Merhabalar herkese. Son zamanlarda içimi sıkan bazı durumları anlatmak istiyorum. Biraz uzun olabilir; şimdiden sabrınız için teşekkür ediyorum.
"Eşim" diyerek hitap ettiğim kişi ile birkaç senedir ailelerimizden uzak bir şehirde yaşıyoruz. Devlet nezdinde resmi bir evliliğimiz yok. Evliliğin gerektirdiği tüm sorumlulukları paylaştığımız; hayatı birlikte omuzladığımız bir düzen kurduk. Bu yüzden birbirimizi hayatlarımızda manen "eş" olarak konumlandırıyoruz. Gönlümüzden geçen bir organizasyon ile birlikteliğimizi resmileştirmeyi istiyoruz ancak bunun için maddi olarak, her şeyi sıfırdan inşa etmeye çalıştığımız hayatımızda uygun koşulları oluşturmaya çabalıyoruz.
(Yazının ilerleyen kısımlarında, konunun içeriğiyle size bir karışıklık hissettirmesini istemediğimden, "birlikte olduğum kişi" ifadesini kullanacağım.)
Yaşam standartlarımızı yükseltmek adına hedeflerimiz vardı. Bu hedefleri gerçekleştirdikten, belirli bir birikim oluşturduktan sonra resmi nikah yapmayı, hayalimiz olan ülkeleri keşfetmeyi ve zamanla çocuk sahibi olmayı istiyorduk. Ancak iş, taşınma, sağlık ve bazı özel problemlerin peş peşe gelmesi bizi maddi olarak epey eksiye düşürdü.
Yüklü bir borç miktarına sahibiz. Mevcut düzende, git gide eksiye düştüğümüz o dönemden çıkmıştık; ödemelerimizi yapabiliyorduk. Ta ki son iş yerimden de küçülmeye gitmeleri sebebiyle çıkarılacağımı öğrenene dek. İşte bu haberden sonra üzerime bir ağırlık, mutsuzluk çöktü. Hayatımızın o "çekirdek aile" olma evresine geçmemize çok az kalmışken; zaten hayallerimizi, planlarımızı ertelemek zorunda kalmıştık. Şimdi daha da ertelememiz gerekebilirdi. Problemlerin üst üste gelmesi beni çok yordu. Birbirimize olan sevgimiz ve hedeflerimize er ya da geç ulaşacağımıza olan inancımızla ayakta durmaya çabalıyoruz ancak sürekli bir mücadeleyle geçen bu döngü son zamanlarda gücümü tüketiyor.
Ailelerimiz maddi olarak destek verebilecek durumda değil. Onlara elimizden geldiğince biz destek olmaya çalışırdık. Bu süreçte onların bize sundukları çözüm önerisi ise; nikah töreni yapmak ve gelecek takılar ile borçları kapatmak. Zamanında verdikleri takıların bize de aynı şekilde verileceğini varsayıyorlar.
Kulağa çok pragmatik bir yol gibi geliyor ve aslında hiçbir akrabanın dahil olmadığı, oldukça sade, sevdiklerimizle olan bir organizasyonu uygun buluyordum. Ancak şu anda daha farklı düşünmeye başladım. Böyle bir fon oluşabilirse ve içinde bulunduğumuz bu girdaptan çıkmamızı sağlayabilirse bu bizim için iyi olabilirdi.
Ancak birlikte olduğum kişi bu konuda kararsız ve olumsuza daha yakın. Öncelikle şu anki durumumuzda oldukça riskli bir karar olacağını, takıların aynı şekilde geri geleceğinin bir garantisi olmadığını, bu organizasyonu böyle bir beklentiyle yapmanın huzursuz hissettireceğini, o anın tadını çıkarmak yerine takı gelecek mi gelmeyecek mi konusuna odaklanmak istemediğini, bu nikahın masraflarını karşılayabilmek için bir kredi daha çekmenin akıllıca olmayacağını düşünüyor. Maddi olarak rahatladıktan sonra nikahımızı içimize sinecek şekilde organize ederek, yeni bir borca girmeden yapmamız gerektiğini savunuyor.
Bu konuyu çok düşünüyorum. Sabırlı olmak ve her şeyi uygun zamanına bırakmak mı daha doğru yoksa bu sıkıntılardan çabucak kurtulmanın yollarını aramak mı? Borç yükünden kurtulmak için görmekten hazzetmediğim insanların doluştuğu bir törende kendimi misafir gibi hissetmek mi yoksa biraz daha dişimizi sıkıp her şeyi istediğimiz gibi organize edebilmek mi? Aklım, duygularım, isteklerim karışmış durumda.
Aceleyle ve oldukça kısıtlı şartlarda, gönlümden geçmeyecek bir organizasyonu heves kırıklığıyla ben de yapmak istemiyordum ancak yukarıda da söylediğim gibi, ziyadesiyle yoruldum. Hayata olumlu bakan, enerjisini düşürmeyen, daha iyiye gitmek için çabalamaktan vazgeçmeyen biriyken; umutsuzluk içine düşmüş hissediyorum ve son günlerde kendimi hiçbir şeye veremiyorum.
Birlikte olduğum kişiyi çok seviyorum. Yıllardır birbirimize olan bakışımız, birbirimizi sevme biçimimiz hiç değişmedi. Birbirimize yoldaş olduk; en zor zamanlarda, en güzel zamanlarda. Benim için anlamını ve yerini bu kelimelerle tarif edebilirim size. Ancak son günlerde, aynı evin içinde ayrı vakit geçirir hale geldim. Kimseyle sohbet etmek içimden gelmiyor. Telefonlara bakasım gelmiyor. Kendime dahi bakmakta zorlanıyorum. Ne yediğim yemeğin tadı var; ne de yemek yiyecek halim. Tam anlamıyla depresyon belirtilerini yaşıyorum özellikle birkaç gündür. Kendimi toplamak, gücü yeniden elime almak için yoğun bir çaba sarf ediyorum.
Nikah konusu hala gündemimizde ve henüz net bir karara varamadık. Kendi problemlerinden kolaylıkla bahsedebilen biri değilim. Bu yazıyı yayına almadan önce çok düşündüm. Farklı görüşleri almanın faydası olabileceğine inanarak paylaşmaya karar verdim.
Umarım her şey tekrar yoluna girer ve burada sizinle daha güzel gelişmeleri de paylaşabilirim.