- 20 Şubat 2024
- 49
- 74
- 36
Aynen bende k.v ve kendi gelinimiz de şaka altında laf sokmalar kendilerini övmeler bıktırdılar... Ama çözümü bazen sessiz kalmakta bazen umursamaz kalmakta bazen cevabı çat diye yapıştırmata buldum... Ama değişmiyor lar laf sokmadan duramıyorlar bunlar böyle.....Bende bunun hem kv hem elti versiyonu var ben ne yapayım ikisi birden hep aynı şeyleri anlatıyorlar yıllar önce yaptıkları iyilikleri hep kendilerini övmelerini yüzlerce kez aynı şeyi dinliyorum şaka yapıyorum espiri yapıyorum adı altından laf sokmaları sevgililer gününü bile zehir etmişlerdi bana kv eşime karına çiçek aldında anana almadın mı diye benim yanımda laf sokup sonra şaka yaptım takılma bunlara diyen biri bu sinsilikler benimde hoşuma gitmiyor inanki nasıl katlanırım nasıl kafamı rahatlatırım diye bende çözüm bulmaya çalışıyorum bende ama en azından senin kv uzakta benim ikiside üstümde oturuyor her gün maruz kalıyorum bu duruma ben
Ay bende kaynanam aynı model hepsi bunların böyle olmaz olsunlar.....Demek ki takılmayacaksın duymazdan geleceksin normal değiller ya bir değişikler yani....Bütün kayınvalideler aynı model,ben çok farklı bir şey göremedim anlattıklarinizda.Takmayın,görmeyin,duymayın söylediklerini.he he deyip geçin dertlenip anlatmaya başladiğinda.Kafanizda nasıl büyüttüyseniz yine kafanızda o şekilde bitirip duyarsızlaşmaya çalışın.Umursamayın ki canınız sıkılmasın.Aylar öncesinden yaz tatili için karnınıza ağrilar girmesin mesela.Düşünmeyin şimdiden.Ablanız için ben senden daha çok üzüldüm demesi de bana sanki sadece ne kadar üzüldüğünü anlatmaya çalışıyor gibi geldi.Ben de çok üzüldüm gibilerinden.Ayrica çeyiz konusunda çok haklısın,aklıma kayinvalidemin bilmem kaç yıllık getirdiği yatak örtüsü takımı ve fi tarihinden kalma perdelik kumaştan diktirdiği perde geldi bak canım sıkıldı şimdibir de son bir sey,anneniz bundan sonra hep sizinle mi yaşayacak? Eşiniz der mi bilemiyorum ama ilerde bir gün aynı şekilde beklentiye girebilir
Bu ne böyle ya? Destan yazmışsınız resmen. Hepsini okuyabilene aşk olsun. Ayrıca kayın validenizin biraz sinirleri bozuk gibi. Hepsini okumayamadım maalesef ama size bariz bir garez yok ise ve kocanız ile aranız pek bozulmuyorsa, pek takmayın.Eşimle 6 yıllık evliyiz ve daha öncesinden de uzun bir ilişkimiz var. Öğretmen olduğumuz için kayınvalidemden uzak bir şehirde yaşıyoruz. Eşimin anne ve babası ayrı olduğu için ve babasıyla görüşmedikleri için evlendiğimiz zamandan bu yana kendisine yük olacak taleplerde bulunmadık. Ama senelerdir içimde birikenler, her yaz oraya gidince yine aynı bozuk plağı dinleyeceğim endişesi yüzünden yaz tatili başlayacağı zaman karnıma ağrılar girerdi. Şimdi 3.5 aylık bir bebeğim var ve bu yüzden yaz gelince oraya gidecek olma stresi bana dişlerimi sıktırıyor şimdiden. Sebeplerine gelince; kendisi çok çekmiş. Bu konuda saygım sonsuz, zor bir hayat yaşamış ama orada olduğumuz müddetçe ve hatta son 1 seneye kadar her telefonda ben çok çektim diyip diyip aynı şeyleri anlatmasından artık gına geldi. Kendisine yapma böyle, artık geçti gitti diyince yine başa sarıp ama ben çok çektim diye başlar. Evlerinde olduğumuz her akşam aynı sözleri dinlemek... gerçekten insanın enerjisini düşüren, toksik davranışlar sergileyen birisi.. eşim de annesinin psikolojisinin bozuk olduğunu söylüyor, kendisi de. Bazen kendi çocukları yeter artık diye kızar da onlardan çekinip susar. Dahası her şeye en çok sevinen o, her şeye en çok üzülen o. Bana adeta duygusuzmuşum gibi tavırlarda bulunması. Biz eşimle dünyaya çocuk getirip getirmeme konusunda kararsızlık yaşadık. Bana her yalnız kaldığımız anda benimle her şeyi konuşabilirsin lafları, annenle ne konuşuyorsan benimle de konuş lafları. Torun imaları, çocuğun mu olmuyor imaları... Ben en yakın arkadaşımla bile eşim ve benim aramdaki özel şeyleri konuşmayı tercih eden biri değilim kaldı ki annemle ya da kayınvalidemle konuşayım. Annemle bir şey konuşmuyorum diyince, yok yok konuşuyorsundur lafları. Yok çocuk tatlıymış da torun baldan tatlıymış. Her fırsatta çocuğun olsa anlardın lafları. O lafı öyle bir hışımla söylüyordu ki hele... Yok 19 yaşında evlenmiş de 1 sene çocuğu olmamış diye çok üzülmüş... Belki bizim de çocuğumuz olmayacaktı da beni de üzüyordu diye bile aklından geçirmediğine eminim. 6 şubat depremi olduğunda yollar kardan kapalı diye onun evine değil de ablamlara gittik diye bile içerledi. Ne zaman geleceksiniz de ne zaman geleceksiniz diyip durdu. Evime 35 km ötede deprem olmuş, çok şükür iyisiniz diyeceğine en sonunda evine gittiğimizde bize ben torun istiyorum demez mi... işte asıl o gün ipler koptu bende. Eşimle ben artık çocuk düşünüyorduk ama depremden yeni çıkmış insanlara söylenecek laf mı... biz aynı koltukta oturup birimiz bacağını sallayınca bile irkilirken bir şey olmaz bir şey olmaz diyip durdu da geçen gün yaşadığı ilde küçük bir deprem olmuş diye eşim arayınca ağlaya ağlaya o yüzden mi açtı telefonu... telefon açıp bir şey olmaz diyesim geldi. Sonra biz oradayken ablam hastalığı sebebiyle hastaneye kaldırılmış ve annem bize birkaç gün bir şey dememişti hastaneden çıkar diye. Biz bunu öğrenip ben ailemin yanına gitmek isteyince de bana dövünüp dövünüp ben senden çok üzüldüm diye sarılmalar.. nasıl benden çok üzülebilirsin, nasıl? Eminim orada bile senin çocuğun yok, sen anne değilsin anlayamazsın, ablanın çocuğu var imaları saklıydı. Çünkü kendisi de ablasını kaybetmiş, yeğenine bakmış.
Neyse, şok içindeyim zaten bir de onun saçmalıkları her fırsatta tuzu biberi oluyor. Allahtan eşim aklı başında bir insan da fark edip engel olmuştu onun sacmalıklarına o anda...
Yani kendisi de patavatsız laflarıyla ve davranışlarıyla beni çok üzdü ama eminim ki farkında bile değil. Mesela evlendigimizde henüz atanmamıştık ama çok iyi sıralamam vardı, atamayı bekliyordum ve o zaman bile belki atanamayacaksın lafı etmişti. O her aklına geleni rahat rahat söyler ve hemen kalbi kırılıp burnunu çeken de odur. O kadar tahmin edilemez laflar ediyor ki ben çoğu zaman donakaldığım için ne cevap vereceğimi bilemiyorum. Atandıktan sonra ilk kez tatilde evlerine kalmaya geldiğimizde duşa gireceğim zaman beni yıkamayı teklif etmesini mi desem, 30 yıllık saçmasapan yurtdışından ablasının getirdiği telli bir epilatörü bana vermeyi teklif etmesini mi desem... Nişan bohçası, ev eşyası falan istemedik. Hatta gelinlikler çok pahalı diye eşim annesine fiyatları bile söyleyemedi de, ben hem damatlık hem gelinlik parasını kredi kartımla ödemiştim. Çeyiz diye 30 senelik tencere, pazar işi bir lastikli çarşaf, 30 senelik bir önlük ve iki havludan başka bir şey gelmedi kendisinden. Şimdiki aklım olsa çatır çatır aldırtırdım da ödetirdim de. Kenarda parası da varmış meğer. Şimdi çocuk oldu, erken dünyaya geldi zaten. Ben doğumdan iki hafta önce kanama geçirip hastanede yattığımda telefonda bana dediği ben de 7 aylık düşük yaptım olmasın mı... hastane yatağında yatan hamile kadına söylenecek laf mı... 2 hafta sonrasinda doğum yaptım. Daha ayaklarımın uyuşukluğu geçmemişken yine telefonda aynı lafı etti. Bu sefer ben fenalasiyorum diyip telefonu eşime verdim. Eşim de gördü fenalaştığımı. Eşime de o zaman söylenecek laf mı dedim. O da zaten biliyordun falan dedi. Ben onu mu aklımda tutucam diye çıkışmıştım. Şimdi de çocuğuma su vermiyormuşum diye ağlatıyormuşum imalarında bulunuyor telefonda. Ben artık kendisiyle konuşmak istemiyorum bile. Ayıp olmasın diye arıyorum. Yok emziriyor musun diye her ama her telefonda sormalar, yok şöyle yap, böyle yap. Sütüm az, bebeğim 40 gün küvezde kaldı, biberona alıştı. Yine de çok şükür emiyor da. Aman onun sütü çok bolmuş, aman hamileliği şöyle geçmiş, böyle geçmiş. Aman emzireyimmiş mutlaka, sanki ben çocuğumu düşünmüyorum da o benden çok düşünüyor tavırları.
Arkadaş mı olmaya çalışıyor, yoksa üstünlük mü taslamaya çalışıyor, bana bunları neden anlatıyor. Bilmek istemediğim her detayı arkadaşımmış gibi anlatmasından nefret ediyorum artık. Çocuk bakımı konusunda da dediği şeyler artık doktorların yapmayın etmeyin dediği şeyler. Kendi çocuklarına bebekken bal bile vermiş bir şey olmamış neyseki. Biz doktora sorduk ettik diyince yanlış yapıyorsun imaları. 30-35 sene önce doğum yapmış, onu mu dinleyeyim, bugünkü doktorları mı... dahası hadi anneme de soruyorum, annem de onun önerilerini saçma buluyor. Çocuğumu evine götürüp sevmesine bile katlanamayacakmışım gibi geliyor. Özellikle bu deprem sonrasında ve hamilelik, çocukla beraber iyice sinirimi bozmaya başladı ve hiç evine gidip kalmak istemiyorum. Strese sokuyor beni onunla her konuşmam. Dün telefonla konuştum ve 1 gündür söyledikleri beni delirtiyor, dişlerimi sıkıyorum. Bir de telefon etmiyorum diye söylenmeleri hiç bitmiyor. Ayıp olmasın diye arayacağım zaman bile karnıma ağrılar giriyor. Arıyorum karnıma ağrılar giriyor. Evine gidip kalınca çocuğuma nasıl baktığıma bile karışacak eminim. Eşimi üzmemek için bir şey demiyorum ama artık psikolojik olarak bu tavırlar beni yoruyor. Psikolojik destek almaya niyetim var ama asıl eşimle bu konuyu konuşmalı mıyım karar veremiyorum. Eşim annesinin bozuk psikolojisinin farkında. Ben de belki doğum sonrası depresyon yaşıyorum ama onunla konuşmadığımda iyiyim, onunla konuşunca kötüyüm. Ama son 1 senedir deprem sonrası olanlardan beri şu an çocuğum olmasına rağmen o gün torun diye tutturması aklıma geldikçe çıldırıyorum. Kadın torun dedikçe ben çocuk fikrinden nefret ettim senelerce. Benim ailem hiç böyle insanlar olmadığı için nasıl cevap vermem gerektiğini bilemiyorum kendisine çoğu zaman. Son olarak ablamı da kaybettiğimiz için annem bizimle yaşıyor artık. Eşim ben demeden annem bizimle yaşasın diye kendisi dedi zaten. Ama bir gün gelir de ben annene baktım, sen de anneme bak diye laf eder mi diye bir düşünce de aklımın bir köşesini kemirmeye başladı. Böyle bir şey olmasından çok korkuyorum... ben onunla yapamam yani... ne dersiniz eşimle annesinin tavırlarının bende yarattığı çöküntüyü konuşmalı mıyım? Sonuçta uzakta diyip katlanmaya çalışıyorum ama beni içte içe huzursuz etmesinden çok yoruldum.
Kusura bakmayın ama kendinizi kv ye maruz bırakan sizsiniz, görüşmeyin olsun bitsin , yazları da çok kalmayın bir zahmet eşiniz arayı bulsun, bostan korkuluğu mu bu adamEşimle 6 yıllık evliyiz ve daha öncesinden de uzun bir ilişkimiz var. Öğretmen olduğumuz için kayınvalidemden uzak bir şehirde yaşıyoruz. Eşimin anne ve babası ayrı olduğu için ve babasıyla görüşmedikleri için evlendiğimiz zamandan bu yana kendisine yük olacak taleplerde bulunmadık. Ama senelerdir içimde birikenler, her yaz oraya gidince yine aynı bozuk plağı dinleyeceğim endişesi yüzünden yaz tatili başlayacağı zaman karnıma ağrılar girerdi. Şimdi 3.5 aylık bir bebeğim var ve bu yüzden yaz gelince oraya gidecek olma stresi bana dişlerimi sıktırıyor şimdiden. Sebeplerine gelince; kendisi çok çekmiş. Bu konuda saygım sonsuz, zor bir hayat yaşamış ama orada olduğumuz müddetçe ve hatta son 1 seneye kadar her telefonda ben çok çektim diyip diyip aynı şeyleri anlatmasından artık gına geldi. Kendisine yapma böyle, artık geçti gitti diyince yine başa sarıp ama ben çok çektim diye başlar. Evlerinde olduğumuz her akşam aynı sözleri dinlemek... gerçekten insanın enerjisini düşüren, toksik davranışlar sergileyen birisi.. eşim de annesinin psikolojisinin bozuk olduğunu söylüyor, kendisi de. Bazen kendi çocukları yeter artık diye kızar da onlardan çekinip susar. Dahası her şeye en çok sevinen o, her şeye en çok üzülen o. Bana adeta duygusuzmuşum gibi tavırlarda bulunması. Biz eşimle dünyaya çocuk getirip getirmeme konusunda kararsızlık yaşadık. Bana her yalnız kaldığımız anda benimle her şeyi konuşabilirsin lafları, annenle ne konuşuyorsan benimle de konuş lafları. Torun imaları, çocuğun mu olmuyor imaları... Ben en yakın arkadaşımla bile eşim ve benim aramdaki özel şeyleri konuşmayı tercih eden biri değilim kaldı ki annemle ya da kayınvalidemle konuşayım. Annemle bir şey konuşmuyorum diyince, yok yok konuşuyorsundur lafları. Yok çocuk tatlıymış da torun baldan tatlıymış. Her fırsatta çocuğun olsa anlardın lafları. O lafı öyle bir hışımla söylüyordu ki hele... Yok 19 yaşında evlenmiş de 1 sene çocuğu olmamış diye çok üzülmüş... Belki bizim de çocuğumuz olmayacaktı da beni de üzüyordu diye bile aklından geçirmediğine eminim. 6 şubat depremi olduğunda yollar kardan kapalı diye onun evine değil de ablamlara gittik diye bile içerledi. Ne zaman geleceksiniz de ne zaman geleceksiniz diyip durdu. Evime 35 km ötede deprem olmuş, çok şükür iyisiniz diyeceğine en sonunda evine gittiğimizde bize ben torun istiyorum demez mi... işte asıl o gün ipler koptu bende. Eşimle ben artık çocuk düşünüyorduk ama depremden yeni çıkmış insanlara söylenecek laf mı... biz aynı koltukta oturup birimiz bacağını sallayınca bile irkilirken bir şey olmaz bir şey olmaz diyip durdu da geçen gün yaşadığı ilde küçük bir deprem olmuş diye eşim arayınca ağlaya ağlaya o yüzden mi açtı telefonu... telefon açıp bir şey olmaz diyesim geldi. Sonra biz oradayken ablam hastalığı sebebiyle hastaneye kaldırılmış ve annem bize birkaç gün bir şey dememişti hastaneden çıkar diye. Biz bunu öğrenip ben ailemin yanına gitmek isteyince de bana dövünüp dövünüp ben senden çok üzüldüm diye sarılmalar.. nasıl benden çok üzülebilirsin, nasıl? Eminim orada bile senin çocuğun yok, sen anne değilsin anlayamazsın, ablanın çocuğu var imaları saklıydı. Çünkü kendisi de ablasını kaybetmiş, yeğenine bakmış.
Neyse, şok içindeyim zaten bir de onun saçmalıkları her fırsatta tuzu biberi oluyor. Allahtan eşim aklı başında bir insan da fark edip engel olmuştu onun sacmalıklarına o anda...
Yani kendisi de patavatsız laflarıyla ve davranışlarıyla beni çok üzdü ama eminim ki farkında bile değil. Mesela evlendigimizde henüz atanmamıştık ama çok iyi sıralamam vardı, atamayı bekliyordum ve o zaman bile belki atanamayacaksın lafı etmişti. O her aklına geleni rahat rahat söyler ve hemen kalbi kırılıp burnunu çeken de odur. O kadar tahmin edilemez laflar ediyor ki ben çoğu zaman donakaldığım için ne cevap vereceğimi bilemiyorum. Atandıktan sonra ilk kez tatilde evlerine kalmaya geldiğimizde duşa gireceğim zaman beni yıkamayı teklif etmesini mi desem, 30 yıllık saçmasapan yurtdışından ablasının getirdiği telli bir epilatörü bana vermeyi teklif etmesini mi desem... Nişan bohçası, ev eşyası falan istemedik. Hatta gelinlikler çok pahalı diye eşim annesine fiyatları bile söyleyemedi de, ben hem damatlık hem gelinlik parasını kredi kartımla ödemiştim. Çeyiz diye 30 senelik tencere, pazar işi bir lastikli çarşaf, 30 senelik bir önlük ve iki havludan başka bir şey gelmedi kendisinden. Şimdiki aklım olsa çatır çatır aldırtırdım da ödetirdim de. Kenarda parası da varmış meğer. Şimdi çocuk oldu, erken dünyaya geldi zaten. Ben doğumdan iki hafta önce kanama geçirip hastanede yattığımda telefonda bana dediği ben de 7 aylık düşük yaptım olmasın mı... hastane yatağında yatan hamile kadına söylenecek laf mı... 2 hafta sonrasinda doğum yaptım. Daha ayaklarımın uyuşukluğu geçmemişken yine telefonda aynı lafı etti. Bu sefer ben fenalasiyorum diyip telefonu eşime verdim. Eşim de gördü fenalaştığımı. Eşime de o zaman söylenecek laf mı dedim. O da zaten biliyordun falan dedi. Ben onu mu aklımda tutucam diye çıkışmıştım. Şimdi de çocuğuma su vermiyormuşum diye ağlatıyormuşum imalarında bulunuyor telefonda. Ben artık kendisiyle konuşmak istemiyorum bile. Ayıp olmasın diye arıyorum. Yok emziriyor musun diye her ama her telefonda sormalar, yok şöyle yap, böyle yap. Sütüm az, bebeğim 40 gün küvezde kaldı, biberona alıştı. Yine de çok şükür emiyor da. Aman onun sütü çok bolmuş, aman hamileliği şöyle geçmiş, böyle geçmiş. Aman emzireyimmiş mutlaka, sanki ben çocuğumu düşünmüyorum da o benden çok düşünüyor tavırları.
Arkadaş mı olmaya çalışıyor, yoksa üstünlük mü taslamaya çalışıyor, bana bunları neden anlatıyor. Bilmek istemediğim her detayı arkadaşımmış gibi anlatmasından nefret ediyorum artık. Çocuk bakımı konusunda da dediği şeyler artık doktorların yapmayın etmeyin dediği şeyler. Kendi çocuklarına bebekken bal bile vermiş bir şey olmamış neyseki. Biz doktora sorduk ettik diyince yanlış yapıyorsun imaları. 30-35 sene önce doğum yapmış, onu mu dinleyeyim, bugünkü doktorları mı... dahası hadi anneme de soruyorum, annem de onun önerilerini saçma buluyor. Çocuğumu evine götürüp sevmesine bile katlanamayacakmışım gibi geliyor. Özellikle bu deprem sonrasında ve hamilelik, çocukla beraber iyice sinirimi bozmaya başladı ve hiç evine gidip kalmak istemiyorum. Strese sokuyor beni onunla her konuşmam. Dün telefonla konuştum ve 1 gündür söyledikleri beni delirtiyor, dişlerimi sıkıyorum. Bir de telefon etmiyorum diye söylenmeleri hiç bitmiyor. Ayıp olmasın diye arayacağım zaman bile karnıma ağrılar giriyor. Arıyorum karnıma ağrılar giriyor. Evine gidip kalınca çocuğuma nasıl baktığıma bile karışacak eminim. Eşimi üzmemek için bir şey demiyorum ama artık psikolojik olarak bu tavırlar beni yoruyor. Psikolojik destek almaya niyetim var ama asıl eşimle bu konuyu konuşmalı mıyım karar veremiyorum. Eşim annesinin bozuk psikolojisinin farkında. Ben de belki doğum sonrası depresyon yaşıyorum ama onunla konuşmadığımda iyiyim, onunla konuşunca kötüyüm. Ama son 1 senedir deprem sonrası olanlardan beri şu an çocuğum olmasına rağmen o gün torun diye tutturması aklıma geldikçe çıldırıyorum. Kadın torun dedikçe ben çocuk fikrinden nefret ettim senelerce. Benim ailem hiç böyle insanlar olmadığı için nasıl cevap vermem gerektiğini bilemiyorum kendisine çoğu zaman. Son olarak ablamı da kaybettiğimiz için annem bizimle yaşıyor artık. Eşim ben demeden annem bizimle yaşasın diye kendisi dedi zaten. Ama bir gün gelir de ben annene baktım, sen de anneme bak diye laf eder mi diye bir düşünce de aklımın bir köşesini kemirmeye başladı. Böyle bir şey olmasından çok korkuyorum... ben onunla yapamam yani... ne dersiniz eşimle annesinin tavırlarının bende yarattığı çöküntüyü konuşmalı mıyım? Sonuçta uzakta diyip katlanmaya çalışıyorum ama beni içte içe huzursuz etmesinden çok yoruldum.
Icinizde yaşamayı bırakın, neyi sevmiyorsanız eşiniz de bilsin , mesela ben eşime hep derim akraba ortamı sevmem , kalabalık sevmem , çat kapı sevmem , kafasına vura vura öğrettim herseyi, susmakla olmaz bu işler...Ben zaten içimde yaşıyorum, eşime yansıtmıyorum annesiyle aramızda olanları. Mutlu bir evliliğimiz var. Ama eşimin ve kardeşinin de annesinden yana psikolojisinin çok iyi olduğu söylenemez. ben de ailece güzel anılarımız olsun istiyorum ama her fırsatta imalarda bulunması ve her şeyin ama ben çok çektime çıkması sebebiyle kendisiyle daha öte bir iletişim kuramadım. Bu arada eşim annemle iyi geçinir. Gayet güzel muhabbet de ederler. Yer, içer, gezerler. Ama dediğim gibi benim kayınvalidemin derdini ve torun isteğini dinlemekten öte bir anım yok kendisiyle.
Siz nasıl bir insansınız ya? Ne utanmaz birisiniz. Anneniz sizinle yaşıyor ve kocanız ile araları çok iyi, ancak siz ayda yılda uzak aralıklar ile gördüğünüz kayın validenizi dert edip çekiştiriyorsunuz burda. Kim veriyor size bu akılları ? Anneniz mi? Daha bir de öğretmen olacaksınız öyle mi? Utanın kendinizden. Ahlaksız. UTANINBen zaten içimde yaşıyorum, eşime yansıtmıyorum annesiyle aramızda olanları. Mutlu bir evliliğimiz var. Ama eşimin ve kardeşinin de annesinden yana psikolojisinin çok iyi olduğu söylenemez. ben de ailece güzel anılarımız olsun istiyorum ama her fırsatta imalarda bulunması ve her şeyin ama ben çok çektime çıkması sebebiyle kendisiyle daha öte bir iletişim kuramadım. Bu arada eşim annemle iyi geçinir. Gayet güzel muhabbet de ederler. Yer, içer, gezerler. Ama dediğim gibi benim kayınvalidemin derdini ve torun isteğini dinlemekten öte bir anım yok kendisiyle.
Yazık oğlu olan kadınlara her şeyleri göze batıyor kadın size hakaret etmemis sadece adının kayınvalide olmasından dolayı nefret etmişsiniz yazık vallahi yazık oda eşinizi doğurmuş büyütmüş bu yasa getirmiş kendi anneniz sizinle yaşıyormuş ona neden laf etmiyorsunuz Allah gelinlerin içine vicdan merhamet versin erkek anneleri kendinizi çokta paralamayin alın işte sonuç bu senede bir kere evinize gelen oglunuzu dahi artık senede bir kere de olsa göndermek istemeyen bir gelininiz olacak o yüzden diyorlae kız evlat hayırlıdır diyeEşimle 6 yıllık evliyiz ve daha öncesinden de uzun bir ilişkimiz var. Öğretmen olduğumuz için kayınvalidemden uzak bir şehirde yaşıyoruz. Eşimin anne ve babası ayrı olduğu için ve babasıyla görüşmedikleri için evlendiğimiz zamandan bu yana kendisine yük olacak taleplerde bulunmadık. Ama senelerdir içimde birikenler, her yaz oraya gidince yine aynı bozuk plağı dinleyeceğim endişesi yüzünden yaz tatili başlayacağı zaman karnıma ağrılar girerdi. Şimdi 3.5 aylık bir bebeğim var ve bu yüzden yaz gelince oraya gidecek olma stresi bana dişlerimi sıktırıyor şimdiden. Sebeplerine gelince; kendisi çok çekmiş. Bu konuda saygım sonsuz, zor bir hayat yaşamış ama orada olduğumuz müddetçe ve hatta son 1 seneye kadar her telefonda ben çok çektim diyip diyip aynı şeyleri anlatmasından artık gına geldi. Kendisine yapma böyle, artık geçti gitti diyince yine başa sarıp ama ben çok çektim diye başlar. Evlerinde olduğumuz her akşam aynı sözleri dinlemek... gerçekten insanın enerjisini düşüren, toksik davranışlar sergileyen birisi.. eşim de annesinin psikolojisinin bozuk olduğunu söylüyor, kendisi de. Bazen kendi çocukları yeter artık diye kızar da onlardan çekinip susar. Dahası her şeye en çok sevinen o, her şeye en çok üzülen o. Bana adeta duygusuzmuşum gibi tavırlarda bulunması. Biz eşimle dünyaya çocuk getirip getirmeme konusunda kararsızlık yaşadık. Bana her yalnız kaldığımız anda benimle her şeyi konuşabilirsin lafları, annenle ne konuşuyorsan benimle de konuş lafları. Torun imaları, çocuğun mu olmuyor imaları... Ben en yakın arkadaşımla bile eşim ve benim aramdaki özel şeyleri konuşmayı tercih eden biri değilim kaldı ki annemle ya da kayınvalidemle konuşayım. Annemle bir şey konuşmuyorum diyince, yok yok konuşuyorsundur lafları. Yok çocuk tatlıymış da torun baldan tatlıymış. Her fırsatta çocuğun olsa anlardın lafları. O lafı öyle bir hışımla söylüyordu ki hele... Yok 19 yaşında evlenmiş de 1 sene çocuğu olmamış diye çok üzülmüş... Belki bizim de çocuğumuz olmayacaktı da beni de üzüyordu diye bile aklından geçirmediğine eminim. 6 şubat depremi olduğunda yollar kardan kapalı diye onun evine değil de ablamlara gittik diye bile içerledi. Ne zaman geleceksiniz de ne zaman geleceksiniz diyip durdu. Evime 35 km ötede deprem olmuş, çok şükür iyisiniz diyeceğine en sonunda evine gittiğimizde bize ben torun istiyorum demez mi... işte asıl o gün ipler koptu bende. Eşimle ben artık çocuk düşünüyorduk ama depremden yeni çıkmış insanlara söylenecek laf mı... biz aynı koltukta oturup birimiz bacağını sallayınca bile irkilirken bir şey olmaz bir şey olmaz diyip durdu da geçen gün yaşadığı ilde küçük bir deprem olmuş diye eşim arayınca ağlaya ağlaya o yüzden mi açtı telefonu... telefon açıp bir şey olmaz diyesim geldi. Sonra biz oradayken ablam hastalığı sebebiyle hastaneye kaldırılmış ve annem bize birkaç gün bir şey dememişti hastaneden çıkar diye. Biz bunu öğrenip ben ailemin yanına gitmek isteyince de bana dövünüp dövünüp ben senden çok üzüldüm diye sarılmalar.. nasıl benden çok üzülebilirsin, nasıl? Eminim orada bile senin çocuğun yok, sen anne değilsin anlayamazsın, ablanın çocuğu var imaları saklıydı. Çünkü kendisi de ablasını kaybetmiş, yeğenine bakmış.
Neyse, şok içindeyim zaten bir de onun saçmalıkları her fırsatta tuzu biberi oluyor. Allahtan eşim aklı başında bir insan da fark edip engel olmuştu onun sacmalıklarına o anda...
Yani kendisi de patavatsız laflarıyla ve davranışlarıyla beni çok üzdü ama eminim ki farkında bile değil. Mesela evlendigimizde henüz atanmamıştık ama çok iyi sıralamam vardı, atamayı bekliyordum ve o zaman bile belki atanamayacaksın lafı etmişti. O her aklına geleni rahat rahat söyler ve hemen kalbi kırılıp burnunu çeken de odur. O kadar tahmin edilemez laflar ediyor ki ben çoğu zaman donakaldığım için ne cevap vereceğimi bilemiyorum. Atandıktan sonra ilk kez tatilde evlerine kalmaya geldiğimizde duşa gireceğim zaman beni yıkamayı teklif etmesini mi desem, 30 yıllık saçmasapan yurtdışından ablasının getirdiği telli bir epilatörü bana vermeyi teklif etmesini mi desem... Nişan bohçası, ev eşyası falan istemedik. Hatta gelinlikler çok pahalı diye eşim annesine fiyatları bile söyleyemedi de, ben hem damatlık hem gelinlik parasını kredi kartımla ödemiştim. Çeyiz diye 30 senelik tencere, pazar işi bir lastikli çarşaf, 30 senelik bir önlük ve iki havludan başka bir şey gelmedi kendisinden. Şimdiki aklım olsa çatır çatır aldırtırdım da ödetirdim de. Kenarda parası da varmış meğer. Şimdi çocuk oldu, erken dünyaya geldi zaten. Ben doğumdan iki hafta önce kanama geçirip hastanede yattığımda telefonda bana dediği ben de 7 aylık düşük yaptım olmasın mı... hastane yatağında yatan hamile kadına söylenecek laf mı... 2 hafta sonrasinda doğum yaptım. Daha ayaklarımın uyuşukluğu geçmemişken yine telefonda aynı lafı etti. Bu sefer ben fenalasiyorum diyip telefonu eşime verdim. Eşim de gördü fenalaştığımı. Eşime de o zaman söylenecek laf mı dedim. O da zaten biliyordun falan dedi. Ben onu mu aklımda tutucam diye çıkışmıştım. Şimdi de çocuğuma su vermiyormuşum diye ağlatıyormuşum imalarında bulunuyor telefonda. Ben artık kendisiyle konuşmak istemiyorum bile. Ayıp olmasın diye arıyorum. Yok emziriyor musun diye her ama her telefonda sormalar, yok şöyle yap, böyle yap. Sütüm az, bebeğim 40 gün küvezde kaldı, biberona alıştı. Yine de çok şükür emiyor da. Aman onun sütü çok bolmuş, aman hamileliği şöyle geçmiş, böyle geçmiş. Aman emzireyimmiş mutlaka, sanki ben çocuğumu düşünmüyorum da o benden çok düşünüyor tavırları.
Arkadaş mı olmaya çalışıyor, yoksa üstünlük mü taslamaya çalışıyor, bana bunları neden anlatıyor. Bilmek istemediğim her detayı arkadaşımmış gibi anlatmasından nefret ediyorum artık. Çocuk bakımı konusunda da dediği şeyler artık doktorların yapmayın etmeyin dediği şeyler. Kendi çocuklarına bebekken bal bile vermiş bir şey olmamış neyseki. Biz doktora sorduk ettik diyince yanlış yapıyorsun imaları. 30-35 sene önce doğum yapmış, onu mu dinleyeyim, bugünkü doktorları mı... dahası hadi anneme de soruyorum, annem de onun önerilerini saçma buluyor. Çocuğumu evine götürüp sevmesine bile katlanamayacakmışım gibi geliyor. Özellikle bu deprem sonrasında ve hamilelik, çocukla beraber iyice sinirimi bozmaya başladı ve hiç evine gidip kalmak istemiyorum. Strese sokuyor beni onunla her konuşmam. Dün telefonla konuştum ve 1 gündür söyledikleri beni delirtiyor, dişlerimi sıkıyorum. Bir de telefon etmiyorum diye söylenmeleri hiç bitmiyor. Ayıp olmasın diye arayacağım zaman bile karnıma ağrılar giriyor. Arıyorum karnıma ağrılar giriyor. Evine gidip kalınca çocuğuma nasıl baktığıma bile karışacak eminim. Eşimi üzmemek için bir şey demiyorum ama artık psikolojik olarak bu tavırlar beni yoruyor. Psikolojik destek almaya niyetim var ama asıl eşimle bu konuyu konuşmalı mıyım karar veremiyorum. Eşim annesinin bozuk psikolojisinin farkında. Ben de belki doğum sonrası depresyon yaşıyorum ama onunla konuşmadığımda iyiyim, onunla konuşunca kötüyüm. Ama son 1 senedir deprem sonrası olanlardan beri şu an çocuğum olmasına rağmen o gün torun diye tutturması aklıma geldikçe çıldırıyorum. Kadın torun dedikçe ben çocuk fikrinden nefret ettim senelerce. Benim ailem hiç böyle insanlar olmadığı için nasıl cevap vermem gerektiğini bilemiyorum kendisine çoğu zaman. Son olarak ablamı da kaybettiğimiz için annem bizimle yaşıyor artık. Eşim ben demeden annem bizimle yaşasın diye kendisi dedi zaten. Ama bir gün gelir de ben annene baktım, sen de anneme bak diye laf eder mi diye bir düşünce de aklımın bir köşesini kemirmeye başladı. Böyle bir şey olmasından çok korkuyorum... ben onunla yapamam yani... ne dersiniz eşimle annesinin tavırlarının bende yarattığı çöküntüyü konuşmalı mıyım? Sonuçta uzakta diyip katlanmaya çalışıyorum ama beni içte içe huzursuz etmesinden çok yoruldum.
Ben eşinize aşırı üzüldüm ana kız almışsınız elinize adamı ayy yazık ya senede bir kere görüyor annesini diye ona bile kızmışsiniz görüşmesini istemiyorsunuz yazık o kadına ne emeklerle büyüttü oğlunu kim bilir yılda bir kez görmek payına düşen demek ki yazım erkek annelerine çok yazık büyüt besle senede bir kere görmesine bile elin kızı laf etsin üstelik kendisi annesi ile yaşarken yazık Allah kurtarsın adamı sizin elinizden gerçekten çok üzüldümEşimle 6 yıllık evliyiz ve daha öncesinden de uzun bir ilişkimiz var. Öğretmen olduğumuz için kayınvalidemden uzak bir şehirde yaşıyoruz. Eşimin anne ve babası ayrı olduğu için ve babasıyla görüşmedikleri için evlendiğimiz zamandan bu yana kendisine yük olacak taleplerde bulunmadık. Ama senelerdir içimde birikenler, her yaz oraya gidince yine aynı bozuk plağı dinleyeceğim endişesi yüzünden yaz tatili başlayacağı zaman karnıma ağrılar girerdi. Şimdi 3.5 aylık bir bebeğim var ve bu yüzden yaz gelince oraya gidecek olma stresi bana dişlerimi sıktırıyor şimdiden. Sebeplerine gelince; kendisi çok çekmiş. Bu konuda saygım sonsuz, zor bir hayat yaşamış ama orada olduğumuz müddetçe ve hatta son 1 seneye kadar her telefonda ben çok çektim diyip diyip aynı şeyleri anlatmasından artık gına geldi. Kendisine yapma böyle, artık geçti gitti diyince yine başa sarıp ama ben çok çektim diye başlar. Evlerinde olduğumuz her akşam aynı sözleri dinlemek... gerçekten insanın enerjisini düşüren, toksik davranışlar sergileyen birisi.. eşim de annesinin psikolojisinin bozuk olduğunu söylüyor, kendisi de. Bazen kendi çocukları yeter artık diye kızar da onlardan çekinip susar. Dahası her şeye en çok sevinen o, her şeye en çok üzülen o. Bana adeta duygusuzmuşum gibi tavırlarda bulunması. Biz eşimle dünyaya çocuk getirip getirmeme konusunda kararsızlık yaşadık. Bana her yalnız kaldığımız anda benimle her şeyi konuşabilirsin lafları, annenle ne konuşuyorsan benimle de konuş lafları. Torun imaları, çocuğun mu olmuyor imaları... Ben en yakın arkadaşımla bile eşim ve benim aramdaki özel şeyleri konuşmayı tercih eden biri değilim kaldı ki annemle ya da kayınvalidemle konuşayım. Annemle bir şey konuşmuyorum diyince, yok yok konuşuyorsundur lafları. Yok çocuk tatlıymış da torun baldan tatlıymış. Her fırsatta çocuğun olsa anlardın lafları. O lafı öyle bir hışımla söylüyordu ki hele... Yok 19 yaşında evlenmiş de 1 sene çocuğu olmamış diye çok üzülmüş... Belki bizim de çocuğumuz olmayacaktı da beni de üzüyordu diye bile aklından geçirmediğine eminim. 6 şubat depremi olduğunda yollar kardan kapalı diye onun evine değil de ablamlara gittik diye bile içerledi. Ne zaman geleceksiniz de ne zaman geleceksiniz diyip durdu. Evime 35 km ötede deprem olmuş, çok şükür iyisiniz diyeceğine en sonunda evine gittiğimizde bize ben torun istiyorum demez mi... işte asıl o gün ipler koptu bende. Eşimle ben artık çocuk düşünüyorduk ama depremden yeni çıkmış insanlara söylenecek laf mı... biz aynı koltukta oturup birimiz bacağını sallayınca bile irkilirken bir şey olmaz bir şey olmaz diyip durdu da geçen gün yaşadığı ilde küçük bir deprem olmuş diye eşim arayınca ağlaya ağlaya o yüzden mi açtı telefonu... telefon açıp bir şey olmaz diyesim geldi. Sonra biz oradayken ablam hastalığı sebebiyle hastaneye kaldırılmış ve annem bize birkaç gün bir şey dememişti hastaneden çıkar diye. Biz bunu öğrenip ben ailemin yanına gitmek isteyince de bana dövünüp dövünüp ben senden çok üzüldüm diye sarılmalar.. nasıl benden çok üzülebilirsin, nasıl? Eminim orada bile senin çocuğun yok, sen anne değilsin anlayamazsın, ablanın çocuğu var imaları saklıydı. Çünkü kendisi de ablasını kaybetmiş, yeğenine bakmış.
Neyse, şok içindeyim zaten bir de onun saçmalıkları her fırsatta tuzu biberi oluyor. Allahtan eşim aklı başında bir insan da fark edip engel olmuştu onun sacmalıklarına o anda...
Yani kendisi de patavatsız laflarıyla ve davranışlarıyla beni çok üzdü ama eminim ki farkında bile değil. Mesela evlendigimizde henüz atanmamıştık ama çok iyi sıralamam vardı, atamayı bekliyordum ve o zaman bile belki atanamayacaksın lafı etmişti. O her aklına geleni rahat rahat söyler ve hemen kalbi kırılıp burnunu çeken de odur. O kadar tahmin edilemez laflar ediyor ki ben çoğu zaman donakaldığım için ne cevap vereceğimi bilemiyorum. Atandıktan sonra ilk kez tatilde evlerine kalmaya geldiğimizde duşa gireceğim zaman beni yıkamayı teklif etmesini mi desem, 30 yıllık saçmasapan yurtdışından ablasının getirdiği telli bir epilatörü bana vermeyi teklif etmesini mi desem... Nişan bohçası, ev eşyası falan istemedik. Hatta gelinlikler çok pahalı diye eşim annesine fiyatları bile söyleyemedi de, ben hem damatlık hem gelinlik parasını kredi kartımla ödemiştim. Çeyiz diye 30 senelik tencere, pazar işi bir lastikli çarşaf, 30 senelik bir önlük ve iki havludan başka bir şey gelmedi kendisinden. Şimdiki aklım olsa çatır çatır aldırtırdım da ödetirdim de. Kenarda parası da varmış meğer. Şimdi çocuk oldu, erken dünyaya geldi zaten. Ben doğumdan iki hafta önce kanama geçirip hastanede yattığımda telefonda bana dediği ben de 7 aylık düşük yaptım olmasın mı... hastane yatağında yatan hamile kadına söylenecek laf mı... 2 hafta sonrasinda doğum yaptım. Daha ayaklarımın uyuşukluğu geçmemişken yine telefonda aynı lafı etti. Bu sefer ben fenalasiyorum diyip telefonu eşime verdim. Eşim de gördü fenalaştığımı. Eşime de o zaman söylenecek laf mı dedim. O da zaten biliyordun falan dedi. Ben onu mu aklımda tutucam diye çıkışmıştım. Şimdi de çocuğuma su vermiyormuşum diye ağlatıyormuşum imalarında bulunuyor telefonda. Ben artık kendisiyle konuşmak istemiyorum bile. Ayıp olmasın diye arıyorum. Yok emziriyor musun diye her ama her telefonda sormalar, yok şöyle yap, böyle yap. Sütüm az, bebeğim 40 gün küvezde kaldı, biberona alıştı. Yine de çok şükür emiyor da. Aman onun sütü çok bolmuş, aman hamileliği şöyle geçmiş, böyle geçmiş. Aman emzireyimmiş mutlaka, sanki ben çocuğumu düşünmüyorum da o benden çok düşünüyor tavırları.
Arkadaş mı olmaya çalışıyor, yoksa üstünlük mü taslamaya çalışıyor, bana bunları neden anlatıyor. Bilmek istemediğim her detayı arkadaşımmış gibi anlatmasından nefret ediyorum artık. Çocuk bakımı konusunda da dediği şeyler artık doktorların yapmayın etmeyin dediği şeyler. Kendi çocuklarına bebekken bal bile vermiş bir şey olmamış neyseki. Biz doktora sorduk ettik diyince yanlış yapıyorsun imaları. 30-35 sene önce doğum yapmış, onu mu dinleyeyim, bugünkü doktorları mı... dahası hadi anneme de soruyorum, annem de onun önerilerini saçma buluyor. Çocuğumu evine götürüp sevmesine bile katlanamayacakmışım gibi geliyor. Özellikle bu deprem sonrasında ve hamilelik, çocukla beraber iyice sinirimi bozmaya başladı ve hiç evine gidip kalmak istemiyorum. Strese sokuyor beni onunla her konuşmam. Dün telefonla konuştum ve 1 gündür söyledikleri beni delirtiyor, dişlerimi sıkıyorum. Bir de telefon etmiyorum diye söylenmeleri hiç bitmiyor. Ayıp olmasın diye arayacağım zaman bile karnıma ağrılar giriyor. Arıyorum karnıma ağrılar giriyor. Evine gidip kalınca çocuğuma nasıl baktığıma bile karışacak eminim. Eşimi üzmemek için bir şey demiyorum ama artık psikolojik olarak bu tavırlar beni yoruyor. Psikolojik destek almaya niyetim var ama asıl eşimle bu konuyu konuşmalı mıyım karar veremiyorum. Eşim annesinin bozuk psikolojisinin farkında. Ben de belki doğum sonrası depresyon yaşıyorum ama onunla konuşmadığımda iyiyim, onunla konuşunca kötüyüm. Ama son 1 senedir deprem sonrası olanlardan beri şu an çocuğum olmasına rağmen o gün torun diye tutturması aklıma geldikçe çıldırıyorum. Kadın torun dedikçe ben çocuk fikrinden nefret ettim senelerce. Benim ailem hiç böyle insanlar olmadığı için nasıl cevap vermem gerektiğini bilemiyorum kendisine çoğu zaman. Son olarak ablamı da kaybettiğimiz için annem bizimle yaşıyor artık. Eşim ben demeden annem bizimle yaşasın diye kendisi dedi zaten. Ama bir gün gelir de ben annene baktım, sen de anneme bak diye laf eder mi diye bir düşünce de aklımın bir köşesini kemirmeye başladı. Böyle bir şey olmasından çok korkuyorum... ben onunla yapamam yani... ne dersiniz eşimle annesinin tavırlarının bende yarattığı çöküntüyü konuşmalı mıyım? Sonuçta uzakta diyip katlanmaya çalışıyorum ama beni içte içe huzursuz etmesinden çok yoruldum.
Tipik kayınvalide modeli. Mesafe koyun araya bayramda seyranda arayın öyleyse.Eşimle 6 yıllık evliyiz ve daha öncesinden de uzun bir ilişkimiz var. Öğretmen olduğumuz için kayınvalidemden uzak bir şehirde yaşıyoruz. Eşimin anne ve babası ayrı olduğu için ve babasıyla görüşmedikleri için evlendiğimiz zamandan bu yana kendisine yük olacak taleplerde bulunmadık. Ama senelerdir içimde birikenler, her yaz oraya gidince yine aynı bozuk plağı dinleyeceğim endişesi yüzünden yaz tatili başlayacağı zaman karnıma ağrılar girerdi. Şimdi 3.5 aylık bir bebeğim var ve bu yüzden yaz gelince oraya gidecek olma stresi bana dişlerimi sıktırıyor şimdiden. Sebeplerine gelince; kendisi çok çekmiş. Bu konuda saygım sonsuz, zor bir hayat yaşamış ama orada olduğumuz müddetçe ve hatta son 1 seneye kadar her telefonda ben çok çektim diyip diyip aynı şeyleri anlatmasından artık gına geldi. Kendisine yapma böyle, artık geçti gitti diyince yine başa sarıp ama ben çok çektim diye başlar. Evlerinde olduğumuz her akşam aynı sözleri dinlemek... gerçekten insanın enerjisini düşüren, toksik davranışlar sergileyen birisi.. eşim de annesinin psikolojisinin bozuk olduğunu söylüyor, kendisi de. Bazen kendi çocukları yeter artık diye kızar da onlardan çekinip susar. Dahası her şeye en çok sevinen o, her şeye en çok üzülen o. Bana adeta duygusuzmuşum gibi tavırlarda bulunması. Biz eşimle dünyaya çocuk getirip getirmeme konusunda kararsızlık yaşadık. Bana her yalnız kaldığımız anda benimle her şeyi konuşabilirsin lafları, annenle ne konuşuyorsan benimle de konuş lafları. Torun imaları, çocuğun mu olmuyor imaları... Ben en yakın arkadaşımla bile eşim ve benim aramdaki özel şeyleri konuşmayı tercih eden biri değilim kaldı ki annemle ya da kayınvalidemle konuşayım. Annemle bir şey konuşmuyorum diyince, yok yok konuşuyorsundur lafları. Yok çocuk tatlıymış da torun baldan tatlıymış. Her fırsatta çocuğun olsa anlardın lafları. O lafı öyle bir hışımla söylüyordu ki hele... Yok 19 yaşında evlenmiş de 1 sene çocuğu olmamış diye çok üzülmüş... Belki bizim de çocuğumuz olmayacaktı da beni de üzüyordu diye bile aklından geçirmediğine eminim. 6 şubat depremi olduğunda yollar kardan kapalı diye onun evine değil de ablamlara gittik diye bile içerledi. Ne zaman geleceksiniz de ne zaman geleceksiniz diyip durdu. Evime 35 km ötede deprem olmuş, çok şükür iyisiniz diyeceğine en sonunda evine gittiğimizde bize ben torun istiyorum demez mi... işte asıl o gün ipler koptu bende. Eşimle ben artık çocuk düşünüyorduk ama depremden yeni çıkmış insanlara söylenecek laf mı... biz aynı koltukta oturup birimiz bacağını sallayınca bile irkilirken bir şey olmaz bir şey olmaz diyip durdu da geçen gün yaşadığı ilde küçük bir deprem olmuş diye eşim arayınca ağlaya ağlaya o yüzden mi açtı telefonu... telefon açıp bir şey olmaz diyesim geldi. Sonra biz oradayken ablam hastalığı sebebiyle hastaneye kaldırılmış ve annem bize birkaç gün bir şey dememişti hastaneden çıkar diye. Biz bunu öğrenip ben ailemin yanına gitmek isteyince de bana dövünüp dövünüp ben senden çok üzüldüm diye sarılmalar.. nasıl benden çok üzülebilirsin, nasıl? Eminim orada bile senin çocuğun yok, sen anne değilsin anlayamazsın, ablanın çocuğu var imaları saklıydı. Çünkü kendisi de ablasını kaybetmiş, yeğenine bakmış.
Neyse, şok içindeyim zaten bir de onun saçmalıkları her fırsatta tuzu biberi oluyor. Allahtan eşim aklı başında bir insan da fark edip engel olmuştu onun sacmalıklarına o anda...
Yani kendisi de patavatsız laflarıyla ve davranışlarıyla beni çok üzdü ama eminim ki farkında bile değil. Mesela evlendigimizde henüz atanmamıştık ama çok iyi sıralamam vardı, atamayı bekliyordum ve o zaman bile belki atanamayacaksın lafı etmişti. O her aklına geleni rahat rahat söyler ve hemen kalbi kırılıp burnunu çeken de odur. O kadar tahmin edilemez laflar ediyor ki ben çoğu zaman donakaldığım için ne cevap vereceğimi bilemiyorum. Atandıktan sonra ilk kez tatilde evlerine kalmaya geldiğimizde duşa gireceğim zaman beni yıkamayı teklif etmesini mi desem, 30 yıllık saçmasapan yurtdışından ablasının getirdiği telli bir epilatörü bana vermeyi teklif etmesini mi desem... Nişan bohçası, ev eşyası falan istemedik. Hatta gelinlikler çok pahalı diye eşim annesine fiyatları bile söyleyemedi de, ben hem damatlık hem gelinlik parasını kredi kartımla ödemiştim. Çeyiz diye 30 senelik tencere, pazar işi bir lastikli çarşaf, 30 senelik bir önlük ve iki havludan başka bir şey gelmedi kendisinden. Şimdiki aklım olsa çatır çatır aldırtırdım da ödetirdim de. Kenarda parası da varmış meğer. Şimdi çocuk oldu, erken dünyaya geldi zaten. Ben doğumdan iki hafta önce kanama geçirip hastanede yattığımda telefonda bana dediği ben de 7 aylık düşük yaptım olmasın mı... hastane yatağında yatan hamile kadına söylenecek laf mı... 2 hafta sonrasinda doğum yaptım. Daha ayaklarımın uyuşukluğu geçmemişken yine telefonda aynı lafı etti. Bu sefer ben fenalasiyorum diyip telefonu eşime verdim. Eşim de gördü fenalaştığımı. Eşime de o zaman söylenecek laf mı dedim. O da zaten biliyordun falan dedi. Ben onu mu aklımda tutucam diye çıkışmıştım. Şimdi de çocuğuma su vermiyormuşum diye ağlatıyormuşum imalarında bulunuyor telefonda. Ben artık kendisiyle konuşmak istemiyorum bile. Ayıp olmasın diye arıyorum. Yok emziriyor musun diye her ama her telefonda sormalar, yok şöyle yap, böyle yap. Sütüm az, bebeğim 40 gün küvezde kaldı, biberona alıştı. Yine de çok şükür emiyor da. Aman onun sütü çok bolmuş, aman hamileliği şöyle geçmiş, böyle geçmiş. Aman emzireyimmiş mutlaka, sanki ben çocuğumu düşünmüyorum da o benden çok düşünüyor tavırları.
Arkadaş mı olmaya çalışıyor, yoksa üstünlük mü taslamaya çalışıyor, bana bunları neden anlatıyor. Bilmek istemediğim her detayı arkadaşımmış gibi anlatmasından nefret ediyorum artık. Çocuk bakımı konusunda da dediği şeyler artık doktorların yapmayın etmeyin dediği şeyler. Kendi çocuklarına bebekken bal bile vermiş bir şey olmamış neyseki. Biz doktora sorduk ettik diyince yanlış yapıyorsun imaları. 30-35 sene önce doğum yapmış, onu mu dinleyeyim, bugünkü doktorları mı... dahası hadi anneme de soruyorum, annem de onun önerilerini saçma buluyor. Çocuğumu evine götürüp sevmesine bile katlanamayacakmışım gibi geliyor. Özellikle bu deprem sonrasında ve hamilelik, çocukla beraber iyice sinirimi bozmaya başladı ve hiç evine gidip kalmak istemiyorum. Strese sokuyor beni onunla her konuşmam. Dün telefonla konuştum ve 1 gündür söyledikleri beni delirtiyor, dişlerimi sıkıyorum. Bir de telefon etmiyorum diye söylenmeleri hiç bitmiyor. Ayıp olmasın diye arayacağım zaman bile karnıma ağrılar giriyor. Arıyorum karnıma ağrılar giriyor. Evine gidip kalınca çocuğuma nasıl baktığıma bile karışacak eminim. Eşimi üzmemek için bir şey demiyorum ama artık psikolojik olarak bu tavırlar beni yoruyor. Psikolojik destek almaya niyetim var ama asıl eşimle bu konuyu konuşmalı mıyım karar veremiyorum. Eşim annesinin bozuk psikolojisinin farkında. Ben de belki doğum sonrası depresyon yaşıyorum ama onunla konuşmadığımda iyiyim, onunla konuşunca kötüyüm. Ama son 1 senedir deprem sonrası olanlardan beri şu an çocuğum olmasına rağmen o gün torun diye tutturması aklıma geldikçe çıldırıyorum. Kadın torun dedikçe ben çocuk fikrinden nefret ettim senelerce. Benim ailem hiç böyle insanlar olmadığı için nasıl cevap vermem gerektiğini bilemiyorum kendisine çoğu zaman. Son olarak ablamı da kaybettiğimiz için annem bizimle yaşıyor artık. Eşim ben demeden annem bizimle yaşasın diye kendisi dedi zaten. Ama bir gün gelir de ben annene baktım, sen de anneme bak diye laf eder mi diye bir düşünce de aklımın bir köşesini kemirmeye başladı. Böyle bir şey olmasından çok korkuyorum... ben onunla yapamam yani... ne dersiniz eşimle annesinin tavırlarının bende yarattığı çöküntüyü konuşmalı mıyım? Sonuçta uzakta diyip katlanmaya çalışıyorum ama beni içte içe huzursuz etmesinden çok yoruldum.
Kendi anneni övüyorsun oda bir anne oda evlat sahibi neden bir anne ile oğlunun arasına giriyorsun yılda bir kez görüyormuş oğlunu onu da yasaklamaya çalışıyorsun annen sizin evde yaşıyor anneni ovmussun de ovmussun KV yi gommussun yine çok merhametli bir kadınmış bak sana yemin ederim ki rabbimin üzerine böyle bir gelinim olacak oğluma tek diyeceğim ya o ya benBen zaten içimde yaşıyorum, eşime yansıtmıyorum annesiyle aramızda olanları. Mutlu bir evliliğimiz var. Ama eşimin ve kardeşinin de annesinden yana psikolojisinin çok iyi olduğu söylenemez. ben de ailece güzel anılarımız olsun istiyorum ama her fırsatta imalarda bulunması ve her şeyin ama ben çok çektime çıkması sebebiyle kendisiyle daha öte bir iletişim kuramadım. Bu arada eşim annemle iyi geçinir. Gayet güzel muhabbet de ederler. Yer, içer, gezerler. Ama dediğim gibi benim kayınvalidemin derdini ve torun isteğini dinlemekten öte bir anım yok kendisiyle.
Niye korkuyorsunuz? Anneyse o da anne. Sizinkinin üstünlüğü ne? Yazdığınız çoğu şeyde kadının fesatlığını görmedim. Gün yüzü görmemiş, cahil kalmış ama kötü niyetli fettan değil. Sizin demode dediğinizi belki kendisi kıyamayıp kullanmadı. Telli epilatör diyorsunuz, onu bile kullanmayıp saklamıştır. Kayınvalidenizden şikayetçiyseniz derhal annenizi evden gönderin. Fesat kaynana olsaydı anneniz için oğlumun evinde ekmek elden su gölden yaşıyor derdi. Devamlı gelip ben de kalıcam deyip huzur kaçırırdı. Kendi annenizi baş üstünde gezdiriyorken eş annesine höt diyemezsiniz. Destan yazmışsınız, biraz kendi annenizi de yazın. Eşime mahçup oluyorum özelimiz mahremimiz yok evde 3. kişiyle yaşamak acaba eşime haksızlık mı ... çok şey var düşünüllecek ama siz yılda bir kez gördüğünüz eş annesine saydırmış da saydırmışsınız.Son olarak ablamı da kaybettiğimiz için annem bizimle yaşıyor artık. Eşim ben demeden annem bizimle yaşasın diye kendisi dedi zaten. Ama bir gün gelir de ben annene baktım, sen de anneme bak diye laf eder mi diye bir düşünce de aklımın bir köşesini kemirmeye başladı. Böyle bir şey olmasından çok korkuyorum
Erkeklerin askerlik anıları, kadınların da evlilik anıları bitmez ömür boyu destan gibi anlatılır ama konudaki kayınvalide yine de birçok kötü kayınvalide örneğinden iyi, kadın patavatsız belki biraz da cahilliğinden lafın nereye gideceğini bilmiyor o kadar, içinde fenalık olduğunu da sanmıyorum ama konu sahibi kadının söylemediklerini bile aklından öyle geçirmiştir şu lafının altında aslında bunu ima etmek istemiştir deyip kadına diş biliyor, gelin kaynana toprağından olur lafı doğru galiba, konu sahibi de taaa 6 yıl önce çeyiz diye verilenleri, nişan bohçası yapılmamasını, gelinliği damatlığı kredi kartıyla aldığına kadar içinde biriktirmiş, yani kendisi de eskileri döndürüp döndürüp dert ediyor, geçmiş bitmiş şeyleri sürekli düşünürseniz km’lerce uzaktaki insanı arada bir ararken bile karnınıza kramplar girer, kayınvalidenin birçok lafı he he deyip geçiştirilebilecek şeyler bence.Yalnız eski nesil kadınların birçoğu gerçekten çok çekmiş. Ve genelde yaşlı insanlar hayatlarını anlatmayı çok seviyorlar. Hee hee diyip geçmek gerek. Çevremde bu anlattığınız özelliklere sahip olmayan yaşlı kişisi yok gibi bir şey. Yani anlattıklarınızın hepsi default yaşlı özellikleri.
Ancak ben sizden de birazcık fena gelin vaybı aldım özellikle şu kısımda. Yanında eşi olmayan, geliri de olmayan yaşlı bir kadının kenardaki üç kuruş parasına göz dikmeniz hiç hoş değil. Beğenmiyorsanız kullanmazsınız verdiği şeyleri, kenara koyduğu üç kuruşla sizin kullanacağınız eşyaları mı alacaktı?
Sizin anneniz full sizle yaşarken sorun yok ama km'ye yazın gitmek istemiyorum demeniz çok garip. Annenizi daha kıymetli yapan şey ne merak ettim.Sizinki anneye eşinizin ki de anne.Eşimle 6 yıllık evliyiz ve daha öncesinden de uzun bir ilişkimiz var. Öğretmen olduğumuz için kayınvalidemden uzak bir şehirde yaşıyoruz. Eşimin anne ve babası ayrı olduğu için ve babasıyla görüşmedikleri için evlendiğimiz zamandan bu yana kendisine yük olacak taleplerde bulunmadık. Ama senelerdir içimde birikenler, her yaz oraya gidince yine aynı bozuk plağı dinleyeceğim endişesi yüzünden yaz tatili başlayacağı zaman karnıma ağrılar girerdi. Şimdi 3.5 aylık bir bebeğim var ve bu yüzden yaz gelince oraya gidecek olma stresi bana dişlerimi sıktırıyor şimdiden. Sebeplerine gelince; kendisi çok çekmiş. Bu konuda saygım sonsuz, zor bir hayat yaşamış ama orada olduğumuz müddetçe ve hatta son 1 seneye kadar her telefonda ben çok çektim diyip diyip aynı şeyleri anlatmasından artık gına geldi. Kendisine yapma böyle, artık geçti gitti diyince yine başa sarıp ama ben çok çektim diye başlar. Evlerinde olduğumuz her akşam aynı sözleri dinlemek... gerçekten insanın enerjisini düşüren, toksik davranışlar sergileyen birisi.. eşim de annesinin psikolojisinin bozuk olduğunu söylüyor, kendisi de. Bazen kendi çocukları yeter artık diye kızar da onlardan çekinip susar. Dahası her şeye en çok sevinen o, her şeye en çok üzülen o. Bana adeta duygusuzmuşum gibi tavırlarda bulunması. Biz eşimle dünyaya çocuk getirip getirmeme konusunda kararsızlık yaşadık. Bana her yalnız kaldığımız anda benimle her şeyi konuşabilirsin lafları, annenle ne konuşuyorsan benimle de konuş lafları. Torun imaları, çocuğun mu olmuyor imaları... Ben en yakın arkadaşımla bile eşim ve benim aramdaki özel şeyleri konuşmayı tercih eden biri değilim kaldı ki annemle ya da kayınvalidemle konuşayım. Annemle bir şey konuşmuyorum diyince, yok yok konuşuyorsundur lafları. Yok çocuk tatlıymış da torun baldan tatlıymış. Her fırsatta çocuğun olsa anlardın lafları. O lafı öyle bir hışımla söylüyordu ki hele... Yok 19 yaşında evlenmiş de 1 sene çocuğu olmamış diye çok üzülmüş... Belki bizim de çocuğumuz olmayacaktı da beni de üzüyordu diye bile aklından geçirmediğine eminim. 6 şubat depremi olduğunda yollar kardan kapalı diye onun evine değil de ablamlara gittik diye bile içerledi. Ne zaman geleceksiniz de ne zaman geleceksiniz diyip durdu. Evime 35 km ötede deprem olmuş, çok şükür iyisiniz diyeceğine en sonunda evine gittiğimizde bize ben torun istiyorum demez mi... işte asıl o gün ipler koptu bende. Eşimle ben artık çocuk düşünüyorduk ama depremden yeni çıkmış insanlara söylenecek laf mı... biz aynı koltukta oturup birimiz bacağını sallayınca bile irkilirken bir şey olmaz bir şey olmaz diyip durdu da geçen gün yaşadığı ilde küçük bir deprem olmuş diye eşim arayınca ağlaya ağlaya o yüzden mi açtı telefonu... telefon açıp bir şey olmaz diyesim geldi. Sonra biz oradayken ablam hastalığı sebebiyle hastaneye kaldırılmış ve annem bize birkaç gün bir şey dememişti hastaneden çıkar diye. Biz bunu öğrenip ben ailemin yanına gitmek isteyince de bana dövünüp dövünüp ben senden çok üzüldüm diye sarılmalar.. nasıl benden çok üzülebilirsin, nasıl? Eminim orada bile senin çocuğun yok, sen anne değilsin anlayamazsın, ablanın çocuğu var imaları saklıydı. Çünkü kendisi de ablasını kaybetmiş, yeğenine bakmış.
Neyse, şok içindeyim zaten bir de onun saçmalıkları her fırsatta tuzu biberi oluyor. Allahtan eşim aklı başında bir insan da fark edip engel olmuştu onun sacmalıklarına o anda...
Yani kendisi de patavatsız laflarıyla ve davranışlarıyla beni çok üzdü ama eminim ki farkında bile değil. Mesela evlendigimizde henüz atanmamıştık ama çok iyi sıralamam vardı, atamayı bekliyordum ve o zaman bile belki atanamayacaksın lafı etmişti. O her aklına geleni rahat rahat söyler ve hemen kalbi kırılıp burnunu çeken de odur. O kadar tahmin edilemez laflar ediyor ki ben çoğu zaman donakaldığım için ne cevap vereceğimi bilemiyorum. Atandıktan sonra ilk kez tatilde evlerine kalmaya geldiğimizde duşa gireceğim zaman beni yıkamayı teklif etmesini mi desem, 30 yıllık saçmasapan yurtdışından ablasının getirdiği telli bir epilatörü bana vermeyi teklif etmesini mi desem... Nişan bohçası, ev eşyası falan istemedik. Hatta gelinlikler çok pahalı diye eşim annesine fiyatları bile söyleyemedi de, ben hem damatlık hem gelinlik parasını kredi kartımla ödemiştim. Çeyiz diye 30 senelik tencere, pazar işi bir lastikli çarşaf, 30 senelik bir önlük ve iki havludan başka bir şey gelmedi kendisinden. Şimdiki aklım olsa çatır çatır aldırtırdım da ödetirdim de. Kenarda parası da varmış meğer. Şimdi çocuk oldu, erken dünyaya geldi zaten. Ben doğumdan iki hafta önce kanama geçirip hastanede yattığımda telefonda bana dediği ben de 7 aylık düşük yaptım olmasın mı... hastane yatağında yatan hamile kadına söylenecek laf mı... 2 hafta sonrasinda doğum yaptım. Daha ayaklarımın uyuşukluğu geçmemişken yine telefonda aynı lafı etti. Bu sefer ben fenalasiyorum diyip telefonu eşime verdim. Eşim de gördü fenalaştığımı. Eşime de o zaman söylenecek laf mı dedim. O da zaten biliyordun falan dedi. Ben onu mu aklımda tutucam diye çıkışmıştım. Şimdi de çocuğuma su vermiyormuşum diye ağlatıyormuşum imalarında bulunuyor telefonda. Ben artık kendisiyle konuşmak istemiyorum bile. Ayıp olmasın diye arıyorum. Yok emziriyor musun diye her ama her telefonda sormalar, yok şöyle yap, böyle yap. Sütüm az, bebeğim 40 gün küvezde kaldı, biberona alıştı. Yine de çok şükür emiyor da. Aman onun sütü çok bolmuş, aman hamileliği şöyle geçmiş, böyle geçmiş. Aman emzireyimmiş mutlaka, sanki ben çocuğumu düşünmüyorum da o benden çok düşünüyor tavırları.
Arkadaş mı olmaya çalışıyor, yoksa üstünlük mü taslamaya çalışıyor, bana bunları neden anlatıyor. Bilmek istemediğim her detayı arkadaşımmış gibi anlatmasından nefret ediyorum artık. Çocuk bakımı konusunda da dediği şeyler artık doktorların yapmayın etmeyin dediği şeyler. Kendi çocuklarına bebekken bal bile vermiş bir şey olmamış neyseki. Biz doktora sorduk ettik diyince yanlış yapıyorsun imaları. 30-35 sene önce doğum yapmış, onu mu dinleyeyim, bugünkü doktorları mı... dahası hadi anneme de soruyorum, annem de onun önerilerini saçma buluyor. Çocuğumu evine götürüp sevmesine bile katlanamayacakmışım gibi geliyor. Özellikle bu deprem sonrasında ve hamilelik, çocukla beraber iyice sinirimi bozmaya başladı ve hiç evine gidip kalmak istemiyorum. Strese sokuyor beni onunla her konuşmam. Dün telefonla konuştum ve 1 gündür söyledikleri beni delirtiyor, dişlerimi sıkıyorum. Bir de telefon etmiyorum diye söylenmeleri hiç bitmiyor. Ayıp olmasın diye arayacağım zaman bile karnıma ağrılar giriyor. Arıyorum karnıma ağrılar giriyor. Evine gidip kalınca çocuğuma nasıl baktığıma bile karışacak eminim. Eşimi üzmemek için bir şey demiyorum ama artık psikolojik olarak bu tavırlar beni yoruyor. Psikolojik destek almaya niyetim var ama asıl eşimle bu konuyu konuşmalı mıyım karar veremiyorum. Eşim annesinin bozuk psikolojisinin farkında. Ben de belki doğum sonrası depresyon yaşıyorum ama onunla konuşmadığımda iyiyim, onunla konuşunca kötüyüm. Ama son 1 senedir deprem sonrası olanlardan beri şu an çocuğum olmasına rağmen o gün torun diye tutturması aklıma geldikçe çıldırıyorum. Kadın torun dedikçe ben çocuk fikrinden nefret ettim senelerce. Benim ailem hiç böyle insanlar olmadığı için nasıl cevap vermem gerektiğini bilemiyorum kendisine çoğu zaman. Son olarak ablamı da kaybettiğimiz için annem bizimle yaşıyor artık. Eşim ben demeden annem bizimle yaşasın diye kendisi dedi zaten. Ama bir gün gelir de ben annene baktım, sen de anneme bak diye laf eder mi diye bir düşünce de aklımın bir köşesini kemirmeye başladı. Böyle bir şey olmasından çok korkuyorum... ben onunla yapamam yani... ne dersiniz eşimle annesinin tavırlarının bende yarattığı çöküntüyü konuşmalı mıyım? Sonuçta uzakta diyip katlanmaya çalışıyorum ama beni içte içe huzursuz etmesinden çok yoruldum.
Bana da kötüniyetli bir kayınvalide gibi gelmedi kesinlikle. Zaten arada kocaman bir nesil farkı var. İnsanları değerlendirirken bunu da göz önünde bulundurmak gerek. Onların zamanı herkesin birbirine söylediği klasik cümleler şu an ben de dahil pek çok gence rahatsız edici ve hayatına müdahale edici gelebiliyor. Ancak yaşlılar bunların idrakında değiller. Ben büyük kısmının bilinçli bir şekilde yaptığını düşünmüyorum.Erkeklerin askerlik anıları, kadınların da evlilik anıları bitmez ömür boyu destan gibi anlatılır ama konudaki kayınvalide yine de birçok kötü kayınvalide örneğinden iyi, kadın patavatsız belki biraz da cahilliğinden lafın nereye gideceğini bilmiyor o kadar, içinde fenalık olduğunu da sanmıyorum ama konu sahibi kadının söylemediklerini bile aklından öyle geçirmiştir şu lafının altında aslında bunu ima etmek istemiştir deyip kadına diş biliyor, gelin kaynana toprağından olur lafı doğru galiba, konu sahibi de taaa 6 yıl önce çeyiz diye verilenleri, nişan bohçası yapılmamasını, gelinliği damatlığı kredi kartıyla aldığına kadar içinde biriktirmiş, yani kendisi de eskileri döndürüp döndürüp dert ediyor, geçmiş bitmiş şeyleri sürekli düşünürseniz km’lerce uzaktaki insanı arada bir ararken bile karnınıza kramplar girer, kayınvalidenin birçok lafı he he deyip geçiştirilebilecek şeyler bence.