Selam hanımlar, bir acayip ruh hali ile karşınızdayım.
Sizler nassınız, iyisiniz inşallah?
Neyse sizi çok sıkmadan konuya geçeyim ben en iyisi.
Yav bu kadar şey edeceğimi düşünmezdim, valla insanın tiye aldığı şey, nasıl başına geliyor "Al bak sen nasıl hissediyorsun?" dercesine çarpılıyor suratına, ne biçim bir bilinçaltıdır bu bilemedim.
Böyle bilmeceli gibi yazdım ama konu düz; "Rüyamda aldatıldığımı gördüm" ve bu rüyanın hesabını yine de gidip adama sorasım var.
Bir de böyle rüya görüp "Sen beni kimlen boynuzluyorsun hea? Söyle?!!" diye uyanır uyanmaz hesap soranlar olur ya, iyi ki ben hala daha uyurken, adam işe gitmiş. Yoksa "Kim bu Melis?! Kim haa?!" diye üzerine atlayabilirdim.
Size anlatayım rüyamı (Yorumlamak isteyen olursa lütfen iyiye yorun, ilk yorum tutar diye bir batıl var ya; yine de iyiye yorun aman dikkat):
Rüya nerede başlıyor çok bulanık, facede lise arkadaşlarımdan birinin, lise formalı fotoğrafını görüyorum. Ama tabi kız 30 yaşında ve lise formasını giymiş, sokakta gezerken selfie çekmiş öyle atmış. Nedendir bilinmez, yine aynı şekilde liseden arkadaşlarım hep formaları ile sokağa çıkmışlar. "Dünya liseliler günü müdür bugün? Nedir bu ya?" diyorum filan. Normalde rüya olduğunu çabuk anlayıp uyanan biriyimdir, kolay kolay uyuyamam, dün de sabahı ettim zaten. Anlayacağınız kafa iptal olmuştu.
Sonra bir boşluk var gibi arada, ben bir boy aynasının karşısına geçiyorum ve lisede giydiğim formanın içine girmeye çalışıyorum. Fazla kilolarım rüyalarımda bile yüzüme vuruluyor; gömlek güç bela oluyor derken, eteğin fermuarı kapanmıyor. (Gerçi reelde kalçamın o eteğe girmesi de imkansız ya şu an, rüyada girmiş işte)
"Herkes nasıl formunda, aah ah" filan öyle bir düşünce geçiyor kafamdan, tüm sınıf arkadaşlarım-akranlarım liseli liseli gezerken, ben eteğin fermuarı ile cebelleşiyorum. Hala daha nedenini bilmiyorum ama, niye giyiyorum olayı yok, mantık oturmuş "Bugün böyle bir etkinlik günü, uyayım" gibisinden.
Ardından evden çıkışım, araca binişim, annemler yanıma ne zaman geliyorlar filan bu kısımlar bulanık.
Burada art arda okulların bulunduğu uzun bir cadde var, o okullardan birinde okumamama rağmen, o yola girdik. Yol düzenlenmiş, trafik sorunu için belediye çalışmış ve battı çıktı yol yapmışlar. Hem de bir günde :/ Ve rüya olduğunu hala anlayamadım, kırtasiyenin önünde durdum. Kırtasiyeye gireceğim, boya mı alacağım ne alacağım artık bilmiyorum, işimiz varmış.
Sonra benim adam, yanıma geliyor "Canım nasılsın" filan hoş beş.
Ardından annemle bir iki dükkan bakıyoruz, o sırada adam kayboluyor yanımdan.
"Nereye gitti bu, bir bakayım" diye yakınları gezmeye başlıyorum. Hemen kırtasiyenin arkasına doğru hafif tenha bir yerde, elinde gameboya benzer irice bir telefonla, güleç güleç bol muhabbetli bir konuşmada. Nasıl keyif alıyor o konuşmadan, nasıl diller aman aman... Yanına kadar sokulup "Neden habersiz kayboldun, kimle konuşuyorsun?" diyorum, öyle bir panik yaşıyor ki o an, telefonu neresine sokacağını şaşırıyor. Sihirbazların el çabukluğu ile telefon o koldan bu kola, o avuçtan bu avuca geçip duruyor. En sonunda üzerine atlıyorum "Ver şunu" diye ve telefon ekranında kocaman bir "MELİS" yazısı. Melis diye bir kızla konuşuyor eh belli artık ama bu Melis kim? İş arkadaşı desem, Melis adında bir iş arkadaşı yok, akraba desem yok, yok yani, hayatımızda bir Melis yok ve anlaşıldığı üzere, adam hayatımızdaki bu Melis açığını yeni bir sevgili yaparak kapatmak istemiş.
Telefonu elime alıp "Kimsin sen?" tarzı bir konuşmaya dalıyorum, baya bi atarlı giderliyim, üzerimde lise formam, eteğin fermuarı açık mı kapalı mı belli değil ama olmuş belli ki üzerime, eteği giymişim yani. Kız "Biz iş arkadaşıyız, bir proje üzerine konuşuyoruz" filan diyor, ben "Yerim senin projeni" diyorum, kız inkar ediyor, ben bastırıyorum, eşim bir yandan "İş arkadaşım demiştim sana rezil olduk" diyor, ben "Kül yutmam olm ben" e bağlıyorum, o sırada kafamın içinde görüntülü konuşmalar açılıyor, telefonda konuştuğum kişinin yüzünü beynimde görebiliyorum yani; esmerden gözlüklü baya da güzel bir kız. "Melis gibi Melis bu" filan diyorum, sonra bu işte bir tuhaflık var filan derken hop uyandım.
Uyandım uyanmasına da, şimdi ben ne yapayım bu adamı?
Nasıl etkisinde kaldım rüyanın bilmiyorum ama gülerdim ya ben böyle rüyadan kalkıp "Sen ne aldatıyorsun beni hea?!" diye eşlerine saydırıp ağlayanlara. Anaa, bildiğiniz oturup 5 dk boşluğa baktım "Melis kim ki?" diye.
İşin tuhaf yani kızın adını direkt okumam ve hayatımızda böyle birinin olmaması, yok çağrışım yapacak biri yok. Bir yerde mi duydum da aklımda iz etti desem, yok. Bir de niye Melis? Niye bir Ayşe, niye bir Merve filan değil de Melis?
Adama gelince "Melis kim?" desem bön bön bakar suratıma ama benim hala bi hesap sorma şeyim var, ne biçim bir ruh haline girdim çözemedim. Basit bir rüyadan bu kadar etkilenmek... Herhalde en son bir 10 sene önce ciddi bir kabustan etkiletip günümü ziyan etmiştim, şimdi saçma bir rüya, nasıl beni ele geçirebildi böyle?
Geceden de benimkiyle tartıştışmıştık baya, ciddi tartışmıştık hem de. Sonrasında toparladık ama, ondan etkilendim herhalde.
Ay bir de iş yerine Melis diye bir kız işe başladıysa da ben tanışmadıysam, hakikaten varsa, ayyy seyreyleyin gümbürtüyü. Ya bu kadar nasıl etkilendim de adama kendi gördüğüm rüyanın hesabını sormayı düşündüm bir an, şaştım kaldım. Uyandığımda bir süre öyle fara tutulmuş tavşan gibi kal geldi, idrak edemedim. Sonra bi gözüm doldu, kalbim küt küt. Off... Ne saçma bir şeydir bu, rüyası bile böyle koyuyorsa insana...
Sizin de bu çeşit aldatmalı bir rüya gördüğünüz oldu mu?
Uyandığınızda nasıl hissettiniz?