Spor ve Sağlık İçin Motivasyon Taktikleri

Kesinlikle doğru
Mesela big bang theory diye bşr dizi var
Süreklş yiyip içiyorlar, benim de cnm sürekli fast food istiyor,ki ben sevmem
Bir de sanki dizi film izlerken yemem lazımmış gibi geliyor ve kontrolümü kaybediyorum
Bundan sonra dizi film ilr beraber sadece yeşil çay var
Duygusal stres yaşadığımda tek yapmak istediğim film izleyerek bir şeyler yemek, demek bunları ilişkilendirmişim
 
bu kadar olur ya aynen
aynısı bende de oluyor
the big bang theory dizisini çok severim arada açıp eski bölümleri izlerim
ve ne zaman izlesem canım hemen fast food istiyor. adamlar 20 dk dizi boyunca hiç durmadan fast food abur cubur yiyorlar

hatta o kadar çok yediler ki Penny ve Leonard acayip kilo aldı. Gerçi Penny bu sene biraz zayıfladı ama Leonard 1.sezona göre acayip kilolu.
 
Sheldon da ilk sezon cok zayıftı, o da kilo aldı
Ben de 2 kere dönüp izledim:))) ama artık eskilerş de izlemem, bnde acayip yeme hissi uyandırıyor dizi
Sadece yeni bölüm izleyeceğim
 
Bu topigi ben de cok sevdim. Size danismak istedigim bir konu var. yaklasik olarak alti yildir kullandigim dijital tartimin Bir ayagi kirilmis zeminini ne Kadar duzlesem de bazen ciktigimda 55 gosteriyor bazen 58 oluyor Hal Boyle olunca guvenilir gelmiyor bana fiyat performans olarak guzel bi tarti onerebilri misiniz yag kas analizi yapanlar hakkinda ne dusunuyorsunuz?
 
bende burayı çok seviyorım benimde bi sorumvar ben 1 saat ip atlıyorum.her 15 dk ipe ara verip beşer dk bölgesel hareket yapsam diyorum .bide kaç saar spor kasları yorup ters çalışmasını sağlar yada böle bişey varmı bu bilgi doğrumu. Şimdiden teşekkurler..
 
Sheldon da ilk sezon cok zayıftı, o da kilo aldı
Ben de 2 kere dönüp izledim:))) ama artık eskilerş de izlemem, bnde acayip yeme hissi uyandırıyor dizi
Sadece yeni bölüm izleyeceğim
Aynen Sheldon da daha zayıftı
Rajesh'in bildiğin göbeği var şimdi.
Galiba kilo almayan tek Wolowizard Onun da kilo alması çok zor zaten. Adamın vücudu Woody Allen gibi, gram oynama yok.
 

En iyi yağ kas analizini bence doktorlar söyleyebilir ama öteki türlü ben tartılara pek güvenmiyorum. Yaklaşık bir yağ kas oranı söylüyor olmalılar, çünkü tartının sadece üzerine çıkan birini tartmaktan öte gerçek yağ kas oranı vermek için beden ölçülerine, vücudundaki sodyum miktarından tutun, boy yaş gibi verilere de ihtiyacı olacaktır. Bu verileri girebiliyorsanız, yani kaliteli bir marka ise doğruya yakın sonuç verebilir.

Onun haricinde, en iyi yağ kas oranı ölçen aleti size söyleyeyim: aynalar. Aynaya baktığınızda tüm sorunlu noktalarınızı, verilmesi gereken tüm kiloları ve sıkılaşan tüm bölgelerinizi rahatça görebilirsiniz. Bakmanız gereken noktalar, dirsekle omuz arasındaki kol dokusu, kalça, baldırlar, ön karın, yan göbek ve gıdı dediğimiz boyundaki yer.


Ters çalışma diye bir olay yok ama sizin dediğiniz kas erimesi ve sürantrenman galiba. Ve evet, dediğiniz gibi aşırı spor yapılan durumlarda ve dengeli beslenilmediği durumlarda vücut şekere saldırır, uzun vadede vücut hem kas hem yağdan kaybeder. Ölümüne spor yapmak, sabahtan akşama dek koşturmak bizi hızlı zayıflatacak bir durum değildir. Aslında evet, zayıflatır ama kilodan değil, savunma sisteminden zayıflarız. Vücudu strese sokmamak, yormamak gerekir. Günde 4 saate yakın spor yapan bir arkadaşımın 2. hafta sonrası ağır bir grip geçirip 2 hafta yataklara düşmesi de bir örneği. Vücudu öyle yormuş ki, bedeni artık pes etmiş ve basit bir gribal enfeksiyonla bile savaşamaz hale gelmiş.

Bünyeden bünyeye farklılık olduğu için benim size "şu kadar saat spor yapılmalı" deme şansım yok. Ama bence günde yarım saat ile 1 saatlik spor fazlasıyla yeterli. İlla spor saatinizi arttırmak istiyorsanız haftanın bazı günlerine de tempolu yürüyüş ekleyebilirsiniz, yürümenin zararı yok. Haftada 1 gün dinlenme, 3 gün 1'er saat kardiyo ve 3 gün 1'er saat sıkılaşma egzersizi bende işe yarayan ve herkese önereceğim formülümdür.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Yeri gelmişken şahsi programımı paylaşayım:

Pazartesi: Sadece karın temelli hareketler (yarım saat)
Salı: Kardiyo (45 dk)
Çarşamba: Kol ve karın çalışması (45 dk)
Perşembe: Pilates Yoga Birleşimi (Ellen Barrett)
Cuma: Bacak ve karın çalışması (1 saat)
Cumartesi: HIIT / Tabata antrenmanı (25 dk)
Pazar: Esneme çalışması (1 saat) ya da tüm gün dinlenme

Bu programda bir gün çalıştırdığım kaslar bir sonraki gün dinleniyor, kas onarımı gerçekleşiyor ve hem kendimi yormuyorum, hem de sıkılmıyorum. Aynı programı her gün uygulamadığım için bıkmıyorum, ayrıca kas şaşırtması uyguluyorum. Bu program 1 ay sürecek, vücudum buna alıştığı anda değiştirmem gerekiyor ki sıkılaşma devam etsin. Ama bu benim vücuduma uygun bir program. Kilomu azaltma değil, sabit tutma hedefim olduğundan kardiyoyu az tutuyorum. Şahsen ben, kilo vermek isteyen birine haftanın 3-4 günü kardiyo, aralara ağırlıklı sıkılaşma antrenmanı önerirdim.

Eğer ACİL bir değişime ihtiyacınız varsa, Insanity programını öneririm. 60 günde büyük değişimler öneriyor. Yalnız, biraz acımasız bir program. Aşağıda insanity (Türkçesi: Delilik, çılgınlık demek zaten bu programı izlerken bile deli bu insanlar diyorum) antrenmanından örnek egzersizler bulabilirsiniz. Daha iyi bir kardiyo programı yok.

 
Benim de aslinda boyuma oranla kilomda sorun yok. Bolgesel problemlerim sadece alt Karin ve oblique lerde. Son uc aydir pt ile Haftada iki gun aletli pilates yapiyorum kardiyo icin de bir gun yuzuyorum ta ki havalar cok soguyup hastaliklardan payima duseni Alana kadar. Sanirim yuzmeyi bir muddet daha ertelemek zorundayim. Bu suredeki kaybimi hiit kardiyo ile telafi etmeyi dusunuyorum sizce de dogru olur mu? Bu arada ust kollarimda cok guzel guclenme oldu belim de incelmeye basladi. Insanity I Ben de Bir donem dusunmustum ancak konustugum spor hocalari cok ciddi efor istedigini evde tek basina yapmanin Dogru olmadigini sakatlanma riskinin cok oldugunu soylediler.
 

Bir talihsizlik olmuş, sakatlanmışsınız. Umarım iyileşirsiniz, hatta iyileşmişsinizdir. Ancak bu tür talihsizlikler gördüğünüz üzere her zaman olabilecek bir durum değil, odaklanmış ve dikkatli bir şekilde yapılan antrenmanlarda bu tür durumlar çok nadiren gerçekleşir. Sakatlanma High Impact (Yüksek darbeli) sporlarda daha sık görülüyor, bu tür sporlara da henüz erken.

Öte yandan, gördüğünüz üzere, beslenmede biraz sıkıntı yaşadığınızı siz de fark etmişsiniz. 21 gün sabretmenizi ve 21 gün kek, kurabiyeyi hiçbir şekilde evinizde bulundurmamanızı şiddetle öneririm. Konu açılmışken, bu tür durumlara genelde çocuklar sebep oluyor, onların canları çektikçe anne de dayanamayıp kek kurabiye pişiriyor. Ama bu tür beslenmenin sadece anneye değil, çocuklara da zararlı olduğunu belirtmem gerekir. Üstelik çocuk annede neyi görürse onu örnek alıyor.

"Supersize me (şişir beni)" adlı belgeselde, küçüklükte fast food ve şekerli gıdalarla beslenen çocukların daha hiperaktif, daha yaramaz, odaklanması daha düşük, dikkati daha çabuk dağılan, yorum gerektiren problem kurma ve çözme yetenekleri azalan çocuklar olduklarına dikkat çekiliyor. Bu bilginin tam zıttı olarak, sorunlu ve suç işlemiş çocuklar için açılmış bir okul; beslenme düzenini fast fooddan uzaklaştıran, sebze ağırlıklı beslenmeyi seçiyor ve çocukların davranışlarında ciddi ve olumlu değişimler görülüyor. Derse katılım artmış ve çocuklarda odaklanma süresi uzamış.

Bahsettiğim kısım aşağıda eklediğim belgeselin 51. dakikasında geçiyor.

70 80 kilo arasi biri ayda kac kilo verirse idealdir? ben yavas gittigimi dusunuyorum da (76 kiloyum)
Ne kadar uzun sürede verirseniz o kadar kalıcı olur. Haftada 1 kilo vermek idealdir normalde. Haftada 10 kilo gibi şok diyetler kilo vermede işe yarar ama o diyetten çıktığınız anda fazlasıyla geri alırsınız.

Üstelik her bünye farklı. Ayda 5 kilo verip geri almayan da var, 5 kilo verdikten sonra kat kta geri alan da... O yüzden, kendi bünye hızınıza odaklanın. Tek yapacağınız şey var: Vücudunuza güvenin. Onu kötü diyetlerle yıpratmayın. Ona sadece sağlıklı yiyecekler verin ve aktif bir yaşam sürün, bu yeterli. Kesinlikle kilo vermeye başlayacaksınız ve giden kilolar kalıcı olacaktır.


Insanity dediğiniz gibi High Impact bir program, bu yüzden güçlü bileklere ihtiyaç var. Ama daha önce de dikkat çektiğim üzere, 60 günlük acil durumlar için önerebilirim.

Bizim 1 Haziran hedefimiz için 140 günümüz var, bu da gayet yeterli bir süre.

Programınız gayet güzel, zaten üst bedendeki değişimi siz de fark etmişsiniz. Tavsiyem, aylık süre dolunca, programınızın günlerini ve yaptığınız hareketleri değiştirip vücudunuzu şaşırtmanız. Kas şaşırtması olmayınca, vücut her türlü rutine alışabiliyor.
 
Gökkuşağı, daima yağmurdan sonra çıkar.
Güzel olan her şeyin, sıkıntılı zamanlardan sonra belirmesi gibi...
Acı yoksa, kazanç yok.
Eğer kışın cefasını çekmezseniz, yazın sefasını süremezsiniz.


GÜNÜN MOTİVASYONU

Beynini Kandır: Beyniniz size ne kadar yorgun, isteksiz ya da ne kadar uykulu olduğunu fısıldarsa fısıldasın. Siz inadına yerinizden kalkın ve spor programınızın sadece ilk 5 hareketini yapın. "Sadece 3 dakikacık spor yapıp yatacağım "deyin kendi kendinize. "En azından 5 tane hareketi yaparım, 3 dakikacık yaparım" dediğiniz egzersizin 5'ten 10'a, 10'dan 20'ye dönüşüp de nasıl tüm egzersizinizi bitirmiş olduğunuza inanamayacaksınız.

Kötü egzersiz > hiç egzersiz: Unutmayın ki, "kısacık" “kötü” bir egzersiz günü bile “sıfır” egzersiz gününden iyidir.

Saat kuralı: Okul ve iş hayatınızı hatırlayın. Yıllarınızı okulda, işte geçiriyorsunuz ama bunun hangi ara geçip gittiğini bile fark etmediniz. Hiçbir sabah kaytaramadınız çünkü sabah saat 8'de sizi bekleyen bir sorumluluğunuz vardı. Sporu da sorumluluğa dönüştürün. Her gün aynı saatte, söz verilen yerde ve zamanda spor için hazır olun. Kime mi söz verdiniz? Hayatınızdaki en önemli kişiye; kendinize. Düzenli olarak günün genellikle aynı saatlerini spora ayıranlar, ne zaman vakit bulursa o zaman yapanlara kıyasla, programı başarı ile bitirmeye çok daha meyillidirler.

Açlık: Sporu tok karnına yapmayın, ama gecenden kalma bomboş mide ile yapmadığınıza da emin olun. Yapılan egzersize gore, ya yemekten 1 ila 2 saat sonra başlamak, ya da siz de sabah erken saatlerde yapmayı tercih ediyorsanız, size gerekli enerjiyi verecek, yarım elma, bir yumurta, yarım muz gibi küçük bir atıştırmalıktan sonra yapmanız en uygunu olacaktır.

İpucu: Tok iken bedenimiz yeni yediklerimizi yakar, yağlara sıra gelmez. Aç spor yaparsanız da bedenimiz strese girip kıtlıkta olduğunu düşünecek ve spor sonrası yediklerinizi yağ olarak depolamaya çalışacaktır. O yüzden minik bir atıştırmadan sonra spor yapmanız, hem yağ yakımını hızlandırması, hem de stres hormonunun salgılanmaması için en iyisidir.

Takvim: Bir takvim tutun ve kocaman yeşil bir kalemle her spor yaptığınız güne kocaman bir işaret çekin. Spor yapmadığınız günleri ise kırmızı kalemle işaretleyin. Spor yapmak istemediğiniz gün, yemyeşil parlayan takvimde kırmızı bir çizgi görmemek için zorla da olsa kendinizi spor yapmaya yönelteceksiniz. Buna zinciri kırmama yöntemi deniyor.

Eyvah, kaçtı: Birkaç günü kaçırmanız dünyanın sonu değil. Hepimizin zor günleri olabilir. Ama dikkat etmeniz gereken nokta, "Eyvah, program kaçtı" deyip tamamen bırakmak yerine, kaldığınız yerden devam etmek. 1 haftadan fazla bir süre bile ara vermiş olabilirsiniz ama geri döndüğünüz anda her şey kaldığı yerden devam eder. Hatta vücudunuz şaşıracak, bu düzen değişikliği sebebiyle alıştığı temponun dışına çıktığı için tekrar spora dönüşte yağ yakımına sebep olacaktır.

Sorumluluk: Yakınlarınıza spora başladığınızı söyleyin. Böylelikle verdiğiniz sözler sizde bir sorumluluk duygusuna sebep olacak. Tabii aniden şaşırtmak istediğiniz düşmanlarınız(!) varsa onlara söylememek de mümkün :)

Beslenme: İyi beslenme alışkanlığı bir maratondur, 100 metre koşusu değildir. Bu sebeple arkadaşlarınızla dışarıya çıktığınızda onlar tatlı yerken siz sürekli salata yemek zorunda değilsiniz. İyi geçen bir hafta sonrası ödül gününüz olabilir. Sadece bu kaçamakların sayısına dikkat edin, eğer haftada bir yerine 3-4 kaçamak yapıyorsanız; sporda akıttığınız onca ter ve emeği düşünün. Ayrıca kaçamak yaparken kola yerine ayran söylemek, şerbetli tatlı yerine sütlü tatlı sipariş etmek gibi minik kurtarmalar da kendinizi iyi hissettirecektir.

Dinlenme: Hem stres yönetiminde, hem de sporda kasların yapılanması aşamasında düzgün uykunun önemi büyük.

Aktif hayat: "Günlük sporumu yaptım, kalan tüm gün koltuktan kalkmayayım" demiyoruz. Sporun olduğu bir hayat sizi daha aktif kılacaktır elbet, eski miskinliğiniz de kalmayacak. Daha canlı, daha hareketli bir hayatınız olacak. Buna uyarak, o günün takvimindeki o 1 saati bitirdiniz diye, günün geri kalan 23 saatinde miskin miskin uzanmayın. Aktif yaşam tarzını, hayatınızın bir parçası haline getirin.

Bilmelisiniz ki bu başlık altında size fit bir vücuttan önce, “farkındalık” kazandırmaktır amacım. Önünüzdeki günlerde, çok daha kaliteli bir hayatın sizi beklediğinin farkında olmalısınız. Ve en sonunda da kazandığınız yeni “SİZ”in kıymetini bilmelisiniz. Yani artık, alışveriş merkezine gittiğinizde illa giriş kapısına en yakın park yerini kapmak için dönüp durmak zorunda değilsiniz. Veya evinize ya da işyerinize geldiğinizde, asansörü bekleyenlerin şaşkın (ve imrenen) bakışları altında, merdiveni deneyebilirsiniz. Bu sayede sporla gelen hafiflikle, daha özgüvenli, daha aktif, daha dışa dönük, daha kaliteli, daha stressiz, daha umutlu ve daha mutlu bir döngünün içine soktuğunu yakında keşfedeceksiniz.

İrade: 1 Haziran gibi bir süre limitimiz olabilir ama sağlıklı yaşam bir ömür boyu devam eder. Alışkanlıklarınız değişiyor, hayata daha farklı açıdan bakıyorsunuz, fiziksel ve zihinsel olarak iyileşiyorsunuz. Sadece bu yaz için değil, bir ömür sağlıklı bir hayatı hedefliyoruz.

Geleceğe mektup: Bir kağıda, programı bitirmiş olacağınız tarih bugünmüş gibi, “-meli,-malı” olumsuzluk ya da ihtimal içermeyen, kesin cümlelerle, vücudunuzun şu anda görmeyi istediğiniz o fit halini gördüğünüzü hayal ederek, bunun nasıl hissettirdiğine, ne kadar mutlu olduğunuza ve benzeri durumlara dair ufak bir paragraf yazın. Katlayıp cüzdanınıza, cebinize, yırtılıp bükülmeyeceği bir yere koyun ve aklınıza geldikçe çıkarıp bakın. Üşenmeyin, aptalca bulmayın, hemen yapın. Faydası olacak.


"Ne kadar güzel görünüyorsun, başaracağını biliyordum, tüm emeklerime değmiş..." gibi.

Öğün aralarını kısa tutun: Eğer yağ oranınızı düşürmek istiyorsanız, yemek yemek için ölesiye acıkmayı beklemeyin. Daha kısa aralıklarla beslenin. Eğer iki öğün arasındaki süreyi uzun tutarsanız, vücudunuz stres hormonu olarak da bilinen “kortizol” salgılar. Bu hormon da vücudun yağ depolamasına neden olur. 4 saatte bir günde toplam 4 öğün (4x4) yöntemini tavsiye ederim.

Meyve suları masum değil: Egzersizden sonra eve gelip buz gibi bir meyve suyu içmenin sağlıklı olduğunu düşünebilirsiniz. Pek çok kimsenin tekrarladığı bu hata, spor yapmanın amacıyla ters düşüyor. 200 gram meyve suyunda (yani yaklaşık bir bardakta), 100-120 kalori bulunur. Meyvelerin faydalarından yararlanmak istiyorsanız, suyunu içmek yerine kendisini yiyin; böylece meyvenin şekerini daha az alacak, faydalı lifli kısmını daha çok yemiş olacaksınız.

Yavaş çiğneyin ve çabuk doyun: Yemek yerken sakin bir müzik dinlemeyi deneyin. Araştırmalara göre, yemek sırasında sakin müzikler dinleyenler, lokmalarını daha yavaş çiğniyor. Bu da daha az yemekle doymaları anlamına geliyor.

Bir avuç kuru yemiş: Fındık, ceviz, badem… Sağlıklı yağlar ve protein miktarı açısından oldukça faydalı olan kuru yemişler, tıpkı meyve suyu gibidir. Fazla yendiğinde faydasından çok zararı dokunur. Siz de aşırıya kaçmayın.

Öğün atlamayın, sık yiyin: Atılacak en hatalı adımlardan biri öğün atlamak. Öğün atladığınızda, vücut paniğe kapılır ve sahip olduğu kalorileri stoklamaya başlar. Dahası, öğün atlayarak ciddi oranda kas da kaybedebilirsiniz. Bu da metabolizmanız açısından pek de iyi olmaz. Düzenli olarak kilo vermek için öğün atlamak yerine, her gün 5-6 öğün yemek ve toplamda 2000 kalori sınırını aşmamak gerekir.

Diyet içecekler kilo aldırır: Araştırmalara göre şekersiz ama tatlandırıcılı içecekler alındığında beyne bir uyarı gidiyor. Vücut, yüklü bir kalori alımı beklentisi içine giriyor. Vücut da bir türlü gelmeyen o yüklü kaloriyi, diğer yiyeceklerden alarak telafi ediyor.

Karbonhidratı kesmeyin, azaltın: Karbonhidrat alımında özenli ve seçici davranmalısınız. Kepek ekmeği ya da kahverengi pirinçte bulunan karbonhidratlar, çok daha ağır bir şekilde kana karışır. Bu da yemek yedikten sonra uzun bir süre tekrar acıkmanızı engeller. Unutmayın, vücudunuzun enerji kaynağı olarak ilk tercihi karbonhidratlardır.

Kendiniz olmaktan keyif alın: Parmak izlerinize bakıp gülümseyin çünkü siz eşsizsiniz! Gülüşünüz, dünyaya bakış açınız, herşeyiyle tamamen size özgü. Kendinizi değerlendirirken sadece vücudunuzu ve görünümünüzü değil, sizi insan yapan diğer bütün özelliklerinizi de göz önünde bulundurun. Ve bu sene kendinize daha iyi bir hayat sunun.

Değişmekten korkmayın ve kendinize inanın: Görünümünüzle ilgili hoşlanmadığınız yanlarınız olabilir. Belki kendinizi aşırı kilolu, zayıf veya formsuz buluyor olabilirsiniz ancak her zaman bu özelliklerinizi değiştirebileceğinizi aklınızda bulundurun ve kendinize inanın. Kilo vermek, bir işte başarılı olmak, insanlarla iyi ilişkiler kurmak… bunların hepsini başarmak ve istediğiniz an hayatınızda yolunda gitmeyen şeyleri değiştirebilmek için öncelikle kendinize inanmanız lazım. Evet, spor yapmak belki hayatınızı baştan aşağı pozitif bir şekilde değiştirmek için mükemmel bir araç; ama yine de asıl iş sizde bitecektir, bunu unutmayın.

Kendinize karşı her zaman nazik ve sabırlı olun: Hatasız kul olmaz! Bu gerçekten de çok doğru bir söz ve yaradılışımız gereği hepimiz hata yapabilen canlılarız. Yaptığımız hatalarla kendimizi suçlamak o yaptığımız hataların etkisini kesinlikle hafifletmeyecektir. Yapmamız gereken, yaptığımız hatalardan ders çıkarmaya çalışmak ve bir sonraki seferde daha iyisini yapabileceğimize inanmak. Başaramadığınız bir konuda kendinizi asla hemen beceriksizlikle suçlamayın ve daha iyisi için kendinize güvenin. Örneğin, sporu defalarca yarım bırakmış olabilirsiniz, ama en sonunda istediği mükemmel sonuçlara kavuşanlardan biri olacaksınız.

Yediklerinizden keyif alın: Yemek yemekten keyif alın. Yiyecekler bize enerji verir ve hayatımızı devam ettirmemizi sağlar. Kendinizi sakın sıkmayın ve yemek yemeyi gözünüzde şeytani bir etkinliğe dönüştürmeyin. Yapmamız gerekenleri düşünmek bizi başarısızlığa, yemememiz gerekenleri düşünmek ise bizi kilo almaya götürür. Stres yapmayın. "Bunu yememeliydim" yerine, "Bunu yedim çünkü bu hafta programımı bozmadım" diye düşünün.

Egzersizlerde ayda 1 Değişim: Vücudunuz sürekli aynı şeyin tekrar edilmesine bir süre sonra cevap vermez, yenilik ister. O yüzden yaptığınız egzersiz çeşitlerini ayda 1 değiştirin; sırasını, çeşidini, hareketlerin günlerinde oynamalar yapın.

Nedeninizi bulun: Neden kilo vermek istiyorsunuz? Bunun cevabını bulun ve motivasyonunuz her düştüğünde kendinize hatırlatın. Gerekirse göreceğiniz bir duvara büyük harflerle yazıp asın.

Çevrenizi iyilerle donatın: Sizi tatlıcıya götürecek arkadaşlardan uzaklaşın, sizi spora götürecek aktif insanları hayatınıza sokun.
 
Benim öğün sayısı konusunda kafam karışık. Ben öğünlerimi arttirdim. Eskiden 3 öğün yiyordum. Bazıları 6 öğune gerek yok diyor kafam çok karışık. Hangisi daha mantikli sizce?
 
Benim öğün sayısı konusunda kafam karışık. Ben öğünlerimi arttirdim. Eskiden 3 öğün yiyordum. Bazıları 6 öğune gerek yok diyor kafam çok karışık. Hangisi daha mantikli sizce?
Bu konuda tek bilmeniz gereken bilgi şu: Vücudu alarm aşamasına sokmamanız gerekiyor. Günde 6 öğünün, 16 öğünün, 106 öğünün önerilmesinin sebebi (abarttım tabii) vücuda sürekli bir "Kıtlıkta değiliz, etrafımızda yiyecek bulmak mümkün" mesajı vermek. Karnınızı uzun süre açlıktan kazınır halde bırakırsanız, vücutta stres hormonu salgılanıyor ve yağ depolanmaya başlanıyor. Üstelik metabolizma hızı yavaşlatılıyor. Çünkü vücut "Ben uzun süre aç kalacağım galiba, öyleyse az enerji ile hayatta kalmaya çalışmalıyım" diye düşünüp metabolizma hızını "düşük-pil" moduna sokuyor.

Aşırı öğün sayısının iyiye işaret olduğunu düşünmüyorum çünkü sınırı kaçırıp fark etmeden günlük kalori alımımızı arttırabiliriz. Ben açıkçası vücudumu dinliyorum, karnımın kazınmasına izin vermiyorum. Ana öğünleri aynı saatlerde yemeye çalışıp öğün aralarında da atıştırmalık yiyecekler tüketiyorum.

4x4 diye önerilen sistem şu şekilde, günlük 8 saatlik uyku haricinde kalan 16 saatinizi 4 öğün alacak ve öğünler arası 4 saat olacak şekilde düzenliyorsunuz. Ama buna uymak zorunda değilsiniz, her bünyenin işleyişi farklı.

---------------------------------------------------------------------------
Hazır beslenmeden söz açılmışken, glisemik indeksten bahsedeyim.

Glisemik indeksi düşük besinler bireylerin daha uzun süre tok kalmalarını sağlar.

Bu oranın yüksek olduğu besinler ise kandaki insülin miktarını hızla yükseltir, bunun sonucunda da kan şekerinin hızla düşmesine neden olur ve kişi, karnı tok olmasına rağmen hızla acıkır. Bu, bir yandan ani yükselen kan şekerinin vücutta depolanmasının beraberinde getirdiği yağlanma yani kilo almaya, bir yandan da durumu dengelemek isteyen pankreasın aşırı ve dengesiz çalışmayla insülin üretmesine yol açar.

Yani günlük tükettiği yiyeceğin glisemik indeksi düşük olarak seçenle, yüksek olanları tüketenler "aynı kaloride" yiyecek yeseler bile, vücutlarının vereceği yağ depolama tepkisi farklı oluyor.

Glisemik İndeks tablolarında 55 değeri altı düşük, 55-69 arası orta, 70 ve üzeri yüksek glisemik indeks değeri olarak değerlendirilir. Aşağıda düşük glisemik indeksli besinler listesi var.

Düşük Glisemik İndeksli Yiyecek Listesi:

A. Protein Grubu


1. Etler – 0
2. Balıklar – 0
3. Yumurta – 0
4. Yoğurt – 0
5. Süt – 0
6. Ayran – 0

B. Sebzeler

1. Lahana (her türlüsü), karnabahar, brokoli – 15
2. Enginar, Kereviz – 15
3. Patlıcan, biber (her türlüsü), kabak – 15
4. Salatalık, domates, marul, kıvırcık, kuru soğan – 15
5. Taze fasülye, bakla, böğrülce, ıspanak – 15
6. Turp (her türlüsü) – 15
7. Yer elması – 15
8. Havuç – 40

C. Baklagiller

1. Kuru fasülye, bakla, barbunya – 30
2. Mercimek (her türlüsü), Nohut – 30
3. Böğrülce – 50

D. Kuru Yemişler

1. Kavrulmamış Yer fıstığı – 15
2. Ceviz – 15
3. Kavrulmamış Fındık – 15
4. Fıstık – 15
5. Fındık ve çekirdekli siyah kuru üzüm – 20
6. Kuru kayısı, mürdüm eriği – 30

E. Taze Meyveler

1. Kiraz, vişne – 22
2. Greyfurt – 24
3. Şeftali – 28
4. Elma, Armut, Şeftali – 40
5. Çilek, böğürtlen, kara dut – 40
6. Portakal – 45
7. Üzüm – 53
8. Muz – 55

Gördüğünüz gibi, doğadan gelen (bir paketin içinden çıkmayan) besinlerde, tablo hiç karamsar değil ve de seçenekler çok. Özellikle protein grubunun “sıfır” glisemik indekse sahip olması harika bir durum, zaten bu yüzden protein ağırlıklı beslenme öneriliyor.

Yüksek glisemik indekse sahip yiyecekler ise kandaki şekeri fırlatarak çabuk acıkmaya sebep oluyor, onlardan uzak durmak lazım.

Yazının yiyecek listesi kısmı P90xtr'den derlenmiştir. Yüksek glisemik indeksli yiyeceklerden uzak durmanızı, gerekirse internetten araştırarak onları azaltmanızı öneririm.
 
akşam belli bisaatten sonra yemiyorum ve acıkıyorum baya. peki bu durum dada vucut kendini korumaya alır mı 6 öğün besleniyorum 6 dan sonra yemiyorum
 
bu belgeseli izlemiştim,kendim unu ve şekeri bıraktım ama kızıma bıraktırmamıştım,kendi kendine bırakacağına inanmıştım,ben az az veriyordu.
sonra geçen gün kızıma verilen 1 çikolatanın tamamını yiyebilmesiyle şok oldum(daha 20aylk),yemeyecek elinnden atacak diye bekliyordum.gerçekten üzüldüm,birkaç gündür kzımdan da ekmek ve şekeri kestim,inşallah şekerden iğrenir ve hayatı boyunca yemez
 
Bugünkü motivasyon biraz acımasız.

Calisthenics adı verilen ve sadece vücut ağırlığı kullanılarak yapılan bu spor sayesinde, insanın nasıl mükemmelleşebildiğini izleyeceksiniz.

İnsan vücudu inanılmaz bir sistem, muhteşem bir makine.
Ona iyi bakarsanız, kendi sınırlarını zorlamak için sabırsızlanır.
Meydan okuyamayacağı hiçbir engel, hiçbir zorluk yok.


 
ip atlarken sag bacagimi sakatladim
Özellikle dikkat çekmek istediğim konulardan biri de bu.
Vücudumuzu aşırı zorlamaktan ve dikkatsiz hareketlerden kaçınmak uzun vadede daha iyi. Çünkü sakatlıklar bizi uzun süre spordan uzak tutuyor, bu da spordan uzaklaşmamıza sebep oluyor.

Kısa zamanda iyileşmeniz dileğiyle.
 
Artık hayatımın kontrolü elimde.

Bunu istiyorum ve başaracağım.

135 gün sonra hayatımın en iyi fiziğine sahip olacağım.

Artık kendime acımayacağım, mızmızlanmayacağım, başkalarını suçlamayacağım.
Kurban psikolojisinden çıkıp kendi kahramanım olacağım.

Sadece bir hayatım var, sadece bir bedenim var.
Ve bu hayatta olabileceğim en iyi bedene sahip olmaktır hedefim.

Bana verileni en iyi haline dönüştüreceğim.

Hayat bana ekşi limonlar sunmuş olabilir
ama ben, bana sunulanı tatlı limonataya çevirecek güce sahibim.

Başka hayatlarla kendiminkini karşılaştırmayacağım.
Elimdeki hayatı mükemmelleştireceğim.

Hayatta kazananlar asla yenilmeyenler değildir,
yenildiği halde ayağa kalkıp devam eden PES ETMEYENLERDİR.

Pes etmeyeceğim.

Ben elimdeki olanaklara bakıp mızmızlanmayacak, başarısızlığı kabul etmeyeceğim.

Çünkü bu kez istediğimi alacak kadar inatçıyım,
Bu kez hedeflediğime ulaşacak kadar kararlıyım,
Diğerlerinin "İmkansız" dediğine ulaşacak kadar sabırlı ve inançlıyım.

Kendime inanıyorum, yapabilirim.
Yapacağım.

Kendimi seviyorum, değer veriyorum.

Ben güzelim, başarılıyım, sağlıklıyım, mutluyum
ve hedeflerime istediğim zaman ulaşabildiğimi kendime kanıtlayacağım.

Aynadaki görüntüyü değiştirebilecek güç içimde.

Devam edeceğim, asla durmayacağım.

Başıma gelenleri değiştiremeyebilirim.
Gün içinde yaşananları kontrol edemeyebilirim.

Ama olaylar karşısında alacağım tavırı,
başıma gelenler karşısında nasıl tepki vereceğimi,
pes etmek ya da harekete geçmek arasındaki seçimi,
nasıl düşünüp nasıl konuşacağımı ve alışkanlıklarımı nasıl değiştireceğimi,
KENDİMİ NASIL DEĞİŞTİREBİLECEĞİMİ
ben KONTROL EDİYORUM.

Aynadaki görüntü benim eserim.
Daha iyi hale gelirse yine benim eserim olacak.
Daha kötü hale gelirse, yine benim seçimlerimin sonucu olacak.

Vücuduma neyi sunarsam, o da bana onu yansıtır.

Ne yersen, ona dönüşürsün.

Mideme çöp gibi davranırsam, bedenim de çöp tenekesi gibi görünür.


Mideme tazelik doğallık ve sağlık sunarsam, bedenim de sağlıklı doğal ve çıtır görünür.

Vücuduma neyi öğretirsem, o da onu yapmayı öğrenir.
Dizlerimi kırmadan eğilebilmeyi öğretirsem bunu öğrenir.

"Benim vücudum esnek değil, yapamıyorum"
İyi de hiç esnek olmaya çalışmadan, bu konuda egzersiz yapmadan bunu nasıl yapabilirim ki?

"Benim nefesim tükeniyor, o yüzden koşamıyorum"
İyi de hiç uzun mesafe koşmayı denemedim ki?

"Benim için böyle gelmiş, böyle gider"
İyi de hiç değişmeyi GERÇEKTEN denedim mi?

Gerçekten zorladım mı kendimi?
Gerçekten terler içinde kaldım mı?
Gerçekten her gün bir damla daha, her gün bir adım daha, her gün biraz daha fazla çabaladım mı?
Gerçekten?

Bu fotoğraflardaki hiçbir kadın, vücuduna kötü davranıp bu fiziği elde etmedi.

Bu fotoğraflardaki hiçbir kadın, spor yapmadan bu kadar esnek olmadı.

Bu fotoğraflardaki hiçbir kadın, kötü beslenip kilo vermedi.

Dışınıza sağlığın yansıması için, içinizin sağlıklı olması gerek.

Düşüneceğim, neden kilo vermek istiyorum?
Soruyorum kendime, amacım ne?

Her gün beni yataktan kalkıp kan ter içinde spor yaptıran,
bana uzatılan zararlı yiyecekleri reddetmemi sağlayan o hedef ne?



Güzel görünmek?

Güzel hissetmek?

Sağlıkla ışıldamak?

Fit ve enerjik olmak?

Canlı ve hareketli birine dönüşmek?

Başkalarını kıskanmak yerine, kıskanılan bir görüntüye sahip olmak?

İstediğimi giyebilmek, en basit kıyafetin içinde bile muhteşem görünmek?

Parlak, sorunsuz, sağlıklı bir cilde kavuşmak?

Sevdiğim adamı delirtmek, onu baştan çıkarmak, vücudumu beğenmesini ve kıskanmasını sağlamak?

Kendimle barışmak, vücudumu aynada beğenmek, özgüven sahibi olmak?

Artık ne kilomu, ne de yağlı taraflarımı saklamak zorunda kalmadan rahatça takılmak?

Kumsalda bir havlu ile saklanmak zorunda kalmamak?

Asil, zarif, incecik ve çekici görünmek?

Ayakkabılarını bağlamak için eğilirken bile kıvranan birinden, esnek ve kıvrak birine dönüşmek?

Gençleşmek? Olduğumdan daha genç hissetmek?

En önemlisi, mutlu ve huzurlu olmak?

Başarmak ve bunu kendime kanıtlamak?

Mükemmeliyet içimde saklı. Ona ulaşmak için ne kadar adım atarsam, ona o kadar yaklaşırım.

Amacıma dünden daha yakınım.
Bugün bir gün daha yaklaştım hedefime.
Günler geçecek ve bu emek verdiğim her günün karşılığını göreceğim.

Hayat, seni seviyorum. Seni acı tatlı her yanınla kucaklıyor ve kabul ediyorum.
Seni olduğundan daha iyi hale dönüştürmek için, önce kendimi olduğumdan daha iyi kılmam gerekiyor.

"Yapamayacağımı mı düşünüyorsun? Bekle ve gör!" diye haykıracağım dünyaya.

Yarın kendimi nasıl hissedeceğimi, bugünkü seçimlerim belirleyecek.

Gelecek ay nasıl görüneceğimi, bu ayki çalışmalarım gösterecek.

Konforlu alanımdan çıkıp kendime meydan okuma zamanı geldi.

Sınırlarımı zorlama vaktim şimdi!

Vazgeçerek, pes ederek, yarım bırakarak, mızmızlanarak, bahane üreterek değil;
Zorlayarak, düşsem de yerden kalkarak, devam ederek varacağım hedefime!

Bitireceğim bu kez bu mücadeleyi!
İpler benim elimde!

135 gün, hayatımızın en iyi fiziğine kavuşmaya geri sayımdayız.



Düzenleme: 50 fotodan fazlasını koyamadığım için, buradan kaldırmak zorunda olduğum fotoları diğer mesajımda yayınlayacağım.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…