- 6 Ağustos 2011
- 477
- 525
-
- Konu Sahibi sevvalnazo
- #81
Ben de yazın 25 derecede klima açılınca açtırmıyorum dışarısı serin pencereyi açınca güzel esiyor ama bazıları 16 derecede klima çalıştırıyor sonra ay çok sıcak boğuldum diyor mesela geçen yaz hiç açmadık kimse sıcaktan ölmedi :) (ben de yazıyı görünce bir an üstüme alındım cevap yazasım geldi :) )
EKLEME: Kızlar yarın nasıl davranayım ? Lambaları açayım mı yoksa onun istediği gibi olmasına göz mü yumayım ? Nasıl baş edeyim bununla ?
Mehrba hanımlar, uzun olabilir, ama tavsiyelere çok ihtiyacım var çünkü bu gerginlik bana kötü hissetiriyor. Ve korkutuyor. Ben bir süre önce zorlu sınavları aşarak yeni bir işe başladım, hayallerimdeki işti zira prestijli ve kariyer olarak önüm açık. Ben ilk geldiğimde odada 3 kişiydik, 38 yaşındaki Ahmet ve 30 yaşındaki Yalçın (bu arada ben 29 yaşındayım). Yalçın biraz kendini beğenmiş bir tipti, zaten kısa bir süre sonra ayrıldı işyerinden. Ama Ahmet bana karşı çok iyiydi. Ne zaman yardıma ihtiyacım olsa koştu. Ahmet gözümde adeta kanatsız melek olmuştu çünkü bana çok yardımcı oluyordu, ben de onunla samimi oldum. Evden börekler çörekler götürdüm ikram ettim, halini hatrını sordum, devamlı ama devamlı muhabbet halindeydik, geyiğin dibine vurduk. Çok mutluydum, o ara işyerinde bana gıcık davranan biri vardı ve moralim bozuluyordu, "neyse ki oda arkadaşımla süperiz" diye düşünüyordum. Sonra bir an işler tersine döndü, ve yemin ediyorum nasıl bu noktaya geldik anlayamadım. Şaka yapar kılıfı altında canımı yakma amaçlı laflar sokmaya başladı. Giyimimden kuşamıma, internette baktığım siteye kadar, ben telefonda İspanyol arkadaşımla İspanyolca konuşurken falan herşeye yorum yapar oldu. Ben rahatsız oldum ve bir noktadan sonra dayanamadım o laf soktukça cevabını verdim. Ve bir noktada ipler koptu, muhabbeti kestik. Sadece "günaydın-iyi akşamlar" demeye başladık. Sanırım samimiyetin dozu fazla kaçtığı için bu noktaya geldik. Üzüldüm tabi.Ben yapı olarak kolay sıcaklık hissedemeyen biriyim. Bu nedenle bir insana kanım kaynadıysa, hani bir tabir var ya "canımı istese veririm" diye, aynen böyle oluyorum.Çok ilgi gösteriyorum, mutlu etmek istiyorum.. Ahmet'le böyle olunca ben de ilgi alakamı odayı sıkça ziyaret eden diğer iş arkadaşlarıma gösterdim, onlarla muhabbet ettim, evde yaptığım börekleri, kekleri onlara götürdüm, hal hatır sordum. Ahmet bunları görüyordu tabi, ve ben sanki onunu bu duruma gıcık olduğunu hırslandığını hissettim (sadece bir his, eminim diyemem).
8 Mart kadınlar gününde olay koptu. Aramız iyiyken Ahmet dünyanın en uyumlu insanıydı, ricalarımı yapardı, çok anlayışlıydı. Odamızda 2 tane lamba var. Ahmet lambaları açmayı hiç sevmezdi, karanlığı sevdiğini söylerdi. Ama ben o şekilde görmekte zorlandığım için oda ışıkları hep açıktı (Önceden odada 3 kişi olduğumuzu söylemiştim, üçüncü kişi Yalçın varken de odanın 2 lambası paso açık olurdu, yani benle başlayan bir olay değil). Ama Ahmet'e geçen hafta bir haller oldu. Kendi tarafının ışığını kapatmaya başladı. Odanın yarı karanlık, yarı aydınlık olması da görüşümü ve konsantrasyonumu etkiliyordu. İlk gün "açalım mı ışığı" diye iznini sordum, tamam dedi, 2 ışığı da açtım. İkinci gün de iki ışığı açtığım için bana dalga geçer gibi üslupla "yaa merak ediyorum, benim tarafımdaki ışığı açıyorsun da neden yapıyosun bunu ? merak ediyorum. sonuçta ışık benim tarafın ışığı." Ama öyle dalga geçer bir üslupla sordu ki. Savunmaya çalıştım kendimi, "ama hep böyleydi zaten" dedim, ama o üstüme geldi ve moralim bozuldu. Ama esas olayı 8 martta çıkardı. Ben yine 2 ışığı açmıştım. Işıkların birini gözümün önünde kapatınca açalım mı lütfen beni etkiliyor deyince bağırıp çağırmaya başladı: "yeter ya, ışık aç kapa bu ne ? benim tarafın ışığı değil mi bu ? 40 yaşında adamım senle aç kapa mı oynicam ? konuşucam daire başkanımla, genel müdürümle. yeter, aynı odada kalamam seninle. ben oda değiştiricem." o kadar moralim bozuldu ki. sabah işyerinde dağıtılan karanfille lokumu almıştım, bu küçük jest mutlu etmişti beni. Odaya mutlu mutlu girmiştim. Ama Ahmet, Kadınlar Günü falan demeden bağırıp çağırmaya başladı, gözü döndü resmen. Ben şok geçirdim o an ve şaşkın bakıyordum, bana ne dedi:
- ne biçim bakıyorsun bana ? tabi ben salağım dimi ? tabi ben gerizekalıyım dimi ? bakışlarınla bana gerizekalı demeye çalışıyorsun, biliyorum ben anlıyorum ben.
korktum arkadaşlar. olayı tırmandırmak istemedim. öyle demiyorum dedim. alttan almaya çalıştım, çünkü işler çoktu. ben de bağırsam, kavga etsem titremeye başlarım, kriz geçiririm işler kalır diye korktum, işyerinde rezillik çıksın istemedim. ama karşıdaki şahıs öyle höt zöt çıkardı ki ! bir de bir sürü alakasız konuyu gündeme getirdi, biriktirmiş içinde kin tutmuş, benimle iletişim kurmadığı, iletişimle gündeme getirmediği konuları kin diye içinde biriktirmiş. bakın neler :
-"senin yüzünden store perdeyi açamıyorum !!" (bir kere aramız iyiyken güneş geldiği için kapatır mısın diye rica etmiştim o da "tabi ki, ne demek şevvalcim" deyip kapatmıştı. ben yine şok oldum o an birşey diyemedim, "ta, tabi açın" diye geveledim. "lütfettin yaa" diye bağırıp hırsla açtı. "açık kalacak artık" diye haykırdı. şok oldum)
- "peki odada parfüm de sıkabilecek miyiz söyle bakalım izin veriyor musun !!!!!" (bu da beni şok etti kızlar, çünkü odada ben devamlı parfüm sıkıyorum kendime. hatta aramız iyiyken bir defa sordum rahatsız eder mi diye, "ne demek şevvalcim" demişti gene. onun parfüm sıkması hiç mesele olmadı ki aramızda kızlar.. benim kalbim küt küt atmaya naşladı öyle üzerime geldi ki...)
- "dolaba sen mantonu asıyorsun ben asmıyorum izin veriyo musun ha söylesene !! (kızlar bu da beni şok etti. dolapta 3-4 askı var, istese o da asabilirdi. aramızda hiç konusu geçmedi. o kendisine yakın olan bir koltuğa bırakıyordu paltosunu, ben de kolayına geldiği için öyle yapıyor diye düşünüyordum. şok oldum kızlar ağlamaklı oldum o üstüme geldikçe)
öğlen yemekten döndüm masamın üstüne kağıt koymuş, saçma sapan şeyler yazmış, şöyle yazmış: "sizinle yazılı iletişim daha iyi (!). elbise dolabını bir gün bile kullanmadım sizi rahatsız etmek istemedim. onu da kullanıcam artık. senin kitap dolabına takılıp duruyorum onu da çek artık. ha bugün perde açtım minnettarım sana (!). Bu arada parfüm kullanımında sorun yok dimi" bense bu kağıdı görmezden geldim.
arkadaşlar bana akıl verin. hayalini kurduğum işteyim, şu an deneme sürecindeyim ve böyle bir şeyle karşılaştım. belli ki evinde bir sorun var acısını benden çıkartıyor. O gün 2 lamba açık olacaksa ben de store perdeyi açarım dedi, perdeyi açtı. Akşam ben bir iş arkadaşımla muhabbet edip gülüşüyordum, o da odaya giderken gördü, ben odaya geldim baktım lambalardan birini gene kapatmış. Çok moralim bozuldu sustum. "Kadını nasıl altettim" diye düşünüp keyiflenmiş olmalı ki bir ara şarkı mırıldanır gibi yaptı. Kızlar büyük stres altındayım, yarın sabah işe gittiğimde nasıl davranmalıyım ? Daire başkanım tatlı bir kadındır aslında ama geçen hafta çok işi vardı kadının ve gergindi, izne çıkacağı için işlerini bitirmeye çabalıyordu. Kadının kafasını şişirmek istemedim. Kızlar ben bu krizden kendime zarar getirmeden nasıl çıkarım lütfen yol gösterin lütfen
EKLEME: Kızlar yarın nasıl davranayım ? Lambaları açayım mı yoksa onun istediği gibi olmasına göz mü yumayım ? Nasıl baş edeyim bununla ?
Mehrba hanımlar, uzun olabilir, ama tavsiyelere çok ihtiyacım var çünkü bu gerginlik bana kötü hissetiriyor. Ve korkutuyor. Ben bir süre önce zorlu sınavları aşarak yeni bir işe başladım, hayallerimdeki işti zira prestijli ve kariyer olarak önüm açık. Ben ilk geldiğimde odada 3 kişiydik, 38 yaşındaki Ahmet ve 30 yaşındaki Yalçın (bu arada ben 29 yaşındayım). Yalçın biraz kendini beğenmiş bir tipti, zaten kısa bir süre sonra ayrıldı işyerinden. Ama Ahmet bana karşı çok iyiydi. Ne zaman yardıma ihtiyacım olsa koştu. Ahmet gözümde adeta kanatsız melek olmuştu çünkü bana çok yardımcı oluyordu, ben de onunla samimi oldum. Evden börekler çörekler götürdüm ikram ettim, halini hatrını sordum, devamlı ama devamlı muhabbet halindeydik, geyiğin dibine vurduk. Çok mutluydum, o ara işyerinde bana gıcık davranan biri vardı ve moralim bozuluyordu, "neyse ki oda arkadaşımla süperiz" diye düşünüyordum. Sonra bir an işler tersine döndü, ve yemin ediyorum nasıl bu noktaya geldik anlayamadım. Şaka yapar kılıfı altında canımı yakma amaçlı laflar sokmaya başladı. Giyimimden kuşamıma, internette baktığım siteye kadar, ben telefonda İspanyol arkadaşımla İspanyolca konuşurken falan herşeye yorum yapar oldu. Ben rahatsız oldum ve bir noktadan sonra dayanamadım o laf soktukça cevabını verdim. Ve bir noktada ipler koptu, muhabbeti kestik. Sadece "günaydın-iyi akşamlar" demeye başladık. Sanırım samimiyetin dozu fazla kaçtığı için bu noktaya geldik. Üzüldüm tabi.Ben yapı olarak kolay sıcaklık hissedemeyen biriyim. Bu nedenle bir insana kanım kaynadıysa, hani bir tabir var ya "canımı istese veririm" diye, aynen böyle oluyorum.Çok ilgi gösteriyorum, mutlu etmek istiyorum.. Ahmet'le böyle olunca ben de ilgi alakamı odayı sıkça ziyaret eden diğer iş arkadaşlarıma gösterdim, onlarla muhabbet ettim, evde yaptığım börekleri, kekleri onlara götürdüm, hal hatır sordum. Ahmet bunları görüyordu tabi, ve ben sanki onunu bu duruma gıcık olduğunu hırslandığını hissettim (sadece bir his, eminim diyemem).
8 Mart kadınlar gününde olay koptu. Aramız iyiyken Ahmet dünyanın en uyumlu insanıydı, ricalarımı yapardı, çok anlayışlıydı. Odamızda 2 tane lamba var. Ahmet lambaları açmayı hiç sevmezdi, karanlığı sevdiğini söylerdi. Ama ben o şekilde görmekte zorlandığım için oda ışıkları hep açıktı (Önceden odada 3 kişi olduğumuzu söylemiştim, üçüncü kişi Yalçın varken de odanın 2 lambası paso açık olurdu, yani benle başlayan bir olay değil). Ama Ahmet'e geçen hafta bir haller oldu. Kendi tarafının ışığını kapatmaya başladı. Odanın yarı karanlık, yarı aydınlık olması da görüşümü ve konsantrasyonumu etkiliyordu. İlk gün "açalım mı ışığı" diye iznini sordum, tamam dedi, 2 ışığı da açtım. İkinci gün de iki ışığı açtığım için bana dalga geçer gibi üslupla "yaa merak ediyorum, benim tarafımdaki ışığı açıyorsun da neden yapıyosun bunu ? merak ediyorum. sonuçta ışık benim tarafın ışığı." Ama öyle dalga geçer bir üslupla sordu ki. Savunmaya çalıştım kendimi, "ama hep böyleydi zaten" dedim, ama o üstüme geldi ve moralim bozuldu. Ama esas olayı 8 martta çıkardı. Ben yine 2 ışığı açmıştım. Işıkların birini gözümün önünde kapatınca açalım mı lütfen beni etkiliyor deyince bağırıp çağırmaya başladı: "yeter ya, ışık aç kapa bu ne ? benim tarafın ışığı değil mi bu ? 40 yaşında adamım senle aç kapa mı oynicam ? konuşucam daire başkanımla, genel müdürümle. yeter, aynı odada kalamam seninle. ben oda değiştiricem." o kadar moralim bozuldu ki. sabah işyerinde dağıtılan karanfille lokumu almıştım, bu küçük jest mutlu etmişti beni. Odaya mutlu mutlu girmiştim. Ama Ahmet, Kadınlar Günü falan demeden bağırıp çağırmaya başladı, gözü döndü resmen. Ben şok geçirdim o an ve şaşkın bakıyordum, bana ne dedi:
- ne biçim bakıyorsun bana ? tabi ben salağım dimi ? tabi ben gerizekalıyım dimi ? bakışlarınla bana gerizekalı demeye çalışıyorsun, biliyorum ben anlıyorum ben.
korktum arkadaşlar. olayı tırmandırmak istemedim. öyle demiyorum dedim. alttan almaya çalıştım, çünkü işler çoktu. ben de bağırsam, kavga etsem titremeye başlarım, kriz geçiririm işler kalır diye korktum, işyerinde rezillik çıksın istemedim. ama karşıdaki şahıs öyle höt zöt çıkardı ki ! bir de bir sürü alakasız konuyu gündeme getirdi, biriktirmiş içinde kin tutmuş, benimle iletişim kurmadığı, iletişimle gündeme getirmediği konuları kin diye içinde biriktirmiş. bakın neler :
-"senin yüzünden store perdeyi açamıyorum !!" (bir kere aramız iyiyken güneş geldiği için kapatır mısın diye rica etmiştim o da "tabi ki, ne demek şevvalcim" deyip kapatmıştı. ben yine şok oldum o an birşey diyemedim, "ta, tabi açın" diye geveledim. "lütfettin yaa" diye bağırıp hırsla açtı. "açık kalacak artık" diye haykırdı. şok oldum)
- "peki odada parfüm de sıkabilecek miyiz söyle bakalım izin veriyor musun !!!!!" (bu da beni şok etti kızlar, çünkü odada ben devamlı parfüm sıkıyorum kendime. hatta aramız iyiyken bir defa sordum rahatsız eder mi diye, "ne demek şevvalcim" demişti gene. onun parfüm sıkması hiç mesele olmadı ki aramızda kızlar.. benim kalbim küt küt atmaya naşladı öyle üzerime geldi ki...)
- "dolaba sen mantonu asıyorsun ben asmıyorum izin veriyo musun ha söylesene !! (kızlar bu da beni şok etti. dolapta 3-4 askı var, istese o da asabilirdi. aramızda hiç konusu geçmedi. o kendisine yakın olan bir koltuğa bırakıyordu paltosunu, ben de kolayına geldiği için öyle yapıyor diye düşünüyordum. şok oldum kızlar ağlamaklı oldum o üstüme geldikçe)
öğlen yemekten döndüm masamın üstüne kağıt koymuş, saçma sapan şeyler yazmış, şöyle yazmış: "sizinle yazılı iletişim daha iyi (!). elbise dolabını bir gün bile kullanmadım sizi rahatsız etmek istemedim. onu da kullanıcam artık. senin kitap dolabına takılıp duruyorum onu da çek artık. ha bugün perde açtım minnettarım sana (!). Bu arada parfüm kullanımında sorun yok dimi" bense bu kağıdı görmezden geldim.
arkadaşlar bana akıl verin. hayalini kurduğum işteyim, şu an deneme sürecindeyim ve böyle bir şeyle karşılaştım. belli ki evinde bir sorun var acısını benden çıkartıyor. O gün 2 lamba açık olacaksa ben de store perdeyi açarım dedi, perdeyi açtı. Akşam ben bir iş arkadaşımla muhabbet edip gülüşüyordum, o da odaya giderken gördü, ben odaya geldim baktım lambalardan birini gene kapatmış. Çok moralim bozuldu sustum. "Kadını nasıl altettim" diye düşünüp keyiflenmiş olmalı ki bir ara şarkı mırıldanır gibi yaptı. Kızlar büyük stres altındayım, yarın sabah işe gittiğimde nasıl davranmalıyım ? Daire başkanım tatlı bir kadındır aslında ama geçen hafta çok işi vardı kadının ve gergindi, izne çıkacağı için işlerini bitirmeye çabalıyordu. Kadının kafasını şişirmek istemedim. Kızlar ben bu krizden kendime zarar getirmeden nasıl çıkarım lütfen yol gösterin lütfen
Yok evli canımAhmet bekar biri mi ? size ilgisi var gibi geldi bana.Siz birileriyle gülüşün sohbet ettikçe çıldırıp tavır takınıyor gibi
Bunu okuyan kör oldu.EKLEME: Kızlar yarın nasıl davranayım ? Lambaları açayım mı yoksa onun istediği gibi olmasına göz mü yumayım ? Nasıl baş edeyim bununla ?
Mehrba hanımlar, uzun olabilir, ama tavsiyelere çok ihtiyacım var çünkü bu gerginlik bana kötü hissetiriyor. Ve korkutuyor. Ben bir süre önce zorlu sınavları aşarak yeni bir işe başladım, hayallerimdeki işti zira prestijli ve kariyer olarak önüm açık. Ben ilk geldiğimde odada 3 kişiydik, 38 yaşındaki Ahmet ve 30 yaşındaki Yalçın (bu arada ben 29 yaşındayım). Yalçın biraz kendini beğenmiş bir tipti, zaten kısa bir süre sonra ayrıldı işyerinden. Ama Ahmet bana karşı çok iyiydi. Ne zaman yardıma ihtiyacım olsa koştu. Ahmet gözümde adeta kanatsız melek olmuştu çünkü bana çok yardımcı oluyordu, ben de onunla samimi oldum. Evden börekler çörekler götürdüm ikram ettim, halini hatrını sordum, devamlı ama devamlı muhabbet halindeydik, geyiğin dibine vurduk. Çok mutluydum, o ara işyerinde bana gıcık davranan biri vardı ve moralim bozuluyordu, "neyse ki oda arkadaşımla süperiz" diye düşünüyordum. Sonra bir an işler tersine döndü, ve yemin ediyorum nasıl bu noktaya geldik anlayamadım. Şaka yapar kılıfı altında canımı yakma amaçlı laflar sokmaya başladı. Giyimimden kuşamıma, internette baktığım siteye kadar, ben telefonda İspanyol arkadaşımla İspanyolca konuşurken falan herşeye yorum yapar oldu. Ben rahatsız oldum ve bir noktadan sonra dayanamadım o laf soktukça cevabını verdim. Ve bir noktada ipler koptu, muhabbeti kestik. Sadece "günaydın-iyi akşamlar" demeye başladık. Sanırım samimiyetin dozu fazla kaçtığı için bu noktaya geldik. Üzüldüm tabi.Ben yapı olarak kolay sıcaklık hissedemeyen biriyim. Bu nedenle bir insana kanım kaynadıysa, hani bir tabir var ya "canımı istese veririm" diye, aynen böyle oluyorum.Çok ilgi gösteriyorum, mutlu etmek istiyorum.. Ahmet'le böyle olunca ben de ilgi alakamı odayı sıkça ziyaret eden diğer iş arkadaşlarıma gösterdim, onlarla muhabbet ettim, evde yaptığım börekleri, kekleri onlara götürdüm, hal hatır sordum. Ahmet bunları görüyordu tabi, ve ben sanki onunu bu duruma gıcık olduğunu hırslandığını hissettim (sadece bir his, eminim diyemem).
8 Mart kadınlar gününde olay koptu. Aramız iyiyken Ahmet dünyanın en uyumlu insanıydı, ricalarımı yapardı, çok anlayışlıydı. Odamızda 2 tane lamba var. Ahmet lambaları açmayı hiç sevmezdi, karanlığı sevdiğini söylerdi. Ama ben o şekilde görmekte zorlandığım için oda ışıkları hep açıktı (Önceden odada 3 kişi olduğumuzu söylemiştim, üçüncü kişi Yalçın varken de odanın 2 lambası paso açık olurdu, yani benle başlayan bir olay değil). Ama Ahmet'e geçen hafta bir haller oldu. Kendi tarafının ışığını kapatmaya başladı. Odanın yarı karanlık, yarı aydınlık olması da görüşümü ve konsantrasyonumu etkiliyordu. İlk gün "açalım mı ışığı" diye iznini sordum, tamam dedi, 2 ışığı da açtım. İkinci gün de iki ışığı açtığım için bana dalga geçer gibi üslupla "yaa merak ediyorum, benim tarafımdaki ışığı açıyorsun da neden yapıyosun bunu ? merak ediyorum. sonuçta ışık benim tarafın ışığı." Ama öyle dalga geçer bir üslupla sordu ki. Savunmaya çalıştım kendimi, "ama hep böyleydi zaten" dedim, ama o üstüme geldi ve moralim bozuldu. Ama esas olayı 8 martta çıkardı. Ben yine 2 ışığı açmıştım. Işıkların birini gözümün önünde kapatınca açalım mı lütfen beni etkiliyor deyince bağırıp çağırmaya başladı: "yeter ya, ışık aç kapa bu ne ? benim tarafın ışığı değil mi bu ? 40 yaşında adamım senle aç kapa mı oynicam ? konuşucam daire başkanımla, genel müdürümle. yeter, aynı odada kalamam seninle. ben oda değiştiricem." o kadar moralim bozuldu ki. sabah işyerinde dağıtılan karanfille lokumu almıştım, bu küçük jest mutlu etmişti beni. Odaya mutlu mutlu girmiştim. Ama Ahmet, Kadınlar Günü falan demeden bağırıp çağırmaya başladı, gözü döndü resmen. Ben şok geçirdim o an ve şaşkın bakıyordum, bana ne dedi:
- ne biçim bakıyorsun bana ? tabi ben salağım dimi ? tabi ben gerizekalıyım dimi ? bakışlarınla bana gerizekalı demeye çalışıyorsun, biliyorum ben anlıyorum ben.
korktum arkadaşlar. olayı tırmandırmak istemedim. öyle demiyorum dedim. alttan almaya çalıştım, çünkü işler çoktu. ben de bağırsam, kavga etsem titremeye başlarım, kriz geçiririm işler kalır diye korktum, işyerinde rezillik çıksın istemedim. ama karşıdaki şahıs öyle höt zöt çıkardı ki ! bir de bir sürü alakasız konuyu gündeme getirdi, biriktirmiş içinde kin tutmuş, benimle iletişim kurmadığı, iletişimle gündeme getirmediği konuları kin diye içinde biriktirmiş. bakın neler :
-"senin yüzünden store perdeyi açamıyorum !!" (bir kere aramız iyiyken güneş geldiği için kapatır mısın diye rica etmiştim o da "tabi ki, ne demek şevvalcim" deyip kapatmıştı. ben yine şok oldum o an birşey diyemedim, "ta, tabi açın" diye geveledim. "lütfettin yaa" diye bağırıp hırsla açtı. "açık kalacak artık" diye haykırdı. şok oldum)
- "peki odada parfüm de sıkabilecek miyiz söyle bakalım izin veriyor musun !!!!!" (bu da beni şok etti kızlar, çünkü odada ben devamlı parfüm sıkıyorum kendime. hatta aramız iyiyken bir defa sordum rahatsız eder mi diye, "ne demek şevvalcim" demişti gene. onun parfüm sıkması hiç mesele olmadı ki aramızda kızlar.. benim kalbim küt küt atmaya naşladı öyle üzerime geldi ki...)
- "dolaba sen mantonu asıyorsun ben asmıyorum izin veriyo musun ha söylesene !! (kızlar bu da beni şok etti. dolapta 3-4 askı var, istese o da asabilirdi. aramızda hiç konusu geçmedi. o kendisine yakın olan bir koltuğa bırakıyordu paltosunu, ben de kolayına geldiği için öyle yapıyor diye düşünüyordum. şok oldum kızlar ağlamaklı oldum o üstüme geldikçe)
öğlen yemekten döndüm masamın üstüne kağıt koymuş, saçma sapan şeyler yazmış, şöyle yazmış: "sizinle yazılı iletişim daha iyi (!). elbise dolabını bir gün bile kullanmadım sizi rahatsız etmek istemedim. onu da kullanıcam artık. senin kitap dolabına takılıp duruyorum onu da çek artık. ha bugün perde açtım minnettarım sana (!). Bu arada parfüm kullanımında sorun yok dimi" bense bu kağıdı görmezden geldim.
arkadaşlar bana akıl verin. hayalini kurduğum işteyim, şu an deneme sürecindeyim ve böyle bir şeyle karşılaştım. belli ki evinde bir sorun var acısını benden çıkartıyor. O gün 2 lamba açık olacaksa ben de store perdeyi açarım dedi, perdeyi açtı. Akşam ben bir iş arkadaşımla muhabbet edip gülüşüyordum, o da odaya giderken gördü, ben odaya geldim baktım lambalardan birini gene kapatmış. Çok moralim bozuldu sustum. "Kadını nasıl altettim" diye düşünüp keyiflenmiş olmalı ki bir ara şarkı mırıldanır gibi yaptı. Kızlar büyük stres altındayım, yarın sabah işe gittiğimde nasıl davranmalıyım ? Daire başkanım tatlı bir kadındır aslında ama geçen hafta çok işi vardı kadının ve gergindi, izne çıkacağı için işlerini bitirmeye çabalıyordu. Kadının kafasını şişirmek istemedim. Kızlar ben bu krizden kendime zarar getirmeden nasıl çıkarım lütfen yol gösterin lütfen
İşte bizde bir kişi karanlık kısımda oturup klima üstünde olduğu için açılınca serinliği çok ona vurmuyordu ama bana direkt karşıdan klima soğuğu çarpıyordu ve inanın dışarısı 24-25 derece pencereyi açınca bile eserken ve kapı da açılınca ben cereyanda kalırken, klima 16 dereceye ayarlanıyordu hatta o soğuk yüzünden ben antibiyotiklik derecede hasta oldum. Ben üşüyorum dedim diye 5-10 dk kapatılıp sonra ay piştim denip tekrar açılıyordu sonra sizin için kapattık ya deniyordu ama ben o 10 dkda ısınmıyrdum ki, üstelik dediğim gibi direkt klima benim yüzüme çarpıyordu, adamın hemen üstünde olduğundan ona çarpmıyordu. Yani tek kişi yüzünden böyle oluyordu. Yoksa hasta olana kadar ben de konudaki Ahmet gibi sesimi çıkarmadım. Sizinki basık bir ortammış. Hani esse zaten klimaya gerek kalmazBizim odamız karanlık ve apartman boşluğuna baktığı için esmiyordu. 25 derecede inanın ben de açma gereği duymam ama bizim oda basık olunca ayrı bir sıcak ve havasız oluyordu ve herkes istemesine rağmen tek kişi üşüyorum diyip, biz sıcakta adliyeden gelip pişmişken klima açtırmamak şımarıklıktan başka bir şey değil. Sizin nasıl davrandığınızı bilemem ama bizim durum böyleydi. Bence insanlar bencil olmamalı önemli olan bu.
Ne saldırması yahu, fazla ürkek birisiniz. Dağ başımı orası? 29 yaşında kadınsınız biraz kendinize güvenin.muhabbeti kestim zaten canım. Ama yarın bu lamba meselesi çıkacak gene. Allah korusun saldırırsa bana ? kadınlar gününde bana bağırırken gözü döndü adeta. geri adım mı atayım ?
[QUOTE=" ben telefonda İspanyol arkadaşımla İspanyolca konuşurken falan herşeye yorum yapar oldu.
Cidden o alıntıladığınız bölüm çok değişik olmuş :) Öss sorularındaki " hangi cümle paragrafa ait değildir" sorusunun cevabı gibi.Benim ispanyol arkadaşlarım var gibi bir şey mi acep ?[/QUOTE]Bu ne alaka ? Anlayamadim.
Bakin siz sunu kacirmissiniz. Basta kendi tarafindaki isigi actigi icin simdi ayni sekilde devam etmek zorunda mi ?
O zaman katlanmaya calisti ama artik o da isiktan rahatsiz oluyor olamaz mi ?
Ya da biri gelip size isiginizi acmayin pc isigi yeter derse ne yapardiniz ?
Biraz empati kurun lutfen. Adamin isigini da karismayin. Sizin konsantrasyonunuza gore mi duzenlesinler odayi,e ne de olsa Ahmet yukselemeyecek ?
Arkadaslar demis zaten cozum cok basit.
Masa lambasi.
Ve biraz "empati"
Cidden o alıntıladığınız bölüm çok değişik olmuş :) Öss sorularındaki " hangi cümle paragrafa ait değildir" sorusunun cevabı gibi.Benim ispanyol arkadaşlarım var gibi bir şey mi acep ?