sana öylesi denk gelmiş ya
benim ilk aldığım erkekti. ama var ya ben odada yokken hareketsiz ölü gibi duran balık beni görünce kuyrugunu açıpp oyunlar yapıyordu. akvaryumun kapağını açtığımda yem vercem diye yüzeye çıkıp bekliyordu yemi. acayip hareketliydi çok güzeldi renkleride.
sonra erkek arkadaşım birde dişi almış denemek için bunları yanyana koyduk. erkek olan nasıl kabardı kavga etti.sürekli birbirlerini ısırdılar. bende dişiyi akvaryumdan alıp küçük bir yere koydum. ama o kadar srtese girmiş olmalı ki balık atlamış sabah yerde ölü buldum.
aradan bir hafta geçmeden de benim erkek öldü. kavgada yara almış sanırım.
şimdi yeni aldım bu onun kadar hareketli değil ama senin dediğin kadar durgunda değil ya
Betalar ile ilgili kesin olan bir bilgim var
İki erkek yanyana kalmazmış, biri diğerini öldürene kadar savaşırmış
Bir erkek bir dişi de ise erkek dişisini sıkar yumurtalarını döktürür ve yumurtaları yermiş.
Yani hiç ısınmadım bu balığa güzel diye aldım
en uyuşuğu bana denk geldi sanırım.
Bu arada benim lepisteslerin biride akvaryumdan fırlamış atmış kendini yere, akşam kurumuş yere ne düşmüş diye elime bi aldım nasıl atıcağımı bilemedim. Şok olmuştum, resmen intihar etmiş
lepisteslere küçük akvaryumda bakılır mı
2 dişi 1 erkek alsam?birde yavru olunca ayırmak mı gerekir yavruları
Ben ayırmıyorum ama sanırım 1-2 tanesini yiyolar.
Her doğumdan sonra 3-4 tane lepistes kalıyo. Zaten çok sık doğum yapıyolar.
Eğer ısıtıcın ve havan varsa tabiki küçük akvaryumda olur.
Benim akvaryum 30 litre sanırım. 10 tan büyük 10 tanede yavru balığım var.
Ben yavrular saklanabilsin diye dipleri çiçekler sarmaşıklar küplerle doldurdum.
Minikler yaprakların içinde saklanıyo resmen. Zaten 1 haftayı geçince yiyemez boyuta geliyolar
ısıtıcım yok filtrem var hava verenlerden
eğer elimdeki bettada ölürse lepistese geçeym ben
palavra onlar sen inanma onlara ben cok usluyum
Dimi canım bana da öyle geliyohem olsan da ne olacak yapıyoruz işte ne var sanki
Tamam eve siparis etama hem acım hemde hasayım ya yemek yemelıyım:18::18:
ufak bir akvaryumum var orda bakıyorumm
işte geldiiim burdayııımm ben bu işte ustayıımm dırı dırırımmmnapıyosunuz hatunlar akşama kadar gezdim tozdum. misafir gezdirdim aslında. yatılı misafirden nefret ediyoruuuuuuuuuuummmmm şükür bugun başka yerde kalacaklarda akşam yemeğine rahatım
offf yemek deme bana açım aççç
dolma var dünden mercimek çorba gelde ye kı
heee mercımek corbası ıyıymıs hastayım zaten ıyı gıder dolma ne dolması?
kuru biber patlıcan diyetteyim diyefzla yemedim aklım kaldı valla
ye gıtsın ya misss gibi kalorisi azdır onun ustune sarımsaklı yogurtta dok
pirinç var ondan yemedim. sen tabş çiroz anlamzsın diyetten ne desem boşankarada nerde oturuyorsun ömrümün yarısı geç ti ankarada hala dönesim var oraya
Ankaralı mısın kızyenımahalle bılıyomusun oraları?:44:
yenımahalle bılıyomusun oraları?:44:
yesss biliyorum sende angaralısınAnkaralı mısın kız
ankaranın heryerini karış karış bilirimbak bu sana benden bir şiir madem angaralısın bebem
Ankara'ya öyle yakışırdı ki kar..
asfaltlar ışıldar, buz tutardı resmi yalanlar...
kimse keman çalmaz belki ama
çok keman çalınsın balolarında
diye yapılmış
gri sisli binalar...
alnının ortasında
ciddi bir devlet asabiyeti.
çok kötü günlermiş gibi en genç zamanlar,
bu zulüm bu sevda bitmezmiş sevmek
bir halkı sevmekse aşk o zaman sevmekmiş!
(biz bir şeyi delicesine severiz
ama tanrım neyi?)
kahve önü çatlak mozaik
bel kemiğine tehdit
kürsüler üstünde
çok sigara içen
öğrenciler
bir daha asla yaşayamayacağı
aşkları teğet geçerken
hep onu sevmeyenleri severek
hep onu sevenin gözlerinden
kalabalıklara kaçarak
karışarak toplumcu gerçekçi yalnızlıklara,
yüksek rakımlarda çatlamış dudaklarını
bir izmirli güzele dayatmak varken
(hep kardeş olacak değiliz ya,
yaşasın halkların sevgililîğî!)
soyut bir sevdaya
beşik kertilmiş olan
dağda çoban,
şehirde şark çıbanı sayılan,
fırat'ın büyük elleri
ararat'ın kız yelleri
cilo'nun derin nefesleri
hülasa kente hukuk mukuk okun
mümkünse o arada da memleketi kurtarmaya gelmiş
anadolu çocukları, ankara' ya öyle yakışırdı ki kar
asfaltlar ışıldar,
buz tutardı resmi yalanlar
(belki balkona kar seyretmeye çıkar diye
sevdiğimiz kızlar
çok dibimiz donmuştur ve çoğu zaman
bu kar mevzuu
kızlara yeterince ilginç gelmemiştir
hiçbir şey kapalı bir dükkan kadar
hüzünlü gelmez insana
ankara'da,
yoksa bugün bir hayat
yaşanmayacakmı duygusu çöker bütün bozkıra.
Kimse keman çalmaz belki
Belki bu fiim hiçbir zaman
o kadar fiyakalı olmayacak ama
Hiçbir lahmacunda
o okul yolundaki üçüncü sınıf lokantadakinin
tadını vermeyecek bir daha
Çok daha iyilerini yedim sonra
bizzat Urfa'da hatta
Ama hiçbirinde
o kadar aç oturrnadım sofraya
ankara'ya
öyle yakışırdı ki kar
çok yabancı bir soluk duyulur bazı
bilinmez bir dilin ıslığından
anla ki sıkıldı bizim konsolosluktaki konuklar
öyle deme
Ankara'yı sevmeyene bir zulümdür
bu kadar insanın neden ankara'yı sevdiğini anlamadan
ankara'da yaşamak
yollarına hep sevdiğimiz insanların
adlarını vermediler ama biz her duvara
bilvesile onların adını yazarak yaşadık
kül ve betondan mürekkep
yaşadıkça yaşanılası gelen
o tuhaf bozkır kokusunda.
ankara'ya öyle yakışırdı ki kar.
asfaltlar ışıldar...
bir günden bir sürü gün yapan
mesai saatlerinde hiçbir şey yapan
hiçbir şey alıp hiçbir şey sunan
rakıyı bol sulu içen
dokunmasın için deği!
çabuk bitmesin dîye devletimin tekel rakısı,
hep kağıtlara bakarak,
hep kağıtlardan bakarak
hem neşet ertaş' ı hem bülent ersoy' u
aynı anda sevmeyi başararak,
karısının bayat ekmeklerden yaptığı tatlıyı
çok beğenmeyerek ama
yine de bu tasarrufunu takdir ederek
boynu hep kıdemli bir atkının içinde saklıyken
hep bir şeylere birilerine küsmüş gibi
yürüyen...
memurlar.......
ankara'ya öyle yakışırdı ki kar..
asfaltlar ışıldar,
buz tutardı resmi yalanlar...
biz, şimdi kapalı birr kuruyemişçi
dükkanının -ki bütün plan kar altında
tuzsuz ay çekirdeği çitileyip
yanı sıra bafra içmektir-
kötü ışıklandırılmış vitrininden
umutsuzca içeri bakan,
kimliği gereğinden fazla sorgulanmış,
merhabadan çok çıkar ulan kimliğini denmiş,
-yani sistem kendi verdiği kimliği
zırt pırt geri istemektedir-
doğduğu yer yüzünden
doğuştan kavgacı zannedilen ama
pek çoğu kavgadan nefret eden
kavgacı esmer cesur korkak
çoğu kürt çoğu türk çocuklardık...
ankara'ya öyle yakışırdı ki kar....
ha sonra belki ahmed arifin aklına
hiçbir şairin aklına gelmeyecek
-çünkü hiçkimse bir daha ankara' yı
O'nun kadar sevemeyecek -bir şiir islenir:
kar altındadır varoşlar
hasretim,nazlıdır ankara.....
ustam yine sen bilirsin ama
hangi aralıkta bir şair ölmüşse
işte o,en netameli aydır bence.
ankara'ya öyle yakışırdı ki kar...
asfaltlar ışıldar...
yalanlar...
şimdi ve sonra ne zaman ankara'ya kar yağsa
elim gönlüm, çocukluğum buz tutar.
Yılmaz Erdoğan
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?