ben de kimsenin hayatını merak etmiyorum, insanların saygısızlıklarında direkt siliyorum ama insanlara bakınca böyle hayatlarına devam ettiklerini görüyorum. Konuyu takipteyim. Çözüm bulan varsa
Şimdi yazabilirim. Uzun olacak biraz. Bu sınır konusu benim için adeta bir travma. Ben insanlara karşı hiçbir sınırını koruyamayan bir ebeveyn ve ona tepkisel olarak ekstra sinir koyan diğer ebeveynle büyüdüm. Bu da 20li yaşlarımda beni sınırlar konusunda fazla hassas duruma getirdi. Sizden farkım ben sizin tepki de koyabilen, tartisabilen versiyonuydum.
Biri saygısızlık mi yaptı hooop ya açıkça söylüyordum ya bıçak gibi kesip atıyordum. İş hayatimda işimi duzgun yapıyordum. Ama asla yalakalık yapmiyor, ekstra mesai, kişisel haklarının ihlali konusunda adeta tırnağımi çıkarıyordum.
Kimi zaman aman o da huyludur, onu sinirlendirmeyelim gibi yorumlara maruz kalıyordum. Bununla da gurur duyuyordum. Yıllar böyle geçti. Az arkadaş, iş hayatinda aman ona birşey demeyelim gibi bir algı ve bazen düşmanca bakışlar.
Sonra ufak bir yöneticilik pozisyonuna geçtim. İlk başta o pozisyona gecmemi çoğu kişi istemezken 3 yılın sonunda ayrılmaya karar verdigimde herkes beni durdurmaya karar verdi. Kimse ayrilmami istemedi. Çünkü bırakın kendi haklarimi X Y'nin sınırını assin hemen uyarıyorum. Böylelikle o iki kişi birbiri ile kötü olmuyor günah keçisi ben oluyordum. Böyle sürekli savunmada yıllarım geçti. Adalet timsaliydim ya ne önemi var kişisel kazançlarımın?
Ta ki 6 yıl önceye kadar. Arada görmek zorunda olduğum iki kişi tarafindan adeta zorbalığa uğradım. Kişisel hak vs yok. Sırf onların istediği kalıpta olmadığım için ellerindeki pozisyonu kötüye kullandılar. Ben onları hiç görmemek için dikkat etsem de tamamen hayatımdan çıkamayacak durumdalardi.Dolayli olarak bile zorbalığı bırakmadılar. Kendi hasta ettim. Ben birşey yapmadım.Neden böyle oldu sorusu kafamda çınladı. İyice kapandım. Sınırlarım iyi keskinlesti. Birakin benim sinirimi aşan kişiyi X Y'nin sınırını assa X'e onyargi ile yaklaşıp ona yapan bana da yapar deyip gardimi alıyordum.
3 yıl önce is yerinde amirimiz bizim kurduğumuz birime karşı ayakta bulundu. Ayaklandik. İş ciddiye binince kimi saf değiştirdi, kimi başta tepki verip sustu. Kalakala 2 kişi kaldık. Arkadaşım birim değiştirdi. O mangalda kül bırakmayan insanlarla aynı yerde çalışmaya devam ettim.
Sonra dank etti. Dedim ki bu işte bir aksilik var. O sırada bir sürü iyi kötü şey oldu.
Oturup düşünmeye başladım yıllar geçmişti. O esnada daha ciddi hadiseler de yasadim. Zaten uzun oldu onu anlatmiyorum. Yanimda olan insanlara baktım. Sınırıma saygı gösteren bazı insanların aslında saygi nedeniyle değil de pasif, bağımlı kişiliklerinden dolayı böyle davrandigini gördüm. İşi benden çok kötü yapan insanların zamanla insan ilişkileri sayesinde çok daha iyi pozisyonda olduğunu gördüm. Benim aman ne saygılı insan dediğim insanların benim için asla elini taşın altına koymadigini en zor gunumde sen halledersin deyip kendi kötü gününde sırtıma cullandıklarını gördüm. Kimi zaman kendi sınırlarının asılmasına izin veren insanların belli bir süre sonra o insan sayesinde çok iyi pozisyona geldiklerini gördüm. Ben ne yapıyordum peki Tr gibi sınırların hallaç pamuğu olduğu ülkede yel degirmenlerine karşı savaşıyordum. Esneklesmeye, akışta kalmaya, karsimdakinin kendi olmasına izin vermeye, daha az gurur yapmaya, kendi cikarlarimi gozetmeye başladım. En önemlisi yaşadığım coğrafyayı kabule geçtim.Ben İskandinav ülkesinde yaşamıyorum. Bu ülkede o kadar acı, o kadar büyük sinir ihlalleri var ki. Daha rahatladım. Haklı olmak mı mutlu olmak mı? Şimdi mutlu olmak, kazançlı olmak üzerine yeni bir hayat inşasına başladım. Size de tavsiye ederim.