Merhaba herkese ben aranıza yeni katıldım. 28 yaşındayım 5 yıllık çok mutlu giden bir evliliğim var.
2 kızım var biri 7 diğeri 1,5 yaşında
Çok şükür bu güne kadar kimseyle problemimiz olmadı ne eşimle nede eşimin ailesiyle.
Maddi durumumuz da çok şükür standartların üstünde diyebileceğim kadar iyi.
Bunları yazıyorum ki yanlış anlaşılmasın birazdan anlatacağım konu için benimle ilgili ön bilgi olsun diye...
Asıl konuya geleyim;
2 kızım var dedim biri 7 yaşında diğeri 1,5 diye şimdi diyeceksiniz ki nasıl 5 yıllık evlilikte 7 yaşında çocuk olsun
Aslında büyük kızım yani Naz benim kızım değil.
Bekarken birgün eşim ablasının doğum yaptığını ve doğum esnasında hayatını kaybettiğini bebeğin onlarla yaşayacağını söylemişti.
Günlerce görüşemedik hatta cenaze vs. işleriyle ilgileniyorum dedi.
Ben başsağlığına gitmek istedim gelme dedi cenaze zaten şehir dışında eniştemin memleketinde olucak dedi.
Rahmetli ablasının bir gün evde yalnızken doğumu başlamış ve yüksek tansiyon hastasıymış zar zor eşi yetişmiş saatler sonra
çok kanaması olmuş ve yüksek tansiyondan beyninde tahribat oluşmuş 1 hafta kadar yoğun bakımda kalmış bebekte hasar yokmuş ama anneyi kaybetmişler.
Bana böyle anlattı. Sonra bebeği alıp gelmişler. Eniştesi doğuluymuş bebek kız olduğu için ailesi ve eniştesi tarafından istenmemiş.
Bu arada ablası eşime vasiyet etmiş kızım sana emanet diye ona ömrün boyunca bak diye...
Ben evlendiğimde Naz 2 yaşındaydı.
Evliliğimden 6-7 kadar sonra eşim Naz artık bizimle kalmalı çünkü o bana ablamın emaneti.
Bu vasiyeti yerine getirmeliyim dedi.
Peki dedim sonuçta vasiyet var ortada. Bana işten çıkıp Naz'a bakarmısın dedi.
Onu kabul edemem dedim nasıl olsa durumumuz iyi Naz'ın bakıcısıda var zaten ben çalışıcam dedim.
Ben Naz'ın sana alışmasını istiyorum zaten 1-2 ay içinde şirketten hisse vericek babam sana sende bizimle çalışıcaksın dedi.
Ben zaten lise 2. sınıftan beri çalışıyordum. Üniversiteyi dışardan okumuştum hem okuyup hem çalışmıştım biraz dinlenmek istedim bende.
Bir de açıkcası böylesi işime geldi sanırım rahattım sonuçta artık.
Şimdi düşünüyorum da eğer şüphelerim doğruysa bunlar ustaca hazırlanmış bir planın parçaları.
Naz bana alışınca bana anne demeye başladı hala da anne diyor.
Rahatsız olmuyorum bu durumdan ben doğurmadım evet ama annelik yaptım ona.
İşten çıktıktan sonra ilk zamanlar güzeldi ama sonraları sıkılmaya başladım ve Naz'la tamamen ben ilgilenmeye başladım.
Kendi çocuğummuş gibi. Tuvalet eğitimini, kendi başına yemek yemeyi, oyun oynamayı vb. şimdi öz kızıma ne öğretiyorsam zamanında ona da öğrettim asla ayırmadım kendi çocuğumdan. Hastalandı başında ağladım anne şevkatiyle yaklaştım hep.
Bunları anlatmamın sebebi kendimi övmek değil Nazımı ne kadar çok sevdiğimi anlatmaya çalışmak. O benim ilk göz ağrım. O da benim kızım. Eşim de en az benim kadar düşkün Naz'a.
Naz bana anne diyor ama eşime dayı diyordu. Kayınvalidem izin vermiyordu eşime baba demesine.
Ben pek anlam veremiyordum ama üstüne düşmedim bu konunun.
Küçük kızım şimdi konuşmaya başladı yavaş yavaş. O eşime baba dedikce Naz içerledi yavrum.
''Anne ben niye babama dayı diyorum Sueda baba diyor'' dedi.
Ben de sende baba de kızım dedim. Artık Naz'da baba diyor eşime hiç ama rahatsız değilim ben bu durumdan.
Naz resmi olarak kayınvalidem ve kayınbabamın kızı olarak geçiyor.
Eşim Naz'ı nufusumuza alalım, Sueda ile aynı haklara sahip olsun dedi.
Ben de alalım ama bunun hakla ilgisi yok ki Naz ezilir diye korkuyorsan babanın üzerine olunca daha çok hakkı oluyor ki dedim.
Sonuçta çoğu evler ve şirketin çoğu kayınbabamın adına. Bu bence bir bahaneydi.
Neyse Naz'ı almak için başvurdular ama mahkeme gerekiyormuş sanırım. Zaten yeni başvurdular sayılır henüz bi netlik yok.
Gelelim şüphelerime birgün kayınvalidemlerin bir aile dostları misafirimizdi.
Kadın kayınvalideme ''Sibel , Naz'ı biliyor mu?'' dedi kayınvalidemde tabi ki ölen kızımın çocuğu olduğunu biliyor dedi.
Bence kayınvalidem orda açıklamalı cevap vererek kadına bir uyarıda bulundu benim bazı şeylerden habersiz olduğum konusunda.
Bir arkadaşım da uyarmıştı Sibel saf olma bence Naz, Fahri 'nin kızı diye.
Benim kafamda soru işaretleri doğdu ya hemen başladım dedektifliğe hemen şirketi aradım sekretere eşimin yada babasının vukuatlı nufus örenğini faxlamasını lazım olduğunu söyledim. Şirkette genelde hep yedek vardır acil durumda lazım olur diye ara ara çıkartırlar.
Ve bu vukuatlı nufus örneğinde ölen kardeş yok! Naz var, eşim var, eşimin 2 kızkardeşi var ama ölen kardeş yok!
Normalde gerçekten böyle bir kardeş varsa bu vukuatlı nufus örneğinde çıkmalı öyle değil mi?
Ayrıca 5 yıldır hiç görmedim ne bir mezarlık ziyareti ne bir seneyi devriyesi duası bişeysi.
İnsan ölen evladına bir kerecik mevlid okutmaz mı?
Geçen de eşime sordum Naz'ın ailesi hiç aramıyor mu? Babası falan diye kem küm etti.
Kayınvalideme sordum o konuları konuşmak istemiyorum dedi.
Bir de bir keresinde Naz hastayken eşimi onun başında hüngür hüngür ağlarken gördüm.
Pek üstüne düşmedim o zaman hani Naz kızımız gibi diye ama şimdi düşününce Naz o zaman çok hastaydı acaba eşim pişmanlıkmı duyuyordu Naz benim kızım ama saklıyorum diye mi düşünüyordu?
Şüphelerim çoğaldıkca dayanamadım ve eşime sordum 2 akşam önce bana verdiği cevap kim söyledi nerden öğrendin.
O zaman daha çok şüphelendim!
Gizlice DNA testi yaptırmak istedim ama bir arkadaşım onlar filmlerde görüldüğü gibi değil eşinin bizzat gitmesi gerekiyor dedi.
Ben ne yapıcam ya Naz eşimin kızıysa bu durumda beni biz sevgiliyken aldatmış oluyor ve 7 yıldır da yalanlarıyla aldatmaya devam ediyor.
Naz'ı da çok seviyorum kendi kızım gibi ona da kıyamıyorum zaten bu yaşadıklarımızda en masum olan o...
Düşünüyorum eğer Naz eşimin kızıysa ve ben kabul etmem diye ayrılırım diye sakladıysa yarın birgün başıma bişey gelse Sueda'yı da mı saklayacak ...
Çok uzun oldu kusura bakmayın ama işin içinden çıkamıyorum sizce şüphelerim yersiz mi?