- 20 Şubat 2010
- 32.896
- 6.247
- 448
- Konu Sahibi TracyFlick
-
- #1.901
aslında 2 film daha eklemeliydim oraya ama çok yoğundum son gün buraya yazmaya vaktim yoktu, geçti artık :))
az bile, arkadaşlar gördü bu siteyi listeyi, ne kadar az izlemişsin bu ay genelde 3-4 izlerdin günde ama diyorlar, tabi onlar işin alayında, takip edemiyorlar benim film hızımı, günde 1 muhakkak genelde de 2 film izlerim, bazen abartır geceleri uyumam sabaha kadar Allah ne verdiyse, sonra ordan işe güce giderim
okuyorum hala, üni bitti de yüksek lisans tez yazıyorum, derslere giriyorum, üstüne de 2 kursa gidiyorum ama 3 olacak yakında
işi hiç sorma, üniversitede sürünüyoruz, bu gidişle onlar kadro verene kadar yaşlanıp öleceğim herhalde (gerçi herkese yaşlılığını görmek nasip olsun :)
memur olmak istiyorum, her ay bir ofiste 8.30-18.00 çalışıp eve gelmek istiyorum artık, hocaların dengesiz işlerini daha nereye kadar yapacağım(
daha dün bir azar işitmişim teheeeeyy..
Aayy süpersin.Tebrik ediyorum o zaman. Ben ne kadar nazlı bir tipim ya. Dersler yoğun diye elimi eteğimi çektim filmlerden. Kafam almıyor izlediğim şeyi ya da ben büyütüyorum. 16 bölümlük bi diziyi de hala bitiremedim kaç hafta geçti. :))
Demek ki insan istese her şeye vakit buluyor aslında. İnşallah ben de senin gibi olabilirim bu konularda. Boş boş takılacağıma derslerden sonra mutlaka doldurmalıyım vakitleri filmlerle. Ama hepsini kafanın algılayabilmesi bir yetenek belki de. Bilmiyorum. Ben de deneyeceğim bundan sonra. Bakalım yürütebilecek miyim. Aklım alacak mı. Zaten beyin yorulmaz, her şeyi sünger gibi çeker diyorlar ama benim gibi nazlı tipler için geçerli değil bu durum. Artık nazlanmak yok bana. :)) Önümü açtın pinaran.
ne güzel, çevremdeki herkesin ortak sorusu: o kadar filmi kafan alıyor mu, birbirine girmiyor mu, bu kadar filmi izleyip de bir süre sonra kafanda kalmayacak, az izlersin öz izlersin..
şu ana kadar izlediğim filmlerden bir tanesini bile unutmadım, istisnalar dışında, mesela kafa yerinde değilken biri açmıştır, hevessiz yorgun öylesine patlamış mısıra ortak olmak için bakmışımdır, o şekilde harcadığım filmleri hep daha sonra tekrar izledim tamamladım ya da izlerken uyuyakalmışımdır ya da izlerken biri gelmiştir bıdır bıdır konuşmuştur ya da bir baştan bir ortadan denk gelmişimdir, yarım yarım bakılmıştır.. bunlar dışında..
film benim beynimi dinlendiriyor, benim tatil saatlerim gün içinde, bir buçuk saat, iki saat şöyle uzanıp nevalen yanında keyifle filme akıp gitmek rahatlatır adamı
dersler diyorsan, yurtta kaldığım zamanlar yan odamda bir arkadaş vardı, kız hacettepede kafayı yedirtecek bir bölümün yüksek lisansını (bölümünü yazarsam o bölümün öğrencileri kızın kim olduğunu hemen anlayacağı için yazmıyorum, kız bölümün tarihine geçti de :) okuyordu (ben ayrıldığımda doktoraya geçti) ve şu ana kadar bölümünde hocaları da dahil kimse onun kadar yüksek akademik ortalamaya sahip değildi (lisans+yük.lisans), yaz kış yurtta kalırdı, yazın gidecek evi olmadığı için ve bu kız yaz kış hiç durmadan ders çalışırdı, şu ana kadar öyle bir beyin görmemiştim, dersleri sınavları geçmek için değil öğrenmek için çalışırdı, merak ederdi, hani şu dahi bilim adamları olur ya, kafayı kırmıştır alanında uçmuştur sayıları evrenin sırlarını düşünmektengün içinde muhakkak en az bir film izliyordu, çok katı birisiydi asla vakit kaybetmez, boşa bir an bile geçirmezdi, yemek saatleri, banyo saatleri, uyku saatleri belliydi. hocalarla görüşeceği zaman bile hocalara o saat olmaz o saatte çalışıyor olacağım şu saat olmaz mı diyen bir tipi hayal et
neyse uzattım, kafanda canlandırabilmişimdir umarım kızı, (benimle de bu film muhabbetlerinden yakınlık kurmuştu, normalde alanlarımız çok farklı sonuçta ben sosyal ve beşeri bilimler, edebiyat, o uzay muzay matematik atom fiziği... konuşacak ortak yanımız sadece filmler) o programının içinde filmlerin önemli bir yeri vardı, tıpkı kitap okumak gibi film izlemek de geliştiriyor beni üstelik geliştirirken bir yandan da rahatlıyorum, okuduklarımı beynim daha iyi alıyor, anlıyor, beynimin buna ihtiyacı var derdibak anlattıkça çatlağı özlediğimi farkettim..
ya bir kere kız nasıl hastalanmış doktor ilaç vermiş, içmedi ilacı, neymiş efendim o ilacın içinde bilmemne maddesi varmış uykusunu getirirmiş, çalışamazmışyoğurt ve elma da yemezdi, belli bir saatten sonra ağzına bir şey koymazdı, performansını etkilermiş, vücuduna zarar beynine de zararmış, ben vallahi canım çeksin gecenin bir yarısı gider pasta yaparım afiyetle yerim, yemekleri ihtiyacım doğrultusunda tüketmediğimin farkındayım
bu arada kinyas ve kayra'cı mısın sen de :)) ben çok tutkun değilim okudum beğendim geçtim ama çevremde onu başucu kitabı yapan çok kişi var, en başta da eşim :)) hatta bizim tanışmamıza vesile olan kitaptır :))
yauu pınar, yatmadan bi bakiim dedim, kızlar ne izlemiş diye topiğe girdim, valla uykum kaçtı yainsanlığımdan utandım yeminnen. benim gibi duygusal, tembel hayvanlarıın bünyesini böyle idealize insanların varlığı çok zedeliyor. aslında tüm bu yazdıklarından sonra yarın işteki performansım düşmesin diye hemen uyumam lazım, ama ters tepki yaptı bende. bence yok öyle bi arkadaşın. pille falan çalışıo o, bak yemek de yemiomuş, i'm a cyborg but that's ok'deki kız gibi :) sürreal bi şey o, hatta kedidir kedi :)
ben gidip elma yicem!
ne güzel, çevremdeki herkesin ortak sorusu: o kadar filmi kafan alıyor mu, birbirine girmiyor mu, bu kadar filmi izleyip de bir süre sonra kafanda kalmayacak, az izlersin öz izlersin..
şu ana kadar izlediğim filmlerden bir tanesini bile unutmadım, istisnalar dışında, mesela kafa yerinde değilken biri açmıştır, hevessiz yorgun öylesine patlamış mısıra ortak olmak için bakmışımdır, o şekilde harcadığım filmleri hep daha sonra tekrar izledim tamamladım ya da izlerken uyuyakalmışımdır ya da izlerken biri gelmiştir bıdır bıdır konuşmuştur ya da bir baştan bir ortadan denk gelmişimdir, yarım yarım bakılmıştır.. bunlar dışında..
film benim beynimi dinlendiriyor, benim tatil saatlerim gün içinde, bir buçuk saat, iki saat şöyle uzanıp nevalen yanında keyifle filme akıp gitmek rahatlatır adamı
dersler diyorsan, yurtta kaldığım zamanlar yan odamda bir arkadaş vardı, kız hacettepede kafayı yedirtecek bir bölümün yüksek lisansını (bölümünü yazarsam o bölümün öğrencileri kızın kim olduğunu hemen anlayacağı için yazmıyorum, kız bölümün tarihine geçti de :) okuyordu (ben ayrıldığımda doktoraya geçti) ve şu ana kadar bölümünde hocaları da dahil kimse onun kadar yüksek akademik ortalamaya sahip değildi (lisans+yük.lisans), yaz kış yurtta kalırdı, yazın gidecek evi olmadığı için ve bu kız yaz kış hiç durmadan ders çalışırdı, şu ana kadar öyle bir beyin görmemiştim, dersleri sınavları geçmek için değil öğrenmek için çalışırdı, merak ederdi, hani şu dahi bilim adamları olur ya, kafayı kırmıştır alanında uçmuştur sayıları evrenin sırlarını düşünmektengün içinde muhakkak en az bir film izliyordu, çok katı birisiydi asla vakit kaybetmez, boşa bir an bile geçirmezdi, yemek saatleri, banyo saatleri, uyku saatleri belliydi. hocalarla görüşeceği zaman bile hocalara o saat olmaz o saatte çalışıyor olacağım şu saat olmaz mı diyen bir tipi hayal et
neyse uzattım, kafanda canlandırabilmişimdir umarım kızı, (benimle de bu film muhabbetlerinden yakınlık kurmuştu, normalde alanlarımız çok farklı sonuçta ben sosyal ve beşeri bilimler, edebiyat, o uzay muzay matematik atom fiziği... konuşacak ortak yanımız sadece filmler) o programının içinde filmlerin önemli bir yeri vardı, tıpkı kitap okumak gibi film izlemek de geliştiriyor beni üstelik geliştirirken bir yandan da rahatlıyorum, okuduklarımı beynim daha iyi alıyor, anlıyor, beynimin buna ihtiyacı var derdibak anlattıkça çatlağı özlediğimi farkettim..
ya bir kere kız nasıl hastalanmış doktor ilaç vermiş, içmedi ilacı, neymiş efendim o ilacın içinde bilmemne maddesi varmış uykusunu getirirmiş, çalışamazmışyoğurt ve elma da yemezdi, belli bir saatten sonra ağzına bir şey koymazdı, performansını etkilermiş, vücuduna zarar beynine de zararmış, ben vallahi canım çeksin gecenin bir yarısı gider pasta yaparım afiyetle yerim, yemekleri ihtiyacım doğrultusunda tüketmediğimin farkındayım
bu arada kinyas ve kayra'cı mısın sen de :)) ben çok tutkun değilim okudum beğendim geçtim ama çevremde onu başucu kitabı yapan çok kişi var, en başta da eşim :)) hatta bizim tanışmamıza vesile olan kitaptır :))
yauu pınar, yatmadan bi bakiim dedim, kızlar ne izlemiş diye topiğe girdim, valla uykum kaçtı yainsanlığımdan utandım yeminnen. benim gibi duygusal, tembel hayvanlarıın bünyesini böyle idealize insanların varlığı çok zedeliyor. aslında tüm bu yazdıklarından sonra yarın işteki performansım düşmesin diye hemen uyumam lazım, ama ters tepki yaptı bende. bence yok öyle bi arkadaşın. pille falan çalışıo o, bak yemek de yemiomuş, i'm a cyborg but that's ok'deki kız gibi :) sürreal bi şey o, hatta kedidir kedi :)
ben gidip elma yicem!
Şok oldum dün okuduğumda bunları...
O nasıl bir insan evladı. Çok imrendim, çok özendim. İnsanın üzülmeye dahi vakti olmaz ki öyle bi durumda. Hem de seve seve yapıyormuş, öğrenmek için çalışıyormuş. İnanılmaz etkilendim.
Ama var yaaa dün izlediğim dizinin 2 bölümünü daha bitirdim. Her biri 1 saat sürüyor.
Bugün de gittim vizelerim için çıkardığım notlarımı fotokopiciden aldım. Otobüse bindiğimde bi güzel okudum, göz attım notlarıma. Yeni eve geldim. Az sonra japonca ödevimi yapacağım. Normalde nette takılırdım boş boş dikkatini çekerim, sonra diğer yapmam gerekenlere bakıp öyle dizi izleyeceğim yine. Belki bitiririm de. Son 3 bölüm kaldı. Uykumdan feragat edeceğim. Cidden o iki bölümü izledim diye bile, kendimi işe yarıyor hissettim.
Şükürler olsun yarebbim.Eki Görüntüle 284241
İyi ki sana bir soru sordum ve iyi ki sen de bunları anlattın. Hayatımın değişmesine vesile oldun resmen ya. Ne kadar teşekkür etsem az. Eki Görüntüle 284243
Zaten son dönemdeki halimden kurtulmak için can simidi arıyordum, napıcam ben, nolacak böyle diye kendi içimde huzursuzluğa kapılırken bir aydınlık çöktü üstüme. Süperim süper şimdi. :))))))))
A ne güzel bir vesile... Kinyas ve Kayra hayatımı değiştirmişti okuduğum dönemde. 2 yıl kadar önceydi. Bu sitede de o kadar çok övmüştüm ki epey alan oldu benim vasıtamla. :)) O kitabı ne kadar çok sevdiğimi, ondan ne kadar çok etkilendiğimi anlatmaya kelimeler yetmez. Öyle bir şey. Büyülenmiştim yani.
bu bir ay içindekilerin en iyisi hangisiydi diye hiç düşünmemiştim,
Saoirse Ronan'ı keşfettim, onun filmleri çok hoşuma gitti, The Lovely Bones, City of Ember
sonra Harry Potter'ları bitirdim, hepsi çok iyiydi, 4ünü önceden izlememe rağmen baştan izledim 8'ini daha, ve tekrar tekrar izlemeye doyamadım..
Saoirse Ronan cidden keşke değer bir oyuncu, benim dikkatimi IMDb - I Could Never Be Your Woman (2007) filminde çekmişti. Özellikle şarkı söylediği sahneleri tekrar tekrar keyifle izlemiştim.
Yazdığın filmler izleme listemde uzun zamandır. Özellikle City of Ember i çok merak ediyorum. Harry Potter ın son iki filmini de izlemesem olmaz, her ne kadar Harry Potter and the Half-Blood Prince büyük bir hayal kırıklığı yarattıysa da...
Harry Potter lar bi de uzun olunca izle izle bitmiyor valla... Hepsini çok sevmiştim de, ergenlik muhabbeti fazla sıkmıştı beni Half-Blood Prince de. O kadar zengin malzeme varken gidip liseli filmine çevirmişlerdi. Helena Bonham Carter'ın karakterini izlemek için sabırsızlanıyorum :)
Belki Pina için uygun modda değilsiniz... Eziyete dönüşmesin de :)
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?