacağım... Çok yıpranacağım biliyorum da. Ayrılsam çok kötü de hissedeceğim... İki ucu ... değnek özetle, ne diyebilirim ki..

Kendini ne kadar sorguladığını tahmin edebiliyorum ama bu kadar kendini yıpratmamalısın. Bir yerde kendini törpülemekten bahsetmişsin, acaba eskiye dönememekten kaynaklı bir buhran mı geçiriyorsun diye düşünmedim değil. Çünkü eskiden eşin istediğin ilgiyi gösteriyordu, hem de kendini törpülemene gerek dahi kalmadan.
 
Selam kızlar, nasılsınız, nasıl gidiyor hayat?

Benim yine canım sıkkın.

Bu durum annemin de dikkatini çekmiş beni sıkıştırıp duruyor kaç gündür, eşimi de yakalamış kalaylamış "Ne derdiniz var oğlum sizin? Ne biçim bi şeysiniz siz ne biçim gençsiniz?!" diye sonradan öğrendim. (İkimizi aynı anda yakalayıp şak diye suratımıza sorunca) ...Sanırım bu evliliğin içinde ölümüm gerçekleşti.

Diyordum ya 70lik dedeler gibi bir şey benim adam... Çok artısı var, hani yine bi dolu övgü paragrafı çıkarmayayım kendisine, bazen haksızlık yaptığımı bile düşünürüm.
Ama öyle bir hareketsiz, öyle bir bıkkın hale getirdi ki beni... Enerjimi eme eme, bir şeyi kırk bin kez söylete söylete şu 5. senenin içinde (Son iki yılda esas) sanırım benim gençlik de gitti, çökkün hissediyorum ve hatta şu ara doğru düzgün hiçbir şey hissetmiyorum desem daha doğru olacak. Saçımı bile tarayasım yok... Kolumu kaldırasım yok, ağzımı açıp konuşasım yok. Çocuğuma kadar kaldım, dahası yok.

Dün annemlerle bir aradaydık yemekte; durdu durdu başladı annem:
"Uzun zamandır sizi gözlemliyorum, ne biçim eşsiniz çocuğum siz birbirinize, niye cıvıl cıvıl değilsiniz, birinizin elinde bi telefon daha işten gelip kapıdan girerken, ne bu izlemelere doyamadığın oğlum senin? Gangsta sen niye bir şey demiyorsun? Niye öbür taraflara kafa çekip gidiyorsun niye beraber, bir arada değilsiniz siz, bir şey mi oldu?" diye. Bir sürü laf geldi dilimin ucuna yuttum, gerek yok dedim. Nasıl olsa kendime söyleyip kendime dinleyeceğim. Annem bir iki nasihate bağlayacak, eşim "Tamam anne, haklısınız, ama ben de yoruluyorum iş yoğun, elimden geldiğince daha özenli davranacağım Gangstaya" falan fıstık diyecek... Bilindik bir tembih-söz döngüsü yine yani.

Sessiz kaldık; eşim de ben de bi şey demedik, annem de devam etti "Babanla kapılarda kucaklaşırdık biz, şimdi beni ayıplı konuşturmayın soğukluk filan mı oldu size, siz hiç konuşmaz mısınız sohbet etmez misiniz birbirinizle çocuğum? Birinin elinde oyuncağı oturur, biri kocasının yanında bile zor oturur kaçmaya fırsat kollar..." filan baya gömdü sağ olsun. Dayanamadım "Yok anne bizim sohbet edebileceğimiz hiçbir şeyimiz yok. Ben kabulleneli bir sene oluyor, sen de sorup durma" dedim. "Ya bak yaa" diye gülüyor eşim de ben öyle deyince. Tam da sağımda oturuyor, elimin tersiyle Medyum Memiş'in Keto'ya çaktığı gibi bi tersine tokat çakasım geldi ağzının ortasına o an "Al buna gül" diyerek... İki saniye filan sürdü bu istek ve geçti... Artık dışarıdan bile belli oluyor demek ki, hani biri dikkatlice ev ortamımızda bizi incelese, bunlar ev arkadaşına bağlamış diyecek. Hani bi ben enerji katarsam, ben çekiştirir yönlendirirsem, ben dışarı planı yaparsam, ben tatile çıkalım dersem, ben şunu mu alsak desem ancak katılıyor coşuyor adam işte en fazla. Yoksa, kafasının içinde beyin yerine araba motoru filan olduğunu düşünüyorum bazen eşimin. Direksiyonuna geç ve sür adamı, bu kadar. Yok, hayatta değil kendisi. Bir fikri-hayali-beklentisi bile yok galiba şu dünyada...

Annemler gittikten, çocuk uyuduktan sonra boş boş kaldık yine, mal gibi.
"Senle evlenerek hayatımın hatasını yaptığımı düşünüyorum bazen" dedim öbür odaya gittim.
Tepki yok.

Kulaklığımı taktım müzik dinledim bi şeyler okudum, biraz oyun oynadım, buralara bakındım... İşte bitti gitti bir gün daha. Elimden geleni yaptığımı düşünüyorum evliliğimiz için. Terapistinden bilmem nesine... Yok abi biz dibine kadar zıt karakteriz, uyumsuzuz. Eşime kendisi gibi işkolik - yaşayan ölü -hayatta hiçbir amacı olmayan düz - evde kendiyle pinekleyecek lapg.t bi tip lazımmış.
Ben fazlayım ona.
50 küsur yaşında yalnız gezen maceracı teyzeler gruplarına yazılayım bari, gelecekteki Gangsta şimdiden belli.
Kendisi evde iki seksen ömür çürütürken ben bari alıp başımı gideyim ömrümü yaşayayım.
İki kişilik planları tek yapmaktan bıktım...
Ağlayasım var.
Bi dağın başına çıkıp bağıra bağıra ağlayasım var.
Pharmaton kullansaniz? Yada biraz kadınlığınızi konustursaniz? Ya bide o kadar tatli akıcı bi anlatma şekliniz uslubunuz konuşmanız varki icimden dedim bu kadınla bile gecinilemiyorsa ee pes yani :)) siz gibisini bulmuş opsun başına koysun valla.
 
Kendini ne kadar sorguladığını tahmin edebiliyorum ama bu kadar kendini yıpratmamalısın. Bir yerde kendini törpülemekten bahsetmişsin, acaba eskiye dönememekten kaynaklı bir buhran mı geçiriyorsun diye düşünmedim değil. Çünkü eskiden eşin istediğin ilgiyi gösteriyordu, hem de kendini törpülemene gerek dahi kalmadan.

O buhranı doğumla beraber yaşadım diyebilirim Astoria. İlk etapta çok zorlandım bebekli hayata geçişte. Burada anlatmışımdır belki birkaç yorumda denk gelmiştir, hazır olduğum halde hazır olmadığımı düşündüğüm zamanları yaşadım çocuk konusunda. O konuda kendimi rayına oturttum derken, esas hani eşim tarafından bi rahatlık olması, o çileden çıkaran beni. "Sen mi doğurdun be adam ben bu kadar koyvermedim kendimi sana nooluyo?" diye bi tartışma da yaşamıştık vaktinde, buraya konusunu açmış olabilirim (Zaten belli aralıklarla eşimden şikayet etmek huyum olmaya başladı)... Bilmiyorum, bakınca elle tutulur bir sebep bulamıyorum.

Ama şu da var, hani adam kolay ulaşamıyor artık bana; onu da gözlemliyorum kendimde. Arada bir bi sinir geliyor, adam ne dese batıyor yani, canım dese "Canın çıksın" diyesim geliyor. Bu da işte depresyona doğru gidiyor olmamla alakalı sanırım diyorum. Idrakyollariiltihabi Idrakyollariiltihabi 'nın dediği üzere, en azından -kendimi iyileştirmek, iyi tutmak- için zorlayacağım-vaktinde cesaret edemediklerimi gerçekleştirerek şu ölü toprağını üzerimden atacağım. Çocuğum mutsuz bir anneyi hak etmiyor. Ben kendimi tek başına düzenleyeyim, isteyen peşimde koşsun artık bunu yapmaya karar verdim. Bugün zorla dışarı çıktım gittim bakım maskeleri şu bu aldım. Sigarayı azaltma kararı verdim 2 aya kadar bırakacağım durumuma göre, spor için ramazan sonrasını bekliyorum yüzerek başlayacağım en sevdiğimle yani, netten yarışmalara başvurdum, kim milyoner olmak ister vb. :)) Bahanesi olsun, kendi kendime ekşın çıkarayım diye. Estetik operasyon araştırısına giriştim, kendimi ödüllendireceğim birkaç yerimi yaptıracağım net karar verirsem, ciddiyim, senelerdir dövme düşünürdüm yaptırmazdım, yaptıracağım; çok acayip şeyler geldi aklıma; böyle oturup paslanmayacağım. Adam da derdine yansın artık. 30lu yaşlarımın başında nine olmaya niyetim yok, 20lerime geri dönüyorum.
 
O buhranı doğumla beraber yaşadım diyebilirim Astoria. İlk etapta çok zorlandım bebekli hayata geçişte. Burada anlatmışımdır belki birkaç yorumda denk gelmiştir, hazır olduğum halde hazır olmadığımı düşündüğüm zamanları yaşadım çocuk konusunda. O konuda kendimi rayına oturttum derken, esas hani eşim tarafından bi rahatlık olması, o çileden çıkaran beni. "Sen mi doğurdun be adam ben bu kadar koyvermedim kendimi sana nooluyo?" diye bi tartışma da yaşamıştık vaktinde, buraya konusunu açmış olabilirim (Zaten belli aralıklarla eşimden şikayet etmek huyum olmaya başladı)... Bilmiyorum, bakınca elle tutulur bir sebep bulamıyorum.

Ama şu da var, hani adam kolay ulaşamıyor artık bana; onu da gözlemliyorum kendimde. Arada bir bi sinir geliyor, adam ne dese batıyor yani, canım dese "Canın çıksın" diyesim geliyor. Bu da işte depresyona doğru gidiyor olmamla alakalı sanırım diyorum. Idrakyollariiltihabi Idrakyollariiltihabi 'nın dediği üzere, en azından -kendimi iyileştirmek, iyi tutmak- için zorlayacağım-vaktinde cesaret edemediklerimi gerçekleştirerek şu ölü toprağını üzerimden atacağım. Çocuğum mutsuz bir anneyi hak etmiyor. Ben kendimi tek başına düzenleyeyim, isteyen peşimde koşsun artık bunu yapmaya karar verdim. Bugün zorla dışarı çıktım gittim bakım maskeleri şu bu aldım. Sigarayı azaltma kararı verdim 2 aya kadar bırakacağım durumuma göre, spor için ramazan sonrasını bekliyorum yüzerek başlayacağım en sevdiğimle yani, netten yarışmalara başvurdum, kim milyoner olmak ister vb. :)) Bahanesi olsun, kendi kendime ekşın çıkarayım diye. Estetik operasyon araştırısına giriştim, kendimi ödüllendireceğim birkaç yerimi yaptıracağım net karar verirsem, ciddiyim, senelerdir dövme düşünürdüm yaptırmazdım, yaptıracağım; çok acayip şeyler geldi aklıma; böyle oturup paslanmayacağım. Adam da derdine yansın artık. 30lu yaşlarımın başında nine olmaya niyetim yok, 20lerime geri dönüyorum.

Dur yavaş gangsta. Tamam yap istediklerini ama hepsini bir anda tüketme. Sonra da "al yine olmadı işte" diye depresyona giriyor insan. Ya da hepsine aynı anda yetişmeye çalışınca da geriliyorsun. Radikal kararlar alma şu an nacizane fikrimi sorarsan. Estetik, dövme gibi dönüşü olmayan kararlar. Diğerleri iyidir :) böyle bunalım zamanlarında ani kararlar alınca sonra pişmanlığı da büyük oluyor. Ben kahkül kestirmiştim kaşık kadar yüzüme. Yüzümdeki organların bir kısmı kamufle oldu haliyle.
 
Dur yavaş gangsta. Tamam yap istediklerini ama hepsini bir anda tüketme. Sonra da "al yine olmadı işte" diye depresyona giriyor insan. Ya da hepsine aynı anda yetişmeye çalışınca da geriliyorsun. Radikal kararlar alma şu an nacizane fikrimi sorarsan. Estetik, dövme gibi dönüşü olmayan kararlar. Diğerleri iyidir :) böyle bunalım zamanlarında ani kararlar alınca sonra pişmanlığı da büyük oluyor. Ben kahkül kestirmiştim kaşık kadar yüzüme. Yüzümdeki organların bir kısmı kamufle oldu haliyle.

Uzun zamandır düşündüğüm şeylerdi, cesaret edemiyordum Idrakyollariiltihabi Idrakyollariiltihabi ,olursa şu zamanda olur. Zaten ikisi için de yaz sonunu beklemem gerekecek, dövmeyle-operasyonla deniz işi olmaz. En kötü ihtimalle 3-4 ay kadar daha düşünme sürem olacak, baktım değişmiyor kararım, o zaman yaptıracağım geçeceğim. Bunlar eşimin "Yaptırma ya sen böyle çok güzelsin, ihtiyacın yok, ben böyle seviyorum" dediği şeyler. Onun fikrini ezmek de keyif verecek.
 
Selam kızlar, nasılsınız, nasıl gidiyor hayat?

Benim yine canım sıkkın.

Bu durum annemin de dikkatini çekmiş beni sıkıştırıp duruyor kaç gündür, eşimi de yakalamış kalaylamış "Ne derdiniz var oğlum sizin? Ne biçim bi şeysiniz siz ne biçim gençsiniz?!" diye sonradan öğrendim. (İkimizi aynı anda yakalayıp şak diye suratımıza sorunca) ...Sanırım bu evliliğin içinde ölümüm gerçekleşti.

Diyordum ya 70lik dedeler gibi bir şey benim adam... Çok artısı var, hani yine bi dolu övgü paragrafı çıkarmayayım kendisine, bazen haksızlık yaptığımı bile düşünürüm.
Ama öyle bir hareketsiz, öyle bir bıkkın hale getirdi ki beni... Enerjimi eme eme, bir şeyi kırk bin kez söylete söylete şu 5. senenin içinde (Son iki yılda esas) sanırım benim gençlik de gitti, çökkün hissediyorum ve hatta şu ara doğru düzgün hiçbir şey hissetmiyorum desem daha doğru olacak. Saçımı bile tarayasım yok... Kolumu kaldırasım yok, ağzımı açıp konuşasım yok. Çocuğuma kadar kaldım, dahası yok.

Dün annemlerle bir aradaydık yemekte; durdu durdu başladı annem:
"Uzun zamandır sizi gözlemliyorum, ne biçim eşsiniz çocuğum siz birbirinize, niye cıvıl cıvıl değilsiniz, birinizin elinde bi telefon daha işten gelip kapıdan girerken, ne bu izlemelere doyamadığın oğlum senin? Gangsta sen niye bir şey demiyorsun? Niye öbür taraflara kafa çekip gidiyorsun niye beraber, bir arada değilsiniz siz, bir şey mi oldu?" diye. Bir sürü laf geldi dilimin ucuna yuttum, gerek yok dedim. Nasıl olsa kendime söyleyip kendime dinleyeceğim. Annem bir iki nasihate bağlayacak, eşim "Tamam anne, haklısınız, ama ben de yoruluyorum iş yoğun, elimden geldiğince daha özenli davranacağım Gangstaya" falan fıstık diyecek... Bilindik bir tembih-söz döngüsü yine yani.

Sessiz kaldık; eşim de ben de bi şey demedik, annem de devam etti "Babanla kapılarda kucaklaşırdık biz, şimdi beni ayıplı konuşturmayın soğukluk filan mı oldu size, siz hiç konuşmaz mısınız sohbet etmez misiniz birbirinizle çocuğum? Birinin elinde oyuncağı oturur, biri kocasının yanında bile zor oturur kaçmaya fırsat kollar..." filan baya gömdü sağ olsun. Dayanamadım "Yok anne bizim sohbet edebileceğimiz hiçbir şeyimiz yok. Ben kabulleneli bir sene oluyor, sen de sorup durma" dedim. "Ya bak yaa" diye gülüyor eşim de ben öyle deyince. Tam da sağımda oturuyor, elimin tersiyle Medyum Memiş'in Keto'ya çaktığı gibi bi tersine tokat çakasım geldi ağzının ortasına o an "Al buna gül" diyerek... İki saniye filan sürdü bu istek ve geçti... Artık dışarıdan bile belli oluyor demek ki, hani biri dikkatlice ev ortamımızda bizi incelese, bunlar ev arkadaşına bağlamış diyecek. Hani bi ben enerji katarsam, ben çekiştirir yönlendirirsem, ben dışarı planı yaparsam, ben tatile çıkalım dersem, ben şunu mu alsak desem ancak katılıyor coşuyor adam işte en fazla. Yoksa, kafasının içinde beyin yerine araba motoru filan olduğunu düşünüyorum bazen eşimin. Direksiyonuna geç ve sür adamı, bu kadar. Yok, hayatta değil kendisi. Bir fikri-hayali-beklentisi bile yok galiba şu dünyada...

Annemler gittikten, çocuk uyuduktan sonra boş boş kaldık yine, mal gibi.
"Senle evlenerek hayatımın hatasını yaptığımı düşünüyorum bazen" dedim öbür odaya gittim.
Tepki yok.

Kulaklığımı taktım müzik dinledim bi şeyler okudum, biraz oyun oynadım, buralara bakındım... İşte bitti gitti bir gün daha. Elimden geleni yaptığımı düşünüyorum evliliğimiz için. Terapistinden bilmem nesine... Yok abi biz dibine kadar zıt karakteriz, uyumsuzuz. Eşime kendisi gibi işkolik - yaşayan ölü -hayatta hiçbir amacı olmayan düz - evde kendiyle pinekleyecek lapg.t bi tip lazımmış.
Ben fazlayım ona.
50 küsur yaşında yalnız gezen maceracı teyzeler gruplarına yazılayım bari, gelecekteki Gangsta şimdiden belli.
Kendisi evde iki seksen ömür çürütürken ben bari alıp başımı gideyim ömrümü yaşayayım.
İki kişilik planları tek yapmaktan bıktım...
Ağlayasım var.
Bi dağın başına çıkıp bağıra bağıra ağlayasım var.
Bosanma hayalleri kuruyorum radyasyon gibi ruhumu curuttu.kizlarim ve bir oglum elimi kolumu bagliyor.zaten bizi disarda goren ideal cift diyor.birbirimizle birgun bile sohpet etmisligimiz yoktur.buna inanin.dilinden asla anlamam.anlamadim.mal gibi yasadim bu yasa kadar mal gibi.cinsellik zaten bitik.mucadele de etmiyorum gayri.buz gibi sogudum.galiba guc topluyorum ufak ufak.bisanmaya girisebilirim.herkeste beni suclar emin ol.fedakar ve madur baba o olur.bu tipler icten cokertir.
 
Back